* 12 Eylül Rejimi’ne Karşı Uluslararası Mahkeme 10-11 Aralık 1988 tarihinde Almanya’nın Köln şehrinde yapıldı. Jüri, çeşitli ülkelerin tanınmış kişilerinden oluştu.
* İki gün süren yargılama sırasında, Koordinasyon Komitesi tarafından hazırlanan yargılama metinleri okundu ve yargılama konulan ile ilgili olarak Türkiyeli tanık ve uzmanlar dinlendi.
* Belge ve bilgileri değerlendiren Jüri, 11 Aralık saat 13.00’de kararı açıkladı. Jüri, Türk hükümetini, demokratik ve siyasi hak ve özgürlükler üzerindeki yasakları kaldırmaya, Genel Af ilan etmeye, Kürtlerin ulusal varlığını kabul etmeye çağırdı. Jürinin kararı salonu dolduran 400 kişilik izleyici topluluğu tarafından ayakta alkışlandı.
Yaklaşık 10 aydır çalışmaları sürdürülen 12 Eylül Rejimi’ne Karşı Uluslararası Mahkeme, 10-11 Aralık 1988 tarihlerinde Köln’de Wolkenburg oteli salonunda yapıldı. Yargılama 10 Aralık günü saat 10.00’da başladı. Çeşitli ülkelerden gelen jüri üyeleri yerlerini aldıktan sonra Koordinasyon Komitesi adına Erol Ünlü ve Sabine Hasselbring tarafından açış konuşması yapıldı. Açış Konuşmasında, 12 Eylül Darbesi’nin Türkiye’de insana, iyiye ve güzel, demokrasiye ve halka ait ne varsa bunları yok etmeye çalıştığı, darbeden sonra oluşturulan ve temelleri teröre, baskıya ve zora dayanan rejimin bugün sivil görünümler altında devam ettirilmeye çalışıldığı, batılı ülkelerden 12 Eylül Rejimi’ne kendi çıkarları için sahip çıktığı, Türkiye’nin geleceğinin 12 Eylül’le hesaplaşmakta yattığı, rejimle çok yönlü bir mücadele sürdürülmeden demokratikleşmenin mümkün olamayacağı vurgulandı. Koordinasyon Komitesi yetkilileri, jüriden, Türkiye halklarının faşizme karşı mücadelesini destekleyen, 12 Eylül’ü mahkûm eden Kararlar almasını beklediklerini açıkladı.
Açılış konuşmasından sonra yargılamaya geçildi. İlk yargılamanın konusu, Türkiye’de basın, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ile siyasal hak ve özgürlüklerin durumu idi. Yargılama metnini Latif Çetin okudu. Daha sonra, Gazeteci-yazar Doğan Özgüden, şair Nihat Behram ve yazar Ömer Polat konuyla ilgili tanıklık yaptılar, görüşlerini belirttiler.
İkinci yargılama konusu siyasi ve toplumsal muhalefeti yok etme girişimleri idi. Konuyla ilgili yargılama metnini İbrahim Ölmez okudu. Artvin Devrimci Yol Davasında idam talebiyle yargılanan Enver Karagöz 12 Eylül’ün işkence ve cezaevleri politikalarını anlattı. Yargılama konusuyla ilgili ikinci tanık olarak siyasi davaları izlemek üzere Türkiye’ye giden Yunan heyetiyle birlikte DAL’da sorguya alınan Alman heyetinden Hacki Seyler ve Sabine Baun kürsüye gelerek gördüklerini ve yaşadıklarını anlattılar.
Daha sonra 3. yargılama metninin okumak üzere Birgül Akın söz aldı. Birgül Akın, Türkiye’de kadına yapılan özgül baskıları anlattı. Konuyla ilgili olarak Tarife Okkaya ve Arife Kaynar tanıklık yaptılar.
Tanıkların dinlenmesinden sonra yargılamaya ara verildi.
Daha sonra jüri üyeleri, tanıklık, konuklar ve izleyiciler hep birlikte Dayanışma gecesine gittiler. Köln Üniversitesinde yapılan İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ GECESİ’ne 4 bine yakın kişi katıldı. Gecede jüri üyelerinden Alman Sosyal Demokrat partisi Temsilcisi Monika Gansefort ile Baskı Altındaki Halklarla Dayanışma Örgütü Başkanı Tilman Zülch birer konuşma yaptılar.
