Devrimci sınıf partisi, Türkiye’nin yüzyıllık birikiminin ve işçi sınıfının uluslararası mücadelesinin deneyimi ve birikiminin üzerinden, onu miras edinerek, burjuva ideolojisinin her türüne karşı mücadele içinde kurulmuş olmasına; ve işçi ve emekçilerin mücadeleci-ileri kesimlerinin, Marksist aydınların ve militan devrimci genç unsurların katılmasıyla, inşasını her durumda yenileyerek yoluna devam etmesine karşın, henüz emekçilerin ancak ‘küçük’ bir kesimini bünyesinde örgütleyebilmiştir. Bunun, işçi hareketi ve sosyalizmin uluslararası alanda aldığı geçici yenilgi ve onun yarattığı baskılanma ile çalışmanın örgütlenmesi ve yürütülmesinde içine düşülen zaaflar gibi başlıca iki etkeni olduğu kuşkusuzdur. Ancak burada sorunumuz bu etken ya da nedenlerin etraflı bir irdelenmesi değil, mevcut durumdan hareketle parti çalışmasının; onun denebilir ki esasını ve esas hedefini oluşturan, işçi ve emekçilerin ana kitlesiyle birleşmek gibi bir sorununun getirdiği en önemli ve öncelikli görevlerdir. Bu bakımdan yine denebilir ki, partinin, “parti olmak” ve her bir parti militanının “partili olmak” görev ve sorumluluğu, sözcüğün en tam anlamıyla, bugün daha da artmıştır. Bu, tüm milliyetlerden Türkiye işçi ve emekçilerinin devrimci sınıf partisinin, tarihi sorumlulukları ve görevlerini layıkıyla yerine getirmesi için zorunluluk teşkil ettiği gibi, partinin, ülkede ve uluslararası alandaki gelişmelerle de bağlı olarak, sınıf hareketiyle mücadelenin gereksinmelerine uygun yeniden ve yeniden inşasını başarıyla gerçekleştirmek bakımından da gereklidir. EMEP 4. Kongresinin, “İşçi sınıfı partisiyle güçlüdür” şiarı da bu bağlantı ve kapsam içinde gündeme gelmiştir. Bu şiar, sınıflar mücadelesinin politik partiler aracıyla sürdürülebileceği gerçeğinden hareketle, işçi sınıfı ve emekçi hareketinin güncel somut durumdaki en önemli ve zorunlu örgütsel-politik gereksinmesine işaret etmektedir. İşçi sınıfının burjuvazi ve emperyalizmden bağımsız ve ona karşı politik örgütlenmesinin zorunluluğu ve parti olarak örgütlenmiş işçi ve emekçilerin mevcut durumdaki en ileri kesiminin sınıfın ana kitlesi ve kent ve kır yoksullarıyla birleşmesinin en önemli güncel sorun olmaya devam ettiği koşullarda, bu şiar, görev ve sorumluluklara özet bir dikkat çekiş; özel bir vurgudur.
İşçi sınıfı partisiyle ve parti işçi sınıfı ve emekçi kitlelerle sahip olduğu bağlar, deyim yerindeyse onlar içinde “erime yeteneği”yle, sömürülen kitlelerin desteğiyle güçlüdür. Partisiyle birleşememiş, sermayeden bağımsız parti olarak örgütlenmemiş işçi sınıfı, sınıfsal-toplumsal kurtuluşunu gerçekleştiremez; ve parti, her günkü mücadelesi içinde işçi hareketinin birleştirici, yönlendirici ve yönetici örgütü olmayı başaramadıkça proletaryayı zafere ulaştıramaz. İşçi sınıfı partisi, bu nedenle, sınıf düşmanına karşı mücadelesinde, proleter kitlelerinin kendi deneyleri temelinde toplumsal gerçekleri ve toplumsal sınıfların ilişkilerinin niteliğini kavramalarını amaçlayarak, proletaryanın sınıf çıkarları ve kurtuluşu davasına yabancı fikir ve görüşlere karşı kararlı ve uzlaşmaz bir mücadeleyi yürütür; bu yabancı görüş, fikir ve anlayışların parti saflarında bozucu, yıkıcı ve zehirleyici etkisine karşı devrimci uyanıklığı diri tutar; partiyi ve işçi sınıfıyla kent ve kır emekçilerini yenilgiye götürecek yıkıcı faaliyetlere izin vermez.
