Belge: Karl Marx’ın İşçi Anketi

Marx’ın Mirası Üzerinde Sınıf Savaşı

“Sosyalist blok”un yıkılmasının ardından kapitalist dünyada işçi sınıfının ekonomik ve sosyal kazanımlarına yönelik süregelen saldırı, ideolojik alanı da kapsayacak şekilde genişletildi. İşçi sınıfının dünya görüşü bilimsel sosyalizmin her türlü değer ve ilkesi büyük bir karalama kampanyası eşliğinde “otopsi” masasına yatırıldı. Ne de olsa Marksizm ölmüştü! Örgüt, parti, mücadele, devrim, sınıf kavramları ve bunların çağrıştırdığı her türlü değer ve ilke “parti diktatörlüğü”, “Stalinizm” söylemleriyle rafa kaldırıldı. Madem ki Marksizm değişimden söz ediyordu; işte burjuvazi tüm dünyayı devrimci bir şekilde dönüştürüyordu! Üstelik “küreselleşme süreci”, Marx’ın vaadi olan sınırların ortadan kalktığı bir dünyayı kendiliğinden yaratıyordu!

Ne var ki rüya kısa sürdü. Kapitalizmin yaydığı ideolojik balonlar kısa sürede bizzat kendisi tarafından patlatıldı. Savaşlar, işgaller, vahşi kapitalizm koşullarına dönüş, dini ve etnik boğazlaşmalar, derinleşen kültürel ve ahlaki yıkım, kapitalizmin insanlığa barbarlıktan başka vaat edeceği bir şey olmadığını ortaya koydu. Ama yerine ne konulacağı konusunda da bir fikir yoktu. İşte bu koşullar altında Marx yeniden hatırlandı. Ancak hatırlanan Marx, yalnızca, insanlığın geleceği üzerine etkileyici kehanetlerde bulunmuş bir 19. yüzyıl düşünürüydü. Onun teorisinin devrimci yönü ve devrimci yaşam pratiği, genel doğrultudan bir sapma idi. Marx, gerçek yaşamın sorunlarını sadece bir inceleme nesnesi olarak gören eleştirel bir filozof olarak takdim edildi.

Marx’ın devrimci yönü ile teorisyen yönü arasındaki sözde ayrılık, ilk kez 19. yüzyıl sonlarına doğru, işçi hareketi içinde reformizmin öncülüğünü yapan Eduard Bernstein ve ardından ünlü “dönek” Karl Kautsky tarafından gündeme getirilmişti. Bernstein ve Kautsky, kendi revizyonist ve reformcu görüşlerinin önünü açmak için, “devrimci Marx”ı “bilim adamı Marx”tan ayırarak, Marx’ın çeşitli dönemde yazdığı eserler arasında çelişkiler keşfetmeyi başlıca etkinlik sahası olarak benimseyen ve Marksizmin devrimci özünü akademik soyutlamalar içerisinde gözlerden kaybeden “akademik Marksizm”in ya da başka bir deyişle “marksoloji”nin önünü açtılar.[1]

Böylece işçi sınıfı hareketi içine sızan burjuva reformizmi, bilimsel sosyalizmin saygınlığı ve otoritesi karşısında kendisine sığınabileceği bir alan yarattı. Bu alan, öteden beri örgütlü mücadeleyi kendi özgürlüklerinin cendere altına alınması olarak gören burjuva aydınlar için bir cazibe merkezi oldu.

Öte yandan Marx’ın teorik mirası, akademik çevreler için, toplumsal bilimler alanında hakim olan burjuva pozitivist akımın bunalımına karşı ciddi bir alternatif sunuyordu. Marx’ın insan toplumlarının tarihsel evrimini bütünsel bir teorik sistem içerisinde ele alan inceleme yöntemi (diyalektik ve tarihi maddecilik), bilimsel çalışmanın olmazsa olmazı olan tutarlı bir yöntem arayışına da yanıt oluşturuyordu. Ancak yukarıda da vurguladığımız gibi, devrimci içeriğinden özenle ayıklanmış olan bu Marksizm anlayışı, asıl sorun olan “dünyayı değiştirme” amacından uzaklaşmış, burjuva reformizminin teorik argümanlarına malzeme oluşturmak için üzerinde spekülasyon yapılan bir araştırma alanına dönüşmüştü.

