Sınıf mücadeleleri tarihi, sınıfların, politik mücadelede, kendi politik öncüleri aracılığı ile yer aldıklarına tanıklık eder. Sınıfların, (…) siyasal partiler tarafından yönetildiğini; siyasal partilerin de, genel kural olarak en çok otorite sağlamış olan, en deneyimli ve sorumlu görevlere seçim yoluyla gelen ve lider diye adlandırılan kişilerden meydana gelmiş, oldukça kararlı gruplar tarafından yönetildiğini herkes bilir. (Lenin) Bu tarihi gerçek, işçi sınıfı için, sınıfın durumu, özellikleri, amacı ve öteki zorunlulukları nedeniyle daha da geçerlidir. Sermayeyle mücadelelerinde işçilerin, aralarında kurdukları birliklerden; bu birliklerin en ilerisi ve üst biçimi olan bağımsız, devrimci partilerinden başka hiçbir silahları yoktur. Politik bir örgütü; yani, onu amacına ulaştıracak mücadeleyi örgütleyip yönetecek ve öteki emekçi tabakaları çevresinde toplayacak yeteneğe sahip bağımsız ve devrimci bir partisi olmadan, işçi sınıfı bir hiçtir.
Parti ve örgütü şu iki kısımdan oluşur: a. Genellikle profesyonel devrimciler olan, yani parti işinden başka herhangi bir işle uğraşmayan, yeterli bir düzeyde teorik bilgisi, politik deneyimi, örgütleyici alışkanlığı olan, (…) (rejimin) polisine karşı savaşmakta (…) ustalık kazanmış, sayıca dar, sistemli çalışan bir önder kadroyu içine alan kısım; b. Geniş ölçüde yerel parti örgütleri ağından ve yüz binlerce emekçinin sevgi, destek ve yardımını gören çok sayıda parti üyeleri yığınından oluşan kısım. (Stalin, Bolşevik Parti Tarihi, s. 46)
İster, açık bir İşçi kitle partisi isterse dar bir komünist partisi olsun; ister henüz kurulan küçük isterse eski, nispeten büyük bir parti olsun, işçi sınıfı partisi, her koşulda bu iki kısımdan oluşmalıdır. Muhalefette veya iktidarda, fark etmez; eğer, devrim ve sosyalizm mücadelesinin örgütleyicisi olarak İşçi sınıfının örgütü olacak ve işçiler içinde sosyalist bir çalışma yürütecekse, parti ve örgütü bu iki kısımdan oluşmak zorundadır.
Gerek örgüt içinde, gerekse kitleler arasında yapılan çalışmanın amacı özünde, işçilerin fabrika ve işyerlerinde, parti çizgisi temelinde, parti organları ve örgütlerinde birleşmeleri, birleşmelerini bölgesel-ulusal düzeyde bir birliğe dönüştürmeleri ve bu birliklerini devrimci temel hedefler üzerinde sürekli olarak yenilemeleridir. Yani, parti çalışması, yukarıda partinin ‘ikinci kesimi olarak belirtilen kesiminin (kuşkusuz yerel hareketin örgütlenmesi ve ulusal ölçekte birleştirilmesi aracı olarak) örgütlenmesi ve birleştirilmesi çalışmasıdır, diyebiliriz.
O halde, birinci kısım diye belirtilen kısımın partideki işi nedir? Profesyonel devrimcilerin partideki görevi, örgütün ikinci kesimini, yani fabrika ve işyerlerine dayanan yerel örgütler ağını ve gerekli araçları örgütlemektir. Bu görev, parti ve örgütünü, ideolojik, politik ve örgütsel temellerini hazırlayarak örgütleme ve yönetme görevini kapsar.
Partinin yapısı ve bileşimindeki birinci kesim her zaman öncelikle saldırıya uğrayan parti kesimidir. Bu kesim, bütün kanatlarıyla burjuva sosyalizminin saldırısının merkezleştiği kesim olurken; aynı zamanda polis örgütünün de saldırdığı; yok etmek üzere çok yönlü yöntemler geliştirerek üzerinde denediği kesim olur. Nitekim demokratik merkeziyetçilik temelinde örgütlenmiş profesyonel bir parti çekirdeği/aygıtı olmadan, işçi hareketinin kendiliğindenliği aşması olanaksızdır. Çünkü parti, gerekli profesyonel örgütlenmeye sahip olmadığında; kitleler arasında yapılan çalışma, çok yönlü devrimci bir çalışma düzeyini bulamayacağı gibi; sosyalist bir çalışma olmanın gerektirdiği kapsam ve derinliği de kazanamayacaktır.
Hareketi oluşturma, partiyi örgütleme ve yönetme görevini yerine getirebilmek için şunları akıldan çıkarmamak gerekir: işçilerin partisi açık, dolaysız yığın mücadelesini örgütleyip yönetmenin bir aracıdır. Ve açık, dolaysız yığın mücadelesi ve bu mücadeleyi örgütleyip yönetecek nitelik ve yeteneğe sahip bir örgüt, ancak hareketin, örgütün ve çalışmanın tam merkezleşmesi, yönetim ve denetimde devamlılık ve çalışmanın her bir yönünde uzmanlaşma temelindeki işbölümü aracılığı ile kurulup yönetilebilir.
Oysa bu görev, hiç bir yerde ve özellikle de ülkemizde, amatörce bir çalışmayla; gününün ve enerjisinin en önemli bölümünü kendi özel mesleğine ayırmak zorunda olan partililerle, -ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar- yerine getirilemez.
İşçilerin örgütlerinin karakterini, yapısı ve biçimini ideolojik ve siyasal açıdan olduğu gibi, örgütsel açıdan da sınıf mücadelesinin koşul ve zorunlulukları tayin eder. Lenin, ‘siyasal muhalefetin, protestonun ve öfkenin bütün belirtilerini tek bir genel saldırı içinde (doğaldır ki, gericilik zamanlarında düşman darbelerini ustaca savuşturma ve manevra görevlerini de – YN) birleştirecek bir örgüt(ten), profesyonel devrimcilerden meydana gelen ve bütün halkın siyasa] liderlerinin yönetiminde bulunan bir örgüt’ten (Ne Yapmalı, s. 124) özellikle söz eder. Bu örgüte, Lenin’in de vurguladığı gibi, ancak, bütün örgüte karşı sorumlu; sayısal bakımdan hareketi kucaklayacak yeterlilikte, her şeyi paylaşan, karşılıklı öğrenen, birbirini tamamlayan; aynı zamanda adanmış, kendi içinde kesin bir disiplin uygulayan yetişmiş ve uyumlu bir profesyoneller topluluğu sayesinde ulaşılabilir. Bu örgütü yönetmek ve koşullar gerektirdiğinde yeniden kurmak da, gene adanmış, sorumlu ve disiplin altında çalışan bir profesyonel devrimciler topluluğu sayesinde olanaklı olabilir.