Parti çalışmasının esasını; işçi-emekçi kitlelerinin aydınlatılması, emek-sermaye, proletarya-burjuvazi arasındaki ilişki ve çelişkinin niteliğinin kitleler tarafından anlaşılmasını sağlayacak bir siyasal teşhir ve günlük devrimci ajitasyon ve bununla birleşen örgütleme faaliyeti oluşturur. İşçi sınıfının tüm en önemli çalışma ve yaşam alanlarında partinin temel örgütlerinin kurulması ve her durumda yeniden kurulup sağlamlaştırılması, işçi ve emekçilerin geniş kitlelerinin parti etrafında ve çizgisinde mücadeleye seferber edilmesi başka türlü başarılamaz. Proletaryayı toplumsal gerçekler hakkında aydınlatma ve devrim için örgütleme görevini de, parti, ancak tüm kademelerinde, tüm üyelerinin aynı fikrin örgütlenmesine en verimli ve tam katılmasını sağlayarak, en sıkı birliği gerçekleştirerek yerine getirebilir.
Bu çalışma içinde, işçi sınıfı, sömürü ve baskı düzenine son vermenin ancak kendisinin devrimci girişkenliğiyle mümkün olabileceğini, dahası bunun kendisinin tarihsel sorumluluğu olduğunu görecek-öğrenecek-kavrayacaktır. Devrimci sınıf partisinin ve uluslararası Marksist-Leninist hareketin pratiğinin kanıtladığı da budur.
ÇOK YÖNLÜ SALDIRIYA KARŞI ÇOK YÖNLÜ MÜCADELE VE ONUN KOŞULLARINDAN BİRİ OLARAK PARTİNİN SAĞLAMLIĞI
İşçi sınıfı, burjuvaziyi iktidardan alaşağı eden politik devrimi gerçekleştirme gücüne sahip olduğunu göstermekle kalmayıp sosyalizmi de kurarak, sömürüsüz bir toplumsal sistem inşa etmenin olanaklı olduğunu kanıtladığından bu yana, burjuvazi, devasa propaganda araç ve olanaklarını seferber ederek, işçi ve emekçileri kendi tarihlerini inkara yalnızca davet etmiyor; askeri-politik aygıtını kullanarak, baskıyla da, onları buna mecbur tutmaya çalışıyor. Bu, şiddetli ya da nispeten daha “liberal” yöntemli saldırı, proletarya ve emekçileri mücadele araçlarından; ve bu araçları akıl-bilinç ve deney birikimiyle en yetkin tarzda kullanacak işçilerin ‘kendi öz örgütleri’nden yoksun bırakmayı, her şeyin başına koymuştur. İşçi sınıfı ve emekçilerin, sermayeye karşı mücadelelerini, devrimci bir parti olarak örgütlenmiş kesimlerinin öncülüğünde yürüttükleri durumlarda, burjuva saldırısı, bu yol gösterici-aydınlatıcı-örgütleyici ve her bir mücadele alanında onun ileri taşınması için yardım edici örgütü yok etme ve etkisiz kılmayı öncelikli hedeflerinden biri olarak alırken; henüz böyle bir örgütlenmenin olmadığı yer ve durumlarda, onun ortaya çıkmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Başlıca kapitalist ülkelerde ve bizim ülkemizde, bir yandan “komünizmin öldüğü, sınıf mücadeleleri ve ideolojilerinin tarihe karıştığı” propagandası yürütülürken, öte yandan, proletarya ve emekçilerin “sosyalist”, “komünist”, “devrimci komünist”, “emek” vb. isimler altında örgütlü bu en ileri kesimlerini saldırının öncelikli hedefi olarak alma tutumu sürdürülmektedir. Burjuvazi, bu saldırısını doğrudan ve dolaylı; açık-gizli; ve hizmetindeki provokatif-karanlık güçleri de kullanarak, yıkıcı propagandayla ve şayialar yayarak sonuç alıcı kılmak istemektedir.* Onun için, çünkü, proletaryayı toplumsal kurtuluş mücadelesinde kesin yenilgiye uğratmak, öncelikle, işçi sınıfının mücadeleyle kazanılmış, tecrübe edilmiş ve sonuçlarının öğreticiliği kanıtlanmış ideolojik-politik örgütsel birikiminin yararlanılamaz hale getirilmesi gerekmektedir. Burjuvazi, çünkü, en devrimci muhalifini; birleşme-örgütlenme ve mücadele için tüm öteki sınıf ve tabakalardan daha fazla nedeni olduğu gibi, üretim sürecindeki konumuyla da buna en yetenekli olan işçi sınıfını; bir toplumsal devrimi örgütleme ve kent ve kırın ezilenlerini etrafında birleştirmeye en yetenekli olan sınıfı, ancak böyle bir politikayla yenilgiye uğratabilecektir.
