Kürdistan’da Ulusal Halk Organları Ve Kürt İsçilerinin Tutumu Üzerine

Bu yazı, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kürdistan Örgütü Yayın Organı Denge Şoreş lı Kurdıstan (Kürdistan’da Devrimin Sesi)’nin Mayıs 1992 tarihli 17. sayısından alınmıştır.

Faşist devletin Newroz’da, toplu saldırı ve imha biçiminde başlatıp yoğunlaştırarak sürdürdüğü saldırı dalgasının, diktatörlük yararına geçici ve nispi bir moral etkinliğe ve yığınlar açısından kısmi bir geri çekilişe yol açmış olması, sözünü ettiğimiz türden ulusal halk organlarına olan ihtiyacı ortadan kaldırmıyor; tersine bu durum, bu tür organ ve örgütlerin oluşturulmasını daha da gerekli kılıyor.
Ulusal halk komiteleri, organları ve örgütlerinin tekdüze bir özellik taşımayacağı, bunların yerleşim birimlerinin nüfus bileşimiyle doğrudan ilişkili olacağı kendiliğinden anlaşılır bir şeydir. Ulusal halk organları, işçi ve köylü kitlelerinin damgasını taşıyacaktır. Bu komite, konsey ve organlar, kırsal alanda yoksul köylü ağırlıklı, şehirlerde işçi ve işsiz, semt ve mahallelerde ev kadınlarını da katacak biçimde genişleyen şekilde inşa olurlarsa hedeflenen amaca hizmet edeceklerdir.
Bu ulusal organların mücadele platformunun ne olması gerektiği, sorunun önemli bir yanını oluşturmaktadır. Kürt işçi ve köylü yığınlarının salt özgürlük talebiyle sınırlı bir mücadele platformuyla yetinemeyecekleri, yetinmemeleri gerektiği açıktır. Ulusal baskı ve zulmün son bulması, ulusal hak ve özgürlüklerin, bağımsız siyasal devlet kurma hakkı da dâhil, elde edilmesi mücadelenin önemli bir talebidir ve kuşkusuz, işçi ve köylülerin oluşturdukları organlar, bu talepleri elde etmek için savaşacaklardır.
Ancak; sorun bununla sınırlandırılamaz. Bugün Kürdistan’da gelişen hareketin, esas olarak ulusal özgürlük talebiyle sınırlı kalması ve bu hareket içinde Kürt işçilerinin oldukça zayıf ve hemen hemen yok denecek düzeyde yer alış durumu, daha doğru deyişle yer almayışları, bu sorunun doğru bir perspektifle ele alınması ihtiyacını daha da acil hale getirmektedir.
Kürt işçi ve köylü yığınları için sorun; ulusal özgürlüğün kazanılması için mücadeleyi yükseltmeyi ihmal etmeksizin, esas olarak; ezilen sınıf konumlarından kaynaklanan acil ve temel talepleri ve sınıfsal kurtuluşları için mücadele etmektir. Kürt işçi ve köylülerinin, ezilen Kürt yığınlarının iş, ekmek, toprak ve sınıfsal kurtuluş sorunları vardır ve bu doğrultudaki mücadelenin hiçbir koşulda ertelenmemesi gerekir.
İşte bu durum, bugün, ulusal hareketin karşısına bir ihtiyaç olarak çıkan ulusal halk organlarının bileşim ve platformlarını da belirleyici bir özelliğe sahiptir.
Kürt işçileri her şeyden önce bağımsız sınıf tutumlarıyla, kendi sınıf iktidarları için mücadele meydanına çıkmak ve hareketin başına geçmek zorundadırlar. Kürt halkı, ister Türk halkıyla birlikte aynı devlet içinde yaşamaya karar versin, isterse ayrılır siyasal devlet olarak örgütlensin, bu durum; Kart işçilerinin kendi sınıf kimlikleriyle ortaya cumasına, kapitalizme, feodal gericiliğe ve Türk-Kürt burjuvazisine karşı mücadeleye atılmasına engel değil, aksine bunu gerekli kılan bir durumdur. Kürt işçileri, kapitalizm ve feodal ilişkilerin varlığını sürdürdüğü bugünkü koşullarda çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için, sendikasızlığa ve işsizliğe karşı, işten atılmalara ve düşük ücretlere karşı mücadele etmelidir. Bu, onların her günkü mücadelesi durumundadır. Faşist baskılara, ulusal hak eşitsizliğine, ulusal baskı ve zulme, dil ve kültür yasaklarına, sürgün ve işkencelere, Kürt gençliği ve emekçilerinin işkencede, sokak ve dağlarda katledilmesine, köylerin yakılıp yıkılmasına, köy bombalamalarına, kısaca nüfusun tüm kesimlerine yönelik baskı ve saldırılara karşı mücadele etmelidirler. Ve bunu işçi sınıfı olarak, geleceğin temsilcisi olarak, burjuvazi ve kapitalizme karşı mücadeleyle birleştirmeli, ona bağlamalıdırlar.
