Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin tahlili ve gençliğin genel eğilimlerinin analiz edilmesi, gençlik evi çalışmalarımızın hangi temeller üzerinde yürüyeceğini görmemiz açısından önemli. En azından fikri temelini bu iki olgu belirleyecektir. Elbette ki, bu tahliller gazete, Özgürlük Dünyası ve diğer birçok yayınımızda işleniyor. Burjuva yayın organları da, gençliğin genel eğilimleri ve yönelimine ilişkin birçok araştırma yazılarına yer veriyorlar. Bu araştırmalar, gençliğin ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamının sonuçlarını tahlil edilmesi açısından bizlere önemli veriler sunuyor. Türkiye ve dünyadaki gelişmeler açısından ise; 11 Eylül saldırısının ardından ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesi ve bugün bunun en kapsamlı planı olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP), gençliğin bugününü ve geleceğini belirleyen en kapsamlı saldırı olduğu ortada. Konumuz açısından gerekli olduğu ölçüde, bu iki önemli faktörü kullanacağız.
Gazetelerde çıkan son iki araştırma, gençliğin eğilimlerini anlamamız açısından önemli veriler sunuyor.
Birincisi; Prof. İbrahim Armağan’ın, “21. Yüzyıl Eşliğinde Türk Gençliğinin Sorun ve Çözüm Önerileri” başlıklı kitabında topladığı araştırmalarıdır. Prof. İbrahim Armağan kitabında, 1979 yılında gençlik üzerinde yapılan araştırmaların sonuçlarını ve bugünü karşılaştırıyor. ’79 yılında yapılan çalışmanın sonucuna göre, gençliğin önemli saydığı değerlerin başında sevgi, özgürlük, meslek, iş… vb. bulunurken; 2002 yılında yapılan araştırmanın sonuçları, gençliğin, ‘mutluluk’ için gerekli olan en önemli şeyi para olarak varsaydığını gösteriyor.
İkincisi; Adnan Menderes Üniversitesi (AMÜ) Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Eskin’in; Aydın, İzmir, İstanbul ve Ankara’daki 6 üniversitede, toplam bin 262 öğrenci ile anket şeklinde yaptığı araştırması. Araştırmanın sonuçlarını, “üniversiteye girebilmiş öğrencilerin yüzde 50’ye yakını kendini öldürmeyi düşünebiliyor” şeklinde özetleyebiliriz. Eskin, daha önce lise öğrencileri arasında yaptıkları araştırmada ise, gençlerin yüzde 25’inin intiharı düşündüğünün tespit edildiğini söylüyor.
Bu iki ankette ortaya çıkan sonuç, gençliğin eğilimleri ve değer yargılarının önemli bir ölçüde değişmekte olduğu. Bu değişim, kuşkusuz maddi toplumsal koşullar, sınıf güç ilişki ve dengeleri, sınıf mücadelesinde yaşanan ve buradan bilince yansıyan değişimlerle ilgilidir; ancak kapitalizmin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Savaş koşulları, ekonominin giderek savaş ekonomisine dönüşmesi, özelleştirmeler ve piyasa koşullarının tüm alanlarda yaygınlaşması, geleceği belirsiz bir kuşak yaratmakta ve bütün bu saldırılar, gençliğin değer yargılarındaki çözülmeyi hızlandırmaktadır. İşte gençlik evleri, bu dalgaya karşı bir dalgakıran olduğu, kendini böyle şekillendirdiği oranda istenilen rolünü oynayacaktır.
Bugün gençlik örgütümüz, birçok yerde gençlik evi kurma çalışmalarının adımlarını atıyor. Çünkü gençliği bir araya getiren, sosyal ortam ve sportif-kültürel imkanlar sağlayan mekanlar, gençliğin en somut taleplerinden biri. Bu nedenle, gençlik evi fikri, çevremizdeki gençlerle konuştuğumuzda, var olan ve yaygınlaştırılan kültüre karşı bir alternatif olarak çok rahat kabul görüyor.
