İşçi sınıfı açısından, politik bir parti olarak örgütlenmenin ilk koşulu, kuşkusuz politik bir yayın organına sahip olmaktır. Ama parti çoğu zaman ve esas olarak politik bir organla yetinemez; içinden geçilen dönem izin verdiği veya gerekleri yerine getirildiği koşullarda, farklı işlevlere sahip yayın organları da gerekir.
İşçi sınıfının partisi, yeri geldiği ve koşulu oluştuğunda sendikalar, gençlik, kadın vs. gibi alanlar ve başta fabrikalar, tek tek işyerleri için yayın çıkarabilir ve gereği doğduğunda da çıkarmalıdır. Ancak öyle yayınlar vardır ki, yeri başka hiçbir şeyle doldurulamaz ve onlar olmadan parti gerçek bir parti olarak örgütlenemez.
Bu yayınlardan ilki ve bütün ötekilerin önünde olanı, yukarıda da belirtildiği gibi, politik (kitle) gazetedir1. Diğerleri ise, bilinebileceği üzere, teori ve kültür alanlarındaki organlar2 olacaktır. Bir parti şu veya bu nedenle, bazen tek bir organa (kitle yayınına) mahkum bir pozisyona düşse de, en kısa zamanda başta teori, diğer alanlar için de kürsü sahibi olmayı mutlaka amaç edinmek zorundadır.
Bu zorunludur. Zira bir kitle yayın organı, işçi ve emekçilerin yaşamına bağlanmak; onların hareket ve eyleminin örgütlenmesi ve yönetiminin ihtiyaçlarını temel almak zorundadır. Hareketin uzun vadeli çıkarlarının (teorik görevler) merkezini oluştursa bile, böyle bir gazetenin; teori cephesindeki görevleri bütün yönlerden ve bütün kapsamıyla üstlenmesi ve yerine getirmesi düşünülemez. Aksi durumda, bir kitle gazetesi olarak gündelik görevleri yerine getirmesi olanaksız olur.
İşçi sınıfının partisi için teorinin ve teorik mücadelenin önemi bilinir. Bilinen bu nedenlerledir ki, teorik bir organın (başlangıçta3 belki öncelikle) zorunluluğu anlaşılamaz değildir. Öte yandan, kültür cephesi; bilim, sanat alanları, sosyalizmin yeniden üretildiği; tayin edici ideolojik mücadelelerin yürütüldüğü alanlardır ve bu alanlardaki organlar da kuşkusuz hayati önemdedir. İşçilerin partisi, bütün alanlar için, gerekli olan organları örgütlemek zorunda olduğu gibi; onları iyi değerlendirmeyi, işlevlerine uygun ve verimli kullanmayı da bilmek zorundadır.
-I-
KİTLE YAYIN ORGANININ KULLANILIŞI
Gazete ve kullanılışı ile ilgili elde gereği kadar materyal var: Ama, aktüel olması ve halen sorun teşkil etmesi nedeniyle; gündelik çalışmadaki kullanılışı ve örgütlenme aracı olarak işlevi üzerine bazı sorunların altı gene de çizilmelidir.
Politik bir gazetenin kullanılışı deyince, ilk akla gelmesi gereken, kuşkusuz örgütün kitleler arasında yürüttüğü her günkü çalışma olacaktır. Politik bir gazeteden esin ve malzeme almayan; onu kendi temeli haline getirmeyen ve çağrı ve direktifleri temeli üzerinde yükselmeyen bir çalışmanın politik bir çalışma, bir parti çalışması olması olanaksızdır. Politik bir gazete(ki günlük en iyisidir): hem, işçi sınıfı ve halk sınıflarının eyleminin ortak hedefler etrafında birleşmesi; hem de ileri işçi kitlesinin, günlük mücadele kapasitesine sahip devrimci bir parti olarak örgütlenme yeteneği kazanması ve örgütlenmesi bakımından hayati önem arzeder.
Kısaca söylemek gerekirse: bağımsız politik4 gazete, işçi hareketinin örgütleyicisi, yöneticisi ve örgütünün iskelesidir. Politik bir gazete olmadan, işçi hareketinin politikaya genişlemesi ve işçi sınıfı partisi düşünülemeyeceği gibi; tek bir çizgi üzerinde birleşmiş ve gündelik çalışma yürütme yeteneğine sahip bir örgüt de düşünülemez. Oysa hacmi giderek büyüyen ileri işçi kitlesinin, Marksist-Leninist bir çizgi üzerindeki birliği ve hem kendi sınıfının hem de halkın öteki tabakalarının hareketini yönetme ve örgütlemedeki girişkenliği, yeteneği5 her şeyin üzerindedir.
Geniş işçi ve emekçi yığınları arasındaki sınıf ve halk bilinç ve duygusunun ve sermaye ve gericiliğe karşı ortak eylem ve örgütlenmenin sağlam temeller üzerinde gelişmesi; ileri işçi kitlesinin örgütlenmesi, girişkenliği ve yeteneği ile doğrudan bağlıdır. Buna karşın, aydınlatıcı ve örgütleyici bir araç olarak yetenekle kullanılan politik bir gazete olmadan, bu hedefler hayal edilmekten öte asla gidemezler.
Şu açık; gazetenin işlev ve görevi yukarıda altı çizilen sorunlarda düğümlenmektedir. Peki, onun işlev ve görevi doğru anlaşılıyor ve gazete gerçekten kullanılabiliyor mu? Ne yazık ki hayır: olgular, bu soruya olumlu bir yanıt verilmesine izin vermez durumda. Gene ne yazık ki, bu bir propaganda değil, gerçek. İşçi ve emekçiler arasında yapılan çalışmaya bakan herkes, bu gerçeği kolayca görebilir.
Olgulara bakıldığında, dar bazı çevreler ve istisna yer ve durumlar dışta tutulursa (çıkıyor olmasının kendiliğinden sağladığı fayda bir yana), gazeteye “ele güne karşı çıkıyor olması” dışında pek bir işlev yüklenmediği görülür. Bu anlayış ve bu kendiliğinden durum; gazetenin herhangi bir şekilde kullanımını zaten baştan olanaksız kılıyor. Gündelik çalışmanın (ve parti inşa çalışmasının) temelini, iskelesini oluşturması ve merkezini tutması gereken gazete; örgütün gündelik (ve uzun vadeli) çalışmasının bir tür dışında6 kalıyor. Günlük yaşam ve eylemde, sanki ek ve katlanılması gereken bir yükmüş gibi bir muamele görüyor. Şu söylenebilir: işçilerin örgütünün gündelik çalışması; merkezi politikanın bir tür dışında yürüyen ve politik hedef ve çağrılardan ayrı giden “baş aşağı bir çalışma” olarak yapılmaktadır.
