Almanya Komünist Partisi’ne (KPD) bağlı Roter Morgen Yayınevi’nin Mart 1977’de yayınladığı “Gençlik Üzerine/Lenin-Stalin” adlı derleme, geçtiğimiz günlerde Evrensel Basım Yayın tarafından Almancadan Türkçeye kazandırılarak okuyuculara sunuldu.
Derlemede yer alan makalelerin birçoğunu Lenin ve Stalin’in ayrı ayrı eserlerinde ya da derlemelerinde bulmak mümkündür. Ancak, Büyük Ekim Devrimi’nin ve ilk Sosyalist Cumhuriyetin iki büyük önderinin, gençliği, tarihsel süreçleri içerisinde ele alışlarının tek bir kitapta toplanması, derlemeyi birçok açıdan anlamlı ve önemli kılıyor.
Proletaryanın iki büyük önderinin tüm politik süreçlerde (çar despotizminin azgın saldırı dönemlerinde, 1905 Devrimi’nin ve Büyük Ekim Devrimi’nin öncesi ile sonrasında, yeni, sosyalist toplumun inşası koşullarında) gençliğe verdikleri tartışılmaz önem; devrim sorunlarını ele alırken, verili koşulları incelerken, çoğu parti sorununa yaklaşırken, proletarya diktatörlüğünün kuruluş ve inşasını ortaya koyarken daima gençliğe ve onun rolüne titizlikle yaklaşmalarından açıkça anlaşılmaktadır. Lenin ve Stalin, gençliği, özellikle işçi gençliği kazanmayı devrimin zaferinin önkoşulu olarak görmüşlerdir.
Lenin en sıkıntılı günlerde üstüne basa basa, “yalvarırcasına” gençliğe işaret eder. “Gençliğe gidin” der, St. Petersburg Parti Komitesi’nin Savaş Komisyonu’na mektubunda. “Menşevizmin Krizi” makalesinde: “…Hayır, otuz yaşında ihtiyarlar olmayı, sosyal demokrasinin ‘aklı başına gelmiş’ devrimcilerini ve döneklerini toplama işini Kadetlere bırakalım. Biz daima en ileri sınıfın gençliğinin partisi olacağız! …” derken; “Gençlik Enternasyonali- Notlar”da da “… Gençlik Birliklerine tam bağımsızlık, ama aynı zamanda hatalarının yoldaşça eleştirisi için tam özgürlük! Gençliğe dalkavukluk etmemeliyiz…” diyerek gençliğe yaklaşımı ortaya koymuştur.
Lenin ve Stalin, gençliğe güvendikleri kadar, onu partinin önderliğinde yönlendirmeyi de bildiler. Gençliğe devrimi omuzlama, başarıldığında da Sovyet iktidarım sağlamlaştırma ve yeni, sosyalist toplum için genç kuşağı eğitme ve yetiştirme görevini verirken bunu başarabilmenin önkoşulu olarak öğrenmeyi, komünist öğrenimi koyuyorlardı. Stalin 1925’te
“…Sabırlı ve ısrarlı Leninist öğrenim- bu, eğer gerçekten gençliğin milyonlarca kitlelerini proleter devrim ruhuyla yetiştirmek istiyorsa Komünist Gençlik Birliği aktifinin izlemesi gereken yoldur.” demiştir ve görevinde başarıyla ilerleyen Komünist Gençlik Birliği’ni 1928yılında şu sözlerle kutlamıştır: “… Komünist Gençlik Birliği bu zor görevi başardı, çünkü faaliyetini partinin önderliğinde yürüttü, çünkü genelde öğrenmeyi ve özelde Leninist tarzda öğrenmeyi günlük pratik faaliyet ile birleştirmeyi bildi, çünkü işçi ve köylülüğün genç kuşağını enternasyonalizm ruhuyla yetiştirmeyi bildi, çünkü yaşlı ve genç Leninistler arasında, eski ve yeni kadrolar arasında ortak bir dil kullanmayı bildi, çünkü tüm faaliyeti proletarya diktatörlüğünün ve sosyalist inşasının zaferinin çıkarlarına göre düzenlemeyi bildi.
Komünist Gençlik Birliği sadece bundan dolayı Lenin’in bayrağını yüksekte tutabildi…”
“Gençlik Üzerine”de yer alan makalelerde öne çıkan en önemli mesaj hiç şüphesiz komünist öğrenimdir. Devrimci komünistlerin görevlerini başarıyla yerine getirebilmeleri için vazgeçilmez bir önkoşul olan komünist öğrenim, bugün ülkemiz komünistlerinin ve genç komünistlerinin yürüttükleri mücadelede ve bu mücadele içerisindeki gelişimlerinde en zayıf kalman yönlerden birisidir. Lenin ve Stalin’in “Gençlik Üzerine”de derlenen makalelerinde dönemlerinin gençliğine seslenirken ona verdikleri görevler aynı yakıcılıkla günümüzde de geçerliliğini, değer ve önemini kaybetmeden koruyor. Bu yönüyle kitap, proletarya devriminin mutlak zaferinin gerçekleşmesi için gençliği kazanmanın zorunluluğunu bilen ve anlayan devrimci komünistler ve devrimci mücadeleye yönelen ve bu mücadelede emin adımlarla yürüyebilmek için komünist bilinci kuşanmanın zorunluluğunu anlamak zorunda olan genç devrimci ve komünistlerin, temel başvuru kaynaklarından birisi olma özelliğini taşıyor.
Bu derlemede yer alan, günümüz bakımından da oldukça öğretici olan Lenin’in “Gençlik Birliklerinin Görevleri” makalesini okuyuculara sunuyoruz.
GENÇLİK BİRLİKLERİNİN GÖREVLERİ
Rusya Komünist Gençlik Birliğinin III. Tüm Rusya Kongresi’ndeki Konuşma
2 Ekim 1920
Yoldaşlar! Bugün sizinle Komünist Gençlik Birliği’nin temel görevlerinin neler olduğu ve bununla bağlantılı olarak da bir sosyalist cumhuriyette gençlik örgütlerinin nasıl olmaları gerektiği üzerine sohbet etmek istiyorum.