Öte yandan, gençliğin bu somut taleplerinin yanında, değişen değer yargıları, birbiriyle çelişki oluşturuyor. Bu nedenlerle, gençlik evi kurma çabalarımız; gençliğin bu eğilimlerini aşamayan bir tutumla ele alındığında, hızlı ve iyi bir çalışmanın ardından içine kapanan, giderek birkaç kişinin üzerinden yürüyen bir çalışmaya dönüşüyor. Birçok yerde gençlik evi kurma çalışmalarının yeni başladığı veya başlamak üzere olduğu düşünüldüğünde, bu çalışmadaki zaaflarımızı tespit etmek, ayakları yere basan bir çalışmayı hayata geçirmeyi kolaylaştıracaktır.
GENÇLİĞİN GENEL EĞİLİMLERİ VE YEREL ÇALIŞMANIN ÖZGÜNLÜĞÜ
Gençlik evlerini kurma aşamasındaki bakış açımız ve çalışmalarımızın, gençlik evinin
kurulmasından sonraki süreci de belirlemesi kaçınılmaz. İşçi-işsiz gençlerin bulunduğu, lise veya üniversite gençliğinin ağırlıkta olduğu, spor, kültür-sanat mekanlarının bulunmadığı veya yetersiz olduğu mahalleler, belediyenin ve diğer yerel yönetim kurumlarının tutumu ve daha birçok yerel özellik; çalışmamızda değerlendirmemiz, hatta olumlu özelliklerinin çalışmamızda dayanak yapılması gereken yerel özelliklerin önemini gösteriyor. Bu özellikler, gençliğin genel eğilimlerinin yerellere doğru farklılıklar göstermesi anlamını da taşıyor. Bu nedenle, çalışmamızın yerelleşmesi ve bunun genel hedeflerimizle uygunluk göstermesi, özünde; kuruluş aşamasındaki gençlik evlerinin geleceğini belirleyecektir. ‘Nereden başlanmalı?’ sorusu da, burada önem kazanıyor. Elbette ilk adım, gençlik evi fikrini gençlerle paylaşmak ve gençlik içinde yaygınlaştırmak, yerel yönetimlerle ve diğer kurumların atıl haldeki olanaklarını gençlik evlerine dayanak yapmak üzere kullanmaktır.
Bakış açımız, gençlik içindeki dayanışma ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirmek, birlikte iş yapma kültürünü güçlendirmek olduğu ölçüde, kuruluş süreci de buna uygun gelişecektir. Bu durumda, gençlik evi fikri, sadece bir mekan açma, var olan durumu ve amaçlarımızı gençlerle paylaşmanın dışında pratik bir anlam kazanacaktır. Birbiriyle kavgalı olan veya aynı ortam içinde birbirini dışlayan gençlik gruplarını, bir iş üzerinden (örneğin tanışma etkinlikleri) bir araya getirmek, bu pratik adımlardan sadece birisidir. Bu tarzda bir çalışma, gençlik evi kurmayı bir amaç olmaktan çıkartıp, gençliği bir araya getirmenin aracına dönüştürecektir. Sadece gençlik evini tanıtan, çalışmanın tümünü bunun için seferber eden, bürokratik işlemlerle uğraşan bir çalışmanın sonucunda gençlik evi kurulabilir, ancak yapılmak istenen işlerin gençlik evi kurulduktan sonraya ertelenmesi, çalışmalardaki darlığın önemli bir nedenidir. Üstelik bu süreç içerisinde, ailelerin desteği de daha rahat kazanılacaktır. Hiçbir aile çocuğunun kötü alışkanlıklar edinmesini, uyuşturucuya, çetelere, kahve ortamına bulaşmasını istemez. Bu ikna sürecinde “gençlik evi kuruyoruz” söyleminden çok, pratik adımlar daha etkili olacaktır. Elbette ki, bu çalışmada, bizden bağımsız birçok belirleyici etken vardır. Kurum adı olmadan yapılacak işlerdeki bürokratik engeller, bunlardan önemli bir tanesidir. Ancak planlı ve ne yaptığını bilen bir çalışma, bu bizden bağımsız belirleyenleri en az düzeye indirebilir.
