Arnavutluk Emek Partisi’nin İnşası Ve Parti Yaşantısı

1974 yılında yayınlanan bu kitap, Arnavutluk Emek Partisi’nin kuruluşundan başlayarak, savaş yıllarını ve sosyalizmin inşasını kapsayan uzun bir dönem boyunca parti yaşantısının sorunları üzerine yazıları, raporları, genelgeleri, toplantı tutanaklarını kapsamaktadır. 1941 yılında doğrudan savaşın içine doğan Arnavutluk Komünist Partisi (sonradan Emek Partisi adını aldı), düşmana karşı şiddetli bir savaş yürütürken aynı zamanda parti içinde ortaya çıkan karşı-devrimci eğilimlerle, yanlış anlayış ve alışkanlıklarla da savaşmış ve bu mücadelelerin içinde çelikleşerek Enver Hoca önderliğinde dünya çapındaki saygınlığını elde etmiştir. Başında Enver Hoca’nın bulunduğu Arnavutluk Emek Partisi, bugün ihanete uğramış ve tasfiye edilmiş olsa da, Dünya komünistleri için bir eşin kaynağı olmaya devam edecek, zengin deneylerinden öğrenilecektir. Bu kitap, devrimci komünist bir partinin iç yaşantısını nasıl ve ne yönde geliştireceğinin, militanların nasıl çelikleşeceğinin canlı bir belgesidir. Aşağıda kitaptan bir bölüm aktarıyoruz.