Belli anlamda gençliğin önündeki esas görevin komünist toplumu yaratmak olduğu söylenebilir, bu bakımdan bu sorun üstünde daha çok durmalıyız. Çünkü kapitalist toplumda yetişmiş çalışan kuşağı, en iyi halde sömürüye dayalı kapitalist yaşayış biçiminin temellerini yok etmek sorununu çözebilir. Bu kuşak en iyi halde, proletarya ve emekçi sınıfların iktidarlarını korumalarına ve sağlam bir temel oluşturmalarına yardım edecek bir toplumsal düzen yaratma görevinin üstesinden gelebilir. Bu temel ise, ancak yeni koşullar altında, insanlar arasında hiçbir sömürü ilişkisinin olmadığı koşullarda çalışmaya başlayan bir kuşak tarafından inşa edilebilir.
Şimdi ben bu temelden yola çıkarak gençliğin görevleri sorununu ele alırsam, genel olarak gençliğin ve Komünist Gençlik Birliklerinin ve tüm diğer örgütlerin görevlerinin özel olarak tek bir sözcükle ifade edilebildiğini söylemeliyim. Görev öğrenmekten ibarettir.
Ancak bu sadece bir “sözcük”tür. Henüz en önemli ve esas olan sorunlara bir yanıt yoktur: Ne öğrenmeli ve nasıl öğrenmeli? Burada esas olan ise, eski kapitalist toplumun dönüştürülmesiyle birlikte komünist toplumu kuracak olan yeni nesillerin eğitim, öğrenim ve yetiştirilmelerinin eski tarzda yürütülemeyeceğidir. Gençliğin öğretimi, eğitimi ve yetiştirilmesinde eski toplumun bize bıraktığı materyalden yola çıkılmalıdır.
Komünizmi ancak eski toplumun bize geriye bıraktığı miktarda bilgi, örgüt ve kuruluşlarla, bize bıraktığı insan gücü ve araçlarla kurabiliriz. Sadece gençliğin eğitimini, örgütlenmesini ve geliştirmesini temelden dönüştürürsek, genç nesillerin çabalarının sonucu olarak eskisine benzemeyen bir toplumun, yani komünist toplumun yaratılmasına ulaşabiliriz.
Bu nedenle, gençliğe ne öğretmemiz gerektiği ve eğer “komünist gençlik” sıfatını hakkıyla taşımak istiyorsa gençliğin nasıl öğrenmesi gerektiği ve onu başladığımızı sürdürmeye ve sonuçlandırmaya yetenekli olması için nasıl hazırlanacağımız sonucu üstünde ayrıntılı olarak durmalıyız.
Buna ilk ve en doğal açık yanıtın, Gençlik Birliği’nin ve genel olarak komünizme geçmek isteyen tüm gençliğin komünizmi öğrenmeleri gerektiği, olduğunu söylemeliyim.
Fakat “Komünizmi öğrenmek” yanıtı fazlaca genel. Komünizmi öğrenmek için neye ihtiyacımız vardır? Komünizme vakıf olmamız için genel bilgi toplamından neyi çıkarıp almalıyız? Burada bizi, komünizmi öğrenme görevini yanlış koyar koymaz veya fazlaca tek yönlü algılar algılamaz sürekli ve daima ortaya çıkan bir dizi tehlike beklemektedir.
İlk bakışta komünizmi öğrenmenin komünist öğreti kitaplarında, broşürlerinde ve yapıtlarında ortaya konan bilgi niceliğini edinmek olduğu düşüncesinin doğması doğaldır. Ancak komünizm öğreniminin bu tür bir tanımlaması fazla kaba ve yetersiz olurdu.
Komünizm öğrenimi, komünist eserlerde, kitap ve broşürlerde ortaya konanların edinilmesinden ibaret olsaydı fazla kolay bir şekilde komünist lafazanlara veya övgücülere sahip olurduk ama bize mahsur ve zarardan başka bir şey getirmezdi. Çünkü komünist kitap ve broşürlerde yazılanları öğrenmiş ve okumuş olan bu kişiler, bütün bu bilgileri bütünleştirmeye ve komünizmin gerçekten gerektirdiği şekilde davranmaya yetenekli olmadıkları ortaya çıkardı.
Eski kapitalist toplumun bize bıraktığı en büyük kötülüklerden ve en büyük dertlerden biri kitap ile pratik yaşam arasındaki derin uçurumdur. Çünkü elimizde her şeyin en güzel şekilde anlatıldığı kitaplar vardı, fakat bu kitaplar çoğunlukla bize komünist toplumu yanlış olarak tanımlayan en iğrenç, ikiyüzlü yalandı. Bu nedenle kitaplarda komünizm üstüne söylenen şeylerin harfi harfine edinimi en büyük hata olurdu.
Bugün konuşmalarımız ve yazılarımız günlük ve her tür çalışmayla bütünleşmiş olduğundan, eskiden komünizm üstüne söylenen şeylerin sadece bir tekrarı değildir. Faaliyet olmadan, mücadele olmadan komünizm üstüne broşür ve eserlerden alınmış kitabi bilgi beş para etmez, çünkü bu sadece teori ile pratik arasındaki eski uçurumu, eski burjuva toplumun en aşağılık özelliği olan o eski uçurumu sürdürürdü.
Daha da tehlikelisi, salt komünist sloganları edinmekle yetinmeye başlamamız olurdu. Bu tehlikeyi zamanında göremesek ve tüm çalışmamızı bu tehlikeyi yok etmeye yönelseydik, komünizmin bu tarz öğrenilişinin ardından kendilerini komünist olarak adlandıracak olan yarım milyon veya bir milyon genç erkek ve kadın komünizm davasına sadece çok ağır zararlar verirdi.
Burada önümüze, komünizmde eğitim için her şeyi bir arada nasıl ahenkli bir hale getireceğiz sorunu çıkıyor. Eski okuldan ve eski bilimden neleri devralmalıyız?
Eski okul çok yönlü eğitilmiş bir insan geliştirmeyi hedeflediğini bilimleri genel olarak öğrettiğini açıklıyordu. Bunun tam anlamıyla bir yalan olduğunu biliyoruz çünkü tüm toplum, insanların sınıflara bölünmesi, sömürenler ve sömürülenler ayrımı üzerine kurulmuştu ve bu ayrım sayesinde ayakta duruyordu. Elbette tamamıyla sınıf ruhuyla dolu olan bu eski okul sadece burjuvazinin çocuklarına bilgi veriyordu. Kelimelerinin her biri burjuva çıkarlarına göre sahteleştirilmişti.
