Bir işçi havzasında çalışma ve öğrettikleri

Sınıf partisinin tarihi, işçi sınıfı ve emekçilerinin mücadelesinin ve örgütlenmesinin ilerletilmesi açısından önemli derslerle doludur. Öncesi bir yana, işçi sınıfının bağımsız politik örgütünün kurulmasından bu yana, Türkiye’de sınıf mücadelesi içerisindeki yerinin her geçen gün daha etkin hale geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak, işçi sınıfının iktidarını hedefleyen bir politik çalışmanın-mücadelenin bugüne kadarki yaptıklarıyla yetinemeyeceği, yürüttüğü çalışmadan çıkardığı sonuçlar üzerinden, hedeflerini yenileyerek, zayıflıklarını ve olumluluklarını görerek, yöneticilerinden üyelerine kadar yeniden ve yeniden seferber olma zorunluluğu açıktır.
Yaşanan siyasal, sosyal, ekonomik gelişmeler, sınıf partisinin politika ve taktiklerini
doğrulamaktadır. Başta işçi sınıfı olmak üzere, bütün emekçiler, her geçen gün daha kötü yaşam ve çalışma koşullarıyla yüz yüze geliyor. Uluslararası tekeller ve işbirlikçi burjuva sınıfın fiili ve yasal düzenlemeler aracılığıyla sürdürdüğü saldırılar, hak gaspları artarak devam ediyor. Kürtlerin demokratik hareketi üzerinde oynanan oyunlar çok yönlü sürdürülüyor. Bu koşullarda, işçi ve emekçi sınıflar içinde yürütülecek çalışmaya dair sınıf partisinin ortaya koyduğu platform gayet açık ve net olmasına rağmen, sürece müdahale etmek, işçi ve emekçilerin mücadele ve örgütlenmesini ilerletmek için görev ve sorumluluklarımızı ne kadar yerine getirebildiğimizi sorduğumuzda, nedenler ve niçinleri tarttığımızda, çalışma içindeki bir dizi eksiklik ve zayıflığı göreceğiz.
Özgürlük Dünyası’nın Eylül sayısının “İşçi-emekçi hareketi ve birleşik mücadelenin sorunları” başlıklı yazısında yapılması gerekenler gayet yalın ve net olarak ortaya kondu. Sorun, hareketin ihtiyaçlarının bilinmesinden öte, sınıf partisinin örgütleri, örgütçüleri ve üyelerinin üzerine düşeni yapmadaki eksikliklerden kaynaklı zayıflıkların giderilmesidir.
Bu yazıda, bir işçi havzasındaki çalışma üzerinden bazı olgulara dikkat çekip, deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Hemen belirtelim ki, sınıf mücadelesi içinde daha zengin ve olumlu örnekler olduğundan kuşku yok. Burada anlatılanlar, sınıf partisinin kuruluşundan bu yana çalışma yürütülen bir işçi havzasında yaşananların dününü, bugününü ve gelinen yerde elde edilen küçük de olsa olumlu örnekleri paylaşma amacı taşımaktadır.

HAVZANIN ÖNCELİKLİ ALAN OLARAK YENİDEN PLANLANMASI
Sınıf partisinin il düzeyindeki sorumlu yönetici organı, yürütülen çalışmanın toplam değerlendirmesini yaptıktan sonra, binlerce işçinin ağır sanayi işkollarında, örgütsüz ve kölelik koşullarında çalıştığı havzada, işçileri acil ve somut talepleri etrafında mücadeleye ve örgütlenmeye kazanmak üzere, kendisini ve bölgedeki yerel parti yönetici komitesini yeniden mevzilendirdi. Bu mevzilenişle birlikte, yönetici parti komitesini ve işçi havzasındaki  parti birimini, planına ve hedeflerine kazanmak için eğitici bir tartışmayı da yürüttü. Başlangıçta pratik tutumları plana uygun olmasa da, yönetici parti komitesi ve havzadaki parti örgütünün, işçileri kazanma ve mücadeleye seferber etme fikri ve tutumunun çalışmanın merkezi olması için ısrarla ve sabırla hareket edildi.
