Alçalmışlar dünyasının Mekke’si Manukyan’ın “huzuru” nereden geliyor?

Türkiye fuhuş işletmelerinin bir numarası Matild Manukyan, İstanbul Ticaret Odası’nca düzenlenen çağ atlama (!) töreninde “vergi rekortmeni” olarak pornografya plaketi ile ödüllendirildi. Ahlaksal faşistleşme süreciyle birlikte saldırganlığını artırarak yaygınlaştıran ataerkil sisteme katkısından dolayı insanlık düşmanı Manukyan’ın tecimen kafasına 27 Eylül’de giydirilen batakhane tacı, eşgüdümlü erkek şovenizminin kafatasçı dilini bir kez daha itiraf etti. Fuhuşla göbeği kesilmiş erkeklerin cinsiyet simgesiyle aynı anlama gelmek üzere, faşizmin buyruğuna girmiş yandaşlarının el çabukluğu ile bayraklaştırıldı.
Manukyan kalesindeki burcuna utanç bayrağını diken erkek şovenizmi, herkesçe bilinen en eski “koruyucu” namus maskesini kendi eliyle yere çalıp çiğnedi; siyasal faşizmle ortaklığını, kulak tırmalayıcı bir sesle, bir kez daha ilan edip vurguladı. “Erkek” ayaklarına yön veren Nazi psikolojisi, Mesir Şenlikleri’nin padişah macunu ile beslenip doyuruldu. (Erkek diktatoryası peşinde koşan kadın kulaklarına küpe olsun!)
İktidardaki faşist zorbalıkla at başı giden kültürel yozlaşma ve ahlaksal soysuzlaşma, blok haline gelmiş ataerkil ağızlarca göklere çıkarılıp selamlandı. Burjuva dünyada yerini paraya bırakan tüm insanlık değerleri ve ulusal onur, her şeyin üzerine çıkarılan ayaklı paranın pençesine serilip lanetlendi. Pentagon koridorlarında ve IMF kapılarında sürüngenleşmeyi kimlik edinmiş terörist erkek diktatoryası, Manukyan veznesinin önündeki “alnının kınasını” mekânının başköşesine oturttu. Dünya emperyalist diplomasi pazarında kendisiyle birlikte ülkemizi açık artırmaya çıkaran faşist erkekler çetesi, doğrudan hiç bir mali yatırım gerektirmeden, erkek-devlet, erkek-yurttaş işbirliği ile kurulmuş endüstriyel fuhuş gelirlerini güle oynaya cebe indirdi. Müminleri namaza çağıran müezzin gibi, bütün inanmış sürülerini “vatandaşlık görevlerini” yerine getirmeleri için, erkek devletin boy aynası fuhuş kapısına davet etti ve sloganını yazdı; “En güçlü erkek, faşizmi iki bacak arasından besleyen erkektir!-En iyi kadın, ateist diktatoryanın yasalarını sindiren kadındır!”
“Erkekliğini kanıtlamaya” çağrılan fuhuş seven erkek nüfusa, burjuva gemisinin cankurtaranları olarak, devlet bütçesinin imdadına yetişmeleri için, bir kez daha erkek hükümet ön ayak oldu. Aile ocağından ödünç alınmış fuhuş karşıtı maske, yağma sofrasında kepçeye düşen bir sinek olarak çöpe atıldı. Ödüllendirilen resmi fuhuş, gümrüksüz tunusun önüne geçti; Batılılaşan fuhuş, Muhammetçi fuhşu geride bıraktı; devlet yöneticisinin ağzından “vatan sevgisi” düzeyine çıkarılıp yüceltildi. Özel cüzdanını seven gayrı-resmi fuhuş, resmi kurumuna sahip örgütlü fuhuşla karalanıp bir kenara itildi. Kısacası ataerkil erkekler çetesi, dizginlerini sıkıca ellerinde tuttukları devletin gereksinimini karşılayan her şey gibi fuhuşu da, unvanlarla örttü: “Evvel ar idi, şimdi kar oldu.”