Sonuç olarak, gençlik evi fikri üzerinden, gençlik içinde bir duygu birliği sağlanabilir. Bu duygu birliği, somut, belirli ölçülerde kısa vadeli çalışmalarla beslenmediği oranda, amaçları ve hedeflerinden uzaklaşacaktır. Çalışmaları, gençlik evini tanıtan, ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatan bir tarzdan çıkarmak, günlük yaşamın her alanına müdahale edebilmeyi ve yereldeki en ileri, az çok sosyal ve kültürel kaygılarla bir iş yapmaya çalışan gençlerle buluşmayı sağlayacaktır. Bu gençlik grupları, bir bakıma, üzerinden çalışmanın şekillendiği ana eksen olacaktır. Çünkü, bulunulan yerelin en ileri gençliği ile buluşmak, yerelin en ileri fikriyle birleşmek anlamına da gelecektir.
ÇALIŞMALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
İşçi gençlik, lise gençliği, semt gençliği içindeki aydınlatma ve örgütlenme faaliyetlerinin gençlik evi çalışması ile bütünlüklü bir çalışma halinde yürümesi, iki çalışmanın birbirini güçlendirmesi gerekir. Ancak çoğu zaman; gençlik evi çalışması, kendi özgünlükleri olan bir çalışma olmaktan çıkıp, kendimiz ve en yakın çevremizin katıldığı, özünde ise ‘Emek Gençleri’nden oluşan bir gençlik evi’ çalışması durumuna düşüyor. Enerjinin çoğu bu çalışmanın etrafında yoğunlaşıyor. Bu yoğunlaşma da, daha çok, yasal işlemlerin yürütülmesi ve çevremizdeki gençleri belirli işleri yapmaya ikna etme biçiminde şekilleniyor. Yapılan birkaç etkinlik, bunları başka bir çalışmanın dayanağı yapmak ve sonrasının takibi, bu işler içinde ya yapılamıyor ya da en az verimi alacak şekilde örgütlenebiliyor. Bir süre sonra, gençler arasında sağlanan duygu birliği; çalışmanın merkezindeki gençlerde dahi eksilmeye ve bu arkadaşlar pratik-teknik işlerin altında ezilmeye başlıyor. Bu haliyle; planlar, projeler, gençlik evinin gençliğe sunacakları… vb., güzel düşünceler olmaktan öteye gitmiyor. Yukarıda da açıklamaya çalıştığımız gibi, kuruluş çalışması, bir düşünceyi yayan yönü kadar, aynı zamanda, bunun pratik adımlarını atabilmeyi de kapsamalıdır. Diğer bir yanıyla da, gençliğin diğer başlıca aydınlatma ve örgütlenme çalışmaları ile bağları güçlü olmalıdır.
Sanayi sitesinde çalışan gençlerin daha iyi çalışma koşulları, ücret, sigorta gibi talepleri ve Emek Gençliği’nin bu alanda yürüttüğü çalışmanın gençlik evi çalışması ile bağları nasıl olacaktır? Genç işçilerin iş yaşamından kaynaklı sorunları ile kültürel ve sosyal yaşamındaki sıkıntıları nasıl bir bütünlük içinde ise, gençlik evi çalışmasıyla, site eksenli iktisadi, demokratik ve politik çalışma da bu bütünlüğü sağlayabilmelidir. Bu bağın kurulması, bütünlüklü bir çalışmayı gerekli kılıyor. Örneğin, asgari ücretin belirlenmesinde 15 milyon TL’lik bir artışın yıkıcılığı/gülünçlüğü, kapitalizmin, sermaye ve hükümetin teşhiri için Emek Gençliği’nin kullanması gereken bir gündem. Aynı zamanda, bu “artış”, gençliğin kültürel ve sosyal aktivitelerde bulunmasının kısıtlanması anlamına da geliyor.
Gençlik evi, kendi özgünlüğünden kaynaklı, gençliğin kültürel ve sportif etkinliklerini gerçekleştirebileceği olanakları geliştirebilir. Kuracağı kurumsal (spor kulüpleri, kültür merkezleri… vb) ilişkiler ile, gençliğin, bu alanlardan daha ucuza ve rahat yararlanabilmesinin olanaklarını yaratabilir. Bunun bir adım ilerisinde; yerel yönetimleri zorlayarak. bu alanların genişletilmesi ve ucuzlatılmasını, hatta belirli yerlerin ücretsiz kullanılmasını sağlayabilir. Bu tarz çalıştırılan bir gençlik evi, bir çekim merkezi oluşturacaktır. Yönelimi böyle olan bir çalışma, aynı zamanda, var olan durumun teşhiri ile birleşecektir. Bu andan itibaren asgari ücretin belirlenmesiyle, gençlik evinin ve Emek gençliğinin çalışmaları pratik olarak birbirine bağlanmıştır. Geriye kalan ise, var olan durumun bir aydınlatma faaliyeti olarak gençlik içinde tartıştırılmasıdır.