İşçi sınıfının, iktidar mücadelesine girmesinin; daha doğrusu bu yeteneğinin açığa çıkıp gelişmesi ve bağımsız, gerçek bir parti haline gelerek, sınıflar arasındaki mücadelede devrimci bir parti olarak var olmasının bazı zorunlu koşulları vardır. Bunlar yerine getirilmediği takdirde, iktidar mücadelesine girmeleri bir yana, işçilerin herhangi bir parti kurmaları veya az çok istikrarlı olan bağımsız bir birlik yaratmaları dahi olanaksızdır.
İşçilerin bir parti olabilmeleri için ilk olarak, mücadele, teorik, siyasal ve pratik yönleri açısından, uyum, bağlantı (halinde) ve sistematik bir biçimde yürütülmelidir. Hareketin yenilmez gücü, mücadelenin bu tek merkezli saldırı olanağında (Engels’den aktaran, Lenin, Ne Yapmalı, s. 37) ve bütün yönlerden birleştirilmiş bulunmasında yatmaktadır.
İkinci olarak, işçi sınıfının amacına ulaşmasının; program, strateji ve taktiğin bilimi olarak Marksizm-Leninizm’in bir eylem kılavuzu olması gerekir. Bu ileri teori tarafından hazırlanmış olsa da, bir programla yetinilemez. Hareketin yöneltilmesi gereken yönü, güçlerin toplumsal cephedeki mevzilenme planını gösteren ve program direktifleri tarafından yönetilen bir strateji; geniş kitleleri (…) kazanmak ve onları toplumsal cephede mücadele mevzilerine çekmek için stratejinin başarılarını en güvenilir biçimde hazırlamada izlenmesi gereken somut yolları ve sloganları ve direktifleri (Stalin) belirleyen bir taktik plan da gerekli ve zorunludur. İşçilerin kendiliğinden mücadeleye giren büyük gücüne ve komünistlerin inisiyatif ve enerjisine devasa bir itki kazandırmak (Lenin) ve başarıyı önlenemez kılmak için; programın yanı sıra, Leninizm’den esinlenen bir strateji ve taktiğe de gerek vardır.
Üçüncü olarak, yukarıdaki işleri yerine getirebilmek için; bütün harekete yön verebilecek olan değişmez ve sürekli bir örgüt gerekir. (Lenin, Ne Yapmalı, S. 69) Örgütü kuracak, koşullar değiştikçe onu yenileyecek bir anlayış ve enerjinin, yeterli genişlikte işçi ve aydın devrimci şahsında somutlanması, ihtiyacı karşılayacak bir örgüt için ilk adım ve koşuldur. Bu örgüt, teorik mücadele için yetkin, geniş ve yürekli plan(lar) düşünme ve sınıf mücadelesinin en kritik dönemleri, karşıt sınıfın taktikleri ve uygulamaları açısından deneyimli bir örgüt olmalıdır. Böyle bir örgüt, doğaldır ki; bir yanda, genellikle profesyonel devrimci olan (…) bir önder kadroyu içine alan; öte yanda, yerel parti örgütleri ağından ve (sayısız) emekçiden sevgi ve destek gören çok sayıda parti üyeleri yığınından oluşan kesim olmak üzere iki kesimlidir. Ki böyle bir örgüt, amatörlere dayanılarak değil ancak, kendi profesyonel sanatında deneyim kazanmış profesyonel kişilerden oluşan bir aygıta dayanılarak kurulup yönetilebilir.
İşçilerin, bağımsız bir parti oluşturmaları ve tarih sahnesinde kendi adlarına yer almaları için asgari önkoşullar böyledir. Bu koşullar yerine gelmeden, işçi sınıfı bağımsız bir parti oluşturamaz. Ancak, bunu böyle tespit etmekle yetinilemez; hayati derecede önemli olan bir şey daha var: İşçilerin gerçek bir parti kurabilmeleri ve kurdukları partinin gerçek bir sınıf partisi olarak çalışabilmesi için, Marksizm-Leninizm’in kılavuzluğu; bağlantı ve uyum halinde yürütülen üç mücadele biçiminden diğer ikisini politik mücadeleye bağlayan program, strateji ve taktik tayin edici derecede önemlidir. Ne var ki, eğer teori, program, strateji, taktik vs. ile uyumlu ve bunları hayata geçirecek niteliğe sahip bir örgüt (yani kişiler) yoksa bunlar kâğıt üzerindeki boş sözler olarak kalmaya mahkûmdur. Daha da ötesi; örgütsüzlük veya burada belirtilen görevleri yerine getirme niteliği ve yeteneğinden yoksun bir örgüt, kaçınılmaz olarak teori, program, strateji ve taktiğin bozulması yönünde etkin bir rol oynar ve eğer örgütsel bir önlem alınmazsa sonunda da bozar.
Örgüt ve niteliğinin ne olacağı sorunu işte böylesine önemli bir sorundur. Yukarıda da belirtiliyor: Parti örgütünün yapısı, bileşimi ve biçimi işçilerin amaçlarına, stratejik ve taktik anlayışlarına uygun olmak zorundadır. Ve gene, yukarıda da vurgulandığı gibi; sınıfın partisi, profesyonel bir anlayışla ve devrimciliği meslek edinmiş kişilerden oluşan bir aygıta dayanılarak kurulmalı ve yönetilmelidir. Unutulmamalıdır ki, tarihi rolleri işçi sınıfını iktidarsız pozisyonda tutmak olan revizyonizmin; Menşevizmden Troçkizme, euro-komünizmden sivil toplumcu liberal sosyalizme, bütün ‘sosyalizm’ akımlarının tarihlerinin, on akıllı adama, ‘komite adamları’na (Lenin, profesyonel devrimcilere liberal düşmanları tarafından takılan bir sıfat olarak “Komite adamları”nı ironik bir şekilde kullanıyor.) karşı mücadeleden ibaret bir tarih olması bir rastlantı değildir. Partide, işlevine uygun bir birinci kesim olmadan; yerel örgütlere dal-budak salmış bir profesyoneller topluluğu ve profesyonel devrimci bir mekanizma oluşturmadan, işçi sınıfının programı boş bir laf yığını olarak kalmaya mahkûmdur.
