Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) merkez komitesi çalışma raporu üzerine

ÖZGÜRLÜK DÜNYASI bu sayısıyla birlikte, başta Uluslararası Komünist Hareket ve sosyalizmin tarihi olmak üzere çeşitli konulara ilişkin bir dizi tarihi belgeyi yayınlamaya başlıyor. Türkçeye bugüne dek kazandırılmamış bu belgelerin en önemli özelliği, ele aldığı konu ve sorunlar hakkında içerdikleri aydınlatıcı bilgi ve önemli ipuçlarının yanı sıra, sosyalizmin ve Uluslararası Komünist Hareket’in derslerle dolu tarihine pek çok açılardan ışık tutmalarıdır.

Bu sayımızda okurun dikkatine sunduğumuz ana belge, G. Malenkov’un Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi adına, 1947 Eylül sonunda Polonya’da bazı komünist partileri temsilcilerinin katıldığı “Enformasyon Konferansı”na sunduğu “SBKP(B) MK Çalışma Raporu”dur.

Belgeleri şu sıralar kitap olarak Almancadan Türkçeye çevrilmekte olan “Enformasyon Konferansı”, Komintern’in 1943 yılında feshedilmesinin ardından yapılan ilk uluslararası konferanstır. “Enformasyon Konferansı”na şu komünist partilerinin temsilcileri katılmıştır: Yugoslavya Komünist Partisi, Bulgar İşçi Partisi (Komünistler), Romanya Komünist Partisi, Macaristan Komünist Partisi, Polonya İşçi Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik), Fransa Komünist Partisi, Çekoslovakya Komünist Partisi ve İtalya Komünist Partisi. Bu konferansta, Komintern’in yerini alan Kominform’un kuruluşu kararlaştırılmıştır.

G. Malenkov’un sunduğu rapor, konferansa katılan dokuz parti temsilcilerinin Merkez Komiteleri adına sunduğu raporlardan biridir. G. Malenkov’un sunduğu raporun temel özelliği ise; Sovyetler Birliği’nin ve SBKP(B)’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında karşılaştığı sorunlar, bu sorunların kaynakları ve doğurduğu sonuçlar ve Bolşevik Parti’nin bu karmaşık ve çok yönlü sorunlar karşısında aldığı kararlar ve başvurduğu önlemlerin kavranılması ve doğru değerlendirilmesi açısından çok önemli ve tarihi bir süreci aydınlatıcı bilgi ve saptamaları içermesidir.

G. Malenkov’un sunduğu rapora ek olarak üç ayrı belgeyi daha yayınlıyoruz. Doğrudan Rusçadan Türkçeye çevrilen bu üç belge, G. Malenkov’un raporunda söz konusu ettiği çeşitli SBKP(B) Merkez Komitesi Kararları’nın orijinal metinleridir. Bu üç belgeyi, hem Malenkov’un raporunun daha iyi anlaşılması, hem de savaş sonrası sürecin bazı özelliklerinin daha iyi kavranılması bakımından yararlı olacağı düşüncesiyle yayınlıyoruz.

 

 

Dünya komünist hareketi tarihinden

BÜYÜK ANAYURT SAVAŞI’NDAN SONRA SSCB

Yoldaşlar!

Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi, komünist partilerinin bu toplantısına SBKP(B) Merkez Komitesi’nin çalışması üzerine bir bilgilendirme raporunu sunmakla görevlendirdi beni. SBKP(B) Merkez Komitesi’nin çalışmaları o kadar çeşitli ki, bu görevi, zamanınızı fazla almadan ve biraz olsun başarılı bir şekilde yerine getirebilmek için, kendime belli sınırlar koymak zorundayım. Bu yüzden raporumda, SBKP(B) Merkez Komitesi’nin savaş sonrası çalışmalarını aktaracağım ve birinci olarak SSCB’nin halk ekonomisinin yönetimi sorunları, ikinci olarak parti inşası sorunları ve üçüncü olarak da dış politika sorunlarına değineceğim.

 

I

SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE HALK EKONOMİSİNİN YÖNETİMİ SORUNLARI

Bizde, SSCB’de, Büyük Anayurt Savaşı olarak anılan İkinci Dünya Savaşı’nın zaferle sona erdirilmesi ve savaştan barışa geçilmesi, SBKP(B)’nin önüne; savaşın tahribatlarının ortadan kaldırılması ve sosyalist inşanın daha da ilerletilmesine ilişkin yeni zor görevleri koydu. Parti, askeri sorunların çözümünden ekonomik ve kültürel sorunların çözümüne doğru önemli bir dönüşümü gerçekleştirmek durumundaydı

Partinin ve Sovyet devletinin ülkenin bu yeni gelişme sürecindeki görevleri Stalin yoldaş tarafından kapsamlı bir şekilde tanımlandı:

“Biz” diye açıkladı Stalin yoldaş, “düşmanın ülkemizde açmış olduğu yaraları en kısa sürede sarmak, ekonomik gelişmenin savaş öncesi düzeyini yakalamak ve böylece de bu düzeyi en yakın zamanda önemli oranda aşarak, halkın maddi refahını yükseltmek ve Sovyet devletinin askeri ve ekonomik gücünü daha çok pekiştirmek zorundayız.”

Partimiz, bu görevlerin yerine getirilebilmesi için ciddi zorlukların aşılması gerektiğinin bilincindeydi, çünkü yaşanan savaş; Sovyetler Birliği açısından, Rusya’nın bu zamana kadar yaşadığı savaşların en korkuncu ve en ağırıydı.

Savaş, Sovyet halkına çok pahalıya mal oldu. Alman istilası dolayısıyla Sovyetler Birliği; çarpışmalarda olsun, işgal ve Sovyet vatandaşlarının zorla Almanya’ya götürülmesi sonucu olsun, yaklaşık 17 milyon insanını kaybetti.

İlhakçı faşist Alman eşkıyaları, Sovyet ekonomisine çok ağır zararlar verdiler. Bu faşist barbarlar on binlerce sanayi işletmesini, Sovyet mallarını, makine ve traktör istasyonlarını, kolektif işletmeleri yerle bir ettiler, yağmaladılar, ülkemizin batı bölgesindeki demiryolu ağının tümünü tahrip ettiler, ülkemizin büyük bölgelerini yakıp yıktılar, çöle çevirdiler, Sovyet insanının yılları kapsayan yoğun emeğinin ürünlerini yok ettiler ve milyonlarca Sovyet vatandaşını evsiz barksız bıraktılar. Alman faşistlerinin sadece değerli ürünlerin doğrudan imhası yoluyla açtığı zarar, 679 milyar ruble tutuyor.

Herhangi bir devlet, hatta en büyük modern kapitalist devlet bile, bu kayıplar karşısında onlarca yıl geriye düşer ve ikinci derecede bir güç durumuna gelirdi. Ama Sovyetler Birliği’nin başına bu gelmedi. Sovyet devlet ve toplum düzeni, savaşın çetin sınavından geçti ve kapitalist düzen karşısındaki üstünlüğünü kanıtladı.

Sovyetler Birliği’nin savaştaki büyük tarihi zaferleri, yurdumuzun ülke savunması için savaş öncesi yıllarda Stalin yoldaşın önderliğinde yaptığı hazırlıklar sayesinde başarılabildi. Bütün ülkenin aktif savunmaya hazırlanmasına dönük daha önceki hazırlıklar olmadan veya böyle bir hazırlığın kısa bir sürede, diyelim üç-dört yıl içinde yapılarak bu tarihi zaferlerin kazanılacağına inanmak büyük bir hata olurdu. Hitler Almanyası gibi bir düşmanın saldırısını karşılamak, geri püskürtmek ve ona kesin yenilgiyi tattırmak için, birliklerimizin eşsiz fedakârlıklarının dışında, yeterli sayıda tam anlamıyla modern silahlar ve ihtiyaç duyulan genişlikte iyi örgütlenilmiş bir ikmal ağı gerekliydi. Bunlar için mutlaka; metal, yakıt, gelişmiş bir makine mühendisliği, tahıl ve pamuğa sahip olmak gerekiyordu. Ve bütün bunlara sahip olmak için ülkemizin, geri bir tarım ülkesinden, gelişmiş bir sanayi ülkesine dönüşmesi gerekiyordu. Bu tarihi dönüşüm, 1928’den itibaren olmak üzere, üç Beş Yıllık Plan zarfında gerçekleştirildi.

SSCB, İkinci Dünya Savası’na girmeden önce, cephenin ihtiyaçlarını esas olarak karşılayabilecek zorunlu maddi koşulların asgarisine kavuşmuştu bile. Bu maddi koşulların yaratılmış olması, ülkemizin ve partimizin, halk ekonomisinin gelişmesine yönelik üç Beş Yıllık Planları, Stalin yoldaşın önderliğinde yaşama geçirmesinin bir sonucuydu. Sonuçta, Sovyetler Birliği’nin zafer dolu bir savaşın sürdürülmesi acısından yararlanabildiği ekonomik temeli yaratıldı.

Partinin ülkenin sanayileşmesine ve tarımın kolektifleştirilmesine dönük politikasının -ki bu politika olmadan, ülkeyi aktif bir savunmaya hazırlamak mümkün olamazdı- sosyalizmin sadece dışarıdaki değil, aynı zamanda Sovyetler Birliği’ndeki düşmanlarının da azgın ve aktif direnci ile karşılaştığı biliniyor. Parti bu politikayı, çeşitli karşı-devrimci Troçkist, Buharinci ve Rikovcu gruplarla amansız bir mücadele içinde yaşama geçirmek zorundaydı.

Zira partinin mücadele ettiği bu alçak, hain ve teslimiyetçiler, yabancı casusluk servislerinin paraları karşılığında, Sovyetler Birliği’nin gücünü içten kırmaya ve bir savaş durumunda düşmanlarımıza uygun koşullar yaratmaya çalışıyorlardı.

Parti, ne bunların bir kısmının tehditleri, ne de diğer bir kısmının yaygaraları karşısında geri adım atmadı. Her şeye rağmen, güvenli adımlarla ilerledi. Parti, kendisini geride kalanlara uydurmadı, akıntıya karşı yüzmekten korkmadı ve önder güç olarak konumunu sürekli muhafaza etti. SBKP(B), kararlılık ve sebat göstermeksizin, ülkenin sanayileştirilmesi ve tarımın kolektifleştirilmesi politikasını hayata geçiremezdi ve dolayısıyla ülkeyi aktif savunmaya hazırlayamaz ve faşizme karşı savaşı kazanmak bakımından vazgeçilmez ekonomik koşulları yaratamazdı. Parti, Sovyet ve parti düşmanı tüm güçleri dağıttı ve böylelikle SSCB’nin içinde bir “beşinci kol”un ortaya çıkmasının ter türlü olanağını zamanında yok etti. Savaş; Sovyet halkının eşsiz birlikteliğini ve Bolşevik Partisi’ne olan bağlılığını açığa çıkardı. Bu, SSCB’nin savaşta zaferi kazanmasının en önemli koşullarından biriydi.

Savaşın başında Sovyetler Birliği’nde mevcut olan devasa ekonomik koşullar, aslında kendi başına zaferi garantilemiyordu. Yapılması gereken, bu olanakları hızlı bir şekilde savaşın gereklilikleri doğrultusunda harekete geçirmek ve onları savaş döneminin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemekti. Savaş döneminin ağır koşullarında, düşmanın savaşın ilk safhasında indirdiği darbeler altında, parti; bütün ülke ekonomisini oldukça kısa bir sürede savaş koşullarına göre yapılandırmayı, cephenin ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirmeyi ve “her şey cephe için!” şiarına bağlamayı bildi.

Düşmanın, Sovyet politik düzeninin temellerinin içten zayıf olduğuna dair umutlarının asılsız olduğu ortaya çıktı. Hitler kliği, umudunu, Sovyetlerin uluslar devletinin savaşta parçalanacağına, ülkemizde yaşayan halklar arasında sürtüşme ve görüş ayrılıklarının çıkacağına bağladı, ama bu hesapları boş çıktı. Savaş; Sovyet Cumhuriyetler Birliği’nin sağlam birlikteliğini, ülkemiz halkları arasındaki dostluğunun gücünü ve sarsılmazlığını kanıtladı. Yurdumuzun başta büyük Rus halkı olmak üzere bütün halkları, Bolşevik partinin ve Sovyet hükümetinin etrafında kenetlendiler ve kendi ulusal bakımsızlıkları ve özgürlüklerini, sosyalizmin ülkemizdeki kazanımlarını savunmak için ayağa kalktılar. Ülkemiz halklarının; yeni toplumsal düzenin zaferi sonucu, partimizin doğru ulusal politikası sonucu oluşan dostluğu, Sovyetler Birliği’nin gücünün ve yıkılmazlığının kaynağıydı.

Stalin yoldaş, “Sovyet devlet düzeninin, bir uluslar devletinin örneği olarak kendini kanıtladığını; Sovyet devlet düzeninin, ulusal sorunun ve ulusların işbirliği sorununun herhangi bir başka uluslar devletinden daha iyi çözüldüğü bir devlet örgütü sistemini teşkil ettiğini” söyledi.

Sovyetler Birliği, çok kurban vermesine rağmen, savaştan daha da sağlamlaşarak ve daha da güçlenerek çıkmıştır. Sosyalist toplum ve devlet düzeninin üstünlüğü, gelişmiş bir sosyalist sanayinin yaratılması ve köyde kolektif ekonomi düzeninin inşası; bütün bunlar, savaştan galip olarak çıkmamızı sağladı ve şimdi de tüm gücüyle kendisini gösteriyor, çünkü parti, Sovyetler Birliği halk ekonomisinin yeniden inşa edilmesinin ve geliştirilmesinin sorunlarını çözmektedir. Kapitalist ülkelerde savaş döneminden barış dönemine geçiş; kapitalist sistemin genel krizinin daha da keskinleşmesiyle birlikte gelişir ve bu ülkelerde pazarın belirgin bir şekilde darlaşmasına, üretim düzeyinin düşmesine, işletmelerin kapanmasına, işsizliğin büyümesine ve seferberlikleri sona ermiş birliklerin halk ekonomisinde istihdam edilmesinin olanaksızlığına vb. yol açarken: Sovyetler Birliği, halk ekonomisinin Sosyalist sistemi sayesinde, böylesi savaş sonrası altüst oluşlardan uzak kaldı. Sovyetler Birliği’nde krizler yoktur, işsizlik yoktur, aksine, üretimin ve halkın maddi refahının kesintisiz artışı vardır.

SSCB halk ekonomisinin yeniden inşasının ve gelişmesinin savaş sonrası görevleri, 1946–1950 yıllarını kapsayan yeni Beş Yıllık Plan’ında belirlendi. Beş Yıllık Planın en önemli ekonomik ve politik görevi, ülkenin savaş tarafından tahrip edilmiş bölgelerinin yeniden inşa edilmesi, sanayi ve tarımda savaş öncesinin düzeyine tekrar ulaşılması ve ardından bu düzeyin önemli oranda aşılmasıdır.

