barış ve demokratikleşme mücadelesi ve türkiye barış meclisi

  

Uğruna verilen onca mücadeleye rağmen barış, insanlığın temel özlemi olmaya devam ediyor.

Yeni paylaşım arayışlarının ortaya çıkardığı sorunların, çatışmaların, eşitsizlikler ve yönlendirilebilir ekonomik krizlerin, barış için sürekli tehditler yarattığı bir dünyada yaşıyoruz.

Ülkemiz, uzun yıllardır süregelen ve gittikçe ciddi bir iç savaş biçimi alma eğilimi gösteren bir çatışma ve şiddet ortamında yaşıyor.

Bugün, dünyada, savaşın olduğu kadar barışın da merkezi bölgemizdir. Emperyalist saldırının yarattığı tüm düğümler buradadır, çözüm de buradadır.

‘Türkiye’nin barışı’, bölge ve hatta belki de dünya barışının gerçekleştirilebilmesi mücadelesinde öncelikli bir öneme sahiptir.

13–14 Ocak 2007 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşen ‘Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’ sonuç bildirgesinde şöyle denilmekteydi:

Sonuç olarak bu konferans, aynı zamanda bir barış meclisi işlevi görmüştür. Ancak, ortaya çıkan program taslağının olgunlaştırılması, topluma mal edilmesi ve siyasetin gündemi haline getirilmesi için uzun erimli ve toplumsal katılımla zenginleşecek, örgütlü bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Amacımız, bu konferansın barışı inşa edecek bir toplumsal örgütlenmeye öncülük etmesidir.

İşte bu kararın sonucu olarak oluşan Türkiye Barış Meclisi, evrensel, tarihsel deney ve birikimlerin ışığında güncel sorunları değerlendirerek, ülkemizde barışın kazanılması için aşağıdaki program ve iç işleyiş kurallarını kabul etmektedir.* (‘Türkiye Barış Meclisi Kuruluş Bildirgesi’ giriş bölümü)

Türkiye Barış Meclisi; bazı bölgelerde ileri boyutta olmak üzere, tüm Türkiye çapında ırkçı ve gerici kampanyanın sürdürüldüğü, Kürt sorununda savaş ve şiddetin tek çözüm yolu olarak kutsandığı, Türk ve Kürt halkı arasındaki güçlü kardeşlik bağlarının tahrip edilerek, militarizme kurban edilmek istendiği ve Türk şovenizminin linç girişimleriyle ayyuka çıkarıldığı koşullarda ve aynı zamanda, Türkiye, Bölge, Ortadoğu ve dünyada barışa ve barış hareketine büyük ihtiyaç duyulan bir zamanda kuruldu.

Türk, Kürt liberal burjuva çevrelerden, Kürt ulusal demokratik hareketine, İslami çevrelerden, Alevi kesimlere, reformist çevrelerden, Marksistlere kadar, farklı geleneklerden birçok parti, örgüt, dernek, akım ve çevreyi kapsayan; aydınları, akademisyenleri, politikacıları, sendikacıları, işçileri, kadınları ve gençleri bünyesinde barındıran demokratik bir mücadele mevzisi olarak kurulan Türkiye Barış Meclisi (TBM), aynı zamanda, yeni ve özgün bir birleşik mücadele deneyimi olması açısından da önemlidir ve üzerinde durmayı gerekli kılmaktadır.

Türkiye’nin birçok bölgesinden Kürt, Türk, Arap, Laz, Ermeni, Çerkez… farklı uluslardan, her inanç ve farklı düşünceden 375 Türkiye Barış Meclisi üyesinin katıldığı bir toplantıyla, Ankara’da Dünya Barış Günü olan 1 Eylül 2007’de kuruluşunu ilan eden Türkiye Barış Meclisi, illerde ve ilçelerde bir süreden beri devam eden barış ve demokratikleşme mücadelesinin ürünü ve toplamı olarak doğdu. Birçok ilde, ilçede, üniversite ve çeşitli alanlarda bir araya gelen ve barış için bir şeyler yapma çabası gösterenlerin, Türkiye Barış Meclisi üyesi, aktivisti olma ya da onunla ilişki kurarak çalışmayı ilerletme ihtiyacı duyması gibi gelişmelerin de gösterdiği gibi, Türkiye Barış Meclisi, barış sorununa ilişkin şimdiye kadar sürdürülen hemen tüm çalışmalardan daha kapsayıcı ve güçlenme potansiyeli olan bir çalışma olarak ilgi görmektedir.