Kapitalistler ve politik-askeri temsilcileri için, işçi ve emekçilerin örgütsüz yığın olarak kalmalarını sağlamak, mevcut durumu sürdürmek için en önemli koşullardan birini oluştururken; işçi sınıfını partisiz bırakarak ya da partisinin yozlaşıp sisteme eklenmesini sağlayarak, sınıf egemenliğiyle sömürü sistemini en önemli tehditten “korumak”, bugün de başlıca hedeflerinin başında gelmektedir. Burjuva politikası, işçi sınıfını, uçsuz-bucaksız; labirentlerle ve engebelerle dolu karanlık ormanlarda pusulasız-fenersiz yolcu durumuna düşürmeye; her adımda tökezleyip düşmesini, her engele takılıp yaralanmasını, dost-düşman ayrımı yapamayacak bir siyasal körlükle malul hale gelmesini ve sonuçta da kendine güveni sarsılarak teslim bayrağı çekmesini sağlamaya yöneliktir.
Bütün bunlar, işçi sınıfının devrimci partisinin sömürülen ve ezilenlerin iktisadi-siyasal ve sosyal taleplerinden hareketle ve bu talepleri gözeterek kitleler içinde yürüttüğü kesintisiz çalışmasını daha da yaygınlaştırıp genişletmesini zorunlu kılmaktadır, ve öte yandan, burjuva-emperyalist ideolojik kuşatma ve saldırısına karşı devrimci konumlanması ve tutumunu sağlamlaştırmasını gerektirmektedir.
Bu nasıl sağlanacaktır? Devrimci sınıf partisinin bugünkü en önemli sorunu ya da sorunlarının başında geleni budur. Yinelemek pahasına da olsa, denebilir ki, bu görev ve sorumluluğun layıkıyla yerine getirilmesinin koşullarından biri, partinin, tüm üye ve örgütleriyle emekçilerin ana kitlesi içinde örgütlenmeyi, kitleleri parti etrafında ve en ileri kesimlerini partide örgütlemeyi her şeyin başına almasıdır. Bunun için, parti program ve tüzüğü temelinde mücadele ve örgüte katılmayı kabullenmiş tüm üyelerin bir parti organında yer alması ve partinin herhangi alandaki çalışmasına yetenek ve enerjisini ortaya koymaktan çekinmeyerek katılması; işçi sınıfı ve emekçiler içindeki çalışmasını proletarya iktidarı ve sosyalizmi kurma perspektifiyle yürütmesi; bunun bilinçli bir militanı olarak hareket etmesi gerekmektedir. Bunun için, parti program ve tüzüğünün kabullenilmesinin henüz bir ilk adım ve sorun ve görevin bunun pratiğe geçirilmesinde saklı olduğu her an akılda tutularak, proletaryanın sınıf bilinçli öncü kesiminin sürekli görevinin, emekçilerin gittikçe daha geniş kesimlerini kazanmak ve “öncünün düzeyine yükseltmek” olduğunu unutmamak şarttır. Bu görev ve sorumluluk bilincinin hakimiyeti sağlanmadan, fabrika ve işletmeler, organize sanayi bölgeleri, kurumlar, okullar ve semtlerde, yığınlar içinde yaygın biçimde örgütlenmiş; üye ve birim örgütleri çalışmaya katılarak aynı hedefe yönelmiş ve böylece örgütünün sağlamlaştırılması yönünde de önemli adımlar atmayı başarmış bir kesintisiz faaliyet gerçekleştirilemez. Amaca uygun ve ona hizmet eden bir çalışma, açıktır ki, ancak, partinin temel örgütlerinin sağlamca yerleştiği ve kesintisiz çalışmayı birimlerden, fabrika ve işyerlerinden sürdürmeye istikrar kazandırdığı durumlarda mümkün olacaktır. Bunun için, fabrika ve işletmeler başta olmak üzere, çalışma alanlarında parti birim örgütlerinin kurulması ve güçlendirilerek sağlamlaştırılması, çalışmanın hedeflerinden biri olarak yeni üyeler sorununun çözümü için bilinçli bir tutumun hakim kılınması, ileri-sınıf bilinçli işçilerle işçilerin ana kitlesi arasındaki ilişkinin bu bakımdan da yenilenmesi, partili olma ve partili çalışmanın gerektirdiği devrimci tutum, anlayış ve hareket tarzının hakim kılınması kesin zorunluluk oluşturmaktadır.