Ataerkil ideolojinin tarihsel-si-yasal içeriğine ve güncel kimliğine büsbütün uygun düşen bir dille, destekçilerince olumlanan burjuva toplumun cinsiyet ahlakının el üstünde tutulan “tek” yöntemini sloganlaştırdı: “Kahrolsun aşk, yaşasın fuhuş!”
İstanbul Ticaret Odası’nın ödül törenine katılan devlet ve hükümet temsilcileri, burjuva partilerin başkan ve önde gelen üyeleri, fuhuş yolunda çalım göstermiş isimsiz ayakların sahipleri, hep birlikte sevgiyi lanetleyip defterini dürerek, ip kaçkını fuhuşu bayraklaştırdılar. Güneş gazetesi muhabiri Alican, Değerin bildirdiğine göre, tören konukları arasında ilk sırayı alan İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, “rekortmen” Manukyan’a ilişkin düşüncesini belirtmek için uzatılan deftere şunları yazdı: “Vatan sevgisini göstermenin çeşitli yolları vardır. Bunun en güzel yolu da vergi vermektir.”
Bu, Manukyancı burjuvaya göre, işçilerle köylülerin, bütün emekçilerle ücretlilerin ve çalışan diğer yurttaşların devlete ödediği vergi, alın terine dayandığı için, sözü edilen vatan sevgisinden yoksundur ve dolayısıyla anılmaya değmez. Çünkü vatan sevgisi fuhuşla özdeştir; insanlaşma yolundan sapmış erkeğin kaba cinsel arzusunun doyumudur; sevgisiz yanaşmaların, banka cüzdanlarıyla sevindirilmiş etiketlerin, fuhuşa indirgenmiş cinsel bilincin, aşağılanmış insan onurunun paraya dönüşmüş ifadesidir; devlet kasasını da gönendiren yüzgörümlüğüdür.
Bu yüzden âşıklar polisçe kovalanıp mahkemelerce cezalandırılır; fuhuşçular ise kollanıp kucaklanır, övülüp ödüllendirilir.
Cinsler eşitliğinin coplu düşmanı Hayri Kozakçıoğlu, “Olağanüstü Hal Bölge Valisi” olarak Diyarbakır’da mesleğini icra ederken “Köy Korucularının” yaşam düzeylerini ve cinsel refahlarına ilişkin anlayışı, yüz kızartıcı şu sözlerle açıklamıştı: “Köy korucularının maaşları arttırıldı. Birçoğu ikinci eşlerini de aldılar”.
İstanbul’a pornografya, Diyarbakır’a harem ağalığı! İşte burjuvazinin cinsel kültürü!
Bu olgu, Kürdistan halkına kan kusturan Vali Kozakçıoğlu’nun refahtan neyi anladığının en açık göstergesidir: Ulusal çıkarlara ihanet, emperyalist yağmacılığa alet, faşist zorbalığa hizmet… ve karşılığında dişi köleler edinme, işte devlet yönetenlerin yurtseverlik sergisi!
Özgürlük ve insanca yaşamak isteyen Kürt halkının barbar yöntemlerle katledilmesi, işkenceden geçirilip sindirilmeye çalışılması, topraklarından sürülüp yersiz yurtsuz bırakılması, silah ve cop şakırtıları arasında, Güney Kore gelenekleri örnek alınarak devletle gelin-güvey ilan edilmesi eylemlerinin de aktörlüğünü üstlenmiş olan Kozakçıoğlu, azgın ulusal şovenist saldırganlığının içinde barınan fuhuş düşkünlüğünü de “vatan sevgisi” kılığına sığınarak, kamuoyunun kulaklarına duyurdu. Temsil ettiği ataerkil erkekler çetesinin iktidarı adına konuşan Vali, kadın hak ve özgürlüklerinin, kapitalist baskı ve sömürüden kurtulmuş bir dünyanın ezeli düşmanı olduğunu, başka hiç bir kanıtı gerektirmeyecek biçimde, Kürt kadınlarına olduğu kadar, Türk kadınlarına da aynı küstahlıkla ilan edip onayladı. Sözcülüğünü yaptığı devletin, kadının kişilik hakları üzerindeki hegemonyasını apaçık doğrulayarak, fuhuş kurumları aracılığıyla aşağılanmış şoven erkek dünyasının baş destekçisi ve bayraktarı