Beş Yıllık Plan’a göre, SSCB’nin savaş öncesi sanayi üretiminin düzeyine daha 1948’de ulaşılması gerekiyor. 1948’i izleyen yıllar için ise Beş Yıllık Plan, bir yandan sanayi üretiminin savaş öncesine göre yüzde 50’lik bir artışını, diğer yandan öncelikle gerekli olan ağır sanayinin ve demiryolları nakliyatının yeniden inşası ve gelişmesinin güvence altına alınmasını öngörüyor; bunlar olmadan, SSCB’nin tüm halk ekonomisinin hızlı ve başarılı bir şekilde yeniden ayakları üzerinde durması ve genişlemesi olanaksızdır. Ağır sanayinin yeniden inşası, ülkenin teknik ve ekonomik bağımsızlığını pekiştirecektir.

Beş Yıllık Plan, Sovyetler Birliği halklarının maddi refahını güvence altına almak ve ülkede en önemli ihtiyaç maddelerinde bolluk yaratmak için tarımın ve tüketim maddeleri sanayisinin kalkınmasını öngörmektedir.

Biz; halk gelirinin ve halk tüketiminin savaş öncesi seviyesini aşmak zorundayız; yakın bir zamanda karne sistemini kaldırmak ve onun yerine, çok gelişkin ve yaygın Sovyet ticaretini getirmek zorundayız; kitlesel tüketim mallarının üretiminin artırılmasına ve emekçilerin yaşam düzeyinin meta fiyatlarının ısrarlı bir şekilde düşürülmesi yoluyla yükseltilmesine özel önem vermeliyiz ve ayrıca para dolaşımını ve Sovyet parasını konsolide etmek zorundayız.

Beş Yıllık Plan, üretimde devasa bir atılımı gerçekleştirmenin ve iş verimliliğini artırmanın koşulu olarak, teknik gelişmenin SSCB halk ekonomisinin tüm alanlarında sağlanmasını öngörmektedir. Bu amaçla, bilimde SSCB dışında sağlanan gelişmelere sadece ulaşma değil, aynı zamanda kısa bir sürede bunları aşma görevini önümüze koymaktayız.

Beş Yıllık Plan; SSCB emekçilerinin maddi ve kültürel yaşam düzeyinin yükseltilmesi, okullar ve yüksekokullar sisteminin yeniden kurulması ve genişletilmesi, halk sağlığının iyileştirilmesi, konut yapımının geniş ölçülerde yaygınlaştırılması vb. bakımından büyük görevler kapsamaktadır. Beş Yıllık Plan’ın belirlediği en önemli görevlerden birisi de, Sovyet kültür ve sanatının serpilip gelişmesi için güvencelerin yaratılmasıdır. Beş Yıllık Plan, SSCB’nin savunma gücünü daha da artırmayı ve Sovyetler Birliği ordusunu savaş sevk ve idaresinin en modern araçlarıyla donatmayı amaçlamaktadır. Yurdumuzu bütün olasılıklara karşı korumak, barışı savunmak ve SSCB’ye ve onun müttefiklerine yönelik yeni bir saldırganlığı engellemek için, Sovyetler Birliği’nin silahlı kuvvetlerini güçlendirmek ve Sovyet devletinin ekonomik mücadele gücünü pekiştirmek zorundayız.

Yeni Beş Yıllık Plan’ın yerine getirilmesi, SSCB’nin halk ekonomisinin yeniden inşa ve gelişmesini güvence altına almakta ve aynı zamanda Sovyet toplumunun savaşa kadar üzerinde bulunduğu ve savaş nedeniyle geçici olarak ayrılmak zorunda kaldığı gelişme yoluna tekrar girmesi anlamına gelmektedir. Bu, sınıfsız sosyalist toplumun inşasının tamamlanması ve sosyalizmden komünizme tedricen geçisin yoludur. Yeni Beş Yıllık Plan, bu doğrultuda ileriye doğru atılan büyük bir adım demektir.

1946 yılının ve 1947’de geride bıraktığımız ayların sonuçları, yeni Beş Yıllık Planın başarıyla yerine getirilmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Yeni Beş Yıllık Plan’ın birinci yılında sanayi, barış koşullarındaki üretimine geçti. Alman işgalcilerince talan edilen bölgeler hızla yeniden inşa ediliyor.

Beş Yıllık Plan, büyük bir emek coşkusuyla yerine getiriliyor. Sanayi ve taşımacılıkta, planın 1947 yılı için öngörülen hedeflerine Sosyalist Ekim Devrimi’nin 30. yıldönümüne denk gelecek bir şekilde önceden ulaşabilmek amacıyla ülke çapında sosyalist bir rekabet başladı. Moskova, Leningrad, Don havzası, Ural, Gorki, Kusnezk havzası ve diğer büyük sanayi bölgelerinde planın yaşama geçirilmesinde kaydedilen gelişme, 1947 planının öngörülen zamandan önce başarılı bir şekilde yerine getirileceğinden yola çıkabileceğimizi gösteriyor. Bu, Beş Yıllık Plan’ın toplam hedeflerine ulaşma temposunun hızlanması anlamına gelmektedir.

Nitekim bunun sonucu; kömür çıkarımında, bakır, alüminyum ve nikel kazanımında, elektrik elde edilmesinde ve traktör, işleme makinesi ve bazı başka makinelerin üretiminde, SSCB sanayisinin 1947 Temmuzu’nda savaş öncesi düzeyi yakalamasıydı.

Böylece, Beş Yıllık Plan’ı hayata geçirme mücadelesinin bir buçuk yılı, birkaç sanayi dalında, önceden tahmin edilenden daha hızlı gelişme olanaklarına sahip olduğumuzu bize gösterdi. Bu yüzden şu anda, bazı sanayi dalları için Beş Yıllık Plan’da başta öngörülen hedefler, yeniden gözden geçiriliyor ve duruma göre genişletiliyor.

Bu arada ülkenin doğu bölgelerindeki sınaî gelişmenin önemine işaret etmekte fayda var. Stalinist Beş Yıllık Planlar sürecinde doğuda yaratılan sınaî temel, savaş döneminde güçlü bir şekilde gelişti ve güçlendi. Çünkü 1300’ü aşkın işletme, ülkenin batı bölgelerinden doğu bölgelerine kaydırılmıştı. Bütün bunlar, başarılı savaş yönetiminin belirleyici koşullarından biriydi. Savaş yıllarında doğu; cepheye on binlerce tank, top, uçak, mermi vb. gönderdi. Savaş sonrası yıllarda Ural, Sibirya, Trans-Kafkasya ve Orta-Asya’daki sanayi, hızlı bir şekilde barış koşullarının üretimine geçti. Yeni Beş Yıllık Plan’da doğu bölgelerinin Sovyetler Birliği’nin ekonomisindeki önemi ve rolü daha da artmaktadır.

Açıktır ki, savaş sonrasında SSCB halk ekonomisinin yeniden inşası; pürüzsüz, sorunsuz ve kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. Beş Yıllık Plan’ın hedeflerine ulaşmak için aşmak zorunda olduğumuz sorunlar az değildir.

Savaşın koşulları ve ihtiyaçlarına göre şekillenmiş halk ekonomisinin barışçıl bir gelişme rotasına sokulması bile, birçok ekonomik, örgütsel ve teknik sorunları beraberinde getirmektedir. Bu arada unutulmaması gereken; üretimi, söz konusu barış koşullarına göre yeniden örgütleme girişimimizi, 1946’daki kuraklığın neden olduğu ek zorluklar altında gerçekleştirmek zorunda kaldığımızdır. Nitekim ülkemiz tarihinin en ağır kuraklıklarından biri olan 1946 kuraklığı, en önemli gıda maddelerini yetiştiren bölgelerimizdeki tahıl hasadının çok kötü olmasına yol açmıştır. Eğer biz işte bu şartlar altında; bu ek zorlukların üstesinden başarıyla gelebildik, halkın gıda maddelerine olan ihtiyacını karşılamayı güvence altına alabildik ve Beş Yıllık Plan’ın ilk yılının hedeflerine ulaşabildi isek, bunu, halk ekonomisinin sosyalist karakterinin üstünlüklerine ve partinin ekonomiyi yönetmedeki doğru politikasına borçluyuz.

Burada, Sovyet devletinin (her tür) maddi yaşama araçları rezervlerini elinde tutuyor olması olgusunun, onun sağlamlığı acısından taşıdığı büyük öneme işaret etmekte fayda var. Rezervler olmadan halk ekonomisinin planlı bir yönetimi olanaksızdır. Bu rezervler, her türlü zorluğun aşılmasında güçlü bir araç ve gelişmesi sürecinde ekonomimizin karşılaşabileceği çeşitli rastlantılara ve sürprizlere karşı da sağlam bir teminattır. Ve bu nedenle partimiz, devlet rezervlerinin yaratılmasına özel bir önem vermektedir.

Biz, gelişmemizin zorluklarından söz ederken, burada, özellikle sanayinin ve inşaat ve taşımacılık sektörünün işgücü ihtiyacının karşılanmasındaki sorunlardan bahsetmek zorundayız. Bu sorunlar, daha savaş öncesi dönemde ortaya çıkmıştı. Savaş, bu sorunları daha da büyüttü.

SSCB’de işsizliğin olmaması, sanayi ye taşımacılığın gelişmesinde -işletmelerin işgücü ihtiyaçlarının karşılanması bağlamında- tamamıyla yeni koşullar ortaya çıkardı.

Kapitalizm koşullarında işverenler ihtiyaç duydukları işgücünü; kriz dönemlerinde büyüyen, canlanma, döneminde ise biraz küçülen ama burjuva toplumsal düzeni var oldukça asla tümden yok olmayan ve bu özelliğiyle kapitalizmin süreklilik arz eden bir belirtisi olan işsizlerin teşkil ettiği yedek ordudan temin ederler. İşsizlerin meydana getirdiği yedek ordu, açlık korkusuyla sanayide iş aramaya mecbur bırakılan köylülerin ve iş güçlerini önünde sonunda kapitalistlere satmak zorunda olan kent küçük burjuvazisinin (ev işçiliği yapanlar, zanaatkârlar ve küçük esnaflar) iflasa sürüklenmesi sonucunda büyümektedir.

Sosyalizm, emekçi kitleler açısından inanılmaz yoksunluklar anlamına gelen işgücü rezervinin artışının bu nedenlerini ortadan kaldırdı. Bugün bizde, ne köylülüğün kente akışı, ne de yoksullaşan bir kent küçük burjuvazisi vardır. İşgücünün genel olarak kendiliğinden bir akışı yoktur artık.

Gelgelelim, işçi sınıfının sayısal olarak sürekli bir artışı olmaksızın genişletilmiş bir sosyalist yeniden üretim düşünülemez dahi. İşgücü birliklerinin kesintisiz büyümesi, sanayi ve taşımacılığımız için gereklidir. 1946–50 Beş Yıllık Planı’na göre, SSCB halk ekonomisindeki işçi ve ücretli memur sayısının 6 milyondan daha fazla artması gerekiyor. Bu nedenledir ki, sanayi, taşımacılık ve inşaat sektörüne yeni işgücünün kazanılması, halk ekonomisini yeniden inşa ve geliştirme planını hayata geçirebilmenin tayin edici bir önkoşuludur. Bu görevin yerine getirilmesi normal koşullarda bile kolay değilken, Sovyet toplumunun emekçi nüfusunun en aktif kesiminden insanların savaşta yitirilmesinin ağır bir şekilde hissedildiği savaş sonrası dönem için ise, bir o kadar daha zordur.

İşte bu nedenle, parti ve Sovyet devleti, işgücünün planlı dağılımı sorununa ve halk ekonomisindeki işgücünün takviyesi için yeni kaynakların bulunmasına özel bir önem vermektedir. Sosyalist sanayi, gerekli işgücü rezervlerini yaratmadan gelişemez. Bu nedenle, kamu işçi rezervlerinin yaratılması, genç işgücü birliklerinin ticari ve işletme okullarında eğitilmesi ve bunların halk ekonomisinin çeşitli dallarının ihtiyaçlarına göre planlı dağılımı, partinin özel olarak üzerinde durduğu meselelerden birisidir. Beş Yıllık Plan bu şekilde 4,5 milyon kalifiye işçisini yetiştirmeyi öngörüyor.

Biz başka sorunlarla da karşı karşıya bulunuyoruz. Savaş sonrasının uluslararası durumu karşısında, ihtiyaç duyduğumuz makinelerin sözünü etmeye değer küçük bir bölümünü bile yurtdışından getiremeyeceğimizi hesap etmek zorundayız. Ve bu nedenle kendi gücümüze öncesinden çok daha fazla yaslanmak durumundayız. Bu durum, normal uluslararası koşullarda ithal edilerek temin edilebilecek yeni makine türlerinin yurtiçinde üretimi için özel çabaların harcanmasını gerekli kılmaktadır.

Tüm bu zorluklar kaçınılmaz olarak gelişme tempomuzu, yeni sanayi işletmelerinin faaliyete geçirilmesini ve büyük inşa planlarının yerine getirilmesini yavaşlatmaktadır.

Tarımda da ciddi zorlukların aşılması gerekmektedir. Savaş, sosyalist tarımımızın gelişmesini geçici olarak baltaladı ve maddi ve ekonomik temelini zayıflattı, üretimin, savaşın ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olması nedeniyle sanayi; traktör üretimini durdurmak ve tarımsal makineler, yedek parça ve yakıt üretimini önemli oranda sınırlamak zorundaydı. Savaş yıllarında ekilen alanlar küçüldü, işletmecilik yetersiz kaldı, rekolte düştü, hayvan mevcudiyeti azaldı ve hayvancılık ürünleri geriledi. Savaşın neden olduğu zorlukların üzerine, 1946 yılında ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan kuraklığın ortaya çıkardığı zorluklar eklendi.

Bu koşullar altında parti, tarımın güçlendirilmesi ve kolhoz ekonomisi düzeninin pekiştirilmesine yönelik bir dizi özel önlemler aldı. Şubat 1947’de SBKP(B) Merkez Komitesi Plenumu, “Savaş sonrası dönemde tarımın güçlendirilmesine ilişkin önlemler” adı altında ayrıntılı bir karar aldı. Parti, bugün tarım alanında tüm dikkatini, kolhozların örgütsel ve ekonomik bakımdan tahkim edilmesine ve tarımın maddi ve teknik temelinin güçlendirilmesine yöneltmektedir. Parti, tüm kararlılığıyla, tarım artelleri tüzüğüne yönelik şurada veya burada ortaya çıkan ve kolhozların ortak iktisadına zarar veren ihlallerin önünü aldı ve kolektiflerdeki çalışmayı daha iyi örgütlemek ve ödemek için bir dizi önlemleri kararlaştırdı. Parti, aynı zamanda, traktör, biçer-döven ve diğer tarım makinelerinin ve gerekli suni gübrenin üretimini artırmak için önlemler almaktadır.