Bugün, Marksist kavramsal çerçeveyi kullanarak işçi sınıfının ortadan kalktığını, sınıfların yaşadığı dönüşümlerin farklı “direniş sanatları”nı gündeme getirdiğini, piyasa hakimiyetinin demokratik katılımcı bir ekonomiyle insanileştirilebileceğini vb. öne süren “küreselleşme karşıtı” liberal solcuların teorik gıdasını, işte bu Batıdaki ve ülkemizdeki üniversitelerde ve aydın çevrelerinde üretilen “marksoloji” oluşturmaktadır.[2]

Marx’ın hayatı ve eserler dikkatle incelendiğinde onun devrimci yönüyle teorisyen yönünün birbirinden ayrılamayacağı görülür. “Marksologlar” da bu gerçeğin farkında oldukları için, bundan duydukları rahatsızlığı sürekli dile getirirler.[3] “Marksologlar” burjuva eğitiminden edindikleri alışkanlıklarla Marx’ın teorik mirasındaki zengin unsurları, kendi reformcu görüşlerine dayanak oluşturmak üzere parçalara ayırma alışkanlığındadır. Ne var ki, Marx’daki sosyoloğu siyaset bilimciden, iktisatçıyı antropologdan ayırmak mümkün değildir. Bu tür disipliner ayrımlar, burjuva bilim dünyasının ürettiği yapay ayrımlardır. Marx, tarihsel değişimin teorisini kurmuştur. Bu değişimin motoru sınıf mücadelesidir. İnsanlık tarihinin kapitalizm uğrağı, işçi sınıfının tarihsel eylemiyle geçilecektir. Bu nedenle, Marx’daki devrimciyi, teorisyenden ayırmak olanaksızdır. Marx, deyim yerindeyse bir devrim teorisyenidir. Ancak O, yaşadığı dönemde oldukça yaygın bir tip olan, ihtiraslı, devrim davasına adanmış ütopik ve anarşist devrimcilerden farklı olarak, kendi eylemini, kapitalizmin bilimsel çözümlemesine ve bu çözümlemeden hareketle ortaya koyduğu modern proletaryanın devrimci potansiyeline dayandırmıştır. Kendi ifadesiyle “tüm toplumu kurtarmadan kendisini de kurtaramayacak olan bir sınıfın” tarihsel eylemine bağlanmıştır.

Ekte sunduğumuz işçi anketi[4] de bu gerçeğin kanıtlarından yalnızca bir tanesidir. Onun yaşamı dikkatle incelendiğinde, böyle bir kanıta gerek olmadığı açıkça görülür. Tüm yaşamı boyunca, yoldaşı Engels’le birlikte uluslararası işçi sınıfı hareketinin partileşmesi için etkin bir çaba göstermiştir. Burada sunulan anket, aynı zamanda, Marx’ın, işçi sınıfı için masa başında plan ve projeler üreten ve sınıfı (bizde örnekleri bolca bulunan) kafasında tasarladığı planlara uymaya çağıran bir komünist olmadığını da göstermektedir. O, yaşamının ağır hastalıklarla geçen son yıllarında bile, işçi sınıfının devrimci bir parti olarak örgütlenmesinin gerektirdiği sınıf içindeki günlük çalışmanın pratik sorunlarıyla yakından ilgilenmiştir.

ANKET ÜZERİNE BİRKAÇ NOT

Marx’ın, kendisinden bu konuda yardım isteyen Fransız yoldaşları için hazırladığı işçi anketi, 20 Nisan 1880 tarihinde Fransız sosyalistlerinin yayın organı Revue Socialiste’de yayınlandı. Daha sonra, “işçi kuruluşlarına, sosyalist ve demokratik grup ve çevrelere, Fransız gazetelerine ve isteyen herkese” dağıtılmak üzere 25 bin soru kağıdı da fazladan bastırıldı.

