Yoldaşların Ardından…

15 Ocak Şeref Aydın yoldaşın doğum günüdür. Onu elli altıncı doğum gününde, özlem ve sevgiyle anarken diyoruz ki; iyi ki doğdun Şeref yoldaş, iyi ki bizler seni tanıdık ve seninle el ele, omuz omuza mücadeleyi, sevgiyi ve saygıyı, iyi kötü, acı tatlı ne varsa paylaşarak, arkadaşlığı, dostluğu ve yoldaşlığı yaşadık.

Yüreği, ülkesine ve halkına derin bir sevgiyle bağlı, işçi sınıfı ve emekçilerin baskı, sömürü, ezilmişlik ve sefalet koşullarına öfkeyle dolu bir dava adamını; yarının baskısız, sömürüsüz, sınıfsız dünyasını, insanlığın altın çağını kurma yolunda bir ömür mücadele etmiş, gerçek bir insanı, bir halk adamını, arkadaşımızı, dostumuz ve yoldaşımız Şeref Aydın’ı birkaç ay önce, 24 Eylül 2006’da yitirdik.

Şeref yoldaşı yitirmenin acısı ve hüznünü yaşarken, işçi sınıfı içinden yetişmiş yetkin bir devrimciyi, yaşamı boyunca işçi, mücadeleci bir sendikacı olan, işçi davasının, kurtuluş mücadelesinin yiğit bir önderini, partimizin merkez yöneticilerinden Memet Kılınçaslan yoldaşı 1 Aralık’ta yitirmek, tüm arkadaşlarını, dost ve yoldaşlarını,hepimizi bir kez daha acı ve hüzne boğdu.

Memet ve Şeref yoldaşları böyle erkenden yitirmemiz, işçi hareketi için, partimiz için, arkadaşları  ve yoldaşları olarak hepimiz için büyük kayıp ve bizler, parti çalışmamızda mücadelemizde, yokluklarını omuz başlarımızda her zaman hissedeceğiz, unutmayacak, mücadelemizde yaşatacağız.

İnsanın, insanlığın tarihinde ilerletici, geliştirici ve değiştirici önemli rol oynamış büyük insanlar; büyük akıllar ve büyük kahramanlar vardır. Her biri tarihsel gelişim ve değişime önemli katkılarda bulunarak, değişimin asıl gücü olan halkların ve sınıfların mücadelesine büyük katkılarda bulunmuş, bu mücadeleler içinde yer almış ve öncülük etmiş insanlardır.

İnsanlığın dünden bugüne, olumlu, ilerletici, değiştirici ve devrimci tüm değerlerinin bugünkü mirasçısı ve temsilcisi işçi sınıfı ve işçi sınıfının mücadele tarihi açısından da, bu böyledir. Dünya proletaryası, baskı, sömürü ve eşitsizliğe karşı mücadeleye girdiği ilk günden bu yana, bütün ülkelerde hem kendi içinden böyle gelişkin öncüler yetiştirmiş, hem de diğer sınıflardan işçi sınıfı mücadelesine katılan namuslu aydınlar ve emekçiler arasından sınıf mücadelesine teorik, politik ve örgütsel tayin edici katkılar sunan öncüler, ustalar ve öğretmenler yetiştirmiştir.

Brecht, bir şiirinde, “… En güçlüleri ama, ömür boyu / savaşanlardır / Onlarsız olmaz” diyerek, yaşamını mücadeleye adayanları ve böyleleri olmaksızın işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluşunun, insanlığın kurtuluşunun olanaksızlığına çarpıcı bir biçimde işaret eder.

Şeref ve Memet yoldaşlar, mücadeleye ve partiye katılmaları, farklı alanlardan ve başka biçimlerde olsa da, bir insanlık mücadelesinde, işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş davasında, sosyalizm mücadelesinde, sınıf partisinde bir araya gelmiş; Brecht’in dediği “Onlarsız olmaz” “soy”undan, ömür boyu mücadele eden devrimciler, işçi sınıfı devrimcileri ve halk adamlarıdır.

Şeref Aydın, yaşamının her döneminde, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin ve koşulların partisine ve kadrolarına, dolayısıyla kendisine yüklediği görev ve sorumlulukları, olumsuzluklara ve olanakların yetersizliğine bakmaksızın (işkencede, cezaevinde ve dışarıda, yurtiçinde, yurtdışında ve hastalığının ilerlediği koşullarda dahi), en ileriden yerine getirme tutumuyla öne atılmış bir militan, bir parti yöneticisidir.