Merkez Komitesi Plenumu kararında, tarımın savaş sonrası dönemde güçlendirilmesi için kapsamlı bir program sunuluyor. Kararda; tahıl üretiminin ve teknik bakımdan yararlı bitkilerin (pamuk, şekerpancarı, keten vb.) üretiminin nasıl artırılabileceği, hayvancılığın nasıl desteklenebileceği, tarım tekniğinin, makine ve traktör istasyonlarındaki çalışmanın ve Sovyet ürünlerinin kalitesinin nasıl düzeltilebileceği, ayrıntılı bir şekilde gösteriliyor. SBKP(B) Merkez Komitesi Plenumu’nun aldığı aynı kararda, tarımın teknik donanımı bakımından sosyalist sanayi tarafından yerine getirilmesi gereken görevler de belirtiliyor. Bütün bu tedbirler, ülkemiz tarımının hızlı bir şekilde güçlendirilmesini ve teşvik edilmesini ve ayrıca kolhoz ekonomisi düzeninin pekiştirilmesini amaçlamaktadır. Tarımın böylesi bir canlanma sürecine sokulması bir gerekliliktir. Zira bu sayede, kısa sürede hem halkımız için gıda maddeleri ve sanayi için hammaddelerinin yeterli oranda sağlanması, hem de devlete ait gerekli gıda ve hammadde rezervlerinin oluşturulması olanaklı olacaktır.

Sovyet köylülüğü, partinin ve hükümetin aldığı önlemleri muazzam bir çalışma coşkusuyla yanıtladı. Bu coşku, 1947 yılı için tarımsal çalışmaların genel planının yerine getirilmesini olumlu etkiledi. Bütün ülkede, 1947’de yüksek bir rekoltenin elde edilmesi için kolektif köylülerin geniş kitlesinin katıldığı sosyalist bir rekabet gelişti. Hükümet, tarım ve hayvancılıkta en iyilerinin ödüllendirilmesi için özel kararlar aldı (“Sosyalist Çalışma Kahramanı” onur unvanının tanınması ve madalyaların verilmesi).

İlkbahar hâsılatı bu yıl içinde başarılı bir şekilde toplandı. 1947 hâsılatı için ekilen alanlar, bir önceki yılla kıyaslandığında, 8 milyon hektar civarında genişletildi. Hasadın kaldırılması da bu yıl, önceki yıla göre daha başarılı örgütlendi ve daha kısa sürede gerçekleştirildi; aynı şey şimdi tahılın kalitesi için de geçerlidir.

Tarım yılının geçici sonuçları; tahıl sorununun çözümü ve devlete ait gıda ve hammadde rezervlerinin oluşturulması doğrultusunda ileriye doğru büyük bir adımın atıldığını; aynı şekilde kolhoz ekonomisinin güçlendirilmesi yönünde yeni bir adımın atıldığını ortaya koymaktadır. Bunlar, sanayi merkezlerindeki nüfusun gıda ihtiyacının karşılanmasının daha da iyileştirilmesi açısından gerekli önkoşulları yaratmaktadır.

Tarımda kaydedilen başarılar. Sovyetler Birliği’ndeki karne sisteminin daha bu yıl içinde kaldırılmasını olanaklı kılmaktadır. Karne sistemi, büyük savaş sürdürülürken ve cephedeki ordunun gereksinimlerini pürüzsüz bir biçimde karşılamak için cephe gerisindeki tüketimin kısıtlanmasının zorunlu olduğu bir zaman gerekliydi. Savaş bittiğine ve ordu, seferberlik durumundan çıktığına göre, karne sistemi artık gereksizdir ve kaldırılmak zorundadır. Sovyet devleti artık gelinen yerde, normal meta dolaşımına ve üretimin ve tüketimin çok yönlü gelişimine geri dönebilir.

Karne sisteminin iptalinin 1946’dan 1947’ye ertelenmesinin nedeni ise, ülkenin birçok bölgesindeki kuraklık ve devlete ait gıda rezervlerinin azalmasıydı. Sovyet devleti, karne sisteminin iptalini, fiyatların eşitlenmesi yoluyla hazırlamak için bir dizi zorunlu önlemleri almış bulunuyor.

Beş Yıllık Plan’ın hedeflerine ulaşmak için yürüttüğümüz çalışma, Stalin yoldaşın Sovyet halkının önüne koyduğu görevin -sanayimizin düzeyini savaş öncesi döneminin yaklaşık olarak üç katına çıkarma olanağını yakalamak için halk ekonomisinin yeni bir devasa kalkınmasını örgütlemek- yerine getirilmesinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Önümüzdeki üç Beş Yıllık Planların da; sanayimizin yılda yaklaşık 50 milyon ton ham demir, yaklaşık 60 milyon ton çelik, yaklaşık 500 milyon ton kömür ve yaklaşık 60 milyon ton petrol üretmesini sağlamak zorundayız.

 

II

PARTİ İNŞASININ SORUNLARI

Parti yaşamımızın öne çıkan en önemli özelliği ve başarılarının temeli, partimizin ülkemiz halk kitlelerinin nezdindeki sarsılmaz otoritesi ve Sovyet halkının partinin politikasına verdiği o sınırsız destektir. Partinin doğru politikası, Sovyet halkının sarsılmaz manevi ve politik birliğini meydana getirdi.

Partimizin, anavatan savaşında düşmanın yenilgisini örgütlemesi ve savaşın ağır sonuçlarını başarıyla bertaraf etmek için tüm halkı seferber edebilmesi, ancak bu sayede olanaklı olmuştur.

Sovyet halkının manevi ve politik birliği derin ve yalın ifadesini, komünistler ve bağımsızlar bloğunun, geçtiğimiz yıl SSCB Yüksek Sovyet seçimlerinde, bu yıl da Otonom ve Birlik cumhuriyetleri Yüksek Sovyet’i seçimlerinde kaydettiği zaferde bulmuştur. Seçimler, politik hareketliliğin çok yüksek olduğu bir ortamda geçmiş ve partimizin halkta bulduğu sınırsız güven ve desteği her defasında yeniden ortaya koymuştur.

Savaş, Sovyet halkının çok canına mal oldu. Ondan devasa fedakârlıklar istedi. Tabiatıyla, savaşta, halk kitlelerinin çok acil maddi ve manevi gereksinimlerine sınırlamalar konuldu. Bu nedenle, savaştan barışa geçiş, bu kısıtlamaların ortadan kaldırılması ve halkın maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çeşitli önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Bu arada, savaş yıllarında olduğu gibi savaş sonrası yıllarda da kitlelerin politik ve kültürel düzeyinin sürekli arttığı görülmektedir. Sovyet halkı, hem maddi hem de manevi ihtiyaçlarını tatmin edebilecek bir şekilde yaşamak istiyor.

Bütün bunlar, parti yönetiminin düzeyine ve parti örgütlerinin faaliyetinin niteliğine yeni ve daha ileri talepler yüklemektedir. Bu yeni taleplerin ışığında; savaşın bitmesi ve barışa geçilmesi karşısında, parti örgütlerinin çalışmasının esaslı bir dönüşümü zorunlu oldu. Bu, parti örgütlerinin çalışmasında savaş esnasında açık görülmeyen büyük eksikliklerin ortaya çıkması, özellikle de örgütsel ve ideolojik parti faaliyetinin savsaklanması karşısında bir o kadar daha gerekli oldu.

Partimizin başarıları ve parti ve Sovyet devleti kadrolarının savaşın ateşinde geçtikleri sınavdan başarıyla çıkmaları, bize, zafer sarhoşluğuna kapılma ve bugüne dek yapılanla yetinme hakkı vermiyor. Aksine; savaşın ardından bugün yurdumuzun karşı karşıya olduğu ekonomik ve kültürel insanın yeni görevleri ve bir bütün olarak günümüzün uluslararası durumu SBKP(B)’ye, partinin tüm çalışmasının ve ideolojik eğitiminin seviyesini sürekli artırmayı acilen dayatmaktadır:

En başta gelen görevlerden birisi, parti örgütlerimizin çalışmasının sağlamlaştırılmasıdır. Parti organları savaş yıllarında, cephe gerisinin örgütlenmesinde ve ekonominin savaş koşullarına göre yeniden düzenlenmesinde devasa şeyler başardılar. Savaş döneminin koşullarında parti mercileri, çoğu kez ekonominin operatif yönetimini devralmak zorunda kalıyorlardı. Bu, o zamanın koşullarında gerekliydi. Ama bu durumun, parti örgütlerinin pratik çalışmasında belirli olumsuz belirtilerin ortaya çıkmasına neden olduğu da burada göz ardı edilmemelidir. Nitekim söz konuşu olumsuzluklar kendisini, parti içi çalışmanın zayıflatılmasında ve devlet ve ekonomi kurumlarının işlevlerinin devralınmasında göstermiştir. Bolşevik tarzı önderliğin temel ilkelerinden biri böylece çiğnenmişti.

Parti, bugün ana görevlerinden biri olarak, yerel parti mercilerini güçlendirmeyi ve parti örgütlerinin çalışmasını tahkim etmeyi görmektedir. Günümüz aşamasında önemli parti içi görevlerinden birini, parti içi çalışmanın ve Bolşevik devlet ve ekonomi idaresinin düzeyinin yükseltilmesi oluşturmaktadır.

Bu görevlerin yerine getirilmesi ayrılmaz bir şekilde, partimizin gelişmesinin temel koşulu olan Bolşevik eleştiri ve özeleştirinin geliştirilmesine bağlıdır.

Parti, temel görevi olarak, Sovyet devletinin daha da sağlamlaştırılmasını, devlet aygıtının mükemmelleştirilmesini ve çalışmasının iyileştirilmesini görmektedir.

Devlet aygıtı, savaş yıllarında parti ve hükümetin direktiflerini yaşama geçirmek için çok büyük işler başardı. Partinin, esnek ve özenli bir devlet aygıtını yaratmak ve parti davasına sadık ve gerekli bilgi ve örgütsel yeteneğe sahip bir devlet yöneticileri kadrosunu yetiştirmek için uzun yıllar sarf ettiği çabalar, ürünlerini veriyordu.

Bugün devlet makamlarının çalışmaları öncelikli olarak; ekonominin örgütlenmesine, kültür ve eğitim düzeyinin yükseltilmesine, Sovyet yasalarının kayıtsız şartsız uygulanışının denetlenmesine, özel mülkiyet ideolojisinin kalıntılarına karşı mücadeleye, sosyalist mülkiyetin daha da güçlendirilmesi mücadelesine ve devlet disiplininin çalışmalarımızın tüm alanlarında yükseltilmesine yönelmektedir.

Bu koşullar altında parti; devlet iktidarı organlarının daha da sağlamlaştırılmasına, bunların ekonomik ve kültürel inşa görevlerinin yerine getirilmesindeki örgütsel rollerinin güçlendirilmesine ve Sovyet makamları ile kitleler arasında daha sıkı ilişkilerin yaratılmasına yönelik önlemler aldı. Yakında ülkemizde emekçi temsilcilerinin yerel Sovyetleri seçimleri yapılacak. Bu seçimlerle, Sovyet iktidarının yerel makamlarının çalışmasında kayda değer bir iyileşme sağlanmaya çalışılacaktır.

Savaş sonrasında parti ve devlete yüklenen yeni görevler, parti kadrolarından daha ileri şeyler talep etti ve parti ve devlet görevlilerinin teorik ve pratik düzeylerinin yükseltilmesini yakıcı hale getirdi. Parti ve devlet görevlilerinin eğitimi ve yetkinleşmeleri, partinin şu anda üzerinde durduğu en önemli görevlerden birisidir. Bu çalışmanın amacı, milyonlarca parti ve devlet görevlisine; Marksist-Leninist bilgiyi özümsemede yardımcı olmak, onları toplumsal gelişme yasalarının, ülke ekonomisi ve Sovyet devletinin ekonomi politikasının bilgisiyle donatmak ve uluslararası durumun ve Sovyet dış politikasının sorunları üzerinde aydınlatmaktır.

Parti ve devlet görevlilerinin politik ve teorik düzeyini ciddi bir şekilde yükseltmek için SBKP(B) Merkez Komitesi, önümüzdeki üç-dört yıl içerisinde, cumhuriyetlerde, illerde, bölgelerde, kent ve ilçelerdeki parti ve idare görevlilerinin arasındaki yönetici kadroları parti okulları ve eğitim kurslarından geçirmeyi gerekli görmüştür. Parti okulları ve eğitim kursları sisteminin yeniden düzenlenmesine yönelik alınan geniş önlemler, bu amaca hizmet etmiştir. Cumhuriyet, il ve bölge çapındaki parti ve idare görevlilerinin eğitildiği üç yıllık öğrenim süreli parti yüksekokulu kuruldu. Şu anda bu okulda 1.000 kişi okumaktadır. Parti yüksekokulunda ayrıca, bölge ve yöre komitelerinin genç sekreterleri, emekçi temsilcilerin bölge Sovyetlerinin yürütme komiteleri başkanları, bölgesel ve yerel gazetelerin redaktörleri vb. için dokuz aylık eğitim kursları başlatılmıştır. Bu kurslara 500’den fazla kişi gitmektedir.

Cumhuriyet, bölge ve yöre ana kentlerinde parti, Sovyet, Komsomol ve basın görevlisi yaklaşık 30.000 kişinin eğitim gördüğü 177 iki yıllık parti okulu ve dokuz aylık eğitim kursları açıldı. Öte yandan SBKP(B) Merkez Komitesi’ne bağlı Toplumsal Bilimler Akademisi kuruldu. Bu akademinin görevi, merkezi parti kurumları, Birlik Cumhuriyetleri Komünist Partileri Merkez Komiteleri, SBKP(B) bölge ve yöre komiteleri için bilimsel eğitimden geçmiş kadroları ve ayrıca araştırma enstitüleri ve bilim dergileri için nitelikli yüksekokul doçentleri ve teorisyenleri yetiştirmektir. Toplumsal Bilimler Akademisi şu dallarda kalifiye eleman yetiştirmektedir: Ekonomi politik, yabancı devletler ekonomisi ve politikası, devlet ve hukuk teorisi, devletlerarası hukuk, SSCB tarihi, dünya tarihi, uluslararası ilişkiler, SBKP(B) tarihi, diyalektik ve tarihsel materyalizm, Rus ve Batı Avrupa felsefesi tarihi, mantık ve psikoloji, edebiyat ve sanat bilimi.

Akademi adaylarının eğitim süresi 3 yıldır. Şu anda bu akademide yaklaşık 500 aday okumaktadır.

Partimiz savaş dönemi ve sonrasında çok büyümüştür.

Anayurt Savaşı cephelerinde çok büyük kayıplar vermesine rağmen, partinin üye sayısı savaş yıllarında düşmediği gibi, daha da artmıştır. Savaş öncesinde 3.800.000 üye ve aday üyeye sahip olan parti, şimdi 6.300.000 kişiyi saflarında barındırıyor. Parti üyelerinin yaklaşık yarısını SBKP(B)’ye savaş yıllarında ve sonrasında giren komünistler oluşturuyor.

Partimiz, sayısal bakımdan böylesine muazzam bir büyümeyi bütün tarihi boyunca yaşamadı. Partiye yeni alınanların büyük çoğunluğu, yurdun ölüm-kalım savaşı verdiği bir dönemde geldi. Başka bir deyişle, halkın en sağlam unsurları partiye girmiştir.

