Kazlıçeşme deri işçileri son yıllarda yürüttükleri mücadeleci çizgileriyle dikkati çekiyor. 1985 yılında “Bu yasalarla grev yapılmaz” denirken ilk grev bayrağını açan onlardı. 87’de grevden başarıyla çıkarak haklarını alanlar onlardı. Bir işçinin iş kazası ölmesini kitlesel olarak protesto edenler onlardı. 7 Nisan’da 17 işçinin işten atılmasını, işi durdurarak Kazlıçeşme sokaklarında “Kahrolsun Faşist Diktatörlük”, “İşçiler el ele genel greve”, “Yaşasın 1 Mayıs” sloganlarıyla protesto eden onlardı. Ve 1 Mayıs günü bütün fabrikalarda üretimi durdurarak sendika ağalarının ihanetine rağmen Mecidiyeköy’de “Biz mücadele günümüzü kutlamaya geldik” diyerek askerler tarafından işgal edildiğini bildikleri alana yasakları kırmak için yürüyenlerin büyük çoğunluğu yine onlardı.
Aralarında gözaltına alınanlar da olmak üzere bir grup Kazlıçeşme deri işçisiyle 1 Mayıs’a nasıl hazırlandıkları, sendika ağalarının ihanetini nasıl değerlendirdikleri, 1 Mayıs’ta polisin saldırılarım püskürtme konusunda neler yaptıkları konusunda görüştük.
ÖD – 1 Mayıs’a nasıl hazırlandınız, sendikaların yaptığı hazırlık yeterli miydi?
– 1 Mayıs’tan önce Kartal’da ve Zafer Sinemasında iki toplantı yaptık. Sendikacılar izin alınırsa Abide-i Hürriyet Meydanı’nda alınmazsa Taksim’de yapacağız dediler. Fakat bunu yerine getirmediler.
– Her akşam toplantılar yaparak hazırlandık.
– Fabrikalardaki hazırlık yeterli değildi.
– 1 Mayıs komitesi kurulamadı. Sendika şubelerinde, sinemalarda yapılan toplantılar yeterli değildi. Eğer daha iyi hazırlansaydık 1 Mayıs sonrası eylem sürerdi. Olaylardan sonra herkes evlerine çekildi. Devletin işçilere karşı saldırışım püskürtmek için yığınsal hareketler olurdu.
– 1 Mayıs’ın kutlanması için gereken yapılmalıydı. Fakat sendika ağaları aldıkları kararları pratiğe uygulamadılar. Otomobil-İş, Pet-rol-İş, Laspetkim-İş’de duyarlı olmadı. Sendika ağaları hazırlık yapmak yerine birkaç demeçle işçileri kandırmaya çalıştılar.
– Sendikalar ve sendika ağaları kendilerinin sonradan suçlanmaması için yüzeysel olarak kutlamak istedi.
— 1 Mayıs’a hazırlık olayı 15 gün ya da bir aylık çalışmakla olmaz. Her şeyden önce bunu sendika ağalarının tekelinden çıkarmak gerekiyor.
– Toplu sözleşme dönemine rastlaması eksiklikler yarattı. 3-4 toplantı yapıldı ama bu yeterli değildi. Geri işçilere yeterince götürülemedi. Zafer Sineması’nda sendikacılara, “İzin peşinde koşuyorsunuz, izin verilmezse ne olacak?” sorusu soruldu. Viziteye çıkma önerisi geri olduğu için reddedildi.
– 1 Mayıs’a hazırlık nasıl yapılmalıydı? Hazırlıklar sendikalarda yapılan dar toplantılar halinde oldu. Bütün fabrikalarda “Fabrika 1 Mayıs Komiteleri “örgütlenmeli “Bölgesel 1 Mayıs İşçi Komitesi” kurulmalı ve İstanbul 1 Mayıs komitesine tabi kılınmalıydı. Bölgemizde kişisel ve sendikanın çabasıyla diğer işkollarına göre daha olumlu çalışmalar yapıldı.
– 16 işkolunu temsil eden komite kararım işçi sınıfı içersinde yer almak şeklinde vermeliydi. Geciktiler ve en sonunda verebildiler. Komitede alınan kararlar kitleye mal edilemedi. Kararlar kitleye mal edilemiyorsa ayaklar yere basmaz. Kimlerle yürüyoruz, bu açık olmalı.
