Geçmişin yanılgıları tekrarlanmamak

Özgürlük Dünyası’nın 1. ve 2. sayıları, mevcut politik koşullarda, işçi hareketinin gereksinimlerine uygun bir içerik ve biçimde çıkmadı. İçinde bulunduğumuz dönemde, devrimci-demokratik hareketin saflarında var olan, mücadele edilmesi ve aşılması gereken zaaflar ve eğilimler, aynı düzeyde olmasa da, Özgürlük Dünyası’na da yansıdı.
İçinde bulunduğumuz dönemde, art arda yayın hayatına giren ve kendilerini’ ‘sosyalist basın” olarak niteleyen yasal dergilerden farklı olarak Özgürlük Dünyası, her şeyden önce, ülke düzeyinde merkezi bir teşhir ve ajitasyon aracı, günlük sınıf mücadelesini yönetmeye ve yönlendirmeye çalışan merkezi bir yayın organı, bir örgütlenme merkezi ve aracı değil, teorik-ideolojik mücadele aracı olmalıydı. Bu, sadece teorik (ideolojik) mücadelenin, koşullardan bağımsız olarak taşıdığı önemden, günümüz koşullarında ise, kazandığı özel önemden kaynaklanmıyor.
Ülke düzeyinde merkezi ve temel teşhir, ajitasyon ve propaganda aracı olan, sınıf mücadelesini yönlendirme işlevi yüklenen yayın organları, kabul edilsen ya da edilmesin, niyetten ve söylenenlerden bağımsız olarak, aynı zamanda birer örgütlenme aracı ve merkezi olma işlevi yüklenirler. Bu, özellikle, gericilik, yenilgi ve dağınıklık yıllarının ardından, toparlanma ve örgütlenme doğrultusunda ilk adımların atıldığı dönemlerde daha çok geçerlidir. Yukarda belirtilen özelliklere sahip olan ve temel alman merkezi yayın organının, hazırlanış, basım ve dağıtım biçimi aynı zamanda, örgütlenmenin iskeletini, örgütsel ilişkileri, taraftar ve kitle ilişkilerini şekillendirir ve belirleyen etkenlerden biri olur. Çünkü merkezi yayın organı, başka şeylerin yanı sıra, kolektif bir örgütleyicidir de…
Legal yayınlar, 12 Eylül öncesi hemen tüm devrimci hareketlerin, merkezi teşhir-ajitasyon ve propaganda araçlarının temel hatta tek biçimiydi. İllegal biçim ya da yeraltı basını ya hiç söz konusu değildi ya da legal yayınların basit bir eklentisiydi ve temel araç değildi. Tüm örgütlenme girişim/eri, örgütsel ilişkiler, kadrolaşma, deney birikimi, çalışma tarzı, taraftar ve kitle ilişkileri legal merkezi yayın organları etrafında şekillendi ve gelişti. Legal dernekçilik de bu şekillenişi ve gelişimi tamamlayan bir başka halka oldu. Hemen bütün sol örgütler bu temel üzerinde yükseldi. Ne var ki, bu temel üzerinde, iç ilişkileri, taraftar ve kitle bağları, kadrolarının özellikleri, deney birikimi, çalışma tarzı ve benzeri açılardan her koşulda varlığını ve faaliyetini sürdürebilecek bir örgüt inşa edilemezdi. Diktatörlüğün muhtemel saldırılarını göğüsleyebilecek, her koşulda varlığını ve faaliyetini sürdürebilecek bir örgüt yaratılamazdı Legal, en fazla yarı-legal bir örgüt yaratılabilirdi. 12 Eylül öncesi olan buydu. Böyle olduğu da 12 Eylül sonrası bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı.
12 Eylülcü generaller bir gece devlet yönetimine bütünüyle el koydular. Demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntılarını da rafa kaldırdılar. Her şeyi yasakladılar ve saldırıyı başlattılar. Sonuç? Biliniyor.