Gece coşkulu bir şekilde saat 24,00’te sona erdi.
11 Aralık Pazar günü saat 9,00’de yargılamaya devam edildi.
4. Yargılama konusu TC’nin Kürtler üzerindeki baskıları hakkında idi. Konuyla ilgili yargılama metnini Ekrem Heval okudu. Avukat Şerafettin Kaya ise konuyla ilgili tanıklık yaptı. Baskı Altındaki Halklarla Dayanışma Örgütü Temsilcisi Aleksander Sternberg Kürt sorunu ile ilgili örgütünün gözlemlerini aktardı.
Türkiye’de Sendikal Hak ve Özgürlüklerin Durum konulu 5. yargılama metni Abdullah Birol tarafından okunduktan sonra DİSK Avrupa Temsilcisi Yücel Top ile TÖB-DER Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu söz alarak konuyla ilgili tanıklık yaptılar. Alman Öğretmenler Sendikası Temsilcisi Reinhard Hocker ise bu alandaki gözlemlerini jüriye sundu.
6. Yargılama konusu, Türkiye’deki Devlet Terörünün Yasal Dayanakları ile 82 Anayasası üzerine idi. Konuyla ilgili yargılama metnini Mehmet Keser okudu. Tanık olarak ise Avukat Turgan Arınır da görüşlerini anlattı. Prof. Server Tanilli, hasta olduğu için gelemediğini belirttiği mesajında, 12 Eylül’ün yasal dayanaklarının meşru olmadığını vurguladı.
Son yargılama konusu Federal Almanya’nın Türkiye’ye yaptığı askeri ve polisiye yardımlar üzerineydi. Konuyla ilgili yargılama metnini Alman öğretmen Hartvick Mau okudu. Tanık olarak ise, 3, Dünya Ülkeleriyle Dayanışma Örgütlerinin Almanya temsilcisi Reiner Kahrs dinlendi.
Son yargılama konusunun incelenmesi bittikten sonra jüri, toplantıya çekildi. Bir saat süren toplantıdan sonra jüri, tekrar yerini aldı. Çeşitli ülkelerin tanınmış kişilerinden oluşan jüri adına kararı Alman Cumhuriyetçi Avukatlar Birliği Temsilcisi Barbara Klavitter okudu.
Jürinin kararı aynen şöyledir:
Bizler Federal Almanya, Hollanda, İsviçre, Yunanistan, Belçika, Filipin, Mısır, İran ve Azanya’dan gelen Uluslararası Tribünal’in jüri üyeleri olarak 10 ve 11 Aralık tarihlerinde Köln’de toplandık.
Bizlere çağrı yapan Koordinasyon Komitesi’nin hazırlanmış olduğu belgeleri inceledik; değişik ülkelerden, ama çoğunlukla Türk ve Kürtlerden oluşan tanık ve uzam dinledik ve şu sonuca ulaştık:
* Türk ve Kürt halklarının politik ve sosyal haklarına genel bir saldırı olan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi toplumun çok büyük bir bölümüne ölçülemeyecek derecede acı vermiş, politik muhalefetin ezici çoğunluğunun fizik ve psikolojik olarak hareket edemez hale getirmiştir.
12 Eylül 1980’den bu yana en az 229 kişi işkencede öldürülmüş, 50 kişi idam edilmiş, yüzlercesi de değişik şekillerde öldürülmüşlerdir. Bir milyonun üzerinde insan için soruşturma açılmış, 650 bin kişi tutuklanmış, 210 bin dava açılmıştır. Politik düşüncelerinden dolayı 30 bin insan ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır.
8 yıllık askeri yönetimin bilançosu budur.
* 7.11.1982 tarihinde kabul edilen Anayasa, askeri diktatörlüğü bir demokrasiye çevirememiştir. Tam tersine: Darbenin politik hedefi olan egemen ilişkileri koruma ve siyasi muhalefeti tümden baskı altına alma girişimi, bu anayasa ve buna uygun Hazırlanmış yasalarla (siyasal partiler kanunu, dernek ve Yüksek Öğretim Kanunu) kalıcı hale getirilmiştir.
