Gençlik içinde çalışma ve parti -3

Partinin gençlik karşısındaki pozisyonu ve parti örgütlerinin gençlik örgütleri karşısındaki sorumlulukları ile ilgili genel formülleri tartışmayacağız. Hem uzun süredir tartışılıyor olmaları, hem de önceki bölümlerdeki vurgulamalar nedeniyle, bu formüller ve gerekçelerinin bilindiği varsayımı ile hareket edeceğiz.

Ayrıca, önceki bölümlerde, parti örgütlerinin gençlik ve örgütleri karşısındaki görevlerinin büyük ölçüde ele alındı ve işlendi. O halde, bu son bölümün konusu; bu görevlerin neler olduğundan daha çok, bunların nasıl yerine getirilebileceği üzerinden şekillenecektir; mantıki ve anlaşılabilir olan da budur.
Öte yandan, gençliğin partinin bileşimi, yaşamı ve eylemindeki yeri ve rolü sorunu, ihmal edemeyeceğimiz bir sorun ve burada konumuz olacak. Bu sorunun, gençlik ve örgütleri ile ilgili sorunların dışında bırakılması; sadece parti örgütü açısından değil, işçi hareketi açısından da affedilmez bir ihmal olurdu.
Tekrar pahasına da olsa şunu belirtelim: bu bölümün konusu olarak ele alacağımız sorunlarla ilgili olarak, altı çizilecek noktalar, varılacak sonuçlar ve belirlenecek örgüt ve çalışma tarzı sorunları, önceki bölümlerle bütünlük içinde incelenmeli. Aksi takdirde, önerilen hareket tarzı ve belirlenen görevlerin biçimsel “önlemler”e indirgenmesi ciddi bir tehdit ve tehlike olarak kapıda belirecektir. Gerçekten ilerletici ve gerçekten devrimci bir çalışma yürütülecekse; yazının, bütünlüğü içinde ele alınması; “gazete, örgüt ve çalışma tarzı” ile ilgili belge ve materyallerin parçası olarak incelenmesi, gözardı edilemeyecek bir zorunluluktur.

PARTİ ÖRGÜTÜ, GENÇLİĞE İLGİ VE ÇALIŞMA TARZI
Daha önce, parti örgütünün gençlik için bir “yardım merkezi” olarak çalışmakta olduğunun altının çizilmiş olması, daha önemli olan şu olguyu gözden kaçırmamalı: Gençlik örgütlerinin, parti örgütlerinden yardım alabilmesi sorunu; öncelikle gençlik örgütlerinin (bu daha önce söylendi) değil, parti örgütlerinin bir sorumluluğu, dolayısıyla da onların çözmesi gereken bir sorundur. Ki bu sorunu, gençliği kötü bir şekilde etkileyen ve çözmedikleri sürece de, parti örgütlerinin gençlik alanında tek bir adım bile atamayacakları bir sorun olarak görmek de gerekiyor.
Örgütlerimizin bu bakımdan durumları için şunu söyleyebiliriz: çoğu parti örgütü ve gençlik görevlisinin; gençlik kitleleri ve parti gençliği örgütlerinin mücadele ve örgütlenmesinin sorumluluk ve görevleri karşısındaki tutumunun gözden geçirilmesi ve her yönden yenilenmesi zorunludur. Zira, onların gençlik ve gençlik örgütümüzün talepleri karşısındaki tutumları; genelde birçok yerde ve özelde de şu veya bu olayda görüleceği  gibi, baş aşağı ve tahrip eden bir tutumdur.
Öte yandan, parti örgütlerinin hata ve zaafları, salt parti gençliği örgütü ile ilişkilerde veya onlara yardım sorunlarında ortaya çıkan hata ve zaaflar olarak görülemez. Çok açık ki, onlar öncelikle; gençliği kitle olarak harekete geçirme, örgütleme perspektif ve iddiasında; gençlik sorunları karşısında gösterilmesi gereken geniş kapsamlı dikkat ve ilgide; genç kitlelerin yoğunlaştığı alanlarda yapılan çalışmanın girişkenlik, olgunluk, enerji ve kesintisizlikle yürütülmesinde yaşanmaktadır. Bu nedenle, öteki hata ve zaaflar, etkilerini daha da güçlendirmekte ve parti gençliği karşısındaki zaaf ve eksikliklerin gelişme zemini olağanüstü genişlemektedir.
Peki bunlardan çıkan nedir? Parti örgütlerinin işçisi ve öğrencisiyle genç kuşağa ve onun ana kitlesinin yaşamı ve eylemine karşı tutumunun baştan aşağı değişmesi zorunluluğu. Gençliğe ilginin azami artırılması; çalışmadaki girişim ruhu, enerji ve istikrarsızlık zaafları karşısında iddia, çalışkanlık ve sebat gösterilerek çalışılması.. Parti yönetici organ veya gençlik görevlilerinin; çalışmalarını planlarken, gençlik yığınlarının harekete geçirilmesi ve örgütlenmesinin görevlerini, gençlik örgütüyle ilgili görevlerin temeli yapmak üzere ele almaları; işlerini yürütürken ise, yetişkinliğin deneyimi ve olgunluğu  ile, gençliğin enerji ve girişkenliğini anlayış ve tutumlarında birleştirmeleri zorunludur. Gençlik içindeki çalışmanın bugünkü öncelikli sorunu budur; eğer gençlik örgütüne yardımın bir “kuruntu” olarak kalmasından kaçınılacaksa, gençlikle ilgili her şeyden önce anlaşılması gereken de budur.
Özet olarak söylersek: Parti yerel örgütleri ve gençlikle ilgili görevliler; işçisi, işsizi ve öğrencisiyle gençlik yığınlarını harekete geçirme ve örgütleme sorununu, parti gençliği aracılığı ile yürütülen “ikincil” bir sorun olarak görmemeliler. Gençlik kitlelerini harekete geçirme ve örgütleme görevini, (işçiler arasında çalışmanın yanında) hayati ve birincil önemde bir görev olarak ele almak ve bu ele alışın gereklerini yerine getirecek şekilde mevzilenmek, onlar için acil ve zorunludur. Gençlik örgütünün, gençlik yığınları içinde; onları aydınlatan, harekete geçiren, örgütleyen ve onlar içinde geniş ölçüde örgütlenen bir örgüt olarak çalışması, parti örgüt ve görevlilerinin, bu zorunluluğun gerekleri ve işlerini önde tutmalarıyla sıkı sıkıya bağlıdır.
Soruna böyle yaklaşıldığında, önceki bölümde ortaya konulmuş olan platformun bir parçası olarak, şu aşağıdaki iki şey hayati derecede önem arzeder.   

1) Amaca uygun ve özgün özellikleri olan bir gençlik örgütü
Daha önce de belirtildiği gibi, parti gençlik örgütü, sınıf bilinçli işçi ve işçi sınıfı saflarına kendini gerçek bir bilinçle atmış öteki gençlerin örgütü olmakla sınırlı bir örgüt değildir. Söylemek isteğimiz şeyi başka bir yönden ifade edersek; işçi ve işçi sınıfına bağlanan bu tür gençlerle birlikte; komünist bir gençlik örgütü, işçilere, partiye ve Marksizme sempatiyle bakan, yakınlık gösteren ama, sözgelimi, geldikleri sınıfın sınıfsal özelliklerini henüz atmamış, bütünüyle reddetmemiş kentli ve köylü emekçi gençlerin, saflarında geniş ölçüde yer alacağı  ve bu yüzden de homojenlik bakımından partiden daha farklı bir kitle örgütüdür. Yani: Emek gençliği örgütünün, salt işçi gençliğin değil; aynı zamanda işçi sınıfı dışındaki (kır-kent emekçileri) emekçi sınıflardan (militan, militan eğilimli, kendiliğindene yakın kitlesinin) uyanan, uyanışını sosyalizme eğilimle gösteren gençliğin de örgütü olması işin doğası gereğidir. Bu, şu demektir ki, aynı amaca yönelseler ve mücadele etseler de; gençler arasındaki sınıf farkından ve taşıdıkları sınıfsal özelliklerden (ve militanlık tutumuyla, manevi destek ve basit işlerle katılma tutumları) ileri gelen uzlaşır nitelikte çelişkiler bu gençlik örgütü içinde her daim olacaktır. Bu çelişkilerin; komünist gençlik örgütünde zaaflara değil, dinamiklere işaret ettiği kolayca anlaşılabilir.
