EVRENSEL Gazetesi Adana Bölge muhabiri Hasan İşler ve DİHA muhabiri Volkan Eryiğit, 19 Mart Cuma günü Adana’nın Ceyhan İlçesinde gerçekleştirilecek olan Demokratik Güçbirliği mitingi için oluşan konvoyda yaşanan kaza sonucu yaşamını yitirdiler.
Hasan İşler, sadece Evrensel gazetesi muhabiri değildi. O aynı zamanda Emek Gençliği’nin militan bir önderi, Emeğin Partisi Adana İl Örgütü’nün de yöneticisiydi.
AİLESİNİN TEK OKUYANI
Hasan, Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde öğrenim görüyordu. Diğer kardeşleri okuyamamıştı. Annesi, babası Hasan’ın öğrenciliği ile gurur duyuyordu. Okuyor olmasından dolayı ailesi Hasan’a farklı bir değer veriyordu.
Ailede üniversite okuyan tek kişi olması Hasan için bir ayrıcalık değildi. O yine de diğer kardeşleri gibi duvarlara boya fırçasını sallamaktan ve köye gidip tarlada çalışmaktan geri durmuyordu. Özellikle yazları ailesinin bütçesine katkı sağlamak ve kendi okul harçlığını çıkarmak için boya işleri yapıyordu.
Hem okuyor hem çalışıyordu; ama emek dünyasına katılması yalnızca boyacılık yaparak çalışmasıyla sınırlı kalmadı. Emeğin dünyasının örgütlenmesine, işçilerle kaynaşma ve birleştirilmeleri davasına tam bir nefer olarak katılmak üzere, üniversite öğrenimini dondurdu, ve her Emek Gencinin örnek alması gerektiği şekilde bir parti örgütçüsü olarak, işçi sınıfının saflarına katıldı.
PARTİ MÜCADELESİNE ADANMIŞ BİR YAŞAM
Hasan İşler’in esas işi, partili mücadelenin işlerini yapmaktı. Çünkü o yaşamını işçi sınıfının emekçilerin davasına adamıştı. Çalışkan bir devrimci, kararlı bir parti işçisiydi. Onun için “parti hamalı” dense doğru olur. Mücadelenin sürekli ileriye gitmesi çabası ve inancı ile çalışıyordu. Partinin attığı her güçlü adım onun yüzündeki tebessümü artırıyordu. Yüreğiyle, enerjisiyle, tüm içtenliğiyle işe sarılıyordu. Bu tavrı herkesi sarıp sarmalıyor ve işin içine çekip katıyordu.
Devrim ve sosyalizm için yorulmadan koşuyordu. Güçlü bir iradesi ve bedeni vardı. Parti bayraklarını asmak, karşıdan karşıya pankart çekmek için direklere en iyi o tırmanıyordu. Afişi en iyi o asıyordu.
Sadece duvarları boyamıyordu, o aynı zamanda işinin ehli olarak tüm hünerini partinin pankartlarını yazmakta da kullanıyordu. Her miting arifesinde eylem pankartlarını parti binasında geceleri hiç üşenmeden yazıyordu. Parti mücadelesinin ihtiyaçlarından olan tüm işler elinden geliyordu.
Hasan, sabahın altısında SASA’nın Mensa’nın, Bossa’nın işçi servislerine bildiri dağıtmak için kalkardı. Parti kortejinde slogancı olur, eylemlerin, mitinglerin örgütleyiciliğini yapardı. İş yaparken hiç usandığı, bıktığı olmamıştı. Partide hiçbir yoldaşı onun bir iş için geri durduğunu görmemişti.
ÖRNEK DEVRİMCİ KİŞİLİK
Samimi, sıcaktı, tereddütsüzdü. Hasan yoldaşın devrimci ahlakı ve yoldaşça ilişkisi özellikle gençlik içinde ilgi topluyordu. Halkın geleceği için tüm enerjisini harcaması ve bıkmak usanmak bilmemesi herkesin hayranlık duyduğu özelliği idi.
Bencillik, Hasan’ın yanından geçmemişti. Paylaşımcıydı en çok da sigarasını ve evinde yapılan güzel yemekleri paylaşırdı genç yoldaşları ile… Korkuları aşmıştı, kavganın ve eylemin içine ama ille de merkezine girerdi.
Devrimci kişiliği var eden ilişkilerin birçoğu Hasan’da somutlaşmıştı. Dayanışma, yardımlaşma ve fedakarlık Hasan’ın en belirgin özelliklerindendi.
