Sosyalizmin ışığında Felsefe, bilim ve din

İlk kez 1935 yılında Fransa’da yayınlanan ve Rene Maublanc tarafından kaleme alınan “SOSYALİZMİN FELSEFESİ” ve gene ilk kez Fransa’da 1949 yılında yayınlanan Marcel Cachin tarafından yazılan “BİLİM VE DİN” adlı iki kitapçık, Asım Bezirci’nin çevirisiyle Türkiye’de üçüncü kez okuyucuya sunuluyor. Kitap, daha önce 1966 ve 1975 yıllarında ayrı ayrı yayınevleri tarafından basılmıştı.
René Maublanc tarafından yazılan ve “SOSYALİZMİN FELSEFESİ” adını taşıyan ilk bölüm, Sosyalizmin Felsefesi ve Sosyalizmde Gelişme adlı iki ana bölümden oluşuyor.

“Marksçılıkla İlgili Yanlış Yorumlar” ve “Marksçılığın Genel Görüşü” başlıklı kesimlerde, bütün dünyada, sosyalizmin büyük başarılar elde ettiği, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde, Stalin’in ve Bolşevik Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin öncülüğünde zaferlerle dolu bir yükseliş çağının yaşandığı bir dönemde, burjuva dünyasının yalan ve iftiralarla dolu bir kampanyayı sürdürmesine karşılık olarak, Marksizm’in ve sosyalizmin temelleri açıklanıp savunuluyor.
Bu iki bölüm, özellikle sosyalizmin yükseliş ve zafer döneminde ona yöneltilen saldırıların ve Marksizm hakkındaki yalanların, bugünkünden farklı olmadığını göstermesi bakımından ilginçtir. Marksizm, işçi ve emekçi kitlelerin, burjuvazinin dünyasına karşı yürüttüğü savaşın başlıca silahlarından birisi olarak, daima, mülk sahibi egemen sınıfların saldırısı altında kalmıştır. Bu, Marksizm’in yeni bir toplumsal kuruluş çabasına temel teşkil ettiği zamanlarda da böyleydi. Ancak bugün, Marksizm’in somut bir toplumsal uygulama alanının bulunmadığı, sosyalizmin bütün dünyada “yenilmiş” olarak gösterildiği bir zamanda, Marksizm’e karşı saldırıların karşılanması ve işçi sınıfının dünya görüşünün sistemli ve doğru olarak savunulması daha da önem kazanmış durumdadır. Böyle bir savunma, yarım ve kulaktan dolma bilgilerle yapılamayacağı gibi, salt inançla da gerçekleştirilemez. Marksizm’i, kendi kuruluş ilkeleriyle, kökenleri ve hedefleriyle bilmek, gerçek içeriğini kavrayarak savunmak gerekmektedir.
Rene Maublanc, kitabının ilk bölümünde, Marksizm’e yapılan saldırılarla, Marksizm’i yanlış anlamanın nedenleri arasında bir ilişki bulmakta, “yanlış anlama”nın başlıca beş biçimini saymaktadır. Öyle görünüyor ki, elli yedi yıl öncesinin Fransa’sı ile bugünün Türkiye’si arasında, Marksizm’i yanlış anlamanın nedenleri bakımından değişen fazlaca bir şey yoktur. Bugün, Marksizm’i, iyi niyetle öğrenmeye kalkışıp da bir türlü doğru kavrayamayan pek çok insanın, yeterli bir bilim ve felsefe kültürünün yokluğundan, Marx ve Engels’i Türkçeye kazandıran insanların yarım yamalak siyasi yorumlarının yanlışlığından, Marksizm’e temel olan başlıca siyasi ve felsefi-bilimsel yapıtlara yabancılıktan, ya da Marksizm’i, “her şeyi önceden bildiren bir kâhin sözleri toplamı” sanıp ezberlemeye kalkışmaktan dolayı Marksizm’e ulaşamadığını söyleyebiliriz.