BİR MÜCADELE VE EĞİTİM MERKEZİ
Gençlik evleri, kuruluş amaçları itibariyle, bir mücadele merkezidir. Gençlik evlerinin kuruluş aşamasında ve kurulduktan sonra, gençler, birçok yönüyle sistemle karşı karşıya gelir. Gençlik evini kurmak için gerekli olan prosedürü hazırlamak bile, kendi başına bu karşı karşıya gelişin bir parçasıdır. Bu karşı karşıya gelişler, aynı zamanda, bir yılgınlığın oluşmasına, gençlik içindeki lümpen ve boşvermişlik eğilimlerinin güçlenmesine de dönüşebilir. Bu dönüşüm, bir süre sonra, en direngen, fakat dar bir kesimin kalmasına yol açabilir. Bugün bir gencin, tüm gençliğin çıkarlarını düşünme, bunun için mücadele etme bilincinin zayıflığı düşünüldüğünde, bu küçük bir ihtimal değildir. Ancak, bu karşı karşıya gelişlerden, gençliğin bilinç düzeyi yükseltilerek, açıklık ve öngörü ile bu dönemlerden güçlenerek ve gençliğin mücadeleci yönü gelişerek çıkılabilir. Bu nedenlerle, gençlik evleri, aynı zamanda, bir eğitim merkezi rolünü de üstlenmelidir. Burada, belki de dikkat çekilmesi gereken, eğitim çalışmalarının yönü ve neye hizmet etmesi gerektiğidir. Elbette, buradaki eğitim, herkesin bir konu üzerinde araştırma yaptığı ve tartıştığı bir eğitim değildir. Bu da olabilir, ancak burada anlatılmak istenen, eğitimin tüm gençliğin bir fikir etrafında toplanmasına hizmet etmesidir. Böylece her faaliyet, her proje, anlatılan her şey, sistemle karşı karşıya gelişler, bu eğitimin bir dayanağı ve parçası olacaktır. Örnek verecek olursak: Bir müzik dinletisi veya tiyatro çalışması, gençliği bir araya getiren, sanat ve kültürel gelişimine katkısı olan faaliyetlerdir. Bu anlamıyla da, gençliğin kendi ürettiği ve paylaştığı bir etkinliktir. Böylesi bir etkinliğin gençlik içindeki etkileri olumlu olacaktır. Bu etkinliğin geniş gençlik kesimleri ile paylaşılması, amaçlanın ve bu faaliyetin öneminin; hem etkinliğe gelen hem de diğer gençlik kesimleri ile paylaşılması gençlik içindeki duygu ve fikir birliğini güçlendirecektir. Çalışmaların sonuçlarının değerlendirilmesi, eleştiri süzgecinden geçirilmesi, etkinliği, bir sonraki çalışmaların dayanağına dönüştürecektir. Yani buradaki eğitim, pratik faaliyetin nedenlerini ve sonuçlarını değerlendiren, bunu gençliğin bilgi hazinesinde yoğunlaştıran, fikir olarak da, daha ileri (tüm gençliğin bu platforma kazanılmasına dönük) bir amaca (sonal olarak sosyalizme) bağlayan eğitimdir. Burada, güçlendirici bir faaliyet olarak, gençlerin kendi çıkarttıkları yerel bülten vb. yayınlar olumlu olacaktır. Bu olmadan, gençlik evinin girdiği yolda önüne çıkan her engelde güç kaybetmesi, “radikalleşmesi” ya da düzene bağlanması ve bir süre sonra kendi içinde bir ‘gençlik evi profesyonelleri’ ekibine dönüşmesi ya da yozlaşması kaçınılmaz olacaktır.