Parti üyelerinin sayısal bakımdan muazzam artışı ve bileşimindeki değişim, komünistlerin daha güçlü politik eğitimini bütün yakınlığıyla gündeme getirmiştir. Komünistlerin önemli bir bölümü, özellikle son yıllarda partiye girenler, gerekli politik eğitimi henüz alamamışlardır. Partinin nicel büyümesi ile SBKP(B)’nin üye ve aday üyelerinin politik düzeyi arasında belirli bir oransızlık ortaya çıkmıştır. Bu koşullar altında parti, saflarındaki genişlemeyi daha da pekiştirmeyi değil, aksine, parti üye ve aday üyelerinin politik olarak aydınlanmasını örgütleme ve esas ağırlığı komünistlerin siyasi düzeyini yükseltmeye verme çizgisini izledi. Zira sonuçta nitelik, nicelikten daha önemlidir.

Komünistlerin ideolojik ve siyasi düzeyini yükseltmek ve emekçilerin komünist eğitimini ilerletmek açısından büyük bir önemi olan, basımı ve dağıtımı şu anda geniş bir biçimde yapılan V. I. Lenin ve J.V. Stalin biyografilerinin okunup incelenmesidir.

Savaş nedeniyle yayımına ara verilen Lenin eserleri, 1946 yılında yeniden yayınlanmaya başlanılmıştır. Aynı tarihte J. V. Stalin’in eserleri de yayınlanmaya başlanmıştır. Bu eserlerin her biri 500.000 adet olarak basılmaktadır. Ayrıca savaş sonrası dönemde Marksizm-Leninizm’in ustalarının çeşitli eserleri toplu olarak 90 milyon adet basılmıştır. J V. Stalin’in kısa biyografisi 1 milyon adet basılmıştır. “SBKP(B) Tarihi -Kısa Ders-” ise savaştan sonra 10 milyon adet, ama çıkmasından bu yana 30 milyondan daha fazla basılmıştır.

Komünizmi ülkemizde inşa etme görevi, emekçilerin komünist eğilimi göreviyle ayrılmaz bir bütünlük teşkil etmektedir. Sosyalizmden komünizme tedricen geçiş olgusu karşısında, emekçilerin komünist eğitimi ve kapitalizmin insanların bilinçlerindeki kalıntılarının aşılması sorunu, tayin edici bir önem kazanmaktadır. Ülkemizdeki sömürücü sınıfların yıkılması ve kalıntılarının tasfiyesinden sonra, uluslararası burjuvazi, Sovyet devletine karşı mücadelesinde, Sovyetler Birliği içindeki her türlü desteğini kaybetmiştir. Ancak uluslararası burjuvazi buna karşın; Sovyet insanlarının bilincindeki kapitalizm kalıntılarını, özel mülkiyet psikolojisinin kalıntılarını, burjuva ahlak kalıntılarını, bazı kişilerin Batının burjuva kültürüne kör bir şekilde tapması olgusunu, milliyetçilik söylemlerini vb. belirtileri kendi amaçları için kullanmaya çalışmaktadır.

İdeolojik ve siyasi çalışmanın görevleri arasında başta Sovyet yurtseverliğini koruma ve geliştirme görevi gelmektedir.

Stalin yoldasın öğrettiği gibi, “Sovyet yurtseverliğinin gücü, ırkçı ve milliyetçi önyargılara dayanması değil; tersine, temelinde, halkın Sovyet yurduna olan derin bağlılığı ve özverisi, ülkemizin bütün milliyetlerinden emekçilerin kardeşçe birliğinin yatmasıdır. Sovyet yurtseverliğinde, halkların ulusal gelenekleri ile Sovyetler Birliği’nin bütün emekçilerinin ortak yaşam çıkarları ahenkli bir şekilde birleşmekledir.” Sovyet yurtseverliğinin gelişmesi, dar milliyetçi ve şovenist söylemlere karşı (verilen) mücadele ile kopmaz bir şekilde bağlıdır. Parti, Sovyet halkını, diğer halklara karşı saygı ve bu halkların bağımsız gelişme hakkının tanınması ruhu ile eğitmektedir.

Parti, son zamanlarda, Batı’nın burjuva kültürü karşısında secdeye kapanan ve yaltaklanan çeşitli söylemlere karşı enerjik bir mücadeleyi başlatmak zorunda kaldı. Bu söylemler, belli ölçülerde aydınlarımızın bağı tabakaları arasında yayılmış bulunmakta ve Çarlık Rusyası’nın menfur geçmişinin bir kalıntısını oluşturmaktadır. Parti, secdeye kapanmanın ve yaltaklığın ifadesi olan bir dizi somut söyleme karşı enerjik bir darbe vurmak durumundaydı. Zira bugünkü aşamada bu tür söylemler, Sovyet devletinin çıkarları açısından ciddi bir tehlike oluşturmaktadırlar. Tehlikedir; çünkü uluslararası gericiliğin ajanları, burjuva kültürü karşısında secdeye kapanma ve yaltaklık etmeye tekabül eden söylemlerden etkilenenleri, Sovyet devletini zayıflatmak amacıyla kullanma çabasındadırlar.

Ekim Devrimi, Rusya halklarını yabancı sermayenin ekonomik ve manevi esaretinden kurtardı. Sovyet iktidarı, ülkemizi ilk özgür ve bağımsız bir devlet yaptı. Halkımız, kültür devrimini gerçekleştirmesi ve kendi Sovyet devletini yaratmasıyla, ülkenin burjuva Batıya olan maddi ve manevi bağımlılığının zincirlerini parçaladı. Sovyetler Birliği, dünya uygarlığının ve ilerlemenin kalesi oldu.

O halde bu şartlarda yabancı olan her şeyin karşısında secdeye kapanma ve yaltaklık etme tutum ve söylemleri nasıl ortaya çıkabilmiştir? Bu tür yurtseverlik karşıtı tutumların, söylem ve ruh halinin kökleri, Çarlık Rusyası’nın menfur geçmişinin kalıntılarında yatmaktadır. Aydınlarımızın belli bir kesiminin bilincini hâla bu kalıntılar etkilemektedir. Konumları Çarlık Rusyası’nda güçlü olan yabancı kapitalistler, Rus halkının kültürel ve ruhsal bakımdan geri olduğuna dair görüşleri her türlü yoldan destekliyor ve yayıyorlardı. Çarlık Rusyası’nın halktan kopuk ve halka yabancı egemen sınıfları, Rus halkının yaratıcı gücüne inanmıyorlardı ve Rusya’nın geri kalmışlığını kendi öz gücüne dayanarak aşabileceğini olanaklı görmüyorlardı. İşte, Rusların Batı Avrupalı sözüm ona “öğretmen”lerinin sürekli “öğrenci”leri rolünü oynamaları gerektiği yolundaki yanlış düşünce buradan ileri gelmektedir.

Bu eski kapitalist düşüncelerin kalıntıları, şimdi, SSCB içindeki ajanlık faaliyetleri ve anti-Sovyet propagandalarına dayanak noktaları bulmak için tüm güçlerini seferber eden Amerikan ve İngiliz emperyalizminin ajanları tarafından kullanılmaktadır. Yabancı istihbarat teşkilatlarının ajanları, aydınlarımızın tam sarsılmaz bir tutum sahibi olmayan bazı tabakalarında hummalı bir şekilde zayıflıklar ve gedikler aramaktadırlar. Öz güçlerine güvenmemenin o eski düşüncesini taşıyan ve yabancı olan her şeyin karşısında secdeye kapanma hastalığına yakalanan bu tabakadan insanlar, yabancı istihbarat teşkilatlarının tuzağına çok daha kolay düşüyorlar.

Partinin ideolojik çalışması mevcut koşullarda bütün kararlılıkla, burjuva ideolojisinin kalıntılarını ısrarla aşmaya ve ideolojik sapmanın her türüne karşı Bolşevik uzlaşmazlığı güçlendirmeye yöneltilmiş bulunuyor. Bu bağlamda SBKP(B) Merkez Komitesi’nin ideolojik ve siyasi çalışmanın sorunları üzerine aldığı kararlar (“Zvezda” ve “Leningrad” dergilerine, tiyatro repertuarlarına ve benzerine ilişkin alınan Merkez Komitesi kararları) ve kısa bir süre önce Merkez Komitesi’nin inisiyatifi üzerine yürütülen felsefi tartışma, büyük öneme sahiptir.

Merkez Komitesi’nin aldığı tedbirlerin amacı; bilim adamları ve sanatçılar arasında Sovyet-yurtseverci bir mücadele ruhunun hükmetmesini ve bu yoldan Sovyet bilimi, edebiyatı ve sanatında parti ilkesinin güçlenmesini ve basın, propaganda, bilim, edebiyat ve sanat gibi sosyalist kültürümüzün tüm araçlarının yeni, daha yüksek bir düzeye ulaşmasını sağlamaktır.

SBKP(B) Merkez Komitesi, edebiyat ve sanatın devasa toplumsal ve dönüştürücü rolünün, halkın komünist eğitimindeki rolünün, özellikle gençliğin doğru eğitimindeki rolünün, başka bir deyişle yeni kuşağın; karsısına çıkan engellerden yılmayan ve her tür badireyi aşmaya hazır, aktif ve komünizm davasına inançlı insanlar olarak eğitilmesindeki rolünün altını çizmiştir. Merkez Komitesi, Sovyet yazarlarının, bilim ve sanatın temsilcilerinin halkın çıkarlarından, devletin çıkarlarından ayrı çıkarları olmadığına, olamayacağına dikkat çekmiştir. Bu nedenle, Sovyet edebiyatına (“sanat sanat içindir” gibi) görüşsüzlüğün ve siyasi kayıtsızlığın her türlü övgüsü yabancıdır, Sovyet halkının ve devletinin çıkarlarına zarar vericidir ve kitap ve dergilerimizde yer almamalıdır. SBKP(B) Merkez Komitesi, ülkemizdeki edebiyat ve sanatın yaratıcı etkinliğinin, Sovyet yurdunun hayat verici temelinden -partinin politikasından- esinlenmesi gerektiğine işaret etmiştir.

SBKP(B) Merkez Komitesi’nin kararları, Sovyet kültürünün temsilcilerini, çürüyüp dağılmakta olan burjuva edebiyatı ve sanatına tapınma karşısında uyarmıştır.

Merkez Komitesi, Sovyet edebiyatı ve sanatının daha da gelişmesinin teminatı olan çok yönlü, ilkeli ve nesnel eleştirinin öneminin altını özellikle çizmiştir. İdeolojik çalışmanın çeşitli alanlarda ortaya çıkan eksikliklerin eleştirisinin teşvik edilmesi için, SBKP(B) Merkez Komitesi “Kultura i Shisn” (Kültür ve Yaşam) adında yeni bir gazete çıkartmıştır. Bu gazete, SBKP(B) Merkez Komitesi’nin Propaganda ve Ajitasyon Kurulu’nun yayın organıdır.

Kısa bir süre önce SBKP(B) Merkez Komitesi’nin inisiyatifiyle G. F. Alexandrov’un “Batı Avrupa Felsefesinin Tarihi” adlı kitabı üzerine yürütülen felsefi tartışmaların neticesinde, teorik cephemizde yapılan çalışmalarda, özellikle Marksizm-Leninizm’in felsefesi alanında yapılan çalışmalarda çeşitli eksiklikler açığa çıkartılmıştır. Bu eksikliklerin giderilmesi ve Marksizm-Leninizm’in felsefesi alanındaki bilimsel ve teorik çalışmaların daha da gelişmesinin teşvik edilmesi amacıyla “Voprosy Filosofi” (Felsefenin Sorunları) adında yeni bir dergi çıkartılmıştır.

Bugünlerde Merkez Komitesi SBKP(B)’nin yeni programını hazırlıyor: SBKP(B)’nin mevcut programı hayli eskimiştir. Mevcut program, yeni bir programla değiştirilmelidir.

Yeni bir program hazırlıklarının yanı sıra, parti tüzüğünde yapılacak değişiklikler üzerinde de çalışılmaktadır. Ülkedeki ve partideki durum son yıllarda o kadar değişti ki, tüzüğün bir dizi maddeleri eskimiş durumdadır.

 

III

SBKP(B)’NİN DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNE

Faşizme karşı zafer dolu savaşın sonucunda, sosyalizmin ve demokrasinin konu mu güçlenmiş, emperyalist kampınki ise daha da zayıflamıştır. İkinci Dünya Savaşının en önemli neticelerinden birisi, SSCB’nin tahkim edilmesi ve bir dizi ülkede işçi sınıfı önderliğinde yeni demokratik rejimlerin kurulmasıdır.

Almanya ve Japonya’nın yenilgisi, emperyalist kampın zayıflaması ve kapitalist sistemin genel krizinin daha da derinleşmesi anlamına gelmektedir. Kapitalist devletler arasında ABD, savaştan ciddi bir şekilde güçlenerek çıkmıştır. Buna karşılık ABD’nin müttefikleri -İngiltere ve Fransa- güç yitirmiştir.

Bu koşullarda, yani ABD’nin başlıca rakipleri Almanya ve Japonya’nın devre dışı bırakıldığı, İngiltere ve Fransa’nın ise zayıfladığı koşullarda, ABD, açıkça dünya egemenliğini hedefleyen yeni bir yayılmacılık politikasına geçmiştir. Savaş sonrasının bu yeni koşullarında, faşist Almanya ve emperyalist Japonya’ya karşı savaşta ortak hareket eden dünün askeri müttefikleri arasındaki ilişkiler, değişime uğramaktadır. Uluslararası politikanın iki karşıt eğilimleri kristalize olmuştur. Politikalardan biri, Sovyetler Birliği ve yeni demokrasinin ülkeleri tarafından izlenilmektedir. Sovyetler Birliği ve demokratik ülkelerinin dış politikası; emperyalizmi içten parçalamaya, halklar arası kalıcı bir demokratik barışı sağlamaya ve barışsever ulusların dostane işbirliğini her tür imkânla perçinlemeye dönüktür.

Dış politikamız bu konuda, Sovyet devletinin ve halk demokrasisi ülkelerinin artmış olan uluslararası önemine yaslanmakladır. Uluslararası politikanın diğer eğilimi, Amerikan emperyalizminin yöneten kliği tarafından belirlenmektedir. Bu klik, Amerikan tekelci sermayesinin savaş esnasında Avrupa ve Asya’da ele geçirdiği mevzileri tam sağlamlaştırmak amacıyla; açık yayılmacılığa geçti. Avrupa’nın güçten düşmüş kapitalist ülkelerini boyunduruk altına alma yoluna, sömürge ve bağımlı ülkeleri köleleştirme yoluna girdi, “komünist tehlike”ye karşı mücadele bayrağı altında SSCB’ye ve halk demokrasisi ülkelerine karşı yeni savaş planlarını hazırlamaya yöneldi. Amerikan sermayesinin politikasının bu eğilimi, en açık ve somut ifadesini, Truman ve Marshall planlarında bulmuştur. İşte günümüz uluslararası politikanın söz konusu iki eğilimi bunlardır.

Sovyet devletinin Stalinist bilge dış politikası, hem savaş öncesinde, hem de savaş esnasında emperyalist kamp içindeki çelişkilerden faydalanma olanağını yaratmıştır. Ve bu, savaşta zafer kazanmamızın en önemli önkoşullarından biriydi.

