Yeni Bir Oluşum: Kocaeli Sendikalar Birliği

İşçi bölgesi Kocaeli’nde Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonlarına bağlı sendikalar ile bağımsız sendikaların merkez ve şubeleri bir araya gelerek, işçi sınıfının acilleşen sorunlarına sahip çıkabilmek amacıyla KOCAELİ SENDİKALAR BİRLİĞİ’ni kurdular.
Bu dönemde:
* Tek Gıda-İş Sendikası’nın yetkili bulunduğu Pakmaya fabrikası, toplu sözleşme görüşmeleri grev aşamasına geldiği sırada kapatılarak 357 işçi işten atılmıştı. Yine Türkkablo’da 15, Solventaş’da 9, İhsaniye Belediyesi’nde 7, Maga Deri’de 19, Koruma Tarım’da, 9 işçinin işine son verilmişti.
* Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi 4500’e yakın işçi grevdeydi. Birçok işyerinde toplu sözleşme görüşmeleri tıkanma noktasındaydı, başka bir çok işyerinde de toplu sözleşme dönemi yaklaşıyordu.
* Devlet valilik eliyle, işçi sınıfının eylemliğine saldın amacıyla İşçi Hareketlerini İzleme Komitesi adı altında bir kurum oluşturmuştu.

İşyeri         Sendikası     İşçi sayısı     Başlangıç tarihi
Ansa        Laspetkim İş    133        17.4.1989
Goodyear    Laspetkim İş    1850        10.3.1990
Pireli        Laspetkim İş    779        02.4.1990
Brisa        Laspetkim İş    1250        22.4.1990
Eternit        Çimse İş    360        19.4.1990
Panço        Tek Gıda İş    59        21.3.1990
Lever        Petrol İş    1000        01.6.1990

İşte bu koşullar altında sermayenin ve faşizmin birleşik saldırılarına karşı sınıfın birleştirilmesi üzerinde görüş birliğine varan sendikalar bir araya geldiler. Selüloz-İş genel Merkezi ile Kocaeli’ndeki diğer sendika şubeleri ve temsilciliklerinden oluşan Kocaeli Sendikalar Birliği, devam eden grevlerle dayanışmak, işten atılmalara karşı mücadele etmek, devam eden ve başlayacak olan toplu sözleşme görüşmelerinde işçi tarafına güç vermek ve ayrıca hızlanan enflasyon, artan işsizlik ve anti-demokratik yasalara karşı birlikte mücadele etmek amacını önüne koymuştur.
Kocaeli Sendikalar Birliği, bu yapılanmanın örgütlülüğünün güçlendirilmesi ve sürekli kılınması amacıyla girişimci sendikaların yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyeleri ile işyeri baş-temsilci ve temsilcilerinden oluşan ve altı ayda bir toplanması öngörülen bir TEMSİLCİLER KURULU oluşturulmuştur. Ayrıca işçi sorunlarının görüşülerek alınan kararların yaşama geçirilmesi için bölgedeki sendika başkanlarının ayda bir toplanmasına karar vermiştir.
Sendikalar Birliği, önüne çeşitli faaliyetler örgütlenme ve kampanyalar yürütme görevleri koymuş, bunun bir parçası olar 23 Haziran günü gündemine işçi sınıfının acilleşen taleplerini koyan bir miting düzenlemiştir. Henüz çok somut bir sonuç alınmamakla birlikte, bu örgütlülüğün içine Bursa ve Sakarya’daki sendikaların katılması için bir çaba söz konusudur.