Varsayalım ki, partinin yönetici kesimi, yani birinci kesimi, devrimciliği meslek edinmiş, yeterli teorik, politik formasyona ve örgütleyici deneyime sahip, adanmış kimselerden oluşmamaktadır. Zamanının çoğunu kendi mesleğine adayan, hayata özel işinin dar sınırından bakmaya alışmış, karşı sınıfın manevra ve saldırıları karşısında eğitimsiz, deneyimsiz kimselerle, hareketin tam merkezleşmesi, her yönden örgütlenmesi ve her günkü pratik yönetimi gibi işler nasıl başarılacaktır? Gününün büyük bölümünü mesleğine ayırmak zorunda olduğunda, yönetici kişiler nasıl beceri ve deneyim kazanacaklar, nasıl bir iş disiplini uygulayacaklardır? Bu türden politikacı ve örgütçüler, cesur ve yürekli planları nasıl düşünecekler ve uygulayacaklardır?
Bu sorular çoğaltılabilir. Fakat buna gerek yok. Neresinden, nasıl bakılırsa bakılsın; bütün mücadele (teorik, politik, ekonomik) biçimlerinin uyumlu bir şekilde birleştirilmesi, hareketin ve partinin, sermayenin saldırıları püskürtülerek her yönden örgütlenmesi ve yönetimi işleri, tam bir merkezleşmeyi, kesintisiz bilgiyi, günlük takibi vs. gerektirdiği gibi, uzmanlaşmayı, her alanda ustalaşmayı da gerektirir, itiraf etmek gerekir ki, böylesi bir uzmanlaşmanın bulunmayışı, şu anda bile, devrimci hareketin en ciddi eksiklerinden biri durumundadır.
Bir yandan, yukarıda söz konusu edilen zorunlu parti görevleri; öte yandan bunların gerekli kıldığı merkezleşme ve yönetim zorunlulukları; bunlar, işbölümü (ve kuşkusuz işbirliği) halinde çalışan profesyonel ve her biri çalışmanın değişik bir yönünde uzmanlaşmış, ustalaşmış kişilerden oluşan merkezi bir aygıtı zorunlu kılarlar.
Parti işinin, profesyonel bir iş olduğunu söyledik. Bu, yerel ve temel örgütler ağında örgütlenmiş olan ve gündelik çalışma yürüten işçi örgütlerinin ve çalışmalarının küçümsenmesi anlamına gelmez. Partinin profesyonel kesimi; uzmanlaşmış profesyonel devrimciler aygıtı, esasta, bu örgütlerin çalışmasının profesyonelce bir derinliğe kavuşturulması ve birleştirilmesi için gereklidir. Öte yandan, partinin profesyonel kesimi, parti yerel ve temel örgütlerinin çalışmasının gerçek bir parti çalışması düzeyine ulaşması bakımından gerekli olduğu gibi; onlardan bağımsız da değildir, onlara dayanır; bu örgütlerden beslenmesinin yanı sıra, onlar tarafından seçilir, onaylanır ve denetlenir.
Sınıf mücadelelerinin bir gerçeği var: Yığının ortalama ötesi olan işçiler, grevlerde ve polisle ve askeri birliklerle yapılan sokak çatışmalarında insanüstü bir enerji ve özveri gösterebilirler ve tüm hareketimizin sonucunu belirleyebilirler (ve belirleyecek olanlar yalnızca onlardır); ama siyasal polise karşı (bu, geniş anlamıyla sermaye ve devlet olarak düşünülmelidir – YN) mücadele özel nitelikler gerektirir, profesyonel devrimciler gerektirir. (Lenin, Ne Yapmalı, s. 137) Lenin’in yüzyılın başındaki bu sözleri, sermayenin aldatıcı olanakları ve mücadele koşullarının çok daha karmaşıklaştığı bugünkü dönemde, açıktır ki, gerçeği daha çarpıcı bir şekilde dile getirmekte ve daha büyük bir önem taşımaktadır.
Yığınların kendiliğinden kabarışı ne kadar büyük ve hareket ne kadar yaygın olursa, partinin teorik, siyasal ve örgütsel çalışması için daha yüksek bir bilinç göstermesi gereği de o ölçüde artar. (Lenin) Hareketteki her gelişme, bizden o ölçüde artan bir yetenek talep eder. Böyle bir talep artışı karşısında, günün 10–12 saatini çalışarak geçiren bir işçinin karşı karşıya kalacağı çaresizliği, çözümsüzlüğü; bunun harekete ve o işçiye vereceği zararı herhalde hiçbirimiz düşünmek istemeyiz. Elbette, böyle bir durumda esas olarak, mesleğine karşı sorumluluk hisseden parti sorumlusu bir memurun veya özel işine bağlı bir parti yöneticisinin içine düşeceği zavallı oportünizmi de.
İşçi sınıfının partisi, amatörce ve amatörlere dayanan bir çalışma ile ileriye doğru tek bir adım bile atamaz. Daha da ötesi parti, kendilerini, herhangi bir şekilde profesyonel ilan edenler ve kendiliğinden böyle sayılanların yürüttüğü profesyonel çalışmayla da bir yere varamaz.
Böyle bir profesyonellik ve çalışmaya mahkûm duruma düşmek veya boyun eğmek zorunda kalmak, ancak bir cinayet olabilir. Sınıf mücadelesinin talep ettiği şeyi anlamak için kâhin olmak gerekmez; tarihe ve politik yaşamda bugün olup bitene şöyle bir bakmak yeter. Uzman yazarlar ve muhabirler kadrosuna ve profesyonel gazetecilere ve parlamenterlere duyulan ihtiyaç (Lenin), bir süre olsun görmezden gelinebilir mi? Peki, değişik görevler üstlenecek profesyonel ajitatör, propagandacı ve örgütçülere (Lenin) duyulan ihtiyaç yadsınabilir mi?
Bunları görmezden gelmek veya yadsımak, hareketin ve çalışmanın bütün yönlerden gelişmesi ve merkezileşmesinin koşulu olan uzmanlaşma ve işbölümü temelinde çalışmayı da görmezden gelmek, yadsımak demektir. Eğer parti örgütü, harekete yön verecek olan sürekli bir örgüt olacak; işçiler bu örgütte birleşecek ve mücadele edeceklerse, bunların görülmemesi ve yadsınması bir gafletten başka bir şey olamaz.