Hiç bir yoldaşını kırdığı, bir yoldaşına bağırdığı görülmemişti. Suskunluğu, bir o kadar çalışkanlığı ve masum gülüşü, bir de o içten “kardeşş” deyişi herkesin beyninde iz bıraktı.
SAYISIZ GENÇLİK EYLEMİNİN ÖRGÜTLEYİCİSİ VE ÖNDERİ
Hasan yoldaş, Çukurova Üniversitesi’nde öğrenci gençlik mücadelesinin en önünde yer aldı. Kol, klüp ve ÖTK örgütlenmeleri ve YÖK’e karşı mücadele içerisinde gençlik mücadelesinin kararlı ve direngen önderlerinden biri oldu.
80 sonrası Adana’da ilk kez yapılan gençlik mitingi önerisinin en ısrarlı savunucusu ve çalışanı Hasan oldu. AOBP ve 6 Kasım YÖK protestosu için yapılan eyleme şiddetli yağmura rağmen 1500 kişi katılmıştı. AOBP ve YÖK karşıtı bu mitingte, sadece liseliler ve üniversitelerin eylemi bütünleşmemiş, Adana’daki tüm gençlik örgütleri de mitingte yer almıştı. Hasan, hem bu gençlik mitinginin örgütleyicisi hem de miting tertip komitesinin üyesiydi.
Ülke genelinde anadilde eğitim için dilekçeler verildiği 2001 yılında Ç.Ü.’nde binlerce dilekçe verilmişti. Dilekçe veren öğrencilerden 1030 öğrenci hakkında soruşturma açılmıştı. Bazı öğrenci önderleri cezaevine gönderilmişti. Devrimci öğrencilerin tırpanlandığı, okulun dışına atıldığı bir süreçti. Baskıların en yoğun olduğu bu dönemde 6 Mayıs anma etkinliği ile bu baskı ortamının kırılma fikrinin yine savunucusu ve örgütlenmesi için en çok koşturanı Hasan’dı.
Hasan, ses cihazı getirilerek üniversiteye kurulması önerisi getirmişti. Bazı yoldaşlarının “bunun parasını ödeyemeyiz, içeri sokamayız” önerileri Hasan’ı ikna etmemişti ve hemen işe koyularak ses düzeni kiralamış, tüm yeteneklerini kullanarak ses düzenini kampüsteki R 1 dersliğinin önüne kurmuştu. Ve estirilen terör ortamına meydan okuyan 6 Mayıs’ı, esmer tenindeki tebessümü ve yoldaşlarının kolunda çektiği halay ile kutlamıştı.
Üniversite gençliğinin işçi çalışmasında bir dayanak olması ve Adana Emek Gençliği’nin işçi merkezli bir örgütlenmeye yönelmesinde Hasan’ın önemli bir yeri vardır. Emekçi özellikleri Hasan’ın, işçi ve emekçi gençlik yığınlarına yönelmesini daha da kolaylaştırıyordu.
Aylarca süren EKSA grevinde işçilerle oturup kalkmış, onlarla birlikte grev okulunda pişmişti. Partinin Eksa işçileri ile ortak piknik yapma fikrine hemen kendi köylerinin yakınındaki piknik alanını önermiş ve bunun için araçların bulunmasına kadar bir çok işi üstlenmişti.
Yine SASA işçilerinin 12 günlük grev sürecinde ilk kez Ç. Ü. Kampüsü içinde grevci işçilerle dayanışma şenliği organize ederek Sasa işçilerini, sendikacıları öğrencilerle buluşturmuşlardı.
Ailesi tarafından Barkal Sanayi sitesinde alınan boya işi, Hasan’ı en çok sitedeki örgütlenme çalışması açısından sevindirmişti. Çünkü boya yaparken parti çalışmalarını aksatmak onun sıkıntı duyduğu bir durumdu.
ÜNİVERSİTE MÜCADELESİNDEN PARTİ YÖNETİCİLİĞİNE
Hasan, Emek Gençliği il yöneticiliği ve onlarca eylemin biriktirdiği mücadele deneyimiyle gerçek bir dava adamı olarak partinin il yöneticiliği görevini üstlendi.
Genç bir aydın olarak, parti ile işçi sınıfını, emekçileri buluşturmak için yoksul emekçi mahallerine ve fabrikalara yüzünü tamamen çevirdi. Artık o profesyonelce parti görevlerini üstlenen bir parti kadrosuydu.