Anketin orijinal metninde, anket kısa bir önsözle tanıtılmakta ve işçi sınıfının yüz yüze olduğu şartların anlaşılması için İngiliz hükümetince yürütülen araştırmalara değinerek benzeri bir yolun Fransız hükümetince de izlenmesi tavsiye edilmektedir. “Katlanmak zorunda oldukları sıkıntıları tam bir kavrayışla dile getirebilmek ve “karşılaştıkları toplumsal hastalıkların tedavisini herhangi bir ilahi kurtarıcı değil de, yalnızca kendileri en enerjik bir şekilde uygulamak durumunda bulundukları için, şehir ve köy proletaryasının soru kağıdını mutlaka cevaplandırması istenmektedir. Benzeri bir çağrı, “toplumsal dönüşümlerin gerçekleştirilmesini istemeleri sebebiyle, işçi sınıfının, yani geleceğin sahibi bulunan sınıfın, içinde yaşadığı ve çalıştığı şartlar hakkında da kesin ve somut bilgiler edinmeyi istemek durumunda olan ‘her okul’dan sosyaliste yöneltilmiştir.[5]

Anket, 4 temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, işçi sınıfının nicel özelliklerini (sayı, yaş, cinsiyet ve istihdam şartları bakımından) anlamaya dönük soruların ardından, işyerinin coğrafi konumundan işin örgütlenişine ve işyerindeki fiziki şartlara kadar emek sürecinin temel özellikleri anlaşılmaya çalışılmaktadır. Marx, burada Fransız sosyalistlerini sınıf içerisinde günlük çalışma yapmaya yönlendirmek üzere, öncelikle işçi sınıfının çalışma koşullarının bilgisine sahip olmalarını sağlayacak sorular hazırlamıştır. İkinci bölüm esas itibariyle çalışma saatleri, mesailer, ulaşım gibi kapitalist sömürünün o dönem için en önemli unsuru olan mutlak artı değer üretiminin koşullarını sergilemeye dönük sorulardan oluşmaktadır. Üçüncü bölüm ağırlıklı olarak sözleşme koşulları ve ücretlerle ilgili sorulardan oluşmaktadır. Dördüncü bölümde ise, işçilerin yüz yüze bulundukları koşulların düzeltilmesi için yürüttükleri mücadele ile ilgili sorular yer almaktadır. Bu bölümde ayrıca, patron örgütleri, devlet ve sınıf dışı sol akımlar karşısındaki tutum ve algıları geliştirmeye dönük sorular da bulunmaktadır.

Marx’ın anketinde dikkati çeken temel unsur, soruların hepsinin işçi sınıfının karşı karşıya bulunduğu temel koşulları bir bütün olarak anlamaya dönük olarak hazırlanmış olmasıdır. Ancak, burada uluslararası işçi sınıfının öğretmeni olarak Marx’ın asıl katkısı kendisinden yardım isteyen Fransız sosyalistlerine, örgütlemeye çalıştıkları sınıfın temel sorunlarına hakim olmalarını sağlayacak bir materyal sunmuş olmasıdır. Daha da önemlisi, anketin, işçileri kendi çalışma koşulları hakkında düşünmeye yönelttiği, kapitalist sınıf karşısında tek tek değil bir sınıf olarak bulundukları fikrini aşıladığı da açıkça görülmektedir.

Anket konusunda dikkat çekmek istediğimiz bir diğer husus, anketin dönemin ihtiyaçlarına göre hazırlanmış olduğudur. Sorular, 1880 yılının Fransa’sının koşullarını yansıtmaktadır. Doğal olarak o günün teknolojik düzeyini, sosyal yapısını, bürokratik örgütlenişini ve sınıfsal özelliklerini içermektedir.

Bugün Türkiye’de büyük fabrikalarda, organize sanayi bölgelerinde işçi sınıfı acımasız sömürü koşulları altında çalışmaktadır. Son 20 yılda yoğunlaşan kapitalist saldırı ile geçmişte kazanılan sosyal haklar birer birer geri alınmıştır. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, iş yasasının değiştirilmesi, SSK’nın tasfiyesi, eğitim ve sağlığın özelleştirilmesi, esnek çalışma, insanlık dışı çalışma saatleri, neredeyse bir insan öğütme makinası olarak işleyen kötü çalışma koşulları, günlük olaylar haline gelen iş kazaları, işçi sınıfının en geniş kesimlerini sermayeye karşı birleştirmek için işçi sınıfının partisinin önüne büyük bir sorumluluk yüklemektedir.

