EMEĞİN PARTİSİ GENEL BAŞKANI
Partimizin 3. Genel Kongre süreci, Aralık ayının ortasından itibaren başlayacak.
3. Genel Kongremiz, 3 Kasım 2002 seçiminin hemen arkasından başlayan bir kongre süreci olarak elbette pek çok konunun da sıcağı sıcağına tartışıldığı, partimizin zaaflarının, avantajlarının ve görevlerinin daha derinlemesine tartışılıp aşılabilmesinin yolunun açıldığı bir genel kongre olarak örgütlenecektir. Bu yanıyla kongremiz tarihsel bir fırsat olarak değerlendirilmelidir, değerlendirilecektir. 3 Kasım seçimi, halk güçlerinin nasıl ve hangi özellikler taşıyan bir siyasi mihrak etrafında örgütlenebileceğini, daha da önemlisi Türküyle Kürdüyle bütün bir halkı hangi özelliklere sahip; yeteneklerini ve olaylara müdahale kapasitesini hangi düzeye çıkarmış bir partinin örgütleyip iktidara taşıyabileceğini ortaya koydu. Bunun da ötesinde halkın açlık, yoksulluk ve sefaletten kurutuluşu için girdiği arayışa doğru yanıt verildiğinde, halk yığınlarının bir güç oluşturmak üzere birleşmek isteğinin geçmiş yıllarla karşılaştırılamayacak kadar yüksek olduğu görüldü.
Partimiz gerek blok çalışmaları sırasında, gerekse seçim çalışmaları içinde halkın bu arayışına yanıt veren bir mihrak oluşturulmasını bütün kaygılarının önüne almıştır. Emek Barış ve Demokrasi Bloğu ve blokla seçime katılma, işte bu ana yaklaşımın ifadesi olmuştur. EMEP’in 3. Genel Kongresi de aynı temel dikkat noktası, halk güçlerinin birleşerek iktidara yürümelerini kolaylaştırmak ve ona bir seçenek yaratmak üzere parti örgütlerimizin, örgütsel yapı ve pozisyonlarını bu görevi yerine getirecek biçimde değiştirmeleri esası üstünden gerçekleşecektir.
Partimizin bütün örgütleri ve üyeleri, zorlu bir seçim çalışmasından henüz çıkmışlardır ve bu çalışma bir yandan kadrolarımızın bilgi ve becerilerini artırmış, onların yeteneklerini ve çalışma şevklerini pratikte sınamış ve parti örgütlerimizin yığınlarla ilişkilerinin boyutunu önceki yıllarda görülmedik ölçüde genişletmiştir.
İşçi sınıfı ve emekçi yığınlar içindeki çalışmanın sorunlarının çözümlenmesi, gençlik ve kadın örgütlenmesinin önündeki engelleri aşması için devasa imkânlar ortaya çıkmıştır.
Seçim sürecinde Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu ‘nun ortaya çıkması ve bunun Kürt ve Türk milliyetinden emekçilerin ileri kesimleri tarafından sevinçle karşılanması, bloğun seçimden sonra da sürmesi için gösterilen olumlu tepkiler; halkların kardeşliği temelinde bir ilerleme ve yığınların örgütlenmesinde, bloğun dayanak olacağına işaret eden önemli bir gösterge olmuştur. Seçim sonucunda, birbirinin çok benzeri olan iki partinin parlamentoda yer almasıyla oluşan Meclis, seçmenlerin sadece yüzde 41’ini temsil etmektedir. Geri kalan yüzde 60’a yakın seçmen iradesi meclis dışında kalmıştır. Burada; Meclis’in aslında halk tarafından, ülkenin ve halkın bugün içinde bulunduğu sorunların müsebbibi olarak görüp tasfiye ettiği partilerin benzerleri tarafından oluşturulduğu göz önüne alındığında, mevcut Meclis’in halkın istemlerini karşılamada, onun özlemlerini temsil etmede yüzde 41’den bile az bir gerçek desteği olduğunu söylemek “asıl gerçeği” ifade etmek olacaktır.
Bloğun birleştirdiği güçlerin dinamizmi, bloğa destek veren yığınların ilerici, demokratik bir rol oynamak
için gösterdikleri gayretle birleştiğinde seçim sonrası gelişmeler de partimiz EMEP ve içinde yer aldığı bloğun önündeki tarihsel görevin tablosunu ortaya koymuştur.
Bu çalışmalar içinde Türk ve Kürt emekçilerin kardeşleşmek için gösterdikleri gayret, bu doğrultudaki duyguların açığa vurulması, elbette ki; hem bloğa katılan güçleri cesaretlendirmiş, hem de partimizin buradaki rolünün önemine dikkat çekmiştir.
Öte yandan seçim sürecinden sonra partimizin kongre süreci de; Amerika’nın Ortadoğu’ya müdahalede, elindeki her aracı pervasız bir biçimde ortaya sürdüğü, tüm gerici, emperyalist güçleri hareketlendirdiği ve bölgede geniş bir savaş için kampanya yürüttüğü döneme denk gelmiştir. Irak’a bir Amerikan saldırısı, sadece Irak’ı değil Türkiye’yi de ateş çemberinin içine çekecek sayısız etmeni de harekete geçirmiştir. Türkiye’nin egemenleri ve hükümeti, hu savaştan kârlı çıkmak, elde edeceği bir kaç milyar dolarla krizi atlatmak hesabı içindedir. Egemenlerin ve onların hükümetlerinin bu savaş yanlısı, emperyalizmin bölge çıkarana hizmet adan tutumu, elbette Türklye halkının, bütün Ortadoğu halklarının ve İslam dünyasının duyguları ve düşünceleriyle çelişmektedir. Ama onlar için halkın ne dediği, ne hissettiği değil; IMF’nin, ABD’nin, piyasaların ne diyeceği önemlidir ve onların bir gülücüğü uğruna her değeri satmaya, feda etmeye hazırdırlar.
