Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adaylarını Tanıtıyoruz

Bugün gündeme gelen erken seçimin özellikleri konusunda çok şey söylenebilir. Ama başka bir yönden bakıldığında bu seçimlerin komünistler ve devrimciler açısından en önemli özelliklerinden birisinin de seçimlere, bugüne kadar görülmedik ölçüde fazla, bağımsız sosyalist, devrimci, demokrat, yurtsever adayın katılmasıdır. Bu bir yanıyla yığınların parlamento ve burjuva partilerinden kopma süreci yaşamasının bir İfadesi olurken, bir yanıyla da komünistlerin, devrimci demokrat siyasi eğilimlerin seçimlerin yarattığı duyarlılıktan yararlanmak istemelerinin ifadesi olması bakımından önem taşımaktadır.
Biz bu sayımızda, bağımsız sosyalist 7 milletvekili adayını kısa Özgeçmişleri ve “BİLDİRGE”lerinden aldığımız kısa pasajlarla tanıtacağız. Ayrıca, Devrimci Seçim Blok’u’nun İstanbul’da desteklediği adayları da kendi açıklamalarıyla tanıtıyoruz. Ankara 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Cemal GELEŞ’in seçim bildirgesinin tümünü yayınlarken, diğer adayların bildirgelerinden sadece bazı bölümler aktarmakla yetineceğiz.

İstanbul 3. Bölge Adayı Necati KOTAN
1958 Erzurum-Aşkale doğumluyum, iş bulabilmek için 1976’da göç etmek zorunda kaldım. 1976-86 yılları arasında çeşitle atölyelerde işçi olarak çalıştım. Bu çalışmam sırasında, işçinin nasıl sömürülüp horlandığını, baskı altında yaşadığımı görüp yaşadım. Bu süre içinde her zaman tek dayanağım birlikte çalıştığım işçi ve mücadele arkadaşlarım oldu. Ben de onlara destek olmaya çalıştım. Atölyeler tekeller karşısında hızlı bir batış süreci yaşadığından sık sık işsiz kaldım. 1987de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne temizlik işçisi olarak girdim.
Bu tarihten itibaren sendikal mücadeleye de aktif olarak katılıp, sınıf sendikacılığı doğrultusunda bir faaliyet yürüttüm. Anti-faşist ve anti-emperyalist mücadele içinde yer aldım. Halen Anadolu Yakası Temizlik İşleri Amirliğinde Sendika Baş temsilcisi olarak çalışıyorum. Evli ve iki çocuğum var.
Necati KOTAN neden aday olduğunu ve ne için mücadele edeceğini şöyle açıklıyor:
“Burjuva partiler, seçimin, 21 Ekim sabahı Türkiye’yi nasıl aydınlığa çıkaracağını propaganda ediyorlar. Gerçekte, seçim sonrası işçi sınıfı ve emekçi yığınları bugünden daha azgın saldırılar bekliyor. Burjuva partiler aralarında, burjuvazinin programlarını hayata geçirmede, yığınların hangi yolla en iyi ezileceği konusunda yarışıyorlar. Seçim sonrasının programı şimdiden bellidir. Patron örgütleri açıkladı. Zamlar, düşük ücretler, işten çıkarmalar, siyasal terör, sendikal ve siyasal özgürlüksüzlükler, katliamlar, işkenceler… Vaat ettikleri ne olursa olsun, burjuva partilerin işçi ve emekçilere, Kürtlere vereceği şey aynıdır: Açlık, yoksulluk, zulüm. Ben, seçeneğin, parlamento dışında, devrim ve sosyalizm mücadelesinde olduğu inancıyla adayım.
Seni beş yıl ezmek için senden oy isteyen burjuva partilerine oy vermek Meydanlarda senin taleplerini yükselten sosyalist, devrimci adayları destekler
İŞ EKMEK ÖZGÜRLÜK!
YAŞASIN SOSYALİZM!