İşçi sınıfı partisi, başta günlük gazete olmak üzere elindeki bütün imkanları ve araçları kullanarak, işçi sınıfı ve diğer emekçi katmanlar içerisinde günlük çalışma yapmaktadır. Bugün bu içerikte bir işçi anketi hazırlamanın işlevsel olup olmayacağına mücadelenin ihtiyaçları gözetilerek karar verilecektir. Ancak bu anket, başta fabrikalar olmak üzere tüm alanlarda yürütülen faaliyetin karşı karşıya bulunduğu, istikrarsızlık, dar pratikçilik, amatörlük vb. gibi sorunların üzerine gitmek için söz konusu mücadele alanının bütün bilgisine sahip olmanın taşıdığı önemi bir kez daha hatırlatmaktadır. Mücadele alanının tüm bilgisine sahip olmak, aynı zamanda, sınıfın günlük sorunları ile ülkedeki güncel politik ve ekonomik gelişmeleri yaratıcı bir biçimde ilişkilendiren bir aydınlatma çalışmasının da önkoşuludur.

İşçi sınıfının bilge öğretmeninin yaşamının son yıllarında, kendisine dayanılmaz acılar yaşatan hastalığına karşın, geleceği yaratacak sınıfın sorunlarına gösterdiği bu özen ve dikkat, tüm çalışmalarımızda rehberimiz olmalıdır.

1-       Mesleğiniz ne?

2-       Çalıştığınız işyeri bir kapitaliste mi, yoksa, bir anonim ortaklığa mı ait? Kapitalist işverenlerin veya ortaklık yöneticilerinin adlarını verin.

3-       Çalışanların sayısını bildirin.

4-       Çalışanların yaşlarını, erkek mi kadın mı olduklarını belirtin.

5-       İşyerinizde en küçük kaç yaşında çocuklar (erkek veya kız) çalıştırılmaktadır?

6-       Vasıfsız işçilerin dışında kalan nezaretçi ve diğer çalışanların sayısını bildirin.

7-       Çırak var mı? Kaç kişiler?

8-       Genellikle ve düzenli çalışanlar yanında belli dönemlerde istihdam edilen başka kimseler var mı?

9-       İşvereninizin sınai faaliyeti yalnızca ya da öncelikle mahalli piyasa, milli piyasa veya ihracat için midir?

10-   İşyeriniz şehir içinde mi, şehir dışında mı? Bulunduğu yerin adını verin.

11-   İşiniz şehir dışındaysa, sanayi kesimindeki çalışmanız geçiminize yetiyor mu, yetmiyorsa buna bir de tarım kesiminde bir çalışma katıyor musunuz?

12-   İşiniz elle mi yapılır, makine yardımıyla mı?

13-   Çalıştığınız sanayideki iş bölümünü kısım kısım belirtin.

14-   Çalıştığınız sanayide buhar enerjisi kullanılıyor mu?

15-   Çalıştığınız sanayinin çeşitli dallarında faaliyet gösteren işyerlerinin sayısını belirtin. Çalıştığınız özel dalı, sadece teknik dallarıyla değil, aynı zamanda, gerektirdiği kol ve sinir gücü ve işin, işçilerin sağlığı üzerindeki genel etkileri hakkında bilgi vererek anlatın.

16-   İş yerinizdeki sağlık şartlarını, odaların büyüklüğü, işçi başına düşen alan, havalandırma durumu, duvarların badanası, helalar, genel temizlik, makinelerin gürültüsü, metal tozu, rutubet, vs. hakkında bilgi vererek anlatın.

17-   İş yerindeki sağlık şartlarıyla ilgili olarak bir belediye veya hükümet kontrolü var mı?