ELEŞTİRİ VE ÖZELEŞTİRİYİ NASIL ANLAYIP UYGULAMALIYIZ?
… Burada bize, bu güçlü silahı geliştirmede, Parti yaşantısı deneyinden yardımcı olan bazılarını sıralayacağım.
Eleştirinin eğitimsel özünü korumada her zaman dikkatli olmalıyız. Eleştirinin asla yıkıcı, kinci karakteri olmamalı, insanlara iki yüzlülük veya çamur atma ve kızdırma amacıyla yöneltilmemeli, özellikle de yalan ve iftiraya dayandırılmamalıdır. Eleştiri yalnızca konu itibariyle değil fakat kapsam ve nedenleri itibariyle de her zaman yoldaşça olmalıdır.
Eleştiri, eleştirilen kimseye ve bu eleştiriyle eğitilecek bütün topluluğa etkili olabilmesi için, iyi tartılmalıdır. Somut, inandırıcı ve doğru gerçeklerle desteklenmeli ve her zaman terbiye edici, ahlâki, siyasi ve ideolojik sonuçlarla birlikte götürülmelidir.
Eleştirilen kimse toplantıdan kederli, küçümsenmiş ve tamamen hayal kırıklığına uğramış duygularla değil, fakat daha güçlü ve eleştirinin ana yanlışlarını düzeltmede yardımcı olduğunun sıcaklığı ve bilinciyle, kafası açıklığa kavuşmuş bir biçimde çıkmalıdır. Bir yoldaşa karşı yöneltilen eleştiri, hepsi üzerinde etkili olmalıdır. Eleştiri, hata yapmış olup eleştirinin doğrudan hedefi olmayan kimselerin, dürüst, Marksist özeleştiri yapmalarına fırsat vererek, bu kişiler üzerinde de dolaylı eleştiri hizmetini görmelidir. Bu şekilde bir kimsenin eleştirilmesi özellikle sosyal ve ahlaki bir karakter taşımalıdır. Bunun gibi, doğru, yoldaşça eleştiri biçimi (ve bunun gösteriş olsun diye yapılan belirsiz, ılımlı eleştiriyle ilgisi yoktur) Partiye, gerçekten çocuklarını çok seven ciddi fakat iyi kalpli bir ana rolünü kazandırır.
Eleştirisinde, eleştirmene parti veya devlet organlarında bulunduğu görev değil fakat parti ilkeleri yol göstermelidir; kendisinin her şey ve yanılmaz olduğunu düşünerek, kibir ve entelektüel üstünlük duygusuyla davranmamalıdır. Eleştirmen, eleştirisinde Partizanlığı koruyabilmeli, komünist alçak gönüllülüğü unutmamalı, serinkanlı kalmalı, aceleciliği önlemeli, olgunluk ve deneyle gerçeklere dayalı güçlü Marksist bir mantık kullanmalıdır; gerçekleri, eleştirisini hem kapsam hem de şekil ) önünden Marksist ve gerçekten eğitici yapacak şekilde iyi kullanabilmelidir;
Yerli yersiz eleştiride bulunulması, sert bir eleştiri gerekirken belirsiz bir eleştiride bulunulması, eğitici olması gerekirken sert bir eleştiriye başvurulması, çoğu kez ters sonuç verir. İnsanları eğitmede bu, dikkatle kullanılmalıdır. Asla dikkatsizce ve sorumsuzca kullanılmamalıdır. Biteviye, zarar verici, moral bozucu, insanları baskı altına alan veya korku veren bir hale gelmemeli, fakat partinin, en devrimci açıdan eğiten ve seferber eden silahlarından biri olmalıdır.
Dillerinin ucunda “eleştiri” olan, bunu yetersiz kullanan marazi eleştirmenlere veya iftiraya başvuranlara karşı önlemler, parti önlemleri, güçlü eleştirisel önlemler alınmalıdır; bu silahı kötüye kullananlar sert bir eleştiriye tabi tutulmalıdırlar.
Doğru özeleştiri anlayışı da çok önemlidir. Marksist-Leninist özeleştirinin, günah çıkarmaya benzer hiçbir yanı yoktur. Hayatta hata yapabilen ve yapan (ve kimse bundan muaf değildir) komünist veya partili olmayan dürüst kimseler, eğer topluluğun adaletinden, partinin adaletinden, devlet yasalarının adaletinden emin olurlarsa, yoldaşlarının veya parti forumlarının yargılamasında, parti forumlarının sürekli sevgi ve ilgisinden emin olurlarsa ve çalıştıkları, yaşadıkları, dövüştükleri yerde yanlışlarından serbestçe söz edebilecekleri şartlar yaratılırsa, hatalarını kabul etmekten korkmazlar. Eğer özeleştirinin halk için güçlü bir eğitici silah olmasını istiyorsak bu şartlar zorunludur. Parti bu şartları genel olarak yaratmıştır, fakat biz bunları her yerde, örgütlerinde, yönetici organlarında, iş ve üretim merkezlerinde, idarede vs. eleştirip mükemmelleştirmeliyiz.
Bolşevik özeleştiri, Bolşevik eleştirinin olduğu yerde yapılır. Birbirlerini hem iyi fakat Bolşevik olmadıkları zaman da, kötü yönde etkilerler.
Eğer eleştiri inandırıcı olmayan gerçekler veya iftiralara dayanırsa, eğer eleştiri bir kimsenin otoritesinden veya kötü huyundan vs. çıkıyorsa, o zaman özeleştiri yapmak üzere olan kimse ya şaşkınlıktan kısa kesecek veya hiddetlenip sabrını kaybedecek ya da insiyaki olarak, üzüntü, prestijini koruma gibi küçük burjuva kalıntılardan giderek, kendi kendini savunmaya çalışacaktır; bu, bu tür kalıntılar yüzünden yasayı ve komünist ahlakı ihlal ettiği gerçeğinden kaynaklanır. Eğer Bir hata yapmışsa, bilincinde, dünya görüşünde bir terslik vardır ve bunu düzeltmek, bu tersliği yok etmek için aynı yanlış yolda davranamayız ve davranmamalıyız; onu hatalara sürüklemiş olan aynı duruma biz de düşmemeliyiz.
