2011 NEWROZ’U, KÜRT HALKININ MÜCADELSİNDEN, TUNUS VE MISIR HALKLARININ AYAKLANMALARINDAN, TÜRK HALKININ DESTEĞİNDEN GÜÇ ALARAK KUTLANACAK
Bu yıl Newroz’un daha özgün koşullarda kutlanacağı söylenebilir. Kürtler bakımından oldukça duygusal, kültürel ve tarihsel motifler taşıyan Newroz, isyan ve kurtuluşla ilişkilendirilen bir gün. Yenigün; efsane ve gerçeğin iç içe geçtiği bir simge. Demirci ustası Kawa’nın zalim hükümdar Dehak’a isyanı. Kürt halkının direnişi, Tunus ve Mısır halklarının ayaklanmaları koşullarında kutlanacak olan Newroz, bu yıl daha büyük umutlar taşıyor! Hiçbir kutlamanın bir öncekinin tekrarı olmadığı gerçeği bir yana, bu yıl Newroz’un yaygınlık, kitlesellik ve coşku bakımından olduğu kadar, Kürtlerin ulusal demokratik taleplerini somut olarak ortaya koymaları açısından da bir önceki Newroz kutlamalarından farklılıklar taşıyacağı görülüyor.
Kürt halkının dinmeyen mücadelesiyle birlikte bunu besleyen birden fazla faktör bulunuyor. 2011 Haziran genel seçimleri öncesi ve Anayasa tartışmalarının sürdüğü bu koşullarda yapılacak kutlamalar ulusal ve demokratik halk hareketinin bir hamle hareketi rolü oynayacağını belirleyen en önemli faktörler, Demokratik Bölgesel Özerklik ve İki Dilli Yaşam talepleridir. Kürt halkı Newroz kutlamalarını sadece inkar ve asimilasyona karşı değil, aynı zamanda oyalama, hareketi tasfiye etme, Kürt işbirlikçi çevreleriyle sistemin kurmak istediği yeni ittifak politikalarını, liberal Kürt burjuva ve “sol” liberal çevrelerinin ve tarikatların, cemaatlerin, şeyh ve ağaların AKP etrafında kurmak istedikleri “alternatif Kürt hareketi” yaratma hesaplarını da bozmayı hedefleyecektir. Zira Newroz gelişip güçlenmekte olan Kürt özgürlük mücadelesini kuşatma ve boğma hareketine karşı daha güçlü bir hedefin ortaya konulduğu dönem olma işlevi görebilirse, karşı karşıya bulunan sorunları çözmede bir dönüm noktası olacaktır.
PKK’nin, ateşkes ya da “çatışmasızlık süreci” olarak ilan ettiği koşulları bir bekleyiş süreci olarak ele almadığı, yerellerde birimlere dayalı bir örgütlenme ve mücadele modelini oturtmak istediği görülüyor. KCK operasyonun asıl hedefi de bu halk örgütlenmesi görünüyor. Ulusal talepler kapsamındaki mücadele ve giderek artan işsizlik, sefalet ve gelecek kaygısının biriktirdiği patlama öğelerini, kapitalizme karşı yöneltmek, işçi ve emekçi hareketini ulusal demokratik taleplerin bileşeni olarak ilerletmekte de Newroz önemli bir dönemeç olabilir. İşçi ve emekçilerin talepleriyle Newroz kutlamalarını güçlendirmeleri bu dönem daha da önemlidir. Demokratik Anayasa talebi, İki Dilli Yaşam, Bölgesel Özerklik, Bu süreci somut talepler ve kitlesel halk eylemleriyle desteklemek gerekecek. Ulusal Kürt hareketinin kendi özgünlükleriyle gelişip güçlenen yanını, Kürt işçi ve emekçilerinin hareketi olarak bu yanıyla güçlendirmek için bu sürecin hassasiyetle değerlendirmek gerektiği de sorunun diğer önemli bir yanı.
AKP’nin hesapları boşa çıkarıldı,
Son bir yıl içindeki gelişmelerin, Kürt halk hareketinde beklenti ve oyalama hesaplarını boşa çıkarma mücadelesi olarak geçtiğini de kaydetmek gerek. Zira geride kalan bir yıllık gelişmelere bakmak bile bunu söylemek için yeterli veri sunmaktadır. Ancak Kürt sorunu gibi tarihsel bir sorun için bir yıllık gelişmelerden öte bir halkın tarihi, büyük bir birikim ve mücadele yılları göz ardı edilmemelidir. Tabii ki başkaca faktörler de hesaba katılmalıdır. Ancak 1 yıllık gelişmeleri önemsemek ve hangi gelişmelere dayanak olacağını da görmek gerek.
AKP Hükümetinin “açılım” politikasının gerçek amaçlarının açığa çıkmış olması, Kürt ulusal hareketinin tasfiyesine yönelik operasyonun ortaya çıkardığı reaksiyon ve gelişmeler, KCK Operasyonu adı altında yapılmış olan, yerel yöneticileri, eski milletvekili, simgesel isimler, insan hakları savunucusu, yazar, hukukçu, DTK başkanı ve yüzlerce siyasetçinin operasyonla gözaltına alınıp tutuklanması, tutukluların anadilde savunma yapma haklarının gasp edilmesi, iki yıla yaklaşan bir tutukluluk sürecine rağmen, örgütlenme ve düşünce özgürlüğü kapsamındaki çalışmalarında öte “bir suç unsuru” ve eylem olmamasına rağmen tutukluluk halinin devam etmesi, hareketi motive eden önemli faktörlerden biridir. 2010 Newroz’u öncesi yaşanan bu operasyon ve tutuklama karşısında bu yıl gösterilecek tepkinin bir önceki yıldan daha etkili olacağını söylemek için de bir çok neden bulunuyor. “Açılım” demogojisinin hala etkili olduğu, AKP’den beklentilerin sürdüğü, tutukluluk sürecinin kısa süreceği, gelip geçici bir rüzgar olarak değerlendirdiği 2010 koşullarında KCK operasyonunun yeterince idrak edilmediği, ancak bugün farklı bir hesabın bulunduğunun anlaşıldığı görülmektedir. AKP Hükümeti, Newroz öncesi bazı tahliyeleri gündeme getirerek, bir “yumuşama” hesabı gütse bile, Kürt hareketinin bunun bir seçim hesabı olarak değerlendireceği, halkın buna kanmayacağı da söylenebilir.