Barış sorununu soyut ya da uzak bir geleceğin sorunu olarak değil, güncel, somut ve gerçekleşebilir bir mücadele sorunu, hak ve özgürlüklerin kazanılması, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümü için mücadeleyi güçlendirerek ilerletmek amacıyla ele alan ve kitleselleşmeyi amaçlayan demokratik bir örgüt olarak ve hemen her kesimin dikkatlerini üzerine çekerek doğan TBM, aynı zamanda, çok farklı kesimlerin ortak bir çalışma yürütmeleri bakımından da önemli bir deneyim sunmaktadır.

Özgün koşullarda oluşup gelişen ve daha önce geçici ve kalıcı amaçlarla kurulan insan hak ve özgürlüklerinden yana çeşitli mücadele ve müdahale araçlarından, benzer amaçlarla kurulan ve halen faaliyet sürdüren oluşumlardan farklı olan ve kendine özgü bir gelişim seyri izleyerek ilerleyen TBM, kuruluşunu yerel meclislerin çalışmalarına dayandırarak ve yerellerde heyecan yaratarak ilan etti.

TBM, çeşitli alanlarda çalışma sürdüren ‘dernek’, ‘vakıf’, ‘koalisyon’, ‘platform’, ‘girişim’, ‘inisiyatif’ gibi oluşumları da kapsayan, farklı partilerde çalışan isimlerin yer aldığı, bu oluşumlarda bulunanların da önemli oranda temsil edildiği, ancak bünyesinde yer alan bu oluşumların tek tek toplamı olmayan, kendine has bir program, tarz ve üslup geliştiren, örgüt, parti ve çevrelerin bileşimi ve koalisyonu değil, yeni ve özgün bir örgütlenme modeli olarak kurulan ve çalışmalarını bu yaklaşımla sürdüren bir örgütlenme. Türkiye Barış Meclisi, şimdiki haliyle henüz olmasa da, güçlü ve kitlesel bir demokratik hareket olmaya aday.

Programında da belirtildiği gibi, barışı inşa edecek bir toplumsal örgütlenmeye öncülük etmeyi amaçlamakta olan TBM’nin daha güçlü ve kapsayıcı olması ve daha yaygın hale getirilmesi hedefini bir yana bırakarak söyleyecek olursak; yerel temsiliyete sahip meclisler üzerine oturan Türkiye Barış Meclisi, İHD, Barış Derneği, Mazlum-Der gibi her biri farklı zeminde ve/veya ihtiyaçlardan doğan ve çalışmalarını insan hak ve özgürlüklerine yönelik saldırı ve kısıtlamalara karşı sürdüren oluşumlardan farklı bir içeriğe ve çalışma tarzına sahip bulunuyor. Yine, Barış Girişimi, Küresel BAK vb. gibi sınırlı kalan, genişleme potansiyeli ve perspektifine sahip olmayan, yine fraksiyonel davranan ve dönem dönem etkinlikler düzenleyen oluşumlarla da kıyaslanmayacak bir bileşim genişliği, kapsayıcılık, harekete geçirme yeteneği potansiyeli ve etkiye sahip bulunuyor.

Eğer doğru değerlendirilebilir, sorumlu davranılır ve gerekli özen gösterilebilirse, Türkiye Barış Meclisi, yerellerde tüm barış ve demokrasi güçlerini bir araya getirebileceği gibi, çeşitli nedenlerle bu yönlü bir çalışma içinde olmayan ya da olamayan saygın ve güvenilir isimleri, barış ve kardeşlikten yana tek tek insanları, “kanaat önderleri”ni, saygın isimleri ve her kesimden çevreleri kapsayan, bir araya getiren, halk güçlerine moral ve umut veren oldukça güçlü bir demokratik mevzi haline gelebilir. Gelişmeler karşısında tutarlı ve doğru bir tutum alması, tüm mağdur ve mazlum kesimleri gözetmesi, devletten, hükümetten ve anti demokratik güçlerden gelen tüm saldırılara karşı, barışta ve demokratikleşmede ısrar ve kararlılık göstermesi ve tabii ki darlaşma zaafına düşmeden, genişleme perspektifiyle hareket etmesi halinde, gücüne güç katan demokratik bir güven ve mücadele merkezi olmaması için hiçbir neden bulunmamaktadır.