18-   Çalıştığınız işte, işçiler arasında özel hastalıklar yaratan zararlı dumanlar var mı?

19-   İş yerinizdeki makineler fazla kalabalık ediyor mu?

20-   Makineler, enerji nakleden mil sistemi, enerji üreten makineler herhangi bir kazayı bertaraf edecek şekilde muhafazalı mı?

21-   Bizzat başınızdan geçen kazaları sayın.

22-   Madende çalışıyorsanız, işvereninizin, yeterli havalandırmayı sağlamak ve patlamaları ve diğer tehlikeli kazaları önlemek için aldığı önleyici tedbirleri sayın.

23-   Bir kimya işinde, bir fabrikada, madeni eşya sanayiinde ve özellikle tehlikeli olan herhangi bir işte çalışıyorsanız işvereninizce alınmış bulunan güvenlik tedbirlerini sayın.

24-   İşleriniz nasıl aydınlatılır?

25-   Yangın halinde yeterli çıkış kapısı var mı?

26-   Kaza hallerinde, işveren, işçiye veya ailesine tazminat ödemeye KANUNEN zorunlu mu?

27-   Değil ise, kendisini zengin etmek için çalışırken kazaya uğramış kimselere hiç tazminat verdiği olmuş mudur?

28-   İşyerinizde bir sağlık servisi var mı?

29-   Evinizde çalışıyorsanız, çalışma koşullarınızı anlatın. Yalnızca el aletleri mi kullanırsınız, yoksa, ufak çapta makineler de kullanır mısınız? Çocuklarınız veya başka herhangi bir kimse (yetişkin veya çocuk, kadın veya erkek) size yardım eder mi? Tek tek müşterilere mi, yoksa, bir müteahhide mi çalışırsınız? Müteahhitle doğrudan doğruya mı iş görürsünüz, yoksa bir aracı var mı?

İKİ

30-   Günde kaç saat, haftada kaç gün çalıştığınızı belirtin.

31-   Yıl içindeki tatil günlerini bildirin.

32-   İş günü içinde verilen aralar neler?

33-   Yemek saatleri düzenli mi, düzensiz mi? Yemekler iş yerinde mi yenir, başka bir yerde mi?

34-   Yemek aralarında çalışır mısınız?

35-   İş yerinizde buhar enerjisi kullanılıyorsa, istim ne zaman verilir, ne zaman kesilir?

36-   Hiç gece çalışması var mıdır?

37-   Çocukların ve 16 yaşından küçük kimselerin kaç saat çalıştıklarını bildirin.

38-   İş saatleri içinde, çocuklarla gençlerin yer değiştirdiği vardiyalar var mı?

39-   Çocukların istihdamı ile ilgili kanunlar hükümetçe mi, yoksa, belediyece mi uygulanır? İşveren bu kanunlara uyar mı?

40-   İş kolunuzda istihdam edilmiş çocuklar ve gençler için okullar var mı? Varsa okul saatleri kaçtan kaça? Bu okullarda neler öğretilir?

41-   İş geceli gündüzlü sürdüğü zaman vardiyalar nasıl ayarlanır?

42-   İş hacminin hızla arttığı dönemlerde, iş saatlerindeki ortalama artış ne kadar olur?

43-   Makineler, özel olarak bu iş için istihdam edilmiş işçiler tarafından mı temizlenir, yoksa, iş günü içinde, bu makinelerde çalışan işçiler tarafından ücretsiz olarak mı temizlenir?

44-   İşe gecikme ile ilgili esaslar ve cezalar nelerdir? İş kaçta başlar, yemeklerden sonra kaçta iş başı yapılır?

45-   İşe gidiş ve dönüşte ne kadar zaman harcarsınız?

46-   İşvereninizle aranızda ne çeşit bir sözleşme var? Gündelikçi misiniz haftalıkçı mısınız, aylıkçı mısınız, vs.?

47-   İşten çıkış ihbarı vermek veya çıkarılma ihbarı almak için konulmuş şartlar nelerdir?

48-   Sözleşmenin ihlal edildiği durumda, kusur işverende ise, kendisine ne ceza uygulanır?

49-   Kusur işçide ise ne ceza uygulanır?