PROGRAMLI VE ÖRGÜTLÜ BİR ÇALIŞMA
Gençlik evi, faaliyetlerini gerçekleştirirken, buna uygun bir örgütlenme modeline de ihtiyaç duyacaktır. Gençlik evlerinin, kendi örgütsel çalışmasının özgünlükleri vardır. Özellikle gençliğin yaşam koşulları ve burjuva kültürün gençlik içindeki etkileri düşünüldüğünde, bu, kaçınılmaz bir sonuçtur. Çünkü gençlik evi çalışması, aynı zamanda, gençliğin örgütlü bir çalışmayı nasıl yürüteceğini öğreneceği bir çalışmadır. Bu nedenle, Emek Gençliği grupları dışındaki gençlikten aynı özveri ve örgütlülük düzeyini istemek, gerçeklere uygun hareket etmemek demektir. Her gencin yeteneklerine ve özveri düzeyine göre bir işin ucundan tutması, belki de gençlik evi çalışmasının en özgün yanıdır. Bunun için de, gençliğin yeteneklerinin doğru tahlil edilmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Çalışmaları dağıtmayan, ama olabildiğince, gençliğin ilgi duyduğu sportif ve kültürel alanlara dönük çalışma grupları oluşturulmasına dayanarak ilerleyen bir örgütsel hat bu özgünlüğü sağlayabilir. Müzik, tiyatro, halk oyunları, futbol, basketbol… vb. çalışma alanları buna örnek verilebilir. Burada önemi olan ise, çalışma gruplarının oluşturulma tarzıdır. Oluşturulması düşünülen ‘müzik çalışma grubu’, müzik ile ilgilenen gençlerin gençlik evinde müzik yapmasının ötesinde, bu alana ilgi duyan gençlere yardım edebilmeli, çalışmasını gençlik çalışmaları ile bütünleştirebilmeli, diğer çalışma grupları ile bağını sağlayabilmeli… vb., başka birçok görevi de üstlenebilmelidir. Elbette ki bunları sağlayabilecek bir çalışma grubu, tarif etmekle oluşmayacaktır. Her çalışma grubunun bir faaliyet üzerinden şekillenmesi, belki de burada ön açıcı bir çalışma olabilir. Örneğin gençliğin sorunları veya kültürel ihtiyaçlarına dönük olarak yapılacak bir etkinlik, bu çalışma gruplarının oluşturulması için uygun bir zemin yaratacaktır. Sonuçta bir etkinlik düzenlemek, bütünlüklü, disiplinli, aynı zamanda da, işbölümü gerektiren bir çalışmadır. Oluşturulmak istenen bir ‘kültür biriminin’; çalışmaya katılan gençlerin, etkinliğin hazırlık ve etkinlik sürecinde yaptıkları iş ve becerileri üzerinden şekillenmesi, gençlik evinin çalışma tarzını somutlaştıracaktır. Bu, diğer çalışma grupları içinde uygulanabilir bir tarzdır. Burada, etkinlik planımızı ve programımızı oluştururken, bu düşüncelerimizi hayata geçirebilmeyi destekleyen bir tarzda ele almamızı gerektirir.
Gençlik evinin örgüt planı, gençliğin en geniş kesimlerini içinde barındırabilecek, yeteneklerine göre yönlendirebilecek ve olabildiğince pratik faaliyet içinde oluşacak bir tarzda ele alındığında, gençlik evi çalışması özgün bir çalışma olacaktır.
Gençlik evi çalışması; gençliğin yaşamına müdahale edebildiği, gençlik içinde dostluk, paylaşım ve birlikte iş yapabilme kültürünü geliştirebildiği oranda yaygınlaşacak ve istenilen rolü oynayacaktır. Emperyalizmin gençliğe dayattığı yaşam koşulları; her gün örgütsüzlüğü, bireyciliği ve kaderciliği beslerken, buna karşı durmak ve bu karşı duruşun araçlarını yaratmak için, gençlik evlerini bir deneyim, aynı zamanda da, geliştirilmesi gereken bir çalışma olarak görmek gerekiyor. Türkiye ve Ortadoğu’nun geleceğini kan ve gözyaşı olarak belirleyen emperyalizmin gençliğe vaat ettiği gelecek, yaratmak istediği gençlik kuşağı ile bire bir örtüşüyor. Gençlik evlerini böylesi bir dünyada ve Türkiye’de kurmak, emek, çaba, açıklık ve bütünlüklü bir çalışma gerektiriyor.