Bu okullarda işçi ve köylülerin genç kuşağı, eğitimden çok burjuvazinin çıkarları için sıkı bir şekilde yetiştiriliyorlardı. Eğitilmelerinin amacı burjuvazinin işine yarayacak, burjuvazinin rahatını ve aymazlığını bozmadan kazanç vermeye uygun şekilde uşakların yetiştirilmesiydi. Bu nedenle kendimizi eski okulu reddederek, gerçek komünist bir eğitime ulaşmak için ondan sadece işimize yarayacak şeyleri çıkarmakla görevlendirdik.
Böylece eski okula karşı yöneltilen, her zaman söz edilen ve de çoğu kez yanlış sonuçlara götüren, o ithamlara geliyoruz.
Eski okulun ezberciliğin, sıkı talimin, ineklemenin okulu olduğu söyleniyor. Bu doğru, ama gene de eski okulda kötü olanla işimize yarayacak olanı birbirinden ayırmayı bilmek gerek ve oradan komünizme gerekli olanı seçmeyi bilmek gerekir.
Eski okul ezberciliğin okuluydu. İnsanları beyinlerine örümcek ağlan dolduran ve genç nesli ortalama bürokratlar haline budayan bir yığın yararsız, gereksiz, ölü bilgiyi ezberlemeye zorluyordu. Fakat buradan insanlığın bilgi birikimini edinmeden komünist olunabileceği sonucunu çıkarırsanız büyük bir hata yapmış olursunuz. Bu bilgi toplamını edinmeden komünist sloganları ve komünist bilimin sonuçlarını edinmenin yeteceğini düşünmek aptallık olurdu ki komünizmin kendisi de zaten bu bilgi toplamının sonucudur.
Marksizm, Komünizmin insanlığın bilgi birikiminden nasıl doğduğuna ilişkin bir örnektir.
Özellikle Marx tarafından temellendirilmiş komünist teorinin, komünist bilimin, yaratıcısı Marx olduğu halde Marksizm’in bu öğretisinin 19- yüzyılın, bir tek sosyalistinin eseri olmaktan çıkarak bu öğretinin nasıl, onu kapitalizme karşı mücadelelerinde kullanan bütün dünyadaki milyonlarca ve yine milyonlarca proleterin öğretisi haline geldiğini okudunuz ve duydunuz.
Ve eğer, Marx’ın öğretisinin en devrimci sınıfın milyonlarca ve milyonlarca yüreği sarmasının nasıl mümkün olduğu sorusunu sorarsanız, o zaman buna tek bir cevap verilebilir: Bu, Marx kapitalizm koşulları altında kazanılmış olan insan bilgisinin sağlam temeline dayandığı için mümkündü; insan toplumunun gelişme yasalarını inceledikten sonra Marx, kapitalizmin komünizme doğru kaçınılmaz gelişimini gördü ve esas önemli olan, bunun kanıtını, salt kapitalist toplumun en doğru, ayrıntılı ve derin araştırmasına dayanarak, geçmiş bilimin verilerine tamamıyla hâkim olması sayesinde getirdi.
O, hiçbir noktayı göz ardı etmeksizin insan toplumunun yarattığı her şeyi eleştirel tarzda yeniden biçimlendirdi, insan düşüncesinin yarattığı her şeyi yeniden biçimlendirdi, eleştiriye tabi tuttu, işçi hareketinde sınadı ve sonra burjuvazinin koyduğu çerçevelerle sınırlandırılan veya burjuva önyargıların esiri olan insanların çıkaramadığı sonuçları çıkardı.
Bunu, örneğin proleter kültür hakkında konuşurken göz önünde bulundurmalıyız. Ancak insanlığın tüm gelişiminin yarattığı kültürün tam bilgisiyle, ancak onun dönüştürülmesiyle proleter bir kültürün yaratabileceğinin açıkça kavranışı olmadan, böyle bir anlayış olmadan bu sorunu çözemeyiz.
Proleter kültür gökten zembille inmeyecektir. O, kendilerini proleter kültür uzmanları olarak tanımlayan insanların icadı değildir. Bütün bunlar saçmalıktır. Proleter kültür insanlığın kapitalist toplumun, toprak sahipleri ve bürokratik toplumunun boyunduruğu altında kazandığı bilgi birikiminin zorunlu gelişimi olmalıdır.
Nasıl Marx tarafından yeniden biçimlendirilen ekonomi politik bize, insan toplumunun gelişiminin bizi nereye götürmesi gerektiğini ve sınıf mücadelesine ve proleter devrimin başlangıcına geçişi gösterdiyse bütün bu yollar, patikalar proleter kültüre götürdü, götürüyor ve götürecek.
Eğer gençlik temsilcilerinden olduğu gibi, yeni eğitim taraftarlarından da eski okula karşı, ezberciliğin okulu olduğu suçlamalarını hiç de az duymuyorsak, öyleyse biz onlara eski okulun iyi yönlerini devralmaları gerektiğini söylüyoruz.
Eski okuldan, genç insanların beyinlerinin onda dokuzu gereksiz ve onda biri bozulmuş olan yığınla bilgiyle doldurma metotlarını almamalıyız. Bu yine de komünist çıkarımlarla ve sadece komünist sloganları ezberlemekle yetinebileceğimiz anlamına gelmiyor. Komünizm böyle yaratılamaz. Bir kişi ancak kendisini insanlığın kazanımı olan tüm bilgi hazineleriyle zenginleştirdiğinde komünist olabilir.
Bize gereken inekleme değil, fakat her öğrencinin hafızasını temel gerçeklerin bilgisiyle geliştirmeli ve mükemmelleştirmeliyiz, yoksa komünizm boş bir laf kalabalığına ve salt bir etikete dönüşür. Ve komünist, bilincine tüm kazanılmış bilgileri yerleştirmezse salt bir farfara haline gelir. Sadece bilgilenmemelisiniz, beyninize gereksiz pılı-pırtılarla yüklenmemeniz için, tersine eğitimli modern bir insan için vazgeçilmez olan tüm gerçeklerin bilgisiyle zenginleşmeniz için eleştirel tarzda bilgilenmelisiniz.
Kendi başına çok ciddi, zor, büyük bir çalışmayı ortaya koymadan, eleştirel bakmakla yükümlü olduğu gerçekler içinde yolunu bulmadan, kendisine ulaştırılan sonuçlar temelinde komünizmle övünme düşüncesine kapılan her komünist, böyle bir komünist son derece acınacak bir kişi olurdu. Böylesine bir üstünkörülük kesinlikle zararlı olurdu. Az şey bildiğimi biliyorsam, o zaman daha çok şeyi bilmeye ulaşacağım; ama eğer ki bir insan komünist olduğunu ve temel şeyleri bilmesine gereksinimi olmadığını açıklarsa, o zaman ondan her şey olur, ama bir komünist olamaz.