ÖD – 1 Mayıs’ı nasıl kutladınız?
– Biz işyerlerinden şalterleri indirerek gitmek niyetindeydik. Ama engellenecekti, bu yüzden evlerden gittik.
– Bütün fabrikalarda iş durdu. Katılım 2000’nin üzerindeydi.
– Yeterli örgütlülük yoktu. Nerede buluşulacağı belli değildi. Otomobil-İş ve Petrol-İş’ten yöneticiler insanları yere oturttular ve polise resimlerini çektirttiler. Mehmet Çelik ve Otomobil-İş’ten biri “1 Mayıs ertelendi” diye bildiri okudu. Bizim Genel Merkez de buna katıldı. Biz karşı çıktık.
– İşçiler meydanlara gitti. Kazlıçeşme’de sendikasız işçiler ve esnaflar bile 1 Mayıs’a katıldı. İşçi sınıfı kendi davasına kendi sahip çıkmıştır. 8-9 bin işçi Mecidiyeköy’e yığıldı.
– Saat konusunda muğlaklık vardı. Bu, işçilerin hangi saatte toplanacağım bilmemeleri sonucunu getirdi. Sınıftan kopuk yapılan kutlamalar da doğru olmadı.
– Biz sendika ağalarının sahip çıkmayacağını biliyorduk. Münir Ceylan, “polis bize yaklaşamaz. Engel olamaz, onlara gül atar geçeriz” imajını yaratıyordu.
– Polisten iyi niyet beklemiyorduk. Kazlı açısından polise karşı tavır açıktı. Devletin ve burjuvazinin temsilcisi olanlar bunun gerektiği gibi davranacaktı. Polisin tavrı insanlık dışı idi.
– Yer konusunda farklı iki yer olması sıradan işçilerin katılımını engelledi. Dergiler platformu Abide-i Hürriyet’e gelmeliydi. Oradan Taksim’e yürünebilirdi. Sınıfın içinde olmak gerekirdi.
ÖD – Bölgenizden tutuklananlar oldu mu?
– 30 kişi gözaltına alındı. 3 kişi hâlâ tutuklu.
– Polis insanlara vahşi bir şekilde saldırdı. Gözaltına aldı.
– İşçi sınıfı 1 Mayıs’a sahip çıktı. Sınıfa özgü bir hareketti. İşçiler tutuklandı. Ölen, işçi idi.
ÖD – Polisin 1 Mayıs’taki saldırılarına bölgenizde tepki ne oldu?
– İkinci gününde hemen eylem yapmak istiyorduk. Şube başkam genel protesto toplantıları yapmak istedi. Diğer şubelerin tavrını biliyordu.
– 1 Mayıs’tan sonra ne yapılması konusunda önceden konuşulmadığı için eksikler vardı.
– Şube ve genel merkez bağlantı kuramadı. Diğer temsilciler ve duyarlı olanlar yeterince ilgilenmedi. Aslında şalterlerin inmesi gerekiyordu. Gelecek 1 Mayıs’larda insanlara güven vermek için bu gerekiyordu.
– Devletin işçilere karşı saldırılarına karşı yığınsal eylemler gerekliydi.
– İçerdeki arkadaşlara yeterince sahip çıkılamadı. Temsilci toplantısı yapılarak, eylem yapılarak sahip çıkılabilirdi. Araya tatilin girmesi tutuklu arkadaşlara duyarlılığı azalttı. İşçiler sendikaların sahip çıkmamasını eleştirdi.
1 Mayıs’tan sonra Mart-Nisan aylarında gösterilerdeki hareketlilik 1 Mayıs’ta ortaya çıkmadı, iktisadi mücadele için gösterdikleri duyarlılık yoktu. Bu, işçilerin bugünkü bilinçlerinin düzeyi ile ilgili. İşçiler henüz devletle karşı karşıya gelmeye hazır değil. Sendikacılar mücadeleyi iktisadi boyutlarda tutmaya çalışıyor. Sınıfın öncü gücü de henüz sınıfın içinde yeterince kök salamadı.