Her günkü çalışma içinde parti örgütünün sağlamlaştırılması ve bu çalışmanın giderek daha geniş işçi ve emekçi kesimlerin parti etrafında ve parti çizgisinde seferber edilmesine katılmasını sağlamaya hizmet etmesi, ancak bu ve burada yeniden değinilmemiş, ancak soruna ilişkin çeşitli yazı ve yayınlarda dile getirilmiş tüm öteki zorunlu gerekliliklerin yerine getirilmesine bağlıdır.
PARTİ ÇALIŞMASININ İLERLETİLMESİ VE DEVRİMCİ POLİTİKA İÇİN TEORİNİN ÖNEMİ
Bugün işçi sınıfı ve emekçilerin en önemli sorunlarından birini sermaye ve gericiliğin saldırılarına birleşik bir hareketle cevap verememek; lokal grev ve direnişleri genel bir eylem içinde birleştirememek vb. oluşturuyorsa; bunun başlıca nedenlerinden biri de, parti olarak örgütlenmiş (işçi, emekçi, aydın, sendikacı, genç) kesimiyle örgütsüz-dağınık on milyonların henüz aynı amaç ve hedefte ve aynı örgütlenme içinde birleşememeleridir. Bu birleşmeyi gerçekleştirecek olan ya da gerçekleştirme sorumluluğu altında olan tek örgüt devrimci sınıf partisidir. Parti olma sorumluluğu bunu ifade ederken; ileri işçi ve emekçiyle proletaryaya, çıkarlarına ve kurtuluş davasına bağlanmış aydın ve sendikacıyla mücadeleye uyanan genç kuşaktan militanlar için partili olmak, sermayeye karşı toplumsal kurtuluşu gerçekleştirmede “kullanacağı” en önemli “araç”a; aydınlatıcı, birleştirip örgütleyici ve yol gösterici devrimci “manivela”ya; zaaf ve eksiklerini aşmasına yardımcı olacak “kolektif bir akıl”a ve bir “orkestra uyumu”yla çalışacak milyonlarca kol ve bacağa sahip olmayı ifade eder. Bu birlik içinde işçi, makinenin basit bir eklentisi olmaktan çıkarak, makineler “kombinasyonu”nu yönetmeyi; makinaları, üretimin ‘bir avuç’ kan emici için değil, artı değer sömürüsü olmadan tüm toplum için yapılmasının yolunu açmak üzere kullanmayı öğrenir. Üretim sürecinin devrimci unsuru, değiştirmenin sınıf bilinçli unsuruna; tüm sınıf kardeşlerinin “kendiliğinden hal”lerinden çıkarak kendileri ve sınıfsal kurtuluşları için ne yapacaklarını bilecek hale gelmeleri/yükselmelerine yardımcı olan militana dönüşürken, parti, bu mücadele ve dönüşümün okulu ve birleştirici-harekete geçirici örgütü işlevi görür.
Burjuva yönetimi, şiddet ve terörü, baskı ve zoru, hak yoksunluğu ve eşitsizliği temel almasına rağmen, işçi ve emekçilerin burjuva partileri ve kurumları dışında, onlardan bağımsız ve onlara karşı örgütlenmesini gereksiz görmekte ve göstermekte; sömürü ve eşitsizlikten ve ona karşı mücadeleden söz edilmesini, sorunlara “ideolojik bakış” ve olaylar karşısında “önyargılı davranış” olarak nitelemekte; egemenliğinin devamı için, “hepimiz aynı gemideyiz ve geminin batmaması için akılcılık, hoş görü ve uzlaşı gerekir” propagandası yürütmektedir. O, komünizmin çöktüğünü, sınıflar ve sınıf mücadelesinin tarihe karıştığını, sınıf ideolojisi ya da politikasının; bilim ve ideolojinin sınıflarla ilişkilendirilmesinin tarihsel bir sapma olduğunu; “parlamenter demokrasi”nin ve kapitalist toplumsal sistemin insan eliyle ulaşılabilecek ve kurulabilecek en ideal ve son sistem olmakla kalmayıp insan doğasına en uygun sistem de olduğunu; ve her şeyi belirleyen kişisel çıkarların ancak böylesi bir sistem içinde gerçekleştirilebilir olduğunu propaganda etmekte; sistemini değişmez ve sınıf hakimiyetini yıkılmaz göstererek emekçileri teslim almaya çalışmaktadır.