Eski okul, kapitalistlerin ihtiyaç duyduğu uşakları yetiştiriyordu, bilim adamlarından kapitalizmin işine geldiği gibi yazmaları ve konuşmaları gereken insanlar yaratıyordu. İşte bu yüzden bu okulu yok etmeliyiz. Fakat onu yok etmemiz, parçalamamız gerekiyorsa; bunun anlamı: İnsanlığın, insanlar için gerekli olan birikiminin hepsini almamız gerektiği değil midir?
Bunun anlamı, kapitalizm için gerekli olanlarla ve komünizm için gerekli olanlar arasında bir ayrım gözetmememiz gerektiği midir?
Burjuva toplumunda çoğunluğun isteğine karşı sürdürülen eski talim-terbiyenin yerine; koca ülke üzerine yayılmış, serpilmiş, dağılmış milyonlarca ve on milyonlarca insanın iradesini, ortak bir irade halinde kaynaştırmak amacıyla, bu mücadelenin güçlerini birleştirmek ve örgütlemek için kararlılığı, yeteneği ve gönüllülüğüyle eski topluma karşı nefretini bütünleştiren işçi ve köylülerin bilinçli disiplinini koyuyoruz. Çünkü bu ortak irade olmadan, işçi ve köylülerin bu bilinçli disiplini olmadan davamız ümitsizdir. Bunlar olmadan bütün dünyadaki kapitalistleri ve büyük toprak sahiplerini yenecek durumda olamayız. Bırakın bu temel üzerinde komünist toplumu inşa etmeyi, temeli bile sağlamlaştırmayız.
Aynı şekilde eski okulu reddetmemize karşın, eski okula karşı tamamıyla yerinde ve gerekli olan nefreti beslememize, eski okulu yıkma isteğini takdir etmemize karşın; eski eğitimin, ineklemenin, talim-eğitimin yerine insanlığın yarattığı bilgi birikimini edinmeyi koymalıyız. Bu bilgiyi öyle bir şekilde öğrenmeliyiz ki, komünizm ezberlenerek öğrenilen bir şey olmaktan çıksın ve kendi düşündüğünüz bir şey, bugünkü eğitimin bakış açısından kaçınılmaz olan sonuçları içeren bir şey olsun.
Komünizmi öğrenme görevinden bahsettiğimizde temel sorunları bu şekilde koymalıyız.
Bunu size açıklamak ve aynı zamanda nasıl öğrenmek gerektiği sorununa değinmek için pratikten bir örnek vereceğim. Hepiniz biliyorsunuz ki, askeri görevlerden, cumhuriyeti koruma görevlerinin hemen ardından ekonomik görevler karşımıza çıkıyor.
Sanayiyi ve tarımı -eski tarzda kurulmamak üzere- yeniden kurmadan komünist toplumun inşa edilemeyeceğini biliyoruz. Daha modern ve bilimin en yeni bilgileri temelinde yeniden kurulmalıdır. Bu temelin elektrik olduğunu biliyorsunuz ve ancak tüm ülke, sanayinin ve tarımın tüm dalları elektriklendirildiğinde, bu görevi başardığınızda, ancak o zaman kendinize eski toplumun kurmaya gelenekli olmadığı komünist toplumu kurabilirsiniz.
Tüm ülkenin ekonomik açıdan yeniden doğuşu göreviyle, reorganizasyonuyla, hem tarımını hem de endüstrinin modern tekniğinin temelinde, modern bilim ve teknolojinin, elektriğin temelinde yeniden kuruluşu ile karşı karşıyasınız.
Elektriklendirme işinde okur-yazar olmayanlarla bir yere varılamayacağını, hatta temel eğitimin de burada yeterli olmadığını çok iyi anlıyorsunuz. Burada elektriğin ne olduğunu bilmek yeterli delildir, tarımda endüstrinin ve tarımın her bir kolunda teknik olarak nasıl uygulanacağını bilmek gerek. Bunu öğrenmek ve yetişen çalışan nesle öğretmek gerekiyor.
Bu, her bilinçli komünistin ve Komünist Gençlik Birliğine girmesiyle komünizmin inşasında partiye ve komünist toplumun yaratılmasında genç kuşağa yardım yükümlülük altına girdiğinin farkında olan, kendine komünist diyen her genç insanın önünde duran görevdir. Onu ancak modem eğitimin temelinde kurabileceğini ve de kendisi bu eğitime sahip olmadığında komünizmin ancak bir hayal olarak kalacağını kavramalıdır.
Önceki kuşağın görevi burjuvaziyi yıkmaktı. Eskiden ana görev burjuvazinin eleştirilmesi ona karşı nefreti kitlelerde uyandırmak ve sınıf bilincini geliştirmek ve güçleri birleştirmeyi bilmekti.
Yeni nesil daha karmaşık bir görevle karşı karşıya. İşçi ve köylü iktidarını kapitalistlerin bir saldırısına karşı korumak için güçlerinizi birleştirmeniz yetmez. Bunu yapmalısınız. Bunu kavradınız, bu her komünist için açıktır. Fakat bu yeterli değildir.
Komünist toplumu kurmak zorundasınız. İşin ilk yarısı birçok açıdan yapılmış durumdadır. Eski yıkılmıştır ve yıkılmayı hak etmişti, bir hurda yığını halindedir ve bir hurda yığını haline dönüştürülmeyi hak etmişti. Zemin temizlenmiştir ve bu zeminde genç komünist kuşak komünist toplumu kurmalıdır.
Siz kuruluş görevi ile karşı kaşıyasınız ve bu sorunu ancak tüm modern bilgiyi edindiğinizde, komünizmi hazır, ezberlenmiş formüller, öneriler, reçeteler, direktifler ve programlar olmaktan çıkararak çalışmanızı toparlayacak canlı bir şeye dönüştürmeyi bilirseniz, komünizmi pratik çalışmanızın rehberi haline getirmeyi başarırsanız çözebilirsiniz.
Bu görev genç kuşağın eğitimi, öğretimi ve gelişimi sırasında size rehber olmalıdır. Sizler, komünist toplumun, her genç kız ve erkeğin dahil olması gereken milyonlarca kurucularının arasında ilk başındakiler olmalısınız.