Bundan bir önceki sayımızda (20. sayı) yapılan 1 Mayıs değerlendirmesinin sonunda “1 Mayıs 1990’ın önemli kazançlarından birisi de, İstanbul Sendika Şubeleri Platformudur” şeklinde bir vurgu yapılmıştı. 1 Mayıs’ın kutlanması gereği ve Türk-İş yönetimin olumsuz tavrına karşılık mücadelenin ihtiyaçları böyle bir mücadele merkezi yaratmıştır. Bundan bir süre sonra oluşan Kocaeli Sendikalar Birliği, farklılıklarıyla birlikte benzer bir oluşum olarak doğmuştur. İşçi sınıfının somut istemleri üzerinde birleşmesi gerektiği zemininden doğan yeni, bu bakımdan henüz tam oturmamış bir oluşum olarak Kocaeli Sendikalar Birliği Türk-İş yönetiminin sınıfın sorunları temelinde bir faaliyet yürütmemesi, dahası da bu türden çaba ve oluşumların karşısına geçmesi oluşumu zorunlu kılmıştır.
Bu birlik,- genel olarak olumludur. Türk-İş’in inisiyatifi dışında, Türk-İş bürokrasisinin alanı dışında şekillenmiştir. Bundandır ki, Türk-İş yönetimi bu oluşumdan hoşnut kalmamış, İzmit mitingine de katılmamıştır. Türk-İş’in işçi eylemlerini boğma çizgisinden bir kopuşu ve fazla yüksek sesle ifade edilmese de bir karşı çıkışı ifade eden birlik, bölgede kurulu bütün sendikalardan oluşmuş olması bakımından işçi sınıfını ortak bir platform temelinde birleştirme ve harekete geçirme potansiyeline sahiptir. Böylelikle, sendika ağalarının farklı sendikalardaki işçileri bölerek sınıfı adeta sendikalar arası mücadele platformuna çekme amacına karşı bir işlev görebilir.
Bu öngörülerin öngörü olmaktan çıkıp gerçeklik kazanabilmesi için Türk-İş yönetimine karşı tutumun daha da belirginleştirilmesi, örgütlülüğün bütün işçi tabanına yayılması ve böylelikle işçilerin katılımının ve denetiminin sağlanması gerekir. Bütün bunlardan oluşturulan birliğin yeni bir mücadele merkezi olma potansiyeli taşıdığı sonucu çıkarılabilir.
Bitirirken, Marksizm’in mücadele ve örgüt biçimlerinin doğusuyla ilgili yaklaşımın hatırlatılmasında yarar var: Çok yönlü ilişki ve çatışmaların etkisi altında şekillenen mücadele ve örgüt biçimleri hareketin içinden ilkel biçimleriyle rüşeym halinde uç verirler. Yoksa kafada yaratılanının, öznenin öngörüsünün sınıfa empozesi ile hayata uygun mücadele ve örgüt biçimleri yaratılamaz. Marksistler açısından önemli olan şudur ki; onlar uç veren bu ilkel biçimleri genelleştirirler ve bilinçlendirirler. Bunun için de, kendiliğindencilik tehlikesinden kendilerini koruyarak, sınıf hareketini ciddi ve dikkatli bir gözleme tabi tutmaları zorunluluktur.

Kocaeli Sendikalar Birliği’nin BASIN AÇIKLAMASI
1-TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) yöneticileri yukarıda belirlenen sorunlar karşısında daha aktif ve özellikle tabandaki işçilerin istem ve eylemlerine sahip çıkacak bir tavır içinde olmalıdırlar.
2-Kocaeli bölgesinde Pakmaya’da Toplu İş sözleşmesinin son aşamasında işyerinin kapatılarak 357, Türkablo’da 15, Solventaş’da 9, İhsaniye Belediyesi’nde 7, Maga Deri’de 19 ve Koruma Tarım’da 9 işçinin işten atılması gibi işçi kıyımları önlenmelidir.
Ansa’da 14 ay, Lastik Fabrikalarında 3 ay, Eternit ve Çimento’da 45 gün Panço’da 3 ay ve Lever’de 1 haftadan beri süregelen grevler işçinin istemleri doğrultusunda sonuçlandırılmalıdır.
Devam eden Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde İşverenlerin* olumsuz tavırlarının kırılarak günün koşullarına uygun Toptu İş Sözleşmeleri bağıtlanmalıdır.
3- Bölgemizde oluşturulduğunu basından öğrendiğimiz İşçi Hareketlerini İzleme Komitesi yukarıda belirttiğimiz grev ve eylemlerde sadece işçilerin değil, işverenleri de izleyerek onların yasa dışı eylem ve uygulamalarını önlemelidir.