İşçi sınıfı ve emekçilerin sermaye ve burjuvaziye karşı örgütlenmesi, birliği ve dayanışmasının sağlamlaşması her şeyden önce burjuvazinin bu çok yönlü saldırısının etkisinin kırılmasına ve giderek etkisiz bırakılmasına bağlıdır. Ve bunu görev olarak belirlediğini ilan eden sınıf partisi, bu görev ve sorumluluğu ancak kesintisiz bir aydınlatma, eğitme ve mücadele çizgisinde yürümede ısrar ederek yerine getirebilir.
Dünya işçi sınıfı ve ezilen halklara, emperyalist-kapitalist barbarlıktan kurtulmanın yolunu göstermeye kısa yaşamının tüm zamanını veren Lenin, iki sınıf ve iki ideolojinin kapitalizmin gerçeği olduğuna işaret ederek, insanlığın bir başka ideoloji yaratmadığını belirtiyor ve işçi sınıfının dünya görüşünden olayları, olgu ve gelişmeleri; sınıfların birbirleriyle ve devletle ilişkilerini irdelemeyen kişinin, kaçınılmaz olarak burjuva ideolojisini güçlendireceğini belirtiyordu. Engels de, altını çizerek, iktisadi, politik ve ideolojik (teorik) mücadelenin öneminden söz ediyordu. İşçi sınıfı ve kent ve kırın yoksulları, burjuvaziye karşı tüm bu cephelerden kesintisiz bir mücadele içinde birleştirilmedikçe, egemen dünya görüşü ve ideolojisi olan burjuva-emperyalist ideolojinin hegemonyası ve baskısından; ve hakim sınıf olarak en katı bürokratik ve merkezi tarzda örgütlenmiş burjuvazinin sınıf diktatörlüğünden kurtuluşun yolu açılamaz. Bu birleşme/birleştirmeyi saflarında ve sınıfın öteki örgütlerinde gerçekleştirecek olan proletaryanın devrimci sınıf partisidir. O, işçi sınıfı ve emekçilerin, sorunların kaynağının kapitalist-emperyalist dünya sistemi olduğunu anlamalarını ve kurtuluşlarının da bu sistem tasfiye edilerek işçi-emekçi iktidarının kuruluşu ve sosyalizmde olduğunu görmeleri için, halkın aydınlatılması, eğitimi ve örgütlenmesini başlıca sorunu, görev ve sorumluluğu olarak belirlemiştir. Ama parti, ancak merkezi yönetiminden en alt örgütlerine, devrimci teoriyle silahlanmış ve ‘falso vermeyen bir orkestra uyumu’yla aynı hedef ve görevlere yönelmişse; tam bir irade ve eylem birliğini gerçekleştirmişse, bu görevini gerçekten başarıyla yerine getirebilir.
Devrimci teorinin güncel kesintisiz çalışma içinde proletaryanın değiştirici-dönüştürücü en önemli silahlarından biri haline gelebilmesinin yolu, onun devrimci politika için temel önemdeki rolünün sürekli akılda tutulması ve sınıf mücadelesi pratiği içinde, ulusal ve uluslararası deneylerin ortak katkısıyla güçlendirilmesi ve yol gösterici “fener” olarak ustalıkla kullanılmasından geçmektedir. Marksist-Leninist teoriyle donanmayan ve sınıf mücadelesiyle hareketin gelişimi ve ihtiyaçlarını diyalektik materyalist dünya görüşüyle irdelemeyen bir işçi sınıfı örgütü, işçi ve emekçi hareketini devrimci politikalar etrafında birleştirip örgütleyemez; saflarını güçlendiremez; burjuva ideolojisinin işçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki hakimiyeti ve etkisine karşı başarılı bir mücadele yürütemez ve onun parti saflarına sızmasını önleyemez. Bunun yıkıcı sonuçlarının, partide erozyon, partinin devrimci çizgisinden sapmaların ortaya çıkması ve partinin görevlerini yerine getiremez duruma düşmesi olduğunu uluslararası deneyim göstermiştir. Parti, sadece kararlarına tüm üyelerinin uymalarıyla, sadece demokratik merkeziyetçi iç işlerliği ve merkezin yönlendirici direktiflerine uyma zorunluluğuyla değil, üyelerinin Marksist eğitimi ve diyalektik materyalist dünya görüşüne sahip yetkin devrimciler olmalarının sağlanmasıyla, öncü sınıfın (proletarya) iktidarı ele alması ve egemen sınıf olarak örgütlenmesini güvenceye alabilir. İleri işçi-emekçi kitlesinin partiye kazanılması ve partili işçi-emekçi-genç tüm üyelerin parti program ve tüzüğünün hedef ve amaçları yönünde Marksist eğitiminin kesintisiz sürdürülmesiyledir ki, işçi sınıfı kitlelerinin parti etrafında birleştirilmesi ve iktidar mücadelesinde burjuvazi ve emperyalizme karşı seferber edilmesi başarılabilir.