Sadelik, tevazu ve içtenlik, hata ve zaaflarla uzlaşmazlık ama, dostça, yoldaşça, ilerletici eleştiriden ve özeleştiriden kaçınmazlık, arkadaşlarına ve yoldaşlarına yardım etme, destek olma ve paylaşma; karamsarlık ve umutsuzluk karşısında proleterce iyimserlik, her durumda soğukkanlılığını koruyarak çözümler bulma ve parti çalışmasında önemli önemsiz, küçük büyük ayrımı yapmaksızın işe sarılma, işçi sınıfı ve halka yakınlık, işçi ve emekçi kitleler içinde yaşamaya ve çalışmaya verdiği özel önem; Şeref Aydın’ın kişilik ve karakter özellikleridir.

’70’lerin başında katıldığı THKO’nun partileşme sürecinde yaşadığı bütün ideolojik ve örgütsel dönemeçlerde, yüz yüze kalınan saldırılar ve yaşanılan zorluklarda sarsılmadan, sağlam bir tutumla, partiyle olmuş, 1975’de öğretmenliği bırakıp, profesyonel bir devrimci olarak, mücadeleler içinde sağlam ve yetkin bir devrimci, işçi sınıfı devrimcisi olarak gelişmiş; çalışmanın hemen tüm alanlarında görevler, sorumluluklar üstlenmiş ve yaşamının sonuna kadar sürdürmüştür.

Öncesi bir yana, yirmi yıl öncesinin gerçekten olumsuz koşullarında; Marksizmden ve sosyalizmden kaçış, güvensizlik ve örgütten kaçış ve tasfiyeci saldırıların egemen olduğu koşullarda dahi, yakınma ve şikayetlenmeye değil; tüm enerjisiyle, varolan sınırlı güç ve olanaklarla, dağılmış, kopmuş ilişkileri yeniden kurma ve toparlama, işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde, fabrikalarda ve işyerlerinde gündelik bir çalışmayı örgütleme, merkez yayın organı Devrimin Sesi’nin yayınlanması, basım ve dağıtımının örgütlenmesi, güvensizlik ve örgütten kaçış eğilimlerinin kırılması ve tersine çevrilmesi, tasfiyeci saldırıların püskürtülmesi işine girişmiştir.

Şeref yoldaş, örgütsel dağınıklık ve tasfiyecilik döneminde, tasfiyeci saldırılar karşısında, örgütsel toparlanma ve çalışmayı örgütlemedeki kararlı tutum ve çalışmasıyla parti ve mücadele açısından tayin edici bir yer tutmuştur. Onu tanıyanlar açısından, cezaevinden çıkmış olması ve tasfiyecilik karşısındaki tutumu; güvensizliklerin kırılması ve çalışmaya katılma açısından bir güven kaynağı olmuştur.

Sorunlardan, yetersizlik ve olanaksızlıklardan yakındığı, şikayetlendiği duyulmamış, umutsuzluk ve karamsarlığı görülmemiştir. Olması gerektiği yerde, yapması gerekeni yapacak tarzda işinin başında olmayı; “Türkmen göçü yolda düzelir, biz de örgütümüzü mücadele içinde, işçi sınıfının ve  emekçilerin günlük mücadelesi içinde, günlük çalışma içinde ve daha çok günlük iş yaparak kuracak ve geliştireceğiz. Sorunlarımızı böyle çözebilir, olanaklarımızı böyle geliştirebiliriz”  diyerek, kendine ilke edinmiştir.

O, mücadeleye katıldığı günden itibaren, gençlik içerisinde, maden ve tarım işçileri arasında, tütün ve pancar üreticisi köylüler içinde, demir çelik ve demiryolu işçileri arasında sabırla ve enerjik bir çalışma yürütmüş, bilgi ve birikimini bu çalışmalar içinde geliştirmiştir. Değişik yayın organlarında yayınlaşmış yazılarının içeriğinden de anlaşılabileceği gibi; işçi sınıfı hareketinin sorunları ve hareketin geliştirilmesi ve ilerletilmesinde ileri işçiler ve partinin görev ve sorumlulukları en temel meselesi olmuştur.

Şeref Aydın’ın işçi sınıfı içinde yürüttüğü çalışmanın niteliğinin anlaşılması açısından; Onun kurduğu ve yönettiği fabrika, işyeri hücrelerinin bir kısmının, darbe yılları boyunca varlığını sürdürdükleri, sınırlı da olsa çalışma içinde kaldıkları ve yıllar sonra yeniden bağ kurulduğunda, yıllarca aidatlarını toplamış ve biriktirmiş (altın) olarak teslim etmeleri, yine bir madendeki parti hücresi çevresinin sendikal çalışma içinde önemli bir yer edinmeleri ve diğer işyerleri ile ilişkiler içinde olmaları, dikkat çekici örneklerdir.

