Yerel örgütlerimizin gerek konferans raporlarında gerekse de konferanslarında en önemli yeri, tartışma ve konuşmaların büyük bölümünü; işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde yürüttüğümüz günlük parti çalışması ve bu çalışmanın sorunları oluşturmuştur. Böyle olması hem normal hem de gereklidir.
Çünkü, partinin işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde yürüttüğü çalışmanın zayıflıkları, sorun ve zaaflarından hızla arındırılması ve geliştirilmesi zorunluluğuyla, bugün daha açık ve daha belirginleşmiş olarak yüzyüzeyiz.
Nihayetinde, parti çalışmasının temeli; işçi ve emekçi kitlelerin aydınlatılması; işçi ve emekçilerin nasıl bir dünyada yaşadıklarını, emek ile sermaye, proletarya ile burjuvazi arasındaki ilişki ve çelişkinin niteliğini anlama ve kavramalarını; bu dünyanın değiştirilmesi, baskısız ve sömürüsüz bir dünyanın kurulması mücadelesinde işçi sınıfının kendi rolünü kavramasını sağlamaya yöneliktir.
Ve bu ancak, işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde yürütülen sürekli, sistemli ve kesintisiz bir günlük çalışma ile ve bu çalışmanın sorunları ve eksiklerinin aşılmasıyla ve giderek gelişen, güçlenen, işçi sınıfı ve emekçilerin ana kitlesini kucaklayan bir çalışma düzeyine ilerlemesi ile mümkün olabilir.
Çalışmanın bu sorunları, zayıflık ve eksiklikleri, birçok parti belgesinde ele alınıp eleştiri konusu yapıldığı ve olması gerekene işaret edildiği gibi; birçok Özgürlük Dünyası yazısının da konusu olmuştur. Bu yazıda işçi ve emekçi kitleler içinde yürütülen çalışmada görevlendirilmiş ve sorumluluk almış kadroların, sorumlu oldukları birim ve alanda mevzilenişine ve doğru mevzilenmeye bağlı olarak yürüttükleri çalışmaya ilişkin sorunlar üzerinde duracağız.
İŞÇİ, EMEKÇİ KİTLELER İÇİNDE MEVZİLENME, KİTLELER İÇİNDE YAŞAMA
Yerel parti örgütlerinin, kendi alanlarında işçi sınıfı içinde çalışmayı ilerletme ve geliştirme amaçlı olarak belirlediği; hangi fabrikalarda, işyeri ve organize sanayi bölgelerinde çalışmaya öncelik vereceğine, yoğunlaşarak faaliyet sürdüreceğine ilişkin bir planı vardır. İşçi sınıfı içinde yürtülen çalışma, konferans ve kongreler vesilesiyle yeniden değerlendirilmiş ve bazı sonuçlara varılmıştır.
İşte bu değerlendirmelerden bazı alıntılar:
“Temel işçi havzalarında ve diğer temel işyerlerinde belli başlı talepler için yaşanan direnişler, yine bu alanlarda sürdürdüğümüz aydınlatma ve örgütlenme çalışmaları, gazete satışları birçok ileri işçiyle, doğal işçi önderiyle buluşmamızı sağlıyor. Ancak, bu işçi ve emekçilerle kurduğumuz bağların kalıcı olması, sadece mücadelenin sıcak olduğu dönemlerde değil, günlük yaşam içerisinde de sürmesi, yönetici ve üyelerimizin bu işçi önderleriyle doğal, canlı bağlar sürdürmesi çoğunlukla gerçekleşmemektedir. Dışardan kalmak, sıcak hareketlilik geçince peşini kovalamamak, doğal insani ve sosyal ilişkilerimizi sürdürmemek, adeta alışkanlıklarımıza ve kendi çevremize geri dönmek bir türlü kurtulamadığımız zayıflıkların başında gelmektedir.
“Dahası, fabrika ve işyeri çalışmalarımız, sınırlı sayıdaki işçiyle görüşmekle yetinip, bütün işçilere seslenen, onların politik eğilimlerini, etkilenmelerini dikkate alarak, bütününü kucaklama ve birleştirme perspektifinden uzaklaşan bir darlığa düşmektedir. Bu durumu değiştirmek için ortaya koyduğumuz çaba, pratik zorluklar ve koşullara dair çeşitli nedenlerle çok çabuk kırılabilmekte ve bizi, cesaretsiz, şikayetçi, sihirli formül arayan bir konuma sürükleyebilmektedir.