Bu, ilkin, burjuva ideolojisine ve onun işçi sınıfı üzerindeki her türden etkisine karşı; ve sonra, bununla da kopmazca bağlı bir biçimde ve hangi türden ve hangi gerekçeyle olursa olsun, devrimci sınıf partisinin saflarına sızmasına karşı kesintisiz bir mücadele anlamına gelir. İşçi sınıfı partisi, liberal demokratizmin, oportünist uzlaşmacı reformculuk ve sağ-sol sekterizmin, saflarında çürütücü işlev görmesine izin veremez. Parti ancak, saflarında ve tüm organlarında; başlıca fabrika, işyeri, sanayi kompleksi, semt, okul ve hizmet kurumlarında, kurulmaları ve sürekli güçlendirilip sağlamlaştırılmaları mücadelenin ilerletilmesi ve devrimin zaferi için kesin zorunluluk teşkil eden birim örgütlerinde, canlı bir iç tartışmayla kararlaştırılmış örgütsel-politik taktiklerinin uygulanmasına, görüşü ne olursa olsun tüm üyelerinin kesin bağlılığı ve uymalarını sağlayarak –başka türlü burjuva etkinin saflarında yer bulmasını engelleyemez– başarıya doğru yol alabilir.
Parti, mücadeleci işçilere örgütünü açık tutacak, her durumda işçilerin ileri kesimlerinin partide örgütlenmelerini teşvik edecek, çalışmasıyla bu yönde işçi eğilim ve isteğini geliştirecek, ancak fabrika, işyeri, semt, kurum vb. parti birim örgütlerinde bir araya gelmiş işçiden parti program ve tüzüğünün gereklerini istemekten geri durmayacak; onun Marksist teoriyi ve parti politikasını kavraması için çaba göstermeyi bir parti görev ve sorumluluğu olarak, en küçük biçimde bile ihmal etmeyecektir. Kitle hareketi, sendikal ve öteki emekçi eylemleri içinde yürütülecek siyasi mücadelede ileri adımların atılması da, ancak her durumda, o somut durumun gerektirdiği görevlerin yerine getirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Proletarya ve emekçiler, sınıfların hareketinin nereye doğru gelişmekte olduğu ve hangi yönde gelişeceği hakkındaki bilgilenmeyi de, ancak partinin teoriyi devrimci pratik içinde geliştirip, eğitimleri için gerekli araç ve çabayı sunmasıyla gerçekten kavrayabilecekler ve yalnızca kendi hareketinin bilgisiyle değil, düşman sınıf(lar)ın gelişmeler içindeki ve karşısındaki politikaları ve durumu hakkında da fikir ve öngörü sahibi olabileceklerdir.