Kürt işçi sınıfı, bağımsız bir politik örgüt olarak örgütlenmedikçe ve ulusal özgürlük mücadelesinin başına geçerek, ona, sınıf olarak damgasını vurmadıkça, Kürdistan’da gelişmeler hangi yönde olursa olsun, burjuvazi ve Kürt burjuvazisinin eklentisi olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bunun için Kürt işçileri zaman geçirmeksizin, devrimci sınıf partisi saflarında yerlerini almalı, fabrika ve işyerlerini, devlet daireleri ve işletmelerini ulusal-sınıfsal direniş merkezlerine dönüştürmen, sendikaların Kürdistan şubelerini burjuva işbirlikçisi sendika ağalarının ellerinden alarak, Kürt işçilerinin örgütlenme ve mücadele merkezlerine çevirmelidirler. Kürt işçileri tüm bunları, kapitalizmi, feodal baskı ve ilişkileri ve burjuva iktidarını tasfiye ve işçilerin ve köylülerin devrimci demokratik devletini kurarak sosyalizme ulaşma perspektifiyle yapmalıdırlar. Bu sınıf perspektifi, ulusal motif içinde yitirilirse, burjuva sınırlar aşılamaz ve gerçek özgürlüğe ulaşılamaz.
Bu söylenenlerden çıkarılması gereken sonuç şudur: Kürt işçi sınıfı ulusal halk organları içinde yer alır ve bu organ ya da komitelerin başına geçerken, kendini salt ulusal taleplerle sınırlayamaz, sınırlamamalıdır. İşçiler bu organlar içinde kendi bağımsız sınıf tutumlarıyla yer almalı, ulusal güçleri kendi etrafında birleştirme perspektif ve inisiyatifine sahip olabilmelidirler. Kürt işçileri, sınıf sömürüsü ortadan kalkmadıkça, gerçek anlamda özgür olamayacaklarını, bağımsız bir Kürdistan’ın kurulduğu koşullarda bile, sosyalizm için Kürt burjuvazisine karşı mücadeleye zorunlu olduklarını bilmelidirler.
Ulusal organları, işçilerin sınıf taleplerinin savunulması için seferber etme tutumunu benimsemeli, devrimci proleter partinin siyasal çizgisi zemini üzerinde köylülüğün toprak ve özgürlük taleplerine de sahip çıkarak faşist işgale karşı Kürt halkının devrimci direniş cephesini yaratmalıdırlar. Kürt işçi sınıfı ücretli kölelikten kurtulmak istiyor mu, istemiyor mu, iktidar olacak mı, olmayacak mı? Ulusal özgürlük dâhil, hemen her sorun karşısındaki tutumunu buna göre belirlemek zorundadır. Faşist işgal ve ulusal imhaya karşı, Kürt emekçilerinin oluşturacağı ulusal halk komiteleri ya da ulusal direniş komitelerinde yer alırken, Kürt işçilerinin cevaplamaları gereken esas soru işte budur.
Kuşkusuz, söz konusu ulusal organların yönetimi sınıf bilinçli Kürt işçilerinde olursa, sınıf tutumu vb. özellikler nedeniyle, bu organlar aynı zamanda kapitalizme ve feodal gericiliğe karşı mücadele organlarına dönüşebilecek ve bundan sosyalizm davası kazançlı çıkacaktır.
Esas olarak yerleşim birimi temelinde oluşturulacak ulusal halk organlarına, ulusal baskı ve zulme karşı mücadele eden mücadele potansiyeli taşıyan, mücadele istek ve eğilimi gösteren herkes katılmalı, bu organların yönetimleri, kâğıt üstü herhangi bir kaydı bulunmayan tüm ilgililerce seçilmeli ve gerekli görüldüğünde geri alınmalıdır. Yani bu organlara halkın devrimci demokrasi anlayışı egemen olmalıdır. Faşist işgalciden ve emperyalizmden yana, ya da işbirlikçi ve hain olmayan herkes bu organlara katılmalı ve siyasal görüş farkına bakılmaksızın yönetimde yer alabilmelidir.