Bıkkınlık yaratacak kadar, sık sık, 12 Eylül öncesi ve sonrasından derslerin çıkartılması ve çıkarıldığı vurgulanmasına karşın, gerekli derslerin çıkarılmadığı, günümüzdeki pratik göz-önüne alındığında açıkça görülüyor. Günümüzde de aynı zamanda kolektif bir örgütleyici olan merkezi yayın organları, legal olarak çıkarılıyor. Ülke düzeyinde merkezi teşhir, ajitasyon, propaganda faaliyeti ya sadece legal yayınlarla ya da legal yayınlar temel alınarak sürdürülüyor. Diğer merkezi yayın organları ya tamamen tasfiye ediliyor ya da, işlevini tamamen yitirecek bir biçimde çıkarılıyor, merkezi yayın organı olarak legal yayınlar temel alınıyor. Legal yayınlar, bu işlevi üstlendikleri, temel hatta tek araç oldukları sürece, aynı zamanda temel örgütlenme aracı ve merkezi olmaları kaçınılmazdır. İçinde bulunduğumuz dönemde de, gelişme bu yöndedir. Legalize olma biçiminde bir tasfiyecilik süreci yaşanıyor. Bu süreci başta Aydınlıkçılar, TKP, TİP olmak üzere, tüm revizyonist gruplar körüklüyorlar. Legalizm, burjuva yasalcılığı ülkemiz sol hareketinin köklü ve geleneksel bir hastalığıdır. Faturası ağır ödendi ve ödenecektir.
Legal olanaklara ve araçlara tabi olmak, onları temel almakla, legal araçlardan ve olanaklardan yararlanmak farklı şeylerdir.
Özgürlük Dünyası, politik bir hareketi örgütlemek amacıyla çıkmadığı gibi, politik bir hareketin teşhir, ajitasyon ve propaganda faaliyetini, günlük pratik faaliyeti doğrudan yönlendiren, merkezileştiren ve sonuçlarını örgütleyen temel bir araç da değildir. O, böyle bir işlev yüklenmeksizin, işçi ve emekçi hareketinin gelişimine, devrim ve sosyalizm mücadelesine katkıda bulunmaya çalışacaktır. Katkısı esas olarak, proletarya hareketinin üç temel yönünden biri olan, teorik (ideolojik) mücadele cephesinde olacaktır. Bu legal bir yayın organı için, mevcut politik koşullarda, devrim ve sosyalizm mücadelesinin, işçi ve emekçi hareketinin uzun verimli çıkarları ve karşı karşıya olunan acil sorunlar ve görevler açısından tek doğru ve en uygun çerçevedir.
“Devrimci teori olmadan, devrimci hareket olamaz.” Burjuvazi ve gericilik, devrimci teorinin oluşumu ile birlikte, ona, her cepheden çok yönlü, sistemli ve kesintisiz bir saldırı kampanyası başlattı ve sürdürdü. Bu saldırı kampanyasını sürdürürken, sosyalist ve işçi hareketi içinde de müttefikler buldu. Marksist-Leninist teoriye burjuvazinin ve gericiliğin cepheden saldırılarıyla, revizyonizmin ve oportünizmin saldırıları birleşti.
Burjuvazi ve gericilik, Sovyetler Birliği’nde kapitalizmin restorasyonu ve modern revizyonist ihanetle birlikte, M-L ‘e, devrim ve sosyalizm mücadelesine yönelttiği saldırılarda yeni ve güçlü müttefikler buldu. Arnavutluk dışındaki sosyalist ülkeler, proletaryanın devrimci partilerinin ezici bir çoğunluğu, modern revizyonist İhanetle birlikte, M-L’e, devrim ve sosyalizm davasına saldırının üsleri haline geldiler. M-L adına, sosyalizme, M-L teoriye çok yönlü bir saldırı kampanyası başlattılar. Eski burjuvazinin ve eski döneklerin saldırılarıyla, yeni burjuvazinin ve yeni hainlerin saldırıları birleşti. Bu saldırı bugün de tüm şiddetiyle sürüyor. Modern revizyonist ihanetin uluslararası işçi hareketi üzerindeki derin etkileri henüz giderilebilmiş değil.