Gazetenin kullanılamıyor olmasının örgütün kuruluşu ve çalışmasında yarattığı tahribat ve yarımlaşma sorununu şimdilik bir yana bırakıyoruz. Burada soru şu: gazetenin doğru kullanılışının; daha doğrusu çalışmanın merkezinde yer tutmasının anlamı nedir? Şu üç sorun her yönden hayati önemdedir. Zira bunlar atlandığında, bir gazetenin herhangi bir işlev ve anlamından söz bile edilemez.
İlk sorun, gazetenin işçi ve emekçilerin hiç olmazsa uyanan kitleleri arasında, örgütlerce düzenli olarak dağıtılması sorunu. Gazetenin kitleler arasındaki dağıtımı, kuşkusuz, hep yapılageldiği gibi “rasgele” bir dağıtım olamaz. Gerçek dağıtım, örgütün var olduğu, çalıştığı veya henüz olmadığı ama girmeyi hedeflediği fabrika, işyeri, kurum, okul, mahalle gibi çalışma alanlarında; bu alanların işçi ve emekçileri arasında düzenli ve kesintisiz olarak yapılan dağıtımdır. Öte yandan, gazetenin bu tür bir dağıtımı için “özel dağıtım grupları”7 gerekmez; aksine bu iş, ilgili birimde örgütleme çalışması yürüten grup ve kişilerce üstlenilir. Gazetenin amaca uygun kullanılışının; gazete ile, yani aydınlatma çalışması ile örgütlenme çalışmasının merkezi çizgi üzerinde birleştirilmesinin ilk koşulu budur.
İkincisi, fabrika, işyeri veya öteki birimlerdeki gazete okuru (Türk, Kürt, kadın, erkek) işçi ve emekçileri, gazetenin (azami asgari platformu) çizgisi üzerinde; onun (aynı birimde) yeni çevrelerdeki dağıtıcıları olan ve aynı zamanda ondan kendileri ve işyerleri için sonuçlar çıkaran emekçileri birimlerinde örgütleyip harekete geçiren planlar yapmak ve uygulamak üzere faaliyet gösteren kümeler olarak bir araya getirme ve bunları parti örgütleri olarak örgütleme sorunu. Bugün çoğunlukla yapılan; “önce örgütleme”, sonra “gazeteyi gündeme alma” gibi bir şeydir ve bu, çalışmanın “baş aşağılığı”nın bir göstergesidir. Örgütteki çizgi birliği zaafları, disiplin eksiklikleri ve politik ve örgütsel yetenek zayıflıklarının nedenleri burada yatmaktadır; düzenli gazete dağıtımı, işçi ve emekçilerin eyleminin birliğinin olduğu gibi, parti örgütünün kuruluşunun da sorunudur. Öte yandan dağıtım, okur işçi ve emekçilerin gruplaşmaları ve örgütlenmeleri işiyle tamamlanmak zorundadır.
Üçüncü sorun ise, bilinebileceği gibi, fabrika ve işyerlerinden, işçi ve emekçiler arasından gazeteye (haber, röportaj, inceleme vs. biçiminde) düzenli olarak yazılması sorunu olacaktır. Örgütlerin görevli militan ve üyeleri, gazeteye sadece eylemlerle ilgili olarak değil; aynı zamanda ve daha çok çalıştıkları alanların işçi ve emekçilerinin yaşamlarının bütün yönleriyle ilgili olarak düzenli yazmalıdır. Gene örgüt ve görevlilerinin, ileri işçilerin gazete ile mektuplar yoluyla düzenli bağ kurmalarını; gazetede, gazeteyle ve birbirleriyle (haberleşme) tartışmalarını güvenceye alacak bir tutumla hareket etmeleri zorunludur. Bu görev, gazetenin işçi ve emekçiler arasında benimsenmesinin yanında; emekçi ve halk yaşamı ve hareketinin bilgisinin merkezileşmesi ve sınıf bilinç ve duygusunun yayılmasının (aynı zamanda doğru taktikler oluşturma ve benimsetmenin) da bir zorunluluğudur. Yazma görevi istikrarlı bir şekilde yerine getirilmediğinde; gazete bir emekçi ve halk gazetesi haline gelemeyeceği8 gibi, işçilerin parti örgütlerinin; işçiler arasında ve onlardan katılan yeni güçlerle yeniden kurulması ve mevzilendirilmesi de olanaksız olur.
Gazetenin örgüt tarafından kullanılışının, çalışmanın merkezini tutması ve gerçek politik bir çalışmaya doğru götürmesinin temelini oluşturan koşul ve zorunluluklar, işte bu üç koşul ve zorunlulukta dile gelmektedir. Bu koşul ve zorunluluklar yerine getirilmediğinde; yani gazete örgüt tarafından doğru bir şekilde ele alınmadığında, onun çalışmada kullanılmasından söz bile edilemez.
Yukarıda, gazetenin öneminin örgüt tarafından anlaşılamadığından; görevli ve üye kitlesi ve gençliğin onu kullanmada gerekli olan anlayış ve enerjiyi ortaya koymadaki atalet ve geriliğinden söz ettik. Şu açık: bu atalet ve geriliğin ve nedenlerinin, şunu isteyip bunu istememekle bir ilgisi yok. Biliniyor: bu atalet, gerilik ve nedenleri; üst sınıf ve piyasa sosyalizmi yaklaşımları ve bu yaklaşımların örgütlerin mevzilenme ve çalışma tarzı anlayışında yarattığı tahribatla ilgilidir.