Şeref yoldaş, gelişkin, kararlı ve öncü bir Marksist-Leninisttir. Ve onun, hem ülkesinde hem de uluslararası planda, sapmalara, çarpıtmalara ve saldırılara karşı kararlı bir savunucusudur.

Ama Onun için, Marksizm Leninizmin savunusu; bir fikrin, bir ideolojinin “aydınca” bir “bağlılıkla” savunulmasından öte bir şeydir. Ülkesine ve halkına, derin bir sevgiyle bağlılıktır. İnsanın ve halkların baskı sömürü ve ezilmişlik koşullarının değiştirilmesidir.

İşçi sınıfı ve emekçilerin aydınlatılması, sınıfın, kendi değiştirici, yaratıcı ve yeniden kurucu gücünün bilinciyle harekete geçirilmesi, örgütlenmesidir. İşçi sınıfına, sosyalizm davasına, tüm yaşamıyla somut, capcanlı, mücadele ve eylemle bağlılığıdır.

Uluslararası hareketin küllendirilmiş ve üstü örtülmüş bilimsel, kültürel, tarihi ve politik birçok bilgi, belge ve eserin Türkçeye kazandırılmasında ve bu alanlarda da sürmekte olan mücadelenin araçları, yetişmekte olan genç aydın ve devrimci kuşaklarının ideolojik ve kültürel gelişmelerinde, değerli kaynaklar haline gelmelerinde, arayıp bulmaktan çevirisi ve basımının sağlanmasına, bazılarının da çevirisine kadar özel bir katkısının olduğu da vurgulanması gereken bir gerçektir.

Bu açıdan, Evrensel Kültür dergisinin bir dönem yayınladığı Bilim Eki’ne, yaptığı çevirilerle ve birçok makaleyi arayıp bularak, Bilim ve Düşünce kitap dizisine, planlanması ve yine çevirileriyle katılmıştır. Maurice Pianzola’nın Lenin İsviçre’de adlı eseri, Andre Bonard’ın Sovyet Edebiyatı Üzerine (çevirmenlerinden biridir), İnsan ve Trajedi, Antik Yunan Uygarlığı eserlerinin Türkçeye kazandırılmasında katkı ve çabaları önemlidir.

Memet Kılınçaslan, genç yaşta kundura işçisi olarak başladığı işçilik yaşamını, Ülker ve Alboy fabrikalarında sürdüren, çalıştığı tüm fabrikalarda önder özellikleriyle öne çıkan bir işçi önderi, sınıfının öncü ve gerçek temsilcisidir. Onun tüm işçilik yaşamı mücadeleler, işten atılmalar, grevler ve direnişlerle ve bu mücadelelerin, direnişler ve grevlerin örgütlenmesi ve başarıya ulaşması için canla başla çalışmayla geçmiştir.

O işten atıldığında, Ülker işçilerinin temsilcilerine sahip çıkması ve işe geri alınması için eylemler yaparak patronu püskürtmeleri ve başarmaları boşuna değildir. Onun mücadeleci ve öncü bir işçi olarak, işçi arkadaşlarına ve sınıf kardeşlerine verdiği güven ve kararlılıktan dolayıdır.

12 Eylül’ü grevde, grev çadırlarında karşılayan on binlerce işçiden biri, öncü işçilerden biridir. 1 Mayıs’ın yasaklı olduğu yıllarda, “bütün fabrikalar, her yer 1 Mayıs alanı” şiarıyla İstanbul proletaryasını 1 Mayıs’a çağıranlardandır. Gözaltına alınır, tutuklanır, ceza alır ve hapis yatar, sendikacılık yapması yasaklanır, ama, Onun için bunlar, işçi sınıfının burjuvaziye ve sermayeye karşı mücadelesinde karşılaşılabilir olağan işlerdendir, yaşama ve mücadeleye devam eder, mücadeleye daha bir hınçla ve daha ileriden sarılır.

