Yeni yıla merhaba…
2008, kapitalizmin insanlığın başına sardığı ve giderek derinleşen krizinin daha başlangıcındayken kapandı. Bu kezki, etkisi daha çok dünyanın çeşitli bölgeleriyle sınırlı kalan, orada burada patlak vermiş krizlerinden farklı gelmişti. Geleceği belliydi ve gürültüyle düşmüştü çalışma yaşamlarımızın, sofralarımızın üstüne. Dev fabrika ve işletmeleri kapitalizmin çatırdamaktaydılar. GM’i, Ford’u, Chraysler’iyle otomotiv sektörü örneğin, Türkiye’deki benzerleri Ford, TOFAŞ, Renault gibileriyle sıkışmıştı. Stokları birikmiş, satamamaktaydılar. Kapitalizm, kendi kuyusuna düşmüştü bir kez daha. Sömürülen yığınları öylesine “ümüğünü sıkarak” sömürmekteydi, öylesine gelecekte edinilecek gelirlerine bile yığınların göz dikilmişti, bir pazarlanan dönüp bir daha öylesine pazarlanıyor ve bilançolar öyle şişiriliyor, “sıcak para” öylesine dönüp dolaşıyordu ki gezegenin dört bir yanında ve burjuvazinin son 20-30 yıldır izlediği neoliberal politikalarla pervasızlığı öylesine artmıştı ki, kitlelerin alım gücü öylesine takatsiz kılınmıştı ki kısacası, durmadan genişleyen pazarların ilerleyişini karşılayamaz olmuştu çoktan… Zorlandıkça zorlandı, döndürülür sanıldı çark, olmazı bilinmesine karşın… Buradan da milyarlarca dolar vuruldu. Şimdi krizden de milyarlarca dolar vurulmaya uğraşılıyor.
Sanki burjuvazi “iyi günleri”nde işçi ve emekçilere “fazladan” vermiş gibi, ücret ve maaş olarak, sanki ezilen halkların yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan ederken, bırakalım ederinden fazlasını, ederini vermiş gibi, şimdi, “kötü günlerde”, “aynı gemideyiz” diye tutturmuş, fedakarlık istiyor sömürülenlerden..
Sanki zamanında işçilerini “hoş tutmuş”, ücretlerini reel olarak yıldan yıla düşürmemiş, eğitim ve sağlık hakkına göz dikmemiş, bir de üstelik 3 kişinin işini bir kişiye yıkmamış, kadın ve erkek işçilerin tuvalete çıkmalarını bile yasaklamamış gibi, şimdi, işçilerin üstlenmesini istiyor krizinin yüklerini burjuvazi.
Üstelik yüzlerle ve binlerle işçiyi içten atmaya koyulmuşken… Esnafa kepenklerini kapatmayı dayatmışken.. Memuru, maaşına zam bir yana, sözleşmeliliği, performansı vb.. kabule zorlamışken. Köylüyü ürününü maliyetinin altında elinden çıkarma bedbahtlığıyla vurmuşken… Şimdi dönmüş, “hadi, yine siz üstlenin” diyor.
Ve ne yazık ki, şimdilik, inananlar çıkabiliyor işçi ve emekçilerin saflarından. “Evet, patron gerçekten zor durumda. Zarara ortak olmazsak, devam edemeyecek, kapanacak ‘işletmemiz’, işsiz kalacağız” düşüncesi ya da duygusallığı kitlesel olarak kırılmış değil daha. İnanmayıp, işsizlik korkusundan ses çıkarmayanlarla birlikte, henüz işçi ve emekçilerin çoğunluğu kendisini, emeğini ve çıkarlarını savunma mevzilerine girmiş değil. Şimdilik…
Ama hayat yaşanıyor. Yan tezgahtan atılanlar görülüyor. Ücretsiz izinlerle işten atılmış gibi olunduğu biliniyor. Ve gün günden kötüye gidiyor. “Kısa sürecek, çabuk geçecek” düşüncesinin yanlışlığı da çabuk görünecek. Ve safların karşı karşıya gelişine doğru bir gidişat kendisini herkese dayatacak.
2009 böyle bir gidişatla zor geçecek, zorluklarla geçecek görünüyor. Büyük burjuvazi bir yana.. Hepimize kolay gelsin.