Yine Hizbikontranın AKP tarafından yeniden harekete geçirileceği yönlü endişeler, domuzbağı ve başkaca vahşi işkence yöntemleri de kullanarak, onlarca insanı katletmiş Hizbullah örgütü yönetici ve üyelerinin bir punduna getirilerek tahliye edilmeleri, KCK Davası tutuklularının durumu ile kıyaslanarak büyük bir öfke birikimi yaratmış bulunuyor.
12 Eylül 2010’da yapılan Referandum’da Kürt Bölgesi’nde yaşanan çok yönlü gelişmeler, KCK Davası duruşmalarında ortaya çıkan tutum ve yansımaları, Bölgesel Özerklik, İki Dilli Yaşam taleplerinin yükselmesi ve başkaca bir çok gelişme 2011 Newroz’unun nasıl geçeceğini gösteren verilerdir.
“Faili muçhul” cinayetler hakkında bazı eski koy korucusu ve itirafçısının beyanları, bazı eski JİTEM elemanları hakkında ortaya çıkan kanıtlarla birlikte, Mutki’de ortaya çıkan toplu mezarlar ve kazı yapılan diğer yerlerde toplu katliam ve toplu mezarların açığa çıkıyor olması, Newroz’da halk öfkesinin dışı vurumuna neden olacaktır. Bu yıl Newroz’un sadece kutlamalar ve güçlü gösterilerle kalmayarak, yer yer halk eylemlerine ve devletin şiddet uygulamalarına karşı büyük karşı koyuşlara ve direnişlere dönüşmesinin fazlaca verileri de bulunuyor. KCK Davası tutuklularıyla dayanışma amacıyla on binlerce insanın günlerce Diyarbakır (Amed) Adliyesi önünde birkmesi burayı bir miting alanına çevirmesi, polis şiddetine boyun eğmeyerek taleplerini dile getirmeleri de bunu gösteriyor.
Diğer yandan 2011’de Bölge’de ve dünyada açığa çıkan bir kaç faktörün Kürt halk hareketini daha da güçlü kılacak maddi ve manevi olanaklar sunduğunu da belirtmek gerek. Bu gelişmelerin ırkçılık ve şovenizm zehriyle zarhoş edilmek istenen Türk halkı üzerinde de olumlu etkide bulunması beklenmelidir. Bunlardan ilki Tunus’ta başlayan giderek Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini etkisi altına alan Arap ve diğer ülke halklarının ayaklanmalarıdır. İslam coğrafyasında ortaya çıkan, Tunus diktatörü Bin Ali’nin tahtını yerle bir eden, Mısır’da halk ayaklanmasına dönüşen ve Mübarek diktatörlüğünü bitiren gelişmelerin, burada kalmayacağını söylemek için bir çok veri bulunmaktadır. İslam dünyasında gelişen iş, ekmek, özgürlük temelli mücadele ve ayaklanmaların halk iktidarlarına dönüşme potansiyeli aynı zamanda, ulusal kurtuluş ve sosyal kurtuluş mücadelelerine olanak sunmaktadır. Bu durum Kürt halkı için hem kendi mücadeleleri bakımından hem de bu ülke halklarının ayaklanmalarıyla dayanışma içinde olmak bakımından önem taşıyor.
Ocak ayının son günlerinde Ankara’da yaşanan bir trafik kazasında 11 Kürt tarım işçisinin yaşamını yitirmesiyle bir kez daha gözler önüne serilen göz ve yoksulluk gerçeği Newroz’da dile getirilecek diğer taleplere işaret etmektedir. Bölge’de işçi sendikalarının, kamu emekçileri sendikalarının, meslek örgütlerinin, demokratik mücadele örgütlerinin, köylü ve üretici sendikalarının, kadın ve gençlerin kendi talepleriyle Newroz kutlamalarında yer almaları dönemin ruhuna uygun bir gelişme olacaktır. Ulusal olan ile sınıfsal olanı, kadın talepleriyle, işçi taleplerini, gençlik hareketlenmesiyle, aydın hareketini birleştirirci bir tarza her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan günümüzde, Newroz’u sadece Kürtleri ilgilendiren bir kutlama ve mücadele günü olarak algılamak yanlış olacaktır. Doğrusu hem Kürt halkı ile dayanışma içi,nde olmak, Newroz’un Kürt halkı için anlamı ve önemini bilerek destek ve dayanışma göstermek, hem de Kürt, Türk, Arap, her dilden ve her inançtan Türkiye halkı olarak AKP’ye ve sermayeye karşı mücadeleyi geliştirip güçlendirmek olmalıdır. Demokratik bir Anayasaya ihtiyaç duyan tüm güçlerin seçimde de güçlerini birleştirmelerine vesile olması gereken bir platform olarak, 8 art Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Newroz ve arkasından işçi sınıfının birlik dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs önemli bir zemin olabilir.