PARTİNİN SAĞLAMLAŞMASI, PARTİ OTORİTESİ VE DEVRİMCİ DİSİPLİN
Devrimci sınıf partisi, kitleler içindeki çalışmasının gereklerini ancak örgütlenmesini her koşulda daha ileriye götürerek ve sağlamlaştırıp yaygınlaştırarak yerine getirebilir; ve otoritesini de, öncelikli olarak görevlerini ‘eksiksiz’ yerine getirerek, kitle hareketi içindeki devrimci mevzilenmesiyle işçi sınıfının güvenini sağlayarak gerçekleştirebilir. İşçi sınıfı ve emekçilerin hak ve çıkarlarının savunulması için gösterdiği kesintisiz ve kararlı çaba, işçi sınıfı kitleleri içindeki yaygın ve sağlam örgütlenmesi ve proletaryanın toplumsal devrim davasına sadakatiyle parti otoritesi güçlenecek, gelişecek ve emekçilerin geniş kesimlerince de benimsenir hale gelebilecektir. Bu, partinin kitlesel hale gelmesinin ve kitlelerin her durumda kendi deney ve tecrübelerine dayanarak parti politikalarının doğruluğunu sınamalarının de tek yoludur. Kitlelerin taleplerinden yola çıkmayan; bu talepler etrafında gelişen mücadeleye, onu güçlendirmek-geliştirip yaygınlaştırmak üzere katılmayan ve emekçilerin ruh halleriyle bilinç düzeylerini dikkate almayan bir parti ya da örgüt, devrimci görevini yerine getiremez. Çünkü parti olarak örgütlenmiş proleter ve emekçiler, özellikle başlangıçta ve fakat genellikle de işçi sınıfı ve kent ve kır yoksulları kitlesinin en ileri ama belirli bir kesimini oluştururlar, ve bu da, onlar için, sömürülenlerin her zaman daha fazlasının ve giderek çoğunluğunun iradesiyle birleşmeyi temel bir hedef haline getirir. Parti, işçi kitlelerini, kent yoksulları ve kır emekçilerini kendi mücadelelerinin deneyleri üzerinden ve bilimsel teorinin yardımıyla eğitip aydınlatmayı başaramadıkça, hareketin devrimci gelişimine önderlik görevini yerine getiremez ve sınıfın hareketini yönlendirme düzeyine ulaşamaz. Yığınların bilinç ve örgütlenme düzeylerini dikkate alan bir çalışmanın, ancak kitlelerin taleplerinden hareketle sürdürülebileceği gerçeği, bu çalışmanın işçi sınıfı saflarında diyalektik materyalist dünya görüşünün yaygınlaşmasına hizmet eden bir çalışma olarak örgütlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu ise, mücadele ve örgütleme araçlarının sağlamlaştırılarak emekçi kitlelerin aydınlatılması için verimli ve etkili biçimde kullanılması ve çeşitlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
Bu kesintisiz ve çok yanlı çalışma sonucudur ki, işçi kitleleri, partide örgütlenmelerinin ve parti iradesi ve otoritesiyle birleşip onu güçlendirmelerinin kendi yararlarına olduğunu kavrayacak; sömürüsüz bir toplum ve dünya mücadelesinde parti saflarında yerlerini gerçekten alabileceklerdir. Bu da, partinin her durumda işçi-emekçi kitleleriyle birleşmeyi, esas almasını; tüm organ, örgüt ve üyeleriyle kitlelerin içinde, onların yaşamlarına her bakımdan ve her gün katılarak ve içinde yer alarak çalışmasını gerektirmektedir. Kitlelerin ruh halinin, bilinç ve örgütlenme düzeyinin dikkate alınmasının ya da bunun gerçekten yapılabilmesinin devrimci anlamı da budur. Devrimci sınıf partisinin şiar, slogan ve açıklamalarının başlıca amacı, geniş işçi-emekçi kitlesinin aydınlatılması, eğitimi ve ikna edilmesini sağlamaktır. Kitleler olgu, olay ve gelişmelerin diyalektik bağını ve farklı sınıfların birbirleri ve devletle ilişkileri yönünden ne ifade ettiğini bu “ikna çalışması” içinde ve onun sonucu öğreneceklerdir.
Partinin, işçi sınıfı ve kitle hareketi içindeki çalışmasının başarıyla sürdürülebilmesinin bir diğer koşulu, saflarında kesin bir devrimci disiplini hakim kılması, tüm üye ve örgütlerinin aynı politik-örgütsel çizgi üzerinden belirlenmiş dönemsel ve uzun vadeli hedeflere yöneltilmesini başarabilmesidir. İşçi sınıfının ve asıl olarak da sanayi proletaryasının üretim süreci içindeki konumu ve yer alış tarzı, onun politik örgütünün devrimci disiplini için zemini oluşturucu özelliktedir. Bu durum ve zemin, işçinin çalışma ve iş disiplininin onun sınıf örgütlerinde ve konumuz bakımından da proletarya partisinin saflarında yer bulması ve hakim olmasını kolaylaştırıcı dayanak oluşturur. İşçi, disiplinli bir sınıfın mensubudur ve sınıf bilinçli işçi, partisinin disiplininin tanınması ve uygulanmasında devrimci bir rolü en etkin biçimde oynayabilecek kişidir.
