İhtiyaç Olan Böyle Bir “Çatı” Değil

Özgürlük Dünyası’nın yakından ilgi gösterdiği ve üzerine ayrıntılı makaleler yayınladığı, birkaç yıldır emek, barış ve demokrasi güçlerinin, halkın ileri kesimlerinin gündemi durumunda olan “çatı partisi” ile ilgili yeni bir gelişme oldu. EMEK PARTİSİ, “girişim” olarak kurumsallaşmaya ve somutlanmaya yönelen çatı partisi girişiminin amaç, içerik ve biçim olarak halkın ihtiyaç duyduğu birlik örgütlenmesini ifade etmediğini ve bu çalışmadan çekildiğini açıkladı. Aşağıda bu açıklamanın metnini veriyoruz.

 

ihtiyaç olan böyle bir “çatı” değil!

EMEK PARTİSİ

GENEL MERKEZİ

Mevcut haliyle Çatı Partisi Girişimi’nin, emek, barış, demokrasi ve halk güçlerinin birlik ihtiyaçlarına yanıt vermesi mümkün değil; Emek Partisi bu çalışmadan çekilmiştir.

Yaklaşık iki yıldır örgütlenme çalışmaları sürdürülen çatı partisi girişimi, ciddi bir tıkanma ve çözümsüzlüğün içine sürüklenmiş durumdadır. Çözümsüzlüğün temelleri 21–22 Aralık 2008 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusü’nde düzenlenen toplantıda atılmıştır. O günden buyana çalışmalar çatı partisi fikriyatından bütünüyle sapmış; Türk, Kürt her milliyetten ve inançtan Türkiye demokrasi güçlerinin birlik zemini olması lazım gelen çatı partisi, Kürt demokratik hareketini de kapsayacak biçimde adeta “solcuların birliği” platformuna dönüşmüş bulunmaktadır.

Bilindiği üzere, emek, barış ve demokrasi güçlerinin birlik zeminini oluşturmak üzere, çatı partisini bir “çözüm aracı” olarak gündeme getirmek dahil, çalışmaların her aşamasında yer alan Emek Partisi, 21–22 Aralık 2008 toplantısının ardından ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmak amacıyla görüş ve önerilerini çalışma içinde yer alan muhataplarıyla paylaşmış; ancak, bu çabaların somut bir sonuç vermemesi üzerine çalışmalardan çekilmiştir.

Hal böyleyken, kimi siyasi çevrelerce, çatı partisi çalışmalarıyla, Emek Partisi arasında ilişki kurulmaya devam edilmektedir.

Bu nedenlerledir ki, çatı partisi ve demokrasi güçlerinin birliği sorununa ilişkin görüşlerimizi, 27–28 Haziran 2009 tarihinde Ankara’da düzenlenecek olan Çatı Partisi Girişimi toplantısı öncesinde kamuoyu ile bir kere daha paylaşmayı özellikle önemli bulmaktayız.

EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BİRLİK ZEMİNİ OLARAK ÇATI PARTİSİ

Bilindiği gibi çatı partisi emek ve demokrasi güçlerinin gündemine 2002 seçimleriyle girmekle birlikte, pratik olarak örgütlenme çalışmaları 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinin ardından, Emek Partisi (EMEP), Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP)’nin inisiyatif almalarıyla başlamıştır.

Çatı partisinin seçimlerin ardından gündeme gelmesi, “anlaşılır nedenlerle” çatı partisinin doğrudan seçimlerle ilişkilendirilmesini de beraberinde getirmiştir.

Ancak, çatı partisi yalnızca bir seçim partisi olamayacağı gibi, (sol) siyasi parti ve örgütlerin bir araya gelerek güçbirliği yaptıkları bir parti de olamazdı. Çünkü çatı partisini ihtiyaç haline getiren, seçim ittifaklarından ve siyasi parti ve örgütlerin öznel ihtiyaçlarından bağımsız olarak nesnel, siyasal koşullardır. Emek, barış ve demokrasi güçlerinin en geniş birliğini zorunlu kılan bu koşullar, aynı zamanda çatı partisinin politik, örgütsel platformunu da dolaysızca biçimlendirmektedir.