Kuşkusuz, Marksizm’i derinlemesine ve doğru kavramanın biricik yolu, Marksizm’in temel olduğu bir siyasi-sınıf mücadelesinin içinde bulunmak ve Marksizm’i, böyle bir ihtiyaçtan yola çıkarak öğrenmeye çalışmaktır. Aksi takdirde, Marksizm, yabancısı olduğumuz bir dünyaya dair, anlaşılmaz sözler eden kitaplar kalabalığı gibi görünecektir.
Daha sonraki bölümlerde René Maublanc, Marksizm’in felsefi temellerine ilişkin başlıca kavramlar hakkında özet bilgi vermektedir. Mantık Ve Diyalektik, İdealizm Ve Maddecilik, İdealist Diyalektik, Maddeci Diyalektik, Mekanist Diyalektik, Diyalektik Maddecilik, Bilimlerin Diyalektiği, Tarihsel Maddecilik, Sosyalizm, başlıklı bölümler, gerek diyalektik materyalizmin gelişmesinin öncesindeki felsefi akımlar ve materyalizmin ve diyalektiğin ayrı ayrı geliştikleri durumlarda kazandıkları tarihsel biçimler hakkında derli toplu bilgi veriyor, hem de bütün bu düşünce planındaki gelişmelerin sosyal tarih bakımından karşılık düştüğü gelişmeyi özetliyor. René Maublanc’ın sosyalizm başlıklı bölümde bütün bu özetten sonra ulaştığı sonuç, sosyalizmin insanlığın maddi hayat koşullarının geleceği bakımından olduğu kadar, devrimci düşüncenin ve devrimci eylemin sıkı birliği içinde, düşüncenin geleceği bakımından da sosyalizmin kaçınılmazlığıdır.
Kitabın sonraki bölümünde, Rene Maublanc, “AKIL VE BİLİM” başlığı altında, sosyalist pratik içinde akıl ve bilim kavramlarının ifade ettiği varlıksal gelişmeyi anlatıyor. Sosyalist toplumda akıl, bilim, toplumsal gelişme, tartışma ve eleştiri özgürlüğü gibi konulan işliyor.
Marcel Cachin, BİLİM VE DÎN’de, sosyalizm bakımından iki açıdan önemli olan bir konuyu büyük bir dikkatle ve Marksizm’in ruhuna uygun olarak ele alıyor. Din konusu, sosyalist bireyin kişilik özellikleri, dünya görüşü, inançları ve toplumsal mücadeleye ilişkin tavrı bakımından olduğu kadar, kendi inançlarıyla geri toplumsal bilinç biçimleri arasındaki farklılığın yol açtığı çatışmalarda alması gereken tavrın niteliği bakımından da son derece önemli bir yer tutmaktadır. Sosyalist, kendi inançlarıyla din arasındaki farkı yeterince bilince çıkaramadığı sürece, iyi bir mücadeleci, iyi bir devrimci olmaktan uzak kalacak; din hakkında bilgisiz kaldığı ve dine karşı eleştirel bir tutum geliştiremediği sürece de, mücadele ettiği güçleri iyi tanıyamayacak, mücadelenin biçim ve üslubu konusunda sık sık tökezleyecektir.
Marcel Cachin, bu hassas konuyu büyük bir dikkatle ele alıyor ve her mücadeleci sosyalistin göstermesi gereken özene dikkat çekerek, din karşısındaki Marksist tavrı inceliyor. Din Ve Baskı, başlıklı bölüm, kurumlaşmış dinin baskıcı tarihini özetlerken, bilimin gelişmesi karşısında dinin gerileyişini anlatarak, bir anlamda, bir baskı sistemi demek olan dinin, baskıyla değil, insanlığın gelişmesi ve bilimin ilerleyişi ile kendiliğinden yok olacağını ifade etmektedir.