50-   Çıraklar varsa, onların sözleşmelerindeki şartlar neler?

51-   İşiniz devamlı mı devamsız mı?

52-   İşinizde çalışma mevsimlik midir, yoksa normal zamanlarda, bütün yıla aşağı yukarı aynı yoğunlukta mı dağılır? İşiniz mevsimlikse, aradaki zamanda nasıl geçiniriniz?

53-   Size parça başına mı ödeme yapılır, zaman hesabıyla mı?

54-   Zaman hesabıyla ödeme yapılmaktaysa, çalıştığınız saat başına mı, gün başına mı para alırsınız?

55-   Fazla mesai için ödeme yapılır mı? Ne kadar?

56-   Parça başına ödeme yapılmaktaysa, ücret hadleri nasıl tespit edilir? Yapılan çalışmanın, madenlerde olduğu gibi, parça adedi veya tartı ile ölçüldüğü bir işte çalışıyorsanız, işvereniniz veya temsilcisi hakkınızı yemek için hileye başvurur mu?

57-   Parça başına ödeme yapılmaktaysa, ürettiğiniz maddenin kalitesi ücretlerinizden hile-dolan kesinti yapmak için bahane edilir mi?

58-   İster parça başına, ister zaman hesabı ödeme yapılıyor olsun, size ne vakit ödeme yapılır, yahut başka bir deyişle yapılıp bitirilen bir işin karşılığını alana kadar patronunuza ne kadar süre tanırsınız? Hafta sonu mu, ay sonu mu, ne zaman ödeme yapılır?

59-   Ücretlerinizin ödenmesindeki gecikmenin, sizi sık sık tefecilere avuç açtırıp, yüksek bir faiz ödemenize ve ihtiyaçlarınızdan mahrum kalmanıza sebep olduğunu; veya sizi dükkan sahiplerine borçlu düşürerek, onların elinde kurbanlık koyun haline getirdiğini fark ettiniz mi? İşverenin iflası yüzünden işçilerin ücretlerini alamadığı durumlar biliyor musunuz?

60-   Ücretler doğrudan doğruya işveren tarafından mı, yoksa, (müteahhitler, vs. gibi) aracılar eliyle mi ödenir?

61-   Ücretler müteahhitler veya başka aracılar eliyle ödenmekteyse, sözleşmenizin şartları nelerdir?

62-   Nakit olarak, gündelik veya haftalık ücretiniz ne kadar?

63-   Sizinle aynı iş yerinde çalışan kadınlar ve çocukların ücretleri ne kadar?

64-   Geçen ay iş yerinizdeki en yüksek gündelik ücret ne kadardı?

65-   En yüksek parça hesabı ücret ne kadardı?

66-   Aynı ay içinde sizin ücretiniz ne kadardı ve eğer aileniz varsa, karınızın ve çocuklarınızın ücreti ne kadardı?

67-   Ücretler tamamen nakit olarak mı ödenir, yoksa, başka bir şekilde mi?

68-   Oturduğunuz yeri işverenden kiralamışsanız, kira şartları neler? Kirayı ücretinizden mi keserler?

69-   Aşağıda sayılan ihtiyaçların fiyatları neler:

a)       EV KİRASI: Kira koşulları; oda sayısı, oturanların sayısı, onarım ve sigorta; mobilya, ısınma, elektrik, su alım ve bakım masrafı.

b)      GIDA MADDELERİ: Ekmek, et, sebzeler, patates vs., süt, yumurta, balık, tereyağı, zeytinyağı, yemek yağı, tuz, baharat, kahve, meyve suyu, sigara, vs.

c)       Ana baba ve çocukların giyim kuşamı, temizlik malzemeleri vb.

d)      Çeşitli masraflar: Posta, borçlar ve tefeci faizleri, çocukların okul veya çıraklık masrafları, gazete ve kitaplar, yardım derneklerine veya grevlere, kooperatiflere ve işçi haklarını koruyan örgütlere yardım, bağış veya aidatlar;

e)       Varsa işinizin neden olduğu masraflar;

f)        Vergiler.

