Sunu ve İçindekiler 233

Özgürlük Dünyası Eylül 2012 Sayısı (233) Çıktı!

İÇİNDEKİLER


Dünyada ve Ortadoğu’da Keskinleşen Çelişkiler; Savaş, Barış Ve Mücadele

Ender İmrek

Olimpiyatlar: Kimin oyunları?
Mithat Fabian Sözmen

Tecavüz odasına kapatılan kim?
İlke Işık Sağdıç

İktidarın Güç Politikası ve Kitle Hareketinin Mevcut Durumu Üzerine
Yusuf Akdağ

Laiklik ve demokrasi-2
Kadir Yalçın

Bu Nasıl Marksizm Savunusu? – 1
Ali Yaşar

“Tanrı Parçacığı”ndan “Büyük Patlama”ya Fizikte Metafizik
Kenan Ateş

 

SUNU

Hükümetin “değişimci” muhafazakârlık; Amerikancı İslamcılık; Türkçü Osmanlıcılık’a dayalı olarak içeride ve dışarıda izlediği politika hızla duvara çarpma noktasına doğru yaklaşmaktadır. İçeride işçileri hareketlendirmeye başlayan sömürü ve baskının yoğunlaştırılmasının yanına, eğitimin muhafazakârlaştırılmasıyla birlikte sözde yenilenmesi adına kız öğrencilerin okullardan uzaklaştırılmasına, 66 aylık çocukların okula başlatılmasına, çok sayıda okulun da dönüştürülmesiyle imam hatiplerin yaygınlaştırılmasına ve iki yeni din dersinin daha müfredata iliştirilmesine varan, öğrencileri, velilerini ve öğretmenleri de hedef tahtasına koyan saldırganlık eklendiğinde, halka yöneltilmiş genel saldırı, karşı cephenin oluşup gelişmesini de teşvik ederek, tırmanmaktadır. Kürt savaşı ise, AKP ve hükümetinin sesini soluğunu kesen tam bir çıkmaz oluşturarak, çarpılmakta olan “duvar”ın ciddiyetini bir kez daha görünür kılmıştır. Şemdinli/Şemzinan’la ilgili açıklama bile yapılamamaktadır. Gündüz vakti ve sürekli olarak yol kontrolü yapılmakta olan ve kesintisiz muharebelere sahne olan bölge, “gerilla bölgesi” olmanın ötesine geçmiş durumdadır. İç gelişmeler AKP’nin dine olan ihtiyacını olağanüstü artırmaktadır.

Ama dışarısı ve izlediği dış politika bakımından da, AKP’nin hem ellerini açıp dua etmeye, hem de itaat tazelemeye ve örtülemeye, dolayısıyla dine olan ihtiyacı büyümektedir. İçeride Kürtlerin üstesinden gelemezken, Suriye’ye yönelik izlediği politika, Hükümetin başına bir de Suriye Kürt sorununu çıkarmıştır. Ama Suriye’de “çarşafa dolanılması” yalnızca Kürt sorunu dolayısıyla değildir. Sözde “ahlaki” nedenlerle ve “ilkesel” olarak ateş açtığı halkına zulmettiği için düşman ilan edilen ve en çok “iki-üç ay içinde devrileceği” iddia edilen Baas rejimi, “muhalif” denen ama hemen sadece AKP eliyle eğitilip silahlandırılarak beslenen ve kontracılarla birlikte sınırdan girip vurup geri dönen El Kaide, İhvan ve Selefi çeteleri püskürtüldükçe, besleme medya, daha üst perdeden “muhaliflerin kazandığı zaferler”den söz açıyor. Ancak hem Suriye içinden El Kaideci çetelerin hunharlık haberleri geliyor, hem “diken üstünde” olmakla kalmayan, sokaklarında, köy ve hastanelerinde çoktan kavga gürültü çıkmaya başlayan, besleme kamplarının açıldığı Hatay’dan. Ve Antep’ten gelen bombalama haberi de, El Kaide dahil herkes tarafından patlatılmış olabilecek, pimi bizzat hükümet tarafından çekilmiş bir bombayı işaret ediyor. Bu bomba, hükümetin savaş politikasının dolaysız bir ürünüdür.

Batılı emperyalistlerin arkasından iteklemesiyle, hoplaya zıplaya Osmanlı kafasıyla taşeronluğa soyunan, ancak “boynuzun kulağı geçtiğini” bir kez daha kanıtlayarak, hesap kitap yapmadan ve önünü arkasını düşünmeden “paldır küldür” yürüyüp gittiği içerikli eleştiriler alan –arkasından itenlerce de ortada bırakılan– hükümetin Suriye politikası çoktan duvara çarpmış, dört kişiden üçünün desteğini alamayan AKP hükümeti, şimdiden başını ellerinin arasına almış görüntüsüyle “Arpacı kumrusu”na dönmüştür. Davutoğlu, herhalde bugüne kadarki en beceriksiz Dışişleri Bakanıdır. Ama ötesinde, Rusya ve “sıra Türkiye’de” diyen İran tarafından açıkça uyarılan AKP hükümetinin bölgeye yönelik savaş politikası, kendi ayağına dolanmaya şimdiden başlamıştır. Şam’da devlet başkan yardımcısı, savunma bakanı gibi kalburüstü yöneticilerini havaya uçuran bombalama nedeniyle, Suriyelilerce “eylemin arkasında Türkiye var” suçlamasına muhatap olan Türkiye yöneticileri, şimdi kendileri, “her taşın altında arayıp bulma”ya endekslendikleri PKK’nin adını ansalar bile, “Antep bombasının ardında Suriye var” suçlamasını yöneltme noktasındadırlar. “Etme bulma dünyası”dır. Hükümetin izlediği dış politika meyvelerini vermektedir! Herhalde daha da verecektir!

İçeride Kürt savaşı, dışarıda Suriye’yle kapışma… Evet, Türkiye dışarıda da savaşa girmiş durumdadır ve bunun içeride de karşılığı olmaya başlamıştır. Ve dünya yeni bir durgunluk ve krize doğru gitmektedir ki, herhalde Türkiye’ye yansımaları olacaktır. Büyüme edebiyatı örneğin ve buradan palazlandırılanların doyurulmasının sınırına gelinmesi ve irili ufaklı direnişlerin yanında, Gerede ve Adana ayakkabı işçilerinin ardından, sendika değiştirmeye girişen metal işçileri ve en son Antep dokumacılarının şimdiden duyulmaya başlayan haykırışlarıyla enselerde hissedilen soluklarının “yıkıcı gücü”nün gündemin ta ortasına oturması herhalde şaşırtıcı olmayacaktır ki, zaten moral olarak tükenmiş olan AKP’nin cenaze namazına o zaman sıra gelecektir!

Haydi, 4+4+4 denen eğitimin gericileştirilmesine karşı mücadeleyle sağlam bir adım atmaya… Haydi içeride ve dışarıda savaşa karşı barışı savunmaya…


 

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