Fakat konumuz çalışma tarzı, örgüt ve kadro sorunları değil ve yeteri kadar materyal bulunduğundan, bu sorunları burada ayrıca ele almamız gerekmiyor. Çalışmanın bugünkü ihtiyaçları açısından, şunların altını çizmek, öyle sanıyoruz ki daha doğru, daha gerekli: Politik bir gazete (ki söz konusu olan günlük bir gazete ise, bu asla heba edilmeyecek büyük bir olanak demektir) olmadan, politik bir örgüt kurulamaz, politik ve örgütsel çalışma yapılamaz. İşçi ve emekçi kitlelerin (ileri güçlerin parti olarak örgütlenmeleri dahil) örgütlenmeleri; ancak gazete üzerinden gidilerek, gazete çevresinde; onun aydınlatıcılığı ve çağrıları temelinde gerçekleştirilebilir. Bu gerçeği baş aşağı çeviren; gazeteyi örgüt çalışmasından ayıran, onu temel yapmayan bir çalışma, politik bir çalışma; gerçek bir parti çalışması olmayacağı gibi, verimsizlik ve başarısızlığa mahkum bir “çalışma” da demektir.
Fabrika, işyeri, kurum, okul, mahalle vs. gibi birimlerde parti çalışmasını örgütlemekle ilgili kişi ve grupların, işlerine, ilgili yelerde düzenli gazete dağıtımı ile başlamaları; gene aynı kişi ve grupların, gazete okuru haline gelen işçi ve emekçileri, işyeri ve birim temelinde (alanın öteki çevrelerindeki dağıtıcılar ve işyeri çalışmasının diğer yönleri ile ilgili görevleri şu veya bu yönden üstlenmiş organlar olarak) gruplandırıp örgütlemeleri işini de yürütmeleri; alanlarının durumu, gidişatı ve işçi ve emekçilerin dertleri, yaşamlarının değişik yönleri ve eylemleri ile ilgili olarak düzenli yazma (ve işçilere yazdırma) görevini yerine getirecek tarzda mevzilenme ve çalışmaları: çalışmanın, gerçek bir parti çalışmasına doğru ilerlemesinin yolu işte buradan geçmektedir ve eğer işçilerin partisi gerçekten devrimci ve kitlesel bir parti olacaksa, gündelik çalışmasını bu çizgi üzerine oturmak zorundadır.
Gazete dağıtımı ve buradan çıkarılacak öteki görevlerin; örneğin en temel alan olan fabrikalarda (bir çoğunda), çalışma koşulları ve örgütlerin gelişme dereceleri vb. nedeniyle belirtilen tarzda yerine getirilmesinin zor olduğu söylenebilir. Bugünkü koşullarda bu kaygı haklıdır da. Ama, parti çaresiz olamaz. Örneğin, işçi sınıfı dışından partiye katılmış eğitimli genç ve yetişkin kitle ne güne duruyor? Bu kesimler işçi partisine, işçi sınıfı ve davasına katkıda bulunma, destek olma ve giderek adanma amacı, perspektif ve tutumu ile katılır; (işçilerin işlerini yapmalarına) bu yardım ve destek çalışmasında dönüşür, proleterleşme süreci yaşarlar.
Gazetenin fabrikalardaki dağıtımı ve yeni olma ve iş koşulları nedeniyle işçiler tarafından yapılamayan öteki işleri yüklenmek üzere bu fabrika gruplarına katılma; bu, sınıf dışından gelen eğitimli ögelerin sınıfa katılmasının vaz geçilemez bir yöntemidir ve kuşkusuz partimiz bu yöntemi kullanacaktır. Gençliğin ileri ögeleri ve eğitimli yetişkin çevrelerin deneyimli kesimleri, kuşkusuz, kimi eski işini de sürdürerek, kimi bütün zamanını adayarak fabrika gruplarına katılma ve işlerini yapmada işçilere (aynı zamanda onlardan öğrenerek) yardım etme anlayışı ve yeteneğine sahiptir. Öte yandan örgütlerimiz, statükoculuğa teslim olamazlar; kadro ve üyelerini ve genç militanları girişkenlikle görevlendirmek zorundadırlar.
Genç militanların ve eğitimli yetişkin kesimlerin, görevlendirildiklerinde, işçi davasına ve işçiler arasına cesaretle katılacağından kuşku için bir neden yoktur. İşçilerin partisinin yetişkin militan ve üyeleri ve genç kuşağı; işçi ve emekçiler arasında yaşayan örgütçüler ve aynı zamanda halk muhabirleri olarak yenilenmek üzere, işçiler arasında yeniden mevzilenmeyi başaracak güç ve yeteneğe sahiptir.
-II-
TEORİK VE KÜLTÜREL ORGANLARIN KULLANILIŞLARI
Devrimci teori olmadan devrimci hareket olmaz: bu önerme, partimizin tarihi boyunca teoriye, teorik mücadeleye verdiği önemi de vurgular. Öte yandan anlaşılabilir ki, bu aynı zamanda; işçi sınıfının görüş açısını, ideallerini ve azami (teorik) hedeflerini, öncü işçilerin parti ve örgüt birliğinin ilkelerini kendi temeli yapsa (ki böyle) da; bir kitle gazetesinin, teori ve teorik mücadelenin görevlerini bütün yönlerden yerine getirmesinin olanaksız olduğu anlamına da gelir.
Bunun nedeni bilinemez değil. Parti bir yandan, en güçlü ve en kapsamlı teorik ve ideolojik mücadeleler içinde olmak; öte yandan bu mücadeleden, değişik akımlardan etkilenen işçilerin mücadele birliğinin; işçilerle öteki emekçi tabakalar arasındaki ittifakın ve gündelik ve giderek devrimci eylemin talep ettiği halk sınıfları arasındaki ortak hareketin zarar9 görmesini engellemek zorundadır.
Siyasal gazete, işçi ve emekçi sınıfların eyleminin birleştirilmesi; ileri işçi kitlesinin, gelişen kitle eylemi içinde bilinçli bir girişkenlik kazanması; hareketi yönetecek bir çekirdek olarak ayrıca (parti) örgütlenmesi gibi politik ihtiyaçlardan doğmuştur. Dolayısıyla da, teorik mücadele görevlerini; politik ihtiyaçlar ve o anki kitle mücadele ve eyleminin aciliyetleri ile birlikte ele alması gerekir. Bundan çıkan ise, kuşkusuz, gazete ile yürütülen teorik ve ideolojik mücadelenin, politik (ve gündelik) mücadelenin çıkarları yararına sınırlanmasıdır ki, onun güvenilir bir işçi ve halk gazetesi olarak kitleler tarafından benimsenmesi için, bu, zorunludur.
