22. Uluslararası antifaşist, antiemperyalist gençlik kampına, bu sene, Türkiye, İzmir-Selçuk’ta ev sahipliği yaptı. 3-12 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşen kampa 20 ülkeden 3000 kişi katıldı. Hazırlık komitesini İspanya, Brezilya, Tunus ve Türkiye’nin oluşturduğu kampta; Fransa, Almanya, İngiltere, Yunanistan, Rusya, Danimarka, Finlandiya, İspanya, Brezilya, Ekvator, Kolombiya, Venezüella, Meksika, Dominik Cumhuriyeti, Suriye, Tunus, Lübnan, Filistin, Azerbaycan ve Türkiye’den “İş, Eğitim, Barış – Dünya Gençleri Kardeştir!” diyen gençler bir araya geldi.
Emek Gençliği, bu büyük buluşmanın ev sahipliğini başarıyla gerçekleştirdi. Kampın hem Türkiye, hem de uluslararası katılımı yoğun oldu. Gençlik buluşması örgütlenirken, Türkiye üniversitelerinde, liselerinde, semtlerinde ve sanayi havzalarında kapitalizmin gençliğe yönelik saldırılarına karşı birleşme, mücadele etme ve enternasyonal kampı da bunun vesilesi olarak ele alma çağrıları yapıldı. İllerde, ilçelerde kamp komiteleri kuruldu. Kamp komiteleri, bir yandan bulundukları yerlerde hem uluslararası kampın katılımını örgütlemek, hem de emperyalist-kapitalist dünya sisteminin gençliği içine çektiği bataklığı ve bunun karşısında gençliğin temel taleplerini tartışmak üzere, kamp etkinlikleri, gençlik söyleşileri gerçekleştirdi. Bir yandan da, belediyelerle, sendikalarla, demokratik kitle örgütleri ve aydınlarla iletişime geçerek, onları kampın bir bileşeni haline getirmeye çalıştı. Kamp örgütlenirken, gençler tarafından Hayat televizyonu ve Evrensel gazetesine özel haberler yapıldı.
Emek Gençliği, sadece kendi birikimini değil, Türkiyeli aydınların, sanatçıların, sendikacıların, işçi sınıfının, gençlik hareketinin ileri unsurlarının ve onların basınının birikimini de kampa aktarmak için bir adım attı. Atölyelerde, gece konserlerinde, söyleşi ve panellerde bu değerli bilgi ve birikim kamp katılımcıları ile buluştu. ‘Kriz, Yoksulluk, Gelecek’, ‘Savaş, Barış, Emperyalizm’, ‘Çevre’ ve ‘Uluslararası Gençlik Mücadelesi’ başlıklarında kamp katılımcısı ülkelerin yürütücülüğünü üstlendiği 4 ana forum gerçekleşti. Bunların dışında Kürt sorunundan Ortadoğu’ya, Afganistan işgalinden Yunanistan’daki işçi hareketine, Avrupa Birliği’nden Referandum’a, İspanya ulusal sorunundan kapitalizmde sağlığa, enerji politikalarından yerel yönetimlere kadar birçok başlık altında Türkiye’nin ve diğer ülkelerin aydınlarının, sendikacılarının, belediye başkanlarının ve hatta milletvekillerinin katılımıyla panelleler gerçekleşti. Bu paneller, hem bu konulara dair detaylı bilgi edinilmesine, hem de farklı ülkelerin örnekleri üzerinden mücadele deneyimleri aktarılmasına vesile oldu.
Kampta, lise, üniversite ve işçi olmak üzere, gençlik hareketinin ve mücadelesinin önemli alanlarına dair forumlar gerçekleşti. Lise forumu, katılımı yüksek ve tartışmaların yoğun geçtiği forumlardan biri oldu. Orta öğretim gençliğinin Türkiye’de ve dünyada içinde bulunduğu durum, sınav sistemi, meslek liselerindeki staj sömürüsü ve toplamda eğitimin paralılaşması diye ifade edilebilecek olan dershane sistemi ve aidat-kayıt paraları, forumun ana gündemini oluşturdu. Sermayenin, eğitimi ticarileştirmek ve müfredatını gericileştirmek üzere oluşturduğu politika ve bu amaçlı saldıralarına karşı liseli gençliğin mücadele dayanaklarının neler olduğu ve nasıl mücadele edeceği bir diğer önemli tartışma konusu oldu. Kampın geri kalan günlerinde yapılan forumun sonuçları üzerinden gerçekleşen illerdeki liseli toplantılarında ise (kamptan sonra da devam eden), daha somut kararlar alındı.
Üniversiteye dair 2 forum gerçekleşti. “Üniversiteler ve Ülke Deneyimleri” başlıklı ilk üniversite forumu, özellikle Avrupa ve Latin Amerika’daki öğrenci hareketlerinin deneyiminin öğrenilmesi açısından verimli oldu. Eğitimin piyasalaştırılmasına ve sermayeye açılmasına (Bologna Sürecine) karşı mücadele eden, boykotların ve büyük gösterilerin örgütlenmesinin başını çeken öğrenci sendikalarının başkanlarının aktarımları, ülkemizdeki yüksek öğretim gençliği açısından öğretici oldu. “Türkiye’de Üniversiteler” başlıklı ikinci forumda da, ülkemiz üniversitelerindeki dönüşüm süreci ve mücadele yöntemleri tartışıldı.