4- Üretimde işçilik maliyetini gereksiz yere yükselten Tasarruf Fonu ve Toplu Konut Fonu kesintileri kaldırılmalı; yapılan kesintiler hak sahibi çalışanlara iade edilmelidir. Yüksek Vergi Oranı ve SSK Primleri oranı düşürülmelidir.
5- Başta Anayasa olmak üzere 1475, 2821-2822’ve benzeri yasalardaki işçi hak ve özgürlüklerini kısıtlayan ve çağdaş demokrasiye aykırı olan hükümler kaldırılmalı ve demokrasinin tam ve eksiksiz uygulanması sağlanmalıdır.
6- Bütün bu kararların hayata geçirilmesi için Kamuoyuna bir bildiri ile duyuru yapılmasına, 23 Haziran 1990 tarihinde etkili bir miting düzenlenmesine, Kocaeli’nde kurulu tüm sendika işyeri baş-temsilcileri ile temsilcilerinin katılacağı bir toplantı düzenlenmesine.
Ülkemizin ve bölgemizdeki işçi sorunlarının görüşülmesine ve alınan kararların yaşama geçirilmesi için bölgemizdeki sendika başkanlarının her ayın ilk Pazartesi günü Selüloz-İş Sendikası Genel Merkezinde toplanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
4.6.1990
Fikri Karakadılar Selüloz İş, İzzet Çetin Harb İş, Nejdet Ersin Otomobil İş, Mahmut Taşdemir Türk Metal, Nuri Teke Özdemir İş, Hasan Batı Çimse İş, Orhan Demirer Selüloz İş, Kadir Uzun Çelik İş, Halil Güloğlu Tek Gıda İş, Mustafa Çağdaş Özdemir İş, Ziya Yılmaz Otomobil İş, Çemal Simliova Kristal İş, Mustafa Karahan Çelik İş, Mehmet Güray Petrol İş, Kerim Düzlü Tek Gıda İş, Atilla İlmian Laspetkim İş, Ergin Alşan Selüloz İş, Muzaffer Gürkan Petrol İş, Mithat Sarı G. Sekreter, S. Kahraman Özdemir İş, Halil Özer Deri İş

İzmit’teki Sendikacıların Ortak ifadesi:
“GENERALLER DÜDÜK ÇALINCA, ORTALIK SÜT LİMAN OLMASIN”
Görüştüğümüz ve çeşitli yerlerde dinlediğimiz sendikacılar, 12 Eylül sabahıyla birlikte sınıfın ve sendikaların susmuş olmasını kabul edilemez gördüklerini ifade ettiler. Selüloz-İş Genel Başkanı Fikri Karakadılar düşüncelerini “Biz düdük çalarız ve işçiler o gün evlerinden çıkmazlar” şeklinde bir cümle ile ifade etti.
Sendikalar Birliği’nin oluşumu ve mitingin değerlendirilmesi konusunda bazı sendikacıların görüşlerini aldık. Bazı aksaklıklardan dolayı, birlik içinde yer alan bütün sendikaların temsilcileri ile görüşmek mümkün olmadı. Açıklanan görüşlerde, bu birlikten önemli sonuçların beklendiği gibi bir sonucun yanı sıra, Türk-İş yönetimine karşı yöneltilen eleştirilerin dikkatliliği çarpıcıydı.
Çeşitli sendika yöneticilerinin yaptığı sözlü anıklamaları kısaltarak yayınlıyoruz.
Selüloz-İş Genel Sekreteri MİTHAT SARI:
Miting, gerçekte, işçilerin ve sendikaların bundan böyle alanlardan kopmayacağı mesajını vermiştir. Burası yoğun bir işçi bölgesi olmasına rağmen kanlım beklediğimiz düzeyde gerçekleşmedi. İşçiler katılımda duyarsızlık gösterdi. Yine de miting amacına ulaşmıştır.