olduğunu başka hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde kanıtladı. Manukyan plaketini imzalayarak, parmaklarındaki kontrgerilla damgalı kalemiyle, fuhuşa koşullanmış sayısız “vatanseverin” figürünü çizdi. Ataerkil eğitimle biçimlenmiş kaba içgüdülerinin dürtüsüne körü körüne boyun eğip köleleşmeleri, faşist ideolojiye uygun olarak sevgi ve aşka yabancılaşmaları için resmi çağrı çıkardı. Devlet kasasına akacak vergi uğruna, fuhuş pazarının alçaltıcı nesneleri haline gelmeleri için, tümünü toptan kışkırtıp yürünen yolu asfaltladı. Antalya Limanı’na gelen 6. Filo’nun aylıklı fahişeleri, kentin ana meydanındaki K. Atatürk anıtını tuvalet olarak kullanmaya kalkıştıklarında “vatanseverliğini” bir an olsun anımsama gereği duymayan Kozakçıoğlu, emperyalizme başkaldıran halkların kanını içe içe imparatorluğunu kurmuş, bütün faşist diktatörleri ve dalkavuklarını bağrına basmış ABD’nin kontrgerilla sarayında dokunan cariyelik şalını ulusal bayrak diye salladı.
İstanbul Ticaret Odası’nın ödül töreni, hiç bir gizlisi saklısı kalmadan, halk katındaki ahlaksal kaygılarından ve sınırlayıcı sağlık engellerinden kurtulmuş olarak, örgütlü temsilcisinin çağrısıyla iktidarını kabullenip onayladı. Bugüne kadar hiçbir istatistiğe geçmemiş olan fuhuş işletmelerinin hammaddesi rolünü üstlenmiş erkek nüfus, -fuhuş kurumlarının bu gönüllü kaynağı, faşizmin güdümüne girip kendini nesneye indirgedikçe, kuyusunu kazanlar tarafından özendirilerek kamçılandı. Manukyan’a sunulan pornografya tacı, bu sürecin en uç noktasında beliren olgusal gerçeklikte eksiksiz doğrulanışını buldu. Erdem yoksunu erkek şovenizmi, alnındaki NATO bayrağı ile mirasçısının örgütlü koltuğundan, bütün yandaşlarının eşgüdümlü dayanışmasıyla kutsayıp paylaştığı erdemsizlik belgesini, herkesin gözü önünde Kâbe olarak ilan etmekten çekinmedi. Tören düzenleyicileri ve konuklarının hararetli alkışlarıyla sarmaşan iğrenç dualarını, hiç yüzü kızarmadan alıp bağrına bastı. Önünde secdeye kapanan devletli erkeklerin beylik elleriyle okşanıp sıvazlandı. Burjuva burunlarla koklanıp solundu. Fuhuşla aşılanmış kara ruhları coşturup cesaretlendirdi.
Erkek devletin toplardamarı fuhuş, devlet bütçesinin utangaçlıktan kurtulmuş yeminli uğuru, ayağı alışkın erkeklerin altın yumurtlayan tavuğu, alçalmışlar dünyasının varoluş borcu olarak, çan çalan ataerkil gönüllerce ulusal bayrama dönüştürüldü. Fuhuş kurumları aracılığı ile kötü yola sürüklenip kişiliksizleştirilmeyi, kapitalizmin açlık ve sefalete itilmiş,’ sosyal güvenceden yoksun kadın nüfusunu alçakça kiralamayı, fuhuşla içli dışlı olup batakhanede yüzmeyi, erkeklik; fuhuş sektörüne bel bağlamayı devlet yönetme ve yaşama sanatı sayan tüm soysuzlar adına Manukyan Tapınağını beslemeye gelen bayraktarlar, ellerinden geleni artlarına koymadılar. Göbekten bağlı oldukları meslektaşlarının yüzkarası tahtını, yinelenen resmi teşvik önlemleriyle donatarak, bütün insansal değerleri arsızca çiğnediklerini, bir kez daha, dünya yüzünde belgelendirdiler. Fuhuş kurumlarının beslenip desteklenmesi, korunup geliştirilmesi yolunda etkin girişimciler ve adaylar, yaşayanlarla birlikte henüz doğmamış kurbanlar, göz göre göre, en etkili ağızların oybirliğiyle güvencelendirildi.