Yukarıda başka yönleriyle de vurgulandığı gibi, bu durum, yani teorik mücadele ile ilgili özel organların gerekliliği, anlaşılamaz değildir. İşçi sınıfı partisi, en zor anlarda bile; hatta hareketin ağır yenilgi aldığı; kitle hareketinin hemen hiç olmadığı, ve teorik mücadeleyi, merkezi kitle yayını10 olması gereken bir organ aracılığı ile sürdürmeye mahkum olduğu koşullarda bile, bu organ ile yetinemez. O, başta klasikler, broşürleri, kitapçıklar ve kitapları yetenek ve özenle kullanır.
Şimdi böyle bir dönemde yaşamadığımız elbette doğru. Ayrıca işçilerin partisinin; değerlendirme ve kullanma olanağına sahip olduğu teorik ve kültürel organların var olduğunu da herkes bilir. Yenilgi dönemlerine işaret etmemizin nedeni; politik mücadeleye tabi ve onun ihtiyaçlarına bağlı olmasına karşın, teori ve teorik alandaki mücadelenin; işçi sınıfı hareketi ve partisi açısından taşıdığı önemin altını kalın çizgilerle yeniden çizmek istememizdedir. Zira, bölümün başındaki ünlü önerme; güzel bir laf olduğu için değil, gerçeği dile getirdiği için önem taşır.
Gerek sınıfın ve gençliğin saflarındaki istikrarsız ögeler; gerekse bir kaç işi bir arada yapmadaki yetenek zaafları ve güncel kafa karışıklığı belirtileri vb. nedenleriyle, ilgili yayın organlarının durumlarına geçmeden önce, şunları bir kez daha vurgulamamız, sanırız doğru olacaktır: Özünde işçi sınıfının teorisi, “bütün ülkelerin işçi hareketinin genel biçimi ile ele alınmış deneyimi” olarak şekillenmiştir. İleri bir teoriye (diyalektik ve tarihsel materyalist – Marksist Leninist) sahip olmadan; işçi sınıfının, “çevresinde olup biten olayların iç bağlantısını anlamayı” başarması; olaylar içinde “yönünü tayin etme yeteneği kazanması”; ve toplum karşısındaki tarihsel devrimci rolünü kavraması ve oynaması olanaksızdır. O, bu yeteneği; sadece “sınıfların bugün nasıl ve hangi yönde hareket ettiklerini değil, aynı zamanda yakın gelecekte nasıl ve hangi yönde hareket edeceklerini de anlama” yeteneğini yalnız ve ancak, pratik çalışma ile sıkıca birleşmiş devrimci teori sayesinde kazanabilir.
İşçi sınıfı tarihte bir çok partiye sahip olmuştur, olabilir de. Ancak o, “öncü savaşçı rolünü” yalnızca “ileri (Marksist Leninist) teorinin kılavuzluk ettiği bir parti” ile yerine getirebilmiştir; eğer böyle bir partiye sahip değilse, devrimci bir partisi var sayılamayacağı gibi; onun gerçek bir sınıf olması ve sermaye egemenliği karşısında, kendisinin ve halkın eylemine doğru bir yön verebilmesi asla düşünülemez.
Ama işçi sınıfının teorisi, işçi hareketinin kendiliğindenliğinin bilgisinden çıkmaz. İşçi hareketinin dışında, aydınlar arasında oluşur ve bu aydınlar ve bilinçli işçiler aracılığı ile işçi hareketine taşınır. Öte yandan teori, bir kez oluştuktan ve öğrenildikten sonra öylece kalmayacağı gibi; teorik mücadele de, pratiğin ihtiyaç ve taleplerine sıkı sıkıya bağlanmış kesintisiz bir mücadele olarak yürütülebilir. Teorik mücadele; işçi sınıfının sermaye ile savaşının, politik mücadelenin belirleyici olduğu ve “uyumlu yürütülen” üç (diğeri ekonomik) mücadele biçiminden biridir.
Bunlardan çıkan ise şudur: teorik alandaki mücadele, bir kitle yayın organının dar olanaklarına ve düzensiz yayınların sınırlarına hapsedilemez; bunun için düzenli yayınlanan ve gittikçe çoğalan özel organlar gerekir. Yükselen liberalizmin kışkırttığı görülmemiş kaçış ve piyasa sosyalizmi dalgası; bu dalganın genç aydın kuşaklar ve örgütlü ve ileri işçi kamuoyunda yarattığı ideolojik tahribat dikkate alındığında, teorik alandaki düzenli yayınların önemi daha da anlaşılır olur.
İşçilerin partisinin kullanma olanağına sonuna kadar sahip olduğu teorik ve kültürel yayınlardan daha önce söz ettik. Akıllara, teorik olanını anladık da, burada kültür organları neden söz konusu ediliyor diye bir şey takılabilir. Yeniden belirtelim: bugün Marksizm Leninizm her cephede yeniden savunulmak zorunda. Başta devlet kurumları ve partiler olmak üzere sermayenin; iktidarının teorik, tarihsel ve kültürel temellerini (uluslararası olarak da) yenileme çizgisi izlediği ve kültür cephesinde görülmedik çapta bir saldırı kampanyası yürüttüğü ise güncel bir olgu. Ayrıca: teorik mücadele alanı, salt siyaset ve ekonomi ile doğrudan bağlantılı konularla sınırlı bir alan olarak görülemez; bu alan, kültürün11 bütün cephesini; bütün dallarıyla bilim ve sanat alanlarını bütün yönlerden kucaklar.
Daha fazla uzatmaya gerek yok; işçi sınıfı partisinin sermaye ile teorik mücadelesi, hayatın bütün bir cephesi boyunca yürüyen geniş kapsamlı bir mücadeledir. Ve bu mücadelenin çok sayıda organ12 talep etmesi doğaldır. Öte yandan, teorik alandaki mücadele ve teorik organların amacı; sadece işçi sınıfının ileri teorisini “yayınlamak”, ileri işçiye ve kültür dünyasına “iletmek”le asla sınırlanmaz.