Forumlardan bir diğeri de işçi forumuydu. Çeşitli iş kollarında çalışan, sendikalı, sendikalı olma mücadelesi veren veya örgütsüz olan genç işçilerin çalışma koşulları tartışmaların ana gündemiydi. Mücadele içinde olan veya mücadelelerini kazanımla sonlandıran TEKEL, Çemen, KİPA gibi iş kollarında çalışan işçilerin paylaşımları, diğer iş kollarında çalışan işçiler için de teşvik edici oldu. Petrol-iş Aliağa Şubesi’nden ve Tek Gıda-İş Sendikası’ndan genç işçiler de kamp katılımcıları arasındaydılar ve hem sendikasız genç işçilerle, hem de öğrenci gençlikle söyleşiler düzenlediler. Kamp katılımcıları, sendikalaşmak için mücadele eden KİPA işçilerinin eylemine de desteğe gitti.
Kampın ilgi gören bir başka alanı ise; bilimden sanata, kültürden edebiyata kadar pek çok disiplinde açılan atölyelerdi. Gençliğin en üretken dönemleri kapitalizmin bataklığında harcanıyor. Yaratıcılığı ve üretkenliği köreltilen gençlerin, olanak bulduklarında yeteneklerini nasıl ortaya çıkarabildiği bu atölyelerde görüldü ve üretmenin tadına varıldı. Görsel İdeoloji Atölyesi, Kürtçe Dil Atölyesi, Fotoğrafçılık Atölyesi, Heykel Atölyesi, Tango Atölyesi, Kukla Atölyesi, Edebiyat Atölyesi, Spor Atölyesi, Kadın Araştırmaları Atölyesi, Politik İktisat Atölyesi, Bilim Atölyesi, Yaratıcı Drama Atölyesi, Tiyatro ve Halk Oyunları Atölyesi kampta oluşturulan atölyeler oldu.
Oluşturulan atölyelerden Heykel Atölyesi’nde, kampın simgesi haline gelen Picasso’nun Guernica tablosu, 3 boyutlu bir form kazandırılarak, heykelleştirildi. Kamp alanının tam orta yerine yapılan o ünlü tablonun heykeli, İspanya İç Savaşı’nı ve faşizmin o iğrenç yüzünü anlatır. Tabloda, aynı zamanda, tepede bir ışık vardır. Bu ışık, ezilen hakların er geç faşizmi yeneceğine dair umudu temsil eder. Antifaşist, antiemperyalist kampın özüne de uygun düşen bu heykel, emperyalist egemenlik savaşlarına, ırkçılığa ve faşizme karşı da, kamp katılımcılarının gözlerinde somutlaşan bir simge oldu.
Evrensel gazetesi ve Hayat Televizyonu’nun kurduğu Gazete ve Televizyonculuk Atölyesi ise; emekçilerin basınının nasıl olması gerektiğini, bu basının sınıflar mücadelesindeki yerinin ne olduğu gibi konuları kamp katılımcıları ile paylaştı. Bu atölye katılımcıları da, kampın görsel ve yazılı yayın organlarını çıkardı, gerçekleştirdi. Her gün basılan ‘Kamp Ateşi’, kampta olan biteni bazen mizahi bir dille de anlatan yazılı yayın organı oldu. Her gece konserlerden sonra gösterimi yapılan ‘Kamp TV’ ise, katılımcıların kendilerini ve kampın her yönünü görebildiği görsel bir yayın organı olduğu için ilgi gördü.
Her gece yapılan konserlerde, dünyanın farklı kültürlerinin müziklerini yapan sanatçılar, müzik grupları sahne aldı. Çeşitli tiyatro grupları oyunlarını sergiledi.
Kampı bir belediyeye benzeterek, bu belediyenin yönetimini de üstlenen gençler, hem yönetmeyi öğrendi, hem de kolektif üretimin ve tüketimin mümkün olduğunu gördü. Temizlik, güvenlik, yemek, yerleşim, etkinliklerin organizasyonu, düzenleme gibi, bir belediyede olması gereken birçok birim ve faaliyetleri, kampta da, gençler tarafından oluşturulup, birlikte hayata geçirildi ve ortaklaşa yapıldı.
22. Uluslararası Antifaşist, Antiemperyalist Gençlik Kampı, birçok yönü ve sonuçları bakımından başarılı bir kamp oldu. Emek Gençliği, kamp öncesinde, kamp esnasında ve kamp sonrasında örgütlenerek, güçlenmeyi başardı. Kendisine yeni mücadele olanakları ve dayanakları oluşturdu. Genel olarak, kapitalizmin ve onun krizinin nasıl geleceklerini çaldığını, emperyalizmin dünyayı nasıl kana buladığını tartışan gençler, kapitalizmden, emperyalizmden kurtulmanın tek yolunun mücadele etmek olduğu bilinci ile kamptan ayrıldılar. Emek Gençliği de, bu kamptan aldığı güç ile, gençlik hareketine ivme kazandırmak ve gençliğin geleceğini işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine bağlamak için kararlılık ile mücadele edecek.