Çukobirlik işçilerinin direnişi ve fabrika önünde başlattıkları açlık grevinde, partinin sorumlu kadrosu olarak Hasan, yerini aldı. İşçi basınının eylem yerine düzenli ulaştırılması, işçilerin eyleminin başarıya ulaşması ve ileri işçilerin bağımsız politik örgütlenmeleri için günlerce koşturdu. Günlerce işçilerle hayatın her alanını paylaştı.
ABD emperyalizminin Irak’a bombalar yağdırdığı ortamda partinin Adana’nın birçok noktasına kurduğu imza standlarında gür sesiyle bağırıyordu: ”Ülkemizin hava alanları, toprakları ABD emperyalizmin hizmetine sunulamaz. ABD Ortadoğu’dan defolmadır. Üsler kapatılmadır. Türkiye’nin savaş batağına çekilmesine izin vermeyelim!” İncirlik Üssü ve İskenderun Limanı üzerinden Irak’a ABD askeri sevkiyatının yapıldığı günlerde, Emek Gençliği’nin önderi ve yapılan anti emperyalist gösterilerin örgütçü militanı Hasan’dı.
Hasan, her gün büyüyen, her gün yenilenen ve gelişen mücadele ve kavga dolu 6 yıllık parti yaşamını geride bıraktı. Ve yoldaşımız 6 yıllık partili yaşamına; yüzlerce eylem, etkinlik ve mücadele birikimi sığdırdı. İşçi sınıfının ve ezilen halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini, sosyalizm davasını hep ileriye taşımak için çalıştı. Bir gün, bir an bile yılmadı, inançsızlığa kapılmadı. En zor koşullarda, üniversitede birkaç kişinin kaldığı dönemde bile partiye sarılmaktan, mücadeleyi omuzlamaktan geri durmadı.
GAZETECİLİK GÜNLERİ
En çok gazete satanımızdı Hasan. İşçi basının güçlendirilmesi ve gazete etrafında sınıfın bağımsız politik örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi kararına, işçi basınının muhabirliğini üstlenerek yanıt verdi. Ama o gazeteciliği bir meslek olarak ele almıyordu. Sabah gazeteye gelip akşam gitmiyordu. Gazetenin satışının örgütlenmesinde, gazetenin emekçilerin örgütlenmesi çalışmasında etkili bir şekilde kullanılmasında hem pratik görev alıyor hem de kafa patlatıyordu. İstanbul’dan uçağın kar-kış dolayısıyla aksadığı, Güney’in ve Doğu’nun gazetelerinin yerlerine ulaşamama tehlikesinin ortaya çıktığı durumlarda, Hasan geceyarıları bir yolunu bulup gecikmeli uçağı karşılar ve yine bir yolunu bulup yerlerine ulaştırırdı. Gazetenin mahallelerde, işyerlerinde daha yaygın dağıtılması için aktif görev alıyordu. Muhabirliği de hızlı bir sürede kavradı.
Hasan’ın daha yapacağı çok iş vardı. Partisine, gazetesine ve tabii ki devrim ve sosyalizm mücadelesine katacağı çok şey vardı. Yazacağı çok haber, fotoğrafını çekeceği çok eylem vardı. Ama işte o lanet kaza sonucu DİHA muhabiri Volkan Eryiğit’le birlikte aynı yerde aynı işi yaparken, halkların kardeşliğinin birer simgesi olarak ve halkların kardeşleşmesine hizmet ederek aramızdan ayrıldılar. Sonuna kadar sosyalizm savaşçısı ve işçi sınıfı düşmanlarının yeminli düşmanı Hasan, partisinin halkları birleştirmenin bir yolu olarak geliştirdiği seçim taktiğinin uygulanması sürecinde, birikimlerinin ve mücadelesinin bilinciyle, SHP seçim otobüsünün üzerinde hayata gözlerini bir devrim şehidi olarak kapadı.
Şimdiye kadar onun hakkında söylediklerimiz, “her ölenin arkasından iyi konuşulur” yaklaşımıyla söylenmedi, öyle anlaşılmamalı. Söylediklerimizin azı var çoğu yoktur ve onu, en iyi tanıyanlar bilir. Bir de, kısa süre önce Qamışlo’da birbirine kırdırılan halkların binlercesinin kardeşlik sloganlarıyla Hasan’ın ardında birleştiği cenaze töreni, buna tanıktır.