Çeşitli materyallerde yer aldığı ve konu dışı olduğu için, burada teori ve kültür cephesindeki mücadelenin konuları ve (gözden kaçmaması son derece önemli) içeriği üzerinde durmayacağız. Burada gerekli olan şunun iyi anlaşılması: Teori ve kültür cephesindeki mücadele, salt propaganda yapmakla sınırlı bir mücadele olarak görülemez: O, Türkü ve Kürdü ile yetişkin ve genç aydın kuşaklar arasında; bilim ve sanat dünyasının diri yeni güçleri ve üniversitenin politik hayata uyanan genç kitleleri arasında geniş çaplı yeni (bir bölünme) Marksist Leninist kümelerin oluşmasını13; bu kümelerin, işçilerin mücadelesinin ortaya çıkardığı, ön plana sürdüğü yeni ileri işçi güçleriyle birlikte emeğin parti ve örgütünün yenilenmesi ve yeniden inşasının entellektüel cepheden gelen dayanakları olmasını öngören, amaç haline getiren bir çalışma olarak ele alınan ve yürütülen bir mücadeledir. Teorik mücadele, kuşkusuz ve ancak; işçi partisinin pratik politik hedeflerine ve örgütünün yeniden kuruluşu çalışmasına bağlanabildiği oranda bir anlam kazanır.
İşçilerin partisinin merkezi yönetici organı ve teori ve kültür cephesindeki mücadelenin de esin aldığı temel yayın kuşkusuz politik14 gazetedir. Ancak bu, teori ve kültür alanındaki organların ikincil veya tali olması anlamına gelmez; bu organlar, madalyonun öteki yüzü gibi, birbirlerine bağlıdır ve aynı derecede önem taşırlar. Hiç unutmamak gerekir: teori ve kültür cephesindeki mücadele ve yayınlar olmadan; devrimci bir akım olmak ve devrimci bir hareket oluşturmak olanaksızdır.
Hep bilindiği, tekrar tekrar söylendiği gibi, parti, sosyalist (aydın hareketi) hareketle işçi hareketinin birliğidir. O ancak bu yoldan, proleter görüş açısı ve hedeflere sahip olabilir ve ancak bu sayede bu görüş açısı ve hedefleri koruyabilir.
Örgütün devrimci nitelik ve yetenek kazanmasının; partinin Marksist Leninist teoriyi özümseme ve proleter hedefleri korumasının temel olanağı, teori ve kültür cephesindeki mücadeleyi; her yeni dönemde yeniden kurulmada dayanacağı yeni genç aydın ve işçi güçleri oluşturma ve çoğaltma amacıyla yürütmesinde yatar. Yeniden vurgularsak: pratikle sıkı sıkıya bağlanmış teorik mücadelenin işçi sınıfı ve partisi için taşıdığı anlam burada belirtildiği gibidir. Ve bu belirtilenler, aynı zamanda kuşkusuz, teori ve kültür cephesinde mücadele veren yayın organlarının; partinin kuruluşu, yaşamı ve örgütünün çalışmasındaki önemini de açıklar.
Bu noktada soru şu: teori cephesindeki mücadelenin önemi açık olmasına; hareket ve partimiz teori ve kültürün önemini anlayan bir tutumla hareket etmesine karşın onun örgüt ve görevlileri bu alandaki mücadele ve organlara gereken ilgiyi gösteriyorlar mı? Gevelemeden belirtelim: tıpkı yukarıda gazete ile ilgili olarak belirtildiği gibi; örgütlerimizin teoriyi öğrenmeye, teorik mücadeleye; organ ve araçlarına gereken önemi verdiğini15 ve onları kullandığını söylemek olanaksızdır.
Söz konusu alanla ilgili organların güncel olaylar, sorunlar ve mücadele ile bağları ve belirlenmiş bir çizgiyi takip etmedeki zayıflıkları vs. eleştirilebilir. Fakat, teori ve kültür cephesindeki mücadelenin temel sorunları bunlar değildir; hatta denilebilir ki, örgütlerin teorik ve kültürel mücadele ve organları karşısındaki tutumları, bu alan ve organların daha iyi olmasının önündeki en önemli engeldir.
Bu bir abartı değil, zira durum ortada: Partinin teori ve kültür cephesindeki mücadele ve eğitim çalışmasının yenilenmesi ile ilgili hedefleri bilinmesine karşın, örgütlerin ilgili organlar karşısındaki tutumlarını halen kendiliğindenlik karakterize ediyor. Teorik ve kültürel yayınların örgütlerde (eğitim çalışmalarında değerlendirme, örgütte ve ileri çevrelerde düzenli dağıtma vs.) gereği gibi kullanılmamaları bir yana; bu organların çoğu yerde ve çoğu zaman çevrelerimizin ilgi alanına hiç girmediği durumlar dahi yaşanıyor. Bunları isteyen alıyor, istemeyen almıyor; isteyen şöyle böyle okuyor, istemeyen okumuyor. Örgüt görevlileri, bazen (örgütte dağıtımı için) bazı girişimlerde bulunsa da; ilgili organlar çoğu zaman, “karşılıklarının dönüp dönmemesi”yle tartışma konusu oluyor vs. vs., diyebiliriz.
Bir kesim bu organlara düzenli ilgi gösterse de, genel durum böyle, ve bu, ancak “vahim” sözcüğü ile karşılanacak bir durum. Ve tıpkı gazete karşısında olduğu gibi; teorik ve kültürel yayın ve organlar karşısındaki tutum da tepeden tırnağa değişmek zorunda. Aksi takdirde, proleter ve sosyalist karaktere sahip; devrimci mücadele kapasitesi ve yeteneği taşıyan bir örgüt16 olmak olanaksızdır.
Perspektif, uzak görüşlülük, ufuk zenginliği, inanç sağlamlığı kazanma gibi ihtiyaçların; deneyim ve tecrübe kazanma ve çalışmadaki atalet, verimsizlik ve ilkelliği aşma vs. ile ilgili sorunların teorik zaaflar, teorik ve kültürel organlar karşısındaki tutum ve eğitimsizlikle de sıkıca bağlı olduğu açıktır. Ayrıca şu da bir olgudur ki, örgütün bir çok organında ve bir çok çevrenin bilincinde; antiemperyalist, demokratik, sendikal vs. taleplerle sosyalist ülkü ve hedefler birbirine karışmakta; işçilerin parti birliğinin, sosyalist hedefler üzerinde bir birlik olduğu görüşü kendiliğinden bulanmakta, giderek kaybolmaktadır. Devrimci bir işçi partisinin; söz konusu türden zaaflara boyun eğemeyeceği ve böyle bir ideolojik bulanıklığa izin veremeyeceği, konuyla az çok ilgili herkesçe kolaylıkla anlaşılabilir.