Kıbrıs-Türkiye-AB ilişkileri; patronların, arkasına IMF ve öteki uluslararası sermaye güçlerini de alarak işçi sınıfı ve tüm emekçi halka yönelttiği saldırı; 1475 Sayılı İş Yasası’nın değiştirilerek emeğin bütün tarihsel kazanımlarının ortadan kaldırılması girişimleri de, partimizin kongre süreciyle birleşen bir seyir izleyecektir.
İşte bütün bu sıcak gelişmeler, partimizin 3. Genel Kongresi’nin alacağı kararlar ve önüne koyacağı görevler konusunda daha titiz olmayı gerektirmektedir.
Partimizin birinci Kuruluş Kongresi, partinin bir işçi-kitle partisi olma fikrinin tartışılıp onun örgütlenmesi kararının verildiği bir kongre olmuştur. 2. Genel Kongremiz ise; partinin kadroları, üyeleri, üye parti ilişkisinin tariflendiği bir kongre idi. Bugün ise, EMEP 3. Kongresi süreci başlıyor. Ve bugün ülkenin içinde bulunduğu koşullar, halk güçlerinin birleştirilip iktidara yürümesinin sorunlarının çözüldüğü; parti örgütünü ve kadrolarını bu sorunun çözülmesi adına yeniden örgütlenip seferber edilmesi için gereken kararların alındığı bir kongre olacaktır. Bunun anlamı ise; sınıf içinde parti çalışmasının güçlendirilip yayılması, üretim ve hizmet birimlerindeki parti örgütlerinin etkinliğinin ve sayısının artırılmasının yanı sıra, köylerde, ilçelerde mahallelerde, semtlerde, emekçi halk yığınlarının toplu olarak bulunduğu bütün alanlarda her gün çalışan, partinin fikirlerini halka ileten, sistemli bir aydınlatma faaliyeti yürüten ve yerleşim durumuna göre örgütlenmiş parti gruplarının oluşturulması, halkın her kesimi içinde etkin bir çalışma ile; kadınların, gençliğin yığınsal örgütlerinin yaratılması görevini bütün diğer görevlerin önüne koymak demektir.
Bu görevin layıkıyla yerine getirilmesi için;
1) EMEP örgütleri, tabandan başlayarak kongre faaliyetine katılacak, yine tabandan başlayarak bütün parti örgütleri fikir ve fiziki bakımdan yenilenecekler; partinin hedefleriyle uyumlu bir çalışmanın unsuru olacak biçimde, çalışma düzeylerini yükselteceklerdir.
2) Partinin her üyesi, yığınlar içinde faaliyet gösteren bir parti grubunda yer alacak ve partiye bu görevi üstünden bağlanacaktır. Dolayısıyla günlük parti çalışmasına katılan üyelerin sayısı azami düzeye çıkarılacak; parti için, halkın mücadelesi için kımıldayacak mecali olan bir tek kişi bile gündelik faaliyetin dışında kalmayacaktır. Örgütlerimiz bu bakımdan da kendilerini gözden geçireceklerdir.
3-) Partinin taktiğini ve günlük olarak ne yapılmak istediğini anlama; bundan görev çıkarma, bu görev doğrultusunda örgütlerin seferber edilmesi ve denetleme, bütün yönetici parti organları için asli iş olarak görülen bir alışkanlık haline getirilecektir.
4) 3. Kongremiz, yıllardır savunduğumuz ama aşmakta sorunlar yaşadığımız bir temel yönelişi, başarmak üzere ele alacaktır. Bu, gazetenin aydınlatma ve örgütlenme faaliyetimizin temel aracı olarak kullanılması sorunudur. Gazete, partinin merkezi ajitasyon ve propaganda aracı olduğu kadar, örgütsel bakımdan yenilenmenin de temel aracı olarak değerlendirilecek; örgütümüzün omurgasını oluşturan en ileri partililer, gazetenin de, doğal değil gerçek muhabir ağı olarak çalışırken, bütün taban örgütleri gazetenin yaygın dağıtımı sorumluluğunu üstlenecek ve günlük çalışmasının temel faaliyeti olarak değerlendireceklerdir.
Elbette, “3. Genel Kongremiz” derken, 2003 Mart ayının başında yapacağımız bir kaç günlük toplantıyı ve parti merkez organlarımızın seçimini kast etmiyorum. Tersine, “3. Genel Kongremiz” derken, hemen bugünden başlayan; tabandaki parti üyelerinin çalışmalarının değerlendirilmesini, bağımsız ve demokratik bir Türkiye için, çalışmamızın aşması gereken sorunların tartışılıp bunları aşmak için gereken önlemlerin tabandan başlayarak alınmasını; ülke sathında gerçekleşen bu örgütsel, fikri yenilenmenin bir genel kurul ile ilan edilmesini anlamamız gerekir. Bu yüzden de Kongremiz, bütün örgütlerimiz tarafından İki-buçuk aydan fazla süren bir örgütsel ve fikri bakımdan yenilenme faaliyeti, çalışmamızın eleştirilerek düzeltildiği bir faaliyet olarak planlanmalıdır.
En yeni üyemizden en kıdemlisine, en taban örgütlerimizden Genel Yönetim Kurulu’na kadar bütün üyelerimizi ve örgütlerimizi; yaşananlardan dersler çıkararak kendisini ve çalışmasını yenilemeye ve partimize yakışan bir şevk ve kararlılıkla, halkın iktidar mücadelesini örgütlemek üzere seferber olmaya çağırıyorum.