Çatı partisi özünde, mevcut burjuva, kapitalist sistemden ve onun uygulamalarından zarar gören sınıf ve kesimlerin (işçiler, emekçiler, aydınlar, Kürtler, Aleviler ve inanç grupları, kadın çevreleri vb) ülkenin temel meseleleri (Kürt sorunun demokratik çözümü, işçilerin sendikal örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması, söz, basın, örgütlenme hakkı, laikliğin gerçek temellerine oturtulması vb. başta olmak üzere siyasi demokrasinin kazanılması ve emekçilerin, halkın sosyal, ekonomik hak taleplerinin elde edilmesi) etrafında bir araya gelerek oluşturacakları güçbirliğinin parti formunda cisimleşmiş halinden başkaca bir şey değildir.

Bununla birlikte, çatı partisi örgütlenmesinin önündeki en büyük handikabı, baştan itibaren demokrasi güçlerinin birliği sorununun, geleneksel olarak “sol güçler”in birliği sorununa indirgenerek tartışılıp, biçimlendirilmek istenmesi oluşturmaktadır.

Bilindiği gibi, birlik kavramı ülkemizde öteden beri “sihirli” bir anlama sahiptir; fakat diğer yandan birlik sorununa halkın ihtiyaçlarından hareketle yaklaşılmadığında, olacakları göstermesi bakımından “Kuruçeşme tartışmaları”ndan, “Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) deneyimi”ne ve olumsuzlukla sonlanan başkaca “deneyler” de ortadadır.

Bütün bu deneyler, sonuçları itibariyle çatı partisinin örgütlenme sürecinde “sol birlik” ya da “siyasi parti ve örgütlerin bir araya gelerek oluşturacakları parti” anlayışından niçin uzak durulması gerektiğini yeterince açıklamaktadır.

Çatı partisi örgütlenmesini, klasik parti örgütlenme normlarından farklı kılan yan; hem merkezi, hem de yerel düzeylerde yönetim organlarının sendikaların, meslek ve kitle örgütlerinin, aydın örgütlenmelerinin, üniversite çevrelerinin, inanç guruplarının temsilcilerinden ve tek, tek aydınlar tarafından oluşması; siyasi partilerin ise bütün olanaklarıyla bu çabayı destekleyen bir mevzide durmalarıdır.

Ancak böyle bir çalışma, yerellerden başlayarak en geniş demokrasi güçlerinin birleşerek aşağıdan yukarıya bir demokrasi hareketi olarak örgütlenmesini sağlayacaktır. Geleneksel parti normlarıyla hareket etmek, “yeni bir ÖDP” deneyiminin daha geriden, tekrarından öte bir sonuç vermeyecektir.

21–22 ARALIK 2008 TOPLANTISI DÖNÜM NOKTASI

Partimiz baştan itibaren çatı partisini bu anlayışla ele almış, değerlendirmiş ve örgütlenme çalışmalarına katkı sunmuştur. Ancak, 21–22 Aralık 2008 tarihinde Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusü’nde düzenlenen toplantı sonuçları itibariyle partimizi yeni bir değerlendirme yapmak ve karar almakla yüz, yüze getirmiştir.

Toplantı, hazırlık süreçlerinde planlanın ve amaçlananın tümüyle dışında bir seyir izlemiştir. Herşeyden önce, çatı partisi yeniden, tartışmaya açılmış, o ana kadar teorik, pratik atılan tüm adımlar ve birikimler bir anda yok haline gelmiştir. Pek çok siyasi çevre, çatı partisini Kürt siyasi hareketiyle, Türkiye sol güçlerinin birlik zemini olarak yeniden tariflerken, kimileri de, çatı partisinin Kürt siyasi hareketinin, “Türk solu”na ve sosyalistlerine açtığı politik bir alan olarak tarif etmişlerdir. Bu yaklaşımlarla, Türk, Kürt ve her milliyetten emek, barış ve demokrasi güçlerinin birlik zemini olan çatı partisi fikri arasında uzak, yakın bir ilişki yoktur.

Bu toz duman ortamda, iradi zorlamalarla oluşturulan Çatı Partisi Girişimi Merkezi Koordinasyon Kurulu; oluşum biçimi ve bileşimi itibariyle “ciddiyet sorunu” başta olmak üzere pek çok problemi de beraberinde getirmiştir. En başta, merkezi koordinasyon kurulunda yer alanların üzerinde anlaştıkları bir çatı partisi yoktur. Körün fili tarifi örneğinde olduğu gibi, herkes bulunduğu yerden bir çatı partisi tarif yapmaktadır. Bu tablo, o ana kadar çatı partisi çalışmalarına katılan, ilgi gösteren ve çatı partisinin asli unsurları olması gereken az sayıdaki sendikacı, meslek ve kitle örgütü yöneticisi, inanç gruplarından temsilci, aydın ve yazarında geri çekilmelerine neden olmuştur.