Ankara 2. Bölge (Altındağ/Mamak) Bağımsız Milletvekili Adayı Cemal GELEŞ
Özgeçmiş: 1946 yılı Sivas -İmranlı doğumluyum. 12 yıl Sivas Demiryolları Fabrikası’nda işçi olarak çalıştım. 70’li yıllar boyunca işçi sınıfı ve emekçilerin demokrasi, özgürlük ve hak mücadelesinin içinde yer aldım.. Ülkemizde “dikensiz bir gül bahçesi” yaratmayı hedefleyen, dizginsiz bir baskı ve terör uygulayan 12 Eylül askeri darbesine karşı, fabrikamızda başlatılan iş bırakma, yemek boykotu vb. eylemlerin “baş sorumlusu” olduğum gerekçesiyle işten atıldım. Arkasından çoğumuzun yaşadığı gibi, işkenceler ve tutsaklık günleri… Sosyalistim. İşçilerin, köylülerin, gençliğin ve tüm emekçilerin tek kurtuluş yolunun sosyalizm olduğuna inanıyorum. Çünkü sosyalizm, sadece işçi sınıfının değil, bütün emekçilerin her türlü sömürü ve baskıdan, kurtulmasını sağlayacak tek toplumsal düzendir. 1991 Nisan’ında 17 yaşında lise öğrencisi oğlum, “Terör Yasası”ndan güç alan polisler tarafından sokak ortasında kurşuna dizildi. Ama biliyorum ki; insanın insana kul olmadığı, sömürüşüz, baskısız ve sınıfsız bir dünya uğruna ölen yüzlerce, binlerce insandan sadece biri o…
Bu erken “seçim”de; seçimlere katılan hiçbir parti ve adayın işçilerin, köylülerin, gençlerin ve Kürt halkının çıkarlarını temsil etmemesi nedeniyle BAĞIMSIZ ADAY’ım.
Bu erken “seçim”de; her bir partinin zam, zulüm ve sömürü düzeninin korunmasından yana, sermaye savunucusu partiler olması nedeniyle BAĞIMSIZ ADAY’ım.
Bu erken “seçim”de; tüm partiler gizli kapılar arkasında Koç’lara, Sabancılara, işveren örgütlerine emekçi halkı “en fazla kendi partisinin” ezeceğinin teminatını verirken, öte yanda demagoji “vaatler”de bulunanların gerçek yüzlerini açığa çıkarmak için BAĞIMSIZ ADAY’ım.
Bu erken “seçim”de; diğer partiler gibi sizlere “iki ev, bir arabanın’ vaadini değil, iş için, ekmek, için ve özgürlük için yürüttüğünüz mücadelede meclis kürsüsünden destek, hak taleplerinizin, yükselen sesi olacağımın vaadini verdiğim için BAĞIMSIZ ADAY’ım.
Bu erken “seçim”de; her şeyden önce, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin çıkarlarını savunabilecek olan Partinin bu “seçimlerde” olmaması nedeniyle BAĞIMSIZ ADAY’ım.
Cemal Geleş diyor ki:
Erken seçim kararı, egemen sınıfların ve ANAP iktidarının içinde bulunduğu çözümsüzlüklerin her bakımdan derinleştiği işçi ve emekçilerin hak mücadelesinin yaygınlaştığı ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yeni bir aşamaya ulaştığı koşullarda alındı.
Amaç; her zaman olduğu gibi, biz işçileri, emekçileri, Kürt halikım yem bir beklenti içine sokarak aldatmaktır. Büyüyen tepki ve hoşnutsuzluğumuzu, yaşamın biraz olsun iyileştirilmesi isteklerimizi “seçimler” yoluyla parlamentoya akıtarak, etkisiz kılmaktır. Böylece onlar “istikrar tedbirleri” adı altında yeni bir ekonomik ve siyasi saldırı dalgasını başlatma fırsatını elde edeceklerdir.
Çünkü Türkiye ekonomisi kriz ve çöküntü içindedir.
– Enflasyon, % 100’leri aşmış bulunuyor. 28 Avrupa ülkesi içinde pahalılıkta birinci ülkeyiz.
– Her yıl 7-8 milyar dolar uluslararası mali kuruluşlara ekmeğimiz biraz daha küçülerek faiz ödenmektedir. Doğmamış çocuklarımız “utanmazca” borç altına sokulmaktadır. Dünyanın en fazla borcu olan dört ülkesinden biriyiz.
– İşsizlik almış başını gidiyor, Her gün gazetelerde, işsiz olan, işini kaybeden, ailesine bakamayacak duruma gelen onlarca işçi, emekçi ve gencin “intihar” haberlerini okumaktayız. Türkiye işsizliğin en yaygın olduğu iki-üç ülkeden biridir.
– Ulusal gelirden ücretlilerin aldığı pay sürekli düşmektedir. Türkiye’de işçilerin satın alma gücü Tunus, Kore ve Şilili işçiden bile çok geridedir, Bunun içindir ki, ülkemizi yönetenler Türkiye’yi “ucuz emek cenneti” ilan ederek yabancı sermayeyi çekmeye çalışmaktadırlar. Türkiye gelir dağılımının en adaletsiz olduğu birkaç ülkeden biridir.
Bütün bunların yanında işçi sınıfı ve emekçilerin, gençliğin ve Kürt halkının hak ve özgürlük istekleri azgınca bastırılmaktadır. Yüz binlerce işçi sokağa atılmakta, her gün ekmeğimizden gazımıza, tuzumuza kadar zam yapılmaktadır. Toplu sözleşmelerde hükümet ve patronlar düşük ücret zamlarını dayatmakta, sürüncemede bırakmaktadır. Grevlerimiz “sudan gerekçelerle” ertelenmekte, örgütlenme hakkımız gasp edilmektedir. Hak ve özgürlük isteklerimizin karşısında devlet terörü, işkence ve polis copu vardır. Yıllardır Kürt ulusunun özgürlük istekleri kanlı bir terörle bastırılmaktadır. Gençliğin örgütlenme, parasız eğitim ve özerk-demokratik üniversite istekleri “kulak ardı” edilmektedir…
Kısacası, Türkiye’de azgınlaşan bir sömürü ive baskı vardır! Açlık ve sefalet vardır! Ve cehalet ve mutsuzluk vardır!
Şimdi işçi ve emekçiler olarak kendimize sormalıyız: Bütün bu kötülükleri ortadan kaldıracak, bir düzen partisi var mıdır? Bu kötülüklerin kaynağı tek tek “kötü” kişiler ve partiler midir? Özal ve ANAP’tan önce de bu kötülükler yok muydu?
Hepimiz bilmeliyiz ki, bu kötülükleri ortadan kaldıracak güçte bir düzen partisi yoktur. Çünkü bu düzen, küçük bir grup zenginin her gün daha da zenginleştiği, yoksulluğun ise en genç yığınlara yayıldığı; patronların karlarının sürekli büyüdüğü bizim ise lokmamızın her gün küçüldüğü bir sömürü düzenidir. Oysa ANAP’ından DYP’sine, SHP’sinden DSP’sine kadar tüm partiler önce sömürü düzeninin sahipleri Koç’lardan, Sabancılardan, TÜSİAD gibi işveren örgütlerinden onay alıyorlar. Hepsi “sizin çıkarlarınızı en iyi biz koruruz” diyorlar.
Bunun içindir ki, hiçbir düzen partisine güvenmeyiniz! Hangi parti iktidar olursa olusun emperyalist tekellerin ve yerli işbirlikçilerinin dayattığı “tedbirleri” gerçekleştirecektir. Hangi parti iktidar olursa olsun sömürü yoğunlaşarak, baskı katmerleşecektir. Hangi parti olursa olsun yeni zam paketleri, yeni vergi yükleri ve daha da ağırlaşan yaşam koşullarını dayatacaktır
Çözüm Nerede?
Çözüm işçi sınıfı ve emekçilerin ellerindedir. Onların tüm sömürücü sınıfların karşısında kendi güçlerini birleştirmelerindedir. Her hak, her talep için örgütlenmelerinde ve mücadele içerisine girmelerindedir. İşçi ve emekçilerin çıkarlarından başka bir çıkarı olmayan ve tüm düzen partilerinin karşısında bir parti etrafında birleşmelerindedir! Zonguldak, Erdemir, Paşabahçe, Mamak Belediyesi işçilerinin direniş ve mücadele yolundan gitmelerindedir.
Çözüm Sosyalizmdedir.
– Her hak, her talep için birleşme ve mücadele!
– Yaşasın Sosyalizm!
– Burjuva düzen partilerine oy yok!
Bağımsız aday Cemal Geleş tüm işçileri, emekçileri, kadınları ve gençleri şu hak ve talepler uğruna birleşmeye, örgütlenmeye ve mücadeleye, çağırıyor!
* Başta ABD olmak üzere, tüm emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki sömürü ve boyunduruğu son bulsun!
* Emperyalist üsler sökülsün, NATO’dan çıkılsın;
* Emperyalist işletmelere el konsun;
* IMF, Dünya Bankası vb. gibi emperyalist mali kuruluşların “istikrar tedbiri” dayatmaları son bulsun, ayrıcalıkları kaldırılsın ve tüm anlaşmalar iptal edilsin;
* Ulusal onurumuzu satılığa çıkaran; yağma ve katliamların sorumlusu emperyalizmin işbirlikçilerinden hesap sorulsun;
HALKIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN VE HALK İÇİN DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLER KALDIRILSIN!
* Başta Anayasa olmak üzere, Ceza Yasasının 146,168. maddeleri ile Polis Yasası, Terör Yasası vb. tüm yasa ve yönetmelikler iptal edilsin;
* Bütün halka sınırsız örgütlenme ve siyasi mücadele özgürlüğü tanınsın;
* Tüm çalışanlar; grevli, toplusözleşmeli sendika hakkına sahip olusun, sendika hakkı önündeki tüm yasaklar kaldırılsın; genel af ilan edilsin, cezaevleri boşaltılsın;
* 12 Eylül yargılansın, sorumlularından hesap sorulsun;
ULUSLARIN VE DİLLERİN TAM HAK EŞİTLİĞİ SAĞLANSIN, KÜRT HALKININ KENDİ KADERİNİ ÖZGÜRCE BELİRLEME HAKKI ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN!
* Olağanüstü Hal kaldırılmalı, Genel Valilik ve S.S. Kararnameleri iptal edilmelidir;
* Toprak ağası, şeyhin ve aşiret aileleri ile korucular örgütü silahsızlandırılmalıdır;
* tüm uluslar kendi ana dillerinde eğitim yapabilmeli, kendi kültürlerini özgürce geliştirebilecekleri koşullar sağlanmalıdır;
EKONOMİK VE KÜLTÜREL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER SAĞLANMALI VE GARANTİ ALTINA ALINMALIDIR!
* Zamlar son bulsun;
* İşten atmalar son bulsun, işsizlik sigortası kurulsun;
* İşçiler ve tüm çalışanların ücretleri, 1977’den bu yana yaşanan kayıpları da karşılayacak şekilde artırılsın;
* Haftada beş gün, günlük 8 saat olacak şekilde çalışma süresi düzenlensin;
* Eşit işe eşit ücret ödensin, kadın ve gençlerin sağlığa zararlı zararlı işlerde çalışması yasaklansın;
* Çıraklık Yasası, çıraklık kurumu ve YÖK iptal edilsin, fırsat eşitliği ve parasız eğitim sağlansın;
* Kültür ve sanat üzerindeki sansür kaldırılsın.
Cemal Geleş Seçim Bürosu Cengiz Han Mah. 149 Sk. No. 2 NATO yolu-Mamak -Ankara

