Emperyalizm: kapitalizmin son ve ölümcül aşaması

Emperyalistler arasındaki ilk büyük savaş, bütün şiddetiyle devam ederken, 1916 yılında Lenin, olup bitenlerin teorik ve bilimsel açıklamasını yapmayı son derece acil bir görev olarak gördü. Çünkü savaşın ortaya çıkardığı çeşitli sorunlar, sosyalistler arasında yeni tartışmalara ve kafa karışıklıklarına yol açmıştı. Diğer, yandan savaş, ekonomik sıkıntıları artırmış, kitlelerin kapitalizme karşı tepkisini yoğunlaştırmış ve bir devrimin gerçekleşmesi olasılıklarını son derece güçlendirmişti. Öyleyse, emperyalizmi yalnızca bilimsel bakımdan çözme görevinin yerine getirilmesinin yanı sıra, yaklaşan devrimde nasıl bir tutum takınılacağını ve emperyalist savaşın devrim için yarattığı olanakları da görmek ve göstermek gerekiyordu. Lenin, emperyalizmin, kapitalizmin diğer evrelerinden biri gibi, sıradan bir aşaması olmadığını bunun en yüksek -ve son- aşama olduğunu, kitabının adında belirtmeyi bunun için gerekli gördü.
Şu halde “Emperyalizm-Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı eser, bilimsel Marksist yöntemin güncel bir olguya uygulanmasının örneği olduğu kadar, devrimci işçi sınıfı partisinin taktiklerini de, yeni duruma göre belirleyen siyasal bir eserdir.

ESERİN YAZILDIĞI DÖNEMDE SİYASAL KOŞULLAR
Lenin, 1916 yılının kış aylarında, Rusya dışında, İsviçre’nin Bern kentinde bulunuyordu. Kitabı burada yazmaya başladı ve daha sonra Zürich’e geçerek, çalışmalarını buradaki zengin kütüphaneden yararlanarak sürdürdü. Yüzlerce kitabı, dergi ve gazeteyi taradı, istatistikleri ve kapitalistlerin birinci elden raporlarını inceledi. Lenin’in ölümünden sonra, 1939’da yayınlanan notları, bu süreçteki çalışmanın yoğunluğunu ve genişliğini göstermektedir. Lenin, 1916 yılının yaz aylarında çalışmasını bitirdi. Eserini o sırada yayın kurulunda Menşeviklerin egemen olduğu “Parus” yayınevine gönderdi. Yayın kurulu, eserde bulunan bazı bölümleri, kendilerinin de savunduğu oportünist teorileri sert bir biçimde eleştirdiği için sansür etti. Son derece önemli bazı sözcükleri değiştirerek, Lenin’in çalışmasının devrimci içeriğini zayıflatmaya çalıştılar. Aslında Lenin, eserinin Çarlık sansürü tarafından engelleneceğini hesap ederek, teorik-ekonomik çözümlemelere ağırlık vermiş, siyasal sonuçları ise, örtük bir dille, ancak devrimcilerin anlayabileceği biçimde yazmıştı. Daha sonraki basımlarda Lenin, ilk yazıldığı biçimi korudu. Fakat özellikle emperyalizmin, sosyalist devrimin arifesi olduğu yolundaki öngörüsünü ve emperyalizmi savunan sözde sosyalistlerin tutumunun tam bir ihanet olduğu yolundaki saptamasını, başka makalelerinde belirttiği için, yeni basımlara eklemedi. 1917 yılında yapılan yeni basıma yazdığı önsözde, bu durumu anlamayı kolaylaştıracağını düşünerek, 1914–1917 arasında yazdığı kimi makaleleri okuyucuya önermekle yetindi.
Söz konusu makalenin önemli bir kısmı, Türkçede, “Emperyalist Savaş Üzerine”(1) başlıklı derleme içinde ve “Sosyalizm ve Savaş”(2) adlı kitapta yayınlanmıştır. “Emperyalizm” adlı eserle birlikte bu makalelerin de incelenmesi, konunun tam olarak anlaşılabilmesi için gereklidir.
Eserin yazıldığı dönemde, dünya işçi hareketinde de önemli gelişmeler yaşanıyordu. Avrupa’nın her ülkesinde komünist ve sosyalist partiler güç kazanıyor, fakat aynı zamanda, oportünist görüşler de hızla yayılıyordu. Uluslararası işçi örgütü durumunda olan İkinci Enternasyonal’in yönetimi, reformistlerin elindeydi ve bunların emperyalizmin tabiatı hakkında yanlış ve harekete zarar veren görüşleri vardı.
1914’te patlayan savaşın nereden kaynaklandığı ve hangi gelişmeleri içerdiği görülmüyor, en önemlisi, bu savaşın bir proletarya devrimi için gerekli koşulları hazırlayıp geliştirdiğinin farkına varılmıyordu. Bundan ötürü, Lenin için, emperyalizme karşı mücadelenin esaslarını saptamak ve bunu bütün ülkelerin proleter partileri için geçerli genel bir teori halinde sunmak önem kazanıyordu.

