Dünya komünist hareketi tarihinden

Bazı komünist partileri temsilcilerinin Polonya’daki Enformasyon Konferansı

1947 Eylül sonu

 

Parti temsilcilerinin enformasyon konferansı üzerine bildirgesi

Eylül ayının sonunda Polonya’da şu partilerin katıldığı bir Enformasyon Konferansı düzenlendi: Yugoslavya Komünist Partisi: E. Kardel ve M. Dzilas yoldaşlar; Bulgar İşçi Partisi (Komünistler): V. Çervenkov ve V. Poptomov yoldaşlar; Romanya Komünist Partisi: G. Dej ve A. Pauker yoldaşlar; Macaristan Komünist Partisi: M. Farkas ve I. Revai; Polonya İşçi Partisi: W. Gomulka ve G. Mine; Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevikler): A. Jdanov ve G. Malenkov yoldaşlar; Fransa Komünist Partisi: J. Duclos ve E. Fajon yoldaşlar; Çekoslovakya Komünist Partisi: R. Slansky ve S. Bastovvansky yoldaşlar; İtalya Komünist Partisi: L. Longo ve E. Reale yoldaşlar.

Konferansa katılanlara, konferansta temsil edilen partilerin Merkez Komiteleri’nin faaliyetleri üzerine bilgilendirme raporları sunuldu. Yugoslavya Komünist Partisi adına E. Kardel ve M. Dzilas yoldaşlar; Bulgar İşçi Partisi (Komünistler) adına V. Çervenkov yoldaş; Romanya Komünist Partisi adına G. Dej yoldaş; Macaristan Komünist Partisi adına I. Revai; Polonya İşçi Partisi adına W. Gomulka yoldaş; Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevikler) adına G. Malenkov yoldaş; Fransa Komünist Partisi adına J. Duclos yoldaş; Çekoslovakya Komünist Partisi adına R. Slansky yoldaş ve İtalya Komünist Partisi adına L. Longo yoldaş, rapor sundular.

Bu raporlar üzerine yapılan bir görüş alışverişinden sonra, konferansa katılanlar; uluslararası durumu, deney aktarım sorununu ve konferansta temsil edilen komünist partilerin faaliyetlerinin koordinasyonunu tartışmayı kararlaştırdılar.

Jdanov yoldaş uluslararası durum üzerine olan raporu sundu. Konferansın katılımcıları rapor hakkında görüşlerini belirttiler, mevcut uluslararası durum ve bu durumdan ileri gelen görevler konusunda tam görüş birliğine vardılar ve uluslararası durum üzerine kaleme alınan bir deklarasyonu oybirliğiyle onayladılar.

W. Gomulka yoldaş komünist partilerin çalışmalarının koordinasyonu ve deney alış verişi üzerine olan raporu sundu. Konferans bu sorunla ilgili olarak, konferansta temsil edilen partiler arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanan olumsuz belirtiler karşısında ve karşılıklı deney alışverişinin zorunlu olmasını göz önünde bulundurarak, bir Enformasyon Bürosu oluşturmayı kararlaştırdı.

Enformasyon Bürosu, adı geçen partilerin Merkez Komitesi temsilcilerinden meydana gelecek.

Enformasyon Bürosu’nun görevleri, partilerin deney alışverişini örgütlemek ve gerekli olduğunda, bu partilerin çalışmalarını karşılıklı onay temelinde koordine etmektir.

Enformasyon Bürosu’nun bir yayın organı çıkarması kararlaştırıldı.

Enformasyon Bürosu’nun ve organın yazı kurulunun merkezi olarak Belgrad belirlendi.

 

Enformasyon Konferansı’na Katılan Partilerin Uluslar arası Durum Üzerine Deklarasyonu

Yugoslavya Komünist Partisi, Bulgar işçi Partisi (Komünistler), Romanya Komünist Partisi, Macaristan Komünist Partisi, Polonya işçi Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevikler), Fransa Komünist Partisi, Çekoslovakya Komünist Partisi ve İtalya Komünist Partisi temsilcileri, uluslararası durum üzerine yaptıkları bir değerlendirme sonucunda şu deklarasyonda anlaştılar:

İkinci Dünya Savaşı sonucunda ve savaş sonrası dönemde, uluslararası durumda esaslı değişiklikler ortaya çıktı.