Bunun bir dinamik olduğu gerçekten anlaşılabilirdir; zira parti gençliği örgütünün, işçi sınıfı dışındaki emekçi sınıfların gençliğini de kapsayan ve içinde sözü edilen çelişkilere izin veren bir kitle örgütü olması; genç kuşaklardaki uyanışın sosyalizme yönelen bir uyanışa dönüşmesi ve gençliğin geniş kitlesinin işçi sınıfı ve hareketine bağlanmasının  en önemli olanaklarından biridir. Öte yandan, bu örgütü öteki kitle örgütlerinden ayırdeden şeyin, ifadesini; esas olarak, partinin belirlediği ideolojik-siyasal (amacı sosyalizm olan) bir çizgiye sahip olması ve ona katılan gençlerin, ne kadar bildiklerinden  bağımsız olarak; bu çizgi, çağrı ve kararlarıyla birlikte partiye uymayı baştan kabul etmelerinde bulduğu ise, açık bir olgudur.
Parti gençliği örgütünün bu özellikleri; onun ideolojik ve siyasal olarak partiye bağlı, ama örgütsel olarak bağımsız bir gençlik kitle örgütü olarak çalışmasını zorunlu kılar. İdeolojik ve siyasal bakımdan partiye bağlı ve onun karar ve çağrılarına uymakla yükümlü olması; bu örgütün örgütsel olarak bağımsız hareket etmesini engellemez, aksine ona devrimci ve sosyalist bir temel verir. Ve asıl olan şudur ki, parti gençliği örgütünün; hangi türden ve ne ile ilgili olursa (ister gençlikle ilgili gündelik çalışma, isterse partinin açtığı bir kampanya) olsun, işlerini kendi organlarına dayanarak ve kendi bağımsız girişimiyle planlaması, yürütmesi gerekmektedir. Bu zorunludur; böyle olmasaydı, gençliğin ayrı örgütlenmesinden beklenen yararın elde edilmesi ve belirlenen amaca ulaşılması olanaksız olurdu.
Öte yandan, gençlik örgütünün yukarıdaki paragraflarda verilen karakteri; onun, gene aynı paragraflar içinde yansıyan özelliklerinin yanında, şu iki şeyi daha doğrudan tayin eder: İlkin, örgütün iç yaşamı, demokrasi  ve disiplinini; ikinci olarak da, parti örgütü ile ilişkileri ve gençliğe yardım biçim ve yöntemlerini. Gençlik yığınları ile iç içe  geçmiş kitlesel bir mücadele örgütü olmasının yanında; gençlik örgütü, eğer genç militanların parti ruhu ile eğitim gördüğü, girişken, yaratıcı özellikleri ve güvenilir kişilikleriyle yetiştiği bir okul da olacaksa, bu örgütün iç yaşamı, disiplini ve parti örgütü ile ilişkileri bu özgün şekillenişe uygun olmalıdır. Aksi takdirde, gençliği harekete geçirmek ve ileri kitlesini parti çevresinde örgütlemek bir yana; “kafadan” partili olan gençler dışında herhangi bir kişiyi seferber etmek, örgüte kazanmak, az çok geliştirerek eğitmek dahi ulaşılamaz bir şey olur.
Buna karşın, parti örgütlerinin gençlikle ilişkilerinde geçmişte en fazla tahrip ettikleri şey, gençlik örgütünün özgünlükleri ve onlarla özgün ilişkiler oldu. Öteki şeyleri bir yana bırakarak ve biraz kabalaştırarak söylersek, durum şöyle idi: Ya gençlik örgütleri herhangi bir parti örgütü haline getirilerek, emir komuta (bu kuşkusuz, parti örgütlerinin yönetimi açısından da yanlıştır) ilişkisi içinde sözde yönetiliyordu. Ya da “gençlik bağımsız” denilerek, bütün sorumluluklardan kurtulunuyor ve sadece “gerektikçe” aranan çevreler olarak büsbütün terk ediliyordu. Bu her iki durumda da, bir parti gençliği örgütünden tabii ki söz bile edilemiyordu.
Bir süredir düzeltme gayretleri içinde olunsa ve birçok yerde iyi örnekler görülse de; parti örgütlerinin gençlik örgütleriyle ilişkilerine yön veren anlayış ve pratiğin, karakter olarak birçok yerde bugün de halen, bu yazı boyunca eleştirilen anlayış ve ilişkilere denk düştüğü, göze batan olaylar içinde görülmektedir.
Oysa, bu anlayış ve ilişkilerin halen yaşıyor olması; işçi ve gençlik hareketi ve parti ve gençlik örgütü nezdinde işlenen cinayetten de öte bir zarardır. Neyse ki, kalıntı da olsa, hâlâ tahribatlara yol açan bu anlayış ve ilişki biçimlerinden kurtulmanın acil bir hal aldığı, bugün artık çoğu kişi için daha açık ve daha anlaşılır.
Öte yandan, kurtulunması gereken anlayış ve biçimlerin yerini alacak olanların neler olacağı elbette bir sır değildir: Sorumlu parti organ ve görevlilerinin, sorumluluk alanlarındaki gençlik örgütleriyle, gençlik üst yöneticilerini de katarak düzenli (planlama) toplantılar yapmaları; gençlerin bağımsız inisiyatiflerini teşvik ve kendi iç yaşamlarını örgütleme, araç ve mekanizmalarını kullanmalarına yardım eden düzenli ilişkiler içinde çalışmaları; gençliğin sorumlu ve temel örgütleri içinde (ayrıcalık ve özel yetkileri olmayan, ama parti karşısında disiplinle yerine getirecekleri sorumlulukları olan) parti organları  kurma ve çalıştırmaları! Daha sonra işaret edeceğimiz çalışma tarzı anlayışı ve zorunluluklarını bir yana bırakarak söylersek; parti örgütlerinin, gençlik örgütleri karşısındaki sorumluluk ve görevlerini yerine getirmekte kullanacakları başlıca ilişki biçimleri bunlardır, diyebiliriz.
Bu düzenli toplantı, düzenli ve istikrarlı ilişkiler iyi ve doğru da, gençlik örgütü içinde parti örgütleri oluşturma işi de ne oluyor, denilebilir mi?  Bu, sanırız denilemez ve denilmemelidir de. Zira bu, bugüne kadar olduğu gibi, parti örgütlerinin gençliğe yardım olanaklarını yıkma olmasının yanında; partinin, gençlik örgütlerinden yetişen güçlerle beslenmesinin kaynaklarını kurutmak da olurdu.
Kaldı ki, gençlik örgütü çizgisinin, örgütü “partili” çevresine dönüştürerek çökmesi ve gençlikteki partili anlayışının bozuşmasının en önemli nedenlerinden biri de, bu, gençlik içinde “parti örgütleri kurma” işinin unutulması olmuştur.
Oysa, onlara yardım amacıyla yapılan düzenli toplantılar ve sürdürülen düzenli ilişkilerin yanında; gençlik örgütü içinde kurulan parti örgütleri, çalışmanın profesyonelce özellikler kazanması ve kesintisiz olarak yürütülmesinin temelidir. Görünen şu ki; profesyonelce yürütülen çalışma  olmasaydı; gençliğin yüz binlerce ve milyonlarca kitlesinin örgütlenmesi, gençlik örgütlerinin bu kitleyi örgütleme yeteneğine sahip merkezler olarak hareket etmesi, ve gençliğin ileri kitlesinin sınıfın anlayışı ve Marksizm temelinde eğitilmesi, ulaşılması olanaksız bir hayal olurdu. 