Dünyada ve ülkede yaşanan siyasal gelişmeler, genel ve yerel seçim dönemleri, işçi havzasındaki işyerlerinde yaşanan sorunlar vb. her vesile ile planlar ve hedefler zenginleşerek, çalışma devam etti. Dönem dönem çalışmanın genelleşmesi ve zorluklar karşısında gevşeme, geriye düşme vb. bütün gel-gitlere rağmen, ısrarlı, kararlı ve sabırlı bir tutumdan vazgeçilmedi.

ACİL-SOMUT TALEPLER VE GÜNCEL POLİTİK GELİŞMELERE İLİŞKİN AJİTASYON
İşçilerin en temel sorunları olan iş cinayetleri, sigorta, sekiz saat iş günü, insanca yaşayacak bir ücret, havzada tam teşekküllü bir SSK hastanesi, her iş yerine bir ambulans, sendika hakkı vb. sorun ve taleplerinin aciliyet ve güncelliklerine bağlı olarak öne çıktığı sürekli ve yaygın bir ajitasyon faaliyeti, sorunların çözümü ve taleplerin elde edilmesinin tek koşulunun birlikte mücadele etmek olduğu gerçeğine bağlanarak sürdürüldü.
İlk anda tereddüt ve çekingenlikle dağıtılan bildiriler, bir süre sonra sözlü ajitasyon yapılarak dağıtılmaya, ve bu, bir tarz halini almaya başladı. Ortalama ayda iki, bazen üç-dört bildiri, her seferinde binlerce çoğaltılarak, sözlü ajitasyon eşliğinde işçilere ulaştırıldı. Yürütülen bu çalışma işçilerin ilgisini çektikçe, havzadaki parti birimi üyelerinin kendilerine olan güvenleri artarken, en önemlisi, işçiler karşısındaki sorumlu davranışları, olay ve gelişmelere müdahale yetenekleri de gelişip ilerledi ve gün geçtikçe çalışma daha ustaca sürdürülür oldu.
Yaşanan sorunların çözümü ve taleplerin elde edilmesi için işçilerin birleşik mücadelesinin zorunluluğunu, ileri çıkan işçilere anlatmak, onları bu fikre kazanmak için özel planlar yapıldı, emekler harcandı ve çalışma fedakarca sürdürüldü.
Günde 10 saat, kimi zaman daha fazla çalışan partili işçiler, iş çıkışında, önceden tespit ettikleri çeşitli işyerlerinden ileri işçilerin evlerine, oturdukları kahvelere giderek tartışıyorlar, havzadaki aydınlatma çalışmasını, işçilerin işyeri dışındaki günlük yaşam alanlarında da sürdürüyorlar.
Şüphesiz, çalışma alanındaki sınıf partisinin bütün üyeleri aynı düzeyde bir çaba içinde değillerdi. Ancak sınıf partisinin sorumlu düzeydeki işçi örgütçülerinin ısrarlı ve inatçı çabaları sonuç vermeye başlayınca, giderek bütün parti üyeleri ve hatta onlarla birleşen belirli sayıda ileri işçiler, her geçen gün daha da artan bir çabayla, çalışmaya katıldılar. Giderek ilişkiler genişlemeye, havzadaki kimi işyerlerinde işçi komiteleri oluşmaya başladı, aynı şekilde, işçilerin ağırlıklı olarak oturduğu semtlerde işçi grupları oluşmaya, buralarda yapılan toplantılarda sorunlar tartışılmaya başlandı.
Irak’ı işgal hazırlıkları sırasında, işgale karşı olan yoğun tepkinin sunduğu olanaklar da değerlendirilerek, içinde CHP, AKP, SP, MHP, BBP gibi düzen partilerine oy veren ya da sempati duyan işçilerin de yer aldığı doğal işçi önderlerinden oluşan bir işçi komitesi kuruldu.
Bu komite; havzaya dönük yürüttüğü işgal karşıtı çalışmanın yanı sıra, havzanın bulunduğu ilçedeki bütün parti, sendika ve kitle örgütlerini ziyaret ederek, ABD ve İngiltere’nin Irak’ı işgal etme ve AKP’nin Türkiye’yi suç ortağı yapma girişimlerine karşı barış ve kardeşlik için mücadele etmelerini, havzada yapacakları basın açıklamasına destek vermelerini istedi, imza kampanyası sürdürdü.
