10. Mücadele yılına giren, Danimarka işçi sınıfının siyasi örgütü, DANİMARKA KOMÜNİST PARTİSİ/ MARKSİST LENİNİST adına Joan Pedersan’la Parti, uluslararası hareket, Danimarka işçi sınıfının günümüzdeki durumu ve Parti’nin görevleri ile yerli revizyonizm hakkında görüştük.
Kuruluşundan bu yana, genç bir parti olmasına rağmen, kısa sürede engin bir teorik birikim ve demokratik kitle örgütlerinde etkin bir güce sahip olan DKP/ML bu başarısını bilimsel sosyalizmin ustalarının öğretileri doğrultusunda kararlı adımlarla ilerlemesine borçlu. Bugün Danimarka işçi sınıfı ve enternasyonalist yabancı işçiler, DKP/ML genel sekreteri Klaus Ris ve Parti Merkez Komitesi’nin önderliğinde sınıf çıkarları için savaşımlarını sürdürüyorlar. Beş milyonluk Danimarka nüfusu AET’nin ve Ortak Pazar’ın ağababaları İngiltere, Fransa ve Almanya ile USA’nın mali bombardımanı altında yüklü dış borç açığı ve muhafazakâr hükümetin kısıtlama politikalarıyla kapitalizmin kefareti ödetilmeye çalışılan ülkelerden biri durumunda. Ancak başta genç işçiler olmak üzere işçi sınıfı ve şehir küçük burjuvazisi, işsizler tekellerin azgın saldırısı karşısında direnmekte ısrarlı gözüküyor. Başta başkent Kopenhag’ın işçileri olmak üzere birçok büyük kentin sanayi bölgelerinde aralıksız olarak yerel görev ve protesto eylemleri sürüyor. 1985 yılında gerçekleşen ülke çapındaki genel grevin ardından bağıtlanan toplu sözleşmelerle elde edilen güdük ekonomik haklar ve iş saatlerinin aşamalı olarak 1990 yılına kadar çeşitli iş kollarında değişerek 38 ile 36 saate düşürülmesi hakkı, muhafazakâr hükümetin zamları ve işverenlerin fabrikalarının kapısına kilit vurarak sermayelerini ucuz iş gücü bulunan İspanya, Portekiz, Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine kaydırmalarıyla yeniden geri alınıyor.
Alınan buluşma tarihi üzerine parti kitapevinde Joan Pedersan ile buluşuyoruz. Oldukça sıcak bir karşılama ve Türkiye hakkındaki bilgisiyle bize yabancılığımızı unutturuyor. Önce dergimiz hakkında kısaca bilgilendiriyoruz kendisini. Böylesi bir yasal yayının, genel doğru düşünceleri kitleler içersinde yaygınlaştırmasından önemini vurguluyor.
Sözü uzatmadan ilk sorumuzu soru veriyoruz.
ÖZGÜRLÜK DÜNYASI – DKP/ML ne zaman ve nasıl doğdu?
J. PEDERSEN – DKP/ML 1978 yılının sonlarında ülkenin çeşitli yerlerinden toparlanan küçük bir Marksist-Leninistler grubu olarak bir araya geldi. Danimarka Komünist Partisi’nin devrimci çizgiyi reddederek Kruşçev’in revizyonist ve sınıf işbirlikçisi çizgisine girmesiyle, Danimarka’da onlarca yıl hiçbir devrimci parti bulunmadı. DKP/ML’in var olmasından önce çeşitli sol partiler arasında (Euro-komünist, Maoist ve her çeşit oportünist) çizgi mücadeleleri sürdü. 1970’li yılların ekonomik ve siyasi kriziyle birlikte mevcut koşullar devrimci düşüncelerin de doğmasına ve gelişmesine hizmet etti. Bu dönemdeki ilk yaklaşımlar burjuvazinin kriz politikasının bombardımanına karşı işçi sınıfının iktidarı için NATO ve AET’den bağımsız Sosyalist bir Danimarka istemi temelinde gelişti.
DKP/ML sol gücün içerisinde bu kriz koşullarında azınlık bir akım olarak doğdu. Parti politikası ve partinin alternatif şiarları işçi sınıfı tarafından tanınmıyordu ve bunu sınıfa acilen ve geniş olarak taşımak gerekiyordu. Mücadele, sadece burjuva partileri ve Sosyal Demokratlara (1) karşı değil, aynı zamanda eski sol partilere karşı da sürüyordu. Bu, işçi sınıfına doğru devrimci önderliği götürebilmek için irili ufaklı eylemlerle gerçekleştirilen sağlıklı bir inşa dönemiydi ve önderliğe doğru yoğun bir kaynaşmayla ilerleniyordu. Partinin önderlik rolü sadece resmi açıklamalarla yetinmek değil ama aynı zamanda, önderlik ve politik-ekonomik mücadelede Marksizm’i-Leninizm’i savunmayı da zorunlu kılıyordu.