Bir kimsenin eleştirilmesinden ve bu kişinin özeleştirisini yapmasından sonra partinin ve herkesin ona her zamankinden daha yakın davranması gerekir, çünkü bu kişi partinin dikkatini ve sıcaklığını, adaletini, onun adil eleştirisini üzerinde hissetme gereğini duyar. Buna her zamankinden daha çok gereksinme duyar; onun düzelme döneminde olduğunu unutmamalıyız. Eleştiri ve özeleştiri onun iyileşmesinde atılan ilk adımdır, fakat tam tedavi değildir ve eğer onu bu kadarla bırakır veya kaderine terk edersek, eğer yalnızca bu gerçekleri parti siciline işlemekle yetinerek işi bitirdiğimizi düşünürsek, doğru davranmadığımızı ve daha acı sonuçların doğabileceğini anlamalıyız.
Parti ve bütün komünistler yoldaşların tabiatını, duygularını, karakterlerini ve yeteneklerini bilmek zorundadır, çünkü bunlar, eleştiri ve özeleştirinin doğru kullanılmasında büyük rol oynar. Her tip insanla karşılaşabiliriz ve karşılaşacağız, çünkü aynı kalıptan dökülmüş değiliz. Örneğin, hata yapmış dürüst bir kimseyi düşünün; hatasını derinlemesine araştırabilecek durumda olmasın, uzun ve akıcı konuşamasın, fakat eleştiriyi derinlemesine anlasın, hatasını, açık, dürüst Ye sade bir biçimde kabullensin. Hatalarına derinlemesine gömüldüğünde veya böyle bir şey yapmadığı halde hatalarını örtbas ettiğinde ısrar eden kimseler az değildir. Veya hatalarını nasıl saklayacağını bilen, suçüstü yakalandığı zaman bile, gevezeliğiyle uzun, ustaca ve şeytanca özeleştiri yapan, fakat söylediklerinin hiç birine inanmayan bir sahtekârı düşünün; “parlak” özeleştirisiyle yetinen aldatıcılar yok değildir. Ve böylece ilk sözü edilen kimse kuşkuyla bakılmaya, az destek almaya devam ederken ikincisi zarar verici güvenden yararlanır. Kişiler onun, gelecekte de sürmeye mahkûm olan bu kötü davranışlarına karşı ilgisizdirler.
Bu nedenle, eleştiri ve özeleştiri basit konular değildir ve dar bir şekilde anlaşılmamalıdır. Bununla, insanlar yalnızca hata yaptıklarında veya özel toplantılarda, eleştirilmeli veya özeleştiri yapmamalıdır demek istiyorum. Bu eleştiri ve özeleştirinin bir yüzüdür fakat tamamı değildir.
Hataların önüne geçilmelidir. Bu temel bir konudur; hataların önüne geçmek için insanlara eleştiri ve özeleştiri silahını nasıl kullanacakları öğretilmeli; eleştiri ve özeleştiri çalışmada, çalışma sırasında, çeşitli şekillerde geliştirilmelidir. Bu eğitim geniş çapta olmalıdır. Bu nasıl yapılabilir? Çalışma sırasında, insanların çalıştığı ve mücadele ettiği her yerde, komünistler ve partili olmayanlar hata yapabilirler. Bu nedenle, hepsi çalışmada ve çalışma yararına eleştirisel görüşlerini, serbestçe, cesaretle, korkmadan belirtmelidir; herkesin önünde, üstlerin ve astların önünde, doğru veya yanlış fikir yürütebilmeli, hataları eleştirmeli ve toplantıya kadar beklemeden görüşlerini, görev yerine getirilmeden önce ve sonra söylemelidirler. Üstler bu eleştirileri, kibirsiz, kendilerinin her şeyi bildiklerini düşünmeden dikkatle dinlemeli ve astlarının öneri ve öğütlerini yalnızca dikkatle dinlemekle kalmayıp, astlar haklı, kendi görüşleri de yanlışsa, derhal kabul etmelidirler (üstler burada özeleştiri yapar).
Bu şekilde eleştiri ve özeleştiri birbirini tamamlar. Bu şekilde hatalar önlenir, insanlar çalışma sırasında düzeltilip eğitilir, zararlı alışkanlıklar, gurursuzluklar, üstlerinden korkma, birinin öç alacağından veya yorum yapmaya cesaret ettiklerinde tasvip edilmeyeceklerinden korkmaya ve kibir, kendini beğenmişlik, bürokratizm vs. karşı da mücadele edilecektir. Bütün bu alışkanlıklar komünistlere yabancıdır ve kötülüklerin kaynağıdır.
Ancak bu şekilde, eleştiri ve özeleştiri silahının uygun bir biçimde kullanılmasında biz komünistler için eksiksiz eğitimi sağlayabilir ve bu şekilde çalışmada ve halk arasında görülen birçok hata ve kusurlardan kurtulabiliriz.
Fakat, birçok durumlarda olduğu gibi suiistimallerin eleştiri ve özeleştiri kisvesi altında devamına izin verilemez. Birçok kimse, ciddi suçlarının ve ekonomiye verdikleri ciddi zararların, devlet kanunlarını, toplumun kurallarını ve komünist ahlakın değerlerini ihlalin sorumluluğundan baştan savma bir özeleştiri yaparak kaçmak isterler. Bu durumlarda suçluları hak ettikleri cezanın verileceği mahkeme önüne çıkarmakta tereddüt etmemeliyiz. Hiçbir yumuşaklığa izin verilmemeli; hırsızlara binlerce olanak yaratanları, sosyalist mülkiyeti tahrip ve suiistimal eden, bilinçli veya bilinçsiz olarak kargı devrimcilerin işini yapan, iç ve dış düşmanları destekleyen, düşman sınıfların artıklarına ve bizim karşısında sınıf mücadelesi yürüttüğümüz ve proletarya diktatörlüğü silahlarını harekete geçirdiğimiz ideolojiye hizmet edenleri de mahkûm etmek gerek.
(Enver Hoca’nın AEP MK’nın bir plenumunun kapanışında 7 Temmuz 1964’te yaptığı konuşma, kitapta 143-149. sayfalarda) .

(Arnavutluk Emek Partisi’nin İnşası ve Parti Yaşantısı, Çev.: Fatma Korcan, Komün Yayınları, Ocak 1977, İstanbul, Dağıtım: Evrensel Dağıtım)

Ağustos 1993

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