Ziyaretleri sırasında, DEHAP dışındaki partiler, işçilere; ‘Savaşa karşı olduklarını, ama yasadışı işler yapmamalarını, basın açıklamasına polisin müdahale edeceğini’ söyleyip, işçilerin basın açıklamasına katılma çağrısını geri çevirdiler. Yapılan basın açıklamasına, sınıf partisinin dışında hiçbir parti ve sendikalar da dahil hiçbir kurum katılmadı. Bu durum, komite içinde düzen partilerine sempati duyan işçilerde ciddi bir tepkiye neden oldu ve gidip kendi partilerinin yerel yöneticileriyle ciddi tartışmalar yapanlar oldu. Bu süreç, aynı zamanda, sınıf partisiyle işçiler arasında daha güçlü bağların kurulması, işçilerin iş çıkışlarında gruplar halinde sınıf partisine gelmelerini de beraberinde getirdi.
Aynı işçiler, sınıf partisinin ülke genelinde, Kürt halkı üzerindeki baskıların son bulması için başlattığı imza kampanyasına da destek verdiler ve bazı işçiler çalıştıkları işyerlerinde imza topladılar.
Bir yandan bunlar olurken, bir yandan da, oluşan işçi komitesi, kendi acil ve temel talepleri için başlattıkları imza kampanyasıyla kısa sürede binlerce imza toplayıp, onlarca toplantı yaptı. İş cinayetlerinde ölümlerin gayet normal görüldüğü havzada, işlenen her cinayette işçilere binlerce bildiri dağıtılıp sesli ajitasyonlar yapıldı; basın açıklamaları yapılarak işçiler uyarıldı ve iş cinayetlerinin “kaçınılmaz” görülmesi duygusu, belli sayıda işçi arasında da olsa, kırılmaya başladı.

DÜZENLİ-DÜZENSİZ ALINAN 9 GAZETEDEN 50 GAZETEYE
Çalışmanın yeniden planlandığı ve sınıf partisinin güçlerini yeniden mevzilendirdiği ilk dönemde, havzada, parti üyeleri de dahil (kimileri düzenli almıyordu ya da iş çıkışında alıyorlardı) dokuz gazete satılıyordu. Çalışmanın yeniden planlanması, aynı zamanda, günlük işçi basınının yeniden planlanmasını merkez alıyordu. Ancak bu konuda somut adım atmada oldukça zorluk çekildi. Sınıf partisinin birkaç üyesinin, yemek ve çay molalarında işçi gazetesini diğer sınıf kardeşlerinin yanında okuması ve arada bir tane de olsa arkadaşlarına gazete satmaları ve yürütülen çalışmada giderek kendilerine güven duymaları, bütün parti üyelerinin gazetelerini işyerine götürmeye başlamalarını sağladı.
Bir yandan da çalışma yürütülen işçi havzasına ilişkin haber-röportajlar yapılıyordu. Bunların yayınlandığı günlerde, sınıf partisinin üyeleri, zorlanarak da olsa, işyerlerindeki arkadaşlarının gazete alıp okumalarını teşvik etmeye başladılar; ve az sayıda da olsa satıldığını görüp, daha fazla sayıda işçi arkadaşlarına gazete satmaya yöneldiler. Bir süre sonra, sınıf partisinin çalışma alanındaki her üyesi, kendi gazetesi dışında satabileceği gazete sayısını belirledi ve bunda ısrar ederek daha fazla işçinin gazete okumasını, işçilerin gazete etrafında kümelenmesini sağladılar. Bazı partili işçiler bir ya da iki gazete okutabilirken, bazıları da sekiz, dokuz gazeteye ulaştılar. Bu sayı, bir süre sonra, toplam olarak otuzlara, kırklara çıktı.
Bugün gelinen noktada, 50 işçi gazeteye günlük olarak abone olmuş durumda. Gazeteyi daha iyi kullanmak, bütün işçileri gazeteden haberdar etmek ve en azından gazetenin öne çıkardığı haberlerin başlık ve spotlarını duyurmak için, havzanın ana girişinde, haftada bir günle başlayan sesli gazete satışları, bugün haftanın dört günü yapılıyor. Yaklaşık bir yıl yapılan sesli satışlarda, sınıf partisinin üyelerinden sadece bir kişi sözlü ajitasyon yaparken, 2004 1 Mayıs’ından bu yana, gazete satışına çıkan herkes aynı zamanda sözlü ajitasyon da yapar duruma geldi.
Gazete merkezli bir çalışmanın sürdürülmesi, aynı zamanda, işçilerle gazete arasında canlı bir bağın mektuplar aracılığıyla kurulması çabasını da içeriyordu. İşçi basınına mektup yazma konusunda, partili işçiler de dahil olmak üzere, hiçbir işçi, hayatında bir gazeteye mektup yazmadığı için, etrafında olup bitenleri ya da düşüncelerini yazma konusunda oldukça zorlandılar. Bunun bilincinde olan yönetici parti komitesinin üyeleri, başta partili işçiler olmak üzere kimi işçilerin anlattıklarını gazeteye haber yaptılar, birlikte mektup yazdılar. Bu iş, aynı zamanda, işçilerin kendilerinin de yazmaları gerektiği, bunu yapabilecekleri ısrarı ile birlikte yapıldı ve bir süre sonra işçiler gazetelerinden kendi yazdıkları mektupları okumaya başladılar.
İşçiler gazetede mektuplarının yayınlandığını gördükçe, işçi arkadaşlarına, ailelerine, komşularına hatta gittikleri kahvelerdeki arkadaşlarına gazeteyi göstererek, “bak mektubum çıkmış” demeye ve gazeteyi okutmaya ve kendileri de gazete satmaya yöneldiler. Bunu gören diğer işçiler de yazmaya başladı. Şu ana kadar yüzlerce işçi gazeteye mektup yazdı. Dün mektup yazmakta tereddüt eden işçiler, gazetenin doğal muhabiri oldu, gazetenin arşivini zenginleştirmek için işyerlerinde fotoğraflar çekip göndermeyi iş edindi.
Gelinen yerde, 47 işletmenin olduğu havzada 20’nin üzerindeki işletmeye gazete giriyor, yemek paydosunda, çay molalarında gazete işçilerle okunuyor. 20 bin işçinin çalıştığı havzada hemen bütün işçiler gazeteyi biliyor. Günlük olarak şu ya da bu biçimde gazeteye şöyle bir bakan ya da okunan yazıları dinleyen işçi sayısının 500’ü aşkın olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Bir yıl önce yapılan günlük işçi basını ile dayanışma kampanyasında 350 işçi kampanyaya katılırken, bu yıl gazetenin 10. yıl faaliyetlerinin örgütlenmesinde 30 işçi görev aldı. Sınıf partisinin başlattığı bağış kampanyası için, bir maaş, üç maaş bağış yapma kararı alan örnek işçi tutumları takınılırken, bağış kampanyası için en az 2 bin işçiden bağış toplama hedefiyle çalışma yürütülüyor.

PARTİ ORGANININ EĞİTİMİ VE YOLDAŞLIK
Bir işi başarmak, öncelikle o işin yapılmasının gerekli olduğuna inanmaktan geçer. Emperyalist kapitalist sisteme karşı işçi sınıfını örgütleme ve mücadeleye katmanın zorlukları ve karşılaşılan problemleri yenmek, yeni taktikler geliştirmek ve inatla devam etmek için işçi sınıfının ideolojisini, politikasını, tarihini, birikim ve deneyimini asgari olarak öğrenmek gerekir.
Bu gerçekten hareketle, günlük gazetenin düzenli okunmasının yanı sıra, parti örgütünün eğitimi için aylık teori dergisindeki kimi makalelerin özel olarak okunup tartışılması, çalışmanın bir parçası olarak sürekli gündemde olmuştur. İşçi sınıfının mücadele ve örgütlenmesine ilişkin dünyada ve ülkemizde yaşanan deneyleri aktaran romanların, işçi sınıfının bilimsel ideolojisinin kurucularının ve onların takipçilerinin çeşitli yapıtlarının okunması da eğitimin vazgeçilmez bir parçası olarak ele alınmıştır.