Uluslararası planda, içinde bulunduğumuz dönemin bir başka özelliği de, Gorbaçov’un genel sekreter olmasıyla birlikte, revizyonist yeni burjuvazinin ve akımların, M-L’e ve sosyalizme karşı yeni bir saldırı kampanyası başlatması, Troçkist, Maocu, modern revizyonist tüm anti-Marksist akım ve grupların, bu saldırı kampanyasının etrafında ve tek cephede birleşmesidir. Ekim devrimi günlerine dönüş sosyalizmde yeni açılım olarak yansıtılmaya çalışılan Gorbaçovculuk, M-L’e ve sosyalizme en fütursuz, en açık saldırılardan biridir. Gorbaçovculukta, teoride ve pratikte olumlanabilecek hiçbir şey yoktur.
Bir unsuru da yeni revizyonist burjuvazi olan dünya burjuvazisinin ve işçi hareketi içindeki uzantılarının, M-L ‘e saldırılarını yoğunlaştırdığı ve bu saldırıların yaşanılan ağır yenilgi sonucu etki alanını genişlettiği günümüz Türkiye’sinde, M-L ‘in ağırlığını savunma ve anti-Marksist akımlara karşı ilkeli ve uzlaşmaz bir mücadele yürütme artan bir önem kazanmıştır. Bu mücadele, burjuva ideolojisinin bütün biçimlerine karşı kesintiye uğramaksızın ve kararlı bir biçimde yürütülmeden ne işçi sınıfının bilinci, sosyalist bilinç düzeyine çıkarılabilir, ne de işçi sınıfının kendiliğinden gelişen mücadelesi, devlet iktidarının ele geçirilmesini merkezine alan politik mücadele düzeyine yükseltilebilir.
Başta Gorbaçovcular olmak üzere modern revizyonistler, ideolojik, politik ve ekonomik açmazlarını, M-L’i daha azgınca saldırarak çözmeye çalışıyorlar. Modern revizyonizmin açmazları ve bunalımı, M-L’in bunalımı ve açmazları olarak yansı turnaya çalışılıyor. Açık ya da üstü kapalı, M-L’in eskidiği, iflas ettiği, gününü doldurduğu, yenilenmesi gerektiği ileri sürülüyor.
Geçmişin değerlendirilmesi ve dersler çıkarılması adı altında, devrimle, reform, M-L ile oportünizm ve revizyonizm arasındaki ayrım çizgisi bulanıklaştırılmaya, geçmişte içinde zaaflar taşısa da, bu temeldeki ayrışma mahkum edilmeye çalışılıyor. 12 Eylül öncesi dönemde, diktatörlüğe muhalif gruplar arasındaki ilişkilerde yapılan ve savunulmaması gereken hatalar gündeme getirilerek, o dönemdeki her türlü ayrışmayı hata olarak gösterme çabası içine giriliyor. Geçmişin hatalarına tepki duyan, ancak revizyonizm ile M-L, reformizmle devrim arasındaki farkı görmeyen, bu nedenle de geçmişi doğru değerlendiremeyen ve devrim ve sosyalizm adına genel bir birlik arzulayan geri bilince sesleniliyor. Bu temelde güç toplama yolları aranıyor.
Devrim ve sosyalizm mücadelesinin yeminli düşmanları olan Troçkistler, modern revizyonistler aklanmaya ve sosyalizmin unsurları olarak yansıtılmaya çalışılıyor. M-L ‘in, devrim ve sosyalizm mücadelesinin düşmanlarına karşı ilkeli ve uzlaşmaz bir mücadelenin yerine,  işbirliği ve uyumun geçirilmesi savunuluyor.
Özgürlük dünyası, geçmişten dersler çıkarma, grupçuluğa karşı çıkma, sekterizmi eleştiri, birlik vb. gerekçelerle, reformizmle devrim, oportünizm ve revizyonizmle M-L arasındaki ayrım çizgilerini bulanıklaştırmak, bu alanda geçmişle atılan adımları ve geçmişin kazanımlarını yok etmek için estirilen liberal rüzgâra karşı mücadele edecektir. Geçmişin devrimci kazanımlarını savunacak ve geliştirecektir.
Özgürlük dünyası, M-L ‘in en temel tezlerinin ve sosyalizmin tartışıldığı bir kürsü değil, savunulduğu bir kürsü olmalıdır ve olacaktır.
