Kriz, Mühendisler Ve Teknikemek

ABD finans piyasalarında başlayıp burjuva ideologların “reel sektörü etkilemez” propagandasını yerle bir ederek üretim sektörüne de yayılan kriz, tekellere aktarılan milyarlarca doları, işten atılan yüz binlerce işçiyi, tüketim maddelerine yapılan olağandışı zamları arkasında bırakarak ilerliyor. Alınan “önlemler”, benzer önlemleri almayı giderek zorlaştırıyor. Dün tekellere milyarlarca dolar aktarılırken, bugün bunu yapmak daha zor, yarın daha da zor olacak. Özgürlük Dünyası’nın önceki sayılarında krizin nedenleri, sonuçları, gelişmesine dair öngörüler, halk hareketinin önüne sunduğu olanaklar ve olasılıklar işlendi, ortaya konuldu.
ABD finans sektörünün çöküşü, imalat sektöründeki durgunlaşma, pazarın daralması, uzun yıllardır devam eden –ancak sömürge ülkelere yapılan yatırımlar ve yeni yatırım alanlarının açılmasıyla tersine çevrilmeye çalışılan– kâr oranlarının düşmesi sonuçlarını elbette gösterecekti. Türkiye’de üretim rekorları kıran vergi rekortmenleri –diğer bir deyişle kâr rekortmenleri– arasına giren şirketlerde toplu işten çıkartmalar, yine büyük tekeller karşısında krizin etkisiyle elindeki küçük mülkünü de kaybetme noktasına gelen küçük üreticiler, krizden doğrudan etkilenmediği düşünülen, ancak tüketim maddelerine ve bizzat yaşamsal ihtiyaçlara getirilen zamlarla reel ücretlerin hızla düşmesi, kağıt/nakit para yerine ikame edilen kredi alışverişleriyle şişirilen piyasaların ve tüketicilerin giderek “iflas” noktasına gelmesi; yaşanan krizin, süreç ilerledikçe gelişebilecek göstergelerinden.
Kriz tüm toplumsal sınıf ve tabaları şu veya bu şekilde etkilerken, bir takım ayrıcalıklara sahip olduğu düşünülen “beyaz yakalı”, ancak büyük kısmı giderek işçi sınıfının yaşam koşullarına yaklaşan, yönünü ve kaderini işçi sınıfıyla birleştirmek zorunda kalan mühendisleri, teknik elemanları da etkilemeden edemezdi. Yazımızın konusu; krizin ücretli mühendisler üzerindeki etkileri, hem emekçi hem de teknik ve bilimsel bilgi birikimiyle şu veya bu oranda buluşmuş aydın olarak mimar-mühendislerin sınıf mücadelesine katılımının önemi ve mimarlık-mühendislik dergisi Teknikemek olacaktır.

KRİZ VE MÜHENDİSLER…
Krizle beraber ülkemizde binlerce işçi işten çıkartılıp ücretsiz izne gönderilir, toplusözleşme görüşmelerinde sıfır zam dayatması yapılarak ölümü gösterip hastalığa razı edilmeye çalışılır, esnek çalışma uygulamalarıyla fazla mesai ücretleri gasp edilip daha yoğun sömürü koşulları dayatılırken, tüm bunların sanayide ve hizmet sektöründe çalışan ücretli mühendisleri etkilememesi beklenemez. İşçi sınıfı ve emekçilere dönük saldırılar ve hak gasplarıyla, sermayenin emek gücünden azami oranda fayda sağlaması ve sömürü oranının yükseltilmesi amaçlanırken, mühendisler de bu uygulamalardan nasibini almadan edemezdi. Hatta birçok işyerinde, işçiler ile sermaye arasında bir aracı rolü biçilerek1 esnek çalışma, fazla mesai ücretlerinin gasp edilmesi, işgününün işyeri dışında da devam ettirilmesi, düşük ücret, iş güvencesizliği, sendikasızlaşma vb. saldırıların başta ücretli mühendisler üzerinde yaşama geçirildiği söylenebilir.
Mühendislerin, teknik elemanların, işyerlerinde işçilere verilen ücretlerden daha yüksek ücretle çalıştırılarak ve yetki verilerek, işçilerin “üzerinde” bir konumda olmaları sağlanmış; kendilerini işçilerin dışında, dahası üstünde görmeleri sağlanarak, işçi sınıfı mücadelesinin dışında kalmaları istenmiştir. Mühendisler, aynı zamanda, emeğin sömürü oranının arttırılmasının yol ve yöntemlerini belirlemekle, emek gücünü kiralayarak geçimini sağlamakla beraber emek gücünü kiralayan emekçilerin sömürü oranını arttırmakla görevlendirilmek istenmiştir, istenmektedir.