İşçi ve köylü gençliğin komünizmin inşası için yetiştirilimi olmadan komünist toplumu kuramazsınız.
Doğal olarak, komünizmi nasıl öğretmeliyiz, metotlarımızın özelliği nelerden oluşmalıdır? sorusuna geliyoruz.
Öncelikle komünist moral sorununa değineceğim.
Kendinizi komünist olarak yetiştirmelisiniz. Gençlik Birliğinin görevi; pratik çalışmasını gençliğin öğrenerek, kendini örgütleyerek, kenetlenerek, mücadele ederek, kendini ve kendisini önder gören herkesi komünist yetiştirmek için eğiteceği biçimde oluşturmalıdır. Bugünkü gençliğin tüm eğitimi, öğrenimi ve yetiştirilimi komünist moral kazandırmaya yönelik bir eğitim olmalıdır.
Fakat komünist moral var mıdır? Komünist ahlak var mıdır? Tabii ki vardır. Sık sık sanki kendimize özgü bir ahlaka sahip değilmişiz gibi yansıtılıyor ve burjuvazi bizi çok sık, biz komünistlerin her türlü ahlakı reddetmekle suçluyor. Bu, kavramları karıştırmak, işçi ve köylülerin gözüne toz serpmek metodudur.
Biz hangi anlamda ahlakı, ahlaklılığı reddediyoruz?
Burjuvazinin vaaz ettiği gibi, bu ahlakin tanrının emirlerinden türediği anlamda. Burada elbette tanrıya inanmadığımızı ve ruhbanların, çiftlik sahiplerinin ve burjuvazinin sömürü isteklerini uygulayabilmeleri için tanrı adına konuştuklarını iyi biliyoruz. Ya da bu morali, ahlak emirlerinden, tanrının emirlerinden çıkarmak yerine, tanrının emirlerine çok benzeyen idealist veya yarı idealist laflardan türettiklerini.
Doğaüstü, sınıf dışı kavramlardan türetilen her tür ahlakı reddediyoruz. Bunun, bir aldatmaca, bir yalan, çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin çıkarma, işçi ve köylülerin beyinlerinde örümcek ağları oluşturmak olduğunu söylüyoruz.
Ahlakımızın bütünüyle proleter sınıf mücadelesinin çıkarına tabi olduğunu söylüyoruz. Ahlakımız proleter sınıf mücadelesinin çıkarlarından doğar.
Eski toplum çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin, işçi ve köylüleri ezmelerine dayanıyordu. Bu toplumu yıkmamız, alaşağı etmemiz gerekiyordu. Bunun için birleşmeye ihtiyaç vardı. Tanrı böyle bir birleşmeyi yaratmayacaktır.
Böyle bir birleşmeyi ancak fabrikalar ve işyerleri, ancak eğitilmiş, kış uykusundan uyanmış proletarya yaratabilirdi. Ancak sınıf kendisini geliştirdikten sonra, şu anda gördüğümüz şeye götüren kitle hareketi başladı: Üç yıldan beri kendini tüm dünya burjuvazisinin saldırısına karşı koruyan en güçsüz ülkelerden birindeki proleter devriminin zaferine.
Ve bütün dünyada proleter devrimin nasıl büyüdüğünü görüyoruz. Şimdi deneyimler temelinde şunu söyleyebiliyoruz: Parçalanmış, dağılmış köylülüğün izlediği ve sömürenlerin tüm saldırılarına karşı dayanan kenetlenmiş bir güç oluşturma yeteneğine ancak proletarya sahiptir. Çalışan kitlelerin birleşmelerine, kenetlenmelerine ve komünist toplumu tamamıyla savunmalarına, bütünüyle sağlamlaştırmalarına ve inşasını bütünüyle tamamlamalarına sadece bu sınıf yardım edebilir.
Bu nedenle: İnsan toplumunun dışında bir ahlak yoktur, bu bir aldatmacadır diyoruz. Bizim için ahlak proleter sınıf mücadelesinin çıkarlarına tabidir.
Ama bu sınıf mücadelesi nelerden oluşur? Çan devirmek, kapitalistleri devirmek ve kapitalist sınıfı ortadan kaldırmaktan oluşur.
Fakat gerçekte sınıflar nedir? Onlar toplumun bir bölümünün bir başkasının emeğine sahip olmasına izin veren şeydir.
Toplumun bir bölümü, toprağın tümünü sahiplendiğinde önümüze çiftlik sahipleri ve köylü sınıfları çıkar. Toplumun bir bölümü fabrikalara ve işyerlerine, hisselere ve sermayelere sahip iken diğer bölümü de bu fabrikalarda çalışıyorsa – öyleyse kapitalist ve proleter sınıfları vardır.
Çarı kovmak zor değildi. Birkaç gün bunun için yeterli oldu. Çiftlik sahiplerini kovmak zor değildi, bunun için birkaç aya ihtiyaç vardı, kapitalistleri kovmak da çok zor değildir.
Fakat sınıfları kaldırmak karşılaştırılamayacak kadar zordur: İşçi ve köylü ayrımı hâlâ kalmıştır. Köylü kendisine ayrılmış toprak parçasında oturuyor ve başkaları ekmeksiz dururken fazla tahılı elinde tutuyorsa, yani ne kendisinin ne de hayvanının ihtiyacı olmadığı tahılı elinde tutuyorsa, o zaman o, şimdiden bir sömürene dönüşüyordur. Kendine ne kadar çok tahıl saklarsa onun için o kadar iyi, başkaları ise aç kaladursun: “Ne kadar aç kalırlarsa, bu tahılı o kadar pahalıya satarım.”
Gerekli olan, herkesin ortak plana uygun, ortak toprakta, ortak fabrikalarda ve işyerlerinde ve ortak bir düzene göre çalışmasıdır. Bunu gerçekleştirmek kolay mıdır? Bu sorunun çözümünün çarın, çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin kovulması kadar kolay olmadığını görüyorsunuz. Bunun için proletaryanın, köylülerin bir bölümünü yetiştirmesi, dönüştürmesi ve diğerlerin açlığından kazanan zengin köylülerin direnişini kırmak için, emekçi köylüleri kendi tarafına çekmesi gereklidir.
Proletaryanın mücadele görevi, çan devirmemiz, çiftlik sahiplerini ve kapitalistleri kovmamızla bitmedi ve bu görevin tamamlanması proletarya diktatörlüğü olarak tanımladığımız sistemin görevidir.