Özetle söylemek gerekirse: Parti örgüt ve görevlileri, bir yandan işlerini yaratıcılık ve girişkenlikle yapmalarında gençlik örgütlerine düzenli şekilde (gerekli ilişki ve araçlara dayanarak) yardım edecekler, öte yandan gençlik içindeki dayanakları olan parti organlarını inşa çalışmasının görevlerini yürüteceklerdir. Gençlik örgütünün, özgün bir gençlik kitle örgütü özellikleri kazanması; yaşamı, mücadelesi ile ilgili devrimci ve özgün gelenekler oluşturması başka yoldan başarılamaz.
Parti örgütleri ve gençlik görevlileri, gençlik örgütüne gerçekten yardım edecek ve onların yardım alacakları gerçek birer “yardım merkezi” olacaklar mı? Sorumluluk alanlarındaki gençlik organ ve örgütleriyle (yoksa, gençliğin üst organlarını dahi beklemeden bunları kurarak) düzenli toplantılar, düzenli (yardım ve denetim) ilişkiler ve onlar arasında elde edilen başarıya dayanılarak kurulan parti organları.. Görevler başarılacak ve gençlik örgütü dönüştürülerek geniş bir örgüt haline getirilecekse, parti örgüt ve görevlilerinin izleyeceği çizginin öncelik biçimleri bunlardır.

2) Özgün bir çalışma tarzı anlayışı ve örgütleme yöntemi
Doğru ve özgün bir gençlik örgütü anlayışı, çizgisi ve doğru örgütsel biçimler, gençlik içindeki çalışmamızı ve gençlik örgütümüzün durumunu değiştirmek için yeterli mi? Bunun genelde ve özellikle verili koşullarda kendi başına yeterli olduğunu ve başarı getireceğini söylemek olanaksızdır. Örgütlerimizin durumunu değiştirmek için; öncül ve temelleri bakımından partinin çalışma ve birikimine dayanan ve gençlik içindeki çalışmada şekillenen özgün bir tarz da gerekir.
Daha önce birçok kez (nispeten yukarıda da) dikkat çekilmiş olsa da, aşağıdaki iki soruna burada da eğilmemiz gerekiyor. Gençlik örgütü ile ilgili eleştiriler karşısında şurada burada ortaya çıkan “üstüne almama” ve bir tür “transit istasyon” gibi çalışma, bu iki sorunu burada yeniden ele almamızı zorunlu kılmaktadır.

a- Gençliğin yaşamına ilgi, gençlikle ilgili gerçek bilgi ve mevzilenme.
Yaşamın somut, canlı bilgisi olmadan devrimci bir çalışma yapılamayacağı, örgütlerimizde herkes tarafından kabul edilen bir doğrudur. Buna karşın, az çok da olsa adım atılan yerler bir yana bırakılırsa; gençlik içindeki çalışma ve gençlere yardımda en fazla sıkıntısı çekilen şey, gene de canlı, somut, çok yönlü bilgidir.
Bu nedenledir ki, birçok yerde çalışma, ya kulaktan dolma ya da yarım yamalak, sınırlı, yüzeysel değerlendirmelerle edinilmiş bilgilere dayanmaktadır. Ne yapacağını bilmediği için, olanak olduğu halde hiç çalışma yürütülmeyen son derece önemli alanları bir yana bırakıyoruz; diyebiliriz ki, gençliğin ülkedeki ve ilgili yerdeki durumu ve sorunlarının gerçek bilgilerine sahip olunamadığından dolayı, parti örgütlerinin gençlik örgütlerine yardım vermediği alanlar hiç de az değildir.
Gözlem, inceleme ve deneye dayanan canlı bilgi; elbette ne yapacağını, hangi halkayı yakalayacağını, hangi sorunun üzerine gideceğini vb. bilmek içindir. Ve onu ancak, kitlelere ilgimizi yoğunlaştırarak; onlar arasında mevzilenerek ve orada çalışarak elde edeceğimizi, deneyimler ve yapılan eleştirilerden bilebiliriz. Dolayısıyla, “dışardan birileri” olmaktan kurtulma ve kitleler arasına katılmanın, gençlikteki çalışmanın en acil sorunu olduğunu yeniden keşfetmemiz gerekmiyor.
Burada çokça sayıp dökmemize gerek yok; üniversiteler, sanayi siteleri, semt ve mahallelerde gençlerin yaşamının dışında olunduğu sürece; gençliğin sorun ve isteklerini görmek, olup bitenleri anlamak olanaksız olacağı gibi, onlar arasında çalışan parti gençliği örgütlerine herhangi bir yardım vermek de olanaksızdır.
Bir süreden beri, birçok yerde örgüt ve görevlilerimizin gençliğe ilgilerinde bir artış olduğu ve gençler arasına katılmada bir ilerleme yaşandığı biliniyor. Anlaşılması gereken şudur: Bu konuda daha kararlı ve daha ileriden hareket etmek; kitleler arasında mevzilenme eğilimini örgütlerimizin bütününe yaymak, gençlik içindeki çalışmayı güçlendirmek ve yeni alanlara götürmek için zorunludur.
Şunu da belirtelim ki, gençliğe ilgiyi artırma, gençliği tanıma ve yardım etme sorunu, sadece gençlikle ilgili görevlilerin sorunu değildir; bu sorun aslında, bütünüyle il ve ilçe yönetici organlarının (aslında bütün örgüt ve üyelerin) ve onların sorumluluk bakımından en önde gelen ögelerinin de sorunudur. Gençliğin görevlileri ve gençlik örgütünün organlarıyla düzenli toplantılar yapma, ilişkileri düzenli sürdürme ve parti organlarını çalıştırma işleri kuşkusuz hayati işlerdir. Ancak, parti yönetici organlardaki en sorumlu, yetişkin ve yetkin ögelerin gençliğe ilgi göstermesi; gençlik görevlileriyle birlikte gençler içinde gezmesi , onları dinlemesi ve teşvik etmesi gibi görevlerin önemi de, hiçbir şekilde görmezden gelinemez.
Gerek gençlik görevlileri ve gençlik örgütlerinin gençlik kitleleri arasına gerçekten katılması, onlar içinde kalarak çalışması; gerekse parti il, ilçe vb. birinci dereceden sorumlu ve görevlilerinin gençler arasında düzenli olarak gezmesi – bu iki görev; üniversitelerde durum hangi alanda ne yönde gelişiyor; sanayi sitelerindeki sendikal istekler, genç işçilerin yenilenen yaşam zorlukları hangi eğilimleri uyandırıyor ve olayların seyri nerelere doğru ilerliyor; semtlerdeki işsiz genç kitleleri nasıl ve hangi duygular içinde yaşıyor, neleri ne gibi duygularla takip ediyor; gençlik, ülkenin ve olayların gidişatı hakkında nerelerde neleri düşünüyor, neleri konuşuyor; şu milliyetten, bu milliyetten kadını ve erkeği ile hangi kategorideki gençler hangi türden kültürel-siyasal-sosyal taleplerde bulunuyor vb. gibi bilgileri düzenli olarak edinmek ve takip etmek için elbette büyük önem arzediyor. Ayrıca bu iki görevin, ileri gençlerin nasıl çalıştıkları ve neler yaptıklarının takibi; hangilerinin ne gibi işlerde geliştikleri, hangilerinin ilerleyip hangilerinin yorgunluk belirtileri gösterdikleri, kime nasıl destek olmak, kimi nerede görevlendirmek ve kimi niçin, nasıl değiştirmek gerektiğinin doğru gözlemlenmesi; çalışmanın nerelerde yararlanılacak hangi imkan ve fırsatları sunduğu, neyi niçin, ne zaman, nasıl gündeme sürmenin doğru olacağı gibi çalışma ve örgüt bilgilerinin zamanında edinilebilmesi açısından taşıdığı önem ve hayatiyet de asla görmezden gelinemez.    