Bunları görmemek veya yadsımak bir yana, parti, yığınların sadece somut istemler öne sürmesini değil; işçi yığınlarının, giderek artan sayıda profesyonel devrimciler öne sürmesini sağlama (Lenin) tutumunda olmalıdır. Çünkü kendilerini özel olarak ve tamamen sosyal demokrat (proleter ve komünist – YN) eyleme adayan ve sabırla, inatla profesyonel devrimci eğitimlerini yapan adamlar (Lenin, Ne Yapmalı, s. 137, 156) olmadan, bütün harekete yön verebilecek olan sürekli bir örgüt kurmak olanaksızdır.
Sermayeye karşı başarı ile mücadele bilgi ve deneyime dayanan yetenekler gerektirir. Yığınları, gerçek, kararlı ve son devrimci savaşıma çekecek olan özgün yolu ya da olayların seyrindeki özel dönüşleri arayabilmek ve doğru bir biçimde saptayabilmek, sermaye karşısında bir parti olarak varolabilmek ve mücadele edebilmek için en öndeki iş, işte budur ve bu, amatör devrimcilikle başarılacak bir iş değildir; parti işinden başka şeyle uğraşmayan bir profesyonel çekirdek, sadece bu nedenle bile, zorunludur.
Bu zorunluluk hiçbir şekilde yadsınamaz. Ama profesyonel devrimciler aygıtı, sorumluluk ve disiplin temelinde merkezileşmiş bir örgüt anlayış ve pratiği, yüz yıldan bu yana hep saldırı altındadır. Suçlayıcıların gerekçeleri ise hep aynı; yönetimin diktatörlük heveslisi kişilere verilmesi ve demokrasinin ortadan kaldırılması gibi teraneler… Ya işçilerin bu teraneler karşısındaki tutumları? İşçiler, kitlelerden kopan her işçi örgütünün, bürokratikleşme eğilimi göstereceği gibi, bağrında bürokrat ve kötü niyetli kişileri de besleyeceğini elbette bilirler. Fakat işçiler, bu teraneleri her yeni durumda bir kenara itmeyi olduğu gibi; kendilerine gerekli örgütün, bir burjuvanın kendini tatmin kulübü değil, bir mücadele ve savaş örgütü olduğunu da bilirler. Onlar, profesyonel devrimci aygıt ve disiplin temelinde merkezleşmiş örgütün en temel özelliğinin; kitlelerle kopmazcasına bağlanmak ve bu bağı en az kendi merkezileşmesi oranında güçlendirmek, derinleştirmek olduğunu, akıllarından asla çıkarmamaları gerektiğini de bilirler.
İşçilerin, örgütlerinde demokrasisizlik diye bir dertleri olamaz. Zira devrimci parti, öyle başıboş, denetimsiz çalışan bir parti değildir. İşçi örgütünün kitleler karşısındaki durumu ve amacı; kitlelerin çıkar ve kurtuluşuna adanmış devrimci çalışma, parti ve çevrelerinde yoldaşlık görevlerine aykırı davranışları amansız bir şekilde cezalandıran öyle bir kamuoyu yaratır ki, bireyci oyuncak demokratçılığın sağlayacağı hiçbir denetimci olanak, bu kamuoyunun denetlediği yoldaşlık anlayışının (oyuncak demokratçılık değil, gerçek demokratlık, bu yoldaşlık anlayışının temel unsurlarından biridir) sağlayacağı demokratik denetimle asla boy ölçüşemez. (Lenin, Ne Yapmalı, s. 172–173) Kaldı ki, açık hareket geliştikçe artan açıklık, gittikçe gelişen seçim ilkesi ve öteki demokratik mekanizmalar, partide işçi kitlesinin ve öncü işçilerin iradesinin hâkim olması, örgütün kitlelere sistematik olarak yakınlaştırılması ve her nasılsa çıkan, çıkacak olan kötü niyetli ve düşmüş kişilerin ayıklanması bakımından temel birer silah olarak eldedirler.
Profesyonel kadrolara dayanma, çoğunluğu profesyonel kadrolardan meydana gelmiş merkezi bir aygıt oluşturma, sorumluluk ve disiplin vs. Bunlar, örgütteki demokrasinin önünde bir engel değildir; tam aksine, işçilerin sınıf mücadelesinin, amaçlarına ulaşmaları ve iradelerini gerçekleştirmeleri ile birlikte; demokrasinin örgütte gelişmesi ve aynı zamanda, sermaye ve piyasa solunun dışa vurumu olarak ortaya çıkan ve daha ilk çatışmada uzlaşmaya hazır olan bireyci öğelerin saflardan sürekli ayıklanmasının güvenceleridir. Partiyi bu güvencelerden mahrum bırakmak, sınıfı sermaye karşısında silahsızlandırmakla ve partiye de sınıfa da açıktan ihanet etmekle aynı şey demektir.
Devrimci işçi, bütün öteki şeylerin yanı sıra şunları da bilir: Partinin profesyonel kesimi onun öncü, örgütleyici kesimidir; olağan olarak yürüttüğü işler, profesyonelce yapılması gereken hayati derecede önemli, yönetici, örgütleyici işlerdir. Ve aynı şekilde; ihtiyaç içindeki veya şu ya da bu nedenle müşküle düşmüş durumdaki örgütlerin yardımına koşma ve hareketin yenilgisi veya ezilmesi halinde örgütü en ağır koşullarda yeniden kurma vs. gibi görevler de, ancak, bu genellikle profesyonel kesimin yeterli derecede gelişmesi ve sürekli yenilenmesi sayesinde başarılabilir.
Öte yandan, partinin sınıf karakteri için, profesyonel işçi devrimcilerin varlığı ve bunların profesyonel topluluk içinde giderek çoğunluk oluşturması önemlidir, işçilerin, profesyonelce çalışmayı öğrenmeleri, aralarından profesyonel devrimciler çıkarmaları ve profesyonellerden oluşan bir parti kesimi oluşturmaları sermayenin en fazla çekindiği şeydir. Böyle bir gelişme, kuşkusuz, varoluş koşulunu işçilerin uyuşukluğu ve girişkenlik zayıflığında bulan tasfiyeci liberal akımı ve öteki piyasa akımlarını da ürkütür. Zira bu, işçilerin kaderlerini ellerine almaları, sınıfın enerji ve yeteneklerinin açığa çıkması ve maddi bir güce dönüşmesinin örgütsel temelini sökülemez kılan en hayati adımdır, işçi sınıfının, sınıf mücadelelerinde kendi adına yer alması ve amacına ulaşması; ileri güçlerini biriktirmesi, bilinçli güçler olarak örgütlemesi ve mücadelenin her önemli dönemecinde bir sonraki döneme devretmeyi başarmasıyla doğrudan bağlıdır. Dolayısıyla da, bir sınıf partisinin hedefi, herhangi bir şekilde profesyonel devrimci yetiştirmek olamaz; o, işçiler arasından yeterli sayıda profesyonel işçi devrimcinin yetişmesine ve bunların, partinin yönetimini her kademede üstlenmelerine özel önem verir. Kökeni ne olursa olsun, parti işlerinden başka herhangi bir işle uğraşmayan ve sistemli çalışan bir önder kadronun, ihtiyaca uygun gelişmesi ve merkezileşmesi ise, başta zorunlu ama geçici bir gereklilik ve hedefe ulaşmada kaçınılamaz bir geçiş koşuludur.