Partinin sağlamlığı ve saldırılar karşısındaki “sarsılmazlığı”, bütün öteki koşul ve gerekliliklerden önce, program hedefleri ve tüzük ilkeleri üzerine kurulan devrimci birliğine ve “çelikten disiplini”ne bağlıdır. Partide canlı tartışmaları da içeren fikir zenginliği, üyelerinin görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyi asla ihmal etmeksizin, görevli oldukları kendi organlarında ve parti platformlarında (kongre, konferans) görüşlerini hiçbir baskı altında kalmaksızın dile getirmeleri, bu görüşlerin doğruluğu-yanlışlığı üzerine verimli ve kuşkusuz hareketin ve partinin gelişip-güçlenmesini tek amaç edinen tartışmalara girişmeleri, ikna etmeleri ya da ikna olmaları; salt bir “üyelik hakkı” değil, üyelik görev ve sorumluluğu gereğidir. Ama tartışmalar yapılıp kararlar oy birliği ya da çoğunluğuyla alındığında, farklı görüşte olanları da dahil, tüm parti üyeleri, organ ve örgütlerinin tek görevi, artık merkezi otoritenin karar ve direktifleri doğrultusunda, ikirciksiz bir tutum ve gönül rahatlığıyla çalışmaya koyulmalarıdır. Bu, parti politikalarının başarısı ve devrim davasının zafer kazanmasının kesin koşullarından bir diğeridir.
Devrimci iç disiplin sağlamlığı, görev ve sorumlulukların ‘eksiksiz’ yerine getirilmesi için koşul olduğu gibi, proletarya ve emekçilerin sınıf çıkarları ve kurtuluşuna yabancı burjuva liberal, reformist vb. görüşlerin parti içinde yer bulmasına karşı mücadelenin ilkeli tarzda sürdürülebilmesi için de gerekli ve zorunludur. Burjuva ideolojisinin, burjuva otoritesinin dayatılmasını esas alan gericiliğin ve sözde liberal demokratizmin, toplumu tüm sınıf ve tabakalarıyla etki altında tutan hakim dünya görüşü olması gerçeği, onun, işçi ve emekçiler üzerinden parti saflarında yer bulmasını nispeten kolaylaştırırken; parti, saflarının sağlamlığını, ancak bu etki, sızıntı ve dıştan ve “iç”ten zorlamalara karşı savaşarak koruyabilir. Bu sağlamlık olmaksızın, partinin güç ve olanaklarını sınıf düşmanına karşı gerçekten verimli tarzda seferber etmesi ve kullanması başarılamayacağı gibi, güvenle ve tereddütsüz hareket etmesi de olanaklı olamaz. Parti ve yönetim organları partide tam birliği sağlamadan, kitle hareketi ve mücadelenin ihtiyaçları tarafından belirlenen örgütsel-politik taktiklerin başarıyla pratiğe geçirilmesini gerçekleştiremezler. Partinin tüm üyeleriyle taban örgütlerinin parti program ve tüzüğü üzerindeki birliğinin her durumda gözetilmesi; iş ve çalışma disiplini ve görevlerin eksiksiz yerine getirilmesinin kriter alınması; olası yanlış eğilim ve tutumlar karşısında kararlı ve ilkeli bir mücadeleyle birlikte kazanıcı tutumun esas alınması, sınıf mücadelesinin ve parti sorumluluğunun zorunlulukları arasındadır.
* * *
Burjuvazinin çok yönlü saldırıları, bugün işçi sınıfı ve emekçilerin parti olarak örgütlenmiş kesimine, sınıf bilincine ulaşmış ileri işçi ve emekçiyle devrimci genç militana, parti çalışmasını en verimli tarzda sürdürme, devrimci teoriyle donanmak için Marksizm-Leninizm’in teorik hazinesi ve “parti külliyatı”ndan öğrenmeye daha fazla eğilim ve istek gösterme; devrimci iç disiplini güçlendirerek sınıf düşmanının her türden saldırılarına kararlı bir karşı koyuşu gerçekleştirme gibi, biri ötekinden soyutlanamayacak çok önemli sorumluluklar yüklemektedir.