Bu değişikliklerin özellikleri şunlardır: Uluslararası arenada etkin olan tayin edici politik güçlerin yeni bir dağılımı, ikinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri arası ilişkilerde bir değişim ve bunların yeniden gruplaşmaları.

Savaş boyunca, Almanya ve Japonya’ya karşı ittifak kuran devletler, ortak hareket ediyor ve bir kamp oluşturuyorlardı. Bu arada müttefikler kampında, gerek savaşın hedefleri, gerekse dünyanın savaş sonrası düzenine ilişkin görevler, savaş dönemindeyken de farklı değerlendiriliyordu. Sovyetler Birliği ve demokratik devletler, savaşın ana hedefleri olarak; Avrupa’da demokratik koşulların yeniden yaratılmasını ve pekiştirilmesini, faşizmin tasfiye edilmesini, yeni bir Alman saldırganlığı ihtimaline karşı önlem alınmasını ve Avrupa halklarının süreklilik arz eden çok yönlü işbirliğinin sağlanmasını görüyorlardı.

ABD -ve onunla görüş birliğinde olan İngiltere- savaşta başka bir hedefi önlerine koymuşlardı: Pazar uğruna mücadelede kendilerine rakip olanların (Almanya ve Japonya) uzaklaştırılması ve kendi egemenliklerinin kurulması. Gerek savaşın hedeflerinin, gerekse savaş sonrası düzenlemenin görevlerinin belirlenmesindeki bu farklılık, savaşın bitmesinin ardından derinleşti. Birbirine zıt iki yön kristalize oldu: Bir kutupta, emperyalizmi zayıflatmayı ve demokrasiyi güçlendirmeyi hedefleyen SSCB ve demokratik ülkelerin politikası; diğer kutupta, emperyalizmi güçlendirme ve demokrasiyi boğma amacını taşıyan ABD ve İngiltere’nin politikası. SSCB ve yeni demokrasinin ülkeleri, dünya egemenliği uğruna mücadeleyi ve demokratik hareketlerin dağıtılmasını içeren emperyalist planlara engel teşkil ettikleri için, SSCB ve yeni demokrasinin ülkelerine karşı, ABD ve İngiltere’nin saldırgan emperyalist politikacıları tarafından yeni bir savaş tehdidiyle de desteklenen bir kampanya ilan edildi.

Böylece iki kamp oluştu: Bir tarafta, ana hedefi Amerikan emperyalizminin dünya egemenliğini kurmak ve demokrasiyi yıkmak olan emperyalist ve antidemokratik kamp; diğer tarafta, ana hedefi emperyalizmin zayıflatılması, demokrasinin güçlendirilmesi ve faşizmin kalıntılarının tasfiyesi olan antiemperyalist ve demokratik kamp.

Birbirine zıt iki kampın -emperyalist ve antiemperyalist kampın- mücadelesi, kapitalizmin genel krizinin derinleşmeye devam ettiği, kapitalizmin güçlerinin zayıfladığı ve sosyalizmin ve demokrasinin güçlerinin kuvvetlendiği koşullarda gelişiyor.

Bu nedenle emperyalist kamp ve onun önder gücü ABD, çok saldırgan bir faaliyet geliştiriyor. Bu faaliyet aynı zamanda tüm biçimleriyle geliştirilmekte: Askeri ve stratejik önlemler biçimiyle, ekonomik yayılmacılık ve ideolojik mücadele biçimiyle. Truman-Marshall planı, ABD tarafından dünyanın her bir köşesinde sürdürülen yayılmacı dünya politikasının sadece bir parçasıdır, (bu planın) Avrupa ayağıdır. Avrupa’nın Amerikan emperyalizmi tarafından ekonomik ve politik boyunduruk altına alınması planı, Çin’in, Endonezya’nın ve Güney Amerika ülkelerinin ekonomik ve politik boyunduruk altına alınması planları tarafından tamamlanmaktadır. ABD dünün saldırganlarını -Almanya ve Japonya’nın dev sermayedarlarını- yeni bir role hazırlıyor: Bunlar Avrupa ve Asya’da ABD’nin emperyalist politikasının maşaları olacaklar.