Gençliği örgütleme iddiası; gençliğe ve çalışan gençlerin sorunlarına ilgi, onlara canlı ve sürekli yenilenen bilgiye dayanan yardım; bütün bunları layıkıyla yerine getirebilmek için profesyonelce yol ve yöntemlerle çalışmaya izin veren ve her birimizi kitleler arasına katan yeni bir mevzilenme.. Ona yakınlığın ilk koşulu olan bu adım olmadan, gençliğe herhangi bir yardım düşüncede bile olanaksızdır.

b- Gençlere yardım ve sorunları çözme biçim ve yöntemleri
Bir parti görevlisi eğer gevşeklik ve liberallikten dolayı, gençlik örgütü organlarına “bildiğinizi yapın” anlamında “görevler” vermiyorsa, bu elbette iyidir. Ama gençlik organlarına yardım; gençlerin usulen dinlenmesi, “şunları şöyle yapmak zorunlu” denilerek “iş”lerin “planlanması” ve daha sonra da, eğer onları unutturacak yeni olaylar gündeme girmemişse, işlerin “planlanana uygun” yürüyüp yürümediğinin “denetlenmesi” biçiminde yapılsaydı, bu nasıl bir yardım olurdu? Bunun, yorgun liberalin yaptığından daha iyi bir “yardım” olduğu sanırız söylenemez.
Gençlik örgütüne yardım genelde gerçekten böyle mi yapılmaktadır, diye sorulabilir. Belirtelim ki, görevler birçok yerde kuşkusuz giderek amaca daha uygun şekilde yerine getiriliyor. Buna karşın, birçok yerde bu iki “yardım” yöntemi de hâlâ görülüyor ve bu tür yöntemlere baş vuranlar ne yazık ki az da sayılmazlar. Bu anlayış ve yöntemlerin, liberal piyasa ve bürokratik örgüt geleneğinin (halka yabancılık ve sekterlik) bir uzantısı olarak etkili oldukları, yazık ki bir vakıadır.
Gerçek şu ki, bu türden sorumsuz, kaba anlayış ve yöntemlerin en açık şekilde geri teptiği, tepeceği alan gençlik alanıdır. Zira buradaki sorun, salt bir “maletme” yöntemi yanlışlığı sorunu değil; aynı zamanda ve daha çok, gençliğin kendi usulüyle öğrenme, kendi özgün anlayış, yaklaşım ve üslubunu bulma, tarz ve yöntemini oluşturma güdülerinin bastırılması ve tahribi sorunudur. Ve bu, en masum tanımıyla, gençliği hiç bilmemek, onu hiçbir şekilde anlamamak demektir.
Altını çizelim ki, gençliğe ilgisizlikten kurtulmak; gençlik kitleleri arasına katılmak ve onlar arasında gezmek, görevleri onlar adına “planlamak” ve onlara “komutanlık” etmek değildir. Ama bu, tabii ki “bildiğinizi yapın” da olmamalıdır.
Yetişkin parti görevlileri ve gençlik sorumlularının gençlik kitleleri arasına ve gençlik örgütlerinin çalışmasına Marksizmin geniş görüş açısı, hareketin tarihi, aktüel bilgi ve deneyimiyle  katılmaları; müdahale etme ve gündem sunma yerine, hareketi değerlendirmeleri ve gündemlerini oluşturmalarına soru, anımsatma, dikkat çekme vb. yollarla yardım çizgisi izlemeleri zorunludur. Öyle ki, partinin açtığı kampanyalar da dahil olmak üzere; yapılan planlar, atılan sloganlar, çıkarılan basılı vb. materyaller olarak yürütülen tüm çalışmanın, ruh, üslup, yöntem, biçim vb. olarak tümüyle gençliğin damgasını taşıması gerekir. Bu asla atlanamaz; gençliğin doğası, algılama ve öğrenme anlayışı bunu zorunlu kılar.
Burada parti sorumlu ve görevlilerinin rolü, belirtilenlerin yanında; gençlerin olaylara ve gidişata, Marksizm ve parti anlayışı ve deneyim zenginliği ile yaklaşmaları; hareketin olanak ve dinamiklerini, birikmiş tecrübeden yararlanarak değerlendirmeleri; öteki akımların anlayış ve dilinden korunma, sınıfın anlayışı ve partinin dilini kendilerine özgü bir tarzda kavrayarak yetişmeleri gibi sorunların gözeticisi ve onların gelişkin devrimciler olarak ilerlemesinin teşvikçisi rolüdür. Ki bu rol, planlanan görevler ve gençliğin eyleminin örgütlenmesinin gençlik enerjisiyle üstlenilmesi ve yürütülmesinin güvenceye alınmasını da kuşkusuz içerecektir.
Demek ki, parti sorumluları ve gençlik görevlilerinin gençler arasına ilgi ve bilgi ile katılmaları ve oralarda mevzilenmeleri yetmemekte; onların, işlerini kendilerinin planlamaları, yürütmeleri, kendi tarz ve üsluplarını, kendine özgü öğrenme yöntemlerini oluşturmaları olgusunu görerek çalışmak da gerekmektedir. Aksi takdirde, gençlik örgütü ve gençliğe “bir gerek olmayacağı” kendiliğinden anlaşılır.
Gençlik örgütünün karakteri, parti örgütlerinin gençlik içindeki çalışmasının zorunluluk ve özgünlükleri vb. ile ilgili bu bölümün artık sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bütün bu sorunlarla ilgili olarak ileri sürülen (tabii yeni olmayan) görüşler, gençlikte liberalizme yol açmaz; gençliğin parti karar ve çağrılarına uymak zorunda olduğu düşüncesi ve iş disiplini, bu durumdan biraz zarar görmez mi?
Kestirmeden yanıtlayalım: Hayır, zarar görmez; burada ileri sürülenler, ne liberalliğe prim verir ne de “yardım bekleme”yi meşrulaştırır mahiyettedir. Örgütleri geniş tutup kitleler arasına ve hareketin merkezine yerleştirirken, geriden gelen ögeleri ilerletme ve ileri seviyelere götürme tutumuyla hareket etme; parti sorumlu ve görevlilerinin yardımlarından özen ve istekle yararlanırken, partinin çağrı ve kararlarını coşku ve kararlılıkla hayata geçirme, işlerini girişkenlik, yaratıcılık, adanmışlık ve disiplinle üstlenecek ve yerine getirecek bir anlayışla çalışma.. Parti gençliğinin çizgisi, özetle söylenirse işte budur ve burada ileri sürülen görüşler, gençliğimizin işlerini devrimci bir ruhla yürütmesinin en önemli güvencesidir.

PARTİ VE ÖRGÜTTE GENÇLİĞİN YERİ VE ROLÜ
Partimizin, işçi sınıfının gençliğinin partisi olduğu ölçüde gerçek bir sınıf partisi haline geleceğini bilen bir perspektife sahip olduğundan kuşku duyulamaz. Sınıfın gençliğine dayanma, onun perspektif ve çizgisinin bir zorunluluğudur.
Buna karşın, bu konuda da pratik hata ve zaaflar yaşandığı bir olgudur ve bunlara nispeten de olsa değinilecektir. Burada şimdi altı çizilmesi gereken şudur: Partimizin, gençliği önemle dikkate alan kadro politikasının verimlilikle uygulanması ve genç işçi ve devrimci kuşakların örgüt içinde gerekli yeri tutması ve rolünü oynamasının bazı somut koşulları vardır. Ki bunlar hesaba katılmaz ve gerekleri yerine getirilmezse, ne genç kadro yetiştirilebilir ne de örgüt genç tutulabilir.
Fazla ayrıntıya girmeden belirtirsek: Bu koşullardan ilki, işçi sınıfı ve üniversite gençliği hareketinin gelişmesi, çizgisi ve gerekli araçlarıyla (parti gençliği örgütü, parti basının yanında bağımsız gençlik basını gibi) birlikte, partinin  bu gençlik hareketine alternatif olacak bir çalışma içinde olması; ikincisi ise, genç kuşaklara dayanan bir kadro politikasının etkin şekilde var olmasıdır. Bunlar olmaksızın, işçi sınıfı ve işçi sınıfı gençliğinin devrimci bir partisi asla olunamaz.
Vurgulananlardan da görüleceği gibi, hesaba katılması gerekenler içinde nesnel nitelikte olan etkenler de vardır. Nesnel etkenler, genel çizginin dönemle ilgili biçimi olarak ortaya konulan aktüel politikanın zeminini oluşturan, uygulama ve verimlilik eğrisinin geneldeki sınırını çizecek derecede de etkili (genelde belirleyici) olan etkenlerdir. Eğer partinin sınıfın genç kuşağı ile ilgili çizgi ve tutumu hakkında bir fikre sahip olmak istiyorsak, geride kalan dönemi koşullandıran nesnel etkenlerin seyrini, “bir nebze” de olsa ihmal etmemek gerekmektedir.
12 Eylül darbesi, ardından gelen Gorbaçovculuk ve S. Birliği’nin çöküşü. İşçi sınıfı ve sosyalizmden kaçışa dayanan ve peş peşe gelen tasfiyeci dalgalar. Kürt gençliğinin ulusal harekete yönelmesi; soldaki liberalizmin şahlanışı, terörizmin tahribatının yanında, ülkede dinci ve milliyetçi akımların yükselişi.. Ama kuşkusuz, olgu ve gelişmeler bunlardan ibaret de değildi; işçi sınıfı hareketi, sözü edilen sürecin belli bir kesitinde de olsa, tarihindeki en yaygın dönemini yaşadı; işçi gençliğin, geri bir mevziden de olsa üniversite gençliğinin mücadelesi varlığını ve düşe kalka giden gelişmesini sürdürdü. Genel olarak ülkede, işçi, emekçi ve gençlik kitlelerinin, rejim partileri ve rejimden kopuşları görülmemiş bir düzey kazandı.
Partimizin birçok materyalinde ele alındı; dolayısıyla uzun ve ayrıntılı tahlillere gerek yok. Diyebiliriz ki, ülkedeki nesnel koşullar, geçtiğimiz dönem boyunca; partimiz ve örgütümüzün ve gençlik örgütümüzün güçlerini koruması bir yana, sistematik olarak gelişmesi; bugünküne göre daha büyük, çok daha geniş olmasının yanında, çok daha genç bir üye kitlesi oluşturması; dolayısıyla, en tepeden en tabana daha genç bir örgütsel aygıta  sahip olması için gerekli faktörleri sunmuştu. Öyleyse geriye, örgütün durumunu açıklayan tek bir neden kalıyor: Parti ve örgütlerimizin işçiler ve gençlik arasındaki çalışmasının taşıdığı zaaflar! Bu durumda, partimizin sınıfın gençliğine dayanması çabasının; kadro politikası ve örgütlerin tavır ve reflekslerinin aşınmadığını söylemek için bir neden olabilir mi?
Bütün bunları söylerken, ileri sürdüğümüz şey kuşkusuz, örgütün bir “felaket” yaşadığı ve “kötü” durumda olduğu değil. Söylenen şudur: Örgütümüz, işçi ve gençlik hareketi içinde bugün olduğundan çok daha ileride olabilirdi; genç işçi ve aydın kuşağı parti örgütünde çok daha geniş ölçüde yer alabilir ve örgütlerimiz hareketin talep ettiği çalışmayı layıkıyla yapacak büyüklükte örgütler haline gelebilirdi. Burada söylenenler bunlar ve kuşkusuz bunlar sadece bugün de söylenmiyor.
Konumuza dönecek olursak.. Genel olarak çalışmamızdaki zayıflıklar, özel olarak da gençlik içindeki çalışmamızın zayıflıkları; örgütlerimizin genç işçi ve emekçiler ve genç aydın kitlesi tarafından gereğince desteklenmesi ve nesnel koşulların elverdiği oranda büyümesini büyük ölçüde baltaladılar. Ve diyebiliriz ki, örgütlerimiz sadece olabileceklerinden daha az büyük değil; aynı zamanda, üye kitlesi ve fonksiyoner aygıtlarının yaş ortalaması bakımından da fazlaca olgundur.
Parti neden işçi sınıfının gençliğine dayanmalı ve onun partisi olmalıdır? Bu, bilinemez değildir. Hareketin duyduğu enerji ihtiyacını, genç aydın kuşakları da saflarında toplayan işçi sınıfı gençliği taşıdığı ve sağlayabileceği gibi; başta işçiler olmak üzere emekçi sınıfların saflarındaki çalışmanın talep ettiği enerji ve fedakarlık da gene bu kitlenin saflarındadır. Enerji, adanmışlık, yenilik ruhu ve özveri  olmadan; işçi sınıfı hareketinin gerçek bir parti olarak örgütlenmesine olanak yoktur. Başlıca bu nedenledir ki, işçi sınıfının partisi, onun gençliğinin partisi olmaya zorunludur.

1- Gençleşme sorunu, çözümü ve sorumlu organların görevleri
Partimizin saflarını genç kuşak işçi ve devrimcilerle yenileyip genişletebilmesi ve sınıfının genç kuşağının gerçek partisi olma yolunda ilerleyebilmesi (ve aynı zamanda örgütlerinin gereğince büyüyebilmesi) için, öncelik olarak iki koşulun yerine getirilmesi gerekmektedir: Bunlardan ilki, başta işçi ve üniversiteli gençlik olmak üzere, gençlik içindeki çalışma ve parti gençliği örgütlerinin çalışmasının bu yazı boyunca belirtilen çizgi üzerinden düzeltilmesi, güçlendirilmesi; ikincisi ise, fabrika ve işyerleri ve semt ve mahallelerdeki siyasi-örgütsel çalışmanın, kadını ve erkeği ile işçi ve emekçilerin genç kitlesi arasında yoğunlaştırılmasıdır.
Ama belirtelim ki; örgütümüzün girişken, dayanıklı, esnek, enerjik ve gereğince büyümüş bir örgüt olarak yenilenmesi ve gelişkinliğinin yanında dinamik bir aygıta ve kadro rezervine sahip olması için bu koşullar yetmez. Partinin kadro politikası; genç militanların yetiştirilmesi ve teşvikine özel bir önem de vermelidir. Ve gençliğe verilen bu önem; genç militanların teşviki, yetiştirilmesi, sorumluluk verilmesi ve gelişmelerini takiple ilgili bugüne kadar egemen olan anlayış ve pratiğin sonuçlarını, eleştirisini ve deneyimlerini; bütün bu alanlardaki uygulamanın her kademede pratik takip ve denetimini de içeren bir önem olmalıdır ki, sapmalara, genç işçi ve öğrenci ögeleri kırıp döken uygulamalara daha fazla izin verilmesin.
Hareketin genel tecrübesi ve öteki kanıtlar bir yana; bu yazı boyunca yapılan eleştiriler ve yenilenen planlama da göstermektedir ki, amaca, elde edilebilir ve planlanan hedefe ulaşmak için doğru çizgi, doğru politika yetmez; çizginin uygulanmasını güvenceye alacak örgütsel çalışma, takip ve denetim de gerekir. Konumuzla ilgili olarak söylersek: bu gerçeği, parti örgütlerinin gençlik içindeki çalışması ve gençlik örgütünün gençlik yığınları arasındaki çalışmanın yanı sıra; genç (işçi ve öğrenci) militan yetiştirme anlayış ve temeline dayanan parti ve örgütünü yeniden inşa etme faaliyetinin gösterdiği sapma, zaaf ve zayıflıklar da kanıtlamıştır.
Lafazanlık ve iş kaçkınlığının revaçta olduğu dönemin bireyci kavgalarının, genç kuşaklar içinde bozuşma ve çürümeye yol açan olaylarına değinmeyeceğiz. Zira, partimizin sekiz on yıllık yaşamı, doğru olmasına ve partimiz içtenlikle istemesine karşın; genç kadro yetiştirme, görevlendirme ve takip konularında örgütlerimizdeki pek çok yanlış uygulama ve tahribat olaylarına çokça tanık oldu. Görevlendirme ve sorumluluk adına genç devrimcilerin ezilmeleri ve geri düşmelerine neden olma; “hazır değil, ezilir” gerekçesiyle geri itilme ve enerji israfına yol açma; partiyi gençleştirme ve gençlik örgütünü yenileme adına toplu “atama”lara  baş vurma gibi olaylar, en azından ders verici yönleriyle kamuoyumuz tarafından biliniyor.
Bugüne gelerek devam edersek, önem taşıyan şudur: Geçmişte yaşanan yanlışlar ve tahribatlardan dolayı, cesaretimizi kaybetmememiz; aksine çalışmamızı iyileştirme ve parti üye kitlesini genişletmenin yanında, genç işçi ve aydın kadrolar yetiştirmeye ve parti aygıt ve örgütlerini, bu genç kadrolarla yenileme ve yeniden inşa etmeye daha büyük bir önem vermemiz gerekmektedir. Burada önemli olan; daha deneyimli, daha özenli hareket etmek ve titizliği asla elden bırakmamaktır.
Gençlik içindeki çalışmayı ve işçilerin genç kitleleri arasındaki faaliyeti düzeltme, genişletme ve yoğunlaştırma, yeni genç kadrolar yetiştirmenin temelidir. Buna karşın burada konumuz, geneldeki çalışmanın sorunları; inşa çalışması ve kadro politikasının bütün alanları değil. Sadece, genç kadro yetiştirmenin bazı ilk sorunlarından söz etmekle yetineceğiz ve bu açıdan şunlar son derece önemlidir:
İlkin, il ve ilçe yönetici organları ve çeşitli alanların sorumlu ve görevlileri bilmeliler ki, işçi ve halk hareketini örgütleme ve yönetmenin en önemli görevlerinden biri; bu hareketi örgütleyecek ve yön almasını pratik olarak güvenceye alacak olan genç işçi ve aydın kadroların yetiştirilmesi ve bir aygıt olarak örgütlenmesidir. Ve kadrolar bilineceği gibi, başka herhangi bir yerde değil; işçiler ve genç kuşaklar arasında çalışma ve hareketi örgütleme içinde yetişmektedirler. Bu nedenledir ki, yöneticiler işlerini planlar ve yürütürken; genç militanlar bulma, görevlendirme, eğitimlerini izleme ve çalışmalarını takip etme görevlerini asla ihmal edemezler. Hareketin güvencesi, enerjik ve kararlı kadroların varlığı ile sıkı sıkıya bağlıdır.
İkincisi, orta ve yeni kuşak genç militanları her alanda tespit ve tasnif etmek; onları yaşamları, ilişkileri, yaptıkları işler, işçilere ilgileri, kendilerini yetiştirme çabaları bakımından tanıyacak bir yakınlık içinde çalışmak; sorunlarıyla yakından ilgilenmek, partiyi ileriden tanımalarını temin etmek; eğilim ve başarılarına bağlı olarak görev alanlarını genişletmek, çeşitlendirmek; çalışmanın daha ileri biçimlerine doğru ilerlemeleri ve kolaylaştırıcı görevlendirmeler yoluyla profesyonel hayata geçmelerini teşvik edecek yardımlarda bulunmak vb.. Genç militanları tanıma, hareket ve partinin kadroları olarak yetiştirme ve görevlendirmenin ilk olanaklarının bulunacağı ve ilk adımlarının atılacağı işler bunlardır ve örgütün ve gençliğin yönetici organ ve sorumlularının işleri aslında bunlarla başlar. Adama iş bulma gibi anlayış ve geleneklerden kaçınma; işin eğiticiliğine, işe adam görevlendirme anlayışına dayanma; gerçek devrimci karakter ve kişiliğin bu anlayış ve tutumdan çıkacağını bilme ve sorumluluk üstlenme başarının temelidir.
Üçüncü olarak, ister işçi, isterse öğrenci olsun; militanların temel eğitim gördüğü ve bütün yaşamları boyunca eğitimin temel zemini olacak alan, parti karşısında sorumlu oldukları ve yürüttükleri görev ve işleri alanıdır. Bütün örgüt ve üyelerin olduğu gibi, genç militanların eğitimi de bu temele oturur. Kuşkusuz bu kesimlerin önüne sadece kendi görevlerini değil, bölgedeki örgütün ve genelde partinin görev ve işlerini de koymak ve eğitimlerini bu alana genişletmek gerekir. Marksizmi ve onun temelleri olan diyalektik ve tarihsel materyalizmi incelemek ve olabildiğince ileriden öğrenmek , genç parti militanları ve profesyonel kadro adayları için en önemli görevlerden biridir. Nedeni niçini üzerinde durmanın burada bir yararı yok; özellikle genç işçi militanlar için materyalist diyalektik ve Marksizm eğitiminin ve öğrencilikten gelme olanlar için sınıf anlayışı ve işçi tavrını özümlemenin taşıdığı önemin tartışılacak bir yanı da yok; örgütlerimiz, “törene” boğmadan ve “gürültülü işler” kategorisine sokmadan bu görevi üstlenmelidir. Burada önemli olan; piyasacı anlayış ve dilden; cılkı çıkmış “aydın”ın yüzeysel akademizminden; esnaflaşmış eski işçi ve sendikacının demagojik geleneğinden korunma ve canlı yaşamdan, partinin anlayış ve dilinden kopmamayı başarmaktır. Eğitim olmadan, siyasal yeteneksizliğe de neden olan formasyon zaafları tam olarak aşılamaz.
Burada yetişkin kuşaktan sorumlu ve görevlilerin, genç kadro yetiştirmekle ilgili işlerini başarmaları için son derece önemli olan bir soruna daha değinmeliyiz. Gençlik ve genç işçi ve öğrenci kadro adayı militanlar karşısındaki istek ve içtenlik hayati bir değere sahiptir. Gençliğin örgütte güçlenmesi, genç işçi ve devrimci yeni kadroların yetişmesi, partide ileri görevlere doğru ilerlemesi; hangi kademede olursa olsun, hele de ona katkıda bulunmuş bir parti yöneticisi, sorumlu ve görevlisi için bir tatmin ve coşku kaynağıdır. Genç partili kitlesinin genişlemesi ve ileri genç kitlesinin devrimci şekilde ilerlemesi karşısında yetişkin kuşaklarca duyulan sevgi ve coşku , partinin en önemli dinamiklerinden biri ve onun bir hasletidir. Partinin yetişkin kuşakları ve eski kuşaktan sorumlu ve görevlilerin hasletlerinden kuşku duyulamaz ve kuşkusuz genç militanlar bundan da öğrenerek ilerleyeceklerdir.
Parti örgütlerinin genç kadro sorunları ile ilgili görevlerinin ilk adımdaki üç sorunu bunlardır, diyebiliriz. Belki de temel önemde olan şey şu ki, kadro seçimi, yetiştirme ve görevlendirmede karakter sağlamlığı, güvenirlik diğer her şeyin önündedir. İşçilere, partiye, kendine ve yoldaşlarına güven; paylaşma, iddia, azim, dürüstlük ve yiğitlik.. Bilgi ve yeteneğe anlam ve içerik verenler esasta bunlardır. Bu sorunlarda ortak anlayış, ciddiyet ve girişkenlikle hareket ettiğimiz ve ilk adımı attığımızda, daha ileri kadro görevlerinin de önümüze geleceğine kuşku yoktur.

2- Kadro olarak ilerleme ve genç militanların sorumlulukları 
Parti il ve ilçe organları ve öteki görevlilerin genç kadrolar bulma, yetiştirme ve görevlendirme ile ilgili ilk adımdaki görevleri böyle. Peki, işçisi ve öğrencisi, Türkü ve Kürdü, kadını ve erkeği ile genç militanlar kitlesinin sorumlulukları yok mudur; varsa, bu sorumlulukların hiç olmazsa asgari olanları hangileridir?
Şunu özellikle vurgulayalım; kuşku yok, partimiz işçi sınıfı gençliğinin partisi olacaktır. Ama herkes bilir ki, işçi sınıfı gençliğinin partisi olmak demek; parti ve örgütünün, parti yönetici aygıt ve örgütlerinin genç ve yetişkin kuşakların bir toplamı; ağırlıkta gençlik olmak üzere, bu kuşakların bir bileşkesi olması demektir. Eğer parti, devrim yapmaya muktedir bir parti olacaksa, başka türlü de olamaz.