Açıktır ki, giderek gelişen bir profesyoneller aygıtına ve bu aygıtı sürekli olarak işçiler arasında geliştirme politikasına sahip olmadan, gerçekten devrimci bir parti çalışması yürütülemez. Eğer böyle olmasaydı, tek tek işyerlerindeki işçiler, ülke çapındaki bütünün bir parçası olarak birleştirilip örgütlenemeyeceği gibi; sınıfın, sınıflar arası mücadeleye kendi politik temsilcileri aracılığı ile bağımsız bir parti olarak girmesi ve mücadelesine gerçek bir sınıf mücadelesi (politik mücadele) karakteri kazandırması olanaksız olurdu.
HER CEPHEDE YENİDEN İNŞA VE PROFESYONEL PARTİ ÇALIŞMASI
Ülkemizde de, işçi sınıfının devrimci hareketinin, çalışmasını giderek geliştiren ve işçiler arasındaki mevzilerini güçlendiren bir durumda olduğu görülmektedir. Söylenebilir ki, devrimci hareket, böylesi bir ‘gelişme’ durumu açısından, ‘özel’ bir konumdadır. “Sınıf hareketi”, “sosyalizm” gibi iddialara sahip ‘solcu’ gruplar, daralma, tasfiye gibi sorunlarla savrulurken, devrimci hareketin işçiler arasındaki mevzilerini nispeten de olsa güçlendirmesinin bir nedeni elbette vardır. Ve öteki (siyasal, ideolojik alandaki) nedenleri bir yana bırakarak söylersek; bunun esas olarak, profesyonel bir aygıta dayanarak, yani partinin birinci kesimini, genellikle profesyonel devrimcilerden oluşan bir aygıt olarak örgütleyerek çalışmaktan kaynaklandığının altını çizmemiz gerekmektedir.
Çalışmanın profesyonel bir temele oturtulması ve genellikle profesyonel devrimcilerden oluşan bir aygıt elinde merkezileştirilmesi politikası, devrimci hareketin temel politikalarından biridir. İşçi sınıfı partisi, parti çalışmasını, hep profesyonelce yapılan bir çalışma olarak ele almış; örgütlerini ve çalışmasını, hep profesyonel çekirdeklere ve aygıtlara dayanarak örgütleyen ve yöneten bir parti olmuştur. Ama bütün bu profesyonel olarak çalışma çabasına karşın, harekete zarar veren zaaf ve eksikler de yaşanmıştır ve halen yaşanmaktadır da. Örneğin, büyüme ve çalışma, hareketin olanak verdiği düzeyi henüz bulabilmiş değildir ve halen hareketin ve işçilerin talep ettiklerinin ciddi oranda gerisinde seyretmektedir.
Olanaklar ölçüsünde büyüyememe ve çalışmanın ihtiyacın gerisinde kalması nasıl açıklanabilir? Örgütlerin büyüme ve çalışmasındaki bu gerilik, Lenin’in yüzyılın başında Rusya’daki örgütlenme ve çalışma için söylediği gibi, hareketin kendiliğinden temelinin genişliğine kıyasla devrimci çalışmanın kapsamı(nın) dar kalmasında yatmaktadır. Geniş kendiliğinden temelin, kapsamı dar kalan devrimci çalışmayı etkisi altına alması ve ona kendi kendiliğinden özelliklerini kabul ettirmesi… Çalışmadaki kesintililik, sebatsızlık, ilkellik, dar deneycilik, beceriksizlik vs. biçimindeki kendiliğindenci zaafların olduğu gibi; sınıf içindeki bilinçli işçi kümeleri ve örgütlenmenin olabilir oranda gelişememesinin nedenlerinin de burada yattığı söylenebilinir.
Hal böyle olunca, hareketin uyandırdığı ileri işçi kitlesi, tasfiye ve tahribata uğramasının yanı sıra; örgütlü işçiler gereken oranda birikmediğinden, hareketteki kendiliğindenlik de fazlaca geriletilememektedir.
Profesyonel çalışmaya ve profesyonellerden oluşan merkezi bir aygıta dayanmaya gereken önemin verilmemesi değil; tam aksine, profesyonel olarak yürütülen çalışmanın içeriğinin amatörce zayıflıklar taşıması ve genellikle profesyonellerden oluşan yöneticiler topluluğunu geliştirme, güçlendirme ve yenilemedeki çizgi ve tutumun bu zayıflıkların etki alanına girmesi: Sorun işte buradadır.
Demek ki, her ne kadar profesyonel çekirdeklere ve bunlardan oluşan merkezi bir aygıta dayanarak çalışılsa da; bugünkü sorun yine de, çalışmanın kapsamı ve örgütlerin büyümesinin amatörce zaaf ve hatalar nedeniyle geri kalması; yani profesyonel çalışmanın içeriğinin çok yönlü geliştirilmesi, profesyonelce bir derinlik, olgunluk ve kesintisizlik vs. kazandırılması sorunudur.
Biçimde profesyonellik, ama içerikte amatörce zayıflık… Buradan doğan zaaflar, sadece, kitleler içindeki çalışmadaki zaaflar olarak kalmazlar; aksine, dönüp, profesyonel çalışma ve profesyoneller aygıtına dayanma tutumunu da baltalarlar. Nitekim böyle de olmaktadır;
Hareketin, öncekinden daha geniş olduğu tartışılamaz olan bir temel üzerinde yeni bir döneme adım atmakta olduğu bugünkü koşullarda; çalışmanın kapsamının dar kalması ve devrimci hareketin büyümesinin hareketin talep ettiğinin gerisinde seyretmesi, elbette kabul edilemez.