“Ulusal halk organları” genel ismi altında çeşitli biçimlerde adlandırılabilecek olan bu komite, konsey vb. organlar aynı zamanda birer savunma cephesi olabilmeli, kendisini savunma tedbirleri almalı, eksiksiz teçhizatlı olmalıdırlar. Örneğin mahalle ve semtlerde böyle organlar oluşturulabilmelidir.
Köylerde oluşturulacak ve köy savunma birliği, köylü birliği, ulusal köylü komitesi vb. adlandırılabilecek organların, kendilerini savunma olanakları yaratmaya çalışması ve yoksul köylü ağırlıklı olarak inşa edilmesi zorunludur. Bu organların, şehirlerdeki organlarla dayanışma içinde olması ve süreç içinde giderek gelişen bir üst birliğe doğru genişlemesi de bir gereklilik olarak ortaya çıkabilir.
Köylerde oluşturulacak organ ve köylü birlikleri, ulusal özgürlüğün kazanılması için yürütülecek mücadelenin yanı sıra; feodal baskı ve sömürünün tasfiyesi, toprak ağalarının elindeki topraklara yoksul, topraksız ve az topraklı köylü yararına el konulması ve gerçek bir toprak reformu için mücadele etmelidirler. Yine bu organlar, köylünün tefeci ve devlete olan borçlarının iptali ve tarım alet ve araçlarının (makina) sağlanması için mücadele etmelidirler. Bu organlar, köylerin faşist işgalciye karşı savunulması görevini de bizzat tüm köylünün katılımıyla üstlenmelidirler.
Köylerde ve şehirlerde oluşturulacak bu organlara işçi kadınlar, köylü kadınlar ve ev kadınları aktif olarak katılmalıdırlar. Kadının mücadele organlarında bu aktif yer alışı, kadının önüne kurulmuş bulunan gerici-feodal barikat ve baskıların püskürtülmesinin yolunu da açacaktır.
Yine bu organlarda Kürt gençliği aktif olarak yer alabileceği gibi; gençliğin ayrı organları da oluşturulabilir.
Kürdistan köyleri ve şehirlerinde kurulacak ulusal savunma ve direniş örgüt ve organları, komünist partisi ve devrimci örgütün organ ve örgütleriyle karıştırılmamalıdır. Parti komite ve hücreleri bu organların alternatifi olmadığı gibi; bu organlar oluşturulacak diye, parti organ ve örgütlerinin oluşturulması için yürüttüğümüz parti faaliyetini gevşetme ya da askıya alma söz konusu olamaz. Parti organları, hücreler ve komiteler, bu hücre ve komitelerin üyeleri, ulusal halk örgüt ve organlarının içinde yer alacak, dahası, harekete, daha tutarlı bir çizgide ileriye doğru itilim kazandırmak için, bu organların yönetiminde bulunmaya çalışacaklardır. Bağımsız parti çalışması bu organlar içinde de yürütülmeye devam edecektir. Öyle ki kimi durumlarda, bu organların yönetimi partinin söz konusu birim ya da bölgedeki komite ya da hücresine bile denk düşebilir. Halkın geniş desteğine sahip olduğunda bu durum devrim ve özgürlük için büyük bir avantaj sağlayacaktır.
Diğer önemli bir nokta ise; ulusal halk organlarının, hareketin gelişim seyrine bağlı olarak, dengesiz bir çizgide gelişeceğidir. Hareketin daha ileri boyutlar kazandığı yerleşim alanlarında bu organların oluşturulması, kendini dayatmış pratik bir ihtiyaç olduğundan, buralarda bu tür organlar hemen oluşturulmalıdır. Hareketin daha geri bir çizgide geliştiği alanlarda ise, devrimciler, ileri işçi ve köylüler, bu organların oluşturulması perspektifiyle hareket etmelidirler.
Kuşkusuz, çeşitli yönleriyle tartışmaya çalıştığımız söz konusu bu organların pratik içinde ortaya çıkabilecek çeşitli sorunlarının ne olabileceğini daha baştan tespit etmek ve çözümler önermek mümkün değildir. Bu konuda ortaya çıkması muhtemel çeşitli sorunlar, pratiğin öğreticiliğiyle çözüme kavuşturulacaktır.
Ulusal devrimci halk organlarının oluşumu ve genişlemesi, mücadele, örgütlenme, ayaklanma ve iktidar organlarının serpilip gelişmesine de uygun bir ortam hazırlayacak, ona hizmet edecektir.

Temmuz 1992

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