“Oysa azımsanmayacak sayıda işçiyle, emekçiyle şu veya bu vesileyle biraraya geliyoruz. Bu işçi ve emekçilerle, örgütlü bir mücadele için yeniden ve yeniden, her türlü politik, sosyal, ekonomik, kültürel vb. vesile ile biraraya gelmek, mücadeleye daha ileriden katılmalarına yardımcı olmak ve partiye kazanmak için çaba sarfetmek…” yönetici kadro ve üyelerimizin temel işi olmalıdır.
Bir başka yerel örgütümüzün raporunda ise şunlar vardır:
“Partimiz, öncelikli alanlar olarak belirlediği bu alanlarda yaşanan direniş ve örgütlenme mücadelesinin ya başından beri örgütleyicisi ya da sonradan destekleyicisi oldu. Bu süreç, partimizi, birçok fabrika ve işyerlerinde çalışmakta olan işçi ve emekçiler tarafından tanınan ve saygınlığı olan bir parti konumuna getirdi. Ancak; bunca ilişkiye rağmen fabrika ve işyerlerinde işçi örgütleri oluşturma, yaratılan etkinin örgütlülüğe dönüştürülmesini sağlama sorunu, kimi yerlerde olumlu adımlar atılmasına rağmen, çözülememiştir. Partiye yeni üye kazanmada yaşanan darlıkların aşılmasındaki sıkıntılarımız devam etmektedir.”
Yerel örgütlerin raporlarından yapılan (uzunca da olsa) alıntılar; işçi sınıfı içerisinde, hem genel olarak, hem de öncelikli birim ve alanlar olarak belirlenmiş belli başlı fabrika ve işyerlerinde sürdürülmekte olan çalışmanın durumunu, gerek olumlulukları gerekse de sorun ve olumsuzluklarıyla ortaya koymaktadır.
Evet, işçi sınıfı içindeki parti çalışması; gerek büyük fabrika ve işletmelerin hareket içindeki yeri ve önemi, gerekse de kadro gücü ve olanaklarımız nedeniyle, büyük fabrika ve işletmelerde, organize sanayi bölgelerinde yoğunlaşmak zorundadır.
Belli bir fabrikayı öncelikli olarak belirleyip yoğunlaşmanın ilk gereğinin, uygun ve nitelikli bir görevlendirme; özellikleri ile, çalışkanlığı, kararlılığı, birikimi, ısrarı ve sabrıyla uygun bir görevlendirme olduğu açıktır. İşçi sınıfı içindeki çalışmanın gereksinimleri ve zorlukları da, böylesi bir görevlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Görevlendirme ve sorumlu kılma kadar önemli ve temel bir sorun da, görevlendirilen, sorumluluk alan kadroların sorumlu olduğu birim ve alanda mevzilenmesi sorunudur. Parti kadro ve görevlilerinin, görevli olduğu fabrika işçileri içindeki çalışmayı gelişen ve ilerleyen bir çalışma olarak sürdürebilmesinin temel şartı; bu alanda doğru bir mevzilenme içine girebilmesidir. Kadro ve görevlilerin, yaşamlarını, sorumlu oldukları fabrika işçileri arasında yeniden kuracak tarzda mevzilenmeleridir.
Bu; evini barkını, sorumluluğunu aldığı fabrika işçilerinin çoğunlukla yaşadığı semte, mahalleye taşıyan ve yaşamını tümüyle burada, fabrika işçileri arasında yeniden kuran, günlerinin ve gecelerinin çoğunu bu fabrika işçileri arasında geçirecek tarzda bir mevzilenme sorunudur.
İşçiler arasına ve günlük yaşamlarına, onlardan biri olarak, doğallığıyla girebilen, ilişkilerini günbegün geliştiren, onlarla yaşamın ve mücadelenin tüm sorunlarını paylaşabilen, evlerinde, kahvelerinde, düğününde, cenazesinde, sinemada, tiyatroda, gezmesinde, eğlencesinde vb. birlikte olmayı özel bir amaç edinen, işçilerle sıkı bağlara sahip, işçi kitlesinin çoğunluğunu tanıyan ve işçilerce de tanınan, işçilerin evlerine girip çıkabilen, kendi evi de işçilere açık olan ve işçilerin gidip geldiği bu sıcak ve samimi ilişkiler içinde, işçi kitlesinin güvenini kazanmayı başarabilecek tarzda bir mevzilenme sorunudur.