ÖD – Partinizin ulusal platformda doğuşunu bizlere böylece özetledikten sonra yine kısaca uluslararası hareketteki yeri hakkında bilgilendirir misiniz?
JP – ML hareket, sadece Danimarka’da değil, aynı zamanda, uluslararası olarak başlayan bir hareketin devamı olarak doğdu, gelişti ve güçlendi. Bu sizin ülkenizde de yaşandı. Sosyalist Arnavutluk kapitalizme karşı mücadelede bizler için dünyanın tek sosyalist ülkesi olarak yolumuzu her zaman aydınlattı. DKP/ML uluslararası ML hareketin bir parçası olarak her şeyden önce ve ilk olarak ulusal platformda (ülkemizde) sosyalizmin kurulması için mücadele veriyor.
ÖD – Sınıfın şu anki durumu ve DKP/ML’in önüne koyduğu gündelik görevler nedir?
JP – Partimizin 4. Kongresi sınıf işbirliği hayalinin dışında bir sol yelpaze ve bunun içinden çıkacak ML hareketin daha geniş boyutlarda örgütlenmesi toparlanması görevini önümüze koyuyor. Biz sınıfın malı olan ve bütün güvenilir unsurların mücadeleci bir meslek hareketi yaratmayı ve sosyal demokrasinin egemenliğindeki sendikal hareketin sınıf işbirlikçisi temsilcileriyle hesaplaşmayı arzu ediyoruz.
Ayrıca gençliğin geniş bir örgütlülük içerisinde bir “Kızıl Gençlik” olarak, kendi çıkarları doğrultusundaki mücadelesinde kısa vadeli ve bireysel eylem ve mücadelelerle yıpranmaması için doğru önderliğin götürülmesi zorunluluğuna inanıyor ve bu anlamda çalışıyoruz.
Yeni bir sol birlik yaratmak üzere değişik inisiyatiflerimiz ve eylem birliği ve örgütlenme modeli alternatiflerimiz bulunmakta.
Buna bağlı olarak, “eski sol partilerin” sürekli olarak kitleler nezdin-de itibar kaybeden ve esas olarak kendi partilerini bir iç dağılmaya karşı ayakta tutmak için gündeme getirilmiş içi boş bir planlamalar çalışması olan “ortak listeye” karşı, ML’lerin diğer sosyalistlerle ortak bir seçim listesinde birliğinin yaratılması için çalışıyoruz. Biz böylesi bir birliğin oluşmasıyla belediye ve halk meclisi seçimlerine girmenin doğruluğuna inanıyoruz. Ancak “yeni sol birlik”in gelişmesi, güçlenmesi, mevcut politik kargaşayı ve muğlâklığı ortadan kaldırarak olanaklı olacaktır. Bu yeni gelişim ise AET’ye, NATO’ya karşı, daha iyi yaşam şartlarının ve demokratik hakların elde edilmesi mücadelesiyle elde edilebilir. Bu mücadele elbette başta iki süper devlete, ABD ve Sovyet emperyalizmine karşı mücadeleyle birleştirilmelidir.
ÖD – Bizleri DKP/ML ile revizyonizm arasındaki mücadele konusunda aydınlatabilir misiniz?
JP – Eski revizyonist partiler gündemlerinden yalnızca devrim ve sosyalizm sorununu kaldırmakla yetinmiyorlar ve fakat onlar aynı zamanda pasifizmi ebedileştirmeyi de görev ediniyorlar. Bu çaba sürerken aynı anda Sovyetlerden Gorbaçov’un mesajı: ” sınıf mücadelesinin sonsuza dek zamanı doldurduğu” şeklinde duyuluyor. Onların politikası yalnızca sınıf işbirliğini değil, sıradan insanlık ve külliyat sorunlarını politikalarının merkezine oturtarak kapitalistlerle işçiler arasındaki çelişkinin artık uzlaştığı ve aralarında ortak sorunların doğduğu iddiasına dönüşüyor.
Biz de soruyoruz: Uluslararası monopolleri ülkeye taşımaktan ve onun bir uzantısı olmaktan kimlerin çıkarı olabilir. Bu bir tesadüf değildir ve Marksist teori tek vücut olarak yaygınlaşmalı şimdi; çünkü işçiler, suçsuz işsizler, sakat ve emekliler çocuk ve yaşlıların istemlerine yanıt vermeyen burjuvazinin kriz içersindeki politikasını köşeye sıkıştırmak gerekmektedir.
Büyük bir çoğunluğun karşısında kapitalin ne gibi süslü kehanetlerde bulunacağını beklemek özünde ona yardımdır.
DKP/ML bu revizyonistlerin gerici karakterini açığa çıkarmaya çalışıyor ve bu anlamda bugün ideolojik sınıf mücadelesi oldukça sertti. Düşman, sosyalizme, bizim devrimci teorimize, Marx, Engels, Lenin ve Stalin’in yüce öğretisine bugünkünden daha fazla hiçbir zaman saldırgan olmadı.
ÖD – Türkiye’deki sınıf mücadelesi ve uluslararası arenada kardeşiniz olarak gördüğünüz parti üzerine son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
JP- Türkiye işçi sınıfının biricik önderi de bizim partimizle aynı yaşta ve o da 1989 yılında 10 yaşına girerken bu yılı mücadele ve atılım yılı olarak ilan etti. Bizim arzumuz
Türkiye işçi sınıfının biricik partisinin kendi mücadelesinde sonsuz başarısıdır. Türkiye proletaryasının öncü müfrezesinin ve partimizin mücadelesi ortaktır. Türkiye’de mücadele ağır ve zor şartlar altında sürüyor, ancak her zaman başarı “ve gelecek vaat ediyor. Biz Türkiye işçi sınıfının öncüsünün güçlü bir parti olduğuna inancımızı koruyoruz. Danimarka işçi sınıfı Türkiye’de hangi hayat şartlarının sürdüğünü biliyor.
Derginizin izinli koşullarda geniş yığınlara doğru düşünceleri ve uluslararası durumu aktaran bir araç olarak yayımlanması sevindirici. Bizim partimizin de altı yıldır yayımladığı günlük bir gazetesi bulunuyor. Merkez yayın organımız olan Arbejderen (işçiler) gazetesi izinli olarak yayınlanıyor.
ÖD – Söyleşiniz için size ve partiniz DKP/ML’e dergimiz adına sosyalist selamlarımızı sunarım.
JP – Ben de tüm çalışanlarınıza ve okurlarınıza komünist selamlarımı iletirim.
Dipnot:
(1) Danimarka Komünist Partisi ikinci emperyalist paylaşım yılları ve Hitler Anayasasının işgal günlerinin ardından mecliste ve sınıf içersinde uzun yıllar etkin rol oynamış ancak, Kruşçev’ci ihanetle birlikte bu etkinliğini yitirmeye başlayınca Sosyal Demokrat hareket sulandırılmış sosyalist düşüncelere sahip çıkarak sınıf ve kitleler içersinde etkinlik kazanmış, bu etkinliğini de 1980’li yılların başlarına dek sürdürmüş.
Danimarka Komünist Partisi Marksist-Leninist’in yayın organı günlük Arbejderen (İşçiler) gazetesi yazı işleri Müdürü S. Henriksen’den ÖZGÜRLÜK DÜNYASl’nın üçüncü sayısının toplatılmasına ilişkin bir mesaj aldık. Mesaj şöyle:
“Özgürlük Dünyası yazı işleri ve tüm çalışanlarına,
Sosyalizmin gelişimi üzerine bir makale yayımlaması nedeniyle, ilerici ve geleceği vaat eden derginizin yayımının yasaklanarak yazarlarınızdan biri hakkında bir buçuk yıl hapis cezası istendiğini öğrendik.
Türk Ceza Kanunu’nun sosyalizmden geleceğin toplumu olarak söz edilmesini yasaklaması ve sosyalizm ve demokrasi sözcüklerini dahi baskı allında tutması kabullenilmez ve bu, Türk devletinin en alt düzeydeki demokratik hakları bile kaba bir şekilde reddinin ifadesidir.
Burada, Türk hükümeti, diğer NATO ve AET ülkeleriyle Danimarkalı politikacıların, demokratik basının ağır baskı altında tutulduğu koşullarda Türkiye’de “demokratikleşme”den nasıl söz edebildikleri sorulabilir?
Arbejderen günlük gazetesi yazı işleri ve çalışanları olarak bu saldırıyı kınıyoruz. Sözümüzü burada sonlarken Özgürlük Dünyası’nın bir yasal dergi olarak yasaklanması kararının yürürlükten kaldırılmasını diliyoruz.
Sizinle dayanışmamızı bir kez daha vurguluyor, yargılanan arkadaşınızın -arkadaşımızın- bir an önce özgürlüğünün tanınmasını ve beraat etmesini diliyoruz.
En sıcak dayanışma selamlarımızla.
Yazı İşleri Müdürü
S. Henriksen.
Dergimiz Danimarka muhabiri E. Selim’in girişimi üzerine, yine 3.sayımızın toplatılmasıyla ilgili olarak Danimarka Sol Sosyalist Partisi Jyland sekretaryası ve çeşitli sendikaların protesto mektuplarını aldık. Yanı sıra, Uluslararası Af örgütü yayın organlarından Action (Eylem) dergisinin Mart sayısında arkadaşımız E. Selim’le yapılan konuya ilişkin ayrıntılı bir söyleşi yer aldı.
Nisan 1989