Biz iki sistemin -kapitalizmin ve sosyalizmin- uzun bir zaman dilimi için yan yana yaşamasının engellenemeyeceği gerçeğinden hareket ediyoruz. Öte yandan karşılıklığın ilkelerine uyulması ve kabul edilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşuluyla, dostane işbirliği arzusunu dile getiren tüm devletlerle iyi komşuluğa dayalı, güvenilir ilişkileri sürdürme çizgisini izliyoruz. Uluslararası tüm anlaşma ve yükümlülüklerine sadık olan SSCB, bu politikayı tüm kararlılığı ve tutarlılığıyla savunmaktadır.

Aynı zamanda, Sovyetler Birliği’ne düşmanca olan politikaları, hangi taraftan geldiğine bakmaksızın, geri püskürtmeye de her zaman hazırız. Sovyetler Birliği, demokratik ülkelerle birlikte; barışın tüm düşmanlarını, halkların dostluğunun düşmanlarını ve demokratik bir temel üzerinde yükselen uluslararası işbirliğinin düşmanlarını tereddütsüzce teşhir etmekte; düşman emperyalist çevrelerin, SSCB ve halk demokrasisi ülkelerine karşı karalayıcı ve aşağılayıcı bir politika geliştirme uğraşlarına, önemini küçültme ya da uluslararası politikanın önemli sorunlarının çözümünde dikkate almama çabalarına, SSCB ve halk demokrasisi ülkelerine karşı entrikalar çevirme ve düşman blok ve gruplar oluşturma girişimlerine karşı mücadele etmektedir.

SBKP(B), SSCB’nin bazı eski savaş müttefikinde beliren yeni yönelimlerin barındırdığı tehlikeyi çok açık ve net olarak görmektedir. Biz ABD ve İngiltere’nin oynadığı tehlikeli oyunun farkındayız: Nitekim ABD ve İngiltere bir taraftan; İkinci Dünya Savaşı’nda üstlendikleri yükümlülüklerden sıyrılmakta, Almanya ve Japonya’nın demokrasi düşmanı tabakaları arasında, anti-demokratik Türkiye’de ve monark-faşist Yunanistan’da kendilerine yeni müttefikler aramakta, Franco İspanyasını himaye etmekte, Hollandalı emperyalistleri Endonezya’da iştahlandırmakta, Çin’deki gerici rejimi desteklemektedirler vb. Diğer taraftan ise Yugoslavya, Polonya gibi faşizmin yıkılmasında büyük katkıları olan gerçek demokratik devletlere karşı da bir terörist kışkırtma ve karalama politikası, pervasız baskı ve içişlerine karışma politikası, bu ülkelerdeki antidemokratik ve iktidar düşmanı unsurları açıktan destekleme politikası vb. izlemektedirler. Giderek daha utanmazca ve gizlemeden Üçüncü Dünya Savaşı’nın propagandası yapılmakta, yeni bir saldırganlığın planları, SSCB ve halk demokrasisi ülkelerine karşı yeni bir savaşın planları kotarılmaktadır. Burada ABD’nin yönetici çevreleri, açık yeni yayılmacı planların savunucuları olarak öne çıkmaktalar.

Kuşkusuz, yeni saldırganlık taraftarlarının savaşı sürdürme isteğiyle, bir savaşı (bizzat) başlatma olanağı arasındaki fark görülmek zorundadır. Nazilere öykünen yeni saldırganlar, soğukkanlılık göstermeyen ve bocalayanları etkileyebilmek için tehdit ve şantajı temel araç olarak kullanıyorlar.

Amerikan ve İngiliz emperyalistlerinin planlarının karşısına biz, Sovyetler Birliği ile başta halk demokrasisi ülkeleri olmak üzere demokratik ülkelerin dostane işbirliğini koyuyoruz. SSCB, tüm şantaj girişimlerini sakin ve emin bir şekilde elinin tersiyle itiyor ve yanıltılmasına meydan vermemek için emperyalist kamp içerisindeki dünkü müttefiklerinin tüm şüpheli manevralarını dikkatle izliyor.

Sovyet devletinin gerçek dostu ve sadık müttefiki olan ülkelere gelince, yeni demokrasinin ülkelerine gelince; Sovyetler Birliği, bunları desteklemeye her zaman hazırdır. Ve geniş yardımlarda bulunarak ve onların çıkarlarını kararlılıkla savunarak fiilen de desteklemektedir zaten. SSCB ve halk demokrasisi ülkeleri, emperyalist boyunduruktan kurtulmak için ulusal kurtuluş mücadelesi veren sömürge ve bağımlı ülkeleri kararlı bir şekilde destekleme politikasını izlemektedirler.

İşte SBKP(B)’nin dış politikasının temelleri bunlardır.

SSCB’de antagonist sınıflar tasfiye edildiği ve Sovyet toplumunun ahlaki ve politik birliği sağlandığı için, sınıf mücadelesi SSCB açısından bugün bütün şiddetiyle uluslararası arenaya kaymıştır, iki sistem, kapitalist ve sosyalist sistem arasındaki rekabet bu alanda cereyan etmektedir. Burjuva politikanın son derece kurnaz elebaşlarına karşı silahlarını partimiz burada sınamak zorundadır. SBKP(B), dış politikanın sorunlarıyla yakından ilgilenmekte ve partinin dış politika alanındaki çizgisini yaşama geçirecek yeteneğe sahip kadroların seçimi ve gerekli eğitimiyle özellikle uğraşmakladır.

Parti, kadrolarının uluslararası gelişmenin ve uluslararası durumun bilgisiyle donatılması ve sosyalist devletin çıkarlarını uluslararası arenada savunacak, dostu düşmandan ayırt edebilecek ve emperyalistlerin ve ajanlarının sinsi amaç ve yöntemlerini fark edebilecek bir düzeyde eğitilmesiyle yakından ilgilenmektedir.

Savaş yıllarında ve savaş sonrası dönemde SSCB’nin başta Avrupa olmak üzere dünya işçi hareketi ve gerçek demokratik ve ilerici çevre ve örgütlerle olan manevi, politik, ideolojik ve kültürel ilişkileri geliştirildi ve güçlendi. Savaştan sonra toplumsal Sovyet örgütleri için, uluslararası sendikal ve diğer demokratik örgütlere aktif olarak katılmak ve birçok ülkenin demokratik örgütleriyle dostluk ilişkilerini geliştirmek bakımından çok geniş olanaklar doğdu.

Sovyet sendikaları ve diğer toplumsal örgütlerinin uluslararası demokratik örgüt ve kuruluşlara aktif olarak katılmaları; işçi ve demokratik hareketin birliği uğruna diğer ülkelerin işçi hareketinin ve demokratik güçlerinin verdikleri mücadeleye bir yardım anlamına gelmekte, sağcı sosyalistlerin ve bu birliğin diğer düşmanlarının bölücü çalışmalarına karşı etkide bulunmakta, ilerici örgütlerin büyümesini ve güçlenmesini teşvik etmekte ve aynı zamanda SSCB’nin uluslararası etkisini artırmaktadır.

Çeşitli ülkelerin demokratik örgütleriyle olan ve envai tür biçimler alan kültürel ve politik ilişkilerimiz, yurtdışında sosyalist devletle ilgili gerçeklerin yayılmasına ve Sovyetler Birliği’nin etkisinin güçlenmesine katkıda bulunmakta ve demokratik örgütlerin faaliyetlerini teşvik etmektedir.

Raporumu, komünist partiler arasındaki ilişkiler sorununa değinerek bitirmek istiyorum. Bilindiği gibi, Komintern’in 1943 yılında feshedilmesinin ardından komünist kardeş partiler arasındaki ilişkiler kesintiye uğradı. Deneylerimiz gösterdi ki, gerek SBKP(B), gerekse diğer komünist partiler, gerekli karşılıklı bilgiyi alma ve işçi ve komünist hareketinin can alıcı sorunları üzerine ortak görüşlere varma olanağına bu tecrit nedeniyle sahip değildiler.

Komünist partiler arasında ilişkilerin bulunmaması, özellikle bugün; Amerikan tekelci sermayesinin komünizme ve demokrasiye karşı, SSCB ve halk demokrasisi ülkelerine karsı saldırı kampanyasını örgütlediği; yayılmacılık planlarını geliştirdiği ve “yardım” kisvesi altında çeşitli Avrupa ülkelerini ve başka ülkeleri köleleştirmeyi amaçladığı ve komünistlerin Amerikan emperyalizminin bu planlarına karşı tutumlarını somutlaştırmalarının gerekli olduğu koşullarda; işte bu koşullarda komünist partiler arası ilişkisizlik, partilerimizin emperyalist planlara karşı çeşitli ülkelerin komünistlerinin karşı koyuşunu koordine etmelerinin tüm olanaklarını yok etmektedir.

Düşüncemize göre, bu sorunlarda, mevcut anormal durumun ortadan kaldırılması amacıyla belirli tedbirlerin kararlaştırılması gerekiyor. Bu nedenle biz, bu toplantımızda uluslararası durumun sorunlarının tartışılmasını ve ayrıca komünist partiler arası ilişkilerin yeniden kurulması, karşılıklı danışma, deney aktarımı ve gerekli görüldüğü durumlarda komünist partilerin çalışmalarının karşılıklı onay temelinde koordine edilmesi amacıyla düzenli bir ilişkinin yaratılmasına ilişkin sorunların görüşülmesini gerekli gördük.

 

 

 

 

 

SBKP(B) MK’nın Zvezda” ve “Leningrad” dergileri hakkındaki kararı

-14 Ağustos 1946-

SBKP(B) Merkez Komitesi, Leningrad’da yayınlanan edebiyat-sanat dergileri “Zvezda” ve “Leningrad”ın tamamen yetersiz yönetildiğini saptamıştır.

“Zvezda” dergisinde, Sovyet yazarlarının önemli ve başarılı eserlerinin yanı sıra, son zamanlarda ideolojisiz ve ideolojiye zarar verici pek çok yapıt da yayınlanmıştır.

“Zvezda”nın büyük hatası, Sovyet edebiyatına yabancı olan yazar Zoşçenko’nun eserlerine yer vermesidir. “Zvezda” redaksiyonu, Zoşçenko’nun uzun süreden beri gençlerimizi yoldan çıkarmayı ve zihinlerini yıkamayı hedefleyen boş, içeriksiz ve seviyesiz eserleri yazmada, ideolojisizliği, bayağılığı ve depolitizasyonu yaymada uzmanlaştığını bilmektedir. Zoşçenko’nun yayınlanan öykülerinden sonuncusu “Taklitçiliğin Serüvenleri”nde (“Zvezda” No: 5-6, 1946), Sovyet yaşam tarzı ve Sovyet insanı kabaca gösterilmektedir. Zoşçenko, Sovyet insanını, küçük burjuvaya özgü zevkleri ve ahlakı olan ilkel, az kültürlü, aptal farz ederek Sovyet düzeni ile insanını çirkin ve alaycı bir tarzda tasvir ediyor. Zoşçenko’nun bizim gerçek yaşamımızı kasti olarak küstahça betimlemesi, anti-Sovyet saldırılarıyla aynı zamanda gerçekleşiyor. Zoşçenko gibi edebiyatın ayaktakımı olan ve terbiyesiz kişilere “Zvezda”da yer verilmesine artık daha fazla izin verilemez. “Zvezda” redaksiyonu, savaş zamanında Zoşçenko’nun vizyonunu çok açık bir şekilde bilmektedir. Zoşçenko, Sovyet halkı, Alman işgalcilere karşı savaşırken Sovyet halkına yardımcı olmayarak “Güneş Doğarken” gibi berbat bir eser yazmıştır. “Bolşevik” dergisinde bu eser ve hatta Zoşçenko’nun tüm yazınsal “sanatı” değerlendirilmiştir.

“Zvezda” dergisi aynı zamanda, Sovyet toplumunun uzun süreden beri edebi ve toplumsal-siyasi vizyonunu iyi bildiği yazar Ahmatova’nın eserlerini de popüler bir duruma getirmektedir. Ahmatova, halkımıza yabancı, boş ve ideolojisi olmayan şiirin tipik bir temsilcisidir. Onun, sanat için sanat deyimi gibi eski salon zevklerini ifade eden, burjuva aristokrat estetiği ve dekadanlığı pozisyonunda donup kalan, halkın ayağına gitmeyi amaç edinmeyen, karamsar ve hayal kırıklığı anlatan şiirleri, gençliğimizin eğitimine zarar vermektedir. Sovyet edebiyatında bu gibi şiirlere katlanılamaz.

Dergide Zoşçenko ve Ahmatova’ya aktif şekilde yer verilmesi hiç şüphesiz Leningradlı yazarlar arasında düşünce ayrılığına ve karışıklığa yol açmıştır. Dergide, Sovyet insanının ruhuna özgü olmayan, Batı’nın modern burjuva kültürüne yaltakçılık eden , -erler yayınlanmış ve yaşamda hayal kırık- karamsarlık ve hüzün anlatan eserler (Sadoyef” ve “Komsercik” şiirleri, No: 1, 1946,) basılmıştır. Redaksiyon, bu gibi yapıtların yayınlanmasına olanak vererek büyük hata yapmış ve derginin düşünce seviyesini k daha da düşürmüştür.

Redaksiyon, ideolojik alanda yabancı yapıtların basılmasına izin vererek, yayınlanan diğer edebi konuların sanatsal niteliğini de düşürmüştür. Dergide küçük piyes ve öyküler (Yagdfeld’in “Zamanın Değeri” ve Şteyn’in “Kuğu Gölü” gibi yapıtları) çok çıkmaya başlamıştır. Yayınlanacak konuların seçiminde böylesine “baştan savma davranmak”, derginin sanat seviyesini düşürmeye yol açmıştır.

MK sürekli olarak Zoşçenko’nun bayağı ve iftira dolu demeçlerine, Ahmatova’nın boş ve depolitik şiirlerine genişçe yer veren “Leningrad” dergisinin kötü idare edildiğini tespit etmiştir. Hem “Zvezda” hem de “Leningrad” dergisi redaksiyonları yabancılara yaltaklık yapan buna benzer eserleri yayınlayarak büyük bir hata yapmışlardır. Dergide yayınlanan eserlerin bazıları (Varşova ve Restin “Berlin Yakınlarında Olay” ve Slonimski’nin “Karakolda” gibi), Hazin’in şiirlerinde, örneğin “Onegin’in Dönüşü”nde, modern şehir Leningrad, edebiyatçı gözüyle lekelenmiştir. “Leningrad” dergisinde öncelik, içeriksiz ve sıradan edebi konuların ele alınmasına verilmiştir.

İlerici devrim geleneği ile tanınmış, her zaman ilerici düşünce ve öncü kültürlere kaynak olmuş kahramanlar şehri Leningrad’da yayın yapan “Zvezda” ve “Leningrad” dergilerinin Sovyet edebiyatına yabancı, ideolojisiz ve depolitik yapıtların yayınlanmasına nasıl izin verdiği anlaşılır gibi değildir.

“Zvezda” ve “Leningrad” redaksiyonlarının hatası nerededir?

Dergi yöneticileri, Sayanov ve Liharev, Leninizm ideolojisini unutmuşlardır. Dergilerimiz bilim mi, yoksa sanat dergileri mi? Dergiler depolitik olamaz. Bu kişiler, Sovyet insanı ve özellikle gençliğin eğitiminde dergilerimizin Sovyet Devleti’nin güçlü bir aracı olduğunu göz ardı ettiler. Dergilerimiz Sovyet düzenini temel kaynak alarak, onun politikasına göre hareket etmelidirler. Bundan dolayı Sovyet düzeni, gençliğin yetiştirilmesinde Sovyet politikasına kayıtsız kalmayı, boş vermişliği ve fikirsizliği hoş göremez.