– Anayasanın geçici 15. maddesi cuntanın 12 Eylül 1980’den itibaren yaptığı tüm uygulamaların Anayasaya uygunluğunun tartışılmasını ve eleştirilmesini yasaklamıştır.
– Anayasanın 14. maddesi her türlü Marksist ve sosyalist siyasi faaliyeti yasaklamıştır.
Sosyalist içerikli kitaplar, yakılmış ve dağıtılmaları yasaklanmıştır.
– Kişilerin hak ve özgürlüklerini devlete karşı güvence altına alma temel prensibi bu anayasada askeri rejimin sivil giysiler altında devamını güvence altına alacak şekilde ifade edilmiştir.
– Basın özgürlüğü sadece askerlerin istekleri ölçüsünde tanınmaktadır. Her eleştirel haber veren gazeteci her an tutuklanma ve hakkında dava açılma durumu ile karşı karşıya kalabilir.
– 1980’den sonra başlayan toplu davalar sıkıyönetimin kaldırılmasından sonra da askeri mahkemelerde sürdürülmektedir.
– Ünlü işkence merkezi DAL hala varlığı sürdürmektedir, hala Türkiye’de işkence devam etmektedir.
– Sadece devlete bağlı bir sendikal konfederasyona izin verilmektedir. Sendikal hak ve özgürlükler işverenlerin çıkarları doğrultusunda oldukça sınırlandırılmış ve devletin kontrolü altına sokulmuştur. İşyeri yakınında toplantı yapma hakkı ortadan kaldırılmış, 1 Mayıs’ta gösteri yapmak yasaklanmıştır. Darbeden sonra yasaklanan sendikaların faaliyetlerine yeniden başlamalarına izin verilmemektedir. Bu sendikaların üyeleri halen takibe uğramaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün belgeleri bunu kanıtlamaktadır. Bunun dışında toplumun büyük bir kesimine dernek ve örgüt kurma yasaklanmıştır. Türkiye bugün öğretmenleri, memurlara ve çeşitli diğer meslek gruplarına sendikal örgütlenmenin anayasaca yasaklandığı az sayıda ülkeden biridir.
– Askeri Darbe’den sonra kadın hakları önemli ölçüde sınırlandırılmıştır. Kadınlar, özel olarak kadınlık gururunu zedeleyici işkence ve aşağılamalar-aşağılamalarla karşılaşmışlardır. Siyasi takibata uğrayan kişilerin eşi ya da annesi olduklarından dolayı, kadınlar suç ortağı gibi görülmüş ve bu nedenle özel baskı uygulamalarına tabi tutulmuşlardır.
* Rejim kadının toplum içindeki rolünü çocuk, mutfak ve dini eğitime indirgemeye ve onu toplumsal yaşamın önemli ölçüde dışına itmeye çaba gösteriyor.
– Jüri çok siyada delile dayanarak Türkiye hükümetinin Türkiye sınırları içinde yaşayan yaklaşık 12 milyon Kürt’ün varlığını inkâr ettiğini tespit etmiştir. Her türlü baskı araçları kullanılarak bu halkın tarihsel varlığı yok sayılmaktadır. Hatta Kürtlerin ana dillerini kullanmaları, çocuklarına kendi isimlerini vermeleri yasaklanmakta ve bunlar cezalandırılmaktadır. Bu politika. Birleşmiş Milletler kararlarının ihlalidir.
Türk hükümeti 1949 Cenevre Anlaşması tarafından yasaklanan sürgün politikasına da sık sık başvurmaktadır.
– ABD ile Almanya’nın da içinde yer aldığı birçok ülke, 12 Eylül politikalarının başarılı uygulamasına yarayan yardımlarını esirgemediler. Söz konusu baskı araçlarının sağlamlaştırılmasında bu yardımların çok önemli rolü olmuştur. Türkiye ile Amerika ve Almanya’nın polis işbirliği olmasaydı Türkiye’deki terörü bu boyutlara ulaşamayacaktı.
Jüri şu görüştedir ki, halkı polis ve askeri operasyonlarla mahvedenler kadar onlara silah temin edenler ve onları eğitenler de suçludurlar. Burada yargılananlar arasında, yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarına siyasi hakları yasaklayan ya da sınırlayan uygulamalar ve siyasi karşıtları kovuşturan işbirlikleri de bulunmaktadır. Avrupa topluluğu için bağlayıcı bir iltica kanunu çıkartma girişimleri ile iltica hakkının yok edilmesini mahkûm ediyoruz.