Bunlarla beraber, üretim ve üretimin planlanması sürecinde çalışan ücretli mühendisler, üretim sürecindeki konumları itibarıyla emekçi sınıfların bir parçası durumundadır ve emekçi sınıflara yönelik saldırılardan da nasiplerine düşeni almaktadır. Kriz, tüm emekçiler için çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştırırken, mühendislerin de benzer uygulamalarla karşı karşıya kalmalarına neden olmuştur. Emekçi mühendisler, işyerlerindeki mali daralma, üretim daralması, pazar payının düşmesi, piyasalardaki durgunluk vb. gerekçelerle kriz sürecinde işten çıkarılmalar ve ücretsiz izinlerle karşı karşıya kalmışlar, doğrudan işten çıkarmaların olmadığı işyerlerinde ücret artışı olmadan, hatta daha düşük ücretle çalışmaya zorlanmışlardır. Kriz sürecinde yaratılan psikolojik baskı ortamıyla mühendislerin iş yoğunluğu daha da arttırılmış, fazla mesailer “zor durumdaki işyerleri” için “vefa borcu” olarak nitelendirilip normal bir durum haline getirilmiş, iş güvencesinin olmaması ve sendikasızlığın yarattığı işsizlik tedirginliği daha fazla hak gaspını beraberinde getirmiştir.
SMM olarak nitelendirilen, küçük hizmet üreticisi olarak değerlendirilebilecek serbest çalışan mühendislerin2 de, kriz sürecinde üretimdeki azalma, odaların yasal düzenlemeleriyle elde ettikleri bazı hak ve kazanımların geçersizleşmeye başlaması, yapılan hizmet karşılığında ödemelerin alınamaması ve mühendislik hizmet üretiminde yaşanan tekelleşmenin etkisiyle giderek emekçi sınıfların mücadele ve talepleriyle birleşmesinin koşulları oluşmaktadır.

ÜLKE SORUNLARI VE MÜHENDİSLER…
Kriz, krizin ağırlaşan etkisi, yaşanan hak gaspları ve saldırılar, ücretli-emekçi mühendislerin de bu saldırılardan payını düşeni alması, tüm bunlarla beraber sermayenin ülkenin çeşitli sorunlarına dair getirmeye çalıştığı “paket” ‘çözümler’, bilimsel-teknik alanda kendi stratejisiyle birleşmiş bilim insanları ve teknik elemanlar aracılığıyla bu projeleri halka kabul ettirmeye çalışması; bilim insanlarına ve emekçi mühendislere düşen görev ve sorumluluğu da arttırıyor.
Bu sorumluluk; nükleer santral ihalesi, enerji politikasında nükleer enerjinin çözüm olarak gösterilmesi, temiz su kaynaklarının özelleştirilmesi, Ankara Belediyesi tarafından halka temiz su yerine “kirliliği azaltılmış” suyun verilmesi, kentsel dönüşüm projeleriyle rantın ve kârın sermayeye aktarılması vb. proje ve uygulamalara karşı halk yığınlarının kendi geleceğine sahip çıkma mücadelesinin programına ve bu alanda verilecek ideolojik mücadeleye bilimsel ve teknik bilgi birikimiyle katkı sunmayı gerektirir.
Küresel ısınma sorunu, sanayi tesislerinin çevreye verdikleri zarar ve gerekli önlemlerin alınmaması, yerleşim yerlerine baz istasyonlarının kurulması, internet sitelerine uygulanan sansür, büyük kentlerde yaşanan trafik sorununun giderek çözümsüz hale gelmesi vb. meseleler halk hareketinin gündem ve talepleri olmakta, halkçı bir perspektifle beraber –bilimsel, teknik alanı ilgilendirdiğinden– mühendislik yaklaşımını da gerektirmektedir.
Tek tek ele alındığında, kentsel dönüşümden nükleer santrallere, işçi sağlığı ve iş güvenliği yasa tasarılarıyla taşeronlaştırılmaya çalışılan iş güvenliği mühendisliğinden sağlıklı bir çevre ve kent yaşamına kadar tüm bu konular, gündeme geldiği yerlerde, hatta ulusal ve uluslararası platformda önemli mücadele dinamiklerini oluşturmaktadır.
