Toplam nüfusun %50’sinin 35 yaşından küçük olduğunu düşünürsek, Tunus’u genç bir toplum olarak tanımlayabiliriz. Gençlik, gerek iktidarın, gerekse de muhalefetin bütün politik planlarının dayandığı esas gücü oluşturmaktadır. Bu nedenle, bütün politik güçler, kazanmak ve politik planlarına dahil etmek için gençliğe yöneliyorlar. 1957’den 1987’ye kadar Tunus’u yöneten Burgiba, gençliği “ulusun geleceği” olarak görüyordu. Yine aynı şekilde, “Ennahda” adlı İslamî hareketin başkanı olan Rachid El Ghannouchi, her zaman, “gençliğe yatırım yapan, Tunus’un geleceğini de elde tutar” diye tekrarlardı.
1- Tunus gençliğinin gerçeği
Tunus halkının bir kesimini oluşturan gençliğin payına düşen yoksullaşma ve haklarından mahrumiyettir. Dışa bağımlı burjuva devlet, sadece egemen sınıfın azınlığının çıkarlarını temsil ediyor. Halkın çoğunluğu ise, baskı altında ve yoksullaşmıştır. Devlet, krizin olumsuz sonuçlarını, her zaman, ezici çoğunluğu işsizlikten ve sefaletten muzdarip, eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, kültür hizmetleri gibi temel haklardan yoksun olan halka yansıtma eğilimindedir. İşsizlik oranı %14’ü bulmaktadır (gerçekte bu değer %25-30 civarındadır). İşsizlerin üçte ikisini üniversite diploması ya da herhangi bir diploması olan gençler oluşturmaktadır. Üniversite diploması olup da işsiz olanların sayısı, yaklaşık 120.000 civarındadır. Öte yandan halkın yaklaşık %20’si okuma yazma bilmemektedir. Okuma yazma bilmeyenlerin yarısını gençler ve çocuklar oluşturuyor. Okula gidebilme şansı bulabilenler de, genel olarak sefalet içinde yaşıyorlar. Zenginlere mahsus olan okulların tersine, halkın çocuklarının eğitim gördüğü okullar, eğitim programı, altyapı (binaların eskiliği ve harabeliği) ve diğer hizmetler açısından acınacak durumdadır. Bütün bu koşullar sonucunda elde edilen diplomalar, değeri ve geleceği olmayan diplomalardır. İş bulma şansının çok nadir olması ve umutsuzluk neticesinde, bütün kesimlerden gençlerin büyük bir bölümü “ölüm tekneleri”nde, başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerine göçe zorlanıyorlar. Suç çetelerinin (uyuşturucu, soygun) eline düşen binlercesi kendini hapishanelerde buluyor. Boş zamanlarını değerlendirme, eğlenme, neredeyse sadece zenginlerin çocuklarına ayrıcalığı durumdadır.
Ülkemizin gençleri, çok zor ekonomik ve sosyal koşullarda yaşıyorlar. Bu durum, politik hayatın tıkanması ile daha da ağırlaştı. Çünkü gençler de, toplumun diğer kesimleriyle birlikte, kaygı ve tasalarından bahsetmek için bile, özellikle örgütlenme, gösteri ve ifade özgürlükleri gibi politik haklarından mahrumlar. Bu şekilde, gençler, sorunlarından bahsettikleri her defasında, 50’li yılların ortalarından bu yana devam eden diktatörlük döneminden günümüze kadar, azgınca baskı ve saldırıların kurbanı oluyorlar. Gençleri bekleyen; cezaevi, işkence, zorunlu askerlik, okuldan, işten atılma ve nihayet güvenlik güçlerinin tacizi oluyor. Diktatörlük, her an “gençlik canavarı” korkusuyla yaşıyor.
2- Tunus gençliğinin mücadelesi ve örgütlenme biçimleri
Tunus’taki diktatörlük kurulduğundan bu yana, kendisine kafa tutan ve memnuniyetsizliğini ifade eden bir gençlikle karşı karşıya kaldı. Öğrenciler, 60’lı yıllardan bu yana, bağımsız sendikalar şeklinde örgütlenme hakkını elde etmek, Tunus Genel Öğrenci Birliği’ni kurmak için, genç liseliler demokratik ve ücretsiz bir eğitim için, işsiz gençler de son yıllarda iş talepleri için kahramanca, zorlu mücadeleler verdiler. Bu amaçla, ülkenin bazı bölgelerinde, yerel ve bölgesel komiteler, “Diplomalı İşsizler Birliği”ni kurdular.
Gençliğin politik örgütlenmesine gelince; faşizm her alana öylesine hakim ki, genel olarak politik hareket kuşatılmaya ve darbeler yemeye devam ediyor. Gençliğin örgütlü politik hayata dahil olması çok sınırlı. Buna rağmen, iktidar partisinin kişisel çıkarlar peşinde koşan muhbir ve fırsatçı çevrelerden oluşan “Desturcu Gençliği”, Tunus gençliğinin en büyük politik örgütü olmaya devam ediyor. Yasal muhalefet partileri saflarında gençlerin varlığı yok denecek kadar azdır. Sadece İlerici Demokratik Parti (liberal, radikal) saflarında aktif bir genç kitlesi mevcuttur. Öte yandan, kurulduğu 1986 yılının Kasım ayından bu yana var olmaya devam eden Tunus İşçileri Komünist Partisi’nin gençlik örgütü olan “Tunus Genç Komünistler Birliği” deneyimi, gençlik örgütlenmelerinin öncüsü sayılmaya devam ediyor. Üniversite öğrencilerinin örgütü olan “Tunus Genel Öğrenci Birliği” içinde etkili bir varlığı vardır. Aynı zamanda, işsiz komitelerinde ve öğrenci birlikleri içinde önemli bir etkiye sahiptir. “Tunus Genç Komünistler Birliği”, Tunus’un bazı bölgelerinde örgütlüdür.
Kuruluşundan bu yana, bu örgüt, saldırılara ve baskılara maruz kaldı. Bu saldırı ve baskılar sonucu yüzlerce militan dava edildi, hapse mahkum edildi, iş ve eğitim hakkından mahrum bırakıldılar. Bu eziyetler hâlâ devam ediyor.
Üniversite öğrencileri içindeki ulusalcı ve solcu eğilimler, esas faaliyetlerini öğrenci sendikası içinde yoğunlaştırıyorlar.
İslamcı hareket de, gençlik hareketleri içinde (özellikle üniversite ve lise öğrencileri içinde) etki sahibidir. Ancak maruz kaldığı baskılar neticesinde, İslamcı hareketinin içinden gelen yüzlerce genç “anti-terör” yasasının tehdidi altındadır. Politik hayatı ve ülkeyi derdest etmek maksadıyla, iktidar, İslamcı gençliği terörizmle suçluyor.
Gençlerin çoğunluğu politik olarak örgütlü değildir, ancak iki yıl önce Gafsa maden havzasında olduğu gibi, zaman zaman patlak veren toplumsal mücadelelere katılıyor ve destekliyorlar. Gençler, özellikle işsiz gençler, bu isyanın esas gücünü oluşturuyordu.