70-   Kendinizin ve ailenizin haftalık ve yıllık gelir ve gider bütçesini çıkarmaya çalışın.

71-   Yiyecek ve konut gibi hayati ihtiyaçların fiyatında ücretlerdekinden daha yüksek bir artış olduğunu fark ettiniz mi?

72-   Bilebildiğiniz kadarıyla, ücret hadlerindeki dalgalanmaları belirtin.

73-   İktisadi durgunluk ve sınai buhran dönemlerinde yapılan ücret indirimlerini belirtin.

74-   Refah diye adlandırılan dönemlerdeki ücret artışlarını belirtin.

75-   Üretim tarzının değişmesinden, özel ve genel buhranlardan meydana gelen iş kesilmelerini belirtin. İstemeyerek işsiz kaldığınız durumları anlatın.

76-   ÜRETTİĞİNİZ MADDENİN veya arz ettiğiniz hizmetin FİYATINI emeğinizin fiyatı ile kıyaslayın.

77-   Makinelerin girmesi veya başka gelişmeler sonucu işçilerin işten çıkarılmasıyla ilgili olarak bildiğiniz bir durumu anlatın.

78-   Makinelerin gelişmesi ve emeğin verimliliğinin artmasıyla, çalışmanın yoğunluğu ve süresi artmış mıdır, azalmış mıdır?

79-   Üretimin artması sonucu ücretlerin arttığı bir durum biliyor musunuz?

80-   Hiç, elli yaşında emekli olup da, kendi ücretli çalışmasından edindikleriyle geçinen vasıfsız işçiler biliyor musunuz?

81-   Sağlık durumu normal bir işçi, mesleğinizde kaç yıl çalışmaya devam edebilir?

82-   İş kolunuzda, işçi haklarını koruyan örgütler var mı, bunlar nasıl yönetilirler? Tüzük ve yönetmeliklerini gönderin.

83-   Çalışma hayatınız boyunca iş kolunuzda kaç grev oldu?

84-   Bu grevler ne kadar sürdü?

85-   Bu grevler genel miydi, kısmi miydi?

86-   Amaçları ücret artışı mıydı, yoksa, bir ücret indirimine karşı koymak için mi düzenlenmişti? Yoksa, çalışma gününün uzunluğu ile mi ilgiliydi, yahut da, başka faktörlerden mi doğmuştu?

87-   Bu grevler sonucunda neler elde edildi?

88-   Proudhommesler’in kararları hakkında ne düşündüğünüzü söyleyin[6]

89-   İş kolunuz başka iş kolunda çalışan işçilerin grevlerini desteklemiş midir?

90-   Ücretlileri yönetmek için işvereniniz tarafından konulan kural ve cezaları anlatın.

91-   İşverenlerin, ücret indirimleri yapmak, çalışma saatlerini arttırmak veya grevleri önlemek yahut da, genel olarak, istediklerini elde etmek amacıyla birleştikleri olmuş mudur?

92-   Hükümetin, işçilere karşı kullanılmak üzere, devletin güçlerini, işverenlerin tasarrufuna vermek amacıyla kötüye kullandığı durumlar biliyor musunuz?

93-   Devletin, işçileri, işverenlerin cebri tasarruflarına ve gayri meşru birleşmelerine karşı korumak üzere araya girdiği durumlar biliyor musunuz?

94-   Hükümet, işverenlere karşı, mevcut iş kanunlarını uyguluyor mu? Müfettişleri görevlerini vicdani olarak yapıyorlar mı?

95-   İş yerinizde veya iş kolunuzda, kaza, hastalık, ölüm, geçici iş göremezlik, yaşlılık halleri, vesair haller için yardım dernekleri var mı? Tüzük ve yönetmeliklerini gönderin.

96-   Bu derneklere üyelik ihtiyari mi, mecburi mi? Örgüt fonları yalnızca işçiler tarafından mı kontrol edilir?

97-   Aidatlar mecburi ve işverenlerin kontrolü altında ise, ücretlerden mi kesilir? Bu aidatlara faiz ödenir mi? İşten çıktığı veya çıkarıldığı zaman işçiye geri verilir mi? Sermayesi işçilerin ücretlerinden gelip de işverenlerce kontrol edilen, emekli sandığı dedikleri fonlardan işçilerin fayda gördükleri bir durum biliyor musunuz?