Çalışma koşullarının ağırlığı ve iş saatlerinin dışında geç saatlere kadar faaliyet yürütmelerine rağmen, aynı düzeyde olmasa da, sınıf partisinin bütün üyelerinde bir okuma alışkanlığının edinilmesi sağlanmıştır. Parti organının iç yaşamının canlılığı ve yenilenmesinde, yine havzadaki çalışmanın günlük olarak planlanıp sürdürülmesinde çok önemli bir rolü olan sorumlu parti örgütçüsünün üç yıl içinde okuduğu kitap sayısının 24 olması sanırız eğitime verilen önem ve bunun gereğinin yerine getirilmesi açısından dikkate değerdir. Dahası yönetici parti komitesi ve parti organının üyelerinin, kendi eğitimleriyle birlikte, çalışmalara katılan işçilerin eğitimiyle de özel olarak ilgilenmesi, bu işin bir parçası olarak sürdürülmektedir. Havzadaki parti birimine yönelik, sınıf mücadelesi tarihi üzerine özel bir eğitim programı hazırlanıp, beş aylık süre içinde eğitim çalışmaları yapılması, gerek parti organının, gerek yerel örgütün bütününün gerekse mücadelenin örgütlenmesinde öne çıkıp görev alan işçilerin eğitimi açısından pekiştirici olmuştur. Eğitime katılan genç işçiler (yüzde doksan beşi genç) bugün çalışmaya daha ileri düzeyde katılır durumdadır.
Başta sınıf partisinin yerel yönetici komitesi olmak üzere, havzadaki parti organı üyelerinin başarısızlıklarını da, başarılarını da yoldaşça paylaşıp, birlikte sevinip, birlikte kaygı duyup,
birlikte çalışmaları, eğitimin önemli bir parçası olmuştur. Tıkandıkları yerlerde tereddütsüz yardım isteme, eleştiri ve özeleştiriyi ilerlemenin vazgeçilmez bir silahı olarak kullanma tutumunu önemli ölçüde özümsedikleri içindir ki, birbirilerini tamamlayıp, güçlendiriyorlar.

BİR PARTİLİNİN KARARLI TUTUMU BÜTÜN ORGAN ÜYELERİNİ ETKİLEDİ
Burada, başka bir bölgede çeşitli tekstil atölyelerinde ya da geçici işlerde çalışan genç bir partilinin, çalışmanın yeniden planlanıp örgütlenmesinden bugüne, mücadelede takındığı örnek tutumun belirleyici öneminin altını kalın çizgilerle çizmekte yarar var.
Havzaya yabancıyken ve çalıştığı işyeri ve yerleştiği mahalledeki partili yoldaşları dışında tanıdığı bir tek kişi yokken, işe girdikten kısa bir süre sonra işçilerle kurduğu dostluklardan başlayarak, takındığı öğrenen ve öğretici olan tutum, övgüye değerdir. İşçi havzasındaki çalışmaya katıldığı günden bugüne kadar geçen yaklaşık üç yıllık dönem boyunca, yaşantısından, “bir günün nasıl geçiyor” sorusuna verilecek yanıtın özeti şudur:
“Her sabah en geç saat 07.15’te havzanın girişindeki çay ocakları onun ilk mekanıdır. Çayını içip gazetesini okur. Yaklaşık yarım saat sonra işçi akını başlayınca gelenlerle selamlaşır, sohbet eder, gazetelerini dağıtır ve sekiz çeyrekte çay ocaklarından ayrılıp ikinci mekanına, işine gider (bu ikinci mekan, zaman zaman “zorunlu” olarak değişir. Akşam iş çıkışında, aynı şekilde, çay ocaklarına gelir, oradaki işçilerle sohbetlerini sürdürür, ardından, işçilerin oturduğu semtlere gider ve gece saat 22.30 – 23.00’e kadar çalışma devam eder ve sonra evine gider. Bazen daha da geç, bazen ise hiç gitmez. Her akşam mutlaka yarım saat de olsa kitap okur. İlk işe girdiği günden sonra geçen 4-5 aylık sürenin ardından dağıtılan bütün bildirileri (ayda en az iki kere) sözlü ajitasyon yaparak dağıtmaktadır. Aynı zamanda gazete satışlarında sözlü ajitasyon geleneğini ilk başlatan kişidir. Kimi zaman tek başına gazete satıp bildiri dağıttığı olmuştur.”
Bu parti örgütçüsünün tutumu, kararlılığı, sabrı, heyecanı bütün parti üyelerini, mücadeleye yönelen işçileri etkilemiş, bir süredir ve bugün, dün sadece kendisinin yaptıklarını yoldaşları ile birlikte yapmaktadır.

SONUÇ OLARAK
Özetlemeye çalıştığımız çalışmanın önemli ayraçlarını ve sonuçlarını kısaca sıralayacak olursak.
1 – Partinin yönetici organları, ortaya koyduğu hedefi ve yapılacak işleri örgütle tartışıp kendi fikrine kazandığında, yetmedi; bu hedefe varmak için yürütülen çalışmada yaşanan sıkıntıları aşmada yardımcı olup, nasıl yapılacağını gösterdiğinde,
2 – Çalışmanın günlük ve istikrarlı yürütülmesinde sebat edilip, kararlı, sürekli, canlı bir propaganda-ajitasyon faaliyeti, acil, somut talepler ve dünyada ve ülkede yaşanan gelişmeler üzerinden sürdürüldüğünde,
3 – Bütün bunların merkezinde günlük işçi basını yeraldığı ve onun her vesileyle işçiler tarafından alınıp okunması, yazılıp canlı tartışmaların kürsüsü yapılması, bütün zorluklara, geri alışkanlık ve eğilimlere rağmen pes etmeden çalışmaya devam edildiğinde,
4 – Doğal işçi önderleri, yürütülen çalışmalardan etkilenen ileri işçilerle öğrenen ve öğretici olan bir politik bağ kurulup, işyerinde, mahallede, kahvede işçilerin hayatının ayrılmaz bir parçası olup, çalışma çok yönlü devam ettirildiğinde,
5 – Şu ya da bu nedenden dolayı çalışma zayıfladığı, gazete satışları düştüğü, mektuplar azaldığı, bir araya gelen ileri işçi grupları dağıldığı, yapılan işler partililerle sınırlı kaldığı koşullarda, durum gözden geçirilip, sonuçlar çıkarılıp, yeniden ve yeniden ilerlemek için hamle yapıldığında,
6 – Tek bir parti örgütçüsünün, militanın tutumunun bile ne kadar önemli ve değiştirici olduğunun kavranıp, buna uygun vazife çıkarıp, gereği pratik olarak yapıldığında, ilerlemek ve sınıf mücadelesinin ilerlemesine hizmet etmek, asla uzak, yapılamaz, olamaz değildir.
Bugüne kadar yaşanan olumluluk ve olumsuzluklardan dersler çıkaran sınıf partisi, havzadaki ileri işçilerin kendilerinin belirledikleri işçi komitesinin çalışmalarına bütün gücüyle katılıyor ve bu alandaki işçi örgütlenmesinin daha ileri bir hamle yapması için çaba sarfediyor. İşyerlerinde ve işçilerin yoğun olarak oturduğu mahallelerde komiteler oluşturma girişimleri sürerken, işçilerin kendilerinin üreteceği yeni mücadele araçlarıyla mücadele ve örgütlenmenin güçlenmesi için uğraş veriyor.
Yerel gazeteler havzadaki işçilerin çalışma koşullarına, yaşadıklarına ve çözüm arayışlarına ilişkin yazılar yazmaya başladılar. Havzadaki patronların çıkardığı dergilerde bile işçilerin taleplerine ilişkin yazılar yer alıyor ve şunlar söyleniyor: İşyerleri ambulans almalı, işçilerin iş kazalarına karşı koruyucu malzemeler kullanmaları sağlanmalı…
Herkese, hepimize kolay gelsin.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