HALKLARIN KARDEŞLİĞİ SLOGANLARIYLA UĞURLAMA
Hasan Arap’tı, Volkan Kürt. İkisi de halkların kardeşliği davası için koşturuyordu. Hasan sürekli Kürtçe müzik dinliyordu. “Hem Arapsın hem de hep Kürtçe müzik dinliyorsun” diye takılan yoldaşlara cevabı hazırdı; “hocam halkların kardeşliği… ”
Hasan ve Volkan’ın cenazesinde on bini aşkın uğurlayıcı vardı. Binlerce emekçi Hasan ve Volkan’ı, kurmak istedikleri kardeşlik sistemine uygun olarak alkışlar, zılgıtlar ve “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganları ile uğurladı. 2004 yılının Newroz ateşi de onlar için yandı.
Ölümleri bile halkları kardeşleştirici, birleştirici, kaynaştırıcı oldu. Adana’da ilk kez on binleri aşan Kürt ve Arap; yan yana durarak, beraberce gözyaşı dökerek, aynı sloganı attılar ve kol kola yürüdüler.
Herkesin yaşadığı duygu benzerdi, iki devrimcinin onurlu yaşamları, eğilmez başları ve halklarına bağlılıkları ile gurur duyuyorlardı. Onların mücadelesine daha ileriden sarılacaklarının, onları devrim ve sosyalizm davasında yaşatacaklarının sözünü verdiler.
HALA MEYVE VEREN BİR EMEK VE DEVRİMCİ ÇABA
Hasan, 6 yıllık partili yaşamında hep sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya özlemi içinde oldu. Ve ardında bu özlemi amaç edinen onlarca genç öğrenci bıraktı.
Bugün Çukurova Üniversitesi 3. sınıf 4. sınıf öğrencisi onlarca genç, Hasan’ın özverisi, paylaşımcılığı ve onları partili mücadeleye kazanma kararlılığı sonucu aramızdalar.
Levent ve Güneşli mahallelerinde Hasan’ın üniversiteye hazırlanmaları için ücretsiz ders verdiği gençlerin Hasan’ın ardından gelip partiye üye olmaları, onun emeklerinin boşa gitmediğinin başka bir göstergesidir.
Hasan’ın abilerinin partiye ve onun davasına sahip çıkacaklarını ifade etmeleri, partiden giden her genci “Hasan’ı kaybettik ama yüzlerce kardeş kazandık” diyerek bağrına basmaları, küçük kardeşinin gelip partiye üye olması, Hasan’ı en çok sevindirecek ve partiyi güçlendiren gelişmelerdir. Yine Hasan’ı yitirmemizin ardından, Evrensel gazetesi satarak onun anısına sahip çıkan gençlerin, partililerin halktan, “Hasan’ın gazetesi” diye olumlu tepki toplamaları, onun bize ve halka bıraktığı olumlu değerlerin en mütevazi olanlarındandır.
SÖZ VERİYORUZ…
Hasan’ın anısına açılan deftere yazan her Emek Gencinin “senin inancın, senin paylaşımın, senin yoldaşlığın bizim mücadelemizi daha da perçinleyecek” demesi, birçok üniversite öğrencisinin “Hasan yoldaş senin en çok şikayet ettiğin, üniversitedeki gazete satışlarının düzensizliği idi. Ama sana söz veriyoruz. Günlük işçi basınını üniversiteye daha düzenli ulaştırıp daha çok örgütlenmenin aracı haline getireceğiz” demeleri, Hasan’ın bize bıraktıkları ve öğrettiklerinden sadece birkaç tanesi…
Tüm genç devrimciler Hasan’a sahip çıkmanın, Hasan’ı unutmamanın yolunun partinin ilkelerine sıkı sıkıya sarılmaktan geçtiği gerçeğini unutmayacak olmalarının artık bir nedini daha var. Bundan böyle onlar, binlerce işçi ve emekçiyi parti mücadelesine katmada Hasan gibi koşturmak, Hasan gibi işe sarılmak ve Hasan gibi iş yapmak zorundalar.
Çukurova’nın Kürt, Türk, Arap ezilen halkları Volkan’la birlikte Hasan yoldaşı unutmayacak.
Her iki militan gazeteciyi, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşatacağız.
Bir kez daha anıları ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyoruz.