Zemheri ayının karakışında açan gül…

 

“Parti, proletarya örgütünün en yüksek biçimidir. Parti, proleterler sınıfının içinde ve bu sınıfın örgütleri arasında temel yönetici güçtür. Ama bu, hiç de partinin kendisi için bir amaç olduğu, kendi kendine yeter bir güç olarak görülebileceği anlamına gelmez. Parti, proleterlerin sınıf birliğinin sadece en yüksek biçimi değildir, aynı zamanda proletaryanın elinde, henüz kurulmadan önce diktatörlüğünün kurulmasına yarayan, kurulduktan sonra ise, bu diktatörlüğün pekiştirilmesine ve gelişmesine yarayan bir araçtır. Eğer proletarya iktidar sorunuyla karşı karşıya kalmasaydı, emperyalizmin yarattığı koşullar, kaçınılmaz savaşlar, bir bunalımın varlığı, burjuvaziyi devirmek ve proletarya diktatörlüğünü kurmak için proletaryanın bütün güçlerinin bir noktada toplanmasını gerektirmesiydi, parti, devrimci hareketin bütün diğer örgüt biçimleri içindeki üstün durumuna erişemezdi. Parti, proletaryaya, her şeyden önce, proletaryanın iktidarı başarıyla ele geçirmesi için vazgeçilmez bir kurum olan savaş genelkurmayı olarak gereklidir. Kanıtlamaya gerek yoktur ki, proletaryanın kitle örgütlerini çevresinde toplamaya ve savaş sırasında hareketin tümünün önderliğini merkezileştirmeye yetenekli bir parti olmasaydı, proletarya, Rusya’da devrimci diktatörlüğünü kuramazdı.

“Ama parti, proletaryaya sadece diktatörlüğünü kurması için gerekli değildir; parti, diktatörlüğü devam ettirmek, onu sosyalizmin tam zaferinin çıkarına sağlamlaştırmak ve geliştirmek için daha da gereklidir…”

Stalin’in, Sverdlov Üniversitesi’nde Parti üzerine verdiği bir dizi konferanstan aldığımız bu uzun alıntı, ilk siyasal program, muhaliflerin elinde evrensel bir belge olan Komünist Parti Manifestosu’nu rehber edinip, orada öngörülenlerin, Ekim Devrimi’yle birlikte sosyalizmin bir olanak olmaktan çıkarak bir gerçeklik haline dönüşmesini ve bu gerçekliğin öncüsü olan partinin rolünü dile getiriyordu.

Büyük bir düşün gerçekleşmesinin kılavuzu olan Manifesto’yu ve Ekim Devrimi’ni ülkemizde rehber edinip, dosta düşmana kendini ilan eden partinin ayıdır, Şubat.

Değiştirilebilir bir dünya üzerinde yaşadığının bilinci ve öğretisiyle, değiştirmek için yola düşmüş gözü pek, cüretkâr militanların çekincesiz ve ikirciksiz çıkışı, kılıç kuşanmasıdır Şubat.

 Saçaklara sığınmayı reddedip, meydanlara çıkarak koca bir göğün altında reddin gücüne inananların ayıdır Şubat.

Bundan 160 yıl önce, yine böyle bir zemheri ayında ilan edilen Komünist Parti Manifestosu’yla, Manifesto’nun 132. yılında kendisini ilan eden sınıfın devrimci komünist partisinin, tıpkı bu tarihsel metin gibi, eskimeden bugüne gelmesi; bugünden yarına yalpalamadan yürümesi, işçi sınıfı ve ezilen halkların güvencesi olmuştur.

Kurulduğu günden bugüne gericiliğin ve tasfiyeciliğin azgın saldırılarına maruz kalmış, her saldırıyı büyük bir ustalıkla savuşturup yoluna devam etmesini bilmiştir.

Çünkü ustadır parti, Marksizm Leninizm’in genel ilkeleriyle yoğrulmuş, onunla donatmıştır kendisini. Uzun ve çetin mücadelelerle dolu yolu tökezlemeden yürümesinin alâmetifarikası, kılavuz edindiği öğretinin güvenilirliğinin ötesinde, taktik ve stratejideki ustalığıdır.

O, temel varlık alanı olan işçilerin, emekçilerin ve genç kuşakların bütün alanlarındadır, temsil ettiği sınıfın en diri kesimlerini derleyen öncüsü ve genç kuşakların öğreticisidir. Çünkü yetiştirdiği evlatlarının ellerinde büyümüştür.

Ona ruhunu veren, tarihin şimdiye kadar tanıdığı en bilimsel ve en ilerici dünya görüşü olan Marksizm Leninizm ve yine tarihin tanıdığı en devrimci sınıf olan işçi sınıfının hasletidir.

Namuslu ve temiz kalmasının nedeni bu haslettir. Bunca yıl hakkında en küçük bir söylentiye izin vermeyen, kendini devrimci sosyalist ilan edip her türlü pisliğe bulaşanlara inat temiz kalabilen, her gün yeni araçlarla kendisini yenileyip güçlendiren ve ileriye doğru cesaretli kararlar alandır.

Onun tarihi, yoldaşça güven, eleştiri ve denetim; yoldaşça yardım, sevgi ve yoldaşça paylaşımın tarihi olduğu kadar, birbirini sırtlayan, birbirini harekete geçiren, birinin diğerinden güç alarak ilerlediği bir tarihtir.

Onun tarihi, aynı zamanda, küçük burjuva liberal tasfiyeci kesimlerin kesin olarak yenilgiye uğratıldığı, tasfiyecilerin ve sınıf dışı akımların sökülüp atıldığı, içeriden kuşatmak isteyen gericiliğe karşı verilen mücadelenin de tarihidir. Yani, onun tarihinde, geçici yol arkadaşlarına izin yoktur, çünkü Nazım ustanın diliyle, O, şahlanmış bir savaş kılıcıdır. Bu ata atlayacak yürek ve bu kabzaya bilek gerek…diyenlerin partisidir.

Zemheri ayının karakışında bir gül gibi açan, ülkemizde ve uluslararası alanda saygınlık kazanmış partinin adıdır Şubat. Bir dönüm noktasında, yüzünü ve yüreğini geleceğe dönmüşlerin biriktirip süzdükleri, yaşlandıkça gençleşen ve güneşli günlere yürüyenlerin adıdır Şubat…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