***
İlk olarak, partinin genellikle profesyonel devrimcilerden oluşan birinci kesimi, hareketin ve örgütün gündemine ve olaylara giderek daha derinden hâkim olacağı bir pozisyonu tutmak için özel bir tutuma sahip olmalı; örgütlenmesini, tam profesyonel çalışacağı ve her şeyin tam olarak merkezileşeceği bir anlayış ve biçim içinde sürekli güçlendirmelidir. Hareketin her dönemecinde yenilenen kadro politikasının merkezini oluşturan profesyonel kadro anlayışı ve profesyoneller aygıtını, hiçbir bürokratik ve demokratçı baskı altında kalmadan yenileme ve inşa politikası hayati bir gerekliliktir.
İkinci olarak, profesyonel kadroların ve genel olarak kadroların yetiştirilmesindeki belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Önemli olan, merkezini kadro (ve profesyonel kadro) yetiştirme hedefinin oluşturduğu işçilerin parti örgütü olarak örgütlenmesi görevleri ihmal edilmemelidir. Çoğu kişinin sandığının aksine, profesyonel devrimci eğitimlerini yapan kadrolara sahip olma sorunu; hareketin gelişmeye açık öğelerini, her günkü çalışmada giderek daha ileriden görevlendirme ve sınıf mücadelelerinin tarihi ve güncel, uluslararası ve ulusal çaptaki tecrübesini ve hareketin birikimini öz deneyim yoluyla edinmelerini sağlamadan başka bir şey değildir. Yetiştirme ve eğitimin temelinin, sorumluluk ve iş olduğu; öğrenme, kendini yetiştirme isteği, yeteneği ve azminin temelinde, bağlanılan sınıfın kurtuluşuna adanmış emek ve işe duyulan sorumluluğun yattığı asla unutulmamalıdır.
Üçüncü olarak, gerek örgütün her günkü mücadelenin talep ettiği çalışmayı yapma yeteneği göstermesi, gerekse kadroların yetişmesine uygun ortamın doğması bakımından partideki demokratik merkeziyetçilik ve disiplin ilkesinin yeniden ayakları üzerine dikilmesi özel önem taşımaktadır. Yani, merkezkaç ve demokratçı anlayış ve alışkanlıkları püskürtmek; merkeziyetçiliği, iş disiplinini ve demokrasiyi olabildiğince etkili hale getirmek için, bu eğilimler karşısında gerilemeyen; kişilerin parti içindeki konumlarını, öteki bütün ölçülerden kurtararak, parti için yapılan iş, parti ilkesi ve parti ahlâkı ile bağlayan profesyonelce bir çizgi ve tutum zorunludur. Demokratik merkeziyetçilik ve disiplin üzerinde oluşmuş, bu noktadan derinleşen; kitlelerle bağlarını canlı tutan devrimci bir örgüt yaşamı olmadığında, fazlaca bir şeyin yapılamayacağı anlaşılamaz değildir.
Dördüncü olarak, yukarıdaki üç maddede belirtilen görevlerin başarılmasında, kolektif tecrübenin ve somut güncel deneyimin oynayacağı rolün anlaşılması gerekir. İşçi hareketi ve genel olarak örgüt olduğu gibi; yönetici organlar ve kadrolar da, hareketin tarihi tecrübelerini, örgütün kolektif deneyimini ve öncü işçilerin çalışmalarının verilerini özümseyerek ve öz deneyim yoluyla mal ederek gelişir, ilerlerler.
Devrimci hareketin tecrübeleri ve işçilerin güncel deneyimleri az değildir; bu birikim ve deneyimlerin, gündeme hâkimiyet, örgütleme ve yönetim alanında ve genç kuşağın piyasa etkisini yıkarak yetişmesinde, dayanılan en temel dinamikler olarak değerlendirilebilmesi büyük önem taşımaktadır.
İŞÇİLER ARASINDA ÖRGÜTLENME, ÇALIŞMANIN ARAÇ VE OLANAKLARI
Sınıf dışı sosyalist örgütlenme anlayışı, işçi ve emekçi kitlelerin ve çıkarlarının örgütün çıkarları için istismar edilmesine, kullanılmasına dayanır. Bu türden sınıf dışı örgütlerin, söz gelimi bir fabrikada işçilerin uyanması, hareketini ve örgütünü yönetmek üzere örgütlenmesi diye bir sorunları yoktur. Bu örgütler, kitlelerin dışında mevzilenen örgütlerdir; bunların işyerleri ile ilişkilerini, bir kaç gerekli kişinin kazanılması ve kendi örgüt işlerine koşulması amacı belirler.
Bir işçi partisi, kuşkusuz böyle hareket edemez. O’nun, işçilerin çıkarlarından ayrı çıkarları yoktur; bu nedenle de, işçinin aydınlanması, örgütlenmesi ve örgütünü girişkenlikle yönetmesine dayanır. Bunun içindir ki parti örgütü, kitlelerin dışında; dışardan seslenen değil, kitleler arasında mevzilenen, çalışan bir örgüttür; parti, işçileri kendine uydurmaya çalışmaz; kendini işçilerin durumuna uydurarak örgütlenir.
Farklı nitelikteki bu iki örgüt türünden ilkinin; yani sınıf dışı sosyalist örgütün, isçi hareketinin politik harekete genişlemesi diye bir sorunu yoktur; o, işçilerin uyuşukluğundan yana, sendikalist (sendikalarda mevzi kazanma, buraları örgütünün yedeği yapma vs.) ve kendiliğindenci bir örgüttür. Dolayısıyla da, sistematik bir işyeri çalışması ve örgütlenmesi yapma yeteneği gösteremez.
İkincisine, yani sınıfın sosyalist örgütüne gelince; onun ilk amacı, işçiler arasından bir kaç kişiyi çekip kendinin kılmak değil; işçilerin, fabrikalarda kendi öncü çekirdeklerini örgütlemeleri; onlar etrafında bölünmeden birleşmeleri ve hareketlerini politik harekete genişletmelerine yardımdır. İşçilerin, fabrikalarda politik örgüt haline gelmeleri, sendikaları ve öteki örgütleri kurup yönetmeleri ilk amaç olduğu içindir ki, işçilerin partisinin, fabrika ve işyeri çalışması ve örgütlenmesini temel çalışma ve örgütlenme biçimi olarak ele alması ve uygulaması son derece doğaldır ve sınıfsal ideolojik bir zorunluluktur.
Örgüt sorunlarında, sorunların profesyonelce üstesinden gelinişinin kendini göstereceği ilk alan, işyeri çalışmasındaki dışardanlık durumunu değiştirme; yanı sıra mevcut örgütlenme çizgisini, örgütün yapısının orijinalitesini, işçileri çekmedeki özgün özelliklerini anlama ve sınıf temeline oturtma görevinin üstesinden gelme alanıdır.