M-L bilimsel ve genç bir teoridir. Yaşanan kriz, sosyalizmin ve M-L’in değil, modern revizyonizmin, burjuva-revizyonist dünyanın krizidir. Arnavutluk’ta, dünyanın tek sosyalist ülkesi olan Arnavutluk’ta, kriz yoktur. M-L, sosyalist Arnavutluk’ta uygulanıyor. Ve orada hiçbir alanda kriz yaşanmıyor.
Özgürlük Dünyası’nın platformu, günün modası yeni arayışların platformu, özgür tartışma platformu değildir. Özgürlük Dünyası’nın “nasıl bir sosyalizm” arayışı yoktur ve olmayacaktır. M-L teori ilkesel düzeyde bu soruna açıklık getirmiştir ve pratik, M-L ‘den sapıldığında sosyalizmin inşa edilemeyeceğini açıkça göstermiştir.
Öte yandan, ülkemizde 12 Eylül yılları gericilik ve yenilgi yılları oldu. Diğer devrimci grup ve hareketlerin yanı sıra, ML harekete de ağır darbeler vuruldu. 12 Eylülcüler, ML ‘in savunulmasını yasakladılar. Devrime, ML teoriye karşı sistemli bir saldın kampanyası yürüttüler. Tüm yasal basın ML ‘e ve sosyalizme saldırının kürsüsü oldu. Bu koşullarda, yasa dışı araçlarla 12 Eylülcülerin, sosyal demokrasinin ve legal kürsüler ı edinen Troçkistlerin, modern revizyonistlerin ML’e saldırılarına karşı sistemli ve yaygın bir ideolojik mücadele yürütülemedi. Ayrıca, burjuvazinin ve gericiliğin baskısını, ideolojik saldırılarını göğüsleyememe, sağa savrulma, davayı inkâr, reformizme ve gericilik arasındaki dalaşmalara ve çatışmalara bel bağlama, burjuva ideolojisinin ve onun bir biçimi olan revizyonizmin ve sağ oportünizmin etkisinin artması, tasfiyeciliğin gelişmesi, yenilgi ve gericilik yıllarının tipik özellikleri ve sonuçlarıdır. Gericilik ve yenilgi yıllarında devrim kaçkınlarından, yılgınlardan, düzenle uzlaşan ve birleşen eski devrimcilerden oluşan bir tabakayla, burjuvazinin, revizyonizmin ve oportünizmin sosyal temeline yeni unsurlar eklenir.
Reformizme ve gericilik arasındaki dalaşmalara ve çalışmalara bel bağlamanın, kaçınılmaz sonuçlarından biri de politik mücadeleyi göstermelik parlamentarizmin dar çerçevesi ile sınırlama, ya da temel almadır. Günümüzde, işçilerin, emekçilerin dikkatleri gerici faşist partiler arasındaki dalaşma ve çatışmalara parlamenter zemindeki kombinezonlara çekiliyor. Derin ve sözde bilimsel tahliller yapılıyor. Gerici burjuva partiler arasındaki dalaşmalarda, birinin ötekine karşı desteklenmesiyle parlamenter zemindeki kombinezonlarla işçilerin, emekçilerin acil taleplerini elde edebilecekleri politik özgürlüklerin kazanılabileceği beklentisi yaratılıyor. Referandumları, genel ve yerel seçimleri ve parlamentosuyla anti-demokratik rejimin asma yaprağı olan burjuva parlamentarizmi, 12 Eylülle, Özal’la, faşizmle demokrasi güçlerinin hesaplaşma platformu olarak ele alınıyor. Bu temelde taktikler belirleniyor. Politik mücadele, bu temelde tutum belirlemelere ve hükümet değişikliklerine indirgeniyor. Özgürlük dünyası, politik mücadelenin bu çerçevede ele alınmasına ve emekçilerin mücadelesinin parlamenter kanallara akıtılarak, düzenin sınırları içine hapsedilmesine karşı mücadele edecektir…
Uzamasın. Özgürlük Dünyası Marksizm-Leninizm’in saflığını korumak için mücadele yürütecektir.

Aralık 1988

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