İNSAN DÜŞÜNCESİNİN TARİHİ VE DİN başlığını taşıyan bölümde de, maddeci düşüncenin tarihinin ilk Yunan filozoflarından bu yana gelişen tarihi kısaca özetleniyor. Bu bölüm, daha sonraki bölümün anlaşılması için değerli ipuçları taşıyor. İdealizm Nedir, Maddecilik Nedir, Madde, İdealistler Ve Aklın Güçsüzlüğü, Maddecilik Ve Akıl, idealistler Ve Evren başlığını taşıyan bölümler, düşüncenin insanlığın tarihi boyunca karşı karşıya gelen başlıca iki akımı açısından dünyanın kavranışını özetliyor. Maddeci düşüncenin en eski biçimleriyle, dinsel düşünceye temel teşkil eden idealist felsefenin dünyayı ve hayatı kavrayışı karşılaştırılıyor. Bu karşılaştırma, bütün dinler ve bütün maddeci görüşler arasında ortak ana noktalar etrafında gerçekleşen bir kavganın özetidir. Böyle bir özet, dinin felsefi içeriği ise, ona karşı olana düşüncenin felsefi temellerini ve geçmişlerini kavramak bakımından büyük önem taşıyor.
Marcel Cachin, bir yandan düşünce tarihinde karşı karşıya gelen iki başlıca akımı özetlerken, bir yandan da bu iki akımdan maddecilerin temel aldıkları bilimsel gelişmelerin yeni bir evren tasarımını ne tarzda ve hangi aşamalardan geçerek oluşturduklarını da anlatıyor. EVRENİN OLUŞUMU VE BİLİM, bu konunun büyük bir yetkinlikle ve açık dille anlatıldığı bölümdür. Eğer evrenin oluşumuna ilişkin bilimsel tezler yeterince bilinmezse, “Yaradancılık” denilen idealist felsefeye, ya da dinin başlıca kaynaklarına karşı doğru bir tutum takınılamaz. Bu bölüm, bilimin bu konudaki tezlerini özetlemekle beraber, bu tezlerin oluşumunun tarihini ve karşılaştığı güçlükleri, dinle olan savaşını da anlatıyor.
Sonraki bölümde, MODERN MADDECİLİK İLE BİLİMLER VE DİN arasındaki ilişkiler inceleniyor. Biyoloji ve Diyalektik, Fizik, Kimya ve Diyalektik, Diyalektik Maddecilik ve Toplum, bu bölümün başlıca alt başlıkları.
Bu bölümde, okuyucu Türkiye’de 12 Eylül rejiminin başlıca saldırılarından birini oluşturan “Darwin’in Evrim Teorisi”ne karşı okullarda başlattığı kampanyayı hatırlayabilir. Gerçekten, faşizmin egemenliğini pekiştirmek için, bilime neden saldırdığını, bilimsel buluşlar yerine dinsel dogmaları geçirmeye çalıştığını düşünmek, dolaysız olarak kendi siyasi tarihimizle kitapta anlatılan örnekler arasında bağ kurmak, yararlı olacaktır. Yaşadığımız günlerde, dinsel ideolojinin ikiyüzlü “düzen karşıtı” görünüşüne cevap vermek için, “İslami çözüm” yollan önerenlerin gerçek ve tarihsel yüzlerini açığa çıkarabilmek için, bu bölümün dikkatle okunup tartışılmasında yarar var.
Sonraki bölümün başlığı, DİN, AHLAK, GÜZELLİK VE HAYAL. Bütün bu kavramlar, her sıradan işçi için, sosyalizme olduğu kadar, düşüncenin derinliklerinde dolaşmaya da meraklı her zekâ için, ilgi çekicidir.
Kitabın son sözü, gerçekte kitapla başlayan yeni düşünce ufuklarında gezinmekten hoşlanan herkes için bir başlangıç sözüdür: “Sosyalizm, yalnızca insan uygarlıklarındaki ilerlemelerin doğurduğu bir ihtiyaç değil, aynı zamanda, o, modern bilimin aydınlattığı aklın da bir gereğidir.”
Kitabın sonuna eklenmiş bulunan çevirmen Asım Bezirci’nin notu ve Fransa’nın ünlü Marksistlerinden Henri Lefebvre’nin kısa bir makalesi, kitapta tartışılan konulan tamamlayıcı özellikler taşıyor.

(*) Sosyalizmin ışığında FELSEFE, BİLİM VE DİN Rene Maublanc – Marcel Cachin / Çev: Asım Bezirci Evrensel Basım Yayın, 1. Baskı: Şubat 1993, 2. Baskı: Temmuz 1993

Temmuz 1993

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