Belli başlı fabrika sorumlularının profesyonel olarak çalışmaları; bunların, bir iki eski taraftara kapanmamaları, her fabrikada doğal olarak ve kendiliğinden bir şekilde oluşmuş olan ileri işçi kümeleri (bunlar, hareket patladığında onu yöneten işçi kümeleridir ve her fabrikada ve işyerinde oraları çekip çevirecek genişlikte böylesi işçi kümelenmeleri vardır) arasına girmeleri; bu işçi kümelerinin (her günkü mücadele içinde) giderek bir parti yaşamı oluşturmaları, parti grupları haline gelmeleri ve kendi parti komitelerini kurmaları: Bir işyerini örgütlemek üzere görev alan kişiler ve sorumlu yöneticilerin yapacakları ilk iş, burada söylenenleri gerçekleştirmek (işlerinde işçilere yardım etmek) üzere anlayış ve mevzilerini yenilemek, profesyonelce ve adanmış bir tutumla işe sarılmaktır.
Örgütler, kuşkusuz her zaman işçiler arasında kurulmalı ve çalışmalıdır. Bunun yanı sıra, işçilerin politik örgütünün bugünkü özgünlüğü şudur ki; onun örgütleri, ben sınıfımın partisindenim diyen her işçiyi kucaklar; bu işçilerin o anda neyi ne kadar yapabileceklerine bakmaksızın onları örgütüne katar. Çünkü bu örgüt, görevlilerini ve militanlarını, işçilerin gruplar (işaret edilen doğal gruplaşmadan başlayarak) halinde örgütlenmeleri, her birinin parti karşısında sorumlu oldukları bir işe sahip olmaları, üyelik görevlerini öğrenmeleri ve yerine getirmeleri gibi işlerin sorumluluğunu üstlenmek ve gereklerini anlayışla, sabırla, ısrarla ve yetenekle yerine getirmekle yükümlendiren bir örgüttür.
Eğer parti ve görevli militanları, örgütü işçi hareketinin ve ileri işçilerin gelişme diyalektiği ve dinamizmine bağlama kararında iseler; eğer sorunlara amatör bir küçük burjuvanın sınıf dişiliği, ufuksuzluğu ve darlığı ile değil de, davasına gerçekten inanan bir profesyonelin geniş görüş açısı ve azmi ile yaklaşırlarsa, ilgili işyerlerinde bugünkü koşullarda, ortaya gerçek bir işçi örgütünün çıkmasının önünde hiçbir engel duramaz.
Fabrikalardaki ileri işçi çevrelerine, kendi biçimlerimizi dayatma değil, onların gruplaşmalarının (bir tür örgüt) kendi gelişim seyrine hızlandırıcı katkıda bulunmamız; temasa geçtiğimiz ve yeni katılan işçilerden, işlerimizi üstlenmelerini ve adanmışların disiplinini isteyerek değil, bağlı bulundukları işçilerce ve toplumca somut sayılan sorunlarla ilgili işler ve uyanışa giren işçinin göstereceği disiplinle başlamamız; aralarına girmemiz ve her işçi kümesi ve işçinin, sınıfının gerçek temsilcisi olacağı pozisyona doğru ilerlemesini temin edecek sorumlulukları girişkenlikle üstlenmemiz zorunludur. Çalışmanın yenilenmesi, örgütün sınıf temeline oturması, kitleselleşmesi ve sınıf bileşiminin sıçrama yapmasının olanağı burada olduğu gibi; parti yaşamının, sınıfın yaşamına bağlanarak derinleşmesi ve istikrar içinde gelişmesinin olanağı da buradadır.
İşyeri örgüt çalışmasında, profesyonel yeteneğin kendini göstereceği ikinci alan ise, çalışma ve örgütleme olanak ve araçlarının verimlilikle kullanılması, çalışmanın kapsamlı ve kesintisiz gelişmesinin sağlanması ve güvenceye alınması alanıdır.
Olanak ve araçlar, işlevlerine uygun olarak, devrimci, aynı zamanda verimli bir şekilde değerlendirilmediği takdirde, işçiler arasında örgütlenme ile ilgili çalışmanın yüzeyselleşmesi, biçimselleşmesi ve kişiselleşmesi (apolitik ilişki) kaçınılamazdır.
Sözgelimi, işçi basınının, yazarak, dağıtarak, okunmasını temin ederek işçilerin yaşamına sokulamıyorsa, işçilerin arasına ve yaşamlarına hareketin kendisi nasıl girecektir? Gene aynı şekilde kültür, sanat ve bilimin olanaklarını ve kültür, sanat ve bilim emekçilerinin uzmanlıklarını, bilgi ve görgülerini, işçilerin uyanışı, yaşamlarının aydınlanması, örgütlenmesi ve sermayeye karşı eğitimi ve silahlanmalarında ne kadar değerlendiriyoruz?
Fabrika ve birim çalışması ve hareketin araç ve olanaklarının değerlendirilmesi söz konusu olduğunda, şu da hayati derecede önemlidir: Parti merkezi, hareketin dönüşleri ile ilgili tespitler yaptığında veya olaylar özgün değişiklikler gösterdiğinde, birimlerin işyeri çalışmaları ve çalışmanın araçlarının kullanışlarında neler nasıl değişiklikler göstermektedir? Örneğin, hangi durumlarda bildirilerin, ne türden gelişmelerde broşürlerin daha ağırlık kazanması veya sloganların, basın organlarının, sendikal, siyasal, eğitsel vs. çalışmaların içerik ve biçimlerinde hangi durumda hangi yönde değişiklikler olması gerektiği üzerine hissedilir bir tutum ve anlayış oluşmuş mudur? Hareketin açtığı olanaklar ve örgütlediği araçlar, işlevine uygun bir şekilde ve profesyonelce bir yetenekle kullanılamadığında; çalışmanın dışarıdan kalması, ilkelleşmesi, kesintiye uğraması ve tecrit olması doğal olur.
Olanaklar, araçlar ve sorunlar es geçildiğinde veya gereği gibi ele alınmadığında, gerçek bir işyeri ve birim çalışması olanaksız, aynı zamanda da anlamsızdır. Hareketin gerilediği koşullarda, çoğu yerdeki çalışmanın kesintiye uğraması bir rastlantı değildir.
Açıktır, fabrika ve işyeri çalışması ve örgütlenmesi, işçinin uyanışı, örgütlenmesi ve kaderini kendi eline almasının temel çalışma ve örgütlenme alanıdır ve bu alandaki çalışma ve örgütlenmenin yeri, başka herhangi bir çalışma ile asla doldurulamaz.