* Jüri, Türkiye’deki baskıcı-otoriter rejime karşı ve onun anti-demokratik politikalarına karşı mücadeleyi meşru görmekte ve kendi kaderini belirleme ve halkların demokrasi hakkı doğrultusundaki bu mücadeleyi desteklemektedir. Bundan başka Mahkeme’nin sonucu olarak şunları talep etmektedir:
– Halkın üzerine bütün ağırlığıyla çöken 12 Eylül politikaları, adaleti ve hukuku iptal edilmelidir.
– Bir genel af ilan edilmeli, tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı, ölüm cezası kaldırılmalı, işkence, kötü muamele ve cezaevlerindeki insanlık dışı yaşam koşulları son bulmalıdır.
– Türkiye’de halkların kendi kaderlerini kendi tayin hakları tanınmalı, sürgün uygulamaları kesinlikle son bulmalıdır. İşkence ve katliamların sorumlusu olan hükümet ve devlet görevlileri, polis ve ordu mensupları bunların arkasındaki güçler yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.
– Özgür siyasi ve sendikal örgütlenme ve faaliyet hakkı pratik olarak gerçekleştirilmelidir.
– Demokratik hükümetlerce yapılan davetiyeler sayesinde cunta önderleri ve üyelerine demokratik meşrutiyet sağlanmalıdır. Aksine bu kişiler her yerde ve her fırsatta insan hakları ihlalleri konusunda uyarılmalı ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara uyması sağlanmalıdır.
– Türkiye’de insan hakları kanıtlanır bir şekilde garanti altına alıncaya kadar, Türkiye’nin Avrupa Topluluğuna girişi ertelenmelidir.
– Türkiye’ye yapılan askeri yardımlara ve rejime verilen desteklere son verilmelidir.
Biz jüri üyeleri, tüm hükümetleri, tüm uluslararası ve yerel örgütleri, kişileri yukarıda sayılan taleplerin gerçekleşmesi için çabalarını arttırmaya çağırıyoruz, özellikle Federal hükümeti ve Alman makamlarını Almanya’da siyasi faaliyet yapan Türk ve Kürtlere karşı siyasal takip metotları uygulayarak ve davalar açarak Türk rejimine verdiği destekten vazgeçmeye çağırıyor, bunu kendilerinden talep ediyoruz.
11 Aralık 1988, saat 13.00
Jüri üyeleri
Karola BLOCH (Yazar, Almanya)
Gerd PFİSTERER (Rheinhausen-Krupp fabrikasında işçi temsilcisi, Almanya)
Prof. Norman PAECH (Hamburg Ekonomi Politik Yüksek Okulu Profesörü)
Ellen OLMS (Alman Parlamento Yeşil Milletvekili)
Barbara KLAWİTTER (Avukat, Cumhuriyetçi Avukatlar Birliği Temsilcisi, Almanya)
Monika GANSEFORTH (Sosyal Demokrat Parti Milletvekili, Almanya)
Susanne RİEGER (3. Dünya Ülkeleriyle Dayanışma Örgüt ve inisiyatifleri Federal Almanya Konferansı Temsilcisi)
Jef ULBURGHS (Avrupa Parlamentosu Üyesi, Belçika)
Zoey MOGKADİ (Pan Afrikan Kongresi Temsilcisi, Güney Afrika)
Auke İDZENGA (Milli Şeker İşçileri Sendika Delegesi, Filipinler)
Karam KHELLA (Yazar, Mısır)
Bahman NİRUMAND (Yazar, İran)
Hjördis LEVİN (Tarih Bilimcisi, İsveç)
Iphigenia VOMVA (Yunan Parlamentosu Üyesi Rula KAKLAMANAKİS adına tam yetkili)
Geogre BELAVİLAS (Yunan Sol Partisi)
JOOST LAGENDIJK (Pasifist Sosyalist Partisi Uluslararası Sekreteri, Hollanda)
Christian SCHİCKERT (Yeşil Parti, İsveç)
Hesse KARLSSON (Komünist Partisi, İsveç)
12 Eylül Rejimine Karşı Uluslararası Mahkeme Koordinasyon Komitesi
Ocak-Şubat 1989