İşçi sınıfı içindeki çalışmamızın en belirgin ve en temel eksiği; yukarıda raporlardan yaptığımız alıntılarda da görülebileceği gibi, parti kadro ve görevlilerinin mevzilenmesi sorunudur. Doğru bir mevzilenme içine giremedikçe “dışardan kalmak” tan kurtulunamaz ve “…alışkanlıklarımıza ve kendi çevremize geri dönmek bir türlü kurtulamadığımız zayıflıklar” olmaya devam eder. Fabrika işçileri arasına kendimizi boylu boyunca atıp, yaşamımızı onlar arasında ve işçilerden oluşan bir çevre içinde yeniden kurabildiğimizde, işçilerle kurduğumuz ilişkileri, kendi çevremiz haline getirebildiğimizde ve buna bağlı olarak alışkanlıklarımızı değiştirebildiğimizde, “… alışkanlıklarımıza ve kendi çevremize geri dönmek…” kurtulabileceğimiz bir zayıflık haline gelecektir.
Aslında “dışardan kalmak, sıcak hareketlilik geçince peşini kovalamamak, doğal, insani ve sosyal ilişkilerimizi sürdürmemek, adeta alışkanlıklarımıza ve kendi çevremize geri dönmek…” durumu, işçi sınıfı içindeki çalışma açısından, deyim uygunsa, ikili bir yaşam durumunun açık bir tarifidir. Yani biri; partililerden oluşan, aynı dili konuştuğumuz çevrede sürdürdüğümüz, diğeri ise; belli bir süre yönelerek, aydınlatma ve örgütleme çalışması, gazete satışları yaptığımız ve bunları yaparken pek çok işçiyle tanışıp ilişki kurduğumuz, şu veya bu taleple gelişen eylem, direniş ve mücadeleler sürecinde olabildiğince yakın olduğumuz ama, hareket ve eylemler geçince, uzaklaştığımız ya da sınırlı sayıda işçiyle görüşmekle yetindiğimiz olmak üzere, ikili bir yaşam.
Şu söylenebilir ki; işçi sınıfı içindeki çalışmamızda, fabrika ve işyeri çalışmasında görevli kadrolarımızın büyük çoğunluğunun evi başka yerde, görevli, sorumlu olduğu fabrika işçilerinin yaşadığı semt ve mahalleler başka yerdedir. Aslında bu açıdan bakıldığında; propaganda ve ajitasyonumuzu yapıp, birkaç işçiyle görüştükten sonra; “evli evine, köylü köyüne” durumu yaşanmaktadır. Evet, bütün parti kadroları işçilerin yaşadığı semte, mahalleye taşınamayabilir ama, bu durumda bile, işçiler arasında yaşamak, o semtteki bir partilinin evini paylaşmak, giderek işçilerin evlerinde kalabilir, onlarla yaşayabilir hale gelmek mümkündür ve bu yapılabilir. Ve ikili bir yaşam sürdürmekten, böylece; kadroların kendini işçi kitleleri arasına atması, işçiler arasında ve işçi ve emekçilerden oluşan bir çevre içinde yaşar duruma gelmeleriyle kurtulunabilir.
Elbette ki mevzilenme, kendi başına çalışmamızın sorunlarını çözüverecek bir şey değildir. Ama, işe doğru ve sağlam bir yerden başlamak demektir. Doğru bir mevzilenme içinde olan görevli ve kadrolarımız, çevrede bulunan parti üyelerini de, çalışmanın çeşitli yönlerinde işin içine katarak, çalışmasını genişleterek sürdürebilir.
FABRİKA, İŞYERİ ÇALIŞMASI
Parti il örgütleri, raporlarında, fabrika çalışmalarını, yukarıdaki alıntılarda da görülebileceği gibi; “… bunca ilişkiye rağmen fabrika ve işyerlerinde işçi örgütleri oluşturma, yaratılan etkinin örgütlülüğe dönüştürülmesini sağlama sorunu, kimi yerlerde olumlu adımlar atılmasına rağmen, çözülememiştir.” ya da “… fabrika ve işyeri çalışmalarımız, sınırlı sayıda işçiyle görüşmekle yetinip, bütün işçilere seslenen, onların politik eğilimlerini, etkilenmelirini dikkate alarak, bütününü kucaklama perspektifinden uzaklaşan bir darlığa düşmektedir.” şeklinde, eleştirel bir bakışla değerlendiriyorlar.