Fuhuş sektörünün güvencesini “erkek hakları” kapsamına alan burjuva ticaret yasası, “zamanını doldurmuş erdem” maskesiyle veto edilemezdi elbet. Erkek şovenizminin içine düştüğü utanç çukuru, ataerkil kuralların sözde çağdaş biçimine uyarlanarak, eskiden beri savuna-gelen temsilcileri tarafından sahiplenilip sürdürülmeliydi. Bütün insansal duyarlık ve kaygılardan yakasını kurtarmış burjuva ticaretin “özgür” yasaları, kendi payına düşen “ganimetlere” uzanmadan edemezdi. “Kenarın dilberi” Türkiye burjuvazisi, azgın emek sömürüsü ve emperyalist kredilere, silah ve cop örgütüne sırtını dayayarak, yağmacılık şafağında külahlı horozunu nasıl öttürdüyse, Manukyan’lar sayesinde de karnı doyurulan bütçesinin belini doğrultup dünyaya ün salmalıydı.
Terörist erkek diktatoryasının her derdine deva, fuhuş, kaydedilen olağanüstü gelir patlaması sayesinde, har vurup harman savuran ellerden kurtulamayan erkek bütçesinin, böylece, kaygısını savuşturmuş, boşalan kasasını doldurup, yüzünü güldürmüş, kendi deyimiyle, Manukyan’ı da huzura kavuşturmuştur.
Her ölüm döşeğine yatışında CIA damgalı tankların yardımıyla kefenini yırtmaya koşullanmış Türkiye burjuvazisi, yağma ve talana dayalı ekonomisini yeniden “düzlüğe” çıkaracak fuhuş gelirlerinin katkısından avucunu esirgeyemezdi. Yüzündeki kuzu postunu düşürüp, kontrgerilla kimliğiyle sahnesine çıkan faşist erkekler çetesinin kanlı zulmü, yozlaşmış burjuva beğeniyle buluşan Manukyan imalatlı coplarla “şirinleştirilmeliydi”. Çünkü devlet destekli fuhuş, üzerinde oturan erkek diktatoryasının temel siyasal güvencesi olduğu kadar ideolojik devamlılığının da güvencesidir. İnsansal benliğin yitirilmesi ve ulusal değerlerin horlanması, soysuzlaştırıcı emperyalist kültürle içice geçmiş ataerkil, burjuva cinsel kültüre güdümlenen kitlelerin yaratılması, devrimden çıkarı olan tüm devrim güçlerini içten kuşatan hileli araçlarla burjuva dünyanın benimsetilmesi ve olumlandırılması yolu ile kapitalizm boyunduruğuna koşulması gericiliği güvencelendirir. İktidardaki fuhuş, halk katlarına bulaşıp yaygınlaştıkça, fuhuşlanmış toplumsal güçlerini artırır. Fahişeleştirilmiş nüfus, dünyada olan biten her şeye kendisini güdümleyen ataerkil diktatörlüğün gözleriyle bakar.
Bu gözler, iktidardaki zulüm ve sömürü makinasının suç ortaklarıdır, insanlıklarını reddederek fuhuş makinalarının çarklarına koşup, devlet makinasının akaryakıtı oldukları için; işkencecilere ve polise aylık sağladıkları; için; acı ve gözyaşı seli ile inletilen Kürdistan topraklarına daha çok silah ve cop, daha çok uçak ve füze taşıyan katillerin yardımına koştukları için; kadının özgürlüğünü zincire vuran erkek despotizmine yandaş oldukları için; ulusal bağımsızlık, özgürlük, demokrasi yolunu tanklarla, yozlaştırıcı yaşam biçimi ile ezmeye kalkışanlara arka çıktıkları için, iktidardaki ataerkil diktatoryanın suç ortaklarıdır.
Cinsler eşitliğinin devrimci savaşımı ve sosyalist dünyası, bu suç ortaklığını asla bağışlamayacak!

Kasım 1991

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