İzmir 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Derviş ALTUN
Özgeçmiş: 1956 Kayseri-Sarız-Çağşak Köyü doğumluyum. İlköğrenimimi anadilim olmayan Türkçeyi zorla öğrenerek Çağşak’ta yaptım. Sıra ile Sarız-Kay-seri Eğitim Enstitüsünü bitirdim. 1977 yılında Kayseri Belediyesi’nde çalışırken işyeri temsilciliği ve kısa bir dönem sendika yöneticiliği yaptım. 1978 1 Mayıs tertip komitesinde yer aldım. 12 Eylül’de yargılandım ve beraat ettim.
20 Ekim seçimlerine karar verenler, her geçen gün yükselen işçi, emekçi, Kürt ve diğer ezilenlerin mücadelesini duraksatmak, halkı bir beklenti içine itmek için tezgâhladılar. Onlar umuyorlar ki, ezilenler, seçim atmosferi içinde “bakalım ne olacak” diyerek mücadeleye ara versin ve “umutla” seçim sonuçlarını beklesin.
Türk, Kürt ve diğer işçi ve emekçiler seçim sonunda kendi hayatlarında; bağımsızlık, demokrasi, özgürlük taleplerinin gerçekleşmesinde hiç bir değişiklik olamayacağını bilmelidirler. Seçimler sonunda emekçi yığınların bir beklenti içinde hareketsiz duraksaması koşullarında, tek başına bir beklenti içinde hareketsiz duraksaması koşullarında, tek başına iktidara gelen bir parti veya koalisyon; elde ettiği moral üstünlükle halka ekonomik ve siyasi olarak bir cephe saldırısı düzenleyecektir. Seçime karar verilmesinin gerçek nebini budur.
Bu seçimlere katılan partiler ve onların adayları emekçilerin özlem ve taleplerini kararlı bir şekilde savunabilecek program ve anlayışa sahip değildir.
Bu partiler her şeyden önce DÜZEN PARTİLERİ’dir. Görüş mesafeleri sermaye egemenliğinin sınırları ötesine geçemez. Onlar sermayenin ULUSAL KÖLELİK ve ÜCRETLİ KÖLELİK sistemine karşı çıkmamayı, kurallara uygun muhalefet yapmayı baştan kabul etmişlerdir. Sağcı ya da solcu, nasıl bir görüntü sergilerlerse sergilesinler, yüzlerine taktıkları maske sosyal demokrat; hatta ‘sosyalist’ bile olsa HALKIN SIRTINDAKİ KIRBAÇ olmaktan öte bir işlev taşıyamazlar.
Kahrolası kapitalist düzen tarihin en ağır bunalımından birini yaşıyor. Gerçek SOSYALİST bir toplumda hiç bir şekilde görülmeyen enflasyon bugün ülkemizde %100’ler dolayında geziyor. 60 milyar dolar dış, 70 trilyon lira iç borç ezilen sınıfların hoşnutsuzluğunu artırıyor. İşçi direnişleri, grevler yıldan yıla artıyor.
Kürt halkı üzerindeki dizginsiz baskı had safhaya ulaştı. ülkemizdeki siyasal demokrasisizlik yeni yasalarla takviye edilerek, Türkiye nefes almanın bile imkansızlaştığı bir ülke haline getirildi. Sokak infazları, kitle katliamları, demokratik kuruluş ve meslek örgütleri üzerindeki baskılar inanılmaz boyutlara ulaştı.
Seçimler sonunda bu tablonun değişebileceğini düşünmemek gerekir. Seçim yeni bir iktidarın değil, Türk ve Kürt işçi ve emekçilere, gençliğe karşı yeni saldırıların göstergesidir. Seçimden sonra söz konusu olacağı sık sık tekrar edilen tedbir paketlerinin gerçek anlamı budur!
Bu gerçekleri bilerek, İzmir 1. Bölgeden milletvekili adayı oldum. Fakat ben biliyorum ki, ülkemizdeki parlamento da dâhil burjuva parlamentolarının değişmez işlevi SERMAYE EGEMENLİĞİNİ GİZLEMEKTİR. Yapılan bütün toplantılar, oylamalar, bitmez tükenmez tartışmalar yalnızca bu gerçeğin üstünü kapatmaya, halkın gözünü boyamaya yöneliktir. Asma yaprağı gibi “ayıp” gizleme işlevi gören bu kurum, asli karar merkezi değildir.
Aday olmamın başta gelen nedeni, halkın gözünü boyayan parlamentoyu, onun figüranı partileri, orada o kürsüde teşhir etmek, halka gerçekleri anlatmaktır. Emperyalizmin kuklalarının, bu düzene göbekten bağlı partilerin, hatta bu düzenin kendisinin ensesinde, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, devrim ve sosyalizmin SESİ olacağım.
Kılavuzum işçi sınıfı bilimidir. Sınıfımın ve emekçi halkın İŞ-EKMEK-ÖZGÜRLÜK isteğinin, ulusların kendi kaderinin hiç bir koşul öne sürülmeden kendileri tarafından özgürce tayin etme haklarının kararlı bir savunucusuyum. Özgürlük mücadelesinin, demokrasi kavgasının dostuyum.
Ülkede tezgâhlanan halka düşman oyunların, kurt halkına yönelik kıyımın, kapitalist talanın, faşizmin ve emperyalizmin düşmanıyım, din, cinsiyet, milliyet ve bölgecilik ayrımına dayanan gericiliğin düşmanıyım.
Tüm zulümlere düşman olan devrimci ve yurtseverleri, ‘halktan yanayım’ diyenleri bu mücadelede yer almaya çağırıyorum.
Seçim Büroları: 1.nolu büro: Zafer Sk. NARLIDERE
2. nolu büro: Kızılcık Sk. No: 7/A BALÇOVA-İZMİR