Sınıf mücadelesi sürüyor, sadece biçim değiştirdi. Bu sınıf mücadelesini eski sömürenlerin geri gelememeleri için, bilgisiz köylülüğün dağılmış kitlesini bir birlik içerisinde birleşmesi için proletarya, yürütüyor. Sınıf mücadelesi sürüyor ve bütün çıkarları bu mücadeleye tabi kılmak bizim görevimizdir.
Ve komünist ahlakımızı bu göreve tabi kılıyoruz. Eski sömürü toplumunun yıkımına hizmet eden ve tüm emekçilerin, komünist toplumu inşa eden proletaryanın etrafında kenetlenmesine hizmet eden her şey ahlaklıdır diyoruz.
Komünist ahlak, emekçileri her tür sömürüye karşı kenetleyen, her tür özel mülkiyete -çünkü özel mülkiyet tüm toplumun emeğiyle yaratılmış olanı bir tek elde toplar- karşı kenetleyen bir mücadeleye hizmet eden ahlaktır.
Bütün topraklar bizde ortak mülkiyettir.
Ve şimdi ben bu ortak mülkiyetten belirli bir parça alırsam, üstünde ihtiyacım olanın iki katı tahıl eker ve bu tahıl fazlasını elde etmeyi düşünürsem. Açlar ne kadar çok artarsa, bana da o kadar çok ödenir diye düşünürsem. O zaman bir komünist gibi davranmış olur muyum?
Hayır! Bir sömüren, bir özel mülkiyetçi gibi! Buna karşı mücadele etmeliyiz.
Bunu böylece bırakırsak önceki devrimlerde birden fazla kez olduğu gibi kapitalistlerin, burjuvazinin iktidarına geri döneriz. Ama kapitalistlerin ve burjuvazinin iktidarının yeniden kurulmasını engellemek için vurgunculuğun gelişmesine izin vermemeliyiz, tek tek kişilerin başkalarının sırtından zenginleşmelerine izin vermemeliyiz ve bütün emekçilerin proletarya ile birleşmeleri ve komünist toplumu kurmaları gerekmektedir.
Komünist gençliğin Birliğinin ve örgütünün ana görevinin en önemli özelliği bundan oluşur.
Eski toplum şu ilke üzerinde şekilleniyordu: Ya sen diğerini sömürürsün ya da o seni sömürür; ya sen başkası için çalışırsın ya da o senin için; ya sen köle sahibi olursun ya da sen köle. Ve bu toplumda yetişmiş insanların bu ahlakı, bu alışkanlığı ve kavramları ana sütüyle birlikte emdiklerini söyleyebiliriz: Ya köle sahibi ya köle, ya da küçük burjuva, memur, eleman, aydın, kısacası sadece kendisiyle ilgilenen ve başkasını düşünmeyen bir insan.
Ben bu toprak parçası üzerinde çalışırsam, diğeri beni ne ilgilendirir? Diğerleri açlık çekerse daha iyi, tahılımı da o kadar pahalıya satarım. Doktor, mühendis, memur olarak işime sahipsem diğeri beni ne ilgilendirir? Belki yaltakçılıkla, yağcılıkla iktidar sahiplerinden görevciğimi koruyabilirim, hatta mevkiimi yükseltebilirim, burjuva olabilirim. Böylesi bir anlayış, böylesi bir ruh hali bir komünistte olamaz.
İşçiler ve köylüler, kendi gücümüze dayanmaya ve yeni bir toplumu kurmaya yetenekli olduğumuzu kanıtlayınca, o an yeni komünist bir eğitim de başladı; sömürenlere karşı mücadele sırasında eğitim; proletarya ile birlik halinde bencillere ve küçük burjuvalara karşı ben kendi çıkarımı düşünürüm, diğer şeyler beni ırgalamaz düşünce biçimine ve alışkanlıklara karşı eğitim.
Bu, yetişen genç kuşağın komünizmi nasıl öğrenmeleri gerektiğinin yanıtıdır.
Gençlik, komünizmi ancak, eğitim ve öğrenimlerinin her adımını proletaryanın ve emekçilerin eski sömürü toplumuna karşı kesintisiz mücadelesiyle içice geçirerek öğrenebilir.
Bize ahlaktan bahsediliyorsa, biz de: Komünist için ahlak tümüyle, ancak bu sağlam dayanışık disiplinden ve kitlelerin sömürenlere karşı bilinçli mücadelesinden ibarettir diyoruz. Ebedi bir ahlaklılığa inanmıyoruz ve ahlak üzerine her türlü uyduruk masalların maskelerini indiriyoruz.
Ahlak, insan toplumunun yükselmesine ve kendini emeğin sömürülmesinden kurtarmasına hizmet eder.
Bunu gerçekleştirmek için burjuvaziye karşı mücadelenin disiplinli, amansız koşullan altında bilinçlendirilmiş insanlara dönüşmeye başlayan gençlik kuşağına ihtiyaç vardır. O, bu mücadelede gerçek komünistler yetiştirecektir, bütün araştırmaları, bütün eğitim ve öğretim faaliyetleri bu mücadeleye tabi ve: bu mücadeleyle içice olmalıdır.
Komünist gençliğin eğitimi, her türlü söylevle ve ahlak kurallarıyla onların karşısına geçmekten ibaret olmamalıdır. Eğitim bundan ibaret değildir.
İnsanlar, anne ve babalarının, çiftlik sahipleri ve kapitalistlerin boyunduruğu altında nasıl yaşadıklarını, görürlerse, sömürenlere karşı mücadeleyi omuzlayanların çektiği acıları paylaşırlarsa; kazanılanı korumak için sürdürülen bu mücadelenin nelere mal olduğunu görürlerse; çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin ne kadar azgın düşmanlar olduklarını görürlerse -bu insanlar bu koşullar altında komünist olarak yetişirler.
Komünist ahlakın temeli komünizmin sağlamlaştırılması ve tamamlanması için verilen mücadeledir. Komünist eğitimin, öğretimin temeli de bundan oluşur. Komünizmi nasıl öğrenmeli, sorusunun yanıtı buradadır.
Okulla sınırlı kalsaydı ve fırtınalı yaşamdan koparılsaydı, eğitime, öğretime, araştırmaya güvenmezdik. işçi ve köylüler, çiftlik sahipleri ve kapitalistlerce ezildiği sürece, okullar çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin elinde kaldığı sürece, genç kuşak kör ve bilgisiz kalacaktır.