ÖD – Son olarak söylemek istedikleriniz?
– Şubeler de, genel merkezler kadar hatalıdır. Onlar da kendilerini önder görüyorlardı. Fakat fabrikalarda bir hareket koymadılar.
– 1 Mayıs işçi sınıfının dostlarının ve düşmanlarının kim olduğunu gösterdi. Dost görünenler bir anda düşman kesildiler. Burjuvazi, polis, devlet yöneticileri, burjuva partileri SHP, DYP, ANAP, sendika ağaları hepsi bir cephede 1 Mayıs’a saldırdılar. Bunun yanında işçi sınıfının mücadelesine sahip çıktığını söylenen bazı dergi çevreleri de işçi sınıfının durumuna uygun davranmadılar, onun mücadelesini, bulunduğu yerden ilerleteceklerine, ayrı eylem yaptılar.
– İşçi sınıfının tarihi, mücadelelerle dolu. 1 Mayıs’ın mücadele günü olduğunu mücadele ederek ya kabul ettireceğiz, ya da sendika ağalarına bırakmak zorunda kalacağız. Önümüzdeki yıl, bu sendika ağalarının denetimine bırakılmamalı. Sınıfın öncü gücü sınıfın içinde kök salarak bu sorumluluğa sahip çıkmalı.
– Sınıfın ileri insanları ilk kez bir araya geldi. Bu sendikaların görevini, almak yerine 1 Mayıs’ın özüne uygun kutlanması amacıyla oluştu. Bu başlangıçtı ve kendi içinde eksiklikleri de vardı. Adımı doğru değerlendirmeli ve kendi gücümüzü bilmeliyiz. 1 Mayıs şu gerçeği ortaya çıkardı. Genel grev talebi var. Herkes bunu tekrarlıyor. Görünen o ki sendika ağaları rengi ne olursa olsun isçi sınıfını avutmakla yetiniyorlar. Oysa yapılacak genel grevde sendika ağalarına güvenilmemeli. Kendi içimizde örgütlülüğe gitmeli. Grev Komiteleri ile sendikaları zorlayarak ekonomik-demokratik talepler doğrultusunda genel greve hazırlanmalıyız.
Deri-İş Kazlıçeşme Şube Başkanı Ali Gündoğdu:
“1 Mayıs Tertip Komitesi Sınıfa İhanet Etmiştir!”
ÖD – Bölgenizdeki 1 Mayıs, öncesi çalışmalarınızı anlatır mısınız?
A. GÜNDOĞDU—Bölgedeki çalışmalara geçmeden önce 7 sendikanın oluşturduğu Kutlama Komitesi’nin çalışmalarına değinmek istiyorum. 7 sendika 1 Mayıs’a sözüm ona sahip çıktı. Şube başkanlarıyla toplantılar düzenledi. Bizim tavrımız mevcut komiteden farklıydı. “Ne pahasına olursa olsan meydanlarda olacağız” demeleri olumlu gibi görülse de kitlesel olarak kutlama konusunda örgütleme çabalarının olmayışı, 1 Mayıs’ı sadece tepede tartışmalarını, sadece İstanbul’da kutlama kararı almalarını eleştirdik. Şube olarak, işçilerin güçlü olarak bulundukları yerlerde Adana’da, İzmir’de vs.de kutlama çalışmaları yapılsın diye önerdik. Güçleri olmadığım bahane ederek reddettiler. Yasal platformun zorlanması, ama izin verilmeyecekmiş gibi örgütlenilmesi gerekiyordu. Tertip Komitesi şubelerden gelen bu ve benzeri önerileri reddediyordu. Bu, onların, 1 Mayıs’a gerçekte sahip çıkmadıklarını gösteriyordu. Şube olarak ise çalışmalarda en duyarlı davranan, bölgemiz oldu. 100, 300, 400 kişinin katıldığı toplantılarda 1 Mayıs’a sahip çıktığımızı kesin bir şekilde açıkladık. Çok somut olarak kutlama komitesi kurmadık ama toplu sözleşme görüşmelerimiz sürüyordu ve toplu sözleşme komitesi hemen hemen her akşam işçilerle temsilcilerle toplantı yapıyorduk. Bu toplantılarda 1 Mayıs’ın önemini ve önemine uygun olarak kutlayacağımızı belirttik. Tek tek fabrikalara inilmede eksiklerimiz oldu. Fakat temsilci ve işçi arkadaşlarımız 1 Mayıs’ı anlatmış olmalı ki isçiler meydana geldiler.
ÖD – Burada üretim durdu mu?
A. GÜNDOĞDU – Evet, 2500 civarındaki işçi bütün fabrikalardaki üretimi durdurdu. Biz esas olarak fabrikalara sabah gelip üretimi durdurup buradan alana gitme düşüncesindeydik. Ben 1 Mayıs’tan bir iki gün önce gözaltına alındım. Bir gün önce, akşam, temsilci ve işçiler toplanarak sabah fabrikalara gelmeden üretimi durdurma ve evden doğrudan alana gitme kararı almışlar. Polisin fabrika önlerinde barikat kurması ve daha sabahtan saldırarak alana gitmelerim engellemeye çalışması ihtimalini göz önüne alarak bu kararı almışlar. 1 Mayıs günü birçok fabrikada polisin kapılara barikat kurduğunu ve kutlamalara katılmak isteyenleri engellediğini gördük. Mecidiyeköy’e Kazlıçeşme’den 1000 civarında işçi geldi. Bunların arasında “sendikamız nerede ise biz de oradayız!” diye gelenler de yardı.
ÖD – Siz şube olarak genel merkezinizin de içinde yer aldığı tertip komitesinin kararlarım nasıl karşıladınız?
A. GÜNDOĞDU – Kararı alanda öğrendik. Daha önce öğrenmiş olsaydık bile bu karara uymayacağımızı genel merkeze söyledik. Genel merkezimizin de içinde yer aldığı tertip komitesi sınıfa ihanet etmiştir. Polisin de daha saldırganlaşmasına yol açmıştır. Olaydan sonra tertip komitesinde yer alan insanın alandaki insanlara sahip çıkmaması ve “bizi bağlamaz” demesi ise en büyük ihanettir.
Ö D – Mecidiyeköy’de sendikanızın da içinde bulunduğu grup alana yürüdü ve yaklaştığında kavşakta polisin saldırısına uğradı. Bölgenizden gözaltına alman var mı?
A. GÜNDOĞDU – Gösteride bölgemizden otuz kişi gözaltına alındı, üç kişi tutuklandı.
ÖD – Polisin 1 Mayıs’taki saldırısına bölgenizdeki tepki nasıl oldu?
A. GÜNDOĞDU – Kendimizin de içinde bulunduğu en önemli eksikliklerden biri bu oldu. Zorluklara ve baskılara rağmen 1 Mayıs’a sahip çıkan işçi sınıfına karşı saldırıları sadece basın açıklaması ile kınamak yetersizdi. Biz genel tavır alınması için çalışmalar sürdürdük. Genel olarak sendikaları harekete geçirmeye çalıştık. Ama şube başkanları (beş şube dışında) biz genel merkezlerimizin aldığı karara uyarız, diyerek buna katılmaktan kaçındı. Sonuçta, sadece şubelerin katıldığı bir basın açıklaması yayınlanabildi. Biz kendi bölgemizde protesto edebilirdik. Gerek saldırılara, gerekse tertip komitesinin ihanetine karşı bölgemizde üretim üzerindeki silahı kullanmamamız bizim de tespit ettiğimiz en önemli eksikliğimiz oldu. İşçiler kendi aralarında para toplayarak tutuklu ve gözaltına alınanlara yardım etmek üzere kampanya açtılar. Bu, bütün fabrikalarda sürüyor.
ÖD – Son olarak söylemek istedikleriniz?
A. GÜNDOĞDU – İstanbul’da bizim tespitlerimize göre 150-200 bin civarında işçi işi durdurarak, yavaşlatarak, kapıda polis barikatıyla karşılaştığından katılması engellenerek kutlamalara katılmıştır. Bu, burjuvazinin her türlü engellemelerine rağmen işçi sınıfının 1 Mayıs’a ve kendi mücadelesine sahip çıktığını ve gelecek yıllarda daha güçlü bir şekilde sahip çıkacağını gösteriyor.
Haziran 1989