İşçi ve emekçi kitleler içine kendimizi boylu boyunca atarak, kitlelerle içiçe yaşama ve giderek genişleyen işçi, emekçi ilişkileri içinde olamadıkça; sınırlı sayıda işçiyle görüşmekle yetinen bir ilişki ve çalışma tarzından kurtulamayız, işyerlerinde işçi örgütleri oluşturma sorununu çözemeyiz. Eğer işçilerin içinde değilsek, onlarla içiçe yaşamıyorsak; bir hareketlenme ve eylem sürecinde ya da ajitasyon ve aydınlatma çalışmaları, gazete satışları sırasında kurduğumuz ilişkilerin (bu ilişkiler, elbette önemli ve sürdürülmesi gereken ilişkilerdir) kalıcı bağlara dönüşmesi zor olacaktır. Çünkü dışarıdan gidiyoruz ve işimizi bitirince, kendi çevremize geri dönüyoruz.
Ama, işçilerin yaşam alanlarında onlarla birlikteysek, gazetemizi satıp, bildirimizi dağıttıktan sonra ya da ilişkide olduğumuz işçilerle görüştükten sonra döndüğümüz yer, yine işçilerin arası ve onların yaşam alanları olursa, buraları döndüğümüz kendi çevrelerimiz haline getirebilirsek; kurulan her ilişkinin sürdürülmesi de, kalıcı bağlara dönüşmesi de kendi doğallığı içinde mümkün olabilecektir. Böyle bir ortam içinde, işçi ve emekçilerle ilişkilerimizi geliştirebilir ve bu ilişkiler içinde işçileri partiye kazanabiliriz. Partiye katılan işçilerin eğitimlerine yardımcı olma, ileri partililer olarak gelişmeleri için destekleme ve teşvik etme görevimizi de ancak bu durumda başarabiliriz.
Kadrolarımızın işçi kitleleri (elbette öncelikli olan, büyük fabrikaların işçi kitleleri) arasında ve içinde mevzilenişinin sorunlu olması, partiye katılan işçiler ve onların diğer işçilerle ilişkilerini de daraltıyor. Çoğunlukla da bizimle ve parti çevresindeki sınırlı işçi ilişkilerine kadar daralıyor. Doğrudan söyleyecek olursak; bizim kadrolarımızın işçi kitleleriyle olan sınırlı ve dar ilişkileri, kendini işçi kitleleri arasına atamamış olması, partiye katılan işçiyi ve onun işçi kitlesiyle olan ilişkilerini de koşulluyor ve ilişkilerini daraltıyor. Kısacası; içinde olduğu işçi ilişkilerini, partili bir işçi olarak, bilinçle, daha da genişleterek sürdürmesini sağlama ve teşvik etme yerine, kendimize (bizim işçi kitleleri içinde ve arasında yaşıyor olmayışımız) benzetiyoruz ve ilişkilerinin, partililer ve partili işçiler çevresine daralmasına yol açıyoruz.
Parti grupları ve organlarının olduğu fabrika ve işyerlerine baktığımızda da, bu durumu görebiliriz. Parti grubunun da işçi kitlesiyle olan ilişkilerinin çok da geniş olmadığı görülecektir. Yürütülen çalışmanın genişliği (darlığı), fabrika işçileri arasında dağıtılan gazete (fabrikada, mahallesinde, evinde) sayısı bunun bir göstergesidir. Parti kadroları ve görevlileri işçi kitleleri arasına kendini atar ve işçiler içinde bir yaşam kurarsa; yani kendi mevzilenişini, çevresini ve alışkanlıklarını devrimci tarzda değiştirebilirse, bu; ileri işçi, partili işçi için de öğretici olacaktır.
Büyük fabrikalara yoğunlaşan, bu fabrikaların işçileri arasında ve içinde mevzilenmeye dayalı ve işçiler arasında gazetenin olabildiğince yaygın dağıtımı üzerinden gelişen ve yaygınlaşan, bu fabrikalar işçilerinin bütününe seslenen ve bütününü kucaklayan, ve giderek partide örgütleyen bir parti çalışması; bugünkü parti çalışmasının ilerlemesi ve ulaşması gereken düzey olmalıdır.