Fakat bizim okulumuz gençliğe bilimin temelini vermelidir, kendi başına komünist görüşleri edinebilmesini sağlamalıdır, gençlikten kültürlü insanlar yaratmalıdır. Burada öğrenim görenleri sömürenlere karşı kurtuluş mücadelesinin katılımcıları olarak yetiştirmelidir.
Komünist Gençlik Birliği, tüm eğitim öğrenim faaliyetini, bütün emekçilerin sömürenlere karşı ortak mücadelesine katarak bütünleştirdiğinde adını hakkıyla taşıdığını ve komünist genç kuşağın gerçek birliği olduğunu kanıtlayacaktır. Çünkü tüm dünyada eski burjuva düzen korunurken Rusya tek İşçi Cumhuriyeti olarak kaldığı sürece, onlardan daha zayıf olduğunu; bizi sürekli yeni saldırıların tehdit ettiğini; ancak bir bütün ve birlik halinde davranmayı öğrenirsek, gelecek mücadelelerde kazanacağımızı ve güçleneceğimizi ve gerçekten yenilemez olacağımızı gayet iyi biliyorsunuz.
Yani komünist olmak, yetişen kuşağı örgütlemek ve birleştirmek, bu mücadelede eğitimin ve disiplinin bir örneğini sergilemek anlamına geliyor. Ancak o zaman komünist toplum inşasını elinize alabilir ve tamamlayabilirsiniz.
Herkese bunu daha açıkça anlatmak için size bir örnek vermek istiyorum. Biz kendimizi komünist olarak adlandırıyoruz.
Komünist nedir?
Komünist Latince bir kelimedir. “Ortaklaşa” kelimesinden gelir. Komünist toplum, bunun anlamı: Her şey ortaktır; toprak, fabrikalar, emek ortaktır. Bu komünizmdir.
Herkes kendi parseli üstünde çalışırsa, ortak çalışma mümkün müdür? Ortak çalışma bir çırpıda yaratılamaz. Gökten zembille inmez. Kazanılman, zorluklar altında kazanılmalı, yaratılmalıdır, mücadele sürecinde yaratılacaktır. Salt kitap yetmez -kitaba kimse güven duymayacaktır. Burada gereken yaşam tecrübesidir.
Kolçak ve Denikin Sibirya’dan ve güneyden ilerlemeye başladıklarında köylüler onların tarafındaydı. Bolşevizm’i, Bolşevikler tahılı sabit bir fiyattan aldıkları için beğenmiyorlardı. Ancak köylüler Sibirya ve Ukrayna’da Kolçak ve Denikin iktidarını yaşadıklarında, köylüye ya kendisini toprak sahibine köleliğe teslim eden kapitalizme hizmet etmenin ya da kendisine harikalar ülkesini vaat etmese de, kendisinden zor mücadelede çelik disiplin ve dayanıklılık isteyen ama onu kapitalist ve çiftlik sahiplerine kölelikten kurtaracak olan işçiyi takip etmenin dışında bir seçeneği olmadığını anladılar.
Cahil köylülük bile kendi deneyimlerine dayanarak bunu kavrayıp anladıklarında, o zaman güç bir eğitimden geçmiş olan onlar komünizmin bilinçli yandaşları haline geldiler. Komünist Gençlik Birliği işte böyle bir deneyimi tüm faaliyetine temel yapmalıdır.
Neyi öğrenmemiz gerektiğini, eski okuldan ve eski bilimden neleri devralmamız gerektiği sorularını yanıtladım. Bunu nasıl öğreneceğimizi de yanıtlamaya çalışacağım: Ancak okuldaki çalışmanın her adımında, okuma, öğretim ve eğitim alanlarındaki her adımında emekçilerin sömürenlere karşı mücadelesiyle kopmaz bağlar kurarak.
Gençliğin şu ya da bu örgütlerinin faaliyet deneyimlerinden bir kaç örnekle komünizme doğru eğitimin nasıl uygulanması gerektiğini size açıkça göstereceğim.
Bütün dünya okuma-yazma bilmezliğin tasfiyesinden bahsediyor. Bir okuma-yazma bilmeyenler ülkesinde komünist toplumunun kurulamayacağını biliyorsunuz. Sovyet iktidarının bir kararname çıkarması veya partinin belirli bir slogan üretmesi ya da en iyi görevlilerin bir kısmının bu iş için seferber edilmesi yeterli değildir. Burada, genç kuşağın bu meseleyi kendi eline almasına ihtiyaç vardır.
Komünizm, gençliğin, Gençlik Birliği üyesi erkek ve kızların kendilerine bu bizim işimiz, birleşeceğiz ve okuma-yazma bilmezliği tasfiye etmek için, yetişen kuşağımız arasında okuma-yazma bilmezliğin var olmaması için kırsal kesimlere gideceğiz demelerinden oluşur. Yetişen gençliğin inisiyatifli faaliyetinin bu işe yoğunlaşması için çalışacağız.
Rusya’nın cahil, okuma-yazma bilmez bir ülkeden eğitimli bir ülkeye o kadar çabuk dönüştürülemeyeceğini biliyorsunuz; ama Gençlik Birliği bu işi eline alırsa, tüm gençlik genelinin yararına çalışırsa, o zaman bu Birlik, 400 bin genç erkek ve kızıyla “Komünist Gençlik Birliği” adını hakkıyla taşıyabilir. Birliğin görevi bunun dışında, kazandığı bilgileri okuma-yazma bilmezliğin kör kuyusundan kendini kurtarmaya yetenekli olmayan gençliğe yardım etmek için kullanmaktan oluşur.
Gençlik Birliği üyesi olmak; emeğini, gücünü bu ortak işe adamaktır. İşte komünist eğitim bundan oluşur. Ancak böyle bir çalışmayla delikanlılar ve genç kızlar gerçek komünist olurlar. Onlar ancak, bu çalışmada pratik sonuçlar elde ederlerse komünist olabileceklerdir. Örnek olarak şehir civarında kurulu sebze bahçelerindeki çalışmayı ele alalım. Bu Komünist Gençlik Birliğinin görevlerinden biridir. Halk açlık çekiyor, fabrika ve işyerlerindeki işçiler açlık çekiyor. Açlıktan kurtulmak içinse sebze ekimini geliştirmek gerek, ancak tarım eski tarzda yürütülüyor.