Kocaeli 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Şerafettin ÖZCAN
Ben 1950 doğumlu Şerafettin Özcan olarak bugüne kadar ve bugünden sonra da yaşamımı fabrikalarda işçilik yaparak sürdüren, sizlerden birisiyim. İşçilik yaşamım Gölcük Tersanesinde başlayarak, 14 yıl Gebze’deki TEZSAN fabrikasında devam etmiştir. Son aylarda patronların işçilere yönelik KİTLESEL İŞTEN ATMALAR biçimindeki saldırılarından nasibini alan bir işçiyim. Hiç bir kişisel çıkar gözetmeksizin, Türkiye toprağında düzen partilerinin dışında da parlamentonun dışında da gerçek kurtuluşun var olduğunu dosta da düşmana da haykırmak için, ülkemizin gerçeklerini dağda, bayırda, fabrikada, mahallelerde duyurmak için ADAYIM.
Hiç bir düzen partisinin bizim gerçek hak ve çıkarlarımızı savunduğuna İNANMADIĞIM için, açlığa, sefalete, işten atılmalara, işsizliğe KARŞI OLDUĞUM İÇİN, Amerikan emperyalizmine, işkencelere, zulme karşı GERÇEK DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜK İÇİN, KÜRT ULUSUNUN her türlü baskı ve zulme karşı yükselttikleri MÜCADELEYE OMUZ VERMEK İÇİN, sendikal ve siyasal hak ve ÖZGÜRLÜKLER İÇİN, insanların gece yarıları evlerinden alınıp KURŞUNA DİZİLMELERİNE KARŞI OLDUĞUM İÇİN, emperyalizm ile yapılan EKONOMİK ve ASKERİ ANLAŞMALARA KARŞI OLDUĞUM İÇİN ADAYIM.

Adana 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Mehmet Ferdi HIZLI
Özgeçmiş: 1958 Ceyhan doğumluyum. İlk ve ortaöğrenimimi Ceyhan’da tamamladım. Adana Eğitim Enstitüsü mezunu, Ankara Eğitim Fakültesi Eğitimin Yönetimi lisansüstü bölümünden ayrılmayım. Devrimci mücadeleye lise yıllarında başladım. Ceyhan halkı ve gençliğinin devrim ve sosyalizm mücadelesinin örgütlenmesi ve geliştirilmesi mücadelesinde aktif olarak yer aldım. Adana Y.D.G.D. kurucularındanım.12 Eylül’de, Adana TDKP davasından yargılandım.
Erken seçim kararı, kapitalist sistemin krizinin alabildiğine derinleştiği koşullarda alındı. ANAP hükümetinin tamamen yıprandığı, büyük sermaye ve Amerikancı generallerin, TUSIAD ve MGK kanalıyla verdiği direktifleri onaylamaktan başka bir işlevinin dahi kalmadığı ve bu durumun işçi ve emekçi sınıflar nezdinde açığa çıktığı ve tarihinin en itibarsız dönemini yaşadığı koşullarda, “vitrini yenilemek” gerekiyordu.
Çeşitli renklerden burjuva düzen partilerinin en önemli görevi bu noktada; kitleleri boş vaatlerle aldatarak kendilerini umut olarak lanse etmek ve böylece yığınların düzenden kopuşlarının önünü alarak, onların mücadeleden geri durmalarım, hiç olmazsa bu mücadeleyi düzenin sınırlan içine hapsederek etkisizleştirmeye çalışmak ve bu yolla kapitalist kölelik düzeninin, sömürü ve zulmün devamını sağlamak.
Bağımsız devrimci-demokrat adaylar, burjuva parlamentosunun ve seçimlerin bir kurtuluş yolu olmadığı gerçeğinden hareketle, işçi ve emekçileri sahte vaatlerle aldatıp düzene bağlama peşinde koşan burjuva düzen partilerinin teşhirinde işçi ve emekçilerin sesi olmak için adaydır. İşçi sınıfının, tüm emekçilerin ve ezilen Kürt halkının burjuva partilerinden kopuşlarını ve kendi sınıf çıkarları etrafında birleşmelerini temsil eden bağımsız devrimci demokrat adaylar, seçildiklerinde de parlamento kürsüsünden işçi ve emekçi sınıflar mücadelesinin sesi ve desteği olacaklardır.

İstanbul 7. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Hilmi KARAOĞLAN
İşçi sınıfının bir üyesiyim. 1956 Diyarbakır doğumlu, yoksul bir Kürt ailesinin çocuğuyum. 11 yıl belediye temizlik işçisi olarak çalıştım, aynı yıllarda işyeri baş temsilciliği yaptım. İki yılı aştan süredir Belediye-İş Sendikası 2 Nolu Şube Sekreteri olarak çalışıyorum.
Gerek 11 yıllık işçilik, gerekse de işçileri temsil ettiğim sendikacılık yaşamım boyunca işçi sınıfımızın yükselttiği ekmek mücadelesinin içinde ve önünde olmaya çalıştım. Ekmek mücadelesinin özgürlük mücadelesiyle, yani sendikal mücadelenin siyasal mücadeleyle kopmaz bağının bilincinde olarak, sendikal mücadelenin kapsam ve içeriğini siyasal mücadele yönünde genişletmeye çalıştım. Sekreteri olduğum 2 Nolu Şube, Yeniçeltek cinayetini protestoda, Zonguldak Direnişinde sınıf dayanışmasının örneklerini gösterdi. Paşabahçe Direnişini desteklemek amacıyla iş bırakma eylemi de yapan yine şubemizdi. 1990’da, 1 Mayıs’ı işçilerle birlikte sokakta kutladığım için gözaltına alındım, iki ay tutuklu kaldım. Bu davadan henüz kesinleşmemiş 15 ay ceza aldım.
Diğer emekçi sınıfların önderi olarak işçi sınıfımızın gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğuna inanıyorum. Sosyalizm, partisi öncülüğünde sınıfın bütün değerleri yaratan güçlü kollarının eseri olacaktır. Sendika ağalarının etkisiyle işçi hareketindeki en temel zaafın, sendikalizm olduğunu düşünüyorum, diğer emekçi sınıfların taleplerini savunmadan, polisin zorbalığına karşı mücadele etmeden, Kürt halkı üzerindeki baskıya karşı çıkmadan işçi sınıfının kendisinin gerçek rolünün bilincine varması, kendisini kurtarması imkânsızdır.
Bağımsız aday’ım, ama tarafsız değilim. Düzen partileri karşısında bağımsızım, seçime katılan partilerin hiç biri işçi sınıfının taleplerinin gerçek savunucusu olmadığı için bağımsızım. Burjuvazinin parlamentosuna kan taşıyan burjuva partilerinin karşısında; işçi sınıfının, emekçilerin tarafındayım. Seçim meydanlarında devrim ve sosyalizm şiarlarını haykırmak için adayım. Haydi, dolalım meydanlara ve haykıralım: YAŞASIN AYDINLIK GELECEĞİMİZ SOSYALİZM!

Bursa 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Recep SARI
1956 Yozgat doğumluyum. Orta öğrenimimi yanda keserek çalışma hayatına atıldım. Çeşitli fabrikalarda işçi olarak çalıştım. Sırasıyla, Ankara Elim-Saş Elektronik, Tepe Mobilya, Dörtel Tekstil San. ve son olarak Bursa ASF’den sendikal faaliyetlerimden dolayı işten atıldım. Ankara Battalgazi YDGD’de görev aldım. 1981’de tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevine kondum ve 3 ay sonra tahliye oldum.
Seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde ülke ekonomisi tam bir batak durumunda. Kapitalizmin çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu her tarafa yayılmış. Hangi taşın altına baksanız altından pislikler fışkırmaktadır.
Baskı ve terör yasaları ile halkımız sindirilmeye, silah yoluyla susturulmaya çalışılmaktadır. Anti-terör yasası adıyla bilinen yasayla, göstermelik olarak bulundurulan hak ve özgürlükler dahi yok edilmiştir. İşkenceler sürmekte, insanlarımız sorgusuz sualsiz kurşunlanmakta, anında infazlar gerçekleştirilmektedir, ülkemiz toprakları emperyalist orduların Ortadoğu’ya yönelik faaliyetlerinin üssü durumuna getirilmiştir. Emperyalistlerle yeni kölelik anlaşmaları imzalanmaktadır.
Bunlara karşın emekçi halkımızın tepkisi de büyümektedir. İşçiler ülkenin dört bir yanında grevlerle, çeşitli türde eylemlerle şanlı direnişler düzenleyerek sessizliği kırmakta, mücadele bayrakları altında toplanmaktadırlar. Kitlelerin uyanışının hızlandığını gören burjuvazi, işler sarpa sarmadan emekçi halkımızın öfkesini yatıştırabilmek, kafalarda yeni boş umutlar yaratabilmek için seçim oyununu yeniden sahneye koymaya karar verdi.
Sermayenin demokrasicilik oyununu boşa çıkarmak ve sömürüye, işkencelere, vahşete, zulme karşı İş-Ekmek-özgürlük mücadelesinde sosyalist bir düzen için el ele verelim.

DEVRİMCİ SEÇİM BLOKUNDAN KAMUOYUNA
28 Eylül 1991 günü, İstanbul’un dört ayrı bölgesinden bağımsız milletvekili adayı olduklarını ilan eden Necati KOTAN, Vahdettin ÖZKAN, Düzgün AKYOL ve A. Kadir AKBABA İstanbul Tabip Odası’nda bir basın toplantısı düzenleyerek, neden bağımsız aday olduklarını ve çeşitli konularda görüşlerini açıkladılar.
Aynı basın toplantısında Devrimci seçim Bloku da bir açıklama yaparak, bu dört adayı ve tüm devrimci, sosyalist, adayları desteklediğini duyurdu.

Düzgün AKYOL (6. Bölge)
Tunceli doğumlu. Pancar Motorda 16 yıllık işçi. Siyasal ve sendikal mücadeleye işçi olarak katıldı. Evli üç çocuklu.
“Ücretli kölelik sistemi olan kapitalizm, yaşadığımız bütün kötülüklerin ana kaynağıdır. İşsizlik, enflasyon, açlık, devlet baskı ve terörü, her şey sermaye düzeninden kaynaklanır. Kapitalizm aynı zamanda dünya pazarları için kızgın bir rekabet ve yıkıcı emperyalist savaşlar demektir. Bu sistemde, milyonlar çalışır, bir avuç mülk sahibi yaratılan tüm değerlere el koyar. Bu sistemin devleti tüm kurumlarıyla işçi ve emekçi halka karşı baskı örgütüdür. Biz emeği ile geçinenlerin, tüm insanlığın kurtuluşu için bu sistemi yerle bir etmek gerekir.
Öldü denilen sosyalizm, kapitalizmin hiçbir zaman baş edemediği sağlık, eğitim, konut, işsizlik vb. sorunlarını çözdü. Sosyalizm ölmedi, emperyalist kapitalizm karşısında geçici bir yenilgi aldı. Dünya işçi sınıfı sosyalizm bayrağını yeniden yükseltecek, insanlık mutlaka altın çağa varacaktır.”

Vahdettin ÖZKAN (4. Bölge)
1961 Paşabahçe doğumlu. TİP Beykoz ilçe üyesi olarak çalıştı. Hizmet işçisi. Evli.
Türkiye kapitalizminin genel saldırısından Kürt halkı da nasibini alıyor. Asimilasyon politikaları 12 Eylül rejimi ile korkunç boyutlara sıçramış, katliam ve imha halini almıştır. Kürt hareketi ideolojik olarak Marksizm’den esinlenmesine rağmen ağırlıklı olarak ulusal ölçekte bir mücadele yürütmektedir. Türkiye’de temel sorun proletaryanın örgütlenmesi ve sosyalizmin iktidarıdır. Türkiye sosyalist hareketi kendi kimliğini bulmalı ve önünü açmalıdır. Kimliksizlik ve örgütsüzlük sürdükçe sosyalistlerin Kürt hareketiyle dayanışma görevi söylevlerden öteye geçmeyecektir. Bilinmelidir ki, Türklerin de Kürtlerin de kurtuluşu sosyalizmdedir. Enternasyonalist dayanışmanın gereği, Türkiye sosyalist hareketi ile Kürt hareketi sınıfsız bir topluma birlikte yürümelidirler.”

A. Kadir AKBABA (8. BÖLGE)

1958 Adıyaman-Besni doğumlu. Çeşitli kereler gözaltı ve tutuklamalara uğradı. Konfeksiyon işçisi.
“Bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de parlamento göstermelik bir kurumdur. Üstelik Türkiye’de 12 Eylül faşizmiyle birlikte parlamento tamamen işlevsizleştirilmiştir. Toplumun geleceğini ilgilendiren önemli her karar parlamento dışındaki esas iktidar odaklarında alınmakta; parlamentoya ise bazen şeklen onay vermek düşmektedir. Gerçek iktidar işverenlerin örgütü TÜSİAD, MGK, CIA ile içice çalışan MİT ve Kontrgerilla, tekelci basındır. Bunun için halkların umut bağlayacağı yer, göstermelik parlamentolar değil, örgütlü mücadeleler olmak zorundadır.
Özgürce bir yaşama ulaşmanın yolu, birleşmek, örgütlenmek ve mücadele etmekten geçmektedir. Sömürüsüz, sınıfsız, savaşsız bir dünyaya ulaşmanın yolu da budur. Ben, böyle bir mücadelenin neferi olarak, sosyalizmin çare olduğunu göstermek için seçimlere katılıyorum.”
NOT; İstanbul 3. Bölge bağımsız Adayı Necati KOTAN’ın öz geçmişi ve açıklamalarına diğer sayfalarımızda yer verdiğimiz için burada ayrıca yer vermedik.

BASIN AÇIKLAMASI
Burjuvazi, içine yuvarlandığı ekonomik ve siyasi krizden kurtulmanın yollarından biri olarak “erken seçimi siyasal gündemin odağına oturtmuş bulunuyor.
Bu manevrayla burjuvazi, düzen dışına yönelmiş emekçi sınıfların hareketlerini parlamentonun kanallarına çekmeyi amaçlarken, aynı zamanda kendi güçlerini yenileyerek emekçi sınıflara, onların mücadelesine kısa vadede bir seçim kaygısı olmayan hükümet ve parlamentoyla saldırmayı amaçlıyor. Açıkça görülüyor ki; oy kaygısıyla ertelenen zamlar seçimden hemen sonra katlanarak uygulamaya sokulacak, Kürt ulusal mücadelesine karşı yürütülen terör ve özel savaş şiddetini artıracak, özgürlük isteyen gençlere, işçilere, kamu çalışanlarına karşı daha pervasız saldırılacak. Çünkü bu kokuşmuş düzenin şiddeti, sömürü ve baskıyı artırmaktan başka bir seçeneği yok. Çünkü daha iyi bir dünya isteyenlere vereceği bir şey yok.
Burjuva düzen partileri, emperyalist yeni dünya düzenine bağlanmış, her biri TÜSİAD’ın beğenisine sunulup onay almış programlarıyla emekçiler ve Kürtler için bir seçenek değildir. Bu yüzden de BURJUVA PARTİLERİNE OY YOK diyoruz. Ve seçim süresince, emperyalist yeni dünya düzeninin, sömürücü ve baskıcı kapitalizmin ipliğini pazara çıkaracak, kendi devletini kurma hakkı dahil ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunarak Kürt ulusu üstündeki baskı, terör, asimilasyon ve özel savaş yöntemlerini teşhir edecek, cins ayırımcılığına karşı mücadele edecek, burjuva partileri ve onların parlamentosunun gerçek niteliğini ortaya koyacak, emekçilerin, ezilen ulusun sesi olacak bütün seçim çevrelerindeki bağımsız devrimci, sosyalist, yurtsever milletvekili adaylarını destekleyeceğiz.
Görüşlerinin bizim anlayışımıza uygun olduğunu gördüğümüz, İstanbul 3. bölgeden Necati KOTAN, İstanbul 4. Bölgeden Vahdettin ÖZKAN, İstanbul 6. Bölgeden Düzgün AKYOL, İstanbul 8. Bölgeden A. Kadir AKBABA’yı destekliyoruz.
Tüm emekçileri, sosyalist, devrimci/demokrat, yurtsever adayları desteklemeye çağırıyoruz.
DEVRİMCİ SEÇİM BLOKU