İzah ettiğimiz tüm özelliklere ve potansiyele sahip olan, güçlü bir zemine oturan Türkiye Barış Meclisi, daha girişim aşamasındayken, 13–14 Ocak 2007’de Ankara’da gerçekleştirdiği “Türkiye Barışını Arıyor Konferansı” ile güçlü bir ses verdi. Dünyaca ünlü, Kürt asıllı, ancak Türkçe yazan ve Türkiye’nin en saygın edebiyatçılarının başında sayılan Yaşar Kemal’in açılış konuşmasıyla açılan söz konusu Konferans büyük yankı uyandırdı. Kürt sorununun tartışılması ve diyalog yolunun açılmasında önemli bir güç oldu. Kürt sorununun şiddetten arındırılarak diyalog ve demokratik adımlar atılarak çözülmesi yönlü fikrin daha da güç kazanmasında ilgi uyandırdı. Kürt sorununda süregelen inkârcı tutumun ve şiddet yöntemlerinin kaynaklık ettiği ve ortaya çıkardığı silahlı hareketi ve çatışma ortamını demokratik barışçı yola sevk edecek yöntemin veya yöntemlerin tartışılması ve bulunmasında önemli bir sorumluluk üstlenebileceğini de gösterdi.

Programının birinci bölümünde, amacını, “1) Silahlı çatışmaların durdurulması ve Kürt Sorununun barışçıl çözümü başta olmak üzere, Türkiye’de ayrımsız herkes için demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin ve sosyal adaletin tesisi barış çalışmalarının temel amacıdır” biçiminde ifade eden Türkiye Barış Meclisi, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun demokratik çözümünden yana olan, bunun için mücadele eden emek, barış ve demokrasi güçlerinin büyük bir bölümünü kapsayan ve bu kapsamda değerlendirilen tüm güçlerin enerji ve potansiyelini bünyesinde toplayacak program ve perspektife sahip bulunuyor. Aynı zamanda Türkiye aydın birikiminin önemli bir bölümünü daha şimdiden temsil eder hale gelen TBM, sürdürdüğü çalışmalarını yerellerde daha da güçlendirme ihtiyacı ile karşı karşıya bulunuyor.

 

TÜRKİYE BARIŞ MECLİSİ TÜRKİYE’NİN HER YANINDA ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRİLEBİLİR

Barış ve demokrasi güçlerini birleştirme ve ilerletme amacında olan sınıfın partisi bakımından bu çalışma oldukça önemsenen bir çalışmadır. Programı ve perspektifiyle önümüzdeki süreçte önemli bir mücadele merkezi oluşturmaya aday bu çalışma, tüm işçi sınıf devrimcileri, aydınlar ve ilerici güçler tarafından sarıp sarmalanması gereken bir çalışma olmalıdır. Aynı zamanda farklı gelenek ve kültürlerden, farklı meslek ve düzeyden temsiliyetlerin ortak bir çalışma yürütmeleri, ortak çalışma kültürü geliştirmeleri ve bu alanda yetkinleşmeleri bakımından da önemli olanaklar sunan TBM, her alanda örgütlenebilir.

TBM çalışması, sadece merkezi düzeyde sürdürülen bir çalışma olmadığı gibi, yalnızca Ankara, İstanbul, İzmir gibi metropollerde sürdürülecek ve dönem dönem bazı etkinlikler düzenlemekle sınırlı olan bir çalışma veya bir süre yoğunlaşılan bir kampanya çalışması da değildir. Söz konusu merkezlerde mevcut durumundan daha da ileride olması gerektiği, hâlâ eksik ve zaafları olduğu bilinerek, buraların güçlendirilmesi için bu alanda çalışma yürütecek görevlendirmelere ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Yine çalışmayı sadece örgütlerimizin bulunduğu iller ve ilçelerde değil, mevcut gelişmelerden, anti demokratik uygulamalardan, baskı ve şiddetten rahatsız olunan her yerde ve bir araya gelme potansiyeli taşıyan her alanda sürdürmek rahatlıkla mümkün. Türkiye Barış Meclisi çalışması, her yerde ve her alanda başlatılabilir ve ilerletilebilir bir çalışma olarak düşünülmelidir. Bu çalışmayı başlatmak ve sürdürmek için, mutlaka birkaç partinin ya da değişik çevrelerin bir araya gelip toplantılar yapması ve kararlar almasını beklemek de gerekmiyor. Sınıfın partisince başından beri önemsenen ve içinde yer alınan bu çalışmanın bize gösterdiği, bu çalışmanın ve Türkiye Barış Meclisi’nin Türkiye’nin barış ve demokratikleşme mücadelesinde önemli bir işleve sahip olduğudur. Bu durum, TBM’ye karşı görev ve sorumluluklarımızı daha da arttırmaktadır.

 

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