Ufuksuzluk, ilkellik, verimsizlik ve sözü edilen öteki zaafların gerisinde yatan nedenlerden biri; kuşkusuz teorik gerilik, eğitimsizlik ve piyasacılıktan güç alan teorik görüş açısı zaaflarıdır. Öte yandan, işçi sınıfı davasına inanç kör bir inanç değil, “bilimsel temelli bir inanç”tır; ve partinin teorik görüş açısı, platformu ve mücadelesinin bir yönü olarak kesintisiz, koşulların gereklerine göre yenilenen bir teorik eğitim çalışması, eğitim görmüş ögeler için bile vazgeçilemez görevdir.
Bütün bunlardan çıkan ise ancak şunlar olabilir: Örgütlerin, teorik alandaki mücadele; teorik ve kültürel organlar ve basım yayın ürünleri karşısındaki tutumu baştan aşağı ve bütün yönlerden değişmek, doğru bir temele oturmak zorundadır. Örgütün (kadro, görevli ve üyelerinin ve yetişmekte olan genç kuşaktan militanların) niteliği, karakteri vb.’nin sağlamlaşması ve çalışmadaki baş aşağılık, atalet, ilkellik, istikrarsızlık ve verimsizliğin aşılması için, bu değişim zorunludur.
Teorik ve kültürel organların örgütün çalışmasında kullanılması için atılması gereken adım ve yerine getirilmesi gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz.
İleri işçiler ve aydın kuşaklar arasında düzenli dağıtım
Örgüt organlarının gündelik faaliyetinin bir yönü olarak; işyeri, mahalle, okul vb.’de gazete dağıtımı yapılan işçi ve emekçiler arasında, çevrelerimiz dışındakiler dahil ileri ögeler içinde (çalışılırsa ihtiyaç olduğu görülür) ve aydın ve gençlerin ileri çevrelerinde teori ve kültür organları ve “ek” düzenli dağıtılmalıdır.
Bu iki nedenle zorunlu: Bunlardan ilki, liberal ideolojik saldırı ve sınıf dışı “sosyalizm” karşısında, toplumun entellektüel hayatının üreticisi kesim ve ileri işçi kitlesinin bilimsel sosyalist alternatifin birikimiyle (partimiz adına) desteklenmesidir. İkincisi ise, bu organların, (gazetenin yanında) toplumun yetişmiş ileri ögeleriyle bağ kurma, onları çalışmaya (bilim, sanat dünyasındaki ve genç aydın kuşaklardaki materyalist ve sosyalist birikim ve enerjinin sınıfa katılması ve Marksizmin yeniden savunulması mücadelesine) çekme ve partide örgütleme aracı da olmalarıdır.
Bu, parti çalışmasının gerçek bir çalışma olmasının yanında; bilim ve sanat dünyasının diri güçleri ve eğitim gören genç kuşakların dönüşümü ve yeniden inşa çalışmasında, sınıfın saflarına katılmaları yönündeki başlangıç görevidir. Çalışmanın bu görevlerini ihmal etmek; sınıfın ve partinin (hareketin devrimci niteliği ve karakterinin) entellektüel dinamiklerinin baltalanması ve hayat damarlarından birinin tıkanması demektir. Bu organların dağıtımı ve çalışmadaki kullanımını yeniden planlamak, ısrar ve istikrarla yürütmek bir zorunluluktur.
Örgüt ve çevrenin eğitiminde bilinçle kullanılması sorunu
Teorik ve kültürel organlar ve basım yayın ürünlerinin dağıtımında merkezi yeri kuşkusuz, örgüt içinde ve çevre örgütlerindeki dağıtım oluşturur. Öte yandan, örgüt içindeki bu yayınlarla ilgili görevleri dağıtımla sınırlamak yanlıştır. Bu organların, hareketin (gazetenin ve politikanın) ve çalışmanın ihtiyaçlarına bağlanan bir teorik ve siyasal eğitimin temel materyalleri olarak kullanılması da gerekir.
Örgütlerin hareket içindeki rollerini oynayabilmesi için; her günkü pratik çalışmanın parti çizgisi düzeyine çıkması, en azından yaklaşması gerekir. Programatik ve stratejik hedefleri hiçbir durumda kaybetmeme; taktik anlayış ve manevra yeteneği sahibi olma; burjuva ve gerici olanı ilerici ve demokratik, antiemperyalist ve halkçı olanı proleter ve sosyalist olandan ayırmanın bilgi ve bilincini elde etme; bağımsız çalışma içinde ittifaklar bulma, demokrasi ve özgürlüğün ve işçi sınıfı ve sosyalizmin güçlerinin büyümesi, nihai hedeflerine doğru ilerlemesi için her yedekten, her olanak ve araçtan yararlanma yeteneği kazanma vs. vs.. Bütün bunlar, bilinebileceği gibi, kuşkusuz burjuva teorilerin üstüne çıkan; ülkede ilericilik, demokrasi ve sosyalizm adına birikmiş bütün ileri kültürü kendisine maleden, özümseyen, eleştiren bir teorik ve kültürel gelişmeyi zorunlu kılar. Bu nedenledir ki, örgütlerin, sistematik olarak (bireysel ve kolektif çalışma içinde) yürütülen bir eğitimi, çalışmalarının ana görevlerinden biri haline getirmeleri zorunludur. Ki, teorik ve kültürel organların ve basım yayının (gazete temeldir, fakat bu yetmez) yayınlanış ve faaliyetinin en temel (kuşkusuz tek değil) nedenlerinden biri burada yatmaktadır.
Partiye doğal olarak Marksist eğitimi olmayan işçi, emekçi ve17 gençler katılıyor. Öte yandan, koşullar sürekli yenileniyor; gerek bu durum, gerekse gerici ideolojik saldırıların süregiden artışı, yetişmiş ögelerin eğitimlerinin de kesintiye uğramaması gerektiğini pratik pek çok veriyle ortaya koyar durumdadır. Kolayca görülebilir: düzenli yürüyen bir eğitim olmadığında; siyasal körlük ve yeteneksizliğin, darlık, atalet ve verimsizliğin, sektarizmle iç içe geçmiş sıradanlaşmanın ve nihayet yüzeysel, skolastik slogancılığın egemen olması kaçınılmazdır. Nereden bakılırsa bakılsın; örgütteki teorik ve siyasal eğitim, teori ve kültür cephesindeki mücadelenin merkezi halkasını oluşturmaktadır. Sorun şu ki, teorik eğitim adına; hareketten, gündelik çalışmadan kopmamak, akademizmin yörüngesine düşmemek gerekir. Eğitim çalışmasının, “görevlendirme ve iş” temeline oturan; hareket ve çalışmanın sorunlarına karşı mücadeleye bağlanan bir çalışma olduğu gözardı edilemez.
Yazarak kullanma sorunu
İlgili organların niteliğinin güçlenmesi ve işlevlerini en ileriden yerine getirmesinin en önemli koşulu, somut yaşamla, canlı hareketle ve yürütülen çalışma ile olan bağlarının gelişkin olmasıdır. Bu bağ olmadığında veya zayıf olduğunda, bu organların işlevlerini gereği gibi yerine getiremeyecekleri tartışılamaz. Hareket içinde yer alan yetişmiş ve yetişmekte olan güçler; örneğin, şu veya bu alanda, şu veya bu (siyasal veya kültürel) eylemi veya çalışmayı ya da örgütü örgütleyen, yöneten örgütçü işçi ve devrimci militanlar; aynı şekilde tutarlı materyalist ve çalışmaya bir şekilde katılan Marksist aydın ve genç aydınlar, bu organlara giderek genişleyen şekilde yazmalıdır. Bu, ilgili organları aktüel sorunlar ve toplumun (ve çalışmanın) dönüşüm çizgisine daha geniş bir cepheden bağlayacağı içindir ki, onları daha canlı, içerikli, etkin ve hayatın içinde olan herkesçe daha istenilir kılacaktır.
Sorumluluklar alarak hareketi ve çalışmayı örgütleyen militanlar ve belli bir alanda çalışan, eğitim gören, uzmanlaşan genç aydınlar için, sorumlulukları ve yaptıkları işle ilgili olarak bu organlara yazmaları onlar için bir eğitimdir de. Öte yandan, yayınların yazılarak da kullanımı; yayın redaksiyonları ve bu yayınlarda yazan yetişmiş (bilimci, sanatçı, politikacı vb.) aydınların, enerjilerini en yararlı olacakları gerçek sorunlara doğru yöneltmelerinde bir dinamik de oluşturur.
Teorik ve kültürel organların kullanılışının üç biçimi ve görevleri işte bunlardır diyerek sonuca gelmiş bulunuyoruz. Yeniden söylersek; ileri çevreler arasında dağıtma, örgütte eğitim aracı olarak kullanma ve yukarıda söz edildiği gibi düzenli yazma: parti örgütlerinin teorik ve kültürel organlar karşısındaki görevleri böyle şekillenir, diyebiliriz. Bunların gerekleri yerine getirilmediğinde, bu organların örgüt tarafından herhangi bir kullanılışından söz bile edilemez. Oysa bu, kuşkusuz kitleler ve örgüt içindeki çalışmanın yarım bir çalışma olarak kalması anlamına gelir.
Tıpkı gazete ile ilgili olduğu gibi; örgütlerimiz bu organlar karşısındaki tutumlarını değiştirmek ve onları kullanmayı asgari de olsa başarmak zorundadır.
-III-
BAŞARMA VE DEĞİŞİM OLANAĞI
Bu yazıda siyasal, teorik ve kültürel alandaki mücadele ve bu alanlarda mücadele eden yayın organlarının işlev ve kullanılış biçimleri tartışıldı. Ama okurun da görebileceği gibi; yazı aslında, kısmen de olsa (kitleler arasında ve örgüt içindeki) parti çalışmasını ele alıyor ve tartışıyor. Bundan çıkan ise açık ki şudur: Politik kitle yayın organı temel olmak üzere, yayın organları dağıtımı ve bunların çalışmada kullanımını temel almayan; bu organları merkezine koymayan bir çalışma, politik çalışma ve bir (işçi partisi açısından) parti çalışması olamaz. Dolayısıyla, yayınsız (apolitik) “koşturma”ları bitirmek; enerjiyi, yayınların dağıtımı ve kullanılışına yoğunlaştıran gerçek politik çalışmaya geçmek artık zorunludur.
Örgütlerimizin, genel olarak çalışma ve özel olarak da yayın organları karşısındaki tutumlarının değişmesinin zorunlu olduğundan çokça söz ettik. Peki, bu tutum değişikliği; belirtilen çizgi temelinde çalışmaya geçmek ve başarıya ulaşmak için yeterli midir? Değişim ve başarının ilk koşulu, kuşkusuz, neyi değiştireceğini ve hangi hedefleri güttüğünü bilmek ve ısrarla çalışmak. Ancak, bir şey daha var ki, bu, gözden asla kaçmamalı: yayınların dağıtımı veya kullanılışlarının öteki görevleri adına, kitle hareketinden; gündelik hareketin sorun ve taleplerinden ve hareketin ve işçilerin örgütlenmesinin gündelik görevlerinden kopmamak; aksine, başta gazete olmak üzere, yayın organlarının her birinden, çalışılan alan için sonuçlar çıkarmak, somut görevler belirlemek, üstlenmek ve sebatla yerine getirmek gerekir.
İşçi ve emekçi hareketinin teşvik edilmesi, ilerletilmesi, örgütlenmesi; bu hareketi örgütleyen ileri işçi kitlesinin girişkenlik ve bilincinin geliştirilmesi, taze bir güç olarak partide birleştirilmesi, örgütlenmesi.. Bütün yayın organları ve örgütlerin yayınları gündelik olarak kullanmaları ile ilgili çalışmasının; işçi ve emekçilerin mücadelesinin gelişmesi ve ileri işçilerin parti olarak örgütlenmesinin her günkü görevlerine ve bu görevlerin eksiksiz yerine getirilmesi hedefine sıkıca bağlanması. Örgütlerimiz ve organlarımızın varlık gerekçesi, çalışmanın zemini ve hedefleri böyledir; bu gerekçe, zemin ve hedeflerden kopan bir çalışma, çalışma değildir. Başta gazete, yayın organlarının; yayınların dağıtımı ve kullanılışının ve tüm çalışmanın bu zemin ve hedeflere bağlanmasının zorunlu olduğu asla tartışılamaz.
Öte yandan, çalışma ile ilgili tespitler yapan; değişimin, “herkesin kendisi için sonuçlar çıkarması ve görevler belirlemesinden geçtiği”ne dair sürekli laf geveleyen; ama tutum değiştirme, rolünü üstlenme, enerjiyle işe sarılmada kendisi için bir sonuç, bir görev çıkarmayan; bunca lafa karşın eski konumunda durmayı alışkanlık haline getiren anlayış ve tutumdan kurtulmak, kaçınmak da gerekiyor. Bu anlayış ve tutum; son yirmi yılın beslediği en geri, en oportünist tutumdur. “Değişim ve dönüşüm” üzerine her şeyi kabullenme; vaazlar verme ama, değişimi de, dönüşümü de, görev ve işi de kendi dışında görme bir alışkanlık. Açık: hedefe varan bir hamle ve başarı için, bu alışkanlıklara karşı savaş hayati önem taşıyor.
Dünyadaki, bölgemiz ve ülkemizdeki gidişat görülemez değil. Bir yandan işçi, emekçi ve gençlik hareketi hemen her yerde gelişirken; öte yandan sermaye ve karşı devrim yeni mevziler kazanarak ilerliyor. Dünyada da olduğu gibi, bölgemizdeki belirsizlikler artıyor, gerginlik etkenleri belirginleşme ve çoğalmaya devam ediyor.
Türkiye, dünyadaki bu gidişattan en fazla etkilenecek ülkelerden biri. Gidişata müdahale edebilecek ve her şeyi değerlendirecek yetenekte; dayanıklı, dirençli ve ihtiyaca göre büyüyen bir örgüt olacaksak, eldeki olanak ve organların belirtilen anlayış ve çizgi temelinde verimlilikle kullanılmasının başarılması zorunlu.
Örgütler ve yetişkin ve genç parti kuşaklarının işçi sınıfı ve halkın davasına bağlılığından ve sınıfın ve halkın olanaklarını en iyi şekilde değerlendirmeyi başarmak üzere azim ve coşkuyla hareket geçeceğinden kuşku duyulamaz. Gazete ve öteki organlar karşısındaki tutumun değişmesi ve bunların çalışmanın yetenekle kullanılan araçları haline getirilmesi için harekete geçilmesi: işçi ve halk hareketine en ileriden yardım pozisyonuna geçmek için atılması gereken ilk adım budur.
Dipnotlar:
1Çok uluslu ülkelerde, politik kitle gazetesi içeriğinde kuşkusuz ulusal sorunu gözetecektir; buna karşın, ilgili bölge içinde ayrı bir kitle yayını da gerekir.
2Ezilen ulusun işçi örgütü için kültürel ve teorik organlar da olacaktır ve bu organlar kuşkusuz örgütün bütününün organları olarak görülmeli ve bunlar sadece bölge için değil, işçi sınıfının bütününün eğitiminde işlev görmelidirler.
3Girişimleri hareketin gelişim seyri belirlese de; genel kural olarak Marksist hareketi ilk oluşturma girişimleri (propaganda), teorik veya teori ağırlıklı organlarla başlar. Kitle organının nasıl geleceğini belirleyen sonraki gelişmedir.
4Kürt illerinde örgütlenmenin iskelesi ve çalışmanın temeli olarak bölgesel yayınlar, merkez organın yanında birinci planda rol oynamalıdırlar.
5Bu yeteneklerin kazanılmasında, kitle gazetesi temel olmakla birlikte, bu, kendi başına yetmez; bunun üstüne ulusal-bölgesel yayınlar ve teorik ve kültürel organlar ve bunlar temelinde yürüyen öteki çalışmalar da konulmalıdır.
6Örgütün gazete ile ilgili tutumu kuşkusuz sadece burada konulduğu gibi değil; ama anlaşılacağı gibi, sorun ciddi ve zaaflar en ileri noktadan kavranmalıdır.
7Bu gruplar, geçici olarak kurulup dağıtılan gruplar olarak, gazeteyi tanıtmak ve hareket sokağa taştığında, oraya ulaşacak sokak satışları için olmalıdır.
8Eğer bu sorun aşılamazsa, gazetenin işçi ve emekçiler arasında üst sınıf devrimcisi bir gazete olarak algılanması kaçınılamazdır ve bu ciddi bir tehdittir.
9Klasikler ve ciddi partiler işçilerin ve halkın birliğine her şeyden çok önem verirler.
10Gericilik dönemlerinde kitle hareketi neredeyse yok gibidir ve geçici olarak işler çoğunlukla, ama geçici olarak böyle yürür.
11Kültür cephesindeki gündelik mücadele, kitle gazetesi ile yürütülür; kültür organı, ağırlıklı olarak teori ve eğitim alanında değerlendirilecek bir organdır.
12Ek böyle (ama Marksizmin temellerinin derinlemesine kavranması bakımından son derece önemli) bir organ; hareket ilerledikçe, teorik mücadeleye katılacak, faydası olacak başka organlar da gerekebilir.
13Bu kümelenmeler, hem özgün, bağlantı halinde ama ayrı hareketlerin, hem de kendi özgünlükleri ile tek bir hareketin bileşenleri olarak kavranmalıdır.
14Siyasal, teorik ve kültürel organlar denildiğinde, ulusal bölge örgütü için inşa edilmesi gereken organlar da kastedilmektedir. Okur yazının organlarla ilgili bütün değinmelerini de böyle anlamalı, değerlendirmelidir.
15Elbette bu organlara, şu veya bu kadar önem veren örgüt veya kişiler var; ama ne var ki bunlar genel durumu yansıtmadıkları gibi, bu durum, bu organların gereği gibi kullanıldığı anlamına da gelmiyor.
16Bunun için, gazetenin vazgeçilmez ve temel olduğu, ancak bu hedefleri başarmak için gazetenin yetmediği daha önce belirtilmişti.
17Parti platformu ve içinden geçilen dönemden dolayı, böylesi katılımlar sürekli ve geneldir; bu durum, görevlendirme, çalışma içinde yardım etme ve eğitim çalışması sorununu daha yakıcı hale getirmektedir.