Bölgedeki yoğun işçi çıkarmaları, grev aşamasına gelen işyerlerinin kapatılması, uzayan grevlerde işverenlerin sorunu çözmeye yanaşmayıp işyerlerini kapatmaya yönelmeleri, yasalardan doğan sorunların özgür toplu pazarlığı engellemesi, birçok işkolunda ve işyerindeki grev yasağı ve ertelemeleri, genelde tüm çalışanların sıkıntıları bizi Sendikalar Birliği’ni yaratmaya zorladı… Ayrım yapmadan Türk-İş ve Hak-İş Federasyonları ile bağımsız sendikaları mitinge resmen davet ettik. Şu mesajı vermek istedik: Sendikal birliğin yaşaması için işçileri (Sendikalarla) ayrı ayn kamplara bölerek işçi aidatlarıyla geçinen sendika ağalığı zihniyetini kaldıralım. Mesaj, bölgesel planda tuttu. Türk-İş bünyesindeki sendikacılar ve işçiler bu oluşuma katıldı. Ama Türk-İş geri durdu, bilemiyorum. Türk-İş yönetiminin mitinge katılmayışı bizce yanlış fakat Hak-İş Genel başkam işçileriyle birlikte katıldı. Bunu bir aşama olarak kabul ediyoruz. Türkiye’de artık, işçi sınıfının önüne engel olarak çıkan sendika ağalığını kaldırıp işyeri komiteleri, işyeri temsilciliği ve yöneticiler olarak genel yönetimlere gelenler amatör-işçi ruhunu kaybetmeden işçiye hizmet edilebilir.
Sendikal birlik tüm yurda yayıl-malı, tüm bölgelerde hayata geçirilmeli. Artık bu birlikten korkan ve katılmayanlar rahatsız olmalı. Ve terk edip gitmeliler. İşçi, tabandan üretimden gelen gücü ile sendikacıya yardımcı olmalı. Yoksa sendikacının elinde sihirli değnek yok. İşçi henüz sessiz, ağalar da işçinin suskunluğundan faydalanıyor, işçi bugünkü yasalarla yaptığı grevlerle hedefine varamıyor. Demokratik sistemin olmadığı bu ortamda, işçi özgür toplu bir pazarlık yapamıyor. Bu durumda işçi sınıfı üretimden gelen gücünü kullanmalı. Genel grev sloganının atılmasını böyle yorumlaman. Şimdi Sendikalar Birliği olarak bir değerlendirme yapmamız ve önümüzdeki görevleri saptamamız gerekiyor.
Laspektim-İş Kocaeli Şube Başkanı Atilla İlmian
Bundan iki yıl önce birlik yönündeki girişimimiz genel merkezlerin talimatıyla dağıtılmıştı. Pakmaya’nın kapatılması gündeme gelince, Selüloz-İş genel merkezinde toplanarak sorunlarımızı tartıştık. Ara verilmeksizin günlerce süren toplantılarda isçileri birleştirmek, eldeki potansiyeli harekete geçirmek için kararlar alındı. Miting bu kararlardan biridir. Bir tek mitingle problemlerin çözüleceğine inanmıyoruz ama miting ilk adım oldu. Bugün grevde yüz gününü doldurmuş lastik işçileri var. Bunlarla dayanışma söz konusu. Miting ertesinde tabandan gelen sesler doğrultusunda grevdeki tüm işçiler için destek kampanyası açılacak. Biz toplu iş sözleşmesi döneminde, faaliyeti, tabandan kurduğumuz işyeri komiteleri ile yürüttük. Halen faal olan işyeri komitelerimiz var. Greve çıktığı günlerde Pirelli ve Brissa (Lassa)’da toplu iş sözleşmesinin uygulanmadığını gören isçiler yemekhanede 5 günlük oturma eylemi yaptılar.
Türk-İş’in mitinge katılmama kararı bizim için sürpriz olmadı. Türk-İş yönetimi, kendini sınıfın sorunlarından soyutlamıştır. Durum bunun ifadesidir.