Emperyalist kamp, bin-bir çeşit taktik araçları kullanıyor. Burada, kendi pozisyonunu güçlendirmek amacıyla, açık şiddet tehdidi; şantajla ve politik ve ekonomik baskının, rüşvetin ve iç çelişki ve sürtüşmelerden faydalanmanın akla gelen tüm önlemleriyle birleştiriliyor. Ve tüm bunlar, politik yönden deneyimsiz insanları yanıltmak ve tuzağa düşürmek amacıyla, liberal-pasifist bir maskeyle gizleniyor.

Emperyalistlerin taktik araçlar cephaneliğinde, örneklerini Fransa’da Blum, İngiltere’de Attlee ve Bevin, Almanya’da Schumacher, Avusturya’da Scherf, İtalya’da Saragat vb. kişilerde bulan sağcı sosyalistlerin ihanetçi politikalarından faydalanma (taktiği) özel bir yer tutuyor. Bunlar; bir yandan gerçekte, her konuda emperyalistlerin sadık işbirlikçiliğini yapıyor, işçi sınıfının saflarını bölüyor ve sınıfın bilincini zehirliyorlar, diğer yandan emperyalist politikanın gerçek soyguncu karakterini demokrasi maskesi ve sosyalist söylemlerle gizlemeye çalışıyorlar. İngiliz emperyalizminin dış politikası, Bevin’in şahsında en kararlı ve hararetli uygulayıcısını bulması bir rastlantı değildir.

Bu koşullarda antiemperyalist ve demokratik kampın birleşmesi, koordineli bir eylem platformu ortaya çıkarması ve emperyalist kampın ana güçlerine karşı; Amerikan emperyalizmine, onun İngiliz ve Fransız müttefiklerine ve başta İngiltere ve Fransa’dakiler olmak üzere sağcı sosyalistlere karşı kendi taktiğini belirlemesi bir zorunluluktur.

Emperyalist saldırganlık planını boşa çıkartmak için Avrupa’nın tüm demokratik, anti-emperyalist güçlerinin çabası gereklidir. Burada sağcı sosyalistler ihanet ediyor. Komünistler ve sosyalistler bloğunun diğer demokratik ve ilerici partilerle birlikte emperyalist planlara karşı direnişin temelini oluşturduğu yeni demokrasinin ülkeleri dışında; başta Fransız sosyalistleri ve İngiliz Labour’cuları -Ramadier, Blum, Attlee ve Bevin-olmak üzere diğer ülkelerin sosyalistleri, boyun eğişleri ve uysallıklarıyla Amerikan sermayesinin işini kolaylaştırıyor, onu şantajlara teşvik ediyor ve kendi ülkelerini ABD’ye bağımlı uşak ülke (Vasal devlet) konumuna itiyorlar.

Buradan çıkan sonuç, komünist partilere özel bir görevin düştüğüdür. Komünist partiler, ülkelerinin ulusal bağımsızlığını ve egemenliğini savunma bayrağını kendi ellerine almalıdırlar. Komünist partiler; duruşlarını kararlılıkla savunur, gözdağı ve şantajlara prim vermez ve demokrasiyi, ülkelerinin ulusal egemenliğini, özgürlüğünü ve bağımsızlığını cesaretle korur, ülkelerinin ekonomik ve politik boyunduruk altına alınması girişimlerine karşı mücadelelerinde, onurunu ve ulusal bağımsızlığı savunmaya hazır tüm güçlere önderlik etmeyi bilirlerse, işte o zaman Avrupa’nın ve Asya’nın köleleştirilmesini amaçlayan hiçbir plan hayat bulamayacaktır.