98-   İş kolunuzda kooperatif kurumları var mı? Nasıl işletilirler? Aynen kapitalistlerin yaptığı gibi, dışardan işçi mi istihdam ederler? Tüzük ve yönetmeliklerini gönderin.

99-   İş kolunuzda, işçilerin emeklerinin karşılığının kısmen de kâra iştirak usulünün olmadığı yerlerdeki işçilerin aldıklarını karşılaştırın. Bu sistem altında çalışan işçilerin yükümlülüklerini belirtin. Grev yapabilirler mi? Yoksa, ancak efendilerinin gözü tok uşakları olmalarına mı izin verilir?

100-           İş kolunuzda çalışan kadın ve erkek işçilerin genel bedeni, zihni ve ahlaki durumları

nedir?

101-           Genel düşünceler.

[1] Marx ve Engels’in mirasını Rusya koşullarına yaratıcı bir biçimde uygulayan Lenin ve Bolşevikler, bu isimlere karşı çok ciddi bir ideolojik ve siyasi mücadele yürüttüler. Öyle ki, bir zamanlar Bernstein’a karşı Marksizmin safında yer alan Kautsky, Lenin’in kendisine taktığı “dönek” lakabının ağırlığını hayatı boyunca taşıyacaktı.

[2] Bu literatürün somutlaşmış halini ÖDP’nin 9 Nisan 2006’da “yenilenen” programından okumak mümkün. (www.odp.org.tr). Şöyle diyor program; “…ÖDP, bu yaklaşımını özgürlükçü bir sosyalizm tahayyülüne dayandırır… Toplumun maddi kaynaklarının paylaşımında, istihdam olanaklarına erişimde….tam bir eşitlikten yanadır”…. Tahayyül etmek, hayal etmek fiilinin sol liberal ifadesidir. Maddi hayatın içerisinde herhangi bir nesnel dayanağı bulunmayan, bunun yerine “özgüveni gelişmiş, inisiyatif kullanabilen….bireylerle” el ele verilip hayal edilen bu “toplum tasarımı”, 19. yüzyılın ilk yarısındaki ütopik sosyalistlerini anımsatsa da vizyonu onlardan bile geridedir. Özgürlükçü sosyalizmde, hala “istihdam olanaklarına erişmek” sorunu orta yerde durmaktadır. Çünkü cafcaflı lafların arkasına sığınılarak özel mülkiyete dayalı kapitalist düzen ebedileştirilmektedir. Hem de Marx’ın adı kullanılarak.

[3] Son yıllarda bu literatürde bir derinleşme ve genişleme eğilimi de gözlenmekle birlikte ülkemizde bu akımın yaygınlaştırılmasının öncülüğünü öteden beri Birikim çevresi  (Birikim Dergisi, İletişim Yayınları, Toplum ve Bilim Dergisi) üstleniyor. Birikim’in Nisan 1996 tarihli “Marx’ın bir çift sözü var” temalı özel Marx sayısında, Marx, bir kez olsun sınıf mücadelesinden bahsetmez. Dahası bu sayıda yazısı yer alan yerli-yabancı istisnasız tüm yazarlar, devrimci Marx’tan duyduğu rahatsızlığı bir biçimde dile getirir.

[4] Bu anket David Riazanov’un Belge Yayınları tarafından yayınlanan “Karl Marx ve Friedrich Engels; Hayatı ve Eserlerine Giriş”, (Çev. Ragıp Zarakolu, İstanbul, Belge Yayınları, 1997, s.224-232.) adlı eserinde yer almaktadır. Anket, Türkçe’de ilk kez 1970 yılında Genç Sinema dergisinde yayınlanmıştır (Belge Yayınları’nın notu).

[5] David Riazanov, adı geçen eser, s.224.

[6] Fransız ütopik, küçük burjuva sosyalisti Pierre Joseph Proudhon (1809-1865) izleyicileri kastediliyor.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