Memet Kılınçaslan, çalıştığı fabrikalarda hakları ve talepleri için gündeme gelen mücadelelere katılan, yalnızca mücadeleci bir işçi değil, önder ve örgütleyici özellik ve yetenekleriyle de öne çıkan kararlı, öncü ve örgütçü bir işçidir. Bu özellikleriyle sendikal mücadelede işyeri temsilciliğinden şube yöneticiliğine ve genel örgütlenme sekreterliğine kadar görevler almış ve bu görevleri hakkıyla ve sendikal bürokrasinin çarklarına kapılmadan, namuslu, mücadeleci ve güvenilir bir sendikacı olarak sürdürmüştür.

Sendikacılık Onun için ekmek kapısı, geçim kapısı değildir. İşçiden, sınıftan, sınıfın sorunları ve mücadeleden kopmak, koltuğunu koruma kaygısıyla hareket etmek hiç değildir. Türkiye işçi sınıfı mücadelesinde ’89 Baharı, Kılınçaslan gibi namuslu, mücadeleci ve öncü işçilerin, sendikacıların omuzlarında yaşanmıştır.

Kılınçaslan’ın sendikacılık yılları da, bu karakterine uygun olarak, grevlerle, mücadele ve direnişlerle ve bunların örgütlenmesi içinde yaşanmıştır. O, Kazlıçeşme deri işçilerinin grevlerinde, direnişlerinde, Maga Deri işçilerinin direnişlerinde hep ve her zaman yanlarında ve en öndedir.

Memet yoldaş, işte böylesi bir işçilik, sendikacılık; mücadele, grev ve direnişlerle geçen yaşamı içinde yetişmiş, kendini ve sınıf bilincini, siyasal bilincini geliştirmiş, okuma ve öğrenme azmini, isteğini hiç yitirmemiş ve yetkinleşmiş bir örgütçü ve önder bir işçi sınıfı devrimcisidir.

Kılınçaslan, içinden geldiği, gücünü ve eksik ve ihtiyaçlarını bildiği, kanında ve canında hissettiği işçi sınıfı ve mücadelesi açısından, politik örgütlenmenin, sınıfın kendi partisinde örgütlenmesi ve kendi partisinde, işçi ve emekçi iktidarı için, sosyalizm için mücadele etmesi gereğini en ileriden kavrayan bir işçi önderi olarak, sınıf partisin kurulmasında ve örgütlenmesinde de tüm varlığı, enerjisi ve yetenekleriyle yerini almış, işçi sınıfı devrimcilerindendir.

O, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesine ve parti çalışmasına, günlük bir işçi gazetesinin katacaklarını, ileri işçilerin, parti örgütü ve partililerin gazeteyi nasıl ele alması gerektiğini, sınıf sezilerinden hareketle kavramış ve çalışmada gazetenin yerinin ilerlemesi için sürekli bir çaba içinde olmuştur.

Memet yoldaş, partisinin genel başkan yardımcısıdır, il başkanıdır, tüm ülkede sürdürülen parti çalışmasının içindedir, nerede bir işçi, emekçi mücadelesi varsa, nerede bir grev, direniş varsa orada, işçi ve emekçilerin yanında ve onlarla omuz omuzadır.

O, partimizde işçi sınıfı içinden gelen, sınıf tutumunu ve sınıf ruhunu en ileriden temsil eden işçi devrimcilerinden biridir. Parti çalışmasının şu veya bu alanında Onunla birlikte çalışmış tüm yoldaşlar bileceklerdir ki; işçi hareketi ve hareketin ilerletilmesi, fabrika ve işyerlerinde sürdürülen çalışmanın sorunları ve bir bütün parti çalışması ve geliştirilmesi konularında işçi tutumu ve sınıf sezgisiyle, yaman proleter bilinciyle partimize, parti çalışmasına katkıları büyüktür.

Kılınçaslan, parti yöneticisi olarak, partimizin genç kuşaklarının yetişme ve gelişmesine, hesapsız içtenliği ve sıcaklığıyla, çalışmasıyla, işçi tutumuyla, açık sözlülüğüyle, eleştiri ve önerileriyle, genç parti yöneticileri ve gençleri, çalışma içinde teşvik edişiyle de örnek bir parti yöneticisidir.

Parti kurullarının, parti çalışmasına ve mücadeleye ilişkin aldığı, parti örgütlerinin, partililerin önüne yeni görevler koyan yeni kararları heyecanla ve şevkle benimseyen, hayata geçirmek üzere aynı heyecanla çalışmaya atılan, parti örgütlerinin de aynı heyecan ve aynı tutumla çalışmasını örgütlemek için sınıf tecrübesi ve sınıf tutumuyla, sorumlulukla çalışan, gerçek bir sınıf partisi yöneticisidir.