Dünyanın en öncü edebiyatı Sovyet edebiyatının gücü, halkın ve devletin çıkarlarını başka çıkarlardan üstün tutan bir edebiyattan gelmektedir. Sovyet edebiyatının görevi; gençliğin eğitiminde, onun ihtiyaçlarını karşılamada, vazifesine inanan, hiçbir engelden korkmayan, önüne çıkan her engeli aşmaya hazır, sağlam nesiller yetiştirmede devlete gereken yardımı yapmaktır.

Bundan dolayı her ideolojisiz, depolitik, “sanat için sanat” propagandası, Sovyet edebiyatına yabancıdır; Sovyet Halkı ve Devleti için zararlıdır ve dergilerimizde yer alamaz.

“Zvezda” ve “Leningrad” yöneticilerinin yetersiz fikirleri, bu yöneticilerin edebiyatçılarla olan ilişkilerinde, edebiyatçıların faaliyetlerinde politik eğilim ve Sovyet insanının doğru eğitimini içeren çıkarları değil, kendi kişisel ve dostluk çıkarlarını temel almalarına yol açmıştır. Dostluk ilişkileri bozulmak istenmediğinden kötü eleştirilerden kaçınılmış ve dostları gücendirmemek endişesiyle işe yaramaz eserlerin basımına açıkça izin verilmiştir. Halkın, devletin ve gençlerimizin iyi eğitimine yönelik çıkarların feda edildiği, eleştirinin dindiği, dostane ilişkilerin hüküm sürdüğü liberalizmin bu cinsi, yazarların yetkinleşmesine, Halkın, Devletin ve Parti’nin önünde sorumluluk bilincini kaybetmelerine ve önde ilerlemelerine engel olacaktır.

Yukarıda sözü edilenler açıkça gösteriyor ki ‘”Zvezda” ve “Leningrad” dergilerinin redaksiyonları, üzerlerine düşen görevleri yerine getirememişler ve dergilerin yöneliminde ciddi ve politik hatalar yapmışlardır.

MK, Sovyet Yazarlar Birliği yönetiminin, başta başkan Tihonov olmak üzere “‘Zvezda” ve “Leningrad” dergilerinin iyi idare edilmesi konusunda hiçbir önlem almadığını, Zoşçenko ve Ahmatova’ya benzer Sovyet olmayan yazarların zararlı etkilerine karşı mücadele etmediğini, hatta dergilerde Sovyet edebiyatına yabancı olan eğilim ve ahlak kurallarına yer verilmesine göz yumduğunu tespit etmiştir.

SBKP(B) Leningrad Şehir Komitesi, dergilerin büyük hatalarını gözden kaçırmıştır. Zoşcenko ve Ahmatova’nın hemen işten el çekmeleri gerekirken, Sovyet edebiyatına yabancı olan bu gibi insanlara dergilerde yönetici konumunda çalışma imkânı verilmiştir. Leningrad Şehir Komitesi (Kapustin ve Jirokov) Zoşçenko’nun Parti hakkındaki düşüncelerini ve “sanatını” bildiği halde ve yetkisi olmadığı halde Şehir Komitesi’nin bu yılın 26. VI. tarihli, Zoşçenko’nun işe alındığı “Zvezda” dergisinin yazı işleri heyetine yeni eleman alınması kararını onaylamıştır. Leningrad Şehir Komitesi böylelikle büyük bir hata yapmıştır. “Leningradskaya Pravda”, Yuriy German’ın “Temmuz”un 6. sayısında Zoşçenko’nun sanatı hakkında şüphe verici, övgü dolu yazısına yer vererek hata yapmıştır.

SBKP(B) MK Propaganda Kurulu, Leningrad dergilerinin çalışmalarına yönelik gerekli kontrolü yapmamıştır.

SBKP(B) MK şunları kararlaştırmıştır:

1- “Zvezda” dergisi redaksiyonu, Sovyet Yazarlar Birliği Yönetimi ye SBKP(B) MK Propaganda Kurulu, dergilerin hata ve yetersizliklerini gidermeli ve dergilerin çizgisini belirlemede önlem almalılar, dergilerin yüksek düşünce ve sanat seviyesini garanti altına alarak, dergilerde Zoşçenko, Ahmatova ve benzerlerinin eserlerinin yayınına derhal son vermelidir.

2- Leningrad’da iki tane edebiyat-sanat dergisinin yayını için şimdiki şartlar pek uygun değildir. “Leningrad” dergisinin yayını kesilerek, Leningrad’ın edebiyat gücü “Zvezda” dergisi çerçevesinde birleştirilecektir.

3- “Zvezda” dergisinin redaksiyon işinin kurallara uygun şekilde düzene koyulması ve derginin içeriğinin ciddi olarak düzeltilmesi gibi konularda dergide baş redaktör ve yazı işleri heyeti bulunacaktır. Derginin baş redaktörü, derginin ideolojik-politik eğiliminde ve yayınlanacak eserlerin niteliği bakımından tam bir sorumluluk taşıyacaktır.

4- SBKP(B) MK Propaganda Kurulu Başkan Yardımcısı A. M. Yegolin, “Zvezda” dergisinin baş redaktörü olarak tayin edilmiştir.

“Pravda”. No: 198. 21 Ağustos 1946

 

 

SBKP(B) MK’nın dramatik tiyatro repertuarı ve repertuarların iyileştirilmesi konusunda ele alınan önlemler hakkındaki kararı

-26 Ağustos 1946-

 

SBKP(B) Merkez Komitesi, dramatik tiyatro repertuarı ve repertuarların daha iyileştirilmesi konusunda ele alınan önlemleri gözden geçirdikten sonra tiyatro repertuarlarının durumlarının hiç de memnuniyet verici olmadığını görmüştür.

Dramatik tiyatroların şu andaki temel eksikliği, ülkenin büyük dramatik tiyatrolarının repertuarlarında Sovyet yazarlarının modern oyunlarına fiilen yer verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Moskova Sanat Tiyatrosu’nda sahnelenen 20 oyundan sadece 3 tanesinde çağdaş Sovyet yaşamına ilişkin konular ele alınmıştır. Maloy Teatr’da 20 oyundan 3’ü, Moskova Sovyet Tiyatrosu’nda 9’dan 2’si, Vahtangov tiyatrosunda 10’dan 2’si, Kamer tiyatrosunda 11’den 3’ü, Puşkin Leningrad tiyatrosunda 10’dan 2’si, Franko Kiev dramatik tiyatrosunda 11’den 3’ü, Şevcenko Harkov tiyatrosunda 11’den 2’si ve Sverdlov dramatik tiyatrosunda 17 oyundan 5’i modern Sovyet konularını içermektedir.

Sayısı pek fazla olmayan modern konulu oyunların yanı sıra, zayıf ve ideolojisiz oyunların da sahnelendiği (Vodolyanov ve Lantev’in “Zorunlu iniş”i, Tur Kardeşler’in “Doğum Günü”, Rıbak ve Sevçenko’nun “Uçak 24 Saat Gecikecek”, A. Gladkov’un “Yeni Yıl Gecesi”, Tur Kardeşler’in “Olağanüstü Yasa”, Rahmanov’un ve Riss’in “Ormandaki Pencere”, Progodina’nın “Bayan Kayakçı” vd.) bu alışılmamış repertuar durumu, zamanla daha da artmaktadır. Bu oyunlarda Sovyet insanı küçük burjuvaya özgü zevkleri ve ahlak yapısı olan ilkel, az kültürlü, biçimsiz ve alaycı bir tarzda tasvir ediliyor; olumsuz kahramanlar daha çok canlı bir karakter olarak veriliyor, kuvvetli iradeli ve becerikli niteliklere sahip oluyorlar. Benzeri oyunlarda ele alınan konular genelde uydurma ve yalan. Oyunlar, Sovyet yaşamı hakkında yanlış ve çirkin bir düşünce oluşturuyor. Modern konulara yönelik sahnelenen oyunların önemli bir bölümü Rus edebiyatını ve halk dilini yeterince tanımayan yazarlar tarafından özen göstermeden ve beceriksizce yazılmış sanat karşıtı, ilkel oyunlardır. Bunun yanı sıra birçok tiyatro, Sovyet yaşamı hakkında yazılan oyunları acemice sahnelemektedir. Tiyatro yöneticileri sık sık bu oyunların ikinci sınıf rejisörler tarafından sahnelenmesine izin veriyorlar ve oyunlar, beceriksiz ve deneyimsiz oyuncular tarafından sergileniyor. Bu yöneticiler tiyatroların sanatsal özelliğine gerekli özeni göstermemektedirler. Bundan dolayı modern konulara yönelik oyunlar sönük ve sanatsal yönden içeriği çok zayıf. Bundan dolayı birçok dramatik tiyatro; ilerici Sovyet ideolojisi, ahlak ve kültürünün yayılmasında kaynak olamamaktadır. Dramatik tiyatro repertuarlarının bu durumu, emekçilerin ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Sovyet tiyatrosunda bunlara müsaade edilemez.

Sanat ve Tiyatro Komitesi’nin etkinliğindeki en büyük eksiklik, tarihi konulara yönelik oyunlara haddinden fazla yer verilmesidir. Şu anda tiyatrolarda sergilenen ve tarihi hiçbir eğitici yönü olmayan oyunların bazılarında çarların, hanların ve makam sahibi kişilerin yaşamları idealize edilmektedir (Skrib’in “Margarita Navarskaya’nın Hikayeleri”, Hacı Şukurov’un “Horezm”, Kasımov’un “Hocenstkiy Tahmoz”. Tajibayev’in “Biz Kazaklar”, Burubgulov’un “Gel Buraya Muradım”).

SBKP(B) Merkez Komitesi, tiyatroların repertuarına yabancı dram yazarlarının burjuva içerikli oyunlarını koyan Sanat Komitesi’nin doğru bir çizgide olmadığını düşünmektedir. Sanat Komitesi yayınevi “İskusstvo”, Amerikan ve İngiliz dram yazarlarının tek perdelik oyun kitabını yayına çıkarmıştır. Burjuva görüş ve ahlakını yayan bu oyunlar, yabancı dram yazımının seviyesiz ve basit özelliklerini taşımaktadır. Sanat Komitesi, ülkenin dramatik tiyatrolarına son zamanlarda şu oyunları yollamıştır: Marrison’un “Bay Parker’in Ölümü”, Pinero’nun “Tehlikeli Çağ”, Mogema’nın “Çember”, “Penelop”, Bernard’in “Benim Kahve”, Lubişa ve Delakur’un “Göze Toz”, Karman ve Hart’in “Öğlen Misafiri”, Duran’ın “Ünlü Meri”, Oje ve Sandro’nun “Korsika Davası ya da Kaprisli Amcacıklar” ve diğerleri. Bu oyunların bir bölümü dramatik tiyatrolarda sahneye konmuştur. Yabancı burjuva yazarlarının oyunlarını sahneleyen tiyatrolar, aslında Sovyet sahnelerini kullanarak gerici burjuva ideoloji ve ahlaki propaganda yapmak. Sovyet insanının zihniyetini çelmeye gayret etmek. Sovyet toplumuna düşman dünya görüsünü yaymak ve kapitalizmden kalma izleri insanların zihninde tekrar canlandırmak için çabalamakladırlar. Sanat Komitesi tarafından ve tiyatro çalışanları arasında buna benzer oyunlara genişçe yer verilmesi ve oyunların sahnelenmesi, Sanat Komitesi’nin yaptığı en büyük politik hatalardan birini oluşturmaktadır.

SBKP(B) Merkez Komitesi. Sanat Komitesi’nin tiyatro çalışanlarının esiri olduğunu, repertuarın oluşturulma işinin oluruna bırakıldığını, merkezi ve yerel tiyatroların repertuar seçimini bu çalışanların yaptığını tespit etmiştir.

SBKP(B) Merkez Komitesine göre dramatik tiyatro repertuarındaki yetersizliğin esas nedeni, dram yazarlarının gerekliği gibi çalışmamalarından kaynaklanmaktadır. Birçok dram yazarı, çağın ana sorunlarıyla uğraşırken, halkın yaşamını ilgilendiren sorunları göz ardı etmekte ve Sovyet insanının özelliklerini daha iyi ifade etmekten yoksunlardır. Bu dram yazarları, Sovyet düzeninin esas temelini oluşturan Sovyet Devlet politikasını aktif bir şekilde yayacak olan Sovyet tiyatrosunun, emekçilerin eğitilmesinde önemli bir etken olduğunu unutmaktadırlar.

Dram yazarlarının yapıtlarında tiyatro ile gerekli ilişki ve sanatsal dayanışma bulunmamaktadır. Görevi, sanat ve edebiyatın daha da ilerletilmesinde, dram yazarlarının sanatını yönlendirmek olan Sovyet Yazarlar Yönetimi, dram yazarlarının faaliyetleri sonucu yönetimden elini fiilen çekmiş, yazılan eserlerin ideolojik-sanat değerini artırmak için pek fazla bir şey yapmamış ve dram yazımında kabalığa ve özensizliğe karşı mücadele etmemiştir.

Dram tiyatrolarının bu hoş olmayan durumu, aynı zamanda, Bolşevik tiyatro eleştiri ilkesinin göz ardı edilmesiyle de açıklanmaktadır. Sovyet basınında tiyatro eleştirmenleri rolünde pek çok uzman ortaya çıkmaktadır. Gazete, edebiyat-sanat ve tiyatro dergilerinde sayıları birkaç kişiyi geçmeyen, oyun ve tiyatrodan anlayan tarafsız ve yetenekli yeni eleştirmenler de vardır. Diğer eleştirmenler oyun ve piyesleri değerlendirmede tiyatro sanatı ve Sovyet dramının ideolojik ve sanatsal gelişimine, devletin ve halkın çıkarlarına göre değil; grup, dostluk ve kişisel çıkarlara göre hareket etmektedirler. Oyunlar hakkında yayınlanan makaleler, genelde sanattan anlamayan beceriksiz kişiler tarafından yazılıyor. Bu makalelerde ele alınan yeni oyunların seçiminde oyunlara uygun ve gerçekçi değil, sübjektif ve keyfi davranılıyor. Piyes ve oyun eleştirileri sık sık, okuyucu için az anlaşılır ağdalı bir dille yazılıyor. “Pravda”, “İzvestiya”, “Komsomolskaya Pravda” ve “Trud” gazeteleri, tiyatroların önemli bir eğitici özelliğini fazla dikkate almamakta ve sanat meselelerine gereken önemi vermemektedir.

