İllegal parti çalışması nedir? İllegal çalışanlar nasıl insanlardır? Neden illegal çalışmak zorunda kalırlar? Nasıl yaşarlar? Duygu ve düşünceleri nelerdir? … Bu soruların cevaplarım, cezaevindeki kişiliksizleştirme politikalarına direnmenin sayısız örneklerini ve Alman Komünist Parti’sinin Hitler faşizmi altındaki çalışmalarından bir kesiti “yeraltı yaşamından anılar” kitabında bulabilmek mümkün. Kitapta yazılanların, gerçekten yaşanan olayları, onları bizzat yeraltında yaşayan biri tarafından yazılmış olması kitabın önemini arttırıyor.
“illegal çalışma yalnızca üzüntü ve yıpratıcı iş demek değildi… En yüksek olanaklarla donatılmış ve son derece iyi örgütlenmiş bir polis örgütüne rağmen başarıyla gerçekleştirilen her eylemin sonucunda, her bir yoldaş kendi kişisel başarısını da görüyordu, illegal direniş savaşı yüksek sınıf bilincinin yanı sıra, bükülmez bir irade, soğukkanlılık, ısrar ve zekâ gerektiriyordu.
“… En büyük çabalarla yenilen zorluklar insanı çelikleştirir ve karakterini biçimlendirir. Bu her seferinde benim deneyimimi doğruluyordu: insanı yıkamayan her şey ona güç katar.”
Erich Hanke “yeraltı yaşamından anılar” adlı kitabında kısaca böyle tanımlıyor illegal çalışmayı ve illegal çalışanların ruh halini. Yeraltı Yaşamından Anılar Alman Komünist Parti üyesi Erich Hanke’nin Almanya’da Hitler faşizminin iktidara geldiği ve yıkıldığı dönem aralığındaki yaşamını anlatan bir kitap.
Erich Hanke hakkında bilinenler pek fazla değil. Kitaptan çıkartılabildiği kadarıyla 1911’de Berlin’de doğar. Duvarcı ustasıdır. 17 yaşında politik çalışmaya başlar, 19 yaşında ise AKP’ye katılır. Berlin ve civarında çeşitli parti birimlerinde yöneticilik yapar. İlk olarak Kasım 1932’de yakalanır. İlk yakalanışındaki duygularını şöyle anlatıyor Hanke:
“… Ne işe yarıyor bu senin politik çalışman? Senin kendin için hiç de zorunlu değil. Senin işin, güzel bir evin, bahçen vardı… Sen bugüne kadar bunu (politik savaşa girmenin sonuçlarını) yalnızca kitaplarda okudun, ya da sınıf düşmanının canavarlığını ancak başkalarının örneğinde gördün ve kızdın buna. Şimdi ilk kez kendi yaşamında bu sorunla karşı karşıyasın. Şimdi yerini al! Talihin yaver gider de dava açılmadan salınıverirsen o zaman ne yapacaksın?”
Ve yine kendi cevaplıyor sorusunu:
“Egemen sınıf politikası sana da vuruyor… Emperyalistlerin saldırgan politikası savaşa yöneliyor. Milyonlarca insan ölecek. Belki bunlardan biri de sensin.
“Koyun gibi beni mezbahaya götürmelerine seyirci mi katacağım? Hayır olmaz. Buradan çıktın mı senin ne olduğunu görmeliler! Parti işini şimdiye kadar olduğundan daha iyi, daha sabırlı ve inatla yapacağım.”
Ve öyle de yapar. Çıkar çıkmaz parti çalışmasına daha büyük bir istekle katılır.
Bu arada Hindenburg Hitler’i yeni hükümeti kurmakla görevlendirir ve faşizmin tırmanışı hız kazanır. AKP bunun üzerine Hitler-Hugenberg-Papen hükümetine karşı politik grev çağrısı yapar. Sosyal Demokrat Parti ve sendika yöneticileri AKP’nin birlik cephesini kurmak için yaptığı önerileri reddederek bütün anti-faşistlerin birleşmesini ve genel grevi engeller. İlk önce komünistleri hedefleyen faşizmin saldırganlığı daha sonra bütün kesimlere yönelir, on binlerce insan hapishanelere, toplama kamplarına alılır, işkence görür, yüz binlercesi öldürülür.
Hanke, illegal çalışmada yapılmaması gereken hatalar sonucu yakalanır ve 9 yıl sürecek olan cezaevi yaşamı başlar. Kızılordu’nun Berlin’e girmesi şuasında cezaevinden kaçar ve parti çalışmalarına yeniden katılır.
Hitler rejiminin azgın faşist koşullarında az sayıda insanla bile olsa faşizme karşı savaşılabileceğine ve faşizme karşı güçlerin harekete geçirilebileceğine dair canlı örnekler veriyor, örgütlenme, fabrikalarla bağlar kurma, illegal bildiri ve yayınların basımı ve dağıtımı konusunda yaratıcılıkları anlatıyor. Gizlilik kurallarına uymanın önemine ve bu konudaki en küçük bir ihmalin bile nasıl vahim sonuçlar doğurabileceğine, sorguda bilinçli bir tavrın ve sınıfa, devrime, yoldaşlara inanç sonucu direnmenin Gestapo ajanlarını bile alt etmedeki başarısına dikkati çekiyor.
“Korkaklık bulaşıcıdır, ama cesaret ve fedakârlık da bulaşıcıdır” diyerek yeraltı çalışmasında, Gestapo işkence-hanelerinde, cezaevlerindeki sayısız kahramanlıklara tanıklık ediyor.
Ağustos 1990