Genç kuşakların enerjisi, yeniyi arama ruhu ve girişkenliği ile, yetişkin kuşakların deneyimi, uzak görüşlülüğü ve sağduyusu olmadan, bir partiden söz edilemez. Aksi olsaydı fosilleşme, uçma veya savrulma kaçınılmaz olurdu.
Öte yandan, parti ve örgütünde kuşaklar, karşılıklı duran kesimler olarak kalmazlar; aksine parti yönetici aygıt ve örgütlerinde ve temel örgütlerde bölünmez bir kitle olarak çalışan bir organizmanın asli unsurları olarak kaynaşmışlardır.
Bütün bunlardan çıkan nedir? Yetişkin kuşakların, tepeden tabana genç kuşak militanları teşvik etmesi, gelişmeleri için desteklemesi, ilerlemesine yardım vermesi; genç kuşak partili ve militanların ise, yetişkin kuşaktan partili ve militanların yanında, parti işlerine canla başla, girişkenlik ve enerjiyle sarılması, işini yaparken, yaptığı işlerden, yetişkin işçi ve devrimci militanların deneyiminden ve partinin kuşaklar boyu birikmiş tecrübesinden öğrenerek olgunlaşması, yetkinleşmesi. Yukarıda vurgulananlardan çıkanlar bunlardır ve bunlar aslında, özellikle genç kuşak militan için parti ruhu ve parti bilincinin esasını ifade etmektedir. Genç kuşağın, piyasaya karşın, sunulan bu olanağa sıkıca sarılacağı tahmin edilebilir.
Gerek gençliğin çalışmasıyla ilgili olarak ortaya konulan çizgide; gerekse parti örgütlerinin genç kadroların yetişmesi ile ilgili görevlerinin ele alındığı yukarıdaki bölümde açık olarak görülmesine karışın, burada genç kuşaktan militanların sorumluluklarıyla ilgili bir iki şeye daha değinmek sanırız bir gerekliliktir.
İlkin, adına hareket edilmesi değil, harekete geçirilmesi ve kaderini eline alması amacıyla bağlandığımız işçi ve gençlik kitleleri içine gitmek, ister gençlik örgütünde, isterse başka bir alanda çalışsın genç militanlar için hayati önemdedir. Türkiye sol geleneğinin en zayıf yönlerinden biri, işçi ve emekçi kitlelerden kopukluğu, onlara güvenmemesi, tanımaması, küçümsemesidir. Sol hareketteki karakter zaafları ve yıkıntıların bu kadar ağır olmasının en önemli nedenlerinden biri budur. Genç militanlar kendilerini, kitlelere duydukları sevgi, güven ve onlarla yaşamaktan aldıkları zevkle de sınayacak ve eğiteceklerdir. Kitleler ve kitlelerin katıldığımız zahmetli yaşamı; onlarla derin bağ, öğrenme ve politik olarak olgulaşmanın en önemli kaynaklarından biridir. Özellikle işçi sınıfı dışından harekete katılan genç kişiler için, deneyim ve öğrenmenin en temel dinamiklerinden biri kitlelerdir. Kitleleri deneyimle tanımadan, onlara güvenmeden, onlara tutkuyla bağlanmadan ve onlardan öğrenmeye önem vermeden proleter ve devrimci olunamaz. Genç kuşak devrimciler ve gençlik örgütünün militan kitlesi; partinin, kitlelerin kurtuluşunun bir aracı olduğunu, harekete ve partiye katılmanın öncelikle kitlelere katılmak ve onlara bağlanmaktan geçtiğini bilecekler, davranış çizgilerini bu anlayışla çizeceklerdir. Aksi takdirde, proleter-devrimci olarak yetişme olanağı baştan kaybedilmiş olur.  
İkinci olarak, işçi ve emekçiler arasındaki (egemenliğe karşı) halk dayanışması ve kuşaktan kuşağa yerleşmiş sorumluluk ve paylaşma duygusu; bilinçli Marksist bir temele oturarak partimizde ve gençlik örgütümüzde organlar ve yoldaşlar arasındaki bağ ve ilişkileri şekillendirmiş ve partinin halka bağlanması ve sermayeye karşı mücadelesinin en temel silahlarından biri haline gelmiştir. Liberal dalganın; bireycilik, yabancılaşma ve sorumsuzluğu kışkırtması bir rastlantı değildir. Bireycilik, rekabet, özeleştiriden kaçınma, mevki hırsı, yoldaşları tahkir, onlara güvenmeme, istismar etme, kariyer kavgaları, sorumsuzluk vb.; bunlar, işçi sınıfına, halka ve partimize yabancı burjuva davranış ve “değerler” sistemidir; genç militanların, piyasada egemen olan bu “değerler”den korunmaları da gerekmektedir.  Gençlik örgütümüzdeki “kamuoyu”nun bu tür yabancı anlayış, ilişki ve eylemlerden korunması ve partinin manevi-moral-örgütsel değerler sisteminin gençliğimizde köklü bir şekilde yerleştirilmesi, bu gerekliliğin en önemli görevlerinden biridir. Ve bunlar ancak, kitlelere içtenlikle bağlanıldığı; manevi-moral değerler sistemimizin sorumlulukla korunduğu ve yaşama geçirildiği oranda başarılabilir. Genç militan kuşağımız ve gençlik örgütümüz bu görevlerin de üstesinden gelmek zorundadır. Aksi takdirde, genç militanların; kitleler ve kitle hareketi karşısındaki görevlerini yerine getirmeleri ve kendilerini kadrolar olarak ilerletebilmeleri olanaksızdır.
Üçüncü olarak, ne kadar önem verirse versin; partinin merkezi ve yerel eğitim plan ve çabaları, eğitim çalışmasının örgütte gelişmesini kendi başına sağlayamaz. Bunun için; işçisi ve öğrencisi ile genç militanların ve gençlik örgütünün yönetici kitlesinin özel gayret göstermesi de gerekir. Gençlik örgütünün, partinin yürüttüğü eğitim çabalarına; kendi usul ve yöntemleriyle birlikte, enerjik bir şekilde, kesintiye uğratmadan katılması ve desteklemesi zorunludur. Aynı şekilde, genellikle gözden kaçan önemli bir olanağı atlamamak da gerekir: Kişilerin kendini yetiştirme çabası, bu çabanın partinin plan ve çabalarıyla birleşmesi!  Genç kişilerin kendini yetiştirme çabasının eğitimin en önemli olanağı olduğu açıktır. Gençlik örgütünün ve her organının partinin genel eğitim planı çerçevesinde yürüteceği eğitim çalışması; genç militanların zihinsel durgunluk ve tembelliğe karşı kendi yaşamlarında ve çalıştıkları alanlarda açacağı savaşın sağlayacağı olanaklar; bunlar, parti ve yoldaşlardan öğrenme ve partinin birikimini özümseme tutumuyla birleştiğinde; ortada, genç kuşakların kendini eğitme yolunda gelişmesi, işlerini verimlilikle yürütmesi ve ilerlemesini engelleyen herhangi bir neden kalmaz. “Entel” kabalığına, bulaşıklığı ve sorumsuzluğuna düşmeden ileri kültürü özümsemek, eleştirmek, kapasite kazanmak, Marksizmi ilerden öğrenmek, uygulamak ve savunmak– genç militan kuşağımızın bunu başarması hem olanaklı, hem de zorunludur. Dar deneycilikten kurtulmanın; sermayeye karşı yolunu şaşırmadan, olanakları kullanarak ve her şeyden yararlanmasını bilerek gelişmenin başka bir olanağı yoktur.