BAŞLICA TEORİK TEMELLER VE YÖNTEM
Lenin’in emperyalizmi çözümlerken dayandığı başlıca kaynak, Marx’ın “Kapital”de bütün açıklığıyla yaptığı kapitalizm çözümlemesiydi. Lenin’in çalışması, “Kapital”de yapılan çözümlemenin bir uzantısı olarak ortaya çıktı. Ancak, kapitalizmin kaydettiği gelişmeleri nesnel olarak ortaya koyabilmek için, yalnızca “Kapital’le yetinilemezdi. Emperyalizm olgusunu bütün boyutlarıyla görebilmek için, Lenin, 148 kitap ve 232 makaleden yararlandı. Bunlar arasında, özellikle, Alman sosyal demokrat teorisyen R. Hilferding’in “Finans Kapital” adlı eseri ve İngiliz teorisyen T. Hobson tarafından yazılan “Emperyalizm” adlı kitap, Lenin tarafından dikkatle incelendi. Lenin’in eseri, büyük ölçüde bu kitaplarda ileri sürülen görüşlerin eleştirisi sonucunda ortaya çıktı. Hilferding ve Hobson, kapitalizmin içeriğindeki gelişmeleri görmekle beraber, olgular arasındaki bağıntıları bulamamışlar, ortaya çıkan yeni nitelikleri açıklayamamışlardı.
Bununla birlikte, Lenin, bu iki araştırmacının eserlerinden yararlandı ve kitabında onlardan sık sık alıntılar yaptı. Lenin, emperyalizmi, bir yandan istatistiksel verilere dayanarak açıklarken, eserin inandırıcılığını güçlendirmek için, kendi deyimiyle, “burjuva iktisatçıların itiraflarına” da yer vermeyi uygun bulmuştu.

ESERİN İÇERİĞİ
“Emperyalizm”, iki temel kısımdan ve on bölümden oluşmaktadır. İlk altı bölüm, Lenin’in emperyalizmin ayırt edici özellikleri olarak saptadığı beş temel olguyu açıklamaktadır. İkinci kısımda ise, emperyalizmin genel özellikleri anlatılır.
Lenin’e göre, emperyalizmi tanımlamakta olan beş temel özellik şunlardır:
1- Tekellerin ortaya çıkması.
Kitabın birinci bölümü, “Üretimin Yoğunlaşması ve Tekeller” başlığını taşır, tekellerin ortaya çıkışını ve bunun etkilerini anlatır…
2- Banka sermayesinin sanayi sermayesi ile birleşmesi.
Bu özelliğin incelendiği bölümün adı, “Bankalar ve Yeni Rolleri”dir. Bunu izleyen üçüncü bölümde de, Lenin, mali sermaye ve mali oligarşi kavramlarını inceler.
3- Sermaye ihracı.
Emperyalizmin, meta ihracına dayanan eski sömürgeci kapitalizmden farklı olarak, sermaye ihracına dayanan bir dolaşım ağı kurduğunu anlattığı bu bölüme Lenin, “Sermaye ihracı” adını vermiştir.
4- Dünyanın nüfuz alanlarına bölünmesi.
Emperyalizmin dördüncü ayırt edici özelliği, dünyanın başlıca kapitalist gruplar tarafından paylaşılmasıdır.
5- Dünyanın paylaşılması, yeni dünya savaşlarının kaynağıdır.
Kitabın beşinci ve altıncı bölümleri, dünyanın kapitalist gruplar ve büyük güçler tarafından paylaşılmasının nedenlerini ve sonuçlarını anlatır.
Kitabın yedinci bölümü, Lenin’in bu bölüme kadar anlattıklarının bir özetini ve değerlendirmesini içerir. Lenin, bu bölümde, emperyalizm olgusu karşısında Avrupalı eski Marksistler arasında baş gösteren oportünist görüşlerin bir sergilemesini verir. Lenin, emperyalizmin, kapitalizmin çelişmelerini derinleştirirken, aynı zamanda devrimci Marksizm’le burjuva reformizmi arasındaki farklılıkları da açığa çıkardığını yazar. Bir bakıma, bu bölüm, kitabın yazılış amacının açıklanmasını içerir.
Emperyalizmin çözümlenmesinden ortaya çıkan sonuçları ve emperyalizmin belli başlı özelliklerini çok açık bir biçimde yeniden anlattığı için, bu bölüm, kitapta ilk okunacak bölüm özelliği taşır. Okuyucular ve kitap üzerinde eğitim çalışması yapacak olan gruplar, kitabın bu bölümünü, ilk önce okuyarak, kitapta geçen temel kavramları, emperyalizmin temel özelliklerini ve kitabın başlıca siyasal amaçlarını öğrenebilirler. Bu, diğer bölümlerin okunmasını ve anlaşılmasını kolaylaştırır.
Kitapta çok sayıda istatistiksel bilgi ve tablo yer almaktadır. Bu rakamların ve tabloların incelenmesi, oldukça güçtür. Bunlar, eserin yazıldığı dönemin kimi özelliklerini göstermek ve Lenin’in tezlerini desteklemek için kitaba konulmuşlardır. Günümüz okuyucusu, eğer bir uzmanlık çalışması yapmayacaksa, bu rakamları ve tabloları ayrıntılı olarak incelemeden, yalnızca bunlara dayanarak ileri sürülen tezlere yoğunlaşmalıdır.

