Newroz ve “provokasyon”

Bölgedeki bugünkü durumu provokasyon kavramıyla açıklamaya yönelik bütün tespitler gerçeğin üstünü örtmeye hizmet edecektir. Provokasyon teriminin rasgele kullanılmasının, Kürt kitlelerinin PKK çizgisinde birleştiğini göz ardı etmeye yönelik bir etkisi olacağı görülmelidir. Bunun, aynı zamanda, önümüzdeki günlerde yeni mesafeler kat etmesi beklenen PKK merkezli siyasal girişimlere karşı da peşin bir suçlamayı taşıyacağı göz ardı edilmemelidir

1992 Newroz’u, ileride Kürt ulusal kurtuluş hareketinin keskin dönemeçlerinden birisi olarak anılacak özelliklerle yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor,
1984’den 1992’ye kadar geçen zaman içinde PKK, silahlı hareketin, kır gerillasının eyleminin yarattığı sosyal ve siyasal ortamı, örgütlü bir halk hareketinin gelişme atmosferi haline getirmeyi başardı. 1992 Newroz’u, bu atmosferin bir onaylanması ve gelecekteki siyasal atılımların bir habercisi olarak özel tarzda kutlandı.
Newroz öncesinde PKK, bu geleneksel halk bayramını, “Devrimci atılım” için bir çıkış noktası yapacağını çeşitli vesilelerle ve araçlarla açıkça ilan etmişti. Buna göre, 92 yılı için PKK, ulusal meclis, Botan-Behdinan savaş hükümeti, ulusal ordulaşma gibi başlıca üç kurumsal kavramla ifade edilen “DEVLETLEŞME”ye yönelik adımlar planlamıştır. Bu amaca varmak için PKK’nın yoğun bir savaş geliştireceği, gene aynı kaynaklarda PKK tarafından açıklanmıştır.
Ancak PKK’nın planını, 21 Mart Newroz gününden başlayarak yürürlüğe koyacağı tezi, yalnızca Türk basınının, istihbarat teşkilatının propaganda servislerinin ve burjuva parti sözcülerinin, belki kendilerinin de inanmadığı yakıştırmalardan ibaretti. Bu, aynı zamanda, Newroz için sokağa dökülecek Kürt halkını, uygun bir zamanda yıldırmak\ve daha ileri hedeflere ulaşma isteğini kırmak ve bir moral yıkıntısı yaratmak için uygulanacak terörü meşru gösterme çabasının da bir ürünüydü. Bu anlamda, PKK’nın planlarından çok, devletin planlarını ilgilendiren bir tarih olarak saptandı Newroz. Çünkü PKK’nın ilan ettiği siyasal planının gerçekleşmesi için, Newroz’un kültürel bakımdan taşıdığı moral değerlerin genel siyasal birikim için yönlendirilmesi amacı bir yana, özel bir gün olarak belirlenmesi söz konusu değildir. Hiç bir parti, düşmanına, alışılmış anlamıyla ayaklanma tarihini önceden bildirmez. 1992 Newroz’u, PKK’nın ayaklanma çağrısı yaptığı, yapacağı gün değildi, olamazdı. PKK’nın ilan ettiği siyasal planın, bir gün içinde ve kültürel olayın ardına gizlenerek yürürlüğe konulamayacağı açıktır. Söz konusu plan, bir süreci, yaklaşık sekiz yıllık bir geçmişi olan bir birikimin siyasal bakımdan örgütlenmesini sağlayacak bir süreci kapsamaktadır ve bir gün içinde gerçekleşecek bir ayaklanmaya sığacak kadar dar kapsamlı ya da bunun gerçekleşebileceği özel konjonktürel koşullara sahip değildir. Dolayısıyla, devlet ve burjuva basın tarafından 21 Mart’ın “ayaklanma günü” olarak ilan edilmiş olmasının doğrudan doğruya PKK’nın “ayaklanma planlarıyla” bir ilgisi yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti açısından “ayaklanmanın önlenmesi” için alınacak tedbirlerin, bu bakımdan belli bir güne rast getirilmeye çalışıldığını düşünmek de aynı derecede anlamsızdır, Belirli bir siyasal analize dayanan askeri hareket planlarının da, böyle bir günü gerçekten kendi uygulama tarihi olarak tanımlamasının akla yatkın bir yanı yoktur. Hiçbir kurmay bu tarzda plan yapmaz. Buna rağmen, ısrarla vurgulanan 21 Mart tarihinin, devletin ve PKK’nın karşılıklı stratejileriyle değil, yalnızca devletin sindirmeye yönelik taktik saldırılarının gelişim aşamalarıyla ilgili bir anlamı olduğu, olayların gelişiminden anlaşılmıştır. Devlet güçlerinin, artık er geç patlayacağı açıkça görülen Kürt ayaklanmasını bir “erken doğum” halinde zorlamak için provokatif girişimlerde bulunduğu bir dereceye kadar ileriye sürülebilir. Ancak, başlıca kamuoyu odaklan tarafından genel ve eşzamanlı bir ayaklanmanın olacağının propaganda edilmesine rağmen, provokatif girişimlerin ardında yatan gerçek niyetin bu aldatıcı ve kışkırtıcı reklâm kampanyasından bağımsız olarak, uzak olmayan bir gelecekte gerçekleşecek siyasal atılımın moral barikatlarını yıkmak olduğu da açığa çıkmıştır.
Özetle, propaganda odaklarının yaratmaya çalıştıkları havanın aksine, Newroz’un bir ayaklanma günü olmayacağı, bu merkezlerce biliniyordu; buna rağmen halka karşı etkili silah kullanımının başlıca nedeni, önümüzdeki aylarda gerçekleşmesi beklenen PKK siyasal planının parçalarının tahrip edilmesi ve bu planın uygulanma aşamalarında yürütülecek operasyon biçimlerinin denenmesidir.
Ne var ki, Kürt halkının tarihsel deney birikiminin taşıdığı başlıca özellikler, bu girişimi de etkisizleştirecek potansiyele sahip görünüyor. Bölgedeki Kürt halkı, herhangi bir biçimde “tahrik’le ayaklandırılamayacak, ya da kendisinin ayaklandığına ve bundan dolayı da zulüm gördüğüne inandırılmayacak kadar olgun ve deneyimlidir. Bir anlamda, sürekli “tahrik” edilen Kürt kitleleri, eğer bu bir neden olacaksa, çoktan “provokasyona gelmeliydi! Dolayısıyla Newroz kutlamaları sırasında özel tim elemanlarının bütün çabalarına, kışkırtma, saldın ve katliamlarına karşın, Kürt halkı siyasi iradenin belirlediği çizgiyi aşmamıştır.
Bu açıdan, bölgedeki bugünkü durumu provokasyon kavramıyla açıklamaya yönelik bütün tespitler gerçeğin üstünü örtmeye hizmet edecektir. Olayın, karşılıklı stratejilerin ve taktiklerin denendiği siyasal bir çatışmadan, bir iktidar savaşının aşamalarını gösteren özelliklerinden öte bir içeriği yoktur, bölgedeki bugünkü durumu provokasyon kavramıyla açıklamaya yönelik bütün tespitler gerçeğin üstünü örtmeye hizmet edecektir Provokasyon teriminin rasgele kullanılmasının, Kürt kitlelerinin PKK çizgisinde birleştiğini göz ardı etmeye yönelik bir etkisi olacağı görülmelidir. Bunun, aynı zamanda, önümüzdeki günlerde yeni mesafeler kat etmesi beklenen PKK merkezli siyasal girişimlere karşı da peşin bir suçlamayı taşıyacağı göz ardı edilmemelidir.

Nisan 1992

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