Burada bilinçlenmiş unsurlar olaya müdahale etmelidir ve o zaman bostanların büyüyeceğini, ekim sahalarının genişleyeceğini ve sonuçların daha iyi olacağını göreceksiniz. Bu işe Komünist Gençlik Birliği aktif olarak katılmalıdır. Birliğin her bir organı veya her bir hücresi bu işi kendi işi olarak görmelidir.
Komünist Gençlik Birliği her işte inisiyatifiyle, öncülüğüyle yardımını gerçekleştiren bir itici güç olmalıdır. Birlik öyle oluşturulmalıdır ki, herhangi bir işçi, öğretilerin kendine anlaşılmaz gelebilmesine, öğretilere belki hemen inanç gösterememesine rağmen canlı çalışmalarında, katılımlarında bunların gerçekten kendisine doğru yolu gösteren insanlar olduğunu görebilsin.
Komünist Gençlik Birliği çalışmalarını her alanda bu şekilde yürütmeyi başaramazsa eski burjuva yola girecektir.
Eğitim çalışmamızı emekçilerin sömürenlere karşı mücadelesiyle öncelikle komünizm öğretisinin ortaya koyduğu sorunları çözmek için birleştirmeliyiz.
Birliğin üyeleri her bir boş saatini, sebze üretimini yükseltmek için ya da herhangi bir fabrikadaki gençlerin eğitimini örgütlemek için vb. harcamalıdır.
Biz yoksul, harabe Rusya’dan zengin bir ülke yaratmak istiyoruz. Bunun için kendisini okullara kilitlememesi ve komünist kitaplar ve broşürlerin okunmasıyla sınırlamaması için, Komünist Gençlik Birliği tüm eğitim, öğretim ve yetiştirme işini işçilerin ve köylülerin çalışmasıyla birleştirmelidir.
Sadece işçi ve köylülükle ortak bir çalışmayla gerçek bir komünist olunabilir.
Gençlik Birliğinin her üyesinin kültürlü ama çalışmayı da bilen bir insan olduğunu herkes görmelidir. Eski okuldan eski talim eğitimini nasıl kovduğumuzu ve onun yerini bilinçli bir disiplin ile nasıl doldurduğumuzu, her genç insanın Komünist Cumartesilere nasıl katıldığını, halka yardım etmek için şehir-dışı bostanlardaki her üretimden yararlandıklarını herkes gördüğünde -işte o zaman halk çalışmaya eskisinden farklı gözle bakacaktır.
Komünist Gençlik Birliğinin görevi köyde ya da mahallede -küçük bir örnek veriyorum- temizliğin veya yiyecek maddelerinin dağıtımının geliştirilmesi sorunlarında yardım etmekten oluşur.
Eski kapitalist toplumda durum nasıldı?
Herkes sadece kendine çalışırdı ve kimsenin yaşlı veya hastaların olup olmaması ya da tüm ev ekonomisinin kadınların omuzlarına yüklendiği; bu nedenle de ezilme ve kölelik koşullarında yaşayan kadın kimsenin umurunda değildi. Buna karşı mücadeleyi kim yürütmelidir? Biz bunu değiştireceğiz, temizliğin yaratılmasında veya yiyecek maddelerinin dağıtımında, sistematik olarak evden eve dolaşarak ve örgütlü bir şekilde toplum yararına çalışarak, güçleri doğru dağıtan ve çalışmanın organizeli bir çalışma olması gerektiğini göstererek yardım eden gençlerden oluşan gruplar oluşturacağız diyen gençlik grupları.
Bugün yaklaşık elli yaşında olan kuşak komünist toplumu yaşayabileceklerini artık hayal edemez. O zamana kadar bu kuşak yok olacaktır.
Fakat şimdi on beş yaşında olan kuşak, o komünist toplumu yaşayacak ve bu toplumu kendisi kuracaktır.
Ve bütün yaşam ödevinin bu toplumun kuruluşundan oluştuğunu bilmelidir.
Eski toplumda her aile ayrı olarak çalışıyordu ve halk kitlelerini boyunduruk altına alan çiftlik sahipleri ve kapitalistler dışında kimse emeğini birleştirmiyordu. Biz her işi ne kadar kirli ve zor olursa olsun, her bir işçinin ve köylünün kendiliğinden: Ben özgür emeğin büyük ordusunun bir parçasıyım ve hayatımı çiftlik sahipleri ile kapitalistler olmadan düzenleyebilirim, ben komünist düzeni kurabilirim, diyebileceği bir şekilde örgütlemeliyiz.
Komünist Gençlik Birliği herkesi gençlikten itibaren on iki yaşından başlayarak, bilinçli ve disiplinli çalışmaya eğitmelidir.
Sadece bu şekilde çalışırsak önümüzde duran sorunları çözebileceğimizi umabiliriz.
Ülkenin elektriklendirilmesi için teknolojinin en yeni buluşlarını yoksullaşmış ülkemizin hizmetine sokmak için ülkenin elektriklendirilmesine en az on yıla ihtiyacımız olduğunu hesaplamalıyız.
İşte bu nedenle, şimdi on beş yaşında olan ve on yirmi yıl içinde komünist toplumda yaşayacak olan kuşak, eğitimin tüm sorunlarını gün be gün her bir köyde, her bir şehirde gençliğin pratikte bir ya da öteki sorunu ortak emekle -en basiti ve kolayı da olsa- çözeceği şekilde düzenlemelidir.
Bunun her köyde nasıl geliştiği ölçüde, komünist yarış geliştiği ölçüde, gençliğin emeklerini birleştirmeyi bildiğini kanıtladığı ölçüde komünist kuruluşun başarısı güvenceye alınmış olacaktır.
Ancak Komünist Gençlik Birliği her adımını kuruluşun başarısı bakış açısıyla sınarsa, ancak kendisine amaç bilinçli emekçilerin sağlam birliğinin gerçekleşmesi için her şeyi yapıp yapmadığını sorarsa ancak bu uzun süreli süreç içerisinde yarım milyon üyesini emeğin tek bir ordusu haline birleştirebilir ve toplumun saygısını kazanabilir.
İlk kez “Pravda”da yayınlandı.
Nr. 221, 222, 223- 5, 6, 7 Ekim 1920
Toplu Eserler, Cilt 30, s. 403-417 Rusça
Lenin, 2 Ciltle Seçme Eserler, Cilt 2, s. 780-797
(Gençlik Üzerine, Lenin-Stalin, Çeviren: O. Dönmez, Evrensel Basım Yayın, Eylül 1993)
Ekim 1993