“EMPERYALİZM-KAPİTALİZMİN EN YÜKSEK AŞAMASI”NIN GÜNCEL ÖNEMİ
Yazıldığı yıllarda, “Emperyalizm”, sürüp gitmekte olan savaşın, bütün savaşan emperyalistler için, dünyanın paylaşılması ve yeniden paylaşılması savaşı olduğunu kanıtlamıştır. Savaşan tarafların bazılarının “haklı” olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini ileri süren kimi Avrupalı eski Marksistlere karşı bu tezin ispatlanmış olması çok önemliydi. Lenin, emperyalistler arasında, “iyi-kötü”, “haklı-haksız” ayrımı yapılamayacağını, birine karşı diğerinin desteklenemeyeceğini söylüyor ve devrimci proletaryanın bütün zamanlar için geçerli bir ilkesini de formüle ediyordu. “Emperyalizm” adlı eser, bu bakımdan, günümüzde de tamamen geçerli bir siyasal ilkeyi kanıtladığı için, önemini ve geçerliliğini korumaktadır.
İkinci olarak, Lenin, bu eserinde, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin tekelci biçim almasının, emperyalistler arasındaki savaşları kaçınılmaz kıldığını göstermiştir. Bu, bütün insanlık için, daha ağır sömürü ve yıkım demektir. Oysa bazı oportünist sosyal demokratlar, emperyalizmin uygarlık ve demokrasi getirdiğini, geri kalmış ülkelerde üretici güçlerin gelişmesine hizmet ettiğini ileri sürüyorlardı. Örneğin, Alman emperyalizminin demiryolları politikasının Ortadoğu için yararlı olduğunu söylüyorlar, bu ülkelere demokrasinin emperyalizm eliyle geleceğini iddia ediyorlardı. Bu iddialar, günümüzde de ileri sürülmektedir. Özellikle, Avrupa Birliği söz konusu olduğunda, insan hakları ve demokrasi konularında Türkiye’de bir gelişme sağlanacağına inanan ya da emperyalistler adına bunun propagandasını yapan pek çok çevre bulunuyor. Amerika’nın demokrasinin temsilcisi olduğu ve her ülkede insan haklarının garantisi olarak rol oynadığını söyleyenler bile var. Birinci Emperyalist Savaş döneminde de, ABD Başkanı Wilson, kendi adıyla anılan prensiplerini açıklamış, bu bütün dünyada ilericiler tarafından olumlu karşılanmıştı. Lenin, Wilson prensiplerinin aslında büyük emperyalist planın bir parçası olduğuna dikkat çekmiş, kendisini “barışsever olarak adlandıranların yanılgısını göstermişti. Aynı yanılgılı ya da kasıtlı tutum, günümüzde de görülmektedir. “Emperyalizm” adlı eseri derinlemesine inceleyenler, emperyalizmin barış ve demokrasi getiremeyeceğinin, bundan seksen yıl önce kanıtlandığını göreceklerdir.
Emperyalizm, aynı zamanda, işçi sınıfı hareketi içinde çeşitli provokasyonlar ve komplolarla ya da doğrudan doğruya satın alma yöntemleriyle, bölünmeler ve oportünist fraksiyonlar yaratmaktadır. Lenin, “bu evrensel olgunun ekonomik kökleri”ni, emperyalizmin dünya çapındaki sömürüsünde bulmaktadır. Günümüzde de, özellikle emperyalist ülkelerde yaratılmış bulunan “işçi aristokrasisi”, san sendikalar, çeşitli sözde solcu partiler, bu faaliyetin devam ettiğini göstermektedir.
Son olarak, “Emperyalizm” adlı eser, emperyalizmin, proletaryanın toplumsal devriminin önkoşullarını hazırladığını göstermektedir. Günümüzde dünya çapında yaşanan bunalımlar, bölgesel savaşlar, uluslararası provokasyonlar ve kışkırtmalar, derinleşen yoksulluk ve işsizlik, emperyalizmin doğasından kaynaklanmaktadır ve bütün bunlardan kurtulmanın tek yolu, proletaryanın toplumsal devrimidir.
“Emperyalizm”, yalnızca kapitalizmin son aşamasının özelliklerini sergilemekle kalmaz, aynı zamanda bu son aşamanın emperyalizmin ölümcül aşaması olduğunu kanıtlayarak, bir proletarya devrimi için gerekli koşulların, günümüz dünyası için de geçerli olduğunu kanıtlarıyla sergiler.
Onun asıl ve büyük önemi de buradadır.

1) Lenin, “Emperyalist Savaş Üzerine”, çeviren, Ahmet Yurdaer, Güne Yayınları, 1976
2) Lenin, “Sosyalizm ve Savaş”, çeviren, N. Solukçu, Sol Yayınları, 1992

Ekim 1998

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