Bu durum, daha sonra yerellerde düzenlenen toplantılarda çok daha açık görülmüştür. İl toplantıları, siyasi çevre temsilcilerinin katılıp görüşlerini açıkladıkları, sendikaların, meslek ve kitle örgütlerinin, inanç gruplarının ve diğer demokrasi bileşenlerinin ilgi göstermedikleri, deyim yerindeyse 21–22 Aralık 2008 toplantısının fotokopisi toplantılar olmuştur.

Gelinen yerde, çatı partisinin baştan öngörüldüğü biçimde yeniden hayatiyet kazanması oldukça zor gözükmektedir. Birinci olarak; 29 Mart 2009 yerel seçimleri dahil olmak üzere, politik gidişata hiçbir müdahalesi olmayan bir siyasal örgütlenmenin demokrasi güçleri nezdinde bir çekim merkezi oluşturma olanağı ortadan kalkmıştır. İkincisi ve en önemlisi; söz konusu çalışma içinde yer alanların, varolanı yok sayarak çatı partisini “aslına rücu edecek” şekilde yeniden örgütlemeye yönelecek cesareti ve yaklaşımı göstereceklerine dair ortada bir işaret de yoktur.

Bununla birlikte, çatı partisi girişiminin başarısızlığa uğramış olması, çatı partisine ya da birleşik demokratik harekete olan ihtiyacı ortadan kaldırmamaktadır. Tersine, kapitalist sistemin içine sürüklendiği ekonomik krizin, işçi sınıfı, emekçiler ve yoksul halk tabakaları üstündeki olumsuz etkileri, 29 Mart yerel seçim sonuçları ve Türkiye’nin içinden geçtiği siyasal süreç emek, barış ve demokrasi güçlerinin birlik ihtiyaçlarını daha da artırmaktadır.

‘SOLCULARIN BİRLİĞİ’ EKSENLİ ‘YENİ ARAYIŞLAR’ NAFİLEDİR

Nitekim demokrasi güçleri cephesinden birlik ihtiyacının artmasına bağlı olarak, bu durumu sömürmeye yönelik politik girişimler de artmaktadır. Bu çerçevede, “yeni arayışlar” peşinde koşanlardan biri de, ÖDP’den ayrılan Ufuk Uras’tır. Uras, çatı partisi modelini bıraktıklarını, “Demokratik Vicdan Hareketi” adı altında ‘kişi ve bireylerin biraraya geldiği bir parti’ kuracaklarını belirtmektedir. Ne var ki, emek ve demokrasi üzerine onca laf etmesine karşın Uras, “sağın reçeteleri belli. Ancak solda buna bir alternatif bulunamıyor. Demokratik Vicdan Hareketi Türkiye solunda yepyeni bir seçenek olacak” sözleriyle, kurmayı hesapladığı parti ile gerçekte solcuların derdine derman aramayı düşündüğünü itiraf etmektedir.

Ufuk Uras’ın, “Demokratik Vicdan Hareketi”, “10 Aralık Hareketi” ve mevcut haliyle Çatı Partisi Girişimi’nin, emek, barış, demokrasi ve halk güçlerinin birlik ihtiyaçlarına yanıt vermesi mümkün değildir.

GÜÇLÜ DEMOKRATİK BİRLİK İÇİN TÜM OLANAKLARIMIZI SEFERBER EDECEĞİZ

Türkiye’nin, ezilen ve sömürülen milyonların, her dilden, her kültür ve inançtan halkımızın ihtiyaç duyduğu demokratik birlik, ‘sol’ ve sağ ayrıştırması ve ‘solcuların birleştirilmesi’ üzerinden tarif edilemez ve böyle gerçekleştirilemez. Ekonomik, sosyal ve siyasal saldırıların hedefindeki milyonları birleştirecek halkçı ve demokratik bir demokratik ve halkçı hareketin yolu buradan gidilerek açılamaz ve bu yaklaşımla genişletilemez.  Ancak talepler, ihtiyaçlar ve mücadele üzerinden ilerleyen bir hareket aynı zamanda güçlü demokratik birliği yaratabilir.

Partimiz, yukarıda belirtilen nedenlerle çatı partisi zemininde sağlanamayan bu birliğin değişik platform ve zeminlerde sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bütün imkanlarını seferber etmeyi sürdürecektir.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