Parti…
Parti fikrine ne dünyada kolay varıldı ne de Türkiye’de.
Önce, sınıfın yolunu aydınlatacak bilimi yoktu, Marksizm yoktu. Kuşkusuz sınıf bilinci yoktu ve sınıf, “kendisi için” değildi, kendi çıkarlarını gerçekleştirmenin siyasetini yapamıyor, “bütün halkın temsilcisi” gibi görünen sınıf düşmanının, burjuvazinin peşi sıra sürükleniyordu. Dağınıktı. Öfkesi, makineleri kırmaya yöneliyordu. Durumunu iyileştirmek bilinci ve mücadelesi, belirli bir örgütlülüğü gereksindi. Ekonomik örgütler çıktı ortaya. Ardından partiler sökün etti, burjuvaziden devşirilme. Demokrat burjuvazi özellikle işçilere yöneldi. İşçiler, demokrat partiler içinde toplanmaya başladılar. Sınıf partisine de genellikle bu yoldan varıldı. Sınıfın mücadelesinin bir ihtiyacı olarak, burjuva bilimselliğinin doruklarından diyalektik ve tarihsel materyalizm filiz verdi. Marksizm’in ortaya çıkışında örneğin Lyon ayaklanmasının rolü inkârdan gelinemezdi. Ve sınıf için, kendi çıkarları ve aynı anlama gelmek üzere bütün insanlıkla birlikte kendisini kurtarma bilinci ve kurtuluş için siyaset gerekliliği anlaşılır olmaya başladı. Sınıf bilinci ve siyaset ancak tek bir araçla anlamlı olabilir, kendilerinden beklenenleri gerçekleşir kılabilirdi: örgüt.
Örgüt, ancak ve ancak Marksizm’i eylem kılavuzu alacak ve sınıf bilinçli işçilerden oluşacak ve siyasal mücadeleyi sürdürüp hedefine vardırabilecek bir siyasal parti olabilirdi; tek tek her ülkede ve bir enternasyonal örgüt olarak dünyada. Sınıf düşmanını, burjuvaziyi ve onun sömürü sistemini tarihe gömecek başka araç yoktu.
Türkiye’de partiye ulaşmak için, olanca uluslararası deneyin ötesinde bir dizi özel çaba gerekti. Küçük burjuva ortam, çarpıtılmış Marksizm ve siyasal mücadele adına burjuvaziyle uzlaşma örgüt fikrini de yozlaştırmıştı. Her şeyin ötesinde proletarya partisinin teorik temellerinin yaratılması için uzunca bir uğraş zorunlu oldu.” Parti gerekmiyor” dendi, “ideolojik öncü yeterlidir” diye söylendi; cuntacı ve parlamenter örgütlenmeler içinde zaman harcandı. Sonunda, geçmişin başlıca reddi ve olumlu olanın alınıp geliştirilmesiyle partiye varıldı. 2 Şubat’tı. Yıllardan ’80.
Zor yıllardan geçti proletarya partileri dünyada ve Türkiye’de. Bir dizi ülkede iktidara geldi. Günümüzde, iktidarda tek bir proletarya partisinin kalmadığı, kapitalist kuşatma ve geçici zafer çığlıklarının yükseldiği koşulları yaşıyoruz.
Türkiye’de de zor yıllar yaşandı. Eylül saldırısı, ideolojik ve siyasal sonuçlara yol açtı. Dolu hapishaneler ve yok edici saldırılar, ama en çok ideolojik iğdiş edicilik, olumsuz uluslararası koşulların etkisiyle birleşince kapitalist zafer çığlıkları ülkemizde de yükseldi. Sosyalizme inançsızlık, geleceğe güvensizlik, devrim fikri ve isteğinin boşunalığı ve örgüt fikri ve örgütlü oluşa saldırı revaçtaydı artık. Birey olmak gerekiyordu; örgüt insanları sürü ve köle haline getiren bir tür hapishaneydi. Kendi kafalarında burjuva sistemini, kapitalizmi içinden çıkılmaz ve yıkılmaz duvarlarıyla dört başı mamur bir hapishane olarak var edenler, insanlığın kurtuluşunun tek aracı olan örgütü, özel olarak proletarya partisini hapishane olarak “mahkûm etmeye” yönelmişlerdi.
Tek tek her bireyin deneyi yeterince öğreticidir. Sistemler öğreticidir. Birey dünyayı dönüştürmekte yetersizdir. Üstelik her sistem bir örgüttür. Fabrika örgüttür, devlet örgüttür, gerici sınıflar örgütlüdür. Hiçbir anarşizan, bireyci ya da teslimiyetçi gerekçe örgüt fikrini ve başarı için örgütlü olmak gerekliliğini haksız çıkarmaya güç yetiremez.
Sosyalizmin bugünkü gerileyişi geçicidir. Kapitalizm zaferle ilerlemeye değil, yok olmaya çağrılıdır. Ve kesindir ki, ne denli güç olursa olsun dünya bu yok oluşun yönünde ilerleyecektir, ilerlemektedir. Kapitalizmin her ileri adımı, aslında onu “mutsuz sona” yaklaştıran bir “ilerlemeyi” ifade etmektedir.
Önemli olan, koşullar, geçici de olsa, ne denli elverişsiz görünürse görünsün, iradeyi, tarihin tekerleğinin döndüğü yönde işletmektir. Kör iradeden değil, bilim ve sınıf bilincinden güç alan bir tür iradeden söz ediliyorsa eğer, tarihin ilerleyişini kolaylaştırmak, ancak uygun örgüt biçimleriyle bu ilerleyişe müdahale etmekle olanaklıdır.
Kapitalizm yok olacaktır. Gerekli olan, onun yok oluşunun ve aynı anlama gelmek üzere proletaryanın (ve tüm insanlığın) kurtuluşunun gereklerini örgütleyecek ve mücadelesini yönetecek partidir. Proletaryanın siyasal partisi. Öncü müfrezesi. Bu olmazsa, olmaz. Dünyayı dönüştürmek için, kapitalizme, tüm sömürü ilişkileriyle birlikte son vermek ve insanlığın altın çağını var etmek için proletarya partisi! Sosyalizm için proletarya partisi! Burjuvazinin gericiliğe, ulusal ihanete ve onursuzluğa savrulduğu emperyalizm ve gericilik koşullarında demokrasi ve ulusal kurtuluş için proletarya partisi!
Kurtuluş için, dünyayı değiştirmek için tek araçtır proletarya partisi.
Marksizm-Leninizm’le silahlanmış öncü partisi yoksa proletaryanın hiçbir şeyi yok demektir.
Her şey parti için!
Her şey devrim için!..
Şubat 1993