Bu şimdi, komünist partilerin ana görevlerinden birisidir.

Şu göz önünde tutulmalıdır: Emperyalistlerin yeni bir savaş çıkartma istekleriyle, böylesi bir savaşı örgütleme olanağı arasında çok büyük bir fark vardır. Dünya halkları savaş istemiyor. Barışı isteyen güçler öyle büyük ve önemlidirler ki, saldırganların planları tam bir fiyaskoyla sonuçlanmak zorundadır; yeter ki, bu güçler, barışı savunmada kararlı ve sağlam dursunlar; yeter ki, sebat ve yüreklilik göstersinler. Emperyalist ajanların savaş tehlikesi üzerine yaptıkları çığırtkanlığın amacının, soğukkanlı olmayanlarla bocalayanlara gözdağı yermek ve şantaj yoluyla saldırgana taviz koparmak olduğu unutulmamalıdır.

İşçi sınıfı açısından bugünkü ana tehlike, kendi güçlerini küçümsemek, emperyalist kampın güçlerini ise abartmaktır. Nasıl ki, geçmişteki Münih Politikası Hitler saldırganlığının önünü açtıysa, aynı şekilde bugün, ABD’nin ve emperyalist kampın yeni çizgisine verilecek tavizler onların daha da küstahlaşması ve saldırganlaşmasına yol açabilir. Bu nedenle komünist partiler, emperyalist yayılmacılık ve saldırganlık planlarına karşı direniş eylemlerinde tüm alanlarda -devletsel, politik, ekonomik ve ideolojik- önde olmalıdırlar. Komünist partileri birleşmeli, çabalarını bir ortak anti-emperyalist ve demokratik platform temelinde bütünleştirmen ve halkın tüm demokratik ve yurtsever güçlerini etraflarında toplamalıdırlar.

 

Konferansta temsil edilen partilerin deney aktarımı ve çalışmalarının koordine edilmesi üzerine aldıkları karar

Konferans, bu konferansta temsil edilen komünist partiler arasında ilişkilerin olmamasını mevcut koşullarda ciddi bir eksiklik olarak değerlendiriyor. Deneyler, komünist partilerin birbirlerinden kopuk oluşlarının yanlış ve zararlı olduğunu göstermiştir. Karşılıklı deney aktarımına ve tek tek partilerin hareketlerinin gönüllü koordinasyonuna olan ihtiyaç, özellikle bugün, uluslararası durumun savaş sonrasında karmaşıklaştığı ve komünist partilerin birbirlerinden kopukluğunun işçi sınıfına zarar verebileceği koşullarda güncellik kazanmıştır.

Konferansın katılımcıları bu noktadan hareket ederek şu kararları aldılar:

1. Yugoslavya Komünist Partisi, Bulgar İşçi Partisi (Komünistler), Romanya Komünist Partisi, Macaristan Komünist Partisi, Polonya İşçi Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevikler), Fransa Komünist Partisi, Çekoslovakya Komünist

Partisi ve İtalya Komünist Partisi temsilcilerinden oluşan bir Enformasyon Bürosu kurulacak.

2. Enformasyon Bürosu’na verilen görev, deney aktarımını düzenlemek ve gerektiğinde komünist partilerin çalışmalarını karşılıklı onay temelinde koordine etmek.

3. Enformasyon Bürosu, her MK’dan ikişer olmak üzere, Merkez Komitesi temsilcilerinden oluşturulacak. Tek tek delegasyonlar, söz konusu Merkez Komiteleri tarafından belirlenecek ya da yerlerine başkalarını tayin edebilecek.

4. Enformasyon Bürosu önce iki haftalık, sonra da haftalık bir yayın organı çıkartacak. Yayın organı Fransızca ve Rusça dillerinde ve olanak ölçüsünde başka dillerde de yayınlanacak.

5. Enformasyon Bürosu’nun merkezi olarak Belgrad belirlemiştir.

 

Haziran 1997

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