İşçi, emekçi kitleler içinde yaşama, onlarla içiçe olma ve buna bağlı olarak, giderek genişleyen ve güçlenen ilişkiler; gazetenin kitle çalışmasının temel ve parti örgütünün üzerinde, etrafında kurulacağı ve yükseleceği bir araç olarak kullanıldığı kitlesel bir çalışma; parti çalışmasının birçok yönünü de olumlu etkilecek ve güçlendirecektir.
Sağlam temeller üzerinde gelişen bir semt, mahalle çalışmasının yürütülebilmesi için; parti kadroları ve görevlilerinin işçi kitleleri arasında mevzilenişi, semtteki işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler arasında da geniş ilişkiler olanağı yaratacaktır. Aynı zamanda, birçok başka fabrika ve işyerinde çalışan işçi ilişkileri, başka fabrika ve işyerlerinde de parti çalışmasını güçlendirecektir.
İşçi, emekçi kitlelerle ilişkilerin sınırlılığı ve fabrika çalışmalarının bilinen darlıkları; burjuvazi ve sermayenin saldırıları karşısında, hem saldırıların teşhiri ve sorunların gerçek sahiplerine, yani işçi, emekçi halka maledilmesi (aydınlatma çalışmaları) çalışmalarını ve bunun biçimlerini, hem de işçi sınıfı ve emekçilerin karşı koyuşunu ve mücadelesini ilerletme çabalarını sınırlıyor.
Aynı sınırlılık ve darlıklar, saldırılar karşısında tutum alma; bildiri yazıp dağıtma, sendikaların ya da politik çevrelerin “kitlesel” basın açıklamalarına hapsoluyor. İşçi ve emekçi kitlelerin daha geniş katılımını sağlayacak biçimlere, işyeri işçi toplantıları, semtlerde halk toplantıları vb.’ni yapmada cesaretsiz tutumlara yol açıyor.
İşçi kitleleri arasında ve geniş ilişkiler içinde hareket edilebildiğinde, parti bildirileri daha işlevli olacak, eksikliği eleştirilen sözlü ajitasyon daha da genişleyecek ve etkinleşecektir. Baskının ve sömürünün her türüne karşı işçi ve emekçi kitlelerin öfke ve tepkisini örgütlemek üzere, kitlelere daha cesaretle ve güvenle gidecek, partinin, işçi ve emek hareketini ilerletme ve yönetme gücü, her adımda daha da ilerleyecektir.
GAZETE; PARTİ ÇALIŞMAMIZIN TEMEL ARACI
Yaşamını işçiler ve emekçiler arasında kurmuş, işçi ve emekçilerle geniş ilişkiler içinde olan kadrolar ve parti üyelerinin kesintisiz bir günlük çalışma sürdürebilmeleri için ellerindeki en önemli araç ise, günlük gazetedir
Gazete, işçi ve emekçi kitleler içinde yürütülen çalışmanın temeli olarak alınmalıdır. Gazetenin dağıtımı ve gazete çevresinde işçilerin bir araya getirilmesi, gazetenin işçilerle birlikte okunması, fabrikadaki çalışma ve mücadeleden, işçilerin ve ailelerinin yaşamından haberler yazılması, işçilerin gazeteye yazmasının özel olarak teşvik edilmesi; işçi ve emekçi kitleler içindeki çalışmanın başlıca unsurları olmalıdır.
İşçi ve emekçilerin kendi fabrikalarından, mücadele ve yaşamlarından yapılan haber ve röportajlara olan ilgisi ve “yine öncelikli işçi havzalarında, fabrika ve işyerlerinde gazetemize haber, mektup, röportaj vb. yapma, dosyalar hazırlama konusu en çok üzerinde durduğumuz, ancak, işçi ve emekçiler içerisindeki çalışmamızın hala en zayıf olduğu, en çok kesintiye uğrayan işlerin başında geliyor” olduğu düşünüldüğünde; gazeteye yazmanın, gazetenin buradaki muhabiri sorumluluğuyla davranmanın önemi ortadadır.