İdeolojik ve sanatsal değeri yüksek piyes ve oyunları yaratmada tiyatro çalışanları ve dram yazarlarına yardım etmek için görevlendirilen “Sovetskoye Iskusstvo” gazetesi ve “Teatr” dergisi yeterince iyi idare edilememektedir, sanat değeri yüksek oyunlar desteklenmiyor, orta dereceli oyunlara şiddetli övgüler yağdırılıyor, Sovyet basınına oldukça yabancı olan eğilim ve ahlak kuralları yayılırken, tiyatroların ve Sanat Komitesi’nin hatalarına sessiz kalınıyor. “Sovetskoye Iskusstvo”nun tiyatro hakkındaki eleştirileri bürokratik bir özellik taşıyarak, tiyatro çalışanları ve eleştirmenler arasındaki dostane ilişkiler ve kişisel çıkarlar devlet çıkarlarından üstün tutuluyor. “Sovetskoye Iskusstvo” gazetesi, tiyatro çalışmaları ve dramatik eserlerin değerlendirilmesinde kurala göre ilkeli davranmayarak Bolşevik tiyatro eleştiri ilkesine engel olmuştur. Tiyatro eleştiriciliğindeki bu durum; bazı eleştirmen, dram yazarı ve tiyatro çalışanlarının halk önünde sorumluluklarını kaybetmelerine, toplumda öncü olamamalarına ve Sovyet sanatının daha da gelişimine yardım edememelerine yol açmıştır.

SBKP(B) Merkez Komitesi şunları kararlaştırmıştır:

1- Sanat Komitesi Başkanı Hrapçenko, kısa bir zaman içerisinde belirtilen bu yetersizlik ve hataları bir kararla gidermelidir.

2- SBKP(B) Merkez Komitesi, halkın komünistçe eğitiminde tiyatronun önemini göz önüne alarak Sanat Komitesi ve Sovyet Yazarlar Birliği Yönetimi’nin çağdaş Sovyet repertuar bilincini dikkate almasını zorunlu görmektedir.

SBKP(B) MK, dram yazarlarını ve tiyatro çalışanlarını Sovyet toplumunun yaşamı ve Sovyet insanını ele alan sanat değeri yüksek eserlerin yazılmasıyla görevlendirmektedir. Dram yazarları ve tiyatrolar, piyes ve oyunlarda Sovyet toplumunun yaşamını, onun dinmeyen öncü mücadelesini ve Büyük Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği olağanüstü gücünü yansıtarak, Sovyet insanının karakterinin iyi yönlerinin daha da gelişmesine yardımcı olmalıdırlar. Dram yazarlarımız ve rejisörlerimiz Sovyet insanının eğitimine aktif olarak katılarak, onun kültür ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Sovyet gençliğini cesaretli, yaşam dolu, yurduna sadık, davamıza inanan, engellerden korkmayan ve önüne çıkan her zorluğu aşma yeteneğine sahip olarak yetiştirmelidir. Aynı zamanda bu özelliklerin sadece bazı insanlara ya da kahramanlara değil, milyonlarca Sovyet insanına sahip olduğunu göstermelidir.

Tüm yazarlar esas olarak modern seyirciye özgü tiyatro repertuar bilincini ele alan aktif ve yaratıcı, kaliteli dram eserleri yazmalıdır.

3- Sanat Komitesinin asıl görevi, her dramatik tiyatroda sayısı yılda 2 ya da 3’ten az olmamak şartıyla ideolojik ve sanat değeri yüksek, yeni üstün nitelikli modern Sovyet konularının ele alındığı oyunların organizasyonunu yapmaktır.

Modern Sovyet piyeslerinin seviyesini yükseltmek, bu piyesleri kaliteli rejisör ve artistlere dağıtmak, temsillerin dekor ve kostüm işlerini üstün nitelikte düzenlemek, esas olarak tiyatroların görevidir.

4- Sanat Komitesi, ideolojisiz ve sanat değeri az olan oyunları repertuardan derhal kaldırmalı; yanlış, boş, ideolojisi olmayan ve değersiz oyunların tiyatrolara yayılmamasını sürekli denetim altına almalıdır.

5- Tiyatro sanatının gelişiminde eleştirinin önemli bir rolü olduğu göz önünde bulundurularak “Pravda”, “Iskusstvo”, “Komsomolskaya Pravda”, “Trud”, “Literaturnaya Gazeta” ve “Sovetskoye Iskutssvo” gazete redaksiyonları gazetelerde politik olgunluğa erişmiş, kaliteli tiyatro ve edebiyat eleştirmenlerinin çalışmalarına olanak vermeli, yeni oyun ve piyesler hakkında yazılmış makaleleri sistemli olarak yayınlamalı ve tiyatro eleştiriciliğinin apolitik ve ideolojisizliğine karşı mücadele etmelidir.

Cumhuriyetler, iller ve bölgeler gazete redaksiyonları sistemli olarak yöresel tiyatroların yeni durumları hakkında makale ve eleştiriler yayınlanmalıdırlar.

6- SBKP(B) Merkez Komitesi, tiyatrolarda oyunların düzeltilmesi, basımı ve sahnelenmesine karar verme yetkisi olan oldukça fazla şahıs ve mercilerin bulunmasını Sovyet oyunlarının tiyatrolarda sahnelenmesinde en ciddi engel olarak tespit etmiştir. Yayınevleri, redaksiyon çalışanları, tiyatro yöneticileri, Sanat Komite Kurulu, Sanat Komite Ana Tiyatro Yönetimi, Ana Repertuar Komitesi, cumhuriyetler sanat komiteleri ve yöresel sanat komite çalışanları oyunların incelenmesiyle ilgilenmektedirler. Bu durum zararlı bir bürokrasiye ve sorumsuzluğa yol açarak, oyunların tiyatrolarda hemen sahnelenmesine engel olmaktadır.

Sanat Komitesi, tiyatrolarda Sovyet dram yazarlarının oyunlarının sahnelenmesi, yayılması ve basılmasındaki tüm engelleri ortadan kaldırmalı ve oyunların incelenmesiyle ilgilenen merciinin sayısını çok aza indirmelidir. Komitede. Sovyet dram yazarlarının oyunlarını vaktinde ve çabuk inceleme sorumluluğu Hrapçenko’ya verilmiştir.

7- SBKP(B) Merkez Komitesi; Sanat Komitesi, Sanat Kurulu’nun sanat düzeyini ve ideolojiyi yükseltme görevini yeterince yerine getiremediği ve etkinliklerini tiyatro kamuoyunun geniş kitlelerine ulaştıramadığı için şimdiye kadar oldukça yetersiz bir çalışma yürüttüğü kararına varmıştır.

Sanat Komitesi, Sanat Kurulu’nun çalışmalarına ciddi bir şekilde el atmalıdır. Sanat Kurulu’nun toplantılarında yeni piyes ve tiyatro oyunlarına eleştirel bir gözle bakarak, Sanat Kurulu’nun çalışma raporunu “Söovetskoye Iskusstvo” gazetesinde yayınlamalıdır.

8- Sanat Komitesi’ne, Sovyet Yazarlar Birliği Yönetimi ile 1946–1947 yılları arasında daha iyi çağdaş Sovyet oyunlarının yazılması için bir yarışma düzenleme izni verilmiştir.

9- Otonom ve Birlik cumhuriyetlerinin tiyatro repertuarlarının zor organizasyonu ve yerel dram yazarlarının daha önceki konularla ilgili isteklerini göz önünde bulundurarak, Sanat Komitesi, tüm eserlerin SSCB halklarının dillerine çevrilmesi konusunda önlemler almalı ve Sovyet dram yazarlarının en iyi eserlerini cumhuriyet tiyatrolarının repertuarlarına dâhil etmelidir.

10- Sanat Komitesi’ne, Sovyet Yazarlar Birliği Yönetimi ile beraber bu yılın sonbaharında dram yazarları ve tiyatro sanatı uzmanlarının katılacakları, dram yazarlarının tiyatrolarla yöresel sanat çalışması ve repertuarlar konularının ele alınacağı bir konferans düzenleme görevi verilmiştir.

“Bolşevik”, No: 16, 1946

 

 

SBKP(B) MK’nın Parti ve Sovyet yöneticilerinin yetiştirilmesi ve yeniden eğitilmesi hakkındaki kararı

-14 Ağustos 1946-

 

SBKP(B) MK, Parti ve Sovyet yöneticilerinin yetiştirilişini ve yeniden eğitilmesini kararlaştırmıştır.

SBKP(B) MK, Parti ve Sovyet yöneticilerinin yetiştirilmesi ve yeniden eğitilmesi konularında yürütülen çalışmaların yetersiz olduğunu kabul etmektedir.

Parti ve Sovyet yöneticilerinin eğitiminde gereken sistem ve düzen yoktur. Parti’nin çeşitli okul ye kurslarının çok sayıda kişi tarafından ziyaret edilmesi, Parti kadro eğitiminin niteliğini düşürmektedir. Parti ve Sovyet yöneticilerinin eğitimi, ülkenin nitelikli öğretmenlerinin bulunduğu büyük merkez şehirlerde yoğunlaşmıştır. Bunun dışında önemli bir bölümünün nitelikli öğretmenlerden yoksun olduğu sayısız kısa süreli okul ve kurslar da açılmıştır.

Birlik Cumhuriyetleri Komünist Partisi’nin Merkez, il ve bölge komitesi düzeyindeki parti okullarının yıllık ders planlarında oldukça fazla ders bulunmaktadır, Parti okullarında eğitim görenler, özel çalışmalarında Marksist-Leninist teoriyi araştırmaya fazla zaman ayıramamaktadırlar. İzleyenlerin okul ve kurslara yerleştirilmesi genellikle rast gele yapılmakta ve dağıtım, yerel Parti örgütleri aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Okula başlayanlar herhangi bir sınava tabi tutulmadan Parti okullarına kayıt edilmektedir. Görevi Parti’nin yönetici kadrosunu yetiştirmek olan Parti okullarına, genellikle Parti çalışması deneyiminden yoksun, parti ilişkilerinde olgunluğa erişmemiş ya da pratik yaşamın üstesinden gelemeyen kişiler alınmaktadır. Parti okullarının çalışmalarında görülen bu eksiklikler, Parti kadrolarının büyük bir bölümünün Parti örgütlerindeki yöneticilik görevlerini yeterince yerine getirmediklerini ortaya koymaktadır,

Parti ve Sovyet yöneticisi kadrosunun yeniden eğitilmesi, iyi organize edilememektedir. Birçok Parti ve Sovyet yöneticisi ideolojik ve teorik seviyelerini yükseltmek için fazla çaba göstermemektedir. Yeniden eğitim kursları son yıllarda düzenlenmemektedir. Parti ve Sovyet yöneticilerinin belli aralıklarla katılması gereken yeniden eğitim kurslarında belli bir düzen yoktur.

Parti’ye teorik ve bilgili eleman yetiştirme yöntemi tatmin edici değildir. Parti, merkez ve illerde teorik ve bilgili eleman yokluğu çekmektedir. Yönetici Parti organlarının birçok propaganda kolları, yüksekokul kürsüleri, bilimsel araştırma kurumları ve bilimsel dergilerinin; Marksizm-Leninizm, ekonomi, hukuk, uluslararası ilişkiler, tarih ve felsefe alanlarında istenilen kalitede yeterli sayıda insan -yetiştirememesi, Marksist-Leninist teorinin güncel sorunlarının daha geniş ele alınmasını engellemektedir.

SBKP(B) MK Parti ye Sovyet yöneticilerinin politik ve teorik seviyesini ciddi olarak yükseltmek amacıyla önümüzdeki 34 yıl içerisinde Parti ve Sovyet çalışanlarının yeniden eğitileceği Parti okul ve kurslarının kurulmasını gerekli görmektedir. Bu okul ve kurslarda Parti ve Sovyet kadrosu esas alınarak cumhuriyetler, il, bölge, şehir ve ilçe yöneticileri eğitim görecektir.

SBKP(B) MK şunları kararlaştırmıştır:

1- Parti Yüksek Okulu

SBKP(B) MK’ye bağlı Kadro Kurulu’nun denetiminde bölge, il ve cumhuriyetlerde Sovyet ve Parti yöneticilerinin yetiştirildiği, eğitimi 3 yıl süren Parti Yüksek Okulu bulunmaktadır. Bu okula iki fakülte daha ilave etmek gerekmektedir; Parti ve Sovyet fakülteleri. Parti fakültesinde Parti çalışanlarını örgütleme, propagandacılar ve gazete redaktörleri bölümleri bulunacaktır.

Parti ve Sovyet kadrosunun eğitimi için Parti Yüksek Okulu’nda 9 aylık hazırlık kursları düzenlenecektir; bu kurslara; a) Parti yöneticisi, yani bölge ve il komite, Birlik cumhuriyetleri komünist partisi MK sekreter ve müdürleri, büyük şehirler, çevre ve şehir komite sekreterleri, b) Sovyet yöneticisi, yani bölge ve il yürütme komitesi başkanı ile yardımcıları ve müdürleri, Birlik ve özerk cumhuriyetler bakanlar kurulu başkanı ile yardımcıları ve büyük şehirlerin şehir kurulları yürütme komitesi başkanları, c) bölge, cumhuriyetler ve il gazete redaktörü ve yardımcıları katılacaklardır.

SBKP(B) MK Parti Yüksek Okulu’nda eğitim göreceklerin sayısı her kurs için 300, hazırlık kurslarına katılacakların sayısı da 600 kişi olarak belirlenmiştir.

Parti Yüksek Okuluna; en az ortaöğrenimini tamamlamış. 40 yaşını geçmeyen, SBKP(B) üyesi, Birlik cumhuriyetleri MK, bölge ve il komitelerinde sekreter olarak çalışan, büyük şehirlerin çevre ve şehir komite sekreterleri, Birlik cumhuriyetleri komünist partisi MK ve SBKP il ve bölge komiteleri müdür ve yardımcıları, il emekçi temsilcileri Sovyet’inin bölge yürütme kurulları başkan ve yardımcıları, Birlik ve özerk cumhuriyetlerin bakanlar kurulu başkan ve yardımcıları, büyük şehirlerin şehir kurulları yürütme komite başkanları, cumhuriyetler, il, bölge ve şehir gazete redaktör ve yardımcıları ve Birlik cumhuriyetleri Komsomol Merkez Komitesi, il ve bölge komiteleri sekreterleri alınacaktır. Parti Yüksek Okulu’na özel durumlarda Parti ve Sovyet görevlileri tanımına girmeyen, ancak okula müracaatında yeterli eğitime sahip, Parti ve toplumsal çalışmalarda aktif Parti üyeleri de alınacaktır.

Adayların Parti Yüksek Okulu’na başvurusu doğrudan doğruya hem SBKP(B) MK, hem Birlik cumhuriyetleri komünist partileri, hem de bölge ve il komiteleri tarafından belli bir seçime göre yapılacaktır; bununla birlikte isteyen herkes okula başvurabilir.

Parti Yüksek Okuluna başvuranlar, Marksizm-Leninizm teorisine dayalı ortaokul ve yüksekokul düzeyinde SSCB tarihi, Rus dili ve coğrafya bölümlerinden giriş sınavına katılacaklardır. Sınava gireceklere sınava hazırlık için 2 aylık izin verilecektir. Bu kişilerin aylık maaşları ödenecek ve tüm maddi masrafları karşılanacaktır.

Yükseköğrenim görmüş kişiler, Parti Yüksek Okulu’nun 1. kurs sınavını kazandıkları takdirde 2. kursa alınacaklardır.