DEVRİMCİ SEÇİM BLOĞU’NDAN KAMUOYUNA
(Devrimci Seçim Bloku’nun, burjuva basını tarafından ilan olarak yayımlanmayan kamuoyu açıklaması)
Burjuvazi, içinde debelendiği iktisadi ve siyasal krizden kurtulmanın yollarından biri olarak “erken seçim”i siyasal gündemin odağına oturttu. Düzen sahipleri, bu taktik manevrayla, hem yönünü düzen dışına çeviren toplumsal muhalefetin temel dinamiklerini yeniden düzen içine çekmek, hem de bu yeni dönemdeki saldırıları için güç toplamayı amaçlıyorlar. Seçimleri yeni bir zam furyası izleyecek. Seçim ekonomisinin bedeli, siyasal zor yoluyla işçi sınıfı ve emekçi yığınlara fatura edilecek. Hangi biçimde olursa olsun, yeni hükümetin ilk icraatı, ezilen ve sömürülen milyonlara yönelik ekonomik ve siyasal baskıya yoğunlaştırmak olacak. Zira, düzen sahiplerinin başka seçenekleri yok. İçinde bulunduğumuz siyasal konjonktürde, sosyalizm, temel hak ve özgürlükler taleplerinin toplumun gündemine sokulması, devrim ve sosyalizm güçlerinin sorunu olarak gündemdedir. Düzen partilerinin hiçbiri bu işlevi yüklenecek kimliğe sahip değildir. Mevcut partiler içinde herhangi birini desteklemek işçi ve emekçi yığınların lehine olamaz. O halde bu seçimlerde de şiarımız, “BURJUVA PARTİLERİNE OY YOK!” olacaktır. Bu bakımdan, biz, seçimde işçi ve emekçilerin gerçek sesi olabilecek, devrim ve sosyalizm görevlerini işçi sınıfı ve diğer emekçilerin gündemine sokabilecek, devrimci-demokrat, yurtsever, sosyalist nitelikli bağımsız adayları destekleyeceğiz.
Seçim süresince düzen partilerinin yalan ve demagojilerinin açığa çıkarılması, kapitalizmin, emperyalizmin ve emperyalizmin “yeni” dünya düzeni planlarının tüm boyutlarıyla teşhirine özel önem verilmesi; Devrim ve sosyalizm propagandasının esas alınması;
Ayrı devlet kurma hakkı da dahil, UKKTH’nin savunulması ve ulusal baskı politikasının bütün yönleriyle teşhir edilmesi ve cins ayrımcılığına karşı mücadele yürütülmesi temeli üzerinde DEVRİMCİ SEÇİM BLOKU’nu oluşturduk.
Burjuva partileri ve parlamentarist çevreleri dışta tutarak, halklarımızın temel hak ve özgürlüklerine ilişkin ilkeler çerçevesinde, bizimle olmak isteyen herkesi bu mücadelede ve bütün süreç boyunca tüm faaliyetleri belirleyip birlikte uygulamaya ve işbirliğine çağırıyoruz.
İşçiler, emekçiler!
Bölgenizde DEVRİMCİ SEÇİM BLOKU’nun desteklediği adaylara güç verini
DEVRİMCİ SEÇİM BLOKU’nun bulunmadığı bölgelerde de bağımsız devrimci, sosyalist adayları destekleyin!
Kampanyamıza güç verin!
DEVRİMCİ SEÇİM BLOKU: Deng, Devrim, Emeğin Bayrağı, İşçi Partisi Yolunda Politika, Kurtuluş, Komün, Newroz, Özgürlük Dünyası

7 BAĞIMSIZ SOSYALİST MİLLETVEKİLİ ADAYININ BASIN AÇIKLAMASI
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Kocaeli illerindeki çeşitli seçim çevrelerinden seçime katılan bağımsız sosyalist milletvekili adayları, 4 Ekim 1931 günü, İstanbul Tabip Odası’nın Konferans Salonu’nda bir basın toplantısı yaptılar. Kendi özgeçmişlerini anlatıp, neden seçime bağımsız aday olarak katıldıkların anlatan milletvekili adayları, aşağıda tam metnini yayımladığımız basın açıklamasını basına dağıttılar.
Onlarca yıldan bu yana burjuva partileri, her seçim döneminde emekçilerin karşısına geçip bol bol vaatte bulunup pembe tablolar çizdiler. Emekçilerin oyuyla kendilerini seçtirdikten sonra, hizmetlerini toprak ağalarına ve burjuvaziye sundular. Emekçilere sundukları şey sadece yoksulluk, işsizlik, baskı ve zulüm oldu.
Bugün de, içine yuvarlandıkları ekonomik ve siyasi bataktan kurtulmak için bir çare olarak reklâmını yaptıkları “erken genel seçim”de de aynı yöntem geçerli: Burjuva partilerinin her biri seçim meydanlarında, emekçileri ne kadar sevdiklerini, onlara hizmet için her şeyi yapacaklarını söylüyorlar. Kimisi “ev-araba” vaat ediyor; kimisi refah ve özgürlük. Meydanlarda söylediklerine bakarsanız hepsi de işçilerin, emekçilerin partisi; kendisini savunan partisi olmayan tek sınıf burjuvazi! Oysa; onlarca yıllık seçimlerin de açıkça kanıtladığı gibi gerçek tam tersidir. Seçimlerde işçi, emekçi, Kürt dostu geçinerek oy toplamaya çalışan bu partilerin tümü burjuvazinin partileridir; aralarında olmayan parti emekçilerin, işçilerin öz partisidir.
Değerli basın çalışanları;
Eğer bir ülkede, parlamentonun % 65’ini elinde tutan bir parti, oylan %15-20’lere düşmüşken, seçimlere bir yıl kala “erken seçim”e gitmek zorunda kalıyorsa, bunun anlamı savunulan düzenin ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel alanda tam bir çıkmaza sürüklenmiş olunmasıdır.
Gerçekten de durum tam böyledir:
Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında, özel timli, koruculu, askerli, polisti her türden terör ve yıldırma yöntemleri ve asimilasyon politikaları başarısızlığa uğramıştır.
Yasa ve yasaklarla kıpırdayamaz duruma getirdiklerini düşündükleri işçi sınıfı ve emekçi sınıfların mücadelesi, son 5 yılda bütün yasa ve yasaklan parçalayarak ilerlemiş, milyonlarca işçinin grev, direniş ve gösterileriyle şanlanan son 4-5 yıl, “3 Ocak”, Zonguldak, Ereğli, Paşabahçe işçilerinin mücadelesiyle taçlanmıştır. Burjuvazinin, “işçi sınıfı artık eskisi gibi mücadeleci, devrimci bir sınıf değildir” yaygarasına işçi sınıfımız kendi usulüyle yanıt vererek, haklan için sendika ağaları ve burjuva partilerinin barikatlarını yıkarak ilerleyeceğini göstermiştir.
Kamu çalışanları, bütün yasal engellere, polis ve idarenin baskılarına karşın örgütlenme ve mücadele yolunda büyük bir adım atarak mücadele etme kararlılığını göstermiştir. Artık onlar, burjuvazinin uysal köleleri, “devletin temsilcisi”, emekçilere yukardan bakan memurlar değillerdir. Bir emekçi olduklarının bilincine varmışlardır.
Üreticiler, hükümetlerin, tekeller ve büyük toprak sahipleri lehine tespit ettiği taban fiyatları artık açıkça reddetmektedir.
Parlamento ve hükümet, emekçiler nezdinde bütün itibarını yitirmiştir. Emekçilerin gözünde görünüşte de bir yasama organı olmaktan çıkmış, yasama ve yürütmenin Milli Güvenlik kurulunun elinde olduğu apaçık ortaya çıkmıştır.
Öte yandan enflasyon, önü alınamaz bir biçimde yükselmektedir ve son 12 yılda, enflasyonu önlemek için getirilen tüm önlemler iflas etmiştir. Ekonomi bütünüyle bir bataktadır.
Bütün bu temel sorunlar karşısında burjuva partileri; emperyalist yeni dünya düzenine entegre olacak, İMF, Dünya Bankası, TÜSİAD ve Amerikan Konsolosluğu’nun beğenisinden geçmiş bir programla bu sorunları çözeceklerini iddia etmektedirler. Birbirlerinden farkları tamamen ayrıntıdadır. Bu yüzden de, kendilerini politik olarak ifade etme yerine tanıtımlarını reklâm şirketlerinin cin fikirliliğine bırakmışlardır.
Değerli basın çalışanları;
Bizler hiç bir burjuva partisinin ülkeyi bugün içinde bulunulan çıkmazdan kurtaramayacağını biliyoruz. Bütün bu sorunları ancak emperyalizmin dayatmasına boyun eğmeyecek, kapitalist sömürüyü tümden ortadan kaldırmayı amaç edinen, ulusların kendi kaderini tayin hakkını her ulusun kendi devletinin kurabileceği hakkına kadar genişleten işçi sınıfının devrimci partisi çözebilir. Ne var ki bugün işçi sınıfının öz partisi seçimlere resmen girememektedir. Bizler, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli gibi belli başlı sanayi merkezlerinin çeşitli seçim bölgelerinden aynı dünya görüşünü paylaşan milletvekili adayları olarak bu seçimlere katılıyoruz.
Bizler, ne burjuvazinin çıkarlarını savunmak, ne de kişisel çıkar için milletvekili adayı olduk. Bir burjuva partisinde listeye giremediğimiz için de aday olmadık.
Bizler, emekçilerden oy alarak seçtirilen ama egemen sınıflara hizmetten başka bir işlevi olmayan parlamentonun gerçek niteliğini sergilemek için aday olduk.
Bizler, emperyalizm ve gericiliğin hizmetindeki burjuva partilerinin sahte vaatlerini, emekçi düşmanı tutumlarını açığa çıkarmak için aday olduk.
Bizler, dünya halklarına dayatılmak istenen emperyalist yeni dünya düzeninin, “ebedi barış”, “evrensel adalet” ve “kapitalizmin ölümsüzlüğü” demagojisini teşhir etmek için aday olduk.
Bizler, kapitalizmin ister devletçi, ister serbest pazar ekonomisi adı altında, bütün biçimlerinin sömürücü, baskıcı, emekçiler için zam, zulüm, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, yağma, savaş ve özgürlüksüzlük olduğunu göstermek için aday olduk.
Bizler, en basit bir ekonomik hak için bile zorlu mücadeleler vermek zorunda bırakılan ve son yıllardaki eylemiyle düzen sınırlarını zorlayarak devrimci dinamizmini ortaya koyan işçi sınıfının sesini duyurmak, onun sömürüşüz, baskısız toplum ideali sosyalizmin propagandasını yapmak için aday olduk.
Bizler, her türlü örgütlenme ve mücadele olanakları yasaklanarak çağdaş köleliğe itilen kamu çalışanlarının sesi olmak için aday olduk.
Bizler, “potansiyel suçlu” muamelesi gören, eğitimsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm edilen gençliğin taleplerini savunmak için aday olduk.
Bizler, kapitalizm tarafından çifte sömürüye tabi tutulan ve cinsiyeti metalaştırılan emekçi kadınların sesi olmak için aday olduk.
Bizler, emperyalistlerin, tekelci sermaye ve toprak ağalarının insafına terkedilmiş yoksul ve orta köylülüğün sesini duyurmak için aday olduk.
Bizler, emekçilere ve Kürt halkına yöneltilen baskıyı, zulmü, işkenceyi ve katliamları teşhir etmek, işçi sınıfımız ve tüm emekçilerin sömürüşüz ve baskısız bir dünya idealini haykırmak için aday olduk.
Buradan, basın aracılığı ile şu çağrıyı yapıyoruz:
İşçiler, emekçiler, ezilen Kürt ulusu, her milliyetten kadınlar ve gençler!
Seçim ortamının yarattığı duyarlılık çok önemlidir ve bu duyarlılıktan taleplerimizi haykırmak için yararlanmalıyız. Bizler bütün sömürülenlerin, bütün ezilenlerin taleplerini meydanlarda haykıracağız. Sesimiz gür çıkmalıdır. Bundan sadece komünistler değil, bütün ilericiler, devrimciler, demokratlar da yararlanacaktır. Bu yüzden de bütün emekçileri, devrimcileri, gerçek demokratları sesimize ses katmaya çağırıyoruz. Bizi destekleyin ki, sesimiz daha gür çıksın.
İŞ EKMEK ÖZGÜRLÜK! FAŞİZME ÖLÜM HALKA HÜRRİYET!

İstanbul 3. Bölge Bağımsız Adayı Necati KOTAN
İstanbul 7. Bölge Bağımsız Adayı Hilmi KARAOĞLAN
İzmir 1. Bölge Bağımsız Adayı Derviş ALTUN
Ankara 2. Bölge Bağımsız Adayı Cemal GELEŞ
Adana 2. Bölge Bağımsız Adayı M. Ferdi HIZLI
Bursa 2. Bölge Bağımsız Adayı Recep SARI
Kocaeli 2. Bölge Bağımsız Adayı Şerafettin ÖZCAN

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