Kılınçaslan, birçok platformda partisinin temsilcisidir. O, katıldığı platformlarda, sınıfının ve partisinin haklılığından ve ideolojik politik netliğinden aldığı güçle, partisini onur ve kararlılıkla temsil etmiştir.

Memet yoldaş, işçi ve halk toplantılarının, mitinglerin yetkin bir propagandacısı ve ajitatörüdür. Esip savuran, kuru ajitasyon yapan ya da ne dediği anlaşılmayan değil, kime seslendiğini bilen, gerçeklere dayalı, sorunları açık seçik ortaya koyan, somut çağrılar yapan bir propagandacı ve ajitatör.

Şeref ve Memet yoldaşları, işçi sınıfı davasının, sosyalizm mücadelesinin  kararlı ve yılmaz mücadelecilerini bu kadar erken ve birbiri ardına yitirmenin acısını ve derin hüznünü yaşadık, yaşıyoruz. Ancak, şimdi bize düşen, yoldaşların kararlıca savunucusu ve savaşçısı oldukları işçi sınıfı davasını, devrim ve sosyalizm mücadelesini daha ileriden savunmak ve bu uğurda mücadeleyi her günkü çalışmamızda bütün yönlerden geliştirmek, güçlendirmek ve bu davayı; onlara verdiğimiz anda sadık olarak zafere ulaştırmak için, daha bir öfke ve mücadele azmi ve enerjiyle çalışmak, mücadeleye atılmaktır.

Memet ve Şeref yoldaşların da yaşam ve çalışmalarında büyük önem verdikleri parti çalışmamızın çok yönlü ilerletilmesi, işçi sınıfı içinde çalışma, fabrika ve işyeri örgütlenmesi,  günlük işçi basınını parti çalışmasının temeli olarak daha ileriye taşıma, işçi hareketi ve partinin, burjuvazi ve sermayenin yalan, demagoji ve aldatmaya dayalı propagandasına karşı mücadelesini yeni araçlarla güçlendirme, parti çalışmasını tüm bu yönlerde geliştirmek üzere açılmış kampanyayı başarıyla sürdürme ve hedeflerine ulaştırma görevleri bütün somutluğuyla ortada ve gündemimizdedir.

Gazetenin, parti çalışmasındaki, çalışmanın ve örgütün ilerletilmesi, geliştirilmesindeki yeri, onu günlük çalışmamızın, işyeri, fabrikalar başta olmak üzere, tüm alan ve birimlerde süren çalışmanın temeli haline getirme çabamız, hem düne göre daha açık ve belirgin olarak önümüzdedir, hem de günlük dağıtımını daha genişletme, çalışmanın içinden, işçiler, emekçiler arasından ve onların yaşam ve mücadelelerinden canlı haberler ve röportajlarla daha etkin bir gazete haline getirme, birim ve alanlarda buna dayanarak güçlü örgütler kurma görevini savsaklanamaz ve ertelenemez bir biçimde yürütme sorumluluğu ile yüz yüzeyiz.

İşyeri ve fabrikalarda çalışmamızı, gazete temelinde, işçiler arasına, onların günlük yaşamlarına boylu boyunca girerek, yaşamımızı onlar arasında yeniden kurarak, nitelik olarak değiştirebilir ve geliştirebiliriz.

Şeref ve Memet yoldaşların da büyük bir heyecan ve coşkuyla benimsedikleri işçi sınıfı ve hareketinin ve partimizin burjuvazi ve sermayeye karşı mücadelenin araçlarını çok yönlü geliştirme, ilerletme ve mücadelenin gerekleri haline gelmiş yeni araçları kurma kampanyamızı en güçlü tarzda sürdürme ve başarma görevi omuzlarımızdadır.

İşçi sınıfı davası, devrim ve sosyalizm davası haklılığından ve büyüklüğünden gelen gücüyle, ölümsüz savaşçılar ve önderler yetiştirmiştir. Memet ve Şeref yoldaşlar, yaşamları ve mücadeleleriyle bunların en ileri örneklerindendir.

Onların davası ve mücadelesinin sürdürücüleri olarak bize düşen; işçi hareketini, çalışmayı ve mücadeleyi hedeflerimize doğru geliştirmek ve güçlendirmek; bunun için onlardan ve mücadelelerinden öğrenerek, örnek alarak, militan ve savaşçı bir ruh ve tutumla görevlere sarılmak, ileri atılmaktır.

Şeref ve Memet yoldaşlar,

Bir ömür mücadeleniz mücadelemiz; davanız davamızdır.

Söz veriyoruz.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