Parti Yüksek Okulu’na kayıt işlemleri SBKP(B) MK kararıyla yapılacaktır. Parti Yüksek Okulu ders planına aşağıdaki dersler alınacaktır: SBKP(B) tarihi, SSCB tarihi, genel tarih, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm, mantık, SSCB dış politikası ve uluslararası ilişkiler tarihi, ekonomik ve politik coğrafya (SSCB üretici güçler düzeni dersi dâhil olmak üzere), Rus dili, yabancı dil, Sovyet ekonomisinin temeli, halk ekonomisinin yönetimi ve pratiği, Parti inşası (Parti fakültesinde), SSCB devleti hukukunun temeli (Parti fakültesinde), devlet hukuku, Sovyet inşası (Sovyet fakültesinde) ve gazetecilik (gazete redaktörleri bölümünde).

Ders yılı okulda 1 Eylül’de başlayacak, 15 Temmuz’da sona erecektir. Ders planında -4-5 ders bir arada öğrenilecektir. Özel dersler 2. yarıyıldan itibaren 2. kursta okunacaktır. Parti Yüksek Okulu’nda dersler; konferanslar ve derslere katılanların ders kitapları ve bunların Marksizm-Leninizm’in klasik eserleri üzerinde yapacakları kendi çalışmaları temelinde verilecektir. SBKP(B) tarihi, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm, Sovyet ekonomisinin temeli, Parti ve Sovyet inşası konularında seminerler verilecektir. Seminerler, ele alınan bilimsel konuların yoldaşça tartışılacağı bir ortamda geçecektir.

Dinleyiciler 2. kursta Parti ve Sovyet Organlarında bir buçuk ay boyunca staj yapacaklardır. Eğitim sonunda Parti Yüksek Okulunda eğitim görenler SBKP(B) tarihi, politik, ekonomi ve Sovyet ekonomisinin temeli ve diğer derslerden devlet sınavına gireceklerdir.

SBKP(B) MK Parti Yüksek Okulu’nu bitirenler Parti Yüksek Okulu diploması alacardır. Parti Yüksek Okulu’nda şu kürsüler kurulacaktır: SBKP(B) tarihi, SSCB tarihi, genel tarih, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm, uluslararası ilişkiler, ekonomik ve politik coğrafya, Rus dili ve edebiyatı, yabancı diller, Sovyet ekonomisi, Parti inşası, devlet hukuku, Sovyet inşası ve gazetecilik.

SBKP(B) MK, Parti Yüksek Okulu kürsülerinin 1 Ocak 1947ye kadar SBKP(B) MK Parti Yüksek Okulu’nda şimdiye kadar verilen konferansların stenografileri temel alarak SSCB tarihi, genel tarih, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm ders kitaplarını basmalarını zorunlu görmektedir.

1946–1947 yılları içinde okul ders planında öngörülen tüm ders kitaplarının hazırlanması, Parti Yüksek Okulu kürsülerine önerilmiştir.

SBKP(B) MK Parti Yüksek Okulu Bilim Kurulu’na doktora tezini kabul etme ve doktor unvanı verme hakkı verilmiştir.

2- Cumhuriyet İl ve Bölge Parti Okulları

SBKP(B) MK, SBKP(B) bölge ve il komiteleri ve Birlik cumhuriyetleri komünist partisi MK, il ve köylerinde görevlendirilecek Parti ve Sovyet yöneticilerinin eğitimi için 2 yıllık il, bölge ve cumhuriyetler düzeyinde Parti okullarının kurulması kararlaştırmıştır. Okullarda şu fakülteler bulunacaktır. Parti ve Sovyet fakülteleri; Parti fakültesinde Parti çalışanlarının örgütlenmesi, propagandacılar ve Komsomol yöneticileri bölümleri kurulacaktır.

2 yıllık cumhuriyet, il ve bölge Parti okulları ilk etapta şu aşağıdaki şehirlerde kurulacaktır; Moskova, Leningrad, Kiev, Minsk, Bakû. Tiflis, Erivan, Aşkabad. Taşkent, Stalinabad, Alma Ata, Frunze, Petro-zavodska, Kişinev, Vilna, Riga, Tallin, Gorki, Saratov, Rostov, Voronej, Kazan, Sverdlovsk, Molotov, İrkutsk, Tomsk, Odessa, Dinyeperpetrovska, Lvov, Harkov, Stalino, İvanovo, Kalinina, Yaroslav, Kuybışe, Krasnodar, Çelyabinsk, Çkalov, Arhangelsk, Ulyanovska, Ufa, Penz, Kursk, İjensk, Kemerovo, Novosibirsk, Barnual, Krasnoyarsk, Vladivostok ve Habarovsk.

SBKP(B) MK, gerekli öğretmen ve ders araçlarının mevcut olması halinde diğer bölge ve il merkezlerinde bölge ve il Parti komitelerinin önerilerinden yola çıkılarak yeni Parti okullarının kurulmasını SBKP(B) MK’nın onayına bağlamıştır.

Bölge, il ve cumhuriyet Parti okullarında Parti ve Sovyet yöneticilerinin yeniden eğitimi için 6 aylık hazırlık kursları düzenlenecektir: a) Parti ve Sovyet yöneticileri; yani Parti’nin çevre, kaza, şehir, il propaganda ve öğretmen komite sekreter ve müdürleri, il, şehir, çevre ve kaza emekçi temsilcileri Sovyetleri yürütme komiteleri başkanı ile yardımcıları ve müdürleri, Komsomol il ve şehir komite sekreterleri, il ve şehir gazete redaktörleri, b) alt kademede Parti ve Sovyet görevlileri yani taban Parti örgüt sekreterleri, köy şura ve alt Parti örgüt sekreter başkanları ile yürütme komite (SB Baltık cumhuriyetlerinde) başkanları bu kurslara katılacaktır. Moskova, Leningrad, Kiev, Harkov, Minsk, Baku, Tiflis, Erivan, Taşkent, Alma Ata, Riga, Saratov, Gorki, Sverdlovsk ve Novosibirsk şehirlerinde Parti okulları bünyesinde il ve şehir gazete redaktörlerinin eğitimi için gazete çalışanları bölümleri açılacaktır.

Parti okullarına en az ortaöğrenimini tamamlamış 40 yaşını geçmeyen Parti üyesi çevre, kaza, şehir, il propaganda ve öğretmen komite sekreter ve müdürleri, il, şehir, çevre ve kaza emekçi temsilcileri Sovyetleri yürütme komite başkanı, başkan yardımcıları ve müdürleri, il gazete redaktörleri, il Parti örgütlerinin sekreterleri alınacaktır. Parti Yüksek Okulu’na özel durumlarda Parti ve Sovyet görevlileri sıfatı taşımayan, ama okula kabulünde yeterli eğitime sahip, Parti ve toplumsal çalışmalarda aktif Parti üyeleri de alınacaktır.

Adayların Parti okullarına başvurusu SBKP(B) il ve şehir komitelerinin görev alanına girmektedir. Ayrıca adayların başvurusu Birlik cumhuriyetleri komünist Partisi bölge ve il komiteleri tarafından doğrudan doğruya belli bir seçime göre de yapılacaktır. Bunların dışında isteyen herkes okula başvurabilir.

Parti okullarına müracaat edenler ortaokul düzeyinde SBKP tarihi (SBKP’nin kısa tarihi), SSCB Anayasası, Rus dili ve Coğrafyadan giriş sınavına katılacaklardır.

Sınavlara girmeye hak kazananlara, sınavlara hazırlık için 1 aylık izin verilecektir. Bu kişiler bu süre içerisinde maaşlarını alacaklar ve tüm maddi masrafları karşılanacaktır. Cumhuriyetler, il ve bölge Parti okullarına alınacaklar; bölge ve il komiteleri ve cumhuriyet MK tarafından verilen bir kararla duyurulacaktır.

2 yıllık eğitimin yapılacağı Parti okullarının ders planında aşağıdaki şu dersler dahil olacaktır: SBKP(B) tarihi, SSCB tarihi, genel tarih, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm, mantık, SSCB dış politikası ve uluslararası ilişkiler, SSCB ve dış devletler ekonomik ve politik coğrafyası, Rus dili ve edebiyatı, yabancı dil, Sovyet ekonomisinin temeli, halk ekonomisinin yönetimi ve pratiği, Parti inşası (Parti fakültesinde) SSCB devleti hukuk temeli (Parti fakültesinde), devlet hukuku, Sovyet kurma (Sovyet fakültesinde) ve gazetecilik (gazete çalışanları bölümünde).

Okullarda ders yılı 1 Eylül’de başlayacak, 1 Ağustos’ta sona erecektir. Ders planında 5-6 ders bir arada öğrenilecektir.

Parti okullarında ders işleme yöntemini konferanslar ve katılanların ders kitapları üzerinde kendi çalışmaları oluşturacaktır. SBKP(B) tarihi, ekonomi politik, diyalektik ve tarihi materyalizm, Sovyet ekonomisinin temeli, Parti ve Sovyet inşası konularında seminerler verilecektir, diğer dersler de normal şekilde geçecektir.

Eğitim sonunda Parti okuluna katılanlar SBKP(B) tarihi, politik ekonomi ve Sovyet ekonomisinin temeli ve diğer derslerden devlet sınavına gireceklerdir.

Devlet sınavını kazananlar mezuniyet diploması alacaklardır. Cumhuriyet, il ve bölge Parti okullarında şu kürsüler kurulacaktır: Marksizm-Leninizm’in temeli, tarih, ekonomik bilimler ve Rus dili ve edebiyatı.

SBKP(B) MK, Propaganda ve Kadro Kurulu’na 2 ay zaman vermiştir: bu süre içerisinde:

a) SBKP(B) bölge ve il komiteleri ve Birlik cumhuriyetleri komünist Parti MK’leri ile beraber SRKP(B) MK denetimi altında cumhuriyet, il ve bölge Parti okulları kürsülerine müdür, yardımcıları ve yönetici kadro ataması yapılmalıdır.

b) SBKP(B) bölge ve il komiteleri ve Birlik cumhuriyetleri komünist Parti MK’ları ile beraber cumhuriyetler, bölge ve il Parti okulları için ilk etapta bilgili ve bilimsel unvanı olan öğretim üyesi, okutman ve öğretmenler bir araya toplanılmalıdır. Parti okullarında görev alacak öğretim üyelerinin seviyelerini ölçmek amacıyla SBKP(B) MK’lerine bizzat davet edilmeleri gerekli görülmektedir.

c) Okulların ders planında öngördüğü gibi tüm ders kitaptarı basılıp bütün cumhuriyetler, il ve bölge Parti okullarına gönderilmelidir.

3. Toplumsal Bilimler Akademisi

SBKP(B) MK Propaganda ve Seçim Kurulu yönetiminde teorisyen Parti görevlileri yetiştirmek için Toplumsal Bilimler Akademisi kurulacaktır.

SBKP(B) MK Toplumsal Bilimler Akademisi, Parti’nin merkez kurumları ve il, bölge ve cumhuriyetler komünist Partisi MK’lerine teorisyen kadro hazırlayacağı gibi, yüksekokul kurumlarına nitelikli öğretim üyeleri, bilimsel araştırma kurumları ve bilimsel dergilere araştırmacılar da yetiştirecektir. Toplumsal Bilimler Akademisi şu meslek dallarında kadro yetiştirecektir: Ekonomi politik, dış devletler politikası, devlet teorisi ve hukuku, uluslararası hukuk, SSCB tarihi, genel tarih, uluslararası ilişkiler, SBKP(B) tarihi, diyalektik ve tarihi materyalizm, Rus ve Batı Avrupa felsefe tarihi, mantık, psikoloji, dilbilimi ve plastik sanatlar bilimi.

Akademide eğitim 3 yıl sürecektir.

Toplumsal Bilimler Akademisi’nde şu kürsüler kurulacaktır: Ekonomi politik, dış devlet ekonomisi ve politikası, devlet teorisi ve hukuku, uluslararası hukuk, SSCB tarihi, genel tarih, uluslararası ilişkiler, SBKP(B) tarihi, diyalektik ve tarihi materyalizm, felsefe tarihi, mantık, psikoloji, edebiyat tarihi ve teorisi, sanat tarihi ve teorisi, yabancı diller.

Toplumsal Bilimler Akademisi’nde 300 kişi (her 3 kursta) eğitim görecektir.

Toplumsal Bilimler Akademisi’nde 40 yaşını doldurmamış yükseköğrenimini tamamlamış, Parti ve propaganda, öğretmenlik ve edebiyat alanlarında deneyimli ve bilimsel çalışmalarda yetenekli kişiler alınacaktır.

Toplumsal Bilimler Akademisi’ne alınanlar diğer konularla birlikte Marksizm-Leninizm’in temeli ve yabancı dil seçme sınavına katılacaklar, ayrıca herhangi bir dal hakkında yazılı bir çalışma hazırlayacaklardır.

Toplumsal Bilimler Akademisi’nde öğrenim görenler 2. yılda doktora adaylık sınavlarını verecekler, 3. yılın sonunda da doktora tezini hazırlayıp, savunacaklardır.

Akademi öğrencilerinin eğitilmesinde izlenecek yöntem şu olacaktır: Öğrencilerin, profesörlerin denetimi altında seçtikleri bir bilim dalında kendi başlarına bilimsel araştırmalar, yabancı dillerin eğitimi: Adayların doktora tezleriyle ilgili toplumsal bilimin hakkında yazacakları çalışmalar ve bu çalışmaların profesörlerin denetiminde kürsü ve konferanslarda tartışılması.

Toplumsal Bilimler Akademisi kürsülerine, doktora adaylarının ve bilimsel araştırmacıların doktora tezini kabul etme ve Akademi Bilim Şurası onayıyla doktor unvanı verme yetkisi verilmiştir.

Akademi Bilim Kurulu, toplumsal bilim alanında yazılmış olan doktora tezlerini kabul etme ve doktor unvanı verme yetkisindedir. Toplumsal Bilimler Akademisi, bilimsel raporları basıp, doktora adaylarının ve bilimsel araştırma yapanların önemli doktora tezlerini yayınlayabilir.

Toplumsal Bilimler Akademisi’nde diğer yüksekokullardan sosyal bilimler öğretim üyelerinin seviyesinin yükseltilmesi için 150 öğretim üyesinin katılacağı 9 aylık hazırlık kursları düzenlenecektir. Bu kurslara doktora adaylık sınavını vermiş olanlar ve doktora tezi çalışması yapanlar da alınacaktır.

SBKP(B) MK, Propaganda ve Kadro Kurulu’nu 1 Eylül 1946 tarihine kadar Parti Yüksek Okulunun 1. ve 2. kursuna 600 kişinin, Toplumsal Bilimler Akademisi’ne de 200 doktora adayını belirlemekle ve bunların SBKP(B) MK’nın onayına sunmakla görevlendirmiştir. SBKP(B) MK, Parti Yüksek Okulu ve Toplumsal Bilimler Akademisi’nde derslerin 1 Ekim 1946 yılında başlamasını kararlaştırmıştır.

SBKP(B) MK; cumhuriyet, il ve bölge Parti okulları öğrencilerinin öğrenimleri sona ermeden işe çağrılmalarını ve öğrenimlerinden alıkonulmalarını SBKP(B) bölge ve il komiteleri ve Birlik cumhuriyetleri komünist Partisi MK’lerine yasaklamıştır.

“Partiynaya Jizn”. No: 1, 1946

 

Mart 1997

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