Bu sendikal oluşum yaygınlaştırılacak. Adapazarı ve Bursa’da da bu yönde çabalar var. Onlarla toplantılarımız olacak.
Biz, Türk-İş’tir, Hak-İş’tir gibi işçileri sendikalarına göre ayırma amacı gütmedik. Sınıfın Birliği mutlaka sağlanmalıdır. Ama bu sağlanırken demokratik bir zemin şarttır. 12 Eylül’den bu güne kadar bu zemin bulunamadı. Sınıfın Birliği derken biz, mücadele birliğinden söz ediyoruz. Mutlak Türk-İş’te birlik gibi bir anlayış taşımıyoruz. Mitinge gelince, miting öncesi geniş bir çalışma yapıldı, fakat bu çalışmaya göre katılımı yeterli bulmadım.
Doğru, genel grev sloganı mitingde çok öne çıktı. Bu, tabandan gelen sesin ifadesidir. Sadece ekonomik haklar için değil, demokrasi pazarlığının bir parçası olarak bu slogan öne çıkmaktadır.
Çelik-İş Kocaeli Şube Başkanı Kadir Uzun
Ortak sorunlarımız birliği gerektiriyordu. Toplu sözleşme görüşmelerine güç verebilmek, işçi hak ve özgürlüklerini savunabilmek, grevler önündeki engelleri kaldırabilmek için, birliğimiz doğdu. Sesimizi duyurabilmek için de bir miting yaptık. İşçi atılmalarına, haksız işyeri kapatmalarına karşı mücadele edeceğiz. 100 binin üzerindeki işçiyi harekete geçirmeyi hedefliyoruz.
Tavrımız Türk-İş’i aşmaya çalışmak değil. Türk-İş’i eylem platformumuza çekmeye, belirli bir yere getirmeye çalışıyoruz. Türk-İş buna karşı çıktığında onu aşmak zorunda kalabiliriz. Bu arada İstanbul Şubeler Platformuyla eşgüdüm içinde olmayı düşünüyoruz. Bursa ve Adapazarı’ndaki işçileri de bu birliğe katmaya çalışıyoruz. Türk-Metal yönetiminin olumsuz tavrına rağmen, bu şehirlerden 500-600 işçi mitinge katıldı. Mitingimiz başarılı bir ilk adımdır. İlerde daha yüksek katılımlar gerçekleşecek.
Türk-İş, mitinge katılmayarak işçileri bölmek istiyor. Böyle bir birliğin koltuklarını sarsacağını bildiklerinden bu tavrı sergiliyorlar.
Mitingde atılan genel grev sloganı 80’den sonra işçinin belli bir düzeye gelişinin ifadesidir.
Otomobil-İş Kocaeli Şube Başkanı Necdet Ersin
Bu birliği oluşturarak ve miting yaparak “Uyuyan Dev”i harekete geçirdik.
Türk-İş yönetimi mitinge katılmama karan aldı, biliyoruz. Fakat inanıyoruz ki, bu birlikler ve eylemler yaygınlaştığı, tüm işçi sınıfını kapsadığı ölçüde tavırlarını değiştirecek, katılacak ve eylemin önüne geçmek zorunda kalacaklardır. Bahar Eylemlerinde olduğu gibi, hedefimiz mücadele birliği, eylem birliği diyoruz. Otomobil-İş olarak, iş kolunda tek bir sendikada birlik, bütün sendikalar için ortak bir konfederasyon altında birlik; hedefimiz bu… Bu da çok kolay değil. Biz Otomobil-İş Genel Kurulu’nda Türk-İş’e karılmaya oybirliği ile karar verdik, fakat gerçekleşmedi.
Amacımız yönetimleri aşmak değil, iş yapabilir duruma getirmek. Bu hareket yönetimlerin ötesine geçmek değil, onları harekete geçirmek amacında.