İşçisi ve öğrencisiyle genç militan kitlesinin kendini yetiştirmesi ve ilerlemesi ile ilgili olarak; gençlik ve parti çalışması içinde yüklenilecek öteki görevlerin yanında, özenle yaklaşacağı üç özel alandaki sorumlulukları bunlardır. Kuşku yok ki; genç militanlar, yetişkin parti kuşakları ve parti yönetim organlarıyla iş, duygu birliği ve uyum içinde görevlerini üstlenecek; partimiz, bir yandan daha büyük ve kitlesel bir parti haline gelecek; öte yandan ise, kitlesi ve yönetici örgütleriyle birlikte tüm aygıtı, daha genç, daha enerjik ve daha gelişkin bir aygıt olarak yükselecektir.
Partimizin büyümesi ve gençleşmesi; genç kuşaklarımızın parti ve örgütteki rolünün güçlenmesi ve örgüt ve aygıtlarımızın gençlikle birlikte yenilenmesi ile ilgili bölümün sonuna gelmiş bulunuyoruz. Belirtelim ki, partimizin belli başlı illerdeki örgütleri; ilgi ve enerjilerini kuşkusuz işçi sınıfının genç kitlesine yoğunlaştıracak ve toplumun genç tabakaları içinde daha ileri bir girişkenlikle çalışacaklardır. Genç kuşak militan kitlemiz, ilerleyebilmek için; parti ve örgütlerimizin girişimlerinin sunduğu olanakları verimlilikle değerlendirmek zorundadır. Gençliğimizin, olanakları girişkenlik ve verimlilikle kullanacağından kuşku duymaya bir neden yoktur.

SONUÇ: TAYİN EDECEK OLAN PRATİK ÇALIŞMA
Son noktayı koymadan önce şunu belirtelim: Üç ayrı kısımdan (bir yanıyla üç ayrı yazı) oluşan makalemiz; sadece çalışmayı eleştirmiyor, aynı zamanda, çalışmamızı birçok yönden yenilememizi (ki bu yenilenme epeydir süren bir yenilenmedir) öngören bir plan da sunuyor. Ve önümüzdeki yakın dönem, özellikle gençlik açısından (tabii ki parti açısından da); çalışmasını değerlendirme ve girişimlerini yenileme, her alana yayma bakımından önemli olanaklar sağlamaktadır. Bu yazıdaki eleştiri ve sunulan planın; özellikle gündelik mücadele içinde denendiği ve bir işe yaradığı ölçüde bir anlamı olacaktır. Geride kalan dönemlerdeki olaylar göstermiştir ki, hayata geçmeyen, pratik bir rol oynamayan her materyal anlamsızdır.
Gazete ile örgütsel değişim kampanyası, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili kampanya ile iç içe sürmektedir. Hemen ardından ise, Haziran ortalarında ülkemizde yapılacak NATO toplantısı ile ilgili tartışmaların büyük ölçüde etkisi altında olacak olan 1 Mayıs kampanyası başlayacaktır. Yani, şu anda sendikal talepler üzerinde düşüp kalkan ve kamuoyuna özelleştirme dışında pek de giremeyen işçi hareketinin, geleneksel günü vesilesiyle de olsa (şu durgunluk içinde) kendinden söz ettireceği bir dönem olacaktır. Öte yandan gerek ABD, gerekse NATO karşıtı tarihi ve aktüel halk ve gençlik duyguları dikkate alındığında, üniversite ve gençlik hareketinin canlanması ve bir “bahar hareketi” yaratması da olanak dahilindedir.
Ayrıca, Mayıs ayı ülkemizde üniversite ve liseli gençliğin uyanmış-ileri kesimlerinin ilgisinin kendi tarihine yöneldiği bir ay ve harekette nispi bir canlılık her zaman oluyor. Bu, ne var ki, çoğunlukla ve mevcut durumuyla; genellikle gençliğin ileri kesiminin ana kitleden ayrılması; kendi geçmişine nispeten yanması, nispeten de öfkeyle gericiliğe sövmesi (hınç boşaltma) gibi bir tören sınırında kalıyor.
Bu bir kaç ay; yani Mart-Haziran ayları arasındaki mücadele ve olaylar, 6-18-30 Mayıs günlerinin geleneksel ele alınışını değiştirebilir ve o günlerin tarihi geçmişi, anti-Amerikan gençlik ve halk hareketine önemli bir teşvik dayanağı olabilir. Anti-Amerikan bir gençlik hareketi gündemde olduğu gibi; bu hareketin epeydir uzaklaştığı işçi hareketiyle birleşmesinde (1 Mayıs) bir dönemeç de olanaklıdır.
Uzatmayalım: yerel seçimler, parti çalışması bakımından da, gençliğin çalışması bakımından da son derece önemli. Yok şu resmiyeti beklemek, yok bunun açıklığa kavuşmasını izlemek vb..– bunlar, hareketi ve halkın ilan edilmiş platform üzerinde örgütlenmesini baltalıyor ve örgütlerimizin imkanlarını heba ediyor. Hiç olmazsa sonrası için daha büyük bir enerji ve daha geniş bir görüş açısıyla çalışmak, kampanyadan, hem ittifakın hem de partinin başarısıyla çıkmak gerekir. Kısa bir dönem kalmış olsa da; parti ve gençlik örgütünün yeni güçlerle buluşması, saflarını bunlarla genişletmesi ve daha geniş kesimleri seferber etmesi olanaklıdır.
Seçim kampanyasının kalan dönemi, kuşkusuz aynı zamanda, sonrası (1 Mayıs ve anti-Amerikan) kampanyalar için güç toplama ve güçleri yeniden mevzilendirme ve hareketin etki alanının genişletilmesi çalışmaları dönemi de olmalıdır. Çalışmadan yorgunlukla değil de, coşku ve yeni hedeflerle çıkıldığında; sonraki dönemdeki fırsat ve olanakların çok daha geniş olacağını unutmamak gerekir.
Burada sorunumuz kampanya planlamak veya değerlendirmek değil. Şunu söylemek istiyoruz: Kitle hareketi ve kitle çalışması, örgütlerin mücadele ve örgütleme yeteneklerinin denendiği temel alandır; neyin doğru neyin yanlış olduğu, neyin atılması neyin korunması ve geliştirilmesi gerektiği orada somut olarak görünür.
Şimdi gençlik örgütlerimizin önüne gençlik kitle hareketinin yeni ve muhtemelen ilginçliklerle dolu olacak bir dönemi geliyor. NATO sorunundan yukarıda söz ettik. Sendikalaşma hareketinin, işçiler ve genç işçiler arasında giderek genişleyen bir eğilim ve eyleme dönüşmekte olduğu ise, yadsınamaz bir olgu. Öte yandan, işçilerin genç kitlesinin saflarında; anti-Amerikancılığın kısa bir zamanda bir cereyan haline gelmeyeceğini de kimse kuşkusuz söyleyemez. Ayrıca, ABD emperyalizmine karşı mücadele içinde; halk ve gençliğin dindar tabakalarının slogan, çağrı ve çalışmamıza göstereceği ilgi, vereceği tepki hakkında karamsar olmamak gerekir.
Dememiz aynı zamanda şu ki, ister parti, isterse gençlik örgütü olsun, kitle hareketi ve kitle çalışması içinde örgütler; sadece yeni katılımlarla büyümek ve genişlemekle kalmazlar; aynı zamanda, o mücadele ve çalışmanın dinamiklerine, kazançlarına dayanarak ayıklanır ve yenilenirler de. Parti ve gençlik örgütlerimiz, yetişkin ve genç kuşak sorumlu ve görevlilerimiz; önümüzdeki dönemin mücadele ve çalışmasına bu gözle de bakmak zorundadırlar. Eleştiriler ve planlar; kitle mücadelesine bu anlayışla girildiği ve ona sıkıca bağlanıldığı oranda anlamlı olur.
Partimiz ve gençlik örgütümüz; elinde gazete gibi bir silah olduğunun ve hata, eksiklik ve zayıflıklarını ancak, kitle mücadelesi içinde yenebileceğinin bilinciyle çalışmak ve olandan çok daha büyük bir iddia ile hareket etmek zorundadır.

Yorumlar kapatıldı.

Özgürlük Dünyası 2022

Yukarı ↑