Parti kadroları, görevlileri ve üyelerinin gazeteye haber ve röportajlar yapma, dosyalar hazırlama konusundaki tutumu, sadece yazma konusunda bir zayıflık ve olumsuzluk olarak değerlendirilemez. Bu zayıflığın asıl nedeninin, işçi ve emekçi kitlelerle girilen ilişkinin sınırlılığı ve işçilerin günlük yaşamına girme ve nüfuz etme açısından yaşanan sınırlılık olduğunu bilmeliyiz. İşçiler arasında, onların içinde yaşayan, gazeteyi günlük çalışmasının temeli ve aracı haline getirebilmiş kadrolar ve parti üyeleri için, gazeteye çeşitli biçimlerde yazmak ve katılmak; ekstra, kendi işi olmayan bir iş olmaktan çıkacak, yürüttüğü çalışmayı geliştiren ve çalışmasının önemli bir parçası ve bir yönü olacaktır. Ayrıca, işçi ve emekçi kitleler arasına girebilmiş ve geniş ilişkiler içinde olan bir partili gazeteye yazmak için, haber ve konu sıkıntısı da çekmeyecektir. Gazetenin işçi ve halkçı niteliğini geliştirme ve ilerletmesinin yolu da, buradan, işçi ve halk yaşamının tüm canlılığı ve tüm yönleriyle gazeteye yansıtılabilmesinden geçmektedir.
İşçiler ve emekçiler arasında yaşıyor olmanın, işçilerin duygu ve düşüncelerini, yaşamlarının her türlü sorunlarını, ülke ve dünyadaki olaylar ve gelişmeler üzerine tepki ve öfkelerini içlerinden izleyip gözlüyor olmanın, en canlı, işçi ve halk yaşamı açısından önemli ve çarpıcı haberler yapmada, bize sağlayacağı olanak ve avantajlar açıktır. Böylesi olanaklar, hiçbir gazetecinin, muhabirin sahip olmadığı ilişki ve olanaklardır.
İşçiler arasından yaptığımız her haber ve röportajın, bizi işçilere daha da yakınlaştıracağını, işçi ve emekçilerle daha geniş ve güçlü bağlar anlamına geleceğini ve işçilerin güvenini kazanmada ileriye atılmış adımlar olacağını bilmek durumundayız. Buna uygun davranıldığında “parti, gazete muhabirleri ağı olarak örgütlenmelidir” bolşevik anlayış ve tutumu gerçekten ve somut olarak kavranmış olacaktır.
Bizde en önemli sorunlardan biri işçi ve emekçi kitleler içine girme, yaşamını onlar arasında kurma ve çalışmayı buradan sürdürme ise; diğeri, örgüt çalışması ile gazetenin (politika) birbirinden ayrı ve kopuk olarak ele alınmasıdır. Böyle olunca da, kurulan işçi ilişkileri, çoğunlukla politikadan uzak kişisel ilişkiler olarak sürüyor, gazete temeli ve etrafında (günlük çalışmada gazeteyi çok yönlü kullanmaya dayalı) politik bir örgüt olma ve politik bir çalışma yürütmede sorunlar yaşanıyor. Günlük gazete de, günlük parti çalışmasının temel bir aracı haline gelemiyor ve gerçek işlevini (kollektif bir ajitasyon, propaganda ve örgütlenme aracı) görme düzeyine ulaşamıyor.
Oysa, parti kadroları, görevlileri ve tüm parti üyeleri açısından; dağıtımından, gazete etrafında işçi ve emekçilerin bir araya getirilmesine, okunmasına, işçilerin eğitimi ve ilerletilmesinin bir aracı olmasına, gazeteye işçiler ve halk arasından yaşamın ve mücadelenin tüm yönlerini ve sorunlarını yansıtacak çeşitlilikte haber, yazı ve röportajlar yapılmasına ve işçilerin, emekçilerin mektup, haber yazmasının teşvik edilmesine kadar; gazetenin günlük parti çalışmasının temel bir aracı haline getirilmesi – gazetenin ele alınışı böyle bir tutuma ilerlediğinde, parti çalışması da çok yönlü olarak gelişecek ve güçlenecektir.
Mart Konferansı, değerlendirmeleri ve kararlarıyla, parti örgütünün yeniden inşası sürecini başlatmıştır. Konferans ve Kongreler ise, bu süreci daha ileriye taşıyacaktır.
Yeniden inşanın en temel meselesi, işçi ve emekçi kitleler içinde sürdürülen çalışmanın sorunları ve bu sorunların aşılmasıdır. İşçi ve emekçi kitlelerin yaşamıyla işçi ve emek hareketine nüfuz edebilmenin ve işçi hareketinin partinin önüne koyduğu görev ve sorumlulukların üstesinden gelebilmenin yolu; işçi sınıfı içinde yürütülen çalışmayı, eksik ve zaaflarının üstesinden gelerek, her yönüyle geliştirip güçlendirmekten geçiyor.