Mitingimiz bazı aksaklıklar taşısa da mükemmeldi. Katılım beklediğimiz gibi oldu. Mitingde “Genel Grev” sloganının öne çıkması kadar doğal bir şey olamaz. Artık ferdi, tek tek işyerleriyle sınırlı eylemlerle büyük başarılara ulaşılamayacağını anlayan işçilerimiz, sorunlarını çözmede “Genel Grev”in etkili olacağını düşünüyorlar. Genel grevi ekonomik hakların ötesinde demokrasi açısından, ülkenin demokratikleşmesi, yasaların demokratikleşmesi ve Anayasanın değiştirilmesi açısından düşünüyorum. Genel Grev ekonomik ve demokratik haklarımız için gerçekten zorunlu.
Bizim birliğimize benzer bir örgütlenme İstanbul’da var. Biz Bursa ve Sakarya’ya gittik. Onları henüz fazla istekli görmedik. Fakat buradaki hareketin onlara yansımaması için hiç bir neden yok. Onlar da işçi sınıfından insanlar, eğer değillerse işçi sınıfı kendisine gerçekten layık önderlerini yaratacaktır.
Tabanı harekete geçirmek için yasal engellere rağmen işyeri temsilciliklerimiz çaba gösteriyorlar. Oluşturduğumuz Toplu Sözleşme Komitelerini daimileştiriyoruz.
İşçi sınıfının durumunu göz önünde tutarak, onları ürkütmeden işçi sınıfının ekonomik mücadelesinin siyasi mücadele ile birleştirilmesine kesinlikle inanıyorum.
İstanbul Sendika Şubeleri Platformu İçinde Yer Alan Sendikacılar Kocaeli Sendikalar Birliği’ni Değerlendirdiler.
Deri-İş Beyoğlu Şube Başkanı Erdal Demirkan
Kocaeli Bölgesinde atılan bu adım olumludur. Türk-İş üst yönetiminin yabancı olmadığımız olumsuzluğunu, eylemsizliğini devam ettirmesi karşısında Kocaeli bölgesinde doğan bu oluşum orayla sınırlı kalmayacaktır. Tabanın sıkıştırması ile tabana daha yakın ya da yakın görünen sendika şubeleri bu türden oluşumlar yaratmak zorundadırlar. Bu koşullar altında, yapacak başka bir şey yoktur. Çünkü sınıfın sıkıntıları çekilmez bir safhaya gelmiştir. Bu oluşumun zorunluluğu buradan kaynaklanıyor. Biz, İstanbul Şubeler Platformu olarak Kocaeli mitinginden önce bu arkadaşlar ile görüştük. Birlikte yapabileceklerimiz konusunda görüş alışverişinde bulunduk.
Kocaeli bölgesinde oluşan bu birliğin olumlu bir kararı da Temsilciler Kurulunun altı ayda bir toplanma kararı almış olmasıdır. Bu durumda birlik süreklilik arz eder, işlerin birlikte organizesini ve kararlar alınmasını gündeme getirir.
Temsilciler Birliğinin toplantı periyotları İstanbul için de olumlu bir örnek oldu. Onlar ile dayanışmamız ve ortak çalışma girişimlerimiz devam edecek. Aldığımız haberlere göre böyle bir oluşum yönünde İzmir’de de çalışmalar vardır.
Tümtis İstanbul Bölge Şube Sekreteri: A Rıza Küçükosmanoğlu
Her şeyden önce Türk-iş’in tavrına rağmen yirmi üç sendikanın bir araya gelmesi olumlu bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bu birlik sınıf tabanından gelen mücadele ile nitel olarak daha iyi bir noktaya yükselebilir.
Bu birlik içinde yer alan sendikaların Türk-İş’in sarı sendikacılık anlayışına tavır alması gerekir. Eşgüdüme gelince, İstanbul Sendika Şubeler Platformu ile Kocaeli Sendikalar Birliği arasında görüşmeler yapılmıştır.
Miting öncesinde bize geldiklerinde işbirliğine hazır olduğumuzu bildirdik. Onlar da olumlu bir tavır içersindedirler. İzmit mitingine de gücümüz oranında katıldık. Fakat mitinge kanlım, İzmit’in bir işçi bölgesi olduğu göz önüne alınırsa yetersizdi.

Temmuz 1990

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