Örneğin çevre sorunu, bundan 30 yıl öncesiyle kıyaslandığında, çok daha yakıcı ve somut bir mücadele talebi olarak kendini göstermektedir. Yahut ulaşım sorunu, küresel ısınma vb…
Bütün bu gelişme ve değişmeler, sınıf hareketinin önüne çözülmesi gereken yeni sorun ve görevleri de koymuş, kapitalizme karşı verilecek mücadelede işçi sınıfının yanında yer alabilecek kesimleri, mücadelenin program ve ihtiyacını genişletmiş, bu yönleriyle bilim insanları ve bilimsel-teknik bilgi birikimine sahip mimar-mühendislerin mücadeleye katkılarını daha önemli bir noktaya getirmiştir.

EMEKÇİ MÜHENDİSLERİN ÖRGÜTLENMESİ VE TMMOB
İşçi sınıfı ve etrafında diğer emekçi sınıf ve tabakaların örgütlenmesinin bir parçası olarak değerlendirilmediği sürece, mühendislerin örgütlenmesi boş ve anlamsız bir sivil toplum propagandasının ötesine geçmeyecektir. Mühendislik mesleği, tek başına bir sınıf kimliği vermez. Emeği ile geçinen emekçi-ücretli mühendisler olduğu gibi, üretim araçlarının sahibi konumundaki sermaye sahibi mühendisler de vardır. Emekçi mühendislerin örgütlenmesi ve haklarını koruması, emekçi sınıfların mücadelesiyle mücadelelerini birleştirmeleri, patron ve ücretli mühendislerin birlik anlayışı ile gerçekleşemez. Emekçi mühendislerin talepleri, yaşanan krizin dayattığı koşulların da etkisiyle, işçi sınıfının talepleriyle giderek birleşmekte, sendikal örgütlenmenin zorunluluğu kendini giderek daha fazla dayatmakta ve –mühendis olanı da dahil– sermayeye karşı bir yön almaktadır. Bu nedenle, ücretli-emekçi mühendislerin endüstride ve hizmet sektöründe işçi sınıfıyla birleşmesinin, ortak sendikalarda örgütlenmesinin, mevcut örgütlü sendikalara katılmasının olanakları giderek artmaktadır.3
Sorunu, işçi sınıfı hareketinin, sınıflar mücadelesinin dışında ele almak, tek başına mühendislerin sendikalara üye olup-olmama, hak gasplarına karşı çıkıp-çıkmama meselesi olarak görmek yanlış olur. Emekçi-ücretli mühendislerin sendikalaşması, sınıf mücadelesinin seyrinden bağımsız değildir. Ancak emekçi mühendisler yüzünü işçi sınıfına dönüp, emekçilerle birleşmek üzere sendikal ve siyasal mücadeleye katılmadıkça, gerçek anlamda kurtulmaları, teknik bilgi ve emeklerini emekçilerden yana değerlendirmeleri mümkün olamayacaktır.
Emekçi mühendislere yönelik çalışmanın örgütsel bir temeli de mevcuttur. 300 binin üzerinde üyesiyle TMMOB, mimar ve mühendislerin yaklaşık yarısını bünyesinde toplamış bulunmaktadır. TMMOB’nin üyeleriyle kurduğu ilişkinin düzeyi, anlayışı vb. bir yana konulduğunda, emekçi mühendislerin sınıf hareketiyle birleşebilmesi için önemli örgütlülüklerden birisi olduğu somut bir gerçekliktir. Bu nedenle, emekçi mühendisler arasındaki çalışma, aynı zamanda TMMOB’nde emekçi mühendis kimliğinin ağırlık kazanması için yürütülecek bir çalışmadır. TMMOB’nin sınıf hareketiyle birleşmesi, içindeki burjuva liberal, bürokratik etkilerden arındırılıp tutarlı demokrat ve anti-emperyalist bir mevziiye kazanılması küçümsenemeyecek derecede önemlidir.

TEKNİKEMEK
Emekçi mühendislerin sınıf mücadelesine katkısı niceliklerini aşan ölçüde olacaktır. Aydın, onurlu bilim insanlarının ve emekçi mühendislerin, sınıf mücadelesinin önündeki “21. yy’ın sorunları” olarak tarif edilen, ancak kapitalizmin iki yüzyılı aşan gelişiminin insanlığa ve doğaya dönük tahribatlarının birikimi olan sorunlara dönük bilim ve tekniğe dayanan, ve bilimi halk yığınlarının çıkarları doğrultusunda kullanan yaklaşımları önemli ve anlamlıdır. Burjuva bilim dünyasına karşı bilimsel-teknik alanda verilecek mücadele, sınıf mücadelesinin üç temel alanından biri olan ideolojik mücadelenin bir parçasıdır. Yalnızca ideolojik mücadele olmanın da ötesinde, doğrudan günlük yaşamı ilgilendiren sorunlarla ilgilidir. Çevre, ulaşım, ekolojik denge, su, enerji, kent, tarım, planlama, üretim, gıda vb. birçok alanda ilerici güçlerin bir araya gelmesi ve bilim-teknik alanındaki mücadelenin daha örgütlü bir şekilde yürütülmesi, aynı zamanda bir araya gelememiş emekçi mühendislerin sınıf hareketi etrafında birleştirilmesini amaçlayan Teknikemek dergisi, bir süredir yayın hayatına devam etmektedir.  