BİR KEZ DAHA PROFESYONEL ÇALIŞMA
Profesyonel olarak çalışmanın ve genellikle profesyonellerden oluşan birinci kesimin örgütte varlığının en önemli iki nedeninden bir diğeri de, örgütün ve yürüttüğü çalışmanın bütün yönlerden (teorik, siyasal, ekonomik ve ideolojik ve örgütsel yönlerden) ve uyumlu bir şekilde gelişmesi, birleşmesi ve merkezileşmesi görevidir.
Daha önce de belirtildi, İşçi sınıfının tarih sahnesine bağımsız olarak çıkması ve kendi adına mücadele etmesi, mücadelenin; onu örgütleyen ve yöneten örgütün ve çalışmasının merkezileşmesini zorunlu kılar. Bu zorunluluk her şeyden önce, çalışmayı ve örgütü (hareketi örgütleme ve yönetmenin biçimi ve aracı olarak) örgütleyip yöneten parti birinci kesiminin tam olarak merkezileşmiş bir aygıt olma zorunluluğu demektir.
Genellikle profesyonellerden oluşan merkezi bir aygıt ve bütün işlerin bu aygıt elinde merkezileşmesi denilince, bundan çıkan kuşkusuz, yönetim mekanizmasının örgütün üzerinde bir kabuk oluşturması değildir. Yani genellikle profesyonel olan yöneticiler topluluğunun, daha geriden gelen İşçi kitleleri ile bağlı bulunan parti temel ve yerel örgütleri içinde; bu örgütler ve partili partisiz işçiler arasında (yerel örgütler ve büyük işyeri ve fabrika görevleri ve öteki özel alan sorumlulukları yoluyla da) dal-budak salmış bulunan devrimci bir omurga oluşturması gerekmektedir. Parti yönetici aygıtının, işlerin merkezileşmesi ve yetenekle yürütülmesinde bir güvence de olan mevzilenmesi, işte ancak böyle olabilir ve bu, işçilerin ve halkın nabzını tutmak için olduğu gibi; ilk bölümlerde söz ettiğimiz sorumluluk ve disiplinin ve parti iş ve ahlâkına bağlanmış bir demokrasinin güvenceye kavuşması ve demokratik mekanizmaların işlemesi için de bir önkoşuldur.
İşçiler ve halk arasındaki çalışmanın içeriğinin, hareketin dönüşlerine, özgün yönlerine ve sonraki gelişmesinin ihtiyaçlarına vs. uygun olarak gelişmesini temin etmek; çalışmanın araçlarının, işçi sınıfı ve halkın yaşamına girebilecek, mücadelesinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çizgide yürümesi ve kullanılmasını sürekli geliştirmek; örgütlerin ve her günkü çalışmada kullandıkları araçların, parti politikalarına ve işçilerin yaşamı ve eylemine her gün yeniden ve daha ileriden bağlanmasını kesintisiz olarak sağlamak vs.
Parti iç yaşamını, sorumluluk ve disiplin temelinde sürekli sağlamlaştırmak; örgütteki ortamı, kadroların teorik formasyon, politik deneyim ve örgütleme alışkanlıkları kazanmaları için sürekli yenilemek; öteki akımların etkilerine ve sınıf dışı liberal-bürokratik anlayış ve eylemlere karşı uyanıklığı her yönden artırmak; örgütün deneyimlerinden öğrenmeye ve işçilerden öğrenmeye ilgiyi sürekli canlandırmak, güçlendirmek vs.
Bütün bu görevler ve bunların yanına ilave edilebilecek daha başka görevler, yerel örgütlerin çalışmalarının güçlenmesinin; çalışmanın ve örgütün (hareketi geliştirme ve birleştirmenin aracı ve biçimi olarak) tek bir çizgi üzerinde yerel ve ulusal ölçekte merkezileşmesinin görevleridir.
Bunlar, profesyonel olarak çalışmayı (nedenleri ilk bölümlerde açıklanmıştır) zorunlu kıldıkları gibi; genellikle profesyonel devrimcilerden oluşan parti yöneticileri kesiminin, rasgele bir şekilde veya bir kabuk olarak değil; başında merkez organın bulunduğu devrimci, bükülmez bir omurga olarak örgütlenmesini ve sıkı bir şekilde merkezileşmesini de zorunlu kılarlar.
Bu olmadığında, işyeri ve birim çalışmasının ilerlemesi, örgütlerin gelişmesi ve tek bir çizgi üzerinde birleşmesi olanaksız olacağı gibi; yığınların hareketinin tek bir hedef üzerinde ve politik talepler çevresinde merkezileşmesi de olanaksız olacaktır.
Açıktır, yukarıdaki görevler ancak, profesyonellerden oluşan bir aygıta dayanılarak yerine getirilebilir ve bunların gereklerini üstlenecek devrimci bir örgüte de ancak bu sayede ulaşılabilir.
İşçi ve komünist hareketin ve komünist kişi ve aygıtların daha oluşurken, yetişip şekillenirken, ulusal ve kültürel özgünlükleri atlamamaları; halkıyla (bu, sınıfla ve geniş kitleleriyle bağın da koşullarından biridir) manevi bağlar kurarak ve bu bağları güçlendirerek oluşmaları, yetişmeleri ve şekillenmeleri… Partide, işçi devrimcilerin, propagandacı, ajitatör ve örgütçüler olarak yetiştirilmeleri ve giderek çoğunluk oluşturmalarının en büyük önemi taşıması… Partinin, sınıfın gençliğine dayanması, her kademede gençleşmesi ve genç aydınlarla saflarının daha cesur ve daha girişken bir şekilde takviyesi politikası izlenmesi… Ve parti yöneticileri topluluğu ve aygıtının, yetişen genç işçi ve aydın kadrolarla sistematik olarak yenilenmesi ve yeniden inşası… Devrimci hareketin kadro politikasının temel taşları bunlardır.
* * *
Yazı boyunca yapılan tespitler ve değişik bölümlerde değişik yönleriyle vurgulanan görüşler ile birlikte ele alındığında, öyle sanıyoruz ki devrimci hareketin kadro politikası, profesyonel olarak çalışma ve profesyonellerden oluşan bir aygıta dayanarak çalışma politikası hakkında bir fikir sahibi olmak olanaklıdır. Her şeyden yararlanmayı, herkese bir iş vermeyi, en önemsizleri dahil bütün güçleri ve olanakları değerlendirmeyi bilen halk adamı kadrolar… Yetenekli siyasal önderler, yetenekli örgütçüler; bunların tam bir işbölümü ve işbirliği içinde ve adanmış bir şekilde çalışması…