2009’un önemli gündemlerinden birisi olan “su sorunu”yla ilgili söylenecek çok şey olmasına rağmen, Teknikemek’in 5. Dünya Su Forumu’na yönelik yayını konuyla ilgilenen farklı çevreleri bir araya getirmiş ve halkçı bir perspektif sunmuştur. Keza çok şey söylenmiş olan Nükleer Enerji tartışmalarında, “çevreci”, “yeşilci”, reformist yahut “reel” politikacı ve “enerji arz sorununu” temel alan yaklaşımlara karşı sosyalist bir yaklaşımla enerji ve çevre sorununa sosyalizmin yaklaşımını –başlangıç düzeyinde olsa da– ortaya koymuştur. Bunu yaparken, konuyla ilgili olan demokrat ve ilerici çevrelerin yazı ve düşüncelerini, bilimsel katkılarını da almayı ihmal etmemiştir.
Teknikemek; emperyalist tekellerin suyun özelleştirilmesi politikaları, nükleer santrallerin enerji sorununun çözümü olarak dayatılması, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin taşeron iş güvenliği şirketlerine devredilmesi, sanayi tesislerinin çevre ve halk sağlığını tehdit etmesi, teknolojinin emekçilerin hayatını kolaylaştırmaktan öte onlara karşı silaha dönüştürülmesi, küresel ısınma-buzulların erimesiyle dünyanın geleceğinin tehlikeye girmesi, genetiği değiştirilmiş organizmalar, tarımda kimyasal kirlenme vb. birçok konuda yaşanan sorunların bilimsel ve teknik yönüyle incelenmesi; dolayısıyla bu sorunların kapitalist-emperyalist sistemden bağımsız olmadığının teşhiri ve mimar-mühendislere kendi alanlarını da kapsayan tek çözümün sosyalizm olduğunu göstererek, teknik alandaki burjuva etkilere karşı ideolojik mücadeleyi yürütmeyi hedeflemektedir. Mühendislik hizmetlerinin piyasaya açılması, mühendislerin taşeronlaştırılması, düşük ücret ve esnek çalışma uygulamalarıyla çalışma ve yaşam koşullarının giderek dayanılmaz hale getirilmesine, odaların burjuva-liberal ve uzlaşmacı ‘sol’ anlayışlarla yozlaştırılmasına karşı emekçi-mimar mühendislerin bir mücadele aracı olma amacındadır.
Son olarak, belirtilmelidir ki, TMMOB içerisindeki demokrat mevzilerin korunması, liberal ve bağımlılık yanlısı etkilere karşı mücadele edilmesi, oda yönetimlerindeki liberal, uzlaşmacı, emperyalizmin saldırıları karşısında yeterince tutarlı bir duruş sergileyemeyen, odaları piyasa açarak gelirlerini “yükseltmeyi” amaçlayan, sermaye ile ilişkilerinde alabildiğine rahat liberal-sol anlayışın yerine devrimci, demokrat ve anti-emperyalist bir anlayışın getirilmesi, ancak emek hareketinden mühendislerin ısrarlı-istikrarlı çalışması ve Teknikemek’i amacına uygun bir şekilde değerlendirmesiyle mümkün olabilir. Emekçi mühendislerin sınıf hareketine katılmasıyla niceliklerinin üzerinde katkı sağlayacakları kesindir.

  1. Bahsi geçen mühendisler, işyerlerinde idari yönetici veya işyerinin bizzat sahibi durumdaki mühendisler değildir.
  2. Büyük taahhüt işleri yapıp, emek-gücünü sömüren firma sahibi mühendisleri bunun dışında tutmak gerekir.
  3. Bünyesinde büyük oranda mühendis barındıran IBM emekçilerinin Tez Koop-İş sendikasında örgütlenmesi, mühendislerin işyeri temsilcisi olması, “beyaz yakalı” eylemleri olarak anılan Plaza Eylemleri, mühendislerin henüz küçük bir kitlesinin olsa da sendikalaşma ve hak alma mücadelesine diğer emekçi sınıflarla birleşerek girme eğilimlerini